Jump to content

Ayurveda : Yaşam bilgisi


nevermore

Önerilen Mesajlar

Ayurveda'nın koruyucu Tanrısı Dhanvantari Vişnu olarak ve bir elinde tıbbi bitkiler tutarken görünüyor.

Ayurveda veya Ayurvedik tıp, (Devanagari dilinde; आयुर्वेद ), Hindistan’ın alt kıtasında ortaya çıkan antik bir sağlık sistemidir.

 

Tarihçesi :

Günümüzde Hindistan, Nepal, Sri Lanka'da uygulanmaktadır. Çin ve Tibet tıp sistemleri üzerinde etkileri olmuştur. Ayurveda "Ayur" ve "veda" olarak iki kelimeden oluşmuştur. "Ayur" hayat veya hayat ilkesi anlamına gelen "ayus" kökenlidir, "veda" ise "bilgi" anlamına gelir . Ayurvedik bilginin Hindistan'da Rişi ve Munilere ifşa edilen spiritüel bilgiye dayalı olduğuna inanılır.

Ayurveda'nın kökenlerine ilişkin tam bir zamanlama yapılamamaktadır. Ayurvedavatara'ya göre Ayurveda'nın kökeni Hint Tanrısı Brahma'nın vahyidir. Vedik felsefeye dayalı bu bilgi doğrudan Brahma'dan Daksha Prajapati'ye ve ondan da tanrılar zinciriyle Dharma'nın korucuyusu Tanrı İndra'ya aktarılmıştır. Aynı anlatıma göre Ayurveda'nın ulaştığı ilk insan onu İndra'dan doğrudan öğrenen Bharadvaja'dır. Bharadvaja Ayurveda'yı bir grup bilgeye öğretmiş, onlar da öğrencilerine öğreterek Ayurveda'nın yayılmasını sağlamıştır. Geleneğe göre Ayurveda ilkin Agnivesh Tantra'da geçmektedir. Kitap daha sonra Charaka tarafından yeniden düzenlenmiş ve "Charaka Samhita" adını almıştır. Bir diğer önemli Ayurveda metni Ayurvedik Cerrahi uygulamasının babası olarak bilinen Dhanvantri Sushrut tarafından M.Ö. yaklaşık 1000'de derlenen Sushruta Samhita'dır.

Ayurveda'nın bazı formlarını içeren Atharvaveda en az Vedalar kadar eski metinlerdir. Ayurvedik uygulamalar zaman içinde gelişmiştir. Bazı uygulamaların Vedik uygulamalardan daha önce geliştirildiği diğer bazılarının ise Hindistan'da Budist dönem içinde geliştirildiği düşünülmektedir.

Hint tıp tarihi M.Ö. 3000'lere kadar geri giden Hint Vadisi Medeniyetine kadar geri götürülebilmektedir. Harappa ve Mohenjodaro'daki kentlerde gelişmiş bir hijyen ve sağlık sisteminin olduğu tespit edilmiştir. M.Ö.1200-700 arasında derlendiği düşünülen dört Veda kitabında ve özellikle de Rig Veda'da rahatsızlıklar, bitkiler ve bitkisel kürlere atıf yapılmıştır.

Atharva Veda'da bitkileri öven ilahiler, uluhiyetin tezahürü olarak tapınılan çeşitli otlar, çeşitli rahatsızlıklara karşı da kullanılabilen mantralar, Bhaishajyams denilen rahatsızlıkları tedavi edici, "Ayushyams" denilen uzun ömür ve refah getirici ilahiler bulunur. Bu ilahilerin daha sonraki tıp uygulamalarının temelini oluşturduğu düşünülmektedir.

 

Özelliği

 

Konvansiyonel tıbbın önceliği hastalığı tedavi etmekken Ayurvedik tıbın önceliği hastalığı önleme, sağlığı koruma ve tedaviye dönüktür. Konvansiyonel tıpta ilaçlar hastalığın mikroorganizmalar gibi spesifik nedenlerini yök etmeye yönelik geliştirilirken Ayurvedik tıpta hastalığın, bedenin hastalığa yönelik dayanıklılığını azaltan bedensel ve zihinsel unsurlardaki dengesizlikten kaynaklandığına inanıldığından, dengesizlik düzeltildiği ve bedenin savunma mekanizması bitkisel formüllerle, hayat stili değiştirilmesiyle, diyet ile güçlendirilir ve bedene hastalığı yok edecek şekilde direnç kazandırılır.

