Jump to content

Çay


fotonkedi

Önerilen Mesajlar

http://www.ardesenliler.org/yeni/images/cay/c.jpg

 

Çay, işlenmiş yapraklarının kaynatılmasıyla veya haşlanmasıyla içecek elde edilen bir bitki türüdür. Çay çalısının bilimsel ismi Lat. Camellia sinensisdir. Çay, çalının yapraklarının fermantasyonu, ısıtılması, kurutulması ve bazen diğer meyve veya bitkilerle karıştırılması sonucu elde edilir. Ülkemizde çay, sadece Gürcistan sınırından başlayan ve Fatsa'ya kadar uzanan alan içerisinde yetiştirilmektedir.

Türkiye'de yaygın olarak çay, Doğu Karadeniz bölgesinden toplanan çay yapraklarından yapılan kırmızı renkteki içecek için kullanılır.

 

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/d/d1/Teaproducingcountries.svg/800px-Teaproducingcountries.svg.png

 

 

Çayları bir çok kritere göre sınıflara ayırmak münkün olmakla beraber; üç temel çay çeşidi vardır. Bunlar, siyah çay, yeşil çay ve beyaz çaydır. Bunların dışında, yetiştiği bahçe, yaprak boyutu, işleme yöntemi, fermantasyon yöntemlerine göre de sınıflara ayırmak mümkündür. "Bitki çayı" terimi meyve ve bitkilerin işlenmesi ile elde edilen içecekleri kapsar. Kuşburnu gibi bitki çaylarında gerçekte çay yaprakları yoktur. Bazı bitkilerin aromaları çaylara eklenerek meyve ve bitki aromalı çaylar elde edilmektedir.

 

Çay; tein, kafein, teofilin ve antioksidanlar için doğal bir kaynaktır. Ancak neredeyse hiç karbonhidrat, protein ve yağ içermez.

Dünyada en önde gelen çay üretici ülkeleri şunlardır:

Hindistan, Srilanka, Çin, Türkiye, Kenya, Endonezya, Malawi, Vietnam.

 

 

 

Kelime Kökeni Hakkında

Çay kelimesinin kökeni, anavatanı Çin'e dayanır. Mandarin lehçesindeki ç'a ve Amoy lehçesindeki t'e çayın iki farklı söyleniş şeklidir. [1]

Batı dünyasında çayın ismi iki formu da kullanır. Mandarin formu ilk defa 1559'de Portekizli tüccarlar tarafından kullanılmıştır. Bu tüccarlar sayesinde Mandarin lehçesindeki ç'a Rusça'ya (çai), Farsça'ya (ça), Arapça'ya (şay) ve dilimize girmiştir. Avrupa'da daha sonraları Hollandalı tüccarlar tarafından Amoy lehçesi yaygınlaştırılmıştır. Bu sayede çay Batı dillerinde Amoy lehçesindeki 't'e kelimesinden türeyip, İngilizce'ye (tea), Fransızca'ya (the), İspanyolca'ya (te), Almanca'ya (tee) yerleşmiştir.

Doğu dillerinde ise Mandarin formu daha yaygındır, Hintçe (çay) ve Japonca (cha) bu formu kullanılır. Diğer bir kaynaga göre, çayın ilk yudumlanışı çok eskilere, M.Ö. 2737 yılına, Çin İmparatorluğu'na kadar dayanır. Efsaneye göre Çin’in ilk imparatorlarından Shen Yung , çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu keşifle birlikte çayın büyüsüne kapılır ve yine efsaneye göre yedi yıl boyunca o bölgede kalarak sürekli çay içer.

 

http://www.bilgiustam.com/resimler/2009/05/23.jpg

 

Tarihçesine Dair

Çayın Avrupa’da ilk söz edilişi ise binlerce yıl sonra, 1559 yılında gerçekleşir. 1606 yılı ise çayın Avrupa’yla tanıştığı yıl olarak tarihe geçer. 1635 yılından sonra, Hollanda ve Fransa, Avrupa’da çay tüketimine öncülük eden ülkeler olurlar.

İlk demlik örneklerinin Çin’den Avrupa’ya ulaşması ise 1650 ’li yıllarda gerçekleşir.

