Jump to content

Dünya'nın İçindeki Dünya: Agarta


Locked

Önerilen Mesajlar

Agarta’yı Dünyaya Anlatan Türk Ömer Sami Ayçiçek, 1994 yılında yazdığı “Agarta” serileriyle tanınan, belki de ülkemizde bu konudaki en yetkin isim. Kendisinin 12’si yayınlanmış 70 kitabı mevcut ve 30 yıldır tasavvuf ve parapsikolojiyle ilgili çalışmalar yapmakta. Agartalılarla bağlantı kurduğu ve bu bağlantı esnasında öğrendikleri “Agarta” kitap serilerinde okurlara sunuluyor.

 

Ömer Sami Bey, Agartha nedir?

Agartha, Kur’an’da “Dabbet-ül arz” olarak da geçen bir ademiyettir. Şu anda dünya üzerinde yaşayan insanlıktan önce yaşamışlar ve sonra da yeraltına çekilmişlerdir. Bu çok yüksek uygarlık zamanı geldiğinde kendini insanlığa tanıtacaktır. Tasavvuf’ta da bilinirler. Elmalılı’nın çevirisinde “Dabbet-ül Arz”, insanlık olarak değerlendirilmiştir mesela. Bu da bu bilginin aslında hep bilindiğine dair bir göstergedir

 

Agarta nasıl bir uygarlıktır biraz bahsedebilir misiniz?

Agartalılar yeraltına inmişler ve orada yaşıyorlar. Ama yeraltında yaşama bizim düşündüğümüz şekilde ilkel değil. Nasıl olsun? Onlar medeniyet olarak bizden çok ileride. Yeraltının, yerüstünün ve uzayın nimetlerinden yararlanıyorlar. Yiyeceklerini yeraltında yetiştiriyorlar. Ama aynı Güneş’ ten bizden çok daha fazla yararlanıyorlar. Et yemiyorlar. Aynı hayvan türleri onlarda da var. Güneş onlar için de, bizim için de aynı yerden doğup batıyor. Göz ile görünebiliyorlar ama kendilerini insanlardan gizliyorlar. Başka gezegenler ile ilişki içindeler. Yönetimleri bir "Üstatlar Meclisi" ne bırakılmış. Onlar ise gerçekten çok değerli varlıklar ve hatasız çalışıyorlar. Alabildiğine özgürler. Bedenleri bizimki ile hemen hemen aynı ama hastalıklı değil, hastalanmıyorlar ve çok uzun süre bedenlerini genç tutabiliyorlar. Bizim tarihimizi en ince noktasına kadar biliyorlar ve çok güçlü bir bilgi merkezleri var. Dünyada büyük değişim gerçekleştiğinde bizimle irtibata geçecekler ve yeni düzenin kurulmasında bize yardımcı olacaklar.

 

Peki Agarta’nın örgüt olduğuna dair söylenenlere ne dersiniz?

İnsanlığın bilgeliğini korumaya dayalı bazı örgütler mevcuttur ve böyle bir örgüt kendine ad olarak Agarta’yı seçmiş olabilir. İnsanlık tarihi boyunca varolan bir bilgidir bu ve isim olarak seçilmesi de mümkündür. Ama Agarta aslında bir örgüt değil, bir yüksek uygarlıktır.

Ergenekon Efsanesi ile Agarta’nın bağlantısı var mıdır?

Türklerin dünyaya geliş sebeplerinde Ergenekon’un rolü vardır. Destanda gerçeklik payı vardır yani. Aynı zamanda da Türk milletinin Agarta ile birebir bağlantısı vardır ki zaten Agarta Uygarlığı’nın tanıtımı görevi Türklere verilmiştir.

 

 

 

Son cümlenizi biraz daha açabilir misiniz?

Kur’an’ın “Nurla tamamlanmış dünya” dediği çağa yani barış dolu bir dünya oluşumunda Türkler ana vazifeli millet. Bu noktada Türkler, Agartalılarla birlikte çalışıyor. Türkler de, Agartalılar da bu yeni dünyanın yaratılmasında görevliler.

 

 

 

----------------

 

Agarta sembolik bir anlatımdır.

İ.Tibetli, Agarta konusunda en çok veriye sahip olan www.agarta.org sitesinin kurucusu ve bu konu üzerine yıllardır çalışan bir isim.

Sayın İ. Tibetli, Agartha sizce nedir? Gerçekten dünyanın içinde yaşayan bir ileri uygarlık var mı, yoksa bu bir gizli örgüt mü? Düşünceleriniz nedir?