 

Ayurvedik sisteme göre sağlıklı olmak dosha (beden tipi/mizaç), agni (hazım ısısı), dhatu (yedi beden dokusu: lenf, kan, kas, yağ dokusu, kemik, ilik, ersuyu) ve mala (dışkı, üre ve diğer atıklar) arasındaki denge üzerine kuruludur. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal bakımdan iyi olmak sağlıklı olmanın unsurlarıdır.

Doşa Sistemi

 

Ayurvedik tıbbı ana kavramlarının başında bedenin "doşa" denilen üç ana tipe ayrılmasıdır. Bunlar; Vata, Pitta ve Kaffa'dır.

Her insanda bu doşa tiplerinden birinin baskın olduğu ve her doşanın özgün bir yaşam şekliyle (beslenme vs.) uyum içinde tam işlevini sürdürdüğü kabul edilir. Ayurvedik hekimler çeşitli teşhis yöntemleriyle kişide hangi doşanın ağır bastığını tespit eder ve o kişiyı doşasına uygun yaşam şekline yönlendirirler.

Vatasinir sistemi işlevini harekete geçiren hava ilkesidir.

Pittasindirim sistemini düzenleyen ateş ilkesidir.

Kapha besin maddelerini dolaşım sistemine taşıyan su ilkesidir.

Ayurveda Tedavi Tahtası

 

Hastalık Teşhisi ve Tedavisi

 

Ayurvedik tıpta hastalık teşhisi hastanın gözle, elle muayenesi, sorgulanması ile sağlanır. Muayene şu standart noktalarda gerçekleştirilir:

 

Nabız teşhisi,

 

İdrar,

 

Dışkı (gaita),

 

Dil Göz Deri Konuşma ve ses,

 

Genel görünüş.

 

Ayrıca hazım kapasitesi, kişisel alışkanlıklar, bedenin görüntüsü, hastanın direnci de göz önüne alınır. Bunun yanısıra teşhiste hastalıkla ilgili belirtiler de gözlemlenir ve çeşitli testler de uygulanır.

Tedavide doşalardaki dengesizlik giderilmeye çalışılır, bitkisel formüller kullanılır, yemek düzeni ve hayat tarzına doşaların dengeye kavuşması için müdahale edilir ve ruhsal sağlık bakımından psikolojik destek verilir, hüzünlü ruh hali ortadan kaldırılmaya çalışılır.

İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, insan, huzur ve refah arayışı içinde olmuştur. Bilinçli bir mahmuriyet ve acı yaşantısına varmak için bütün zevk ve konforundan vazgeçen çileciler hariç tutulursa; acıdan ve hastalıktan elde edilecek bir şey yoktur. Sıradan insan gönülsüz bir şekilde acı çeker. Ayurveda'nın amacı acıyı azaltmak, sağlıklı olanın sağlığını korumak ve hasta olanın hastalıklarını iyileştirmektir.

 

Ayurveda Yaşam Bilgisi

 

Bugün dünyadaki pek çok insan hayatlarının gerçek amacını anlamamaktadırlar. Geri kalanlar maddi dünyayla büyülenmiş ve gerçek ilahi doğamızın varlığından habersiz durmaktadırlar. Korku ve cehaletle dolmuş bir şekilde bencil ve düşüncesiz hedefler peşinde zaman ve enerjilerini heba etmektedirler. Bu uygarlığa acımasız bir bakış gibi görülebilir fakat, gerçek doğamıza dair bu hafıza kaybı pek çok bireyin ve gezegensel hastalıkların temelinde yer olan şeydir. İnsanoğlunda bozulmalara ve hastalıklara maruz kalan yönü zihin-bedendir. Onun, bölünüp hastalanma ağrısına ve endişesine, bütünlüğü ve tutarlığı tekrar kazanmak umuduyla sevgi ve dikkatle karşılık verir.