Çayın Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant ’tır. Bugün New York olarak anılan New Amsterdam ’a yerleşen Hollandalı koloniler, Amerika’nın ilk çay tiryakileri olarak tarihe geçerler. Çaya bilimsel adının yani Camelia sinensis ’in verilişi ise 1753 yılına rastlar. 1800’lü yıllarda, Avrupa ve Amerika’da yavaş yavaş çay endüstrisi boy göstermeye başlar.

Thomas Lipton’un ilk dükkânı da 1871 yılında, İngiltere / Glasgow ’da hizmete girer. 1890 yılına gelindiğinde Thomas Lipton, Seylan ’da ilk çay tarlasını satın alır. Hindistan’dan getirilen çay tohumları 1903 yılından itibaren Kenya ’da yeşermeye başlar.

Amerika’da, sıcak havalarda çay satmakta zorlanan Richard Blechynden , çayı soğuk halde sunmayı akıl eder. Amerika kökenli Ice Tea kavramı da işte bu tesadüfle doğar. Poşet çayın keşfi ise 1908 yılında gerçekleşir.

Üst sınıflara hitap eden pahalı bir içecek olmaktan uzaklaşarak gitgide herkes tarafından tüketilen bir içecek haline gelen çay, çeşitli yeniliklerle birlikte gelişmeye devam eder.

Günümüzde ise, bir yıl içinde dünyada tüketilen Lipton sıcak çaylarıyla tam 3 bin 660 adet olimpik yüzme havuzu doldurmak mümkün. Dünyada en çok çay tüketen ülkeler arasında Türkiye’nin de yer aldığının da unutmadan altını çizelim. 1900’lü yıllara kadar çayı tanımayan ve tam bir ’kahve tiryakisi’ olan ülkemizde bugün çay, sudan sonra en sık tüketilen içecek haline gelmiş durumdadır.

 

 

Kanserin %100 Doktorudur.

 

http://www.neleryokki.com/cay/cay3.JPG

 

 

*viki

--------------------

ÇAY DEMLEME

 

http://www.cayvekahve.com/cay/caydanlik.jpgÇay demleme konusunda dünyada bir standart bulunmamaktadır. Çay tutkusu, çayın türüne göre her toplumda farklı hazırlanış süreleri ve şekilleriyle yaşanır. Örneğin, Japonya’da yeşil çay kısa bir süre demlenirken, Türkiye’de sıkça tüketilen siyah çay ise daha uzun süre demlenmektedir.

 

Gerek demleme çay hazırlamak, gerekse poşet çay hazırlamak için dikkat edilmesi gereken en önemli şey kullanılan suyun kalitesidir. Çay suyu; kireçsiz, klorsuz, yumuşak ve kaynak suyu olmalıdır. Türkiye’de çok içilen ve bağımlısı olduğumuz siyah çay iki parçalı çaydanlıkla demlenir. Kullanılacak çay çok küçük parçalı ve neredeyse toz halindeyse çayı soğuk suyla yıkamak çayın içindeki tozun gitmesini sağlar. Buna karşın daha iri veya yaprak çay olarak adlandırılan çay tipini yıkamaya gerek yoktur. Çaydanlığın alt kısmına bol miktarda kaliteli soğuk su ve demlik denilen üst kısmına kişi sayısına göre ayarlanmakla beraber en az iki çorba kaşığı çay konulur ve çaydanlık orta hararetli ocak üzerine yerleştirilir.

 

Çaydanlığın alt kısmındaki su ısındıkça oluşan buharla üst kısımdaki demlik ve çay ısınır, çay nemini kaybeder ve bu esnada çayın aroması demliğe yayılır. Alt kısımda su, iyice kaynadıktan sonra demlikte bulunan ve nefis aromasını salmış çayın üzerine, çay miktarına ve kişi sayısına bağlı olarak tamamen içgüdülere dayalı bir miktarda gezdirilir. Daha sonra çaydanlık altı kısılmış ocağa alınarak yaklaşık 10–15 dakika daha beklenir ki, tavşankanı diye tabir edilen kırmızı-bordo tonundaki renkte ve enfes tattaki çay yakalanabilsin. http://www.cayvekahve.com/cay/cay-demeleme.jpgÜlkemizde tüketilen çayın en makbul olanı bu şekilde ve yaklaşık sürelerde hazırlananıdır. Kaldı ki ocakta yarım saat ve üzerinde kalan bir çay yanmaya başlar ve tat acı bir hal alır. Bu tip çay tüketimin fazla olmadığı çay ocaklarında, tiryakiyi oldukça rahatsız eden bir durumdur. Elbette çay tercihe göre açık, koyu, limonlu ve istenilen miktarda şekerli içilebilir. Ama çay içilen objeyi ince belli ve neredeyse sürahi boyutlarına ulaşmayan, küçük cam bardak olarak benimsemiş Türk insanına; çayın üzerine İngilizlerde adet olduğu üzere süt dök demek abesle iştigal etmektir.

