Jump to content

Kocaeli'de 3 Bin Yıllık Dev Tüneller Bulundu!


GunduzGezen

Önerilen Mesajlar

Kocaeli'nde Romalılardan Kalma Tarihi Tünel Bulundu

 

 

 

KOCAELİ (CİHAN)- Kocaeli'nde 2 yıl önce başlatılan arkeolojik kazı çalışmalarında 3. yüzyıldan kalma Romalılar dönemine ait tarihi eserler gün yüzüne çıkarıldı.

 

 

Kocaeli Etnografya Müzesi Müdürü İlksen Özbay, yapılan çalışmalarda bir evin altında Romalılardan kalma dev tüneller bulduklarını belirterek, tünel ve çevresinde geniş kazı çalışmalarının başlatılması gerektiğini kaydetti.

Çukurbağ Mahallesi'ndeki kamulaştırılan 52 pafta 414 ada 15 parsel alanında yapılan kazı çalışmaları hakkında bilgi veren Özbay, Romalılara ait 3. yüzyıl döneminden kalma eserlerin gün yüzüne çıkarıldığını açıkladı.

Tarihi eserlerin büyük bir kısmının olmadığını belirten Özbay, çok büyük eller ve ayaklar bulduklarını ifade ederek, umutlarının suya düştüğünü dile getirdi.

 

Çıkarılan panoların renkleri solmasın diye koruma altına alınarak bugüne kadar bekletildiğini aktaran Özbay şunları söyledi: "Beklettiğimiz eserleri şimdi de kasaların içerisine koyarak müzeye taşıyacağız. Çıkarılan eserleri taş eserleri sergi salonu oluşturup sergilemeyi düşünüyoruz. Bulunduğumuz yer açık hava müzesi olacak ama yanlarda bulunan binaların kamulaştırılması gerekli. Bunu da para aktarıldığı zaman gerçekleştireceğiz."

Çukurbağ Mahallesi'nde bir evin altında bulunan Romalılardan kalma büyük bir tünelin incelendiğini ifade eden Özbay, "Çok büyük bir tünel. Burada geniş bir çalışmanın başlatılması lazım. Tahminimce bu tünel o zamana ait atlı arabaların geçmesi için yapılmış ya da halkın önemli bir yapıya ulaşması için yapılmış olabilir." şeklinde konuştu.

Özbay, kazı çalışmalarının, kamulaştırmaların tamamlanmasının ardından devam edeceğini dile getirdi.

 

(CİHAN)

 

 

 

3 Bin Yıllık Dev Tüneller

 

 

 

Kazı Alanında 3. Yüzyıldan Kalma Çok Önemli Tarihi Eserler de Ortaya Çıkarıldı

 

 

Tarihi kayıtlara göre yerleşim birimi olarak yaklaşık 3 bin yıllık geçmişi olan ve Roma İmparatorluğu'na da bir dönem başkentlik yapan İzmit'te Roma döneminden kalma ve muhtemelen içinden atlı arabaların da geçebileceği büyüklükte tüneller ortaya çıkarıldı. üzerine binalar inşa edildiği anlaşılan ve bazı kişilerin de evlerinin altındaki bölümlerinden delik açıp define bulmak amacıyla içine girdiği tesbit edilen tüneller koruma altına alınırken, İzmit Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müdürlüğü tünellerin uzunluğunu ve nerelere kadar ulmaştığını belirlemek amacıyla geniş çaplı araştırma başlatacak.

