Jump to content

Nibiru (Marduk) Hakkında Farklı Bir Yorum ve Matriks


mistik

Önerilen Mesajlar

NİBİRU – GEZEGEN X İSİMLİ BİR GEZEGENİN BİR ÇOK İNSAN TARAFINDAN 21 NCİ YÜZYILDA DÖNECEĞİ DÜŞÜNÜLÜYOR – AMA GERÇEKTE NİBİRU DÖNMEYECEK.

 

 

Nibiru, gerçekleşmek üzere olan bir şey olan yüksek bilinçliliğe uyanış için metaforik bir tetikleyicidir – ancak bilinçlilikte değişim bir bitkiye geri dönmek değil. ‘X’ = Yukarıda Nasılsa Aşağıda Öyledir – Thoth’un Emerald Tabletleri. Bu değişim, maddenin ve antimaddenin birleşmesidir. Bir olacağınız zamanda ruhunuzun kutupsal veçhelerinin birleşmesidir.

 

Nibiru Miti … Anunnaki’nin – Nefilimleein – Elohim’in- Tanrıların – İncil’in Devlerinin – Cennetten Dünyaya Gelenlerin iddia edilen yuvasıdır. Bazıları onların Reptilian Irkı olduğuna inanır.

Afrika, Mali’deki Dogon Kabilesi Dünyaya yaklaşık beş bin yıl önce Sirius’tan gelen Amfibi Tanrılar – Nommolar ırkı ile ilgili bir efsaneye sahipler.

 

 

Nibiruanların Dünya’ya indiği, dünyayı kolonileştirdiği, altın [ simya için metafor – bilinçliliğin dönüşümü] – ve başka mineraller aradığı, Irak – İran’da bir uzay liman kenti kurduğu iddia edilir – [bu bölgede savaşlar olması ilginç] – Sümer ile bağlantılı oldukları – ve küçük bir koloni olarak ideal bir toplum şeklinde yaşadıkları iddia edilir. Bu yabancıların madenlerinde, çiftliklerinde ve diğer girişimlerinde çalıştırmak için bir insan – köle ırk yarattıkları iddia edilir. Onların kendileri ve maymun insan Homo Erectus ile genetik manipülasyon vasıtası ile İnsanı, Homo Sapienleri yarattığı iddia edilir.

 

Büyük Tufanın Nibiruanlar tarafından insanlığın köle ırklarını ortadan kaldırmak için bir teşebbüs olduğu iddia edilir, çünkü insanlar Nibiruan/Sümer Tanrıları Enlil ve Enki’ye karşı isyan çıkardılar. Enlil Ve Enki köle ırkları yok etmek ya da sürdürmek ile ilgili ateşli bir tartışmaya tutuştular ve bu güç mücadelesi savaşla sonuçlandı – tüm yaradılış mitlerinde var olan realitemizin dualitesi.

 

Ellie”nin Yorumu:

Yaradılışın merkezi bir kaynağı vardır – Bazı insanlar bunu Işık olarak görür, diğerleri programların yaratıldığı bir simulasyon odası olarak görür – Matriks filmlerinde veya TV deki Holodeck filmlerinde ve Star Trek filmlerinde olduğu gibi.

Bu ışık kaynağı, ışığın 12 piramidine bölünür. Bunlar merkezi kaynak etrafında spirallenir ve bir Matriks – Izgara Sistemi – Örümcek Web Etkisi – Kayıtlar Salonu – Akaşik Kayıt – Kollektif Bilinçlilik yaratır – hangi terimi seçerseniz. Onlar bunu bir çok farklı frekansta yaratır – bazıları fiziksel, bazıları da değil. Bu ışıklar bu kaynaktan yaratmaya asla son vermez – yaratılan her bir öykü veya program içinde, modeller tekrar tekrar yinelenmelidir, çünkü bu şekilde yaratır.

“Bilgisayar bilinçliliği” bu programları bir kez yarattığında – ruhlar fiziksel bedende bu programların bazılarını deneyimlemek ister. Bilgisayar şimdi bunu yapmanın bir yolunu geliştirmek zorundadır. Bilgisayar kuzey ve güney kutupları gibi – elektromanyetik enerjilerden yapılmış programlar yaratır – bunun anlamı, bu programın kutupluluklara – dualiteye – iyi adamlar ve kötü adamlara sahip olmasıdır. Her zaman çatışma olacaktır. Program bitene kadar dengesiz kalacaktır.

Dünya, Sirius, Nibiru, Orion, Atlantis vs gibi fiziksel programların herhangi birini deneyimleyen ruhlar – bunların hepsi eşzamanlı olarak işlerler (varolurlar) – üçüncü boyutta kaldıkları sürece programın içindeki mevcut duyguların çoğunu deneyimler.

 

Program, üçüncü boyutun Elektromanyetik Enerjilerinin düşük frekanslı titreşimde olduğunu anlar. Bunlar daha yavaş hareket eder – durgundur. Biz ağır yoğunluktan yapıldık, bundan dolayı, ruhlarımız daha hızlı iken ve daha yüksek titreşimlerde iken biz etrafta dolanamayız veya aynı anda iki yerde bulunamayız. İstediğiniz yerde anında olmaya karşıt olarak biz uzun mesafeleri katetmek için arabalara, trenlere ve uçaklara binmek zorundayız. Diğer taraftaki varlıkları düşünün. Onlar bulundukları yerden anında gitmeyi istedikleri yere gidebilirler. Bu ustalığa sahip olmak istemez miydiniz ?

İşte bu kavramı anlamanın başka bir yolu. Rüyalarınızı ve meditasyonlarınızı düşünün. Herhangibir yere gidebilir ve herhangi bir şeyi yapabilirsiniz. Bir çok insan rüyasında uçtuğunu hatırlıyor – fiziksel formdan özgürlük.

 

Uyandığınız zaman – fiziksel bedeninizin bilinçliliğine geri dönersiniz – genelde rüyalarınızın çoğunu unutursunuz. Kendinizin fiziksel bedene geri “düştüğünü” hissederken, yavaşça uyanırsınız. Bu sizin 3 ncü Boyuta inmekte olan bilinçliliğinizdir. Bilinçliliğinizin bedeninize tam olarak dönmediğini hissettiğiniz günler vardır. Gerçekte bilinçliliğiniz asla tam olarak üçüncü boyutta değildir. Siz burada oturmuş bunu okurken, sadece bilinçliliğinizin bir veçhesi buradadır. Sizin kalanınız başka deneyimlere sahip olmaktadır – biz daha yüksek frekansa ilerlerken bu diğer bölümlerimizle birleşmeye başlıyoruz – daha çok deja vu oluyor – boyutların arasını görüyoruz – geçici anomaliler yaşıyoruz – ve daha çok paranormal deneyimler yaşıyoruz.

 

Bazen tüm programlar aynı anda değişir. Bu 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi saldırısı ile gerçekleşti. Günlerce, haftalarca, aylarca insanlar şokta idi ve bedenlerine tamamen geri gelemediler – bilinçli farkındalıklarını bu değişmiş frekanslı programa geri getiremediler.

Tek bir merkezi kaynaktan gelen ızgara programımız sonsuz şekilde tekrar tekrar yinelenen özel bir mavikopyayı izler. Yaratıcı bilinçlilik – ışık kaynağı, Kutsal Geometri olarak adlandırılan aynı temel geometriye dayanan program üstüne program yaratır.

 

Biz üçüncü boyutta – kutupluluk ızgarasında – Elektromanyetik enerjilerde – auralarımızda yaşarız. Bu programdaki her şey kutupsal zıtlıklar içerir. Biz iyi ve kötüye – erkek ve dişiye – iyi tanrılara ve kötü tanrılara sahibiz – her şeyin bir zıttı var. İkiz Ruhlarımız bu dualitenin parçasıdır. Ruhunuzun diğer veçhesindeki kutupsal zıttınız üçüncü boyuta ait programa girmedi, daha yüksek frekansta bekliyor.

Program ilginç bir emniyet korumasına sahip. Program, üçüncü boyutta ruhların, her şeyin bir program/oyun/deneyim/deney olduğunu unuttuğunu anlar. Program, üçüncü boyuttaki ruhlara, onların fiziksel bir deneyime sahip olan ruhlar olduklarını hatırlamalarına yardımcı olması için ipuçları bırakmak gerektiğini kavrar.