 

Çaydanlıktaki demliğin porselen olması daha lezzetli bir çay hazırlamasını sağlamakla beraber kullanımının pek pratik olmaması yüzünden çay ocaklarında pek tercih edilmez. Ama çay demlemeyi bir seremoni veya ritüel olarak gören kişiler porselen demlik kullanılmasını şiddetle tercih ve tavsiye ederler.

 

Demleme çayın bulunamadığı durumlarda, taze kaynamış sıcak suyun üzerine eklendiği poşet çaylar ise en esaslı tiryakilerin bile kriz anlarını yatıştırmada kullanılan bir diğer çay türüdür. Bir de hanimiş benim paşamın çayı diye ilk bakışta pek anlam veremediğimiz bir miktar sıcak çayın üzerine soğuk su eklenen ve çocukların içebileceği hale getirilmiş paşa çayı mevcuttur.

 

*çayvekahve

--------------------

ÇAYIN FAYDALARI

 

-Çay, kan dolaşımını kolaylaştırır, uyku halini giderir, konsantrasyonu arttırır.

-Çay, yorgunluğu engeller. Bu özelliklerinden ötürü çay, ders çalışan veya sınavlara hazırlanan öğrencilerin uzun gecelerinin favori içeceğidir.

-Çay, depresyon problemlerine yardımcı olur ve huzur verici etkiye sahiptir

http://www.cayvekahve.com/cay/cayin-faydalari.jpg-Çay, gergin bir cilt sağlar

-Çay, idrarı temizler

-Çay, vücudun direncine olumlu katkıda bulunur

-Çay, kan arttırıcıdır ve kandaki zehirli maddelerin çabuk atılmasını sağlar

-Çay, tansiyonu düşürür

-Yeşil çay, C vitamini yönünden zengindir.

-Çayda, kalsiyum, fosfor asidi, kafein, bakır, potasyum, nikel, karotin, çinko, flüor, tanen ve magnezyum içerir.

-Çay, damar serliğini önlüyor

-Çay, vücudun hararetini düşürür bu sebepten ötürü çay çöl ve kurak ortamlarda yaşayanlar tarafından çokça tüketilir.

-Çay, içeriğindeki antioksidan maddeler sayesinde zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında ve akciğer, mide,bağırsak kanserlerinin önlenmesinde etkilidir

-Çay, cilde yüzeysel olarak uygulandığında kaşıntı, egzama gibi cilt rahatsızlıklarına da iyi gelmektedir.

KANSER

 

http://www.cayvekahve.com/cay/cay-kanser.jpgSiyah çay, polifenol denilen anti-kanser madde içermektedir. Bağırsak ve mide kanserinde çayın olumlu etkileri önemlidir. Çayın içindeki maddeler sayesinde kanser hücreleri kendilerini öldürüyorlar veya büyümeyi durduruyorlar. Ancak yine kesin değerlendirmeler yapılamıyor. Mesela kanserden korunmak için gerekli olan çay miktarı henüz bilinmiyor. Yeşil Çayda da bu madde bulunsa da siyah çaydaki kadar yüksek oranda gözlenmiyor.

DİŞ ÇÜRÜKLERİ

 

http://www.cayvekahve.com/cay/cay-dis.jpgSiyah çayın diş çürüklerine karşı etkili olduğu gözlenmiştir. Siyah çay, içindeki florid ile ağız içerisinde bulunan çürüğe sebep olan bakterilerin ölümüne yol açmaktadır. Bu bakteriler ağız içerisinde bulunan şekeri yapışkan maddelere çevirmektedir.

