Jump to content

POPÜLER KÜLTÜR ('80 ve üstü Doğumluların Kültürü)


cookie

Önerilen Mesajlar

Utanmak Yok; Yalan Söylemek Hak!

 

Değişen zaman, artan iletişim teknolojisi kültürlerin birbirleri içinde erimesi ve birbirlerini etkilemesi “popüler kültür”ün hızla yayılmasına neden olmuştur. Popüler Kültür kendi kaosunu yarattığı gibi kendi kurallarını da getirmiş ve eğitim sistemi dahil tüm yaşam politikalarını etkilemiştir. Geleneksel kültürün aşırı baskıcı, otoriter, yaptırımcı olguları yerini bireyin önem kazandığı, yaşam kurallarının bireyin kendisi tarafından belirlendiği yeni bir dünyaya bırakmıştır. Geleneksel kültürde görev ve sorumluluk daima bireysel ihtiyaçların üzerinde tutulurken, popüler kültürde mutluluğa giden tek bir yolun bulunmadığı, en iyi seçeneğin bireyin kendisi tarafından bulunacağı görüşü ortaya çıkmıştır.

 

Popüler Kültür tüm kavramlar gibi ebeveynlik tanımını da değiştirmiş, “istediğini yap, istediğin gibi ol!” söylemi yeni nesil ana babalar tarafından hızla benimsenmiştir. Bu felsefenin ışığında büyütülen çocuklar kişisel ihtiyaçlar ve arzularla hareket edip toplum tarafından nasıl algılandıklarına önem vermemektedir. Kendi kuralları, kendi düşünceleri, kendi standartları her şeyden önce gelmekte ve bu eğilim toplumsal yapıda devrim niteliği taşımaktadır. Başkalarının ne düşündüğünü umursamamak ve başkalarından utanmamak toplumsal bağımızın zayıflamasını açıklayabilir. Başkalarının ne düşündüğünün bir önemi yoksa toplumun değer yargılarını öğrenmenin de önemi yoktur. Geleneksel ebeveyn rolünü benimsemeyen yeni nesil ebeveynler, nasıl olmaları gerektiğine de tam karar verememiştir. Medya, reklamlar, filmler hep bireyciliğin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktayken, bireysel bakış açısı önem kazanmış, diğer görüşler gözden düşmüştür.

 

Geleneksel kültürde görev ve sorumluluk önceliği yerini bireyciliğe bırakmaya başlayınca toplum kuralları gevşeyip utanma duygusu yok olmaya başladı. Çocuklar özel bir neden olmaksızın kendilerine özel bir önem atfetmeye yönlendirildi. Yani çocuğun varoluş nedeni için sadece doğmuş olması yeterli hale geldi (Bütün spermlerin içinde sen hedefe ulaştın). Her şeye sahip olmalıyım çünkü dünyaya geldim. Doğru davranışların ve en iyisini yapma çabasının hiç önemi kalmadı. Çocuk her zaman haklıydı ve ne yaparsa yapsın doğru olarak değerlendirildi. Temel amaç çocuğu eleştirerek onun utanmasını engellemek ve son tahlilde özgüvenini yıkmamaktı. Bu felsefe ışığında eğitim programları, okullar sistem değiştirdi. Geleneksel kültürde “eti senin kemiği benim” diye öğretmene teslim edilen öğrencinin yerini “benim çocuğum özel ve farklı” düşüncesiyle öğretmene teslim değil, okula gönderme başladı. Çocuğun toplumsal değerlere aykırı davranması halinde bile yaptığının yanlış olduğu söylenmeyerek doğru davranış modelleri gösterilmedi. Amaç çocuğun özgüvenini yok etmemek, utandırmamaktı. Bu süreçler utanmanın olmadığı veya gereksiz olarak algılandığı yeni bir sistemi oluşturdu. Kopya çekmek, yalan söylemek, başkasının hakkını almak doğal hale geldi. Çünkü her çocuk özeldi ve her şeyi hemen hak ediyordu, temel yaşam felsefesi bunu gerektiriyordu. Böylece bugün çocuk olan ama yarın gençliğe adım atacak birey diğer insanların ne varlığına, ne de onayına ihtiyaç duyacaktı. Dolayısıyla utanması da, sorumluluk olması da gerekmeyecekti. Doğru seçimi yapıp yapmaması önemini kaybedip endişe duymasına gerek kalmayacak, sonunda da hayal kırıklığı yaşamayacaktı.

