Jump to content

Stonehenge


mistik

Önerilen Mesajlar

187.jpg

 

Yaklaşık 4000 yıl önce neolitik devir insanları tarafından inşa edilen Stonehenge, Londra nın 137 km güneybatısında Wilthshire daki Salisbury ovasında bulunmaktadır. Stonehenge ve kalıntılarının yapım amacı günümüzde hala sırrını korumaktadır. Yapımına ilk defa başlandığı 4000 yıl öncesinde bir tapınak, bir astronomik takvim yada cennete açılan bir kapı olarak tasarlanmış olabilir. Ama asıl amacı ne olursa olsun, Stonehenge şuan için tarih öncesi çağlarda insanların nasıl yaşadığı, neye inandığı ve bu yapıyı yapacak bilgiyi-gücü nereden buldukları konusunda teoriler üretmekten başka bir amaca hizmet etmemekte.

 

Tamamen taşlardan oluşmuş olan yapı iç içe geçmiş daireler şeklindedir. En dışdaki daire günümüzde tamamen harabe durumundadır. Bunun hemen içindeki dairede küçük taş parçaları hala bulunmaktadır. Merkezdeki dairede ise Stonehenge’ye bildiğimiz şeklini veren “trilithon” denilen iki dik taşın üzerine yatay olarak konulmuş bir taştan oluşan şekiller bulunmaktadır. Fakat yapı sadece taşlardan ibaret değildir. Taşları çevreleyen daire şeklinde bir çukur ve kuzeydoğu yönünde birkaç kilometre uzaktaki Avon nehrine doğru açılmış bir patika yol ve bu yolun çevresinde çeşitli işaret taşları vardır.

 

Aynı devirde yapılmış Stonehenge’ye benzeyen birçok daha taş anıt-yapı olmasına rağmen, bu yapıların hiçbiri Stonehenge kadar karmaşık bir mimariye sahip olmadığı için yıllardır birçok bilimadamının ve arkeolojistin ilgisini çekmiştir. Özellikle mimarisinde kullanılan teknikler -trilithonların tepe taşlarının günümüzde hala marangozların kullandığı bir teknikle yapılması- Stonehengenin bu ilgiyi üzerinde toplamasının en önemli nedenlerinden biridir.

 

Stonehenge yaklaşık üç bölüm olarak miladdan önce 3000 ile 1400 yılları arasında yapılmıştır. Yapım aşamasında kumtaşından mavi taşlara birçok taş kullanılmıştır. Ama bu taşlardan en önemlisi “topuk taşıdır” (heel stone). Stonehengenin Avon nehrine doğru olan açıklığından iki kilometre uzaklıktadır. Topuk taşının en önemli özelliği yaz başlangıcı olan 21 haziran (en uzun gündüzün yaşandığı gün) ve kış başlangıcı olan 21 aralık (en uzun gecenin yaşandığı gün) tarihlerinde gün doğumunda gölgesinin Stonehengenin en orta noktasında düşmesidir.

 

Topuk taşından sonra diğer önemli bir taş da, Stonehengenin merkez taşlarına oldukca yakın olan ve “Slaughter Stone” olarak adlandırılan “kesim taşıdır.” Daha önceleri bir grup taşın bir parçası olan bu taşın yapının girişini oluşturduğu düşünülmektedir. Trilithonların oluşturduğu dairenin çevrisinde “Station Stones” olarak adlandırılan iki tane sınır taşı bulunmaktadır. Bunların aslında trilithonları çevreleyen ve dikdörtgen biçiminden dizilmiş olan dört sütun taşının günümüze gelen iki parçası olduğu varsayılıyor.

 