KALP KRİZİ RİSKİ

 

http://www.cayvekahve.com/cay/cay-kalp.jpgSiyah çay, Kalp krizi ihtimalini düşürmektedir. Günde 2 su bardağı çay içen deneklerde, kalp krizi riskinin yüzde 50 daha az olduğu gözlemlenmiştir. Çay antioksidanları kötü kolesterolü düşürüp kalbin güçlenmesine yardımcı olmaktadır. Yapılan araştırmalarda kalp rahatsızlığı çekenlerin çay içmesiyle kan damarlarının rahatladığı ve daha iyi çalıştığı gözlenmiştir.

 

 

 

KATARAKT

 

http://www.cayvekahve.com/cay/katarakt-cay.jpgKatarakt (Gözdeki merceğin saydamlığını kaybetmesi), zaman içerisinde körlük ile sonuçlanabilmektedir. Çay, antioksidan olarak katarakta neden olan molekülleri ortadan kaldırmada etkili rol oynuyor. Her ne kadar çay, kataraktı tamamen yok etmese de gelişmesini yavaşlatıyor.

NE SIKLIKTA İÇELİM?

 

Bunca faydası olan çayı çok tüketen kişilerde veya toplumlarda sözü edilen rahatsızlıkların en az oranlarda ortaya çıktığı gözlenmiştir.

Uzmanlar çaydan mümkün olduğunca faydalanabilmek için, çayı çok fazla içmekten ziyade sürekli ve makul miktarda çay içme alışkanlığının kazanılmasının daha iyi sonuçlar vereceğini belirtmektedirler.

--------------------

ÇAYIN ZARARLARI

 

Genel Rahatsızlıklar

 

http://www.cayvekahve.com/cay/cayin-zararlari.jpg- Çarpıntı

- Göğüs anjini

- Sinir bozukluğu

- Baş ağrısı

- Sıkıntı

- Mide bulantısı

- El titremesi

- Uykusuzluk

Çayı az içmesi gerekenler

 

- Fazla kilolular

- Böbreklerinde kum veya taş olanlar

- Üremi veya albüminüri olanlar

- Yüksek tansiyondan hastaları

- Sinir, kalp, mide ve karaciğer hastaları,

- Romatizma şikâyeti olanlar

Çayın Zararları Hakkında Yorumlar

 

Günde 2–4 bardak çay faydalıdır ama fazlası zararladır.

Bir-iki bardak çay içmenin herhangi bir zararı bulunmamaktadır. Çayın belirlenen tek zararı yiyeceklerden aldığımız demir miktarını düşürmesidir. Bazı uzmanlar özellikle yemeklerden hemen sonra içilen çayın vücuttaki demir miktarını eksilttiğini belirtmektedirler. Bilhassa vejetaryen kişilere demir ihtiva eden yiyecekleri tükettikten hemen sonra çay içmeleri tavsiye edilmez.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ÇAY MAKİNESİ-ÇAY MAKİNASI

 

Çay, Türk kültürünün değişmez ve önemli bir parçasıdır. Bu sebeple çayın demleme şekli çayda istenilen lezzetin, kokunun ve rengin oluşması için çok önemlidir. Çay genel olarak çaydanlıkta pişirilsede iyi bir çay makinası ile pişirilmiş http://www.cayvekahve.com/cay/cay-makinesi.jpgbir çayın lezzeti de ayırt edilemez.Günlük hayatımızı kolaylaştıran teknoloji, çay makineleri ve cazip çay makinası fiyatları ile Türk kültürünün değişmez parçası olan çaya da katkıda bulunmaktadır. Arzum, Beko, Bosch, Philips gibi önde gelen beyaz eşya üreticisi firmalar farklı çeşitlerde ve makul fiyatlarda çay makinelerini tüketicilerin beğenisine sunmaktadırlar.