 

Müze Müdürlüğü'nün İzmit'in çukurbağ Mahallesi'nde geçtiğimiz yıl başlattığı ve Milattan sonra 3. Yüzyıldan kalma, Roma İmparatorluğu'na başkentlik yaptağı dönremde yaptırılan büyük bir yapı ortaya çıkarıldı. Kazanılan zaferlerin kutlandığı alanda olduğu anlaşılan yıkılmış yapıya ait dev sütunlar ve panolar gün ışığına çıkırlıdı. Eserler, Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve Müze Müdürü İlksen Özbay gözetiminde bugünden itibaren sandıkların Müze Müdürlüğü bahçesine götürülmeye başlandı. Müze Müdürü Özbay, bugünkü İzmit'in bir dönem Roma İmparatorluğuna da başkentlik yaptığını hatırlatırken, buradan çıkan eserlerin çok değerli olduğunu, panolarda ayrıca Athena'nın da ilk kez savaşçı kadın kıyafetiyle renkli kabartmalarının bulunduğunu söyledi. İlksen Özbay, bu bölgenin bir ören yeri haline getirileceğini, ancak eserlerin tamamının ortaya çıkarılabilmesi için birkaç evin daha istimlak edilmesi gerektiğini anlattı.

 

HEYECANLANDIRAN TüNELLER

 

Bu arada Müze Müdürü İlksen Özbay, kazı alanının yakın çevresinde bazı evlerin altında çok geniş tüneller olduğunu ve bazı kişilerin buralarda mantar yetiştirdiğini belirledi. Kültür Müdürü Adnan Zamburkan ve İlksen Özbay basın mensuplarıyla birlikte, Gülümser Sokak'taki 4 katı Aren apartmanı sahibini güçlükle ikna ettikten sonra apartmanın bodrumundan geçilen tünellere girdi. 6 metre genişliğinde, orjinalinin yüksekliği ise 3 metreyi bulduğu anlaşılan tünellerin bazı evlerin altından geçtiği görüldü. Tünellerin zemininde ise deniz kumu ve midye kabuklarının alması, bu bölgede yaşanan ve sadece esfanelerde anlatılan büyük deprem ve tsunamilerden kaynaklandığı izlenimi doğurdu.

 

Müze Müdürü İlksen Özbay, bina sahiplerinin daha önceden içeriye girilmesine izin vermedğini, kendisinin de ilk kez buraya girdiğini belirterek, "Muhteşem bir yapı. Bunların içinden atlı arabaların geçtiği efsanelerde anlatılıyor. Ancak nerelere kadar uzandığını bilmiyoruz. çok geniş çaplı inceleme gerekiyor. Bazı noktalarda üzerinde bina inşa edilirken delikler açılmış ve muhtemelen içine girildikten sonra tekrar beton atılarak kapatılmış" dedi.

 

Mustafa BAĞDİKEN- Ergün AYAZ-İZMİT(Kocaeli)(DHA)

 

 

 

Kocaeli'de Arkeolojik Kazı Çalışmaları

 

 

 

Kocaeli'de Daha Önce Kültür ve Turizm Bakanlığınca Kamulaştırılan, Üzerinde Metruk Bir Bina Bulunan Yaklaşık 450 Metrekarelik Alanda Yaklaşık 7 Aydır Yürütülen Arkeolojik Kazı Çalışmaları Tamamlandı

 

 

Kocaeli'de daha önce Kültür ve Turizm Bakanlığınca kamulaştırılan, üzerinde metruk bir bina bulunan yaklaşık 450 metrekarelik alanda yaklaşık 7 aydır yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları tamamlandı. Çalışmalar sırasında Roma dönemine ait renkli panolar ile yüzlerce eser gün yüzüne çıkarıldı.

 

İl Kültür ve Turizm Müdürü Adnan Zamburkan ve Kocaeli Müze Müdürü İlksen Özbay, Çukurbağ Mahallesi Bahariye Sokak'ta, kazı yapılan alanda eserlerin temizlik ve restorasyonunun yapılmak üzere sandıklara yerleştirilme çalışmalarını izledi.

 

Özbay, burada gazetecilere yaptığı açıklamada, 17 Ağustos Marmara depreminde alanda bulunan evin yıkılmasıyla yola çıkarak ilk çalışmaları 2001 yılında başlattıklarını, bölgede bir kurtarma kazısı yaptıklarını, kazı alanında eserlerin tahrip edilmiş olduğunu gördüklerini söyledi.

