Jump to content

'Anatanrıça'nın İzinde'


nevermore

Önerilen Mesajlar

http://www.anatoliancraft.org/images/stories/anatoliancraft/anatanrica.jpg

Lynn E. Roller'ın Anadolu Kybele Kültü konusunda yazdığı ve günümüzde bu konuya ilgi duyan herkesin tartışmasız referans kitaplarından biri olarak addettiği "Anatanrıça'nın İzinde", konuya olan objektif akademik yaklaşımı ve tarihsel sıralamayla verdiği özgün betimlemeler açısından kuşkusuz dikkatle okunması gereken bir eser.

Roller, kitabın temeline Phrygia'nın baş tanrıçası Matar'ı alarak onun daha sonraki Yunan ve Roma kültürlerinde izlediği değişimleri ve bu sırada anavatanı Anadolu'dan alarak devam ettirdiği kültü ayrıntılarıyla inceliyor. Bu konudaki çoğu referans kitabının tanrıçanın sadece Roma'daki kültü üzerine yoğunlaşmış araştırmalarından sonra, yazarın Anadolu kökeni fazlasıyla irdelemesi kitabın değerini yükseltiyor. Yazarın üzerinde durduğu önemli konulardan biri tanrıçanın Yunan ve Roma kültürlerinde ve bununla bağlantılı bütün bir akdeniz kültür kuşağında "doğulu" ve "yabancı" olarak nitelendirilmesine rağmen nasıl bu derece önemli ve yetkin bir kültle varolabildiği üzerine kurulu, ki bunu ayrıntılı oryantalist teorileri karşısına alıp eleştirerek ve tanrıçanın insanlara hitap eden evrensel aspektini değişik açılardan inceleyerek açıklığa kavuşturuyor. Kitabın sıklıkla sadece Phrygia anatanrıçasını baz alan değişmez yaklaşımı ve Anadolu'nun diğer tanrıçalarıyla olan ilişkilerine fazla yer vermemesi yazarın bu derece engin bir konuda anlatım bütünlüğü sağlama çabasının bir ürünü olsa gerek, ancak yer yer oldukça eksik kalıyor ve konuya vakıf bir okuyucu için bu açıdan doyurucu ilişkilendirmeler sağlamıyor. Özellikle tanrıçanın betimlemeleri ve kült figürlerinde rastlanılan diğer tanrıçalarla benzerliklerine kitapta neredeyse hiç yer verilmemiş, ancak kitaptaki dikkatle seçilmiş resim koleksiyonu bu konuda araştırma yapanlara gene de kaynak sağlayabilir.

Kitapta Attis kültüne yönelik derin bir inceleme, muhtemelen Phrygia'da genel bir rahiplik sıfatı olan terimin batıya yayılırken nasıl bir değişimden geçerek aslen Phrygia'da bulunmayan bir külte dönüştüğünü gösteriyor ki, metragyrtes ile gallos-megabyzoi bağlantıları özellikle okunmaya değer, "doğulu yabancı tanrıça" olarak kendisine yamanmış özelliklerin aslında bunu söyleyen batı uygulamaları bizzat atfedilerek oluşturulan paradoksal bir durum olduğunu okuyucuya oldukça iyi aktarıyor.

Klasik arkeolojiye dayalı katı objektif tutumu; aralarında yeterli kanıtsal veri olmadığı için Roller'ı neolitik çağın tanrıça kültleriyle Phrygia'da Matar'ın ortaya çıkışına kadar ki dönem arasında kesin bir bağlantı kurmaktan alıkoyuyor. Etkileşimi kabul etse de, arkeolojide önde gelen sorulardan biri zaten bu büyük tarihsel açıklık ve bu konuda yoğun tartışmalar halen devam etmekte. Gelişmiş neolitik çağ sonrası kalkolitik dönemde ve bronz çağına girişte karşılaşılan büyük düşüş, değişim ve kesintiler üzerine pek çok teori mevcut, -ki konu Anadolu olunca hepsi incelenmeye değer- Roller bu noktada belki akademik tavrı izleyerek bu neredeyse ikibin yıllık büyük arayı değil daha geç dönemin yerleşik Matar'ını temele koyarak tanrıça kültünü konuyu görece dağıtıp önemini azaltan ihtilaftan uzak durarak incelemeyi seçiyor , bu yaklaşımı gene günümüz neo-paganizminin neolitik ve daha geç dönem kültlerini bir çırpıda aynı kefeye koyan yaklaşımını taraf göstermeden eleştirmesinde görüyoruz. Bu noktada eleştirisinde haklı, fakat konunun bu tarafını fazla incelemediği ve peşin hükümlü davrandığı da bir gerçek. Aynı şekilde, klasik jungian bakış açısındaki arketipal öğeleri ve bunun üzerinen uygarlığın gelişimindeki "ilkel" anaerkil-gelişmiş ve "uygarlık" sayılan ataerkil savını da eleştiriyor. Bu noktada, '70 sonrasının post-jungian bakış açısını dikkate almadan yaptığı eleştiri hatalı, ancak arkaik insanın zihin yapısı zaten bir başka ihtilaflı nokta ( anaerkil-ataerkil veya anayanlı soya dayalı ilişkilendirmeler de keza ) ve modern düşüncenin bunu açıklama girişimleri bazen faydalı olduğu kadar zarar verici de olabiliyor. Ancak bunu yapmasının nedeni özünde gene akademik sayılabilir, zira bunları ele alması ister istemez politik söylemi ve arkeoloji camiasının dışındaki psikoloji ve diğer antropoloji gibi diğer alanları da kapsayacaktı, bu da başlıbaşına akademideki transdisipliner bakış açısının kabulüyle ilgili bir sorundur. Sadece Roller değil, pek çok yazar için bu yaklaşımın kabulü hem okuyucu hem de akademik araştırmacı için pek çok kapı açacaktır kanısındayım.

Sonuç itibariyle, türkçeye çevrilmesi oldukça önemli olan temel sayılabilecek bir kitap.

 

Lynn E Roller

Homer Kitabevi

Çeviren: Betül Avunç

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...