 

Yani kendi yaşam sorumluluğunu üstlenecek bir başkası her zaman vardı. Böylece günümüzde sorumluluk “arkadaşın, komşunun veya ailenin üzerine atılacak, bireyden bağımsız” bir kavram olarak karşımıza çıktı. Geleneksel kültür, popüler kültüre verdiği savaşı kaybetmiş görünüyor. Ama baktığımızda narsist özellikleri ağır basan, toplumdan kopuk, dünyanın merkezi olduğuna inanan çocukların hepsi mutsuz, hepsi ne yapacağını bilmiyor ve en önemlisi geleceklerini tasarlamak istemiyorlar.

 

Suçla İlgisi Olmayan Bir Utanç Daha Var!

 

Suçla ilişkisi olmayan başka bir tür utançta, insan olmanın sorumluluğunu üstlenmemek, insan oluşumuza yabancı olmak. Böyle bir utanç kendimize duyduğumuz sorumluluktur ve bütün suçlardan daha ağırdır. Bu tür utanç bilinçlenmeyi oluşturur ve bunun sonucunda insan kendi tutumunu, dolayısıyla eylemini de değiştirebilir.

 

Yaşadığımız çevreye, dünyaya karşı kayıtsız kalmaya başladık. Çevremizde oluşan her şeyi bizim dışımızdaymış gibi algılıyoruz. Afrika’da ki kitlesel yok etmeler, din ayrımları ve savaşlar, hemen yanımızdaki komşumuzun çığlıkları bizim için bir şey ifade etmiyor. Yardım etmekten kaçınma olağan bir durum. Başkasının bana yardım etmek için yaşayacağı ama benim ona minnet duymayacağım bir dünya. Modern insan için günlük yaşam ağırlığından kurtulmanın en iyi yolu ise eğlenmek. Eğlenme olgusu insanlık tarihinde hiç bu kadar önemli olmamıştı. Herkes eğlenmek istiyor, istemekle de kalmıyor bunu hak ettiğini söylüyor. Aslında insanın özünden uzaklaşması her zaman anksiyete yaratırken, eğlenmek “görünüşte” anksiyeteyle başa çıkmak için son derece keyifli bir yoldur. Hem insan bu kadar mutluluk verici bir yol varken neden yanlışla ve yanlış yapmaktan doğan utanma duygusuyla uğraşsın ki? İnsanın kendini sorgulaması hatalarıyla yüzleşmesini, kabullenmesine, utanmasına neden olur. Oysa hedonistik bir yaşam bütün bunların üstesinden gelebileceği en kolay seçimdir. Medya zaten tek hedef olarak eğlenceyi gösteriyorken sen de kayıtsız kal, sorumluluk alma, mutlu ol. İşte zamanın trendi.

 

Modern yaşam bize istemenin hak olduğunu öğretirken, bizim sorumluluklarımızı, toplumsal bağımızı unutturdu. “Utanmak” başkaları ile ilişkilerimizde nerdeyse hiç hatırlamadığımız bir değer haline geldi. Çok eskilerde kalan, bizden uzak, nerdeyse mitolojik bir anlam yüklediğimiz bir erdem utanmak…

 

Psikeart...

--------------------

Astrolojide düşündüğümde:

Satürn geleneklerimiz, geldiğimiz yer, özümüzdür dersek; geleneksel kültürün yaratılması Satür’nün kendi evinde Oğlak’ta mevcudiyetiyle başladı dersek (mesela-fikir yürütüyorum) popüler kültür 1980 ve devamının işi (Özal ile başlayan) ve 1980 ve küsüratında Satürn ile Pluto Kavuşum halinde ilerlemiş 7.58’lik bir açıyla sadece. Bu zamanın çocukları iyi halt ettiler bunu “Popüler Kültür”ü benimseyerek ve gidin onlara sorun hep karşısındakidir yanlış olan Popüler Kültür takılan, asla yanlış görmeyen her şeyi hak gören, vicdan kırıntısına sahip olmayan, ayıp nedir bilmeyen olmuşlar, ne de güzel anlatmış psikologlar. Ben bile tam olarak (bu Türkçeyle) anladım bu yazıdan sonra Popüler Kültür dayatmasının ne olduğunu ve özellikle birde bu kültüre karşı duranların ona ne kadar yakın olduklarını aslında, kendilerine yakıştıramadıklarından (hala) savaş açmaları ona (göya).

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...