 

İlk çalışmalarda Roma dönemine ait zafer tanrıçası figürü, kalkanlı asker panosu ile kadın başı heykeli gibi çok sayıda eserin gün yüzüne çıkarıldığını dile getiren Özbay, şu bilgileri verdi:

 

'Bulunduğumuz alanın büyük bir kutlama alanı, tören alanı olduğunu düşünüyoruz. Başarılarını panolarda sergilemişler. Bulunan panolardan birinde, önemli kişiler olduklarını belirten 'Medusa' figürü bulunan kadınlar yer alıyor. Roma dönemine ait panonun, bir zafer, kutlama anının kompozisyonu olduğunu düşünüyoruz. Saçlı, Medusalı, tanrılaşmış, aristokrat olduğu anlaşılan iki kadın heykeli bulunan panoda, kadınların yanlarındaki kişi onların hizmetkarı izlenimi veriyor. Kadınların boyutlarının da bir insan oranlamasına göre fazla uzun olduğunu düşünüyoruz.'

 

Özbay, çalışmalarda mimari parçalar, sütunlar, sütun başları ve panolar çıkartıldığını, sütunların her birinin numaralandırıldığını, çıkan eserlerin kazı alanında sergileneceğini, kazı sonrası renklerinin solmaması için üzeri örtülerek koruma altına alınan panoların ise kasalara konularak Kocaeli Arkeoloji ve Etnografya Müzesine taşınacağını kaydetti. Özbay, panoların temizlik ve restorasyonunun ardından arkeoloji ve etnografya müzesinin bulunduğu alanda bir hangarın taş eserler sergi salonu olarak düzenleneceğini söyledi.

 

- Roma DÖNEMİNDEN KALMA TÜNEL-

 

Kazı alanındaki çalışmaları inceleyen Zamburkan ve Özbay daha sonra Çukurbağ Mahallesi Gülümser Sokak'ta 5 katlı bir apartmanın yapımı sırasında yaklaşık 20 yıl önce ortaya çıkan, Roma döneminden kalma tünellere girerek incelemelerde de bulundular.

 

(TE-MK-BİR-SA) - KOCAELİ (Anadolu Ajansı)

 

 

 

Resim Galerisi:

 

 

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaelihttp://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaeli

 

 

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaelihttp://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaeli

 

 

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaelihttp://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaeli

 

 

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaelihttp://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaeli

 

 

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaelihttp://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages/Foto%20Haber/969/Kocaeli

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_c638fbb9.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_3f07b1ac.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_b7a7924f.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_a3b85a60.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_2933db4f.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_26b8209c.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_dd73b946.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_97aafc11.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_65da64d5.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_2a86fba9.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_cc2bd449.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_7a946359.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_028f95c4.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_4af4c967.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_d49d7f1d.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_a3423391.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_6fb5b367.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_04fa724a.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_421adbd4.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_6f0b41cd.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_a45cc927.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_43762ac7.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_6b0a7576.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_f2f71dc6.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_f1905843.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_c0a798f0.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_caab6171.jpghttp://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_d24b8466.jpg

 

 

http://dha.com.tr/images/galerithumbs/20100323/id_1606_a8869b9c.jpg

 

 

 

Video:

 

 

 

http://www.haberler.com/video-haber/iframe/video.asp?id=1970159

 

 

 

Daha fazla Resim veya Video bulursam ekleyeceğim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Etkilenmemek elde değil ..Çok büyük eller ve ayaklardan bahsedilmiş .. yalnız benim bildiğim kadarıyla roma zamanında devler yaşamıyordu ..

Ben bu mağaraların daha önceden yapıldığına sonradan romalılar tarafından kullanıldığına inanıyorum ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bahsi geçen tüneller Nikomedeia antik kentinden kalma tünellerdir.Bu yüzden Nikomedeia dan da biaz bahsetmek gerk diye düşündüm.

 

 

http://www.kenthaber.com/Resimler/2008/09/02/00482556.jpg

 

 

 

Astakania, Trakya’dan gelen Frigler ve Misyalılar tarafından, M.Ö. 712’de İzmit Körfezi’nin güneyindeki Başiskele yöresinde kurulmuştur.