Bu bütünlüğü yeniden kazanma ve korunma sanatı Ayurveda tıbbının merkezidir. Eski rishiler (kahinler) ve sadhus (azizler) bunu, sağlıklı zihin-bedenler için doğamızın kolay farkedilemeyen yönlerini hatırlamak ve beslenmek zorunda olduğumuz şeklinde anlamışlardır. İçsel, yaşı olmayan herşeyi bilen benlikle ilgili hayatlarımızı, düşüncelerimizi, davranışlarımızı doğru bir şekilde sıralamalıyız; fiziksel ve zihinsel sağlık sonradan gelecektir.

Açık ve algılanabilen vücudun refahının açık olmayan ve algılanamayan, kendini göstermeyen benliğin varlığına dayalı fikri sıradan modern zihniyete yabancıdır. Fakat bu aslında bizim gerçeğimizdir. Eski bir metin olan Brihadaranyaka Upanished'teki bir bilge der ki: "Güneş' battığında, ay battal ateş söndüğünde ve ses sustuğunda geriye kalan insanın ışığı mıdır? Benlik gerçekten onun ışığıdır."

Ayurveda insanlara sağlıklı, huzurlu ve refah içinde bir hayata ulaşmak için pek çok pratik araçlar sunar. Muhakeme ve sabırla birlikte kullanıldığında bütün bu terapetik çözümler kaçınılmaz olarak daha fazla refaha yol açacaktır.

Eski bilgeler, acıdan uzak, uzun, mutlu bir hayata dair nihai amacı elde etmek için bir yol tanımlamışlardır. Bu yol meditasyondan geçer. Meditasyon basittir ve herkes tarafından yapılabilir; etkileri derin ve doğrudandır. Doğru bir şekilde meditasyon yapan kimsenin, sağlık sisteminin ve ruhsal eğitimin bütün faydalarını alabileceği söylenir. Meditasyon, aksine bir durumda kuruyacak ve ölecek olan insan potansiyellerinin sınırlarının kilidini açan ve onu özgürleştiren anahtardır. Kendi kendini gerçekleştirmek için insanlığa verilmiştir.

Ayurveda Nedir?

 

Ayurveda, Hindistan altkıtasında 3000-5000 yıl önce ortaya çıkan bir tedavi yöntemidir. Hindistan'ın özgün meditasyon, yoga ve astroloji sistemlerini de üreten büyük bilgeler tarafından kurulmuştur. Ayurvedanın hem ruhsal hem de pratik bir temeli vardır; ruhsal temeli pratik olanı doğurur.

Ayurvedaya göre insanlarda üç vücut veya alan vardır. Fiziksel, latif ve nedensel. Modern Batı dilinde bunlar vücut, zihin ve ruh olarak isimlendirilir. Ayurveda sağlık sistemi; sağlığın, bu üçlünün bütün parçalarının bir uyum içinde işlemesi olduğunu vurgular.

Ayurveda Tedavisinin Amacı

 

Ayurveda sistemindeki bütün tedavilerin temeli içimizdeki yaşam enerjilerinin dengelenmesidir. Bu amaca yönelik olarak bu sistem bize, vücut, zihin ve ruhla ilgili bireysel, günlük uygulamalar sağlar. Meditasyon burada birincil ve temel bir araç ola­rak kullanılır ve diyetler, otlar, mineraller, aromalar da bunun yanına ilave edilir. Ayurveda, bireyle olduğu kadar toplumla da ilgilenir ve gerçek doğamızı anlamak ve gerçekleştirmek için bize fırsat verir.

Ayurveda sık sık sağlığı kazanma ve koruma sistemi, "yaşamın" bilimi olarak anılır. Fakat sağlık tek amaç değil, daha ziyade ruhsal büyüme için gerekli bir araçtır. Hayatın amacı sadece yaşmak değil, hayatın geçek anlamını yakalamaktır. Sağlığı iyi olacak kadar şanslı olanlarımız enerjimizi insani kalitenin en üst noktasına ulaşmak için kullanmalıyız. Bu sebeple, beden, gerçeğe adanmış bir hayatın amacı değil, temelidir. Eğer sağlığı­mızda bir sorun varsa, rahatsız oluruz ve en sonunda da vücuttan bağımsızlaşma kabiliyetimiz sınırlanır.

