Jump to content

Çapraz Yazışmalar


nevermore

Önerilen Mesajlar

1906’DA Psişik Araştırma Derneğinin -aralarında Frederic Myers, Edmund Gurney ve Prof. Henry Sidgwick’in de bulunduğu- önde gelen üyeleri artık yaşamıyorlardı. Ardından 1910’da Prof. Henry Butcher, iki yıl sonra da Dr. A. W. Verall öldü. Bu kişilerin hepsi de, birçok psişik araştırmacı için insanların ölümden sonra da hayatta kaldıklarının en iyi kanıtını oluşturan Çapraz Yazışmalar bulmacasının çözülmesiyle ilgiliydiler.

1906’da, derneğin araştırma memuru olan Alice Johnson, otomatik yazı yazabilen bir grup kadının yazılarını inceliyordu. Bu kadınlar arasında Bn. Holland (Rudyard Kipling’in kız kardeşi), Bn. Willet, Bn. Lyttelton ve Bn. Verall vardı. Ünlü medyom Bn. Piper (ABD) da grubun üyesiydi.

Farklı otomatik yazıcıların metinlerinin birbirleriyle ve Bn. Piper’ınkiyle benzerlikler taşıdığı görüldü. Ondan sonra dernek, otomatik yazıcıların birbirlerinin yazdıklarından habersiz kalmalarını sağladı. Coğrafya yardımcı oluyordu, çünkü medyomlar birbirlerinden bir hayli uzak üç ülkedeydiler. Büyük bir sabır ve klasik bilgi gerektiren araştırma yıllarca sürdü.

Metinler imzalıydı ve Psişik Araştırma Derneğinin merhum kurucularından ve üyelerinden geliyor gibiydiler. İletişim kuranlar, birbirlerinin ne yaptığından haberdar olmayan otomatik yazıcıların aldığı birbirine benzerlik taşıyan metinlerin, bütün olayın ardında tek bir zihin veya zihinler grubunun olduğunu kanıtladığını söylüyorlardı. Başka bir ifadeyle bu durum, otomatik yazıcılar arasında çapraz telepati yoluyla kolayca açıklanamazdı. Üstelik, yazdırıcıların kimliğini kanıtlamak üzere klasik literatürden gizli noktalar verilmeye başlanmıştı, çünkü Myers, Verall ve Butcher hep birinci sınıf klasik düşünürlerdi.

Metinler, çeşitli biçimlerde birkaç konunun otomatik yazıcılar arasında dağıtılmış kısımlarını içermekteydi. 16 Nisan 1907’de Bn. Holland Hindistan’da şunları yazdı: “Maurice, Morris, Mors. Ve bununla ölümün gölgesi üstüne düştü ve canı organlarından dışarı çıktı.” Bir sonraki gün Bn. Piper, “sanatos” ve “tanatos” kelimelerini söyledi. Ardından 23 Nisan’da thanatos dedi ve bu kelimeyi 30 Nisan’da üç kez daha tekrarladı. 29 Nisan’da Bn. Verall ise şunları yazdı: “Hayat ateşinin önünde her iki elini de ısıttı. Başaramadı ve ben ayrılmaya hazırım.” Ve devam etti: “Yaklaş, yaklaş.” ve “Eşit ayaklı soluk ölüm, fakirlerin kulübelerine ve zenginlerin kulelerine vurur.”

Bu üç farklı medyomun aldığı tebliğler aracılığıyla ölüm teması, üç farklı dilden verilmiş oluyordu.

Çapraz yazışmalar arttıkça, çetrefilleşmeye başladı. Bazen araştırmacıların kafası iyice karışıyordu ve metinlerde adeta alay eder gibi serpiştirilmiş bulmacalar için ipuçları istemek zorunda kalıyorlardı.

Bir benzetme yapmak gerekirse: Üç ünlü ressamın evlerinden ve stüdyolarından çıkıp kaybolduklarını düşünün. Yıllar geçer ve kimse onların ölü mü, diri mi olduklarını bilemez. Derken aniden, farklı ülkelerde yaşayan bir grup insanın posta kutularına zarflar gelmeye başlar. Her zarfta, bulmacanın farklı bir parçası vardır. Yıllar geçer ve her birinin içinde bir parça bulmaca olan zarflar düzensiz aralıklarla gelmeye devam ederler. Ama belirli bir adrese gelen zarflardan çıkan parçalar biraraya konulduklarında, hiçbir anlam ifade etmiyorlardır. Nihayet anlaşılır ki, bu bir grup insana gönderilen parçaların tamamı biraraya getirildiğinde, üç ayrı parçalı bir bulmaca oluşturmaktadırlar. Dahası, her bir parçalı bulmaca kayıp ressamların resim tekniğini taşımaktadır; sanki bu üç ressam, her nerede iseler dünyaya hala hayatta olduklarını bildirmeye karar vermişlerdir.

Maalesef çapraz yazışmalar bundan da karmaşıktırlar. Öyle ki, temalardan herhangi birini belirlemek bile çok zordur. Bazı bulmacalar veya konuların verilişi birkaç yıl sürmüştür.

Bn. Verall’ın, kocasının ölümden sonra var olduğunu ispat etmek amacıyla, otomatik yazıyla alınan metinlerin arasına bu bulmacaları kendi şuuraltıyla yerleştirdiği hakkındaki itiraz, kadının 1916’daki ölümünden sonra çapraz yazışmaların eskisi gibi sürmesiyle cevaplanmıştır.

Ek olarak, çapraz yazışma vakalarının bazıları iki yönlü bir süreci içermektedir: Araştırmacıların şifreyi çözme gayretleri; metni gönderenleri, bir çözümün bulunabilmesi için bulmacayı kolaylaştırmaları gerektiği sonucuna götürmektedir. Aslında, iletişim kuranların söyledikleri kişiler olduklarını iddia eden basit hipotezden kaçınmak amacıyla büyük çapta işleyen telepati, durugörü ve prekognisyon çözümünü önermek bile; çapraz yazışmaların, paranormal olayların yaygın gücünü ortaya koymadaki başarısını göstermektedir.

Otomatik yazıcılardan birisi olan Bn. Willet’in medyomluğu, diğer araştırmacılar tarafından yakından incelenmiştir. Bn. Willet’in iletişim kuranları “görme” ve “işitme” yeteneği sayesinde, araştırmacıların iletişim kuranlarla uzun, doğrudan konuşmalar yürütmesi mümkün olmuştur. Bu konuşmalar sırasında kişisel özellikler ve diğer bazı noktalar, araştırmacıların, kendilerinin F. Myers, H. Sidgwick, E. Gurney ve diğerlerinin ruhları olduklarını iddia eden bu görülemeyen varlıkların yapıları hakkında bir fikir oluşturmalarına yardımcı olmuştu. Ölümden sonra var olduklarını kanıtlamak için yaptıkları plandan ve iletişim yollarını iyileştirmek üzere yaptıkları deneylerden söz etmişlerdir. Willett metodunun, trans medyomu metodundan daha iyi olduğunda ısrar etmişler ama medyomun zihninin, doğru sözleri veya ifadeleri aktarmasını sağlamanın son derece güç olduğunu da söylemişlerdir.

İletişim kuranlar her ne olurlarsa olsunlar -ister olduklarını söyledikleri şey, ister başka bir şey- zeki ve bilgili gibi davranmışlardır. İkna edici ve tutarlı kişilikleriyle, olduklarını iddia ettikleri kişileri hatırlatmışlardır.