 

Astakoz kenti M.Ö. 3.yüzyılda da Büyük İskender’in komutanlarından Trakya Kralı Lysimachos tarafından yıkılıncaya kadar varlığını sürdürmüştür. Britanya Kralı 1. Nicomedes M.Ö. 262’de bugünkü Kadıköy Mahallesi ile Bekirdere arasındaki “Dua Tepesi”nde kenti yeniden kurmuştur.

 

Britanya Krallığı’nın başkenti olan bu kente, kurucusundan dolayı Nicomedeia adı verilmiştir. Britanya Kralı III. Nicomedes’in M.Ö. 73 yılında Krallığını Romalılara bağışlamasıyla Nicomedeia, Britanya eyaletinin merkezi olmuştur. Burada M.Ö. 29’da İmparator Augustus ile Tanrıça Roma adına bir tapınak inşa edildi. Bir geçit yeri olan Nicomedeia, Roma yolları üzerinde bulunduğundan ulaştırmada büyük önem taşıyordu ve Boğazlara yakın olması nedeniyle bir Roma Filosu bulunduruyordu. İmparator Diocletianus, 284 yılında Nicomedeia’yı Roma İmparatorluğu’nun başkenti yapılmış ve buraya yerleşmiştir. Kente saraylar yaptırmış, kenti başkent işlevini görebilmesi için bir çok yeni yapılarla donatmıştır. Bu dönemde Nicomedeia, silah fabrikası, darphane, tersane, hamam ve tapınaklarıyla Roma, Antakya ve İskendireye’den sonra dünyanın dördüncü büyük kenti haline getirilmiştir. Bu arada, bugünkü Akça Cami-Hal Binası yöresinde tapınak ve devlet binaları yaptırmıştır.

 

http://www.kenthaber.com/Resimler/2008/09/02/00482560.jpgNikomedeia, İS.358 yılının Ağustos ayında büyük bir deprem geçirerek geniş ölçüde hasara uğramıştır. İS.362’de yeni bir deprem ise ayakta kalan diğer yapıları da yıkarak yok etmiştir.

Bundan sonra kent yeniden onarılmış ancak, eski durumuna hiçbir zaman gelememiştir. Ayrıca, Büyük Konstantin tarafından Byzantion’un, Konstantionopolis’in İmparatorluğun merkezi haline getirilmesi ve İmparator İustinianus’un Kadıköy-İzmit arasındaki yolu askeri nedenlerle kapatarak, İznik üzerinden ulaşımı sağlamasıyla Nicomedeia, eski önemini iyice kaybetmiştir.

 

Kentteki ilkçağ kalıntılarından bazıları:

 

SURLAR VE KALELER

 

Kocaeli akropolünün sur ve kalelerini D.Pogodin ve F.Wulff incelemiştir. Onların yaptığı araştırmaya göre, şehir surları Roma, iç ve dış kale de Bizans dönemine tarihlendirilmiştir. İzmit surları, Paç Mahallesi’nde, Paç Camisi’nin bulunduğu yerden başlayarak kuzeye doğru devam etmiş, Terazi Bayırı’nın en yüksek noktasına ulaştıktan sonra güneybatıya dönerek sahile ulaşmıştır. Bu surların yapımında Nicomedia’nın antik çağ mezarlarına ait mimari parçalar, yer yer mezar taşları blok taşların arasında kullanılmıştır. Ayrıca duvarlar tuğla ve harç tabakaları ile de sağlamlaştırılmıştır.

 

Roma Çağı duvar tekniği ve tuğla işçiliğini göstermesi yönünden İzmit şehir surları büyük önem taşımaktadır. Roma duvarları arasında yer yer Helenistik döneme ait parçalara da rastlanmaktadır. Roma döneminde böylesine geniş bir sur alanı içerisinde Roma yerleşiminin bulunduğu da söylenemez. Yalnızca herhangi bir saldırıya karşılık önlem olarak surlar böylesine geniş tutulmuştur. Çevredeki Eskihisar, Darıca kaleleri ile karşılaştırıldığında yapı tekniğinin birbirlerine çok yakın olduğu da görülmektedir.

 

http://www.kenthaber.com/Resimler/2008/09/02/00482564.jpgİmparator I.Nicomedes döneminde (MÖ.278-250) Kocaeli Bithynia Krallığı’nın merkezi olduğu zaman dış surlar yapılmıştır. Bu döneme ait surların bazı bölümleri günümüze kadar varlığını korumuştur. Ancak bu surların kapı ve kulelerini belirten bir planı bulunmamaktadır. Yalnızca Nezih Fıratlı’nın İzmit Rehberi’nde iç ve dış surları gösteren bir haritası bulunmaktadır.

 

Surlar doğu-batı doğrultusunda 75-100 m. uzunluğunda; kuzey-güney doğrultusunda 50 m. genişliğindedir. Surlar kuzey ve güneybatıda burçlarla desteklenmiştir.

 

Bizans dönemine tarihlenen İç Kale, şehrin en yüksek yerinde, Körfez’e hakim bir konumda, Orhan Camisi’nin bulunduğu Orhan Mahallesi’ni de kapsamına almaktadır. Antik Nicomedia nekropolünü de kapsayan bu bölgedeki İç Kale, dikdörtgen planlıdır. Kuzey cephesi dış surlara paralel, batı duvarı da kuzeyden güneye doğru uzanan surlara dik konumdadır. Burçlar dörtgen ve yuvarlak planlıdır. Bunlardan dörtgen burçlar düzgün taşlardan yapılmış ve bunların arasına iki veya daha fazla tuğla sırası yerleştirilmiştir. Buradaki tuğlalar 0.32 cm uzunluğunda, 3-4 cm. kalınlığındadır. Dörtgen burçlar birbirlerinden farklı ölçülerde olup, 7.00x4.00 m.; 6.00x7.00 m.; 8.00x500 m. ölçülerindedir. Yükseklikleri de 6-7 m.ye kadar ulaşmaktadır. Yuvarlak burçlar beyaz kesme taştan veya tamamen tuğladan yapılmışlardır. Bunların da yükseklikleri 6-9 m.ye kadar ulaşmaktadır. Bu burçların arkasında yığma olarak yapılmış 4 m. yüksekliğinde, 20 m. uzunluğunda sur duvarları yapılmıştır. Yuvarlak burçların iki ayrı dönemde yapıldığı anlaşılmaktadır. Taşların bazıları beyaz, gri ve hardal sarısı rengindedir. Bunların da aralarına yer yer tuğlalar yerleştirilerek hareketlendirilmiştir.

 

Kaledeki son onarımlar Osmanlı döneminde yapılmıştır. Osmanlı dönemine ait taş işçiliği teknik olarak diğerlerinden ayrılmaktadır. Osmanlı döneminde daha çok surların güney tarafı elden geçirilmiştir.

AGORA

Kentin agorası, DMO binası ve Seka İlköğretim Okulu´nun bulunduğu yerden başlamakta ve Mannesman Boru Fabrikası´nın bulunduğu alana kadar yayılmaktadır. Antik çağda bir hayli görkemli olduğu gerek Seka arazisinde ve gerekse müzedeki mevcut kalıntılardan anlaşılmaktadır. Büyük bir alanı kaplayan Nikomedeia agorası sadece alışveriş yapılan bir yer olarak düşünülmeyip halkının uzun süreli gereksinimlerini karşılayan bir alan olarak tasarlandığı anlaşılmaktadır.

 

 

NEKROPOL

http://www.kenthaber.com/Resimler/2008/09/02/00482561.jpgAntik çağda kentin mezarlığına nekropol denirdi. Akropolün kuzeyinde yer alır. Gültepe olarak anılan bu kesiminde ve İzmit Müzesi tarafından gerçekleştirilen kazılarda, Helenistik dönemden kalma dörtgen lahit mezarlar ile Bizans dönemine ait semer dam kapaklı basit mezarlar ve hipojeler ( yeraltında yapılan mezar odası ya da odaları ) bulunmuştur. Burada ayrıca kilise mezarlığı olarak nitelendirilen haç planlı bir martyrion kalıntısı da mevcuttur. Bu mezarlardan çok sayıda gözyaşı şişesi, kandil ve küçük buluntular ele geçmiştir.