Stonehengede kullanılan büyün bu taşlar Salisbury ovasına çok uzaklardan getirilmiştir. Taşıma esnasında insan gücü, ip ve tahta kaldıraçlar kullanılmıştır. Kumtaşlarının, Stonehengenin 30 kilometre kuzeyindeki Marlborough’dan, mavitaşların ise güneybatı Galler’deki Preseli dağlarından getirildiğine inanılmaktadır. Ama mavi taşların 385 kilometre uzaktaki dağlardan, denizi de aşarak, nasıl getirildiği hala açıklanamamıştır. Bilinen tek şey ise tekerleğin icadından çok önce yapılan bu yapının taşlarının getirilmesi için insanların çok zahmet çektiği. Üstelik anıtın yapımı da taşların taşınmasından daha kolay olmamıştır. Anıtla alakalı asıl diğer bir önemli olan konu ise anıtı kimin yaptığının bilinmemesi. Bu konu hakkında bir çok tahmin olmasına rağmen kesin bir sonuç bilinmemekte. “Beyond Stonehenge” kitabının yazarı Gerald Hawkins’e göre anıtın her üç bölümünün farklı insanlar tarafından yapılmış olması. Kitaba göre birinci kısım ikinci dönem neolitik insanları tarafından yaklaşık mö 3000 yılında, ikinci kısım beher şeklindeki bardakları yüzünden “beher insanları” adını olan topluluk tarafından, son kısmın ise yani anıtın iç kısmı Wessexler tarafından yapılmıştır. Bir başka bilim adamı olan ve Wessex arkeolojisiyle ilgilenen Andrew Lawson’a göre ise Stonehenge, küçük bir diktatör ve insanlara baskı kuran biri yada insanları kontrol edebilecek bir etkiye sahip birisi tarafından yapıtırılmıştır. Taşların taşınmasından yerlerine yerleştirilmesine kadar Stonehenge’nin yapımı yaklaşık 2000 yıl sürmüştür. Yapım aşaması hakkında bir çok teori olmasına rağmen genel bir görüş olarak anıtın üç aşamada yapıldığıdır, anıtı çevreleyen daire, iç kısımdaki kuyular ve trilithonlar. Anıtı çevreleyen çukur daireden ibaret olan ilk kısmın yapımına mö 3000 yılında başlandığı düşünülmektedir. Bu dairenin hemen iç kısmında daireyi dolaşan 56 adet çıkur vardır. İngiliz antikacı John Aubrey tarafından bulunduklarından “Aubrey holes” olarak bilinmektedirler. Bu çukurların kereste yada odun direkleri tutmak için kazıldığı sanılmaktadır ama şu anda direklerden eser yoktur. Çukurların içlerinde küller bulunmuştur ve bu küllerin insan külleri ileri direklerin külleri olunduğu bilinmektedir. Anıtın ikinci aşamasına yaklaşık olarak mö 2800 yıllarında başlanmıştır. Bazılarına göre bu aşamada anıtın daha sonra kaldırılan dev kereste ve odun direklerle inşaa edilmiştir. Bazıları ise daha yine daha sonradan kaldırılmış olan odundan yapılmış yapılar olduğunu söylemektedir ama bu aşamayla alakalı kesin bilgi elde edilememiştir. Son aşama ise mö 2100 yıllarında başlamıştır. Bu aşamada anıtttaki taşlar getirilimiş trilithonlar ve diğer sınır taşları yerlerine yerleştirilmiştir. Sınırtaşları 5 tane kumtaşından oluşmaktadır. Bunların ağırlıkları yaklaşık olarak 45 ton gelmektedir. Trithonlarda kullanılan ve daha uzaktan getirilen mavi taşlar ise 4 tondur.

 

Araştırmacılara göre, yapım aşamasında çalışan insanlar bu taşların nehir yoluyla taşınmıştır ve zaten anıtın ikinci kısmını oluşturan odunların taşınması aşamasında büyük ağırlıkların taşınmasını öğrendikleri için taşların taşıması sırasında çok zorluk çekmemişlerdir. Ama tüm bilim adamları bu görüşe katılmamaktadır. Örneğin ilkçağ tarihçisi ve taş daireler uzmanı olan Aubrey Burl bu taşların bu kadar uzaktan getirilmesine gerek olmadığını düşünmektedir. Burl’e göre mavi taşlar Preseli dağlarından gelmiştir ama bu taşların buzullar tarafından Stonehenge’nin yakınlarına son buzul çağında getirilmiştir. Burl bu teorisini üç ayrı gözleme dayandırarak söylemektedir. Birincisi, araştırmalarında İngiltere, İrlanda ve Fransa’da ki diğer 1300 taş dairede kullanılan taşlar 7- 8 kilometre uzaktan getirilmiştir. İkincisi, Stonehenge’de ki taşlar iyi ve kötü kalitedeki taşların karışımından oluşmaktadır. Ama eğer bu taşları insanlar yüzlerce kilometre uzaklıktaki dağlarndan taşıyıp geldiyse niye kötü taşları da seçmişlerdi. Üçüncü ve son olarak, kaliteli mavi taşlar aynı yörede anıtın yapımından binlerce yıl önce vardı. Burl, bu üç ayrı gözlemin bir sonucu olarak taşların insanlar tarafından değil, buzullar tarafından taşındığını savunmaktadır.

 

Stonehenge binlerce yıldır mevsimlerin değişimini izlemektedir. Ayrıca ayın ve güneşin hareketlerine duyarlı bir mimarisi vardır. Yılın büyük çoğunluğunda gün doğumu anıtın merkezinden görülememesine karşın yılın en uzun günü olan 21 haziranda güneşin doğuşu merkezden rahatlıkla izlenebilmektedir. Yaz ortalarında ise güneş tekrar merkezden görülebilir ama bu sefer güneşin hareketi topuk taşının sağına doğrudur. Aynı görüntü ve hareket kış aylarında ise tam tersi yönde olur. Asıl önemli olan konu ise güneşin hareketlerini kimin bilmek isteyeceğidir. Anıtı ilk yapmaya başlayanların çiftçi olduğu dolayısıyla mevsim başlangıçlarını ve bitimlerini bilmek isteyecekleri düşünülmektedir. Diğer yapım aşamalarında ise Stonehenge bir çeşit tapınak yada astronomik alet olarak kullanılmış olabilir. Güneşin hareketleri ile Stonehenge arasındaki bağlantıyı keşfeden 18. yüzyıl İngiliz tarihçilerinden William Stukeley, Stonehenge’nin Druidlerin kullandığı bir tapınak olduğunu ileri sürmüştür. Ama günümüzde anıt ile ilgili yeni bulgular yapıldıkça bu teori popülerliğini kaybetmiştir. İngiliz astronom Sir Norman Lockyer ise, antik Celtic festivallerine dayanarak, anıtın bir güneş tapınağı olduğunu söylemiştir. Fakat anıtı bir tapınak olarak görmek tamamen varsayımdır ve herhangibir kanıt bulunamamıştır.