Ayurveda basit ve muhteşem bir tıbbî sistemdir. İnsan organiz­masının nasıl işlediğine ve bu işleyişin nasıl bozulduğuna dair teorik olarak açıklamalar getirmez. Aksine, basit bir şekilde, zihine, Doğanın kurallarını gösterir. Basit ve pratik şekillerde Doğa'nın güçlerini kullanmamız konusunda bizi bilgilendirir.

Ayurveda Beş Unsur

Ayurvedaya göre maddî dünyadaki herşey beş unsurun kombinasyonlarından oluşmaktadyr: boşluk, hava, ateş, su ve toprak. Bu beş unsur, Bir olan, görünmeyen ve farklılaşmamış olan Yaratıcı Prensibin görünümleridir ve ondan türerler. Beş unsur, mumun ateşinde veya bardaktaki suda olduğunu gibi, kelime anlamında yola çıkılarak tam olarak anlaşılmaz; daha ziyade, belirli bir unsurda içkin bulunan esas evrensel prensiple iletişim kurulmasını ifade eder. Böylece hava, yaradılışı harekete geçi­ren şeffaf, yoğunluğu az, kinetik bir güçtür. Ateşle doğada ısı üreten ve ışık yayan güç ima edilir.

Suyla H20 molekülünde mükemmel ve basit bir şekilde görüldüğü gibi realitenin madde­leri bir arada tutar yönünü anlarız. Hem toprak hem de boşluk aynı prototipik şekilde anlaşılır. Bu beş unsur bir çiçeğin taç yaprağından her bir insanın bireysel fizyolojisine kadar maddî alemde bulunan her şeyin temelini oluşturur. Bunları dengede tutmak, ister fiziksel, zihinsel veya isterse ruhsal açıdan olsun, sağlığı devamlı kılmak ve hastalıktan iyileştirmek bakımından anahtar rolü oynamaktadır.

Ayurveda iki kökten türeyen Sanskritçe bir kelimedir: bilgi an­lamına gelen vid, günlük yaşam veya hayat döngüsü anlamına gelen ayus. Bu yüzden Ayurveda günlük hayatın ve hayat dön­güsünün bilgisidir. Her canlının doğadan geldiğini, bütün bir ev­renin parçası olduğumuzu ve bu yüzden kaynağımıza karşı bir sorumluluğumuz olduğunu vurgulayan bir tıbbî sistemdir. Beş unsurun her bir bireyde farklı kombinasyonlar ve oranlarda bir araya gelerek, unsurların birleşiminde ve dengeye giden yolla­rında her bir kişiyi biricik kıldığını kabul eden bir sistemdir. Bu farklılıklar kabul edilmelidir ve bunlara saygı gösterilmelidir; çünkü vücudumuza zarar verecek şekilde yaşarsak bunun sonu­cunda muhtemel olarak acı çekeriz. Benzer şekilde, benzersiz yapımızı ve çevremizle olan uyumumuzu destekleyecek şekilde yaşayarak sağlığımızı ve refahımızı koruyabiliriz.

Ayurveda Uygulaması Tedavisi

 

 

Ayurveda tıbbının uygulaması sekiz kol veya sekiz alt özellik içerir:

Genel dahili tıp

Genel cerrahi

Plastik cerrahi

Otolarinjoloji (kulak, burun, boğaz)

Toksikoloji

Doğum ve jinekoloji

Pediatri

Göz hastalıkları

Ek olarak vadyalar (Ayurveda hekimleri) beslenme prensipleri, psikoloji, astroloji, kıymetli taş ve renk terapisi, bitkisel ilaçlar ve iklim bilgisine de aşinadırlar. Bütün olarak bakıldığında, ayurveda, sağlık için bütüncül ve pratik bir sistem arayışı içinde olanlarımız için, tartışma götürmez ve dinamik bir modeldir.

