Jump to content

Lung-gom-pa


nevermore

Önerilen Mesajlar

Aşağıda okuyacağınız bilgiler herhangi bir Türk sitesinde ( en azından şimdilik ) bulabileceğiniz bilgiler değildir , elimdeki kaynaklardan çevrilmiş , içlerine kendi yorumlarımı kattığım bilgilerdir..

Niçin Astral seyahat bölümüne açtığımı yazının tamamını okuduğunuzda anlayacaksınız..

 

Fiziksel açıdan üstün derecede eğitilmiş olan efsanevi lamalar, korkunç uzaklıklar boyunca hiç durmadan koşabilirler.Bir lung-gom-pa toplantısının tanımı *(bir dilenci kadın kılığına girip Tibet sıradan yaşamının iç görüşüne kavuşmuş olan fransız, mistik alimi Alexandra David-Neel tarafından yapılmıştır) vahşilikte, on gün boyunca hiçbir insanın görülmediği yerlerde:"neredeyse yukarı vardığı zaman, onun mükemmel bir şekilde sakinleşmiş olan yüzünü, uzakta havada görünmez bir şeylere bakar gibi açılmış olan gözlerini görebiliyordum.Adam kaçmadı. kendini zıplamarla devam eden bir şekilde yerdeyükseltiyor,yere her değdiğinde zıplayan bir topun elastikliğiyle bağlanmış gibi görünüyordu.

Adımları bir sarkaçın düzenine sahipti. İkisi de buruşmuş olan sıradan bir manastır cüppesi ve bir çarşaf giyiyordu. Sol eli, bedenini yarı yarıya kapatan çarşafı tutuyordu. Sağ elinde bir phurba (büyü hançeri) vardı. Sağ kolu, her adımda sanki bir çubuğun ucunda sallanıyormuşçasına hareket ediyordu, tıpkı sivri ucu yerin çok yukarılarında olan phurbanın temeli varmışçasına dokunuşu gibi. Lama geçerken hizmetkarlarım bineklerinden inip başlarını yere koydular ancak o belli ki bizim varlığımızın farkında değildi.

 

 

......

 

Yukarıda bahsettiğimi daha iyi anlyabilmeniz için Astral seyahatin sadece uyurken yapılabileceğini düşünme yanılgısından kurtulmanız gerek..

Özellikle Alexandra David-Neel’in bizlere aktardığı astral projeksiyon eylemi , Tibet'li Lamalar tarafından günlerce , bilinçli ve uyanıkken yapılabiliyor . Hatta adamlar okadar ileri gitmişler ki astral trans olayına geçtiklerini anlatıyor ve bu durumu dünyevi işlerinde kullanabiliyorlar..

 

Konuyu daha iyi kavrayabilmeniz için Astral projeksiyonla ilgili belkide hiç duymadığınız bir kaç noktaya değineceğim..

 

 

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Astral seyahat” deyimi, bu esrarengiz olayın özelliğini zaten pekiyi dile getirememektedir. Onun için de bazıları “astral projeksiyon” veya, Amerikalılar gibi, ‘OBE’ (Out of Body) deyimini tercih etmektedirler. Bazıları da, iyi karşılanmış bulunan, fakat pek az kullanılmakta olan “decor-poration” deyimini benimsemektedirler.

Tüm bu etiketler, fizik beden ile astral bedenin veya başka bir deyişle esiri (eterik) bedenin birbirlerinden geçici olarak ayrılışlarını ifade etmektedirler.

 

Başvuracağımız kaynaklardaki tüm veriler daima, OBE’ye bağlı fenomenlere geçmişte de vakıf bulunulduğunu, fakat bu fenomenlerin düşsel veya dinsel-sihirsel türden başka fenomenlere mal edildiğini göstermektedirler. Çok uzak geçmişte olduğu gibi günümüz primitif toplumlarında da, astral seyahat ruhlarla irtibat olgusundan ve düşten ayrı kalamamıştır. Sosyolojinin ve antropolojinin öncülerinden biri olan Lucien Levy-Bruhl’ün “La Mentalite Primitive” adlı eserinde, bir misyoner tarafından balkabaklarının çalındığını iddia eden ilginç bir Kızılderili örneği yer almaktadır. Bu Kızılderili, Avrupalı misyonerin, hırsızlık olayının cereyan ettiği anda, köyünden çok uzaklarda bulunduğunu biliyordu ve bunu tartışmıyordu bile, ama bu hırsızlığı yapmak üzere deduble olduğu konusunda ısrar ediyordu.

 

Bazı kimseler, şamanik dininin esasının astral seyahat olgusuna dayandığını iddia etmekte ve Şamanlarca trans sırasında gerçekleştirilen ‘göğe çıkış” ve “ruhlar aleminde seyahat” olgularının astral seyahatten başka bir şey olmadığını ifade etmektedirler. Ve örnek olarak da, XVI. asırda yaşamış olan Upsal piskoposu Olaüs Magnus’un “Histoire des Peuples du Nord” adlı eserindeki şu anlatıyı öne sürmektedirler.

 

“Beş yüz millik mesafede bulunan dostlarının veya düşmanlarının halini ve sağlığını öğrenmek isteyen bir kimse, konunun ehli olan bir Laponyalı’ya veya Finli’ye ya bir olta ya bir giysi ya da bir yay hediye etmekte ve onlardan, söz konusu dostlarının veya düşmanlarının nerede bulunduklarını ve ne yaptıklarını anlamak üzere bir girişimde bulunmalarını rica etmektedir. Bunun üzerine bu ehil kişi, karısı tarafından memnun edildikten sonra bir arkadaşıyla birlikte bir odaya kapanmaktadır. Önce bronzdan bir kurbağayı veya yılanı çekiçle ve ayin usulüne uygun bir edayla dövmekte, ardından da sihirli sözler mırıldanıp yere serilmekte ve kendinden geçmektedir: Böyle vecd hali içinde kısa bir süre ölü gibi yatmaktadır.”

“Bu süre içinde, sihirli sözlerin kudreti sayesinde, ruhu, geri seviyeli bir bedensiz varlığın da yardımıyla, uzak memleketlerden, bir yüzük veya bir bıçak gibi gerekli delilleri sağlayıp getirmektedir. Sonunda da birden kendine gelip dilek sahibine, seyahati sırasında olup bitenleri anlatmaktadır.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

birde şaman törenleri var,

 

 

Eski haliyle de bugünkü haliyle de Şamanizmi, primitif diye anılan diğer dinlerden ayıran husus “göğe çıkış” ve “sihirli uçuş” olgularıdır. Sibirya Altayları’nda bu tören, kabilede önemli bir sorun zuhur ettiğinde yapılmaktadır.

İlk gün, etrafı çitle çevrili bir tarlaya, üzerinde yedi basamaklı bir merdiven oluşturacak şekilde yedi kertik açılmış olan bir kayın ağacı gövdesi dikilmekte ve aynı alana gece vakti törenle kurban edilecek olan bir de at hapsedilmektedir. Ertesi gün, şaman kendi çevresinde çılgınca döne döne ve ezgi halinde sihirli sözler söyleye söyleye saatlerce dans etmektedir. Zaman zaman sihirli davuluna kuvvetle vurup bedensiz varlıklara, ağaçtaki basamaklara tırmandığı sırada, gelip kendisine iltica etmelerini emretmektedir.

Vecd hali maksimum noktasına ulaşınca, bir gün önce kurban ettiği atın ruhuna biniyormuş gibi hareketler yapmakta ve her basamağında dura dura kayın ağacı gövdesine tırmanmaktadır: gövdedeki yedi basamak, yedi kat göğü temsil etmektedir. Sonra birden durup epey bir süre hareketsiz kalmakta: ardından gözlerini ovuşturup uyanıyormuş gibi yaparak hazır bulunanları selamlamakta ve göğe yükselişi sırasında gördüklerini anlatmaktadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

e canim bu sadece gök tanrıya tapan şamanistler nasıl müslüman oldu sanıyoruz? yani atalarımız. hala doğuda şamanizmi benimsemiş ama müslüman olan insanlar vardır. davullarda tamamen herhangi bir varlığa oraya çağırmak ve trans geçmek içindi. sefirot olayı. ses titreşimlerinin de bir sefirot olduğunu unutmamak gerekir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

neyse devam edelim ;

 

bu sihirli uçuşu biraz daha açmak gerekirse;

Bu ayin türü, bir iki küçük farkla, tüm şamanik topluluklarda icra edilmektedir. Aynı şekilde sihirli uçuş ve köprü mitine de her yerde rastlanılmaktadır. Sibirya’daki, Lapon Eskimolarındaki tüm şamanlar ile Kızılderili büyücüler ve de Endonezya’daki ve Okyanusya’daki medecinemenler (şifacılar) uçabildiklerine kanidirler. Bu insanlar, ölmüşlerin ruhlarının, göğe çıkmak için, kuş tüyüne dönüştüklerine inanmaktadırlar. Şamanik güçleri sayesinde geçici olarak ölebilmekte ve gökten geri döndüklerinde de tekrar dirilebilmektedirler.

Yeni Gine’deki Marind kabilesinde, medecinemen, kendisine ormanda burma dallarından bir kulübe inşa etmekte, ardından da kollarına ve omuzlarına balıkçıl kuşunun tüylerini yapıştırıp kulübeyi ateşe vermektedir. İddia ya göre duman ve alev onu hafifletmekte ve istediği yere doğru uçmasını mümkün kılmaktadır.

Onların mitolojisine göre, altın çağda, yer ve gök, birbirine bir köprüyle bağlıydı ve bu köprüden herkes dilediği gibi geçebilmekteydi. Fakat büyük tufanlar sonucunda bu köprünün ilk kemerleri tahrip olmuştur ve şamanlar arta kalan son kemeri işte o zamandan beri bilmektedirler.

Klasik yorumlara göre, şaman vecdi bir trans sırasında bedenini terk edip ruhlar alemini ziyaret ettiğine inanmaktadır; bu durumda reel bir dedubluman tezahürü söz konusu olmamaktadır. Bu tezin yandaşlarına göre, “göğe yükseliş” olgusu, temelde, sembolik bir olgudur. Ama Şamanların psi güçlerine sahip oldukları hususu yine de su götürmez bir gerçektir. Gerçekten durugörür ve telepattırlar. Bundan ayrı olarak şifacılık yeteneğine de sahiptirler. Bu özelliklerine bakılarak, Şamanların, astral dedubluman sırrının varisleri olduğu düşünülemez mi?

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yoğun bedenden bu geçici ayrılış olgusu diğer dinlerde de gözlemlenmiş bir olgudur: ancak bu durumlarda, gerçek anlamda bedenden ayrılış (dekorporation) ile süjeye astralde seyahat yapmış izlenimini veren vecd’i trans (transe extatique) arasında bir ayırım yapmak zor bir iştir. Çeşitli ifadelere bakılacak olursa, Tibetli lamalar telepatiye ve bilokasyona egemen olmayı başarmaktadırlar. İfadesini kulak arkası edemeyeceğimiz Alexandra David-Neel, yıllarını geçirdiği Tibet’e ilişkin eserlerinde, bir sürü astral seyahat örneği sergilemiştir: Bu türden seyahatler yardımıyla, lamalar, çok uzaklardaki manastırları ziyaret edebilmektedirler.

Tantrik mezhep mensubu olup “kırmızı takke” giyen (ki bunlar sarı tekke” giyen mezhep mensuplarının karşıtıdırlar) ve uzun bir inisiyasyon evresi sonucunda psi güçleri elde eden keşişlere asıl, Butan’da, Tibet’te ve Nepal’de rastlanmaktadır. Bu güçler, amaç olarak değil, fakat basit anlamda birer araç olarak, yani zamanlarının Çoğunu din işlerine ayırmalarını mümkün kılacak birer vasıta olarak kabul edilmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...