 

Anıtın diğer bir ilginç yanı ise, çevresinde 400 den fazla mezar olmasıdır. Bu mezarların çoğunda altın göğüslükler ve diğer değerli eşyalar bulunmuştur. Bazı inanışlara göre, Stonehenge cennete açılan bir kapı olarak görülmektedir ve buraya gömülen insanların bu kapı yardımıyla cennete kolay ulaştıkları düşünülmüştür.

 

20. yüzyılın başlarında ise Stonehenge’nin bir astronomik takvim olduğu iddiası atılmıştır. Eğer bu doğruysa, anıtı kontrol altında tutanlar diğer halklar üstünde büyük bir güç elde etmişti. Bununda beraber, trilithonların kenarında, dört tane sınır taşı bir dikdörtgen oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir ve bu taşların ayın doğuşu, ayın batışı, güneşin doğuşe ve güneşin batışını temsil ettiği düşünülmektedir. Ne yazıkki günümüzde sadece bu taşlardan ikisi kalmıştır. Bu taşlarla beraber Aubrey çukurlarınında güneş ve ay tutulmalarının zamanlarını belirlemek için kullanıldığı varsayılmaktadır. Bu kuyuların önlerine üç tane taş konulduğunda, gölgeleri aynı çukura düştüğü zaman güneş yada ya tutulmalarından biri gerçekleşmektedir.

 

Stonehenge ile ilgili bilimsel açıklamaların yanısıra birçok efsenade bulunmaktadır. Bu efsanelerin bazıları anıtın yapılma nedeni hakkında teoriler üretilmesine yardımcı olmuştur. Anıtla ilgil en önemli efsanelerden biri, trilithonların insanların asıl geldiği yere açılan bir kapı olduğudur. Ama bu kapıların kullanılması yasaktır. Çünkü efsaneye görei her 5000 yılda biri bu kapıları açmaya çalışmıştır ve bunun sonucunda yeryüzünde büyük felaketler olmuştur.

 

Bazı efsanelerde kötü güçlerden bahsedilmektedir. Bir tanesine göre, şeytan bir İrlandalı kadından bu büyülü taşları almış sonra Stonehenge’nin bulunduğu yere getirmiş. Sonra köyde yaşayan insanlar bu taşların sırrını söylemelerini istemiş. Köyün keşiş de, taşların çok fazla sırrı olduğunu ve bunları bilmenin imkansız olduğunu söylemiş. Bu cevaba öfkelenen şeytan taşlardan birini keşişe fırlatmış, keşişin topuğuna çarpan taş günümüzde bildiğimiz topuk taşıdır.

 

En meşhur efsane ise 12. yüzyılda Monmouthlu Geoffrey tarafından yazılan hikayedir. Hikayeye göre, Briton kralı Aurelius, katledilen saxon askerlerin anısına büyük bir anıt yaptırmış. Kral Arthur’un babası Kral Ambrosiu Merlin’e bu anıtın nerde olduğunu sormuş, Merlin de İrlanda dağlarında “devlerin dansı” adı verilen büyük taşlardan oluşmu daireye bakmasını söylemiş. Bu taşların çok uzun zaman önce Afrikalı devler tarafından getirildiğine ve iyileştirme gücüne sahip oldukları düşünülürmüş. Briton kralı Aurelius ve ordusu yapılacak anıt için bu taşları sökmeye çalışmışlar ama başaramamışlar daha sonra Merlin’den yardım istemişler. Merlin taşların çıkarmaların, taşımalarında ve Stonehenge’yi yapmalarında kendisine ait büyülü aletlerle yardım etmiş.

 

Efsaneler ve araştırmalar Stonehenge ile ilgili birçok sırrı zamanla aydınlatmıştır. Ama hala ne efsanelerde ne de bilimsel yazılarda açıklanamayan en büyük sır ise basit aletlerle taşların nasıl taşındığıdır.

 

http://witcombe.sbc.edu/sacredplaces/images/stonehenge.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st05.jpg

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st01.jpg

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st09.jpg

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st03.jpg

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st04.jpg

 

Dünyaca tanınan bir arkeolojik kalıntı olan Stonehenge, Güney İngiltere'deki rüzgarlı Salisburg düzlüklerinde yer alır. Üç metreden daha yüksek, dikine duran taşlardan oluşan ve uzaktan bakıldığında gri taşlardan yapılmış dev bir yüzüğe benzeyen Stonehenge göz alabildiğince uzanan arazideki tek kesintidir. Bu heybetli taşlar 4000 bin yıl önce yine taştan yapılmış araçlar kullanılarak inşa edilmiş ve gelmiş oldukları madenden oldukça uzak bir mekana kurulmuşlardır.