Program, ruhların uyanmasını ve bir programın sona ermekte olduğunu ve başka bir programın çimlendiğini hatırlamalarını sağlayan Arketipler ve Metaforlar yaratır. Ruhlar fiziksel bedenlerinden bilinçliliklerini çıkarır ve daha yüksek frekanslı formlara giderler. Siz, o sandalyede oturup bunu okuyan kişiden daha fazlasısınız. Siz deneyim yapmak için bilinçlilik vasıtası ile üçüncü boyuta spirallenen ışık kaynağından yaratılmış bir ruh kıvılcımısınız.

 

Siz, benim ve arkadaşım John Edward gibi psişiklerin, kendi frekans imzaları ile bağlantı kurarak öte aleme geçmiş ruhlar ile konuşabildiğimizin farkındasınız. Her ruh kendi tek eşsiz imzasına sahiptir – parmak izi gibi. ‘Diğer taraftaki ruh’ aynı imzaya sahiptir, ama artık fiziksel bedende değildir.

Böylece, programlanmış realitemizde, tüm ruhlar için değişimin gerçekleşmekte olduğunu hatırlamamız için ızgaraların bize bilgi gönderme zamanı geliyor. Bu ipuçları sağlıyor.

Bu ipuçlarından biri Nibiru gezegenidir.

Zaman 3 ncü Boyutun Elektromanyetik enerji programları tarafından yaratılmış olan bir illüzyondur. Gezegen ‘X’ – ‘X’in üst ucuna ve alt ucuna yatay çizgiler çizdiğiniz zaman, kum saatine sahip olursunuz. Üst bölüm alttaki bölüme indiği zaman – bu Davut Yıldızını oluşturur – veya Merkabah – dönüş ve devir – frekans. ‘X’ ayrıca Roman rakamı 10 dur 10 =1+0= 1= Yeni Başlangıçlar.

Uzaktan görüşte iken, tek başına – ve arkadaşlar ile – Nibiru’da bulundum. Uzaktan görüşteyken – veya meditasyon yaparken – ızgaralarda bilinçli olark yolculuk yaparsınız – ışık hızından daha hızlı hareket edersiniz ve programın herhangi bir bölümüne girebilirsiniz.

Işık – elektrik MAVİ renktedir. Bizi üçüncü boyuta spiralleyen (döne döne üçüncü boyuta indiren) ve bu programı terk etmemize bağlayan elektromanyetik enerjidir. Bu nedenle çoğu kehanetler MAVİ renkten sözeder. Gördüğüm mavi şimdi koyu MAVİdir.

Nibiru her 3,600 yılda bir geri dönüyor. Yaradılış geometrisi – 12X3 = 36. Ayrıca ızgaraları oluşturan 1 etrafındaki 12 piramit. Piramitler – üç tanesi birin içinde.

Sümerliler Nibiru gezegeninde, sar olarak, bir yılın 3,600 Dünya yılına eşit olduğunu söylediler. Onlar ayrıca Anunnaki’nin ömrünün 120 sar olduğunu, bu da 120 x 3600 = 432,000 yıl olduğunu söylediler. Kral Listesine göre Anunnaki’nin Dünyaya varışından Tufan zamanına kadar 120 sar geçti. Ancak, Yüce Olanlar Dünyaya geldiklerinde, onların ömürleri Dünyanın daha hızlı olan yörüngesine senkronize olmaya başladı ve onlar Nibiru’kine oranla daha hızlı yaşlanma ile karşılaştılar. Einstein”ın Genel Rölativite teorisi göksel beden yerçekiminin ve hareketin yerel uzay/zamanı eğdiğini söyler. Onlar kendi gezegenlerinden getirdikleri besinleri yiyerek, yaşlanma süreçlerini Nibirudaki ile senkronize tutabildiklerini keşfettiler.

 

Tüm yaradılış mitlerinde her zaman iyi ve kötü tanrılara sahibiz. Yine bu kutupluluktur. Bu, KORKU duygusunu artırır – programın SEVGİnin karşıtı olan ANAHTAR bir negatif duygusu. Herkes şimdi gezegen üzerindeki SEVGİ frekansını almak üzere – Kaynağa, YUVAYA geri dönerken – program korku içinde karşı duruyor.