Bunlardan başka Roma dönemine ait hamam ve hamama ait olduğu sanılan heykeller ile kentin batı kesimindeki zeytinlikte yalnızca temelleri ve bazı duvarları ayakta kalan Hagios Pantalemon Manastırı bulunmaktadır.

 

 

NYMPHAİON (ANITSAL ÇEŞME):

Su perileri nymphalara adanmış, İnönü Caddesi´nin bulunduğu bölgede yer alan bir yapıdır. Müzedeki kalıntılardan çeşmenin görkemli bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.

 

TİYATRO:

Antik tiyatro benzerlerinde görülen tarzda eğimli bir arazide ve denize hakim bir konumdadır. Kapanca Sokağı´nın kuzeyinden başlayan ve adliye binasının bulunduğu alana kadar inen tiyatroya ait oturma sıralarının bir bölümü yamacın üst kısımlarında görülebilmektedir. Roma döneminde genişletilen bu yapıya ait kabartmalı friz ve heykeller müze bahçesinde sergilenmektedir.

 

DEMETER TAPINAĞI:

Verem Savaş Dispanseri´nin bulunduğu alanda yer alan ve antik çağda kentin baş tanrıçası Demeter adına yapılmış olan tapınağın kalıntılarından bazı parçalar müzede yer almaktadır. Kazılarda ele geçen sikkeler üzerinde görülen Tanrıça Demeter ve tapınak şekillerinden tapınağın İon düzeninde yapıldığı ve Helenistik özellikler gösterdiği anlaşılmaktadır.

 

DİOCLETİANUS SARAYI

Kocaeli Kemalpaşa Mahallesi’nde Eski İstanbul Caddesi üzerinde bulunan Diocletianus Sarayı’nı Roma İmparatoru Diocletianus (MS.284-305), Nicomedia’da (İzmit) tiyatro, hipodrom ve Pazar yerinin yanı sıra yaptırmıştır. Romalı tarihçi Libianus 358’de şehrin geçirdiği büyük bir depremden sonra bu sarayın yapıldığını belirtmekte ve aynı zamanda sarayın mükemmelliğine değinmektedir:

 

Bu şehir ağaçlar ve bahçeler içinde denizden akropole kadar teraslar biçiminde uzanırdı. Buradaki Helenizm’e ait her şeyin en güzelleri ve en mükemmelleri bulunurdu. Bu haşmeti imparator sarayının denize akseden gölgelerinde görmek mümkündür. Bu heybetli tablonun önünde yer alan liman her zaman gemilerle dolu olarak muhteşem tabloyu tamamlayan bir motiftir”.

 

Diocletianus Sarayı’nın yeri kesinlik kazanamamıştır. Bunun da nedeni İstanbul Caddesi üzerindeki yol yapımı ve yeni yapılanma bu sarayın kalıntılarını ortadan kaldırmıştır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre; saray mermerlerle kaplı son derece görkemli bir yapı idi. Günümüze yalnızca çevredeki blok binaların altında kalan sarnıç kalıntıları gelebilmiştir.

 

Eskihisar Kalesi

 

http://www.kenthaber.com/Resimler/2008/09/02/00482563.jpgKocaeli Gebze ilçesi, Eskihisar Köyü’ndeki Eskihisar Kalesi deniz kıyısında dik yamaçlı bir tepe üzerinde limanı korumak amacı ile yapılmıştır. Kalenin kesin yapım tarihini gösteren bir kitabe bulunmamaktadır. Büyük olasılıkla bu kale Bizans döneminde yapılmıştır.