Stonehenge, yaklaşık olarak 30 büyük taştan meydana gelir. Bu 30 taş Searsen ve lintel olarak adlandırılan 2 grup taştan oluşmaktadır. Saersen’ların her biri 26 ton ağırlığında ve hepsi 3 metrenin üzerinde bir yüksekliğe sahiptir. Bir çember oluşturacak şekilde dizilmişlerdir. Lintel’ler ise her biri 6 ton ağırlığında ve horizontal bir şekilde Searsen'lerin üzerine yerleştirilmişler. Ayrıca benzer taşlardan oluşturulmuş olan başka bir iç çember daha vardır.

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st02.gif

 

Stonehenge Prehistorik taşlar içinde tek örnektir , taşlar yapay olarak şekillendirilmiş ve bir mimari plan çerçevesinde birleştirilmişlerdir. Örneğin dikine duran taşları birleştiren parçalar düz değil, herbiri bir çember oluşturabilmek için belli bir eğiklikte biçimlendirilmiştir. Dikine duran taşların merkezlerinde bir perspektif etkiye imkan tanıyan şişkinlikler vardır. Bu mühendislik harikasının mimarının Büyücü Merlin olduğuna dair birçok efsane anlatılmış tarih boyunca. Bu efsanelerin biri Briton kralı Aurelius Ambrosius'un taşları getirmek için Merlin'i kullanmış olduğu. Bir diğer efsane ise taşları Afrika'dan devlerin getirmiş olduğu yönünde. Ne varki bugünkü arkeolojik bulgular Stonehenge'in efsanevi Kral Arthur döneminde yapılmadığını ve Arthur ile aynı dönemde yaşadığı söylenen Büyücü Merlin'den de yaşlı olduğunu ispatlıyor.

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st07.jpg

 

Arkeolojik veriler anıtın yapım tarihinin milattan önce 5000 ile 3000 yılları arasında olduğunu gösteriyor. Stonehenge’nin etkileyici bir düzende dizilmiş devasa taşlardan ibaret olmanın ötesindeki gizemlerinin ortaya çıkmaya başlaması yakın zamanlara dayanıyor. Taşlar ekinokslara ve tutulmalara göre yerleştirilmiş ve ufukta yükselen güneş, taşlar arasındaki boşluklara mükemmel derecede sığıyor. Bu tabii ki bir rastlantı değil ve anıtın gizemli kökenlerine dikkat çekiyor.

 

http://www.pbs.org/wnet/secrets/case_stonehenge/images/stonehenge-animation2.gif

 

Astronomi profesörü olan Gerald Hawkins Stonehenge'in tutulmaları tahmin etmek için yapılmış astronomik bir gözlem evi olduğu düşünüyor. Eğer taşların yerleştirilme biçimi ve birbirleriyle olan ilişkisi çözülürse anıtın niçin yapıldığını anlayabileceğiz. Yazarlar ve astronomlar Stonehenge'in şifresini çözerek 56 yıllık tutulma döngüsünü keşfettiler.Güneşin ve ayın hareketlerinin Stonehenge'in yapısı içine yansıtıldığını buldular. Stonehenge çevresinde bulunan taşların ya da deliklerin hepsinin döngünün içinde farklı günleri ya da yılları temsil ettiği artık biliniyor.

 

Stonehenge'in bir tür ibadet merkezi olduğu fikride birçok insanın aklına geliyor. Taş çağında yaşamış insanların gizli bir yerde gizli zamanlarda buluşmak ve kendi dini inançlarını törenlerle kutlamak için Stonehenge’i yarattıklarını düşünmek pekte yanlış olmasa gerek. 1940'lar ve 50'lerde Richard John Copland Atkinson yapının inşaasının üç aşamadan meydana geldiğini söyledi. Kendisi bunlara Stonehenge I, II, IIIa, IIIb ve IIIc isimlerini verdi

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st06.jpg

 

Taş çemberlerin bir gözlem evi olarak kullanımı ilk olarak Stonehenge I de olmuş ( Stonehenge I yapılış dönemleri 3 e ayrılan Stonehengenin birinci dönemini ifade eder. M.Ö. 2750 den sonrası...) . Yapımın daha sonraki aşamalarında astronomi biliminde ilerleme kayıt edilememiş. Stonehenge II nin yapımcıları çift halkanın girişinde dört taşla güneş ışınlarının yıllık hareketini düzenlemişlerdir.Astronomi ile uğrasma üçüncü asamada da devam etmiştir.Zira ana halkadaki 30 ve merkezdeki 19 tas güneş ve ay taşlarıdır.Son yapılan tapınakta güneş ışınlarının izlenmesi için yapılanlar ilk iki aşama için fazla değildir..Bu nedenle yörenin 1000 yıllık tarihinde astronomik araştırmalar hakkında bir düşme görülmektedir.Bu düşme Stonehenge I deki sistamatik ve uygulamalı yerleşim tarzından Stonehenge III deki anıtsal ve sembolik mimariye değin uzanmaktadır.