Bu KORKU faktörü, bir çok insan gezegenin patlayacağını hissettiğinde 20 nci yüzyılın sonunda oynandı. Bu asla gerçekleşmedi, çünkü programın parçası değildi. Şeylerin sona ermesi için zamanlama yakın, ancak 1999da veya 2000 de ya da 2012 de değil.

 

Bin yılın bir ucundan diğerine tüm kahinler ızgara programından aynı bilgiyi topladılar – kendi spiritüel, zihinsel ve duygusal inanç sistemlerine dayanarak gördüklerini farklı şekillerde yorumladılar. Onlar değişimi ve bu programın sonunu hissettiler.

 

Neden tüm programlar yıkım ile sona ermek zorunda ? Üçüncü boyutta bir başlangıç ve bitiş var – yaradılışın Sıfır Noktası.

Program duygular ile ilgili olduğundan – dev BOOM ile mi oynanır ? Her zaman realitemizin dramatik sonunu tasavvur ederiz. Atlantis’in, Lemurya’nın ve bir çok kadim uygarlıkların düşüşünü bu şekilde görmüyor muyuz ? Onların hepsinin afetlerle sona erdiği iddia edilir – yine de bizim realitemize paralel var olmaya devam ediyorlar.

Felaketler 3 ncü Boyut ızgarasındaki bilinçlilik dağınıklığını (gevşekliğini) sarsar. Felaketler 3 ncü Boyut ızgarasındaki bilinçlilik dağınıklığını (gevşekliğini) sarsar. Bitti ! Zarar gördünüz mü? Üçüncü boyuta ait programlamanın parçası ne pahasına olursa olsun fiziksel bedeninize tutunmanız gerektiğini anlatır. Neden ?

Üçüncü boyuta ait programlar duygusal seviyemizi maksimuma yükseltmeye çabalar – TV de gördüklerimizin parçası olan KORKU Faktörü. Başa çıkacak, sora iyileştirecek sorunlara sahip olmazsanız burada duygusal deneyiminizin nesi iyi ? Ruhlar, kendi oyunlarını oynarken çok sıkça işlevsel bozukluğa sahiptir (tam işlev görmezler).

2000 geldi ve büyük olaylar olmadan geçti. 1999 dan sonra ruhlar için bu bir ferahlama ve dinlenme idi.

2001 geldi ve program iyiden kötüye değişti – bu, yapmak için programlanan şey olarak. Sonra 9/11 (11 Eylül saldırısı) oldu.

3B deneyimimizin kutupluluğunda iyi bir ekonomi kötü bir ekonomiye dönüştü – zaman döngüleri. Barış ve savaş – kutupluluklar kaçınılmaz. Böylece 9/11 geldi ve bilinmeyenin KORKUsunu deneyimledik – ruhlarımız yaklaşan bir şeyi hissetti… KORKU Faktörü … şok. Bir çok ruh, ertesi gün uyandıkları zaman – ve ondan sonraki bir çok gün – üçüncü boyuta ait Dünya programına tam olarak geri dönmedi. Bekledik ve gözledik – 9/11 in bir şeylerin başlangıcı olduğunu bilerek – ama zamanı değildi.

 

Zamanda bu deneyin sonunda – üçüncü boyut farkındalığımızdan bağlantımız kesildi ve geri dönmedi. 11 Eylül ızgaraların içine işleyen bir matkap gibiydi ve bu programdaki her ruhu etkiledi. Izgaralardan ilerleyen bir enerji yükü gibiydi. Eğer ızgaraları görebiliyorsanız – bir grafikte olduğu gibi, uzun sivri uçlar olarak ortaya çıkan şeyleri görürdünüz. 9/11 bir uyanış çağrısı idi.

9/11 zamanında – oynadığımız rakamlar tetikleyicilerdir. İnsanlar çifte ve üçlü dijitleri çok sık gördüklerini bildiriyorlar. 11:11 böyle nümerik bir tetikleyici örneğidir. Rakamlar, matematiksel bir programdaki anahtar kodlardır.