Yeni hallerinin birçok açıdan şaşırtıcı olduğunu da söylemişlerdir. Kendini Gurney olarak tanıtan varlık bir keresinde, “Ne kadar az bildiğimizi asla fark edemiyor gibiyiz... bazen biliyorum ve anlıyorum ama çoğunlukla bilmiyorum,” demiş ve bir keresinde de kendine Myers adını veren varlık şunları yazdırmıştır: “Bir mesaj yollamayla ilgili zorluğa en yakın benzetme şu olabilir: Sanki buzlu bir camın ardında duruyorum, görüntüyü bulandırıyor ve sesleri öldürüyor, tereddütlü ve sanki zeki olmayan bir sekretere bir şeyler yazdırıyorum. Korkunç bir kudretsizlik hissi omuzlarımda, bu kadar çok anlam ifade edecek şeyleri anlatamayacak kadar güçsüzüm. Beni anlayacak ve bana inanacak kişilerle iletişime geçemiyorum.”

The Encyclopaedia of the Paranormal adlı kitaptan Lynn Picknet

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

OTOMATİK YAZI Öteki alemde bulunan ruhsal varlıkların bizim dünyamızla iletişim kurmalarını sağlayabilmek için kullandıkları araçlardan bir tanesi. Medyum Judith Fricot bize bu yazısında otomatik yazının kullanılış şeklini kolaylıklarını ve buna karşın tehlikelerini izah etmektedir.

Otomatik yazı ( transcommunication ) ruhsal iletişim vasıtasıyla öteki alemle temas kurabilme özelliğidir, bu çok eskiden beri tatbik edilen bir iletişim şeklidir ve gittikçe daha fazla yaygınlaşmaktadır. Ancak

Nasıl gerçekleştiği hala bir gizemdir. Bazıları yazıların aracı olan medyum dan geldiğini ve kalemi onun oynattığına inanırlar. Bazıları ise bu mesajların bizim ( subconscient ) bilinçaltımızdan geldiğini zira bizim bilinçaltımızda çok geniş bir hafıza deposu bulunduğunu ve buraya geçmiş hayatlarımızda yaşamış olduğumuz bütün olayların teferruatıyla kaydı olduğu , ve sorulduğu anda hemen bu kayıtlar sayesinde bilinçaltımızın cevap verdiğine inanırlar.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bazı kısımlar çeviri olduğu için gecikiyor :) sanırım gece geç saatlede eklemeler yapabilirim . Bu arada otomatik yazı konusunda bildiğim birşey sadece ruhlarla iletişimin olmaması , yani elemental varlıklar da bu yolu sıkça kullanıyor geçen gün başıma gelen bir olayda bunu sabitlemisti.burada açılmış bir konuya cevap verirken yazının ortalarına doğru yazacaklarım ile paralel olmasına rağmen kendim yazmadığımi fark ettim . .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dostum araç burada kişinin kendisi , trans medyumlarıni duymuşsundur . varlık medyumu ele geçirir ve bedene bürünür . bu durumda medyum artık o ruha aitdir. Otomatik yazma olayları ise farklı bir metotdur . Trans hali çok kuvvetli değildir beyin delta konumundadir dışarıdan iletişim hala mümkündür ruhun esiri degilsindir ama yarı hipnoz durumundasindir yazmaya başladığın anda bilinç kapanır yazıya müdahale edemezsin . Benim denediğim de bu idi . Farklı olarak kullandığım mekan ve eşyalar kendi majikal çalışmalarıma uygundu . Detaylara inmemi istersen hazırım . Yanlız yorucu ve zahmetli bir çalışma.iletişimde olduğun varlık da kişinin enerji yapısına göre zorlaştırıyor durumu.Cinlerle iletişimi gayet başarılı bir şekilde yapan bir arkadaşım bu deneyimi yaşamak için uğraşıp durdu başarılı da oldu ancak paranormar varlıklara alışkın olmasına rağmen bir kaç sayfa sonra ağrılara dayamaz olduğunu gördük ve ağlayarak yarım bıraktı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...