 

Çay makineleri hem ev tipi kullanıcıya hem de profesyonel amaçla çay hazırlayan çay ocakları, kahvehane, cafe gibi işletmelere yönelik olarak farklı şekillerde ve boyutlardadır. Ev ve ofis tipi kullanıcıya yönelik çay makinelerine çay robotu, profesyonel çay pişirme makinelerine ise çay kazanı veya çay otomatı da denilmektedir. Çay makineleri de çaydanlık mantığında çayı pişirirler ve elektrikle çalışmaktadırlar. Çay suyunun kaynatıldığı ve içinde çayın bulunduğu kısımlardan oluşur. Çay makineleri çayı daha çabuk pişirdikleri ve içindeki çayı daha uzun süre taze tuttukları için çay keyfini yaşamak isteyenlerin tercihi olmaya başlamışlardır.http://www.cayvekahve.com/cay/semaver.jpg Semaver

 

Artık bir nostalji olan ve bugünkü çay makinalarının ilham kaynağı olan semaveri de unutmamak gerekir. Semaverler göze çokça hitap eden porselen, bakır veya pirinçten ama mutlaka bir sanat eseri gibi yapılmış musluklu büyük çay makineleri gibidirler. Eskiden semaverin suyunun kaynatılması için kömür yakılması gerekirdi. Bugün ise elektrikli semaverler mevcuttur.

--------------------

ÇAY BARDAĞI

 

Nasıl ki Türk kültüründe kahvenin ve çayın vazgeçilmez bir yeri varsa; çayımızı içtiğimiz bardağın şekli de çay keyfinin yaşanmasında bir o kadar önemlidir. Türkiye’de çayince belli” olarak tabir edilen küçük cam bardakta içilir. Amaç çay bardağının avuca tam oturması ve elimizle çayın sıcaklığını hissedebilmemizdir.

 

http://www.cayvekahve.com/cay/cay-bardagi.jpgBizler için çay içmek beş duyu organımızı etkileyen bir olaydır. Çayın tavşan kanı diye tabir edilen rengini görmek, çay kaşığıyla şekerini karıştırdığımızda çıkan sesi de duymamız gerekir. Ondan sonra çay bardağı avuca alınır ve o sıcaklık hissedilerek çay ağza götürülür. İşte çayın tadıyla kokusu o anda tam olarak alınır. Bizler için çay içmek budur! Genel esas ve gelenek böyledir ama çayı kupa, büyük su bardağı veya muhtelif taslarda içenler de vardır. Zevk meselesidir! Ama hiçbir kahvehane ve çay ocağında çay, büyük taslarda servis edilmez! Aksi bir şey istemek, çay ocağında eğlenceli sözlü diyaloglara yol açar ki bir daha o mekanın önünden geçmek dahi mümkün olmaz.

 

İnce belli çay bardağının vazgeçilmezi ise kırmızı şeritli porselen çay tabağıdır ve ikisi birbirini tamamlar. Çayımız bittiğinde bardağın dibinde gördüğümüz küçük şekil ise üretici firma olan Paşabahçe’nin amblemidir.

 

Ülkemizin nüfusunun aşağı yukarı 70 milyon olduğunu düşünürsek, yılda 380 milyon adet çay bardağı satılması çayı ne kadar çok tükettiğimizin bir diğer göstergesidir.

--------------------

Bunları biliyor muydunuz?

 

Türkiye'nin ilk çay üstadı Hacı Mehmet Arif, 1877 yılında yazdığı Çay Risalesi adlı kitapta çayın nimetlerini övdü.

 

Çay bitkisi

 

Dünyada yaklaşık 1500 çeşit çay var. Bunların hepsi "Camellia Sinensis" denen tek bir bitkiden elde ediliyor.

 

Çay türleri

 

Türleri belirleyen tek kıstas fermantasyondur. Siyah çay (fermante edilmiş), yeşil çay (fermante edilmemiş) ve Oolong (yarı fermante). Dünyada en çok tüketilen çay türü siyah çay.

 

En pahalı çay

 

Dünyanın en pahalı çayı beyaz çay. Fermante edilmemiş olduğu için yeşil çay kategorisindedir. Adını açık renk deminden alır.

 

İlk İngiliz çayı

 

İngilizler Hindistan'ın Assam bölgesinde 1838 yılında çay yetiştirmeyi başardı.

 

Seylan çayı

 

1868 yılında Seylan (Sri Lanka) adasında baş gösteren bir parazit yüzünden bütün kahve tarlaları mahvolunca çay tarımına başlandı. İlk Seylan çayı 1884 yılında düzenlenen fuarda Avrupalılar'a tanıtıldı.

 

Türkiye'nin ilk çay üstadı

 

Hacı Mehmet Arif 1877 yılında yazdığı Çay Risalesi adlı kitapta çayın nimetlerini övdü.