2001 9/11 olaylarını getirdi. 2002 Afganistan’da savaşı getirdi. 2003 Irak’ta savaşı getirdi. 2003 Philadelphia Deneyi için bir ızgara işaretidir. USS Eldridge donanma gemisi 12 Ağustos 1943 te ortadan kayboldu. Zaman döngüleri – 1963 – 1983 – 2003. Enerjiler ızgara üzerinde sivri uçlar yaratıyor – ancak oyun henüz bitmediği için gezegeni yok etmeyeceğiz. Nibiru geri dönmeyecek, ne de Reptilianlar.

Diğer KORKU faktörleri gezegenin kitlesel yıkımını içeren Dünya değişikliklerini kapsar. Fiziksel Dünya gezegeni ‘sarsılır’ ve daima büyük ve ani değişikliklere sahiptir. Her zaman volkanik patlamalar ve büyük depremler olacaktır. Bu programdaki her şey suyun akışına benzer – hep akar ve asla aynı değildir. Dünya değişiklikleri için burada olduklarına inanan insanlar – Dünya gezegeninin bir çok kez yok edildiğini ve yeniden yaratıldığını bana anlatın. Bu, bizim ızgara programımız ile eşzamanlı işleuen diğer ızgara programları ile ilgilidir. Büyük Dünya değişikliklerine gelince – temiz hava, su, gıda, hastalık olmayan bir gezegende var olma yeteneğiniz olduğunu düşünüyor musunuz ? Gerçekten yeniden inşa etmek istiyor musunuz ? Ne kadar süre hayatta kalacaksınız ? Eğer kendinizi bunu yaparken görüyorsanız – motivasyonlarınız nelerdir ?

 

Nibiru mitleri yabancı tanrıların altın için geri döndüğünü söyler. Altın simya için bir metafordur (benzetme) – üçüncü boyuta ait düşünmeden daha yüksek frekanslı farkındalığa geçiş.

On İkinci Gezegen – 12:12 de olduğu gibi, 12 rakamına Anahtar nümerik referanslar Zamanın illüzyonudur. Gezegen X - ikizlerin birleşimi – İkiz piramitler ve İkiz Kulelerde olduğu gibi.

Nibiru’nun Tanrıları ve Tanrıçaları diğer kadim uygarlıklarınkinden çok farklı değil iyi ve kötü. Neden tüm tanrılar ve tanrıçaların sorunları var ? Onlar üçüncü boyuttaki yaşamlarımızın modellerini tekrarlıyor. Tanrılara bakıyor ve hayret ediyoruz. Zaman çizgimizde Dünyaya müdahale eden tuhaf fonksiyon bozukluğu olan tanrılar ve tanrıçalar pantheonu ile birlikte gökyüzünde Zeus’u hayal edebilir misiniz ?

Nibiru gezegenindeki yabancıların altınımız için buraya geri döndüğünü hayal edebilir misiniz ? Bazı insanlar onun Ana Gemi olduğunu düşünüyor. Bir şey hissettirmiyor.

Sıkıntı içinde – yaşamı destekleyemeyen – bir gezegenin öyküsü ayrıca ızgara programındaki bir modeldir.

Metafor – Nibiru – güneş sistemimizdeki diğer gezegenlere benzemiyor – eliptik bir yörüngesi olduğu iddia ediliyor ve saatin tersi yerine saat yönünde hareket ettiği söyleniyor. Bilinçliliğimizi realitenin içine ve dışına bu şekilde spirallendiriyoruz.

 

Nibiru’ya ızgara yolculuğum Reptilianların yanındaki küçük gezegendeki diğer yabancı grupları ortaya çıkardı. Onların hepsi kendi gündemlerine sahip görünüyor. Bu farklı gruplar bana yanlış görünüyor, yine de neden bunu yazdığımdan emin değilim. Nibiru Konseyinden Jelalila ile çalıştığımda, onun Nibiru’daki ikiz ruhuna kanallık yaptık. Jelalila onu Daniel olarak adlandırıyor. Onunla daha önce tanıştım. O bana bakan bir humanoid idi. Çok büyük bir bilgisayarda çalışıyordu. Bana program için bilgisayarı çalıştırdığını anlattı. İsmi Aslan Daniel için bir metafordur – veya Aslan Sfenks ve kuzu sembolojisi vs.