Hastalıktan iyileşme, doğanın kanunları gereğince yapılan Mutlak faaliyetin ardından gelir. Bütün yapabileceğimiz doğanın ka­nunlarına uygun bir şekilde dengeli bir hayat yaşayarak Doğaya yardım etmektir. Ayurvedanın mesajı bireyin geldiği doğayla birey arasında uyumun sağlanması yönündedir.

Ayurveda Ne İşe Yarar?

Ayurveda hikmeti, özgün olarak Mutlakın di­linde, Sanskritçe'de kayıtlıdır. Yaratılışın kendisi gibi; sesler, ka­rakterler ve bu dilin dilbilgisi de zatında güzel ve huzur doludur. Sanskritçe zihinde rahatlık yaratır; çünkü kendisi Mutlak'm ra­hatlığını yansıtır. Ayurveda basit olmasına rağmen derin ve kapsamlı enerji prensipleri de içerir.

Ayurveda içimizdeki ve dışımızdaki doğa kuvvetlerine de atıfta bulunur ve fizyolojimizde hangi kuvvetin baskın olduğunu bul­mayı amaçlar. Örneğin, modern tıbbın hiçbir pratik bilgi sağla­mayan, gereksiz bir şekilde materyalist ve keyfî olarak "nefrotik sendromu" şeklinde adlandırdığı teorik açıklamalardan ziya­de, sistemde böbreklerdeki bir enerji dengesizliğine bağlı fazla su olup olmadığını basit bir şekilde belirleyebilir.

Ayurvedada kullanılan kavramlar, bilimsel kavramlardan veya deneylerden doğmazlar, Doğanın doğrudan gözlenmesi sonucu ortaya çıkarlar. Ayurvedanın beş unsuru içimizde hükmünü icra eden Doğa güçlerinin kendi­sidir ve bize onları gözlemek ve onlarla uyum içinde yaşamak öğretilir. İçimizde fizyolojik bir temelde işleyen bu güçlerin far­kına varmak çok kolaydır. Bu yüzden uzun süre suyun içinde ol­mak ve uzun süre ateşe maruz kalmak bize dışsal olarak zarar verdiği gibi (hipotermia veya üçüncü derecede deri yanıklarına sebep olarak), içimizdeki suyun ve ateşin çok fazla yükselmesi­ne müsaade etmek de içsel işlev bozukluklarına yol açar.

Ayurveda hikmetine göre, zihin-vücut kendi kendini iyileştire­cek zekâya sahiptir. Makrokozmozda işleyen ve kuşların yıllık göçlerini, mevsimlerin değişmesini, gelgitleri, gezegenlerin uy­dularını yöneten aynı Zekâ mikrokozmoz yani insan fizyolojisi seviyesinde de işler.

Ayurveda Tıbbı Tedavisi

 

Hem Ayurveda tıbbı hem de modern tıp, toplumun sağlığını korumanın ve hastalığı önlemenin yollarını ararlar. Ama, çağdaş sağlık ve hastalık paradigması, iyileşme sürecinin gerçek doğasını anlama konusundaki temel bir engelden muzdariptir. Modern batı tıbbı, zihnin ve bedenin ayrı varlıklar olduğu ve tıbbi tedavi için yalnızca bedenin, psikolojik terapiler için de zihnin uygun alan olduğu fikrine dayanır. Bu varlıklar birbirinden ayrıdır ve birbirleri üzerinde anlamlı bir etkileri yoktur.

Bu tutumun iki rahatsız edici sonucu vardır. İlk olarak, bireyin ruhunun tanınmaması; ikinci olarak da, her bir bireyin diğer insanlarla ve dış çevreyi saran enerjilerle reddedilemez bağı olduğunun inkar edilmesi. Öte yandan Ayurveda tıbbı, bireyi vücut- zihin - ruh tan oluşan ve çevreyle bağlantılı karmaşık bir bütün olarak ele alır.

Modern tıp birbirinden farklı olan hastalık kategorileriyle ilgilenir ve onları isimlendirebilir. Özellikle bu hastalıklarla ilgilenir ve onlardan sorumlu faili veya failleri bulur ve değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya çalışır. Basit bir örