Jump to content

köpek


danny

Önerilen Mesajlar

“Köpekleri severim, bilirsin” dedi, boş viski bardağını sehpanın üzerine bırakırken. Sonra eliyle evin hizmetçisine işaret edip, bardağı götürmesini söyledi. Hizmetçi gitmeden, bardağın dibindeki viskiyi içip, ben de bardağımı götürmesi için ona verdim. Sanki benim göremediğim bir şeyleri görüyormuşçasına bir süre şöminenin ateşini izledi. Birkaç kere öksürüp boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı.

“Köpekleri severim demiştim, değil mi?”

“Evet öyle söyledin.”

“Yalnız biri hariç.”

Söyleyeceği şeyden çekiniyormuş gibi yine sustu. Parmağını viski bardağının bıraktığı izin üzerinde gezdiriyordu şimdi. Şöminedeki odunların çıtırtısı ve duvardaki saatin tik taklarından başka hiçbir ses yoktu odada. Ben onun ağzından çıkacak cümleyi beklerken, o ayağa kalkıp pencereye gitti. Sanki dışarıda biri onu gözlüyormuş gibi, perdeyi dikkatle aralayıp dışarı baktı.

“Nereye…”

Cümlemi bitiremeden hızla arkasını dönüp,parmağını dudağına götürerek sus işareti yaptı. Oldukça gergin gözüküyordu ve onunla birlikte ben de gerilmiştim. Perdeyi tıpkı açtığı gibi yine dikkatle kapatıp, tekrar yerine oturdu.

“Nereye baktın öyle?”

“Bu akşam da gelip gelmediğine baktım.”

“Kimin?”

“Bak dostum, olayı sana başından anlatmam gerekecek. Bana inanıp inanmamakta serbestsin.”

Ben daha “tamam” demeden anlatmaya başladı.

“Biliyorsun, beş ay önce eşim Aydan’la birlikte bir tur şirketinin Kenya’da düzenlediği safariye katılmıştık.”

“Evet.”

“Akşam otelimize döndük ve Aydan hastalandı. Basit bir grip gibi gözüküyordu ama sabah olduğunda kollarımda öldü. Ne olduğunu anlayamamıştım,şoktaydım. Birden birinin kapıya vurduğunu duydum. Ancak kimin geldiği umurumda bile değildi açıkçası. Kapıdaki her kimse,daha ısrarlı vurmaya başlayınca,içeri girmesini söyledim. Yüzü garip bir biçimde boyanmış,elindeki yeni doğmuş yavru köpeği tutan zenci bir adam duruyordu karşımda. Yanıma geldi ve köpeği yatağın üzerine bıraktı. Ona İngilizce,köpeği alıp,buradan gitmesini söyledim ancak beni anlamadı. Sürekli bir karımı,bir köpeği işaret edip duruyordu.Baş edemeyeceğimi anlayınca,telefonla rehberimizi çağırdım. Rehber birkaç dakika sonra geldi,yatağın üzerinde viyaklayan yavru köpeği görünce güldü ancak karımın kollarımda cansız bir şekilde yattığını gördüğünde ise korktu.”

“Bayanın nesi var?”

“Öldü.”

“Bu çok kötü efendim.Hemen otel görevlilerine haber vermeliyiz.”

“Biliyorum ancak sen şu boyalı adamın ne istediğini söyle bana.”

Rehber,adamla konuştuktan sonra gülüp gülmemek arasında bocalayarak bana döndü. Ortada komik bir şey vardı ama odadaki matem havası gülmesine engel olduğu için,ikilemde kalmıştı.

“Dediğine göre,karınız bu yavru köpeğin bedeninde yeniden hayat bulmuş. Köpeği almanızı ve eceli gelmeden onu asla öldürmemenizi söyledi. Sizden hiçbir ücret istemiyormuş. Önemli olanın köpeği almanız olduğunu söyledi.”

“Dedikleri o an saçma gelmişti ama buraya dönerken köpeği de aldım.Sadece sevimli bir yavru olduğu için,yoksa karımın bir köpek bedeninde yeniden doğduğuna inanmıyordum.”

“Sonra?”

“Eve döndüğümde her şey öyle boş geliyordu ki. Baktığımda her yerde Aydan’ı görüyordum. Ölümü gerçekten çok ani olmuştu.Bu arada köpek de günden güne büyüyordu ve hala bir ismi yoktu. Boyalı adamın sözleri aklıma geldi ve ufak bir deneme yapmak için köpeğe “Aydan” diye seslendim. İsmini uzun zamandan beri biliyormuş gibi yanıma geldi,ellerimi yaladı. Gözlerinde sanki ona Aydan diye seslenmemden dolayı büyük bir mutluluk olduğunu gördüm. Daha sonra başka isimlerle de çağırsam,oralı olmadı. “Aydan” dediğimde ise fırlayıp geliyordu. Zamanla başka ilginçlikler de olmaya başladı. Aydan’ın sevdiği şarkıları dinlerken,büyük bir huzur içindeydi sanki. Aydan vejeteryandı ve o da önüne koyduğum eti burnuyla itip,sebze yemeyi tercih ediyordu. En ilginci ise bir akşam kanepeye uzanmış televizyon izlerken,yanıma gelip patisini uzattı. Tuttum.Hissettiğim bir köpeğin tüylü patisi değil,Aydan’ın eliydi sanki.”