Bana göre Agarta kavramı daha çok sembolik bir anlam çeşitli mitolojilerde adı geçen "ulaşılmayan yer", "yeraltı uygarlığı" gibi kavramlarda da buna değiniliyor yani mitolojik hikayelerde oraya ulaşabilenler, hep kalbi temiz olanlar, kendini tanıyanlar olurdu. Aslında bakarsanız "yeraltına inmek" kavramı sembolik olarak "insanın kendi içine inmesi, kendini bulması anlamındadır". Şimdi gelelim örgüt olup olmadığına daha çok yakın zamanlarda batıda yaşamış olan ve çeşitli mason ve gül-haç grupları ile bağlantılı olan mistik düşünürler "Agarta" kavramını örgüt gibi kullanmaya başlamıştır, ama milattan öncesine dayanan mitolojik "Agarta" kavramı, eskiden örgüt olarak hiçbir zaman geçmemiştir.

 

Erhan Altunay, özellikle de mitolojiler ve sembolizm konusunda uzman bir isim. Agarta konusunda da Türkiye’de önde gelen uzmanlardan.

 

Sayın Altunay, Agarta nedir?

Öncelikle Agarta'nın ne olduğunu ve ne olmadığını tartışmak gerekir. Agarta bazı yazarların söz ettiği bir efsanevi "yeraltı krallığı"dır. Aslında Agarta efsanelerini farklı bir gözle görmek gerekmektedir. Pagan kültüründe, insan, yeraltı ve gökyüzü dünyası arasında bir nevi "Orta Dünya" bulunur. Gökyüzü her zaman belli bir düzeni ile tanrısallığın en uç göstergesi olmuş ve bizim inançlarımızı etkilemiştir, yeraltı dünyası ise her zaman gizemini korumuştur. Öte yandan, insanoğlu her zaman gökyüzü ile olduğu gibi yeraltı dünyası ile de ilişkiye geçmek istemiştir. Bunun için yeraltı mitleri bu ilişkiyi kurmuştur. Bir taraftan dilimizde de yerleştiği gibi, göz önünden uzak durmak isteyen toplulukların "yeraltına" indiğinden söz edilmektedir. Aslında bu "yeraltına " iniş çok eski zamanlardan beri uygulanan bir yöntemdir. Mitra dini, ilk Hıristiyanlar vb. kendilerini hep yeraltında koruyabilmişlerdir. Bunun anısını da Anadolu'daki yeraltı şehirleri yaşatır. Bugün mafya gibi oluşumlar için de yeraltı deyimini kullanırız

Agarta gizli bir örgüt müdür?

Değildir. Agarta ile ilgili spekülasyonlara girmeden önce Ergenekon ile olan alakasına bakalım. Ergenekon son zamanlarda yaşanan en ilginç olaylardan biri. Eğer bu olayın gelişmesine dikkatle bakarsak, müthiş bir kurgunun içinde buluruz kendimizi. Aslında "dalga dalga" yayılan bu "soruşturma" çok iyi bir kurgulanmış bir dezenformasyon ya da bilgi kirliliği kampanyası haline geldi. O kadar büyük bir bilgi kirliliği yaratıldı ki halk, aslında gizli kalması gereken bir soruşturmada neyin nereye uzandığını anlayamadı ve son 10 yılın önemli olayları arasından her türlü komplo teorisine açık bütün olaylar seçilerek buraya monte edildi. İktidar da boş durmadı ve aslında "kendi dışında " gelişen bu olaya muhaliflerini de katmayı ihmal etmedi. Bu karışıklığın içinde Agarta'nın yer alması da çok doğal geliyor çorbaya tuz anlamında. Ama Agarta'nın geçmişine baktığımızda hep bu tür spekülasyonların içinde yer aldığını görürüz. Özellikle insanların "üstadlar" tarafından yönetilmesi ile ilgili komploların adında hep Agarta adı geçmiş hatta 1966 yılında İstanbul'da gizli bir Agarta toplantısı" yapıldığı da söylenmiştir. Bu bağlamda bakarsak, bilgi kirliliğine dayanan ve aslında demokratlık adı altında bazı güçlerin faşizmini güçlendiren bu davada verilen çok ince bir mesajdır da Agarta.

Sizce nedir o mesaj?

İşte o mesaj önemli Bir dönem Saadettin Tantan, bir operasyona "Tapınakçılar" demişti. Bu bir mesajdı. Agarta da öyle. Yeraltı egemen güçlere karşı bir mesaj bu Aslında Ergenekon soruşturmasının da amacını anlatıyor bence. Bunun arkasında hükümeti bile aşan müthiş bir kurgu mevcut olabilir, belki de Ortadoğu'da çıkarılması planlanan bir savaş ile alakalıdır.

 

Bazı kadim kaynaklarda, zamanı geldiğinde yeraltındaki Agarta Uygarlığı'nın insanlıkla tanışacağı ve barış dolu bir dünyanın kuruluşunda yardımcı olacağı yazıyor. Ama tabii buna engel olmaya çalışan güçlerin de var olacağı ve bir nevi aydınlık karanlık çatışması yaşanacağı söyleniyor. Kastettiğiniz bu mudur?

Evet bazı kaynaklarda bunun geçtiği doğrudur, ancak bir çok kaynak Agarta ile ilgili ezoterik oluşumlardan ve üstatlardan söz eder. Dünya barışı için uğraşmakta olan gruplara bir gönderme var burada kesinlikle. Ama eğer bu dezenformasyon başarılı olursa; kimse kendini güvende hissetmeyecek. Hükümet de zaten kapatma davası ile meşgul yani bir yığın demokles kılıcı sallanıyor her yerde ki, Türkiye bir kirli savaşta yer alsın.

 

http://site.mynet.com/kayipkitamu/mynet_resimlerim/agarta_ingilizce_harita.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

onu da mı yasaklamaya çalışıyorlar :rofl: yasakmanyağı olmuş bunlar yaaa!pess! yasaklamadan duramam diyen karikatürümsü götüntüler çakıyor gözümde...

ama muhtaç olunan kudretle ilgili o değerli söz var ya,işte onlara kulak vermek gerekir...hortlayacağız inşallah!

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dabbetül arz'dan bahsedilen, dünya genelindeki insan toplumunun duygularını kaybederek materyalist zihniyet odaklı kibrin, kaosun insanın bu zihniyetinden yeryüzünde insanlığın genelince yaşamak için öldürmenin hayvani güdülerin tamamı ile insanlığı kontrol ettiği, insanın iç çatışmalarının diğer insanların hayatlarına gasp etmesaiyle diğer insanlarda birbirini kemirerek DUN, alçak, aşağılık mahluklara bürünecekler olması yerden kavramının anlamını ifade eder.

 

İnsanlık ruh ve beden ilişkisinden, bir bütün olarak yansıyan varlıktır.

 

İnsan salt maddi yada salt manevi bir varlık değildir. Biri olmadan diğeri düşünülemez.

Birbirlerinden kopuk olarak var olabilmeleri şuanki bedeni vasıflarından çok farklı bir varlık anlayışının yansımaları olmaktadırlar.

 

Bu sebeble çıkar, hırs, kibir, şiddet odaklı, tamamı ile dünyevi varlıklar olunmasıyla duyguların afrikadaki açlıktan ölenlere benzer. Manevi açlık sevgisizlik hat safhaya ulaşarak tatminliklere ulaşmak adına çok farklı değişik sapıklıklara yönelim gösteren insan toplumu adeta kendini yiyen kan kanseri(lösemi) gibi içten içten varlığını tüketir.

Sevgisizlik hiçte küçümsenemiyecek şekilde büyük bir cehennemdir. O hep oradadır.

Cennetinde yanıbaşımızda oluğu gibi bunun, bu yöndeki tercih ve kararlarımız, bizlerin iradeleriyle belirlenir.

 

İnsanlık sevgi temelli hareketi ve zihniyetinin ari, pak bir görünüşü yansıtması ile ALA yüksek yani insani kamil vasfıyla vahiy pınarlarından beslendiğini işaret ederki kuran bu durumdada yüksek(ala) insanlarda gökte yaşayan bir topluluk diyemiyeceğimiz gibi, buradaki değerlendirmeler sembolik ifadelerdir.

 

Kuranda gönülde yüksekte yaşayanlardan bir insan topluluğu anlamında yer vermemesi, hepimiz bilirizki iyiler hep azdır. Kaçtane konfüçyus, socrates, mevlana, buda, krişna var yer yüzünde bu sebeble bu insanlar zıtlığın temsilcileridir.

Yani iyiliğin ve kötülüğün uç noktadaki yansımalarıdır; Musa ve Firavun şeklinde ibretlik temsililerdir.

 

İnsanlık toplumun genelinin çoğunluğunun kötülüğe meyletmesi ile yerden(aşağılık, dun) varlıklar, yükseklik gönül sevgi yerine aşağılıkları, sapıklıkları tercih etmesiyle kan kanseri gibi insanlığın içsel temelli hayvaniyetinin kendiyle birlikte bir girdap gibi yok olan AŞIRILIKLAR yönünden en ileri giden toplumun içler acısı halini ifade eder kuran.

 

Buradaki ilericilik uygarlık ve medeni bir büyüklük değil, tamamen zıttı olan kibirin egonun hayvandan bile çok daha aşağılık olacak olan bir dünya toplumundan haberdar ediliyoruz.

 

Üzgünüm bilmem kaç kitap yazan, yada kendince araştırmalar yapan yazarın görüşlerine katılmıyorum. Ben acizane görüşlerimi paylaşmaya çalıştım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...