 

Eskihisar Kalesi’nden ilk kez Georgios Akropolite 1241 yılında söz etmiş, ardından Palekanon Savaşı nedeniyle de tarihte ismi geçmiştir. Latin İmparatorluğu’nun yöreye hakim olduğu dönemde bu kalenin isminden sık sık söz edilmiştir. O dönemde İznik İmparatoru III.İonidis Kocaeli yarımadasını ve buradaki kaleleri ele geçirmiştir. Bu olaylara göre, Eskihisar Kalesi’nin 1241 yılında var olduğu anlaşılmaktadır.

Eskihisar Kalesi ve surları üç aşamalı olarak yapılmıştır. Kalenin iç surları I.Manuel Komnenos (1143-1180) tarafından XII.yüzyılda; kalenin peçe duvarları İznik İmparatoru II.Ducas-Vatatzes (1222-1254) tarafından 1241’de; dış surlar ve güneydoğu köşesindeki burç Paleologoslar döneminde (1261-1453), yaklaşık 1300 yıllarında yapılmıştır.

 

Kalenin yapı üslubu Bizans Konenoslar dönemine (1081-1185) işaret etmektedir. Nitekim İstanbul Edirnekapı’daki Anemas Zindanları ile İmparator Manuel Komnenos’un (1148-1180) yaptırmış olduğu İstanbul surları işçilik yönünden Eskihisar’a çok yakın benzerlikler göstermektedir.

 

Mimari yönden incelendiğinde, Eskihisar Kalesi’nin iç ve dış olmak üzere iki bölümden meydana geldiği görülmektedir. Kale dikdörtgen plan şemasına sahip olup, dördü yarım daire, altısı da dörtgen kulelerle duvarları sağlamlaştırılmıştır. Kale girişi iki kule arasındadır. Bunun dışında üçü avluda, üçü de dış avluda olmak üzere altı kapısı daha bulunmaktadır. Bu kulelerin mazgalsız olarak yapılmış olmalarının nedeni de aydınlanamamıştır.

 

Kalenin yapımında kaba yontma taş ile tuğlalar kullanılmıştır. Duvar kalınlıkları 1.50-1.60 m. arasında değişmekte olup, duvarlarda bir sıra tuğla dizisini bir sıra taş dizisi izlemektedir. Duvarların bazı yerlerinde iki veya üç tuğla dizisinden sonra, bir sıra taş dizisinin yapıldığı da görülmüştür. Ayrıca taş sıralarının iki yanına dikine veya enlemesine yerleştirilmiş tuğlalarla da cephe hareketli bir görünüm kazanmıştır. Duvarların bazı bölümlerinde ise taş dizileri dört bir yandan tuğlalarla çevrelenmiştir. Özellikle Bizans İmparatorluğu’nun son dönemi olan Paleologoslar döneminde (1261-1453) ortaya çıkan bu tür duvar işçiliği İstanbul’da Blakerna Sarayı ile Edirnekapı surlarında da görülmektedir.

 

Eskihisar Kalesi’nde dış surlara iç surlar kadar önem verilmemiş bundan ötürü de yalnızca moloz taşlar kullanılmış, tuğlaya yer verilmemiştir. Paleologoslar döneminde yapıldığı sanılan dış surların büyük bir bölümü yıkılarak ortadan kalkmıştır.

 

Eskihisar Kalesi’nin doğu yönündeki ilk altı kule arasında uzanan sur duvarları avlu seviyesinden başlayarak kademe kademe yükselmiştir. Dış avlu duvarları arasında L harfine benzeyen kulelerin arası 30-60 m. arasında değişmektedir. Sur duvarları altıncı kulenin köşesinden doğuya yöneldikten sonra kuzeye doğru sert bir dirsek yaparak dönmektedir. Ardından yedinci kulenin doğusunda yeni bir dirsek daha yaparak batıya doğru uzanmış ve üçüncü kulenin kuzeybatı köşesinde sona ermiştir.