“İlginç,nasıl olur ama?”

“Bilmiyorum.Belki de adamın sözleri bilinç altıma yerleşmişti ve ben öyle olduğunu sanıyordum

Neyse,anlatmaya devam ediyorum. Bir gün köpeğe araba çarptı. Kalçası kırılmıştı ve çektiği acı yüzünden okunuyordu. Veteriner bir daha yürüyemeyeceğini,çok acı çektiği için uyutulmasının daha iyi olduğunu söyledi. Adam eceli gelmeden onu öldürmememi söylemişti ama acı çekiyordu. İnlemeye başladı ve elimi yaladı. Konuştuklarımızı anlıyor gibi ağlıyordu. Başını okşadım ve “sakin ol kızım,her şey yoluna girecek” dedim. Sözlerimden sonra rahatladı. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde,onu veterinerde bırakıp eve döndüm. Sabaha kadar düşündüm ve sabah olduğunda kararım belliydi. Onu uyutmalarına izin verecektim. Ölümünü izlemeye dayanamayacağım için,veterineri aradım ve uyutma işlemini ben gelmeden önce yapmalarını söyledim.Beni korkutan olaylar ise köpeğin ölümünden sonra başladı.”

“Hangi olaylar?”

“Uyutulmasından iki gün sonra,dış kapının tırmalandığını duydum. Kapıyı açıp baktığımda hiçbir şey göremedim. Bir keresinde ise,sanki biri tarafından yönlendiriliyorlarmış gibi,sokaktaki tüm köpekler bana saldırdı. Canımı zor kurtardım. En korkuncu da geçen gün evime gelen televizyon tamircisiydi. Adam oldukça normal gözüküyordu ama işi bittikten sonra dışarı çıktığında,ilk önce fark etmedim ama karda bıraktığı izler,insan izi değildi. İki ayağı üzerinde yürüyen bir köpeğin izleriydi sanki. Her gece köpek ağlamasıyla uyanıyorum. Ses odanın içinden geliyor ama odada hiçbir şey yok.Korkuyorum,delirmek üzereyim.”

“Bunların hepsi,sana beyninin bir oyunu olmalı. Yaşadıkların seni çok etkilemiş ve bence köpeği uyutmalarına izin verdiğin için vicdan azabı çekiyorsun.”

Eliyle kravatını gevşetirken,bir yandan da alnındaki terleri siliyordu.

“Görüyorsun,bundan bahsetmek bile beni bunaltıyor.”

“Bir süre benim evde kal istersen. Karım ve çocuklar da sevinir buna.”

“Sağ ol ama sizi rahatsız etmek istemem.”

“Emin ol rahatsızlık vermezsin.”

“Yok yok,ben başka zaman gelirim.”

“Sen bilirsin,teklif var ısrar yok.”

Geldiğimden beri ilk defa gülümsediğini gördüm. Gülümsemesi bile yüzündeki gergin ve korku dolu ifadeyi saklamasına engel olamıyordu.

“Ben ölene kadar peşimi bırakmayacak. Bana psikolojik işkence yapıyor.”

“Psikolojik demişken,doktora gittin mi?”

“Gittim.Bana ilaç verdi. İnsanı uyutmaktan başka bir işe yaramıyor.”

“Başka bir doktora gitseydin.”

“Gerek yok. Bununla yaşamayı öğrenmeliyim. Bazen pencereden dışarı baktığımda insanlar görüyorum ve onlar birden köpeğe dönüşüyorlar. Kimin gerçekten insan,kimin köpek olduğunu anlayamıyorum artık.”

“Ben insanım,emin olabilirsin.”

“Dostum yapma,şaka kaldıracak durumda değilim.”

“Afedersin,biraz neşelenmen için yapmıştım.”

Duvardaki saate baktım,on bire geliyordu.

“Epey geç olmuş. Suna merak eder. Buraya geleceğimi biliyor ama gitsem iyi olur.”

“Bekle, bir taksi çağıralım.”

“Gerek yok. Hızlı yürürsem, biraz sonra gelecek otobüse yetişirim.”

“Nasıl istersen. Dikkat et, yollar kaygan.”

“Ederim. Sen de kendine dikkat et. Bir şey olursa ara.”

“Tamam hoşça kal.”

“Hoşça kal.”

Dışarı çıkınca rüzgar yüzüme çarptı. Sanki binlerce iğne batıyordu. Sevgili dostumun kapıyı kapattığını duyduktan sonra, dört ayağımın üzerinde koşmaya başladım. Umarım bıraktığım izleri dostum göremeden, kar onların üstünü örter.

- alıntıdır -

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...