 

http://88.198.45.22/pic/g/gizliilimler/st08.jpg

 

Ancak bu durum son cevaba gelene değin pek çok sorunun ortaya çıkmasına engel olamamaktadır. Pek çok araştırmacı Stonehenge nin yapımcılarının beklenmeyen ölçüde yüksek bir mimari yetenek sahibi olduğunu kabul etmektedir.Bunların birkısmı astronom rahiplerin tapınağı kontrol ettiklerini ve böylece ayı gözlemlediklerini öne sürmektedirler. Stonehenge’nın ölçüleri üzerinde çalışan bir başka grup ise burayı yapanların standart bir ölçü birimi kullandıklarını belirtmektedirler. Yapılan tüm açıklamalar aslında açıklanması kolay olmayan kavramları içermektedir ve anıt binyıllardır koruduğu gizemli havayı bugünde devam ettirmektedir.

 

Stonehenge, bir çok yönden gizemini hala koruyor. Günümüzün arkeologları,astronomları, mühendisleri bu sır dolu anıt hakkında araştırma yapıyor, sorulara cevap arıyorlar ve hala pek çok cevapsız soru mevcut. Belki insanlık tarihimizin sırlarını çözdüğümüzde, Stonehenge'in gerçeklerini de öğrenebileceğiz. Belki de tam tersi olacak ve Stonehenge'in sırrının çözülmesi, insanlık tarihinin sırlarını aydınlatacak. (Alıntıdır)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dünyanın birçok yerinde sırrı çözülemeyen yerler vardır ve bunların içinde en çok tanınanlarından birisi yılda bir milyon insanın ziyaret ettiği İngiltere´deki Stonehenge´dir. Günümüzün majisyenleri, gizem grupları Stonehenge´de her yıl törenler yapıp toplanıyorlar. Bazılarına göre Stonehenge, evrenin merkezini simgeliyor, bir diğer kitle, bu inanılmaz yapının dünyadışı canlılar tarafından yapıldığına inanıyor. İşin aslı ne? Bilinen tek birşey var; Stonehenge´in amacı gökle ilgili... Peki ya ötesi?

Salisbury Ovası´na girdiğinizde veya arabanızın kısıtlanmış görme alanının dışına çıktığınızda yani indiğinizde, sanki sonsuz bir düzlüğün ortasında çaresiz kalmış gibisiniz, bir çeşit kontr-klostrofobi insanı sarıp, sarmalıyor. 360 derecelik bir taramanın bir noktasında neyse ki bir kütle, garip, anlamsız bir yığın kapıldığınız boşluk dalgasından sizi kurtarıyor. Eğer onun ne olduğunu önceden bilmiyorsanız, hiç bir anlam veremiyor, hatta neden orada olduğunu dahi anlayamıyorsunuz ama karşınızdaki taş kütlenin ne olduğu hakkında bir fikriniz varsa, iş değişiyor ve yanına ulaşmak için hızlanıyorsunuz çünkü karşınızda tüm zamanların en gizemli on yapıtından biri var; efsanevi Stonehenge... Bu garip yapı önce tek bir parçaymış gibi görünüyor oysa şu anda bile onlarca parçadır. Stonehenge, taştan yatay üst eşikleri bulunan bir dairedir. Bazıları düşmüş, bazıları eğilmiş, bazıları ise toprağa gömülüdür. Çevresi bir set ve bir de hendekle çevrili, bir ana yolla ulaşılıyor. Tahminlere göre ilk Stonehenge 112 büyük ve sayısız küçük taştan yapılma; oturup bunları tek tek yontup, dikmişler. Ama neden acaba? Binlerce yıl öncesinin zor ve ölümcül koşullarında yaşayan o insanlar neden zamanlarını ve güçlerini bu işe harcadılar? Üstelik bu önem, sonraki bin yıllarda da sürdü ve yapı geliştirildi.

 

Stonehenge´in mantığı neydi?

