Jump to content

Sinestezi


avluelathemindwing

Önerilen Mesajlar

Sinestezi basitçe açıklanırsa duyu kesişimi olarak adlandırılabilir. Sıkça bilinen bir ifadeyle "renkleri duymak, sesleri görmek" olarak ifade edilir. Çeşitli duyular birbiri ile ilintilenir ama bu doğuştan gelir ve bilinçdışı etkenler ve anılardan bağımsızdır. Örneğin bazı sinestezikler çorbanın üçgen mi altıgen mi olabileceğini tartışırken bir başkası notaları renkler ile algılar..

Şu an bilim adamları sinestezinin bir hastalık mı yoksa verilmiş bir yetenek (gift) mi olduğunu tartışıyorlar. Bazıları duruma tedavi yöntemleri bulmuş bile.

Aslında sinestezinin kökleri eski insanlara dayanıyor, insanlarda eskiden işlevli olan bu durum dil gelişimine ve beynin bu bölgelerine katkıda bulunmuş. Zamanla bir çok insanda kaybolmuş ama günümüzde hiç de azımsanamayacak ölçüde sinestezik vardır.

Sinestezikler genelde durumu sözcüklerle açıklamakta zorlanırlar, küçükken bütün insanların öyle olduğunu düşünmüşlerdir. Sinesteziyi söylenir söylenmez anlayabilirler, bu da ortak bir özelliktir. Deneyimlemekten kaynaklanır.

Günümüzde sinestezinin hafif düzeyleri sıkça görülmektedir. Örneğin günlerin, sayıların renklerinin olması gibi. Bu gibi durumları basit bilinç koşullandırmalarından ayıran en belirleyici özellik ise bunların bir ömür aynı kalmasıdır. Örneğin pazartesi sizin için sarı ise 5 yıl sonra sorulduğunda da yine sarı olacaktır.

Bir de gözlem sonucu oluşan bir varsayımım var ki sinesteziklerin yakın arkadaşlarının da sinestezik olma ihtimali epeyce yüksek...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir açıklamaya göre insanlardaki nöron bağlarının diğerleri gibi yok olmayışından oluyormuş, tam olarak kanıtlanmamakla birlikte belli genlerle oldukça paralel gidiyor bu durum. Örneğin solakların sinestezik olma oranı daha yüksek..Neyse sonuç olarak hayatı olumsuz etklilemediği sürece tadını çıkarmak gerek bence.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

SİNESTEZİ: RENKLERİ DUYMAK,ŞEKİLLERİ TATMAK

 

Uyandıkları her sabah kendine has ve değişik. Basitçe gazete okurken bile okudukları her bir kelimede gözlerinin önünde bambaşka renkler parlıyor. Beethoven'ın konçertolarından birini dinlemek onlar için bir havai fişek gösterisine dönüşüyor. Kapı çaldığında çevrelerinde farklı büyüklükte üçgenler görüp, gökkuşağına baktıklarında çeşit çeşit sesler duyuyorlar. İşte tüm bunlar sanrılar gören birinin değil, sinestezi hastalığına sahip bireylerin yaşadıkları.

 

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/images/sinestezib.jpg

 

Jane Mackay'in "Tchaikovsky'nin 1. Piyano Konçertosu" isimli bu tablosunda görme ve

duyma arasında bir köprü kurularak sinestezik bir algı yaratılmaya çalışılmış.

 

Sinestezi Yunanca kökenli bir kelime olup birleşik duyu anlamına geliyor. Sinestezi hastalarında herhangi bir duyunun uyarımı otomatik olarak başka bir duyu algısını tetikliyor. Daha açık bir deyişle, renkleri duyup, şekilleri tadıp, sesleri koklayabiliyorlar. İki çeşit sinestezi bulunuyor: Sonradan kazanılan ve nedeni çözülemeyen sinestezi. Sonradan kazanılan sinestezi başka bir hastalığın varlığında ortaya çıkıyor. Örneğin, epilepsi hastalarında bu tür duyular (koklama, görme, işitme, duyma, dokunma) arası geçişler de gözlenebiliyor. Nedeni henüz çözülemeyen sinesteziyse her 25.000 kişiden birinde görülen, ender bir durum. Kafadan alınan darbeler, bir takım kimyasalların kullanımı ya da beyindeki orta temporal lobun hasarı da geçici sinestezik durumlara neden olabiliyor. Her ne kadar sinestezi hastalarının deneyimleri farklı duyular içerdiğinden çeşitlilik gösterse de Yale Üniversitesi'nde profesör olan Lawrence Marks bu hastaların çocukluk ve yetişkinlik dönemlerinde sergiledikleri davranışların benzer olduğuna dikkat çekiyor. Birçok çocuğun ceza alma korkusuyla durumunu saklamaya çalıştığını, ancak yetişkinlikte doktorlarca bu duruma bir ad konulduğunda kendilerini daha iyi anlayabildiklerine vurgu yapıyor. Sinesteziye yatkın belli bir insan tipi yok. Ancak eldeki takım istatistiksel verilere göre kadınlar erkeklere oranla bu hastalığa daha yatkın. Hastalığın kadınlarda daha sık görülüyor oluşu hastalık geninin X cinsiyet kromozomu üzerinde taşınıyor olabileceği olasılığını doğuruyor. Nitekim sinestezinin babadan kıza, anneden oğula ve anneden kıza geçtiği durumlara örnekler çokken, bugüne kadar hiç babadan oğula geçtiği gözlenmemiş.