 

Eskihisar’ın İç Kalesi 30.00x63.00 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Üç kulesi, iki kapısı ve bir de kumandan dairesinden meydana gelmiştir. Günümüze ulaşabilen kalıntılardan kulelerin dörtgen biçimde olduğu anlaşılmaktadır. Kumandan yeri olarak nitelenen yapı İç Kale’nin kuzeybatı köşesindedir. Bu yapı 16.00x10.00 m. ölçüsünde, dikdörtgen planlı ve iki katlıdır. Bu bölüm tonoz örtülü bir bodrumun üzerinde yükselmektedir. Kuzey yönü dışında kalan duvarlarda bazı pencereler olduğu da dikkati çekmektedir.

 

Eskihisar Kalesi’nin duvarları tuğla bezemelerle süslenmiş ve böylece hareketli bir dış görünüm elde edilmiştir. Kumandan dairesinin batı duvarında yuvarlak tuğlalardan oluşmuş bir motif bulunmaktadır. Burada iç içe geçmiş üç daire görülmektedir. Bunlardan ilkinde tuğlalar düz, ikincisinde dikine, üçüncüsünde yine düz bezemelidir. Küçük tuğla parçaları ile uçları doldurulmuş olan bir yıldız motifi de bu kompozisyonu tamamlamıştır. Ayrıca güneyde Bizans mimarisinde yaygın biçimde kullanılan gamalı haça benzer bir meander motifi de bulunmaktadır. Kalenin ana girişinin doğusundaki kulenin batı duvarında da yine tuğlalardan yapılmış üçgen motifi dikkati çekmektedir. Tabanı yukarıya doğru üçgen motifi şeklindeki bu bezeme kalenin diğer duvarlarında da yer yer görülmektedir.

 

Eskihisar Kalesi Kültür Bakanlığı tarafından 1995-2000 yılında onarılmaya başlanmış ve çevresinde de Kocaeli Müzesi Müdürlüğü tarafından kazılar yapılmıştır. Bu kazılarda sırlı sırsız Bizans keramikleri, kırık mimari parçalar, testiler, kabartma haç motifli kitabeler ele geçmiştir. Son yıllardaki çalışmalarda kalenin altında 8 sütunlu ve 15 kubbeli bizans sarnıcı ile kale çevresinde 1.025 seyirci kapasiteli tiyatro ortaya çıkarılmıştır.

 

Darıca (Daritzion) Kalesi

 

Kocaeli Gebze ilçesi Darıca’da bulunan bu kalenin Bizans dönemindeki ismi Daritsion’dur. Ancak eski isminin Tararion Kalesi olduğu kaynaklarda belirtilmiştir. Tarihte ilk kez ismini Palakanon Savaşları sırasında duyurmuştur. Yöre Osmanlıların eline geçince buraya Darıca Kalesi ismi verilmiştir. Bizans döneminde bu kalenin, önündeki iskeleyi koruma amaçlı bir karakol kalesi olarak yapıldığı sanılmaktadır.

 

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde bu kale ile ilgili bazı bilgiler vermektedir: ”Lebi deryada dört köşe kalesi vardır. Kalenin limana hazır cihetinde bir kapısı vardır. Kalenin komutanı ve muhafızı yoktur. İçinde 20 civarında üzeri örtülü ev mevcuttur”. Evliya Çelebi’nin bu bilgisinden yola çıkarak kalenin Osmanlı döneminde kullanılmadığı ve içerisinde yalnızca bir mahalle olduğu anlaşılmaktadır.

 

Darıca Kalesi kıyıdan 200 m. yukarıda, sahile hakim bir sırt üzerinde yapılmıştır. Günümüze yalnızca kalenin küçük bir sur duvarı ile bir burcu gelebilmiştir. Kale içerisinden sahile inen gizli bir yer altı geçidi bulunmaktadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sağol boynuzsuzgeyikler. konunun en altına video da ekledim ama sitede göstermiyor video olarak. linke tıklayıp izleyin videoyu.

 

 

Videoyu bilgisayarına indirmek isteyen varsa, aşağıdaki linke sağ tıklayıp kaydet diyerek indirebilir;

 

http://videolar.haberler.com/879/izmit-te-heyecan-yaratan-3-bin-yillik-dev-tuneller.flv

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...