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/selene.jpgGizemciler ve hatta bilim dünyası için sırrı kesin olarak çözülememiş on yer vardır; 1. Paskalya Adası´nın heykelleri, 2. Mayaların başkenti Teotiukan, 3. Peru´daki Nazca Düzlüğü, 4. İndüs Vadisi´ndeki bilinmeyen kalıntılar, 5. Korsika´nın garip heykelleri, 6. Zimbabwe´deki bilinmeyen kent, 7. Karaibler´de Bermuda Bölgesi, 8. Angkor Vat Tapınağı, 9. Mısır Piramitleri ve Stonehenge. Diğerlerine göre Stonehenge´in farkı, ne olduğunun anlaşılamamasıdır yani Stonehenge, bir kent kalıntısı, bir heykel veya tehlikeli bir yer değildir, Stonehenge herşeydir. Bir saray olabilir, bir tapınak veya gözlem evi, ya da belki dünyadışı zeka tarafından bilinmeyen bir amaçla yapılmış bir yapıdır. İlk bakışta belli bir plana göre yapıldığı düşünülemez ama prehistorik çağdan kalan yığma taş örneklerine de benzemez çünkü onlara göre düzenli ve sistemlidir. Dikkatle bakıldığında örneğin, dikey taşları kapatan yatay taşların belli bir eğimle birleştirilip bir dairenin özellikle oluşturulduğu farkedilir. Dikey taşların merkezleri Yunan kilise mimarisinde olduğu gibi, şişkin yapılarak bir perspektif yaratılmıştır. Aralarındaki boşlukların bir amacı vardır, binlerce yıllık erezyonun etkileri göz önüne alınarak, orijinal yapı düşünülürse bu boşlukların kesinliği daha iyi anlaşılır. Kısacası Stonehenge´in bir mantığı vardır ama nasıl bir neden? Ama daha önce bu mantığın kimlere ait olduğunu sormamız gerekecektir.

 

Stonehenge Kayıtları

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/stone5.jpgStonehenge´den söz eden en eski kayıt, MÖ 1. Yüzyıl´da yaşayan Yunanlı coğrafyacı Diodorus Siculus´a aittir, Diodorus, küresel bir tapınağın kuzeyde bir ada olan Hyperborea´da yani Britanya´da Güneş Tanrısı Apollon adına yapıldığından söz eder. Diodorus MÖ 50´de yazdığı "Evrensel Tarih" adlı kitabında, tapınağın yerini "Kuzey Rüzgarının Ötesinde" diyerek tarif ederken şöyle diyor; "onların şahane, kutsal bir yerleri vardı... bu dikkat çekici tapınak, Apollon içindi, küre şeklindeydi, Ay Tanrısı her 18 yılda bir bu adayı ziyaret eder ve bu süre içinde yıldızlar yine eski yerlerine dönerler..." Sonraki tanımlar, Roma döneminden Jül Sezar ve Augustos tarafından yapılmıştır. Diodorus´un küresel tanımı astronomiyi simgeliyor, ve Diodorus bu bilgiyi kendisinden 400 yıl önce yaşamış olan Abdera´lı Hecataeus´un kayıp iki eserinden aldığını yazar; bu kadarla da bitmiyor çünkü Hecataeus´a göre kuzeydeki bu tapınak 3000 yıllıktır; kendisi bu bilgileri Yunanlı yolculardan öğrenmiş, bu yolcular Stonehenge´in taşlarının üzerini kazılı işaretler bırakmışlar. Gerçekten de, 1953´de Miken tipi hançer resimleri Stonehenge´in taşlarının üzerine kazılı olarak bulunmuştur. Öyleyse, Stonehenge şu an için 5000 yıllık bir geçmişe sahiptir ama bu dev zaman diliminin başlangıcında orada kimlerin, nasıl yaşadıkları hakkında bir bilgimiz yoktur hatta olamaz. Çünkü Britanya´da 5000 yıl önce kimlerin yaşadığını henüz bulmuş değiliz.

 

Stonehenge´in mimarisi

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/stoneh6.jpgGünümüzde de bazı uzmanlar için hala geçerli olan kuram, 17 Yüzyıl´dan kalmadır; Stonehenge, Britanyalı ve Galli Kelt rahipleri olan Drüidler tarafından yapılmıştır. Hatta, Keltlerin Stonehenge´i kurban yeri olarak kullandıkları da ileri sürülüyor. Oysa, biz bugün Stonehenge´in Drüidlerden bin yıl öncesinde yapıldığı artık biliyoruz. Gerek 17. Yüzyıl arkeologları, gerekse de 20. Yüzyıl´ın başındakiler, Stonehenge´in mimarisinin Roma e Mısır mimarisine uygun olduğunu düşünüyorlardı, kanıtları ise bölgede ele geçirilen buluntulardı. 1808 yılında Arkeolog Sir Richard C. Hoare, Stonehenge yakınlarında prehistorik bir mezar buldu, içinde bir iskelet, birkaç hançer, taş bir maske, kemik eşyalar ve altın süs eşyaları vardı. Buluntuların tarzı Sir Richard´a ve ardından gelen uzmanlara, esin kaynağının Britanya dışından geldiği fikrini veriyordu. Bazı uzmanlar ise, Britanya´yı işgal eden istilacıların Egeli yani Miken olduklarını ileri sürdüler. Ama işin aslına inildiğinde, buluntuların Stonehenge ile ilişkisi yoktu çok daha sonraya aittiler ve gerçekten Ege ve Mısır´la ilişkisi olan Britanyalılar tarafından yapılmışlardı ve yapılan Karbon 14 tarihleme testleri, bazı altın eşyaların Miken döneminden 400-500 yıl öncesine ait olduğunu gösteriyordu. Bu da Stonehenge´in sadece bir dönemine raslıyordu. Salisbury platosunda ve daha dışında benzeri 950´den fazla taş yapı ve yığıntı vardır ama tümü Yeni Taş ve Bronz Çağları´ndan kalmadır, hiçbirisi de Stonehenge´e benzemezler. Sadece tarım ve hayvancılığı bilen Yeni Taş ve Bronz Çağı insanlarının Stonehenge gibi bir yapıyı yapabilmeleri ise mümkün değildir. Buna karşın, Stonehenge´in iki mil yakınında Durrington Duvarı adlı yerde dairesel ağaç bir yapı bulunmuştur, tarihlemesi MÖ 2500´e aittir ve yapım tekniği Stonehenge´e çok benzer, bu da bize ilk zamanlamayı verir.