 

Türkiye'de ilk çay

İktisat Vekaleti temsicisi Zihni Derin 1923 yılında Rize'nin Müftü Mahallesi'ndeki bir bahçede ilk çayı yetiştirdi. 1937 yılında basit bir imalathanede çay üretti. Daha sonra kendi adı verilen ilk çay fabrikası 1947'de üretime geçti.

--------------------

vay be çay içerken bunu okumak çok iyi geldi :D

 

 

çay içerken bunu oluşturmak da keyifliydi;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

fotonkedi tam senin konun olmuş :D Bununla ne iyi gider konunun demirbaşı çay :rofl:

 

Siyah çay tüketiminin fazlası demir eksikliğine neden oluyor. Ben eskiden günde 3 kez tüketirdim :D Artık azalttım sadece sabah kahvaltısında ve akşam içiyorum. Çay bardağında içmeyi pek sevmiyorum .Cam kupa forever:D Kıraathaneye gittiğimizde o minicik bardaklar 10 snde bitiyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

evet sevgili boğacım aynen öyle demirbaşım çay şu anda da içmekteyim :)

ben de küçük bardakla doyamıyorum cam kupa ama ince kenarlı olacak ki tadını alayım çok açık da olmadan günde 3er tane olmak üzere 2 ye düşürdüm ben de ana öğün olarak alışlarımı ...ekstra kullanımlar ise sosyalliğe bağlı olarak değişkenlik gösteriyor... buradan hareketle günlük çay tüketimimin 4 - 10 bardak arasında değiştiğini söyleyebilirim:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

afiyet olsun locked :), çayın demir eksikliğine neden olabileceğine ihtimal vermiştim , annemi hemen bilgilendirmeliyim bu konuda , sağlıklı yaşamaya fazlasıyla titizlikle önem verir , aslında biliyordur oda ama ben biraz öcülü böcülü anlatırsam , :whistling::D

aslında güzel bir alışkanlık

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

atılan şeker oranına bağlı olarak kilo başta olmak üzere başka sorunlarda çıkarıyor bunu da ekleyeyim :D O yüzden yeşil çayı tercih edin derim. Çok faydalı fazla tüketiminin bir zararı yok. Zaten tadı siyah çay kadar hoş olmadığı için fazla tüketilmiyor da :rofl:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://img.webmd.com/dtmcms/live/webmd/consumer_assets/site_images/articles/health_tools/energy_mood_boost_diet_slideshow/photolibrary_rm_photo_of_hot_tea.jpg

 

kapsamlı bir paylaşım olmuş.. teşekkürler..

eh bu çayın yanına kek harika olur..(aklıma birden nedense kekovski geldi.. ne çağrışım ama..:confused:)

 

aslında güzel bir tarif var elimde..

paylaşsam mı?? sünger kek..

 

Sünger Kek

 

6 yumurta..

3 su bardağı toz şeker

2 su bardağı süt

200 gr. labne

1 su bar. sıvı yağ

2 paket kabartma tozu

1 paket vanilya

6 su bardağı un..

(üzeri için, susam ve fındık)

 

(malzemeleriniz mutlaka oda ısısında olmalı..)

kabarma tozlarını ve unu bir kaba eleyin..

diğer tarafta yumurtaları, şekeri, vanilyayı çırpma kabına koyun (+ bir çimdik tuz) kabarıncaya kadar çırpın..yağı eklein biraz daha çırpın.. sonra süt, suyu alınmış labne yi de koyup çırpmaya devam edin.. mikseri kapatıp, bir çırpma teli ile un ve kabarma tozu karışımını azar azar kaba döküp, un karışıma yedirilinceye kadar hafifçe karıştırın... yapışmaması için tepsinizi yağlayın, kek karışımnı kaba dökün.. (benim kullandığım kap 40x25 cm baya kabarıyor..) üzerini susam ve fındıkla süsleyin... önceden ısıttığınız fırında 175 derece de pişirin.

 

* dikkat etmeniz gereken hususlar..

 

- malzemeler mutlaka oda ısısında olmalı..

- katılar katılarla.. sıvılar sıvılarla çırpılmalı.. (ben yumurta ve şekerleri çırpıyorum gerçi)

- fırın kapağı kek pişme süresi içinde ilk 20 dakika içinde kesinlikle açılmamalı

- malzemeler fazla çırpılmamalı..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...