Bunun bir oyundan veya programdan fazlası olduğunu söylemek isterdim – ama hepsi bu.

 

 

 

Ellie Crystal

 

 

http://www.crystalinks.com/nibiru.html

 

(ÇEVİRİ ; Saffet Güler)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünyada bir çok şeyin değiştiği belli.

Kendi hislerime göre şunu söylüyeyim , ruhani anlamdaki geri dönülemez ana değişimin 93-94 yılları gibi oluştuğunu , keskin virajın ise 2002 yılında dönüldüğünü belirteyim. Burada değişimi tetikleyen değişen yaşam şartlarımı , gelişen bilim ve teknolojimi yoksa dünyamıza yaklaşan bir gezegenmi onu açıkçası bilemiyorum.

 

Ama bence ruhani seviyemiz en düşük durumda , bu düşüş ani bir yükselişimi oluştururmu hep birlikte görücez..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ruhani seviyemizin en düşük durumunda olduğuna katılmıyorum, çoğu insanın uykuda olduğu bir gerçek hatta insanlığın büyük bir kısmının uykuda olduğu bir gerçek ama uyananların ve uyanmış olanların sayısı da geçmiş yüzyıllara oranla bir hayli fazla..eskiden sadece kimi tarikatlara katılanların erdiği sırlar artık film şeklinde milyonların gözüne sokuluyor, herkes gözüne sokulan gerçekleri görmüyor tabii, bakmak ve görmek arasındaki farkı düşününce ancak yüksek bilince erişen çok sayıda insan olduğunu ve bu sayının da gitgide artacağını düşünüyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ruhani seviyemizin en düşük durumunda olduğuna katılmıyorum, çoğu insanın uykuda olduğu bir gerçek hatta insanlığın büyük bir kısmının uykuda olduğu bir gerçek ama uyananların ve uyanmış olanların sayısı da geçmiş yüzyıllara oranla bir hayli fazla..eskiden sadece kimi tarikatlara katılanların erdiği sırlar artık film şeklinde milyonların gözüne sokuluyor, herkes gözüne sokulan gerçekleri görmüyor tabii, bakmak ve görmek arasındaki farkı düşününce ancak yüksek bilince erişen çok sayıda insan olduğunu ve bu sayının da gitgide artacağını düşünüyorum.

 

Bilgi'nin bilgeye yararı yoksa zararı vardır.

Her yerde bilgi var ama kullanan yok , bilinçlenme risk ister sıkıntı ister acı çekmek ister...Bir süre karanlıkta bekleme sabrını isterki, taki ışığı göresiye kadar..

Herkes gözüne sokulan gerçekleri görmek istemiyor dediğin gibi katılıyorum , "bir musibet bin nasihattan iyidir" gerçek bilinçlenmeyi uyanışı sağlıyacak bir tetikleyici olay yaşamadan bunları görmek imkansız.

 

Ben hala en alt seviyede olduğumuzu düşünüyorum , bu seviyeyi direk bilinçlenmeye veya bilgiye endeklemiyorum. Bu birazda yaşamın maddesel yaşanmasıyla ilgili ve ruhsal duygusal bitişimizle ilgili. Ama bu bir seviyeden diğer seviyeye geçişin birer sancısı , her zaman düşüş olamaz. Sapana konulan taş'ı düşün , geriye doğru çekiliyoruz o taş'ın bırakılmasını sağlıyacak tetikleyecek bir olaydan sonra inanılmaz bir yükseliş sağlanıcak .. Yada insanlık sapan' lastiğini kopartıp sonunu hazırlayacak..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

NİBİRU – GEZEGEN X İSİMLİ BİR GEZEGENİN BİR ÇOK İNSAN TARAFINDAN 21 NCİ YÜZYILDA DÖNECEĞİ DÜŞÜNÜLÜYOR – AMA GERÇEKTE NİBİRU DÖNMEYECEK.

 

 

Nibiru, gerçekleşmek üzere olan bir şey olan yüksek bilinçliliğe uyanış için metaforik bir tetikleyicidir – hepsi bu.

 

çok doğru... güzel bir yazıymış!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...