--------------------

Dört tonluk Stonehenge taşları nenereden geldi?

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/1940st.jpgÇağdaş uzmanlar Stonehenge´in tarihini üç aşamada değerlendiriyorlar; Stonehenge I, yaklaşık MÖ 2750´den kalmadır ve en gizemli dönemi simgeler; örneğin taşların çevresinde ne olduğu anlaşılamayan, içinde taş veya tahta izi bulunmayan Aubrey Çukurları adı verilen 56 tane çukur vardır; dairenin merkezinden bakıldığından yaz aylarında doğan güneşle aynı hizada olan ünlü Heel Taşı ve bazı hatlar kuzeydoğuya yönlendirilmiştir ve yarım kalan başka kalıntılar vardır ama kazılar henüz tamamlanmamaştır çünkü Stonehenge´in merkezinde ve batı kısmında hiç kazı yapılmayan yerler vardır. Stonehenge II, MÖ 2000´e aittir; burada daha iyi bir mimari ve mühendislik tekniği görülür, Stonehenge II´ün taşları farklıdır ve 300 km.´lik bir yoldan getirilmiştir. Her biri 4 ton ağırlığında olan bu taşların nasıl taşındığı bir diğer olağanüstü olaydır, taşların yolun yarısını tekne ve sallar aracılığı ile su üzerinde aştığı sanılıyor. 82 mavi taş ancak güneybatı Galler´deki Prescelly Dağları´ndan çıkmaktadır. Aynı mavi taşlardan yapılan taş baltalar, İngiltere´nin birçok yerinde bulunmuş ve bu taşın kutsal olarak tanımlandığı belirlenmiştir. Mavi taşlı, Stonehenge III´ün batı yanı yarım kalmıştır, bu kadar emekle taşınıp getirilen taşların yapımının neden birden ortada bırakıldığı hala bilinmiyor, belki de daha kapsamlı bir yapı tasarlanmış ama gerçekleştirilememiştir.

Stonehenge´i kim hesapladı?

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/stone8.jpgStonehenge III, tahminen MÖ 1750´lere aittir; mavi taşlar sökülmüş yerlerine Sarsen denen taşlar konmuştur. Ama ardından mavi taşlar yeniden getirilip, sarsenlerin ortasına dairevi biçimde dikilmiştir. Sarsenlerin her biri 50 tondur; bunların taşınması da ayrı bir mucize olabilir. Sarsenler, 40 km. uzaklıktaki Marlborough Downs´dan getirilmiş, ana kayalardan kesilmeleri için çatlaklardan yararlanılmış. Çatlaklara tahta kamalar sokularak ıslatılmış, sonra bu kamalar şişince taşı parçalamışlar. Prof. R.J. Atkinson, böyle tek bir taşın taşınabilmesi için 1500 insanın birkaç hafta çalışması gerektiğini ve bütün iş için 6 yılın gerektiğini belirtiyor. Sarsen "Yabancı" anlamına gelen bir sözcük, Taşların getirilip şekillendirilmesi için bugünkü metodlarla on taş ustasının, 2,5 yıl çalışması gerekiyor, cilalama ve üst eşiklerin yapılması ise çok daha uzun bir zamana bağlı. kaldırılıp dikilmesi konumlarının ayarlanması ciddi bir mühendislik yeteneğini gösterir, bugünkü hesaplara göre bir tek sütünün kaldırılabilmesi için yaklaşık 1000 adama gereksinme olduğu tahmin edilmektedir. Dairenin stabil dengesi, her bir sütünun dengesine bağlıdır ama bir diğer gizem zemindedir. Stonehenge´in yapıldığı alan kuzeybatıya eğimlidir, bir tarafla öteki taraf arasında zeminde 213 cm. fark vardır, zemin böyleyken yapılan ve binlerce yıldır ayakta duran Stonehenge´in ciddi bir mühendislik eseri olduğu anlaşılmaktadır. Tüm bu çalışmalar usta işçiler gerektiriyor, amacını çok iyi bilen usta bir mimarın yönetiminde çalışan binlerce insan... Kimdi bu insanlar? İlk yapıcıların MÖ 2500-3000´lerde yaşayan "Yeldeğirmeni Kültürü" insanları oldukları sanılıyor; onları Demir Çağı´nın Orta Avrupalı olduğu sanılan "İbrik İnsanları" izlemiş, bu ismi yaptıkları çömlekler yüzünden almışlar ve ölülerin tek tek gömüldükleri ilk mezarları yapmışlar. Stonehenge III´ün ise, sanatkar olarak tanınan "Wessex İnsanları" tarafından yapıldığı sanılıyor.

Stonehenge hakkında bilimsel gerçekler

http://www.bilinmeyen.com/uplimages/ritual.jpg

Ay Tanrısı´nın Bilimsel Gerçekliği...

Teknik özelliklerin yanısıra yapının amacıyla ilgili bir diğer ipucu mistiktir. Stonehenge II, dönemiyle ilgili olarak, yörede bulunan yemek artıkları, çakmaktaşı gibi kalıntılar bize burada dönemsel bir yaşamın olduğunu ve Stonehenge´in kutsal bir yer olarak ziyaret edildiğini de göstermekte. Ama son otuz yılın geçerli inancı, Stonehenge´in bir gözlemevi olduğudur, hatta ilginç bir tanımla prehistorik bir bilgisayardır. 1740´da "İngiliz Drüidlere Verilen Tapınak; Stonehenge" adlı kitabı yazan William Stukeley, yapının doğrudan güneş ışığını gösterdiğini yazmıştı. Daha fantastik bir yaklaşım ise, Stonehenge´in evrenin merkezini gösterdiği şeklindeydi; 1901´de Sir Norman Lockyer, 1963´de Boston Üniversitesi astronomlarından Gerald Hawkins, Stonehenge´in astronomik bulguları gösterdiğini eserlerinde belirttiler. Astronominin en büyük isimlerinden Sir Fred Hoyle, Hawkins´le beraber, hasat ve festival dönemlerini gösteren bir takvim olduğunu ileri sürdü; ayrıca Stonehenge´in özel yapısıyla Ay´ın hareketleri de izlenebiliyordu. Ay, aylık klasik hareketlerinin dışında, 18-61 yıllık değişken bir periyodda ek bir hareket de yapar, Stonehenge´i yapanlar bunu da biliyorlardı. Altı sıra halindeki 40 delik, Ay´ın tüm hareketlerini göstermektedir. Bu anlamda Stonehenge, okuma yazma bilmeyen insanlara gök hareketlerini açıkça ama simgesel olarak anlatmaktadır. Hawkins, Aubrey denen 56 deliğin aynı zamanda da Ay ve Güneş tutulumlarını da gösterdiğini belirtiyor, burası önemlidir; Hawkins´in iddiasını 1954´de "MÖ 2000´de Tutulmalar" adlı kitabında Van Der Bergh kanıtladı; Diodorus´un sözünü ettiği Ay Tanrısı´nın geldiği 19 yıllık süre işte buydu; Stonehenge eseni üzerindeki kış ayının doğma süresi de 19 yıldı; daha doğrusu 18.6 yıldı. Stonehenge rahipleri, ayı izlemek ve Ay tutulumunu önceden bilmek için bu süreyi kullanmışlardı ama hata yapmamak için bu süreye kesin bağlı kalmadılar; üçlü aralık devresi denen sistemi kullandılar yani 19+19+19, toplam olarak 56´yı (Aubrey Çukurları´da 56 adettir.) ve Hawkins´in hesapları Stonehenge Ay olgusunun 56 yılda bir aynen tekrarlandığını kesin olarak gösteriyor. Sonuç olarak, Diodorus, Stonehenge´in bir astronomi merkezi olduğunu söylerken doğru söylüyordu. Astronomik yaklaşımlar daha çok Stonehenge I´de vardır, sonraki yapımlarda bu yaklaşım daha azdır; Stonehenge III, daha mistik ve simgeseldir. Astronomik sonuç olarak tüm bu yaklaşımlar geçerlidir ve bilim platformunda destek bulmaktadır fakat yeterli değildir çünkü bir diğer bilimsel kesime göre ise Stonehenge´in çok daha başka amaçları vardır ama bunlar hala bilinmemektedir. Eğer Diodorus´a tam olarak inanırsak, Stonehenge bir gözlemevidir ama sadece Güneş´in ve Ay´ın hareketlerini gözlemek için yapılmış olamaz; çok daha farklı amaçları da olmalıdır; yıldızları gözlemek gibi... Ama ne için? Daha da önemlisi, Stonehenge rahipleri bunları nereden biliyorlardı? Onlara kim öğretmenlik etti? 5000 yıl öncesinde, hangi zeka böyle karmaşık ve simgesel bir yapıyı düşünebildi? Rüzgarlı Salisbury Ovası´nda, Stonehenge´in önünde yere oturup bu garip yapıya bakarken aklımda tek bir düşünce vardı; geçmişimizi bilmiyorduk ve acaba Stonehenge´in dışında daha neleri bilmiyorduk? En kötüsü de neleri yanlış biliyor ve inanıyorduk?..

ATA NİRUN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...