 

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/psikoloji/images/sinetezik.jpg

 

Bazı sinestezi hastaları uzamsal alandaki bazı yerleri belli sayılarla özdeşik olarak

algılıyorlar. Örneğin, sol taraflarını 50 sayısıyla algılıyorken, sağ taraflarını 70 sayısıyla algılıyorlar.

 

Sinestezi hastalarının uzamsal ve matematiksel zekâlarının düşük oluşu hastalığın beynin sol yarım küresiyle ilişkili olabileceğini düşündürüyor. Yapılan beyin görüntüleme çalışmalarıysa sinestezik hastalarda limbik korteks ve hipokampüsün normal bireylere göre daha etkin olduğunu ortaya koyuyor. Her ne kadar araştırmacılar sinestezi hakkında henüz aydınlatılmamış gerçekleri açığa çıkarmaya çalışıyor olsa da, birçok sinestezi hastası özel durumunu bir tür hediye gibi görerek sanatsal alanlarda başarının kapılarını zorluyor. Öyle ki dünyanın saygın heykeltıraş, müzisyen, ressam ve şairleri arasında da bu hastalıkla yaşamış pek çok örnek bulunuyor. Bunlardan biri olan ünlü Fransız şairi Arthur Rimbaud'nun hastalığını ilk olarak çocukluğunda kitaplardaki harflere bakarken nasıl da renkler gördüğünü fark ettiğinde anladığı söyleniyor. Benzer şekilde ünlü roman yazarı Vladimir Nabokov, klasik müzik bestekârı Scriabin, ressam Kandinsky'nin de sinestezik deneyimler yaşadığı biliniyor. Sinir bilim ve psikolojideki tüm gelişmelere rağmen, bugün, sinestezi halen nörolojik bir hastalık olarak gizemini koruyor. Araştırmacılar, bu hastalığın gizemi çözüldüğünde sinir sistemi ve algı arasındaki ilişkinin ortaya çıkarılmasında da büyük bir adım atılmış olacağını söylüyorlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sinestezi, bilinçli zihinsel olayların tetiklemesiyle ortaya çıkan bilinçli bir duyusal bir deneyimdir. "Synesthesia", Yunanca syn:(birlikte) ve aesthe-sis: (algılamak) sözcüklerinin birleşiminden oluşan istemsiz bir deneyimdir. Birleşmiş duyular ya da "eşduyum" olarak da ifade edilebilir.

 

insanlardan bazıları renkleri yalnızca görmekle kalmıyor, aynı zamanda işitebiliyor ve koklayabiliyor. Avuçlarının içinde ağırlıklarını hissedebiliyor.

Gözlerini yumdukları zaman, işittikleri müziğin ses tonları, onların gözleri önünde renklere dönüşüyor. adına sinestezi deniyor. Nedeni hâlâ bilinmiyor. Bu yeteneğin kaç insanda bulunduğu bile henüz kesin değil. Kesin olan şey, kadınlarda erkeklerden daha fazla rastlandığı.

 

Sinestezi yeteneğine sahip olan kişiler, renkleri işitebiliyorlar.

Bazı insanlar şekilleri lezzet olarak algılarlar; tam tersine, lezzeti şekil olarak algılayanlar da var. Bazı kişilerin beyni, kokuyla renk arasında ilişki kurabiliyor. Pek ender karşılaşılsa da, bazı insanlarda bütün duyu kanalları birbiriyle bağlantılı olabiliyor.

Bu kişilerin beyni, her sese bir renk, bir şekil ve bir lezzet atıyor.

 

Sinestezi sahibi kişiler sohbet ederken, söylenen sözleri renkli harflerle gözlerinin önünde görebildiklerini, yavaş konuştukları zaman, kendi söyledikleri sözcükleri çok açık bir şekilde gözlerinin önünde renkli harflerle yazılmış olarak görebildiklerini söylemekteler. Sinestezi yeteneğine sahip olan kişilerin, kendilerine özgü renkli görüntüleri var.

 

renkli işitmeler

 

krema tadındaki bach senfonisi

A...kırmızı

B...mavi

C ....sarı

 

alıntı...:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...