Jump to content

İmkansızı Reddeden Sanatçı: Itzhak Perlman


nevermore

Önerilen Mesajlar

Bir sanatçının yaşamı sanatla yoğurulmuş bir hamur gibidir. Yaşamı sanat haline getiren insanı düşünün bir de… Alışılmışın dışında, rutine kapılmayan, Kalıplardan çıkabilen, toplumun ve insanların onun takmasını istediği maskeleri çıkarıp, maskesiz yaşayan kendine özgü ifadesiyle her anını yorumlayan, kendine özgü seven, giyinen, yaşama bakan, yazan, okuyan, gülen, kahkaha atan, gülümseyen, düşünen, yaşayan… Elimizde her zaman şükredecek o kadar çok şey var ki fark edebilsek yaşamda olmanın lutfunu. Her şeye rağmen yaşamanın güzelliğini bilebilsek, bedenin mucizeviliğini, güzelliğini… O zerafeti yaşama akıtsak damla damla aşkla…

İşte o insan, Tanrısal İnsan!

Belki bilirsiniz, çok sevdiğim, yaşanmış bir hikayeyi paylaşmak istiyorum…

“18 Kasım 1995 günü keman sanatçısı Itzhak Perlman, New York’ta, Lincoln Center’daki Avery Fisher Salonu’nda bir konser vermek üzere sahneye çıktı. Eğer herhangi bir Perlman konserinde bulunmuşsanız bilirsiniz ki onun için “sahneye çıkmak” hiç de küçümsenecek bir başarı değildir. Çocukluk yıllarında çocuk felcine yakalanmış olan Perlman’ın her iki bacağında da destekleyici ateller vardır ve ancak kol değneği yardımıyla yürüyebilmektedir. Onu sahne üzerinde her defasında sadece bir adım atabilmek suretiyle acı içinde ve yavaş yavaş yürürken görmek unutulmayacak bir görüntüdür. Ağrılar içinde ama ihtişamla yürümektedir, sandalyesine erişinceye kadar. Sonra oturur; yavaşça koltuk değneklerini yere koyar, bacaklarındaki atellerin klipslerini açar, bir ayağını geriye iter, ötekini öne uzatır. Daha sonra yere eğilerek kemanını alır, çenesinin altına koyar, orkestra şefine başıyla işaret verir ve çalmaya başlar. Şu zamanda değin, izleyiciler bu ritüele alışmışlardır. O, sahnenin bir ucundan sandalyesine doğru ilerlerken sessizce otururlar. Bacaklarındaki klipsleri açarken inanılmaz bir sessizlikle beklemektedirler. Çalmaya hazır olana dek beklerler. Ancak o konserde bir şeyler ters gitti. Daha ilk birkaç satırı çalmıştı ki kemanın tellerinden bir tanesi koptu. Telin kopma sesini duyabilmek mümkündü, salonun bir ucuna tabancadan fırlayan kurşun gibi gitmişti ses. O sesin ne anlama geldiği konusunda yanılmak imkânsızdı. Ve bunun akabinde ne yapılması gerektiği konusunda da…

http://userserve-ak.last.fm/serve/_/17982885/Itzhak+Perlman.jpg

 

O gece orada olan insanlar kendi kendilerine şöyle düşündüler…

“Anlamıştık ki, yeniden ayağa kalkması, atelleri yeniden takması, koltuk değneklerini alması, yavaş yavaş sahne arkasına gitmesi veya yeni bir keman bulması ya da yeni bir tel takması gerekecekti” Ama o öyle yapmadı. Bunun yerine bir dakika kadar bekledi gözlerini kapadı ve sonra şefe yeniden başlaması için işaret verdi. Orkestra başladı ve o kaldığı yerden devam etti. Ve daha evvel hiç görülmemiş bir tutku, güç ve saflıkla çaldı. Elbette herkes bilmektedir ki senfonik bir eseri sadece 3 telle çalmak imkânsızdır. Bunu ben de bilirim, sen de bilirsin, herkes bilir ama o gece Itzhak Perlman bilmeyi reddetmişti.

Onu parçayı kafasında molüde ederken, değiştirirken ve yeniden bestelerken görebilirdiniz. Bir noktada, telleri nerdeyse yeniden tonlamışçasına sesler çıkarmaktaydı kemandan, daha evvel hiç vermedikleri sesleri vermelerini sağlamak için…

Bitirdiğinde salonu olağanüstü bir sessizlik kapladı. Ve akabinde seyirciler ayağa kalktı ve tezahürata başladılar.

Oditoryumun her yanından inanılmaz bir alkış patladı. Hepimiz ayaktaydık bağırıyor, ıslık çalıyor, alkışlıyor, yaptığını ne kadar takdir ettiğimizi, beğendiğimizi anlatacak her türlü hareketi yapıyorduk.

http://userserve-ak.last.fm/serve/_/17982793/Itzhak+Perlman.jpg

Gülümsedi, yüzünden akan terleri sildi, yayını kaldırarak bizi susturdu ve böbürlenerek değil ama sessiz, güçlü, dingin bir tonla şöyle dedi: “Bilirsiniz, bazen de sanatçının görevidir, elinde kalanlarla ne kadar daha müzik yapabileceğini bulmak…”

Bu ne güçlü bir cümledir. Duyduğumdan beri aklımdan çıkmıyor. Ve kim bilir? Belki de bu bir yaşam tarzıdır, – sadece sanatçılar için değil hepimiz için. Burada, tüm yaşamını bir kemanın 4 teli ile müzik yapmak üstüne kuran ve birden bire, bir konserin ortasında kendini sadece 3 tel ile bulan bir adam vardır. Öyleyse o da 3 tel ile müzik yapmayı seçer, ve o gece yaptığı, sadece 3 telle yaptığı müzik, daha evvel yaptığı, 4 teli varken yaptığı her şeyden daha güzel, daha kutsal, daha unutulmazdı…

O zaman belki de bizim görevimiz, yaşadığımız bu sallantılı, hızla değişen, ürkütücü dünyada kendi müziğimizi yapmaktır; önce elimizde olan her şeyle; ve daha sonra bu artık imkansız olduğunda, sadece elimizde kalanlarla…”

 

 

Bu hikaye Houston Chronicle’dan alınmıştır. Yazarı Jack Riemer’dır.

 

 

 

 

 

 

Schindler’in Listesi isimli yapıtı seyrederken tanıstım kendisi ile, daha doğrusu tanıştırıldım.

hocam Yrd. Doç. Dr. Zuhal ÇETİN ÖZKAN tarafından, filmden çok müziği etkilemişti beni seyretmiş olanlar mutlaka anımsayacaktır da , seyretmeyenler hem seyretsin hemde dinlesin :)

buyrun Itzhak Perlman – Schindler’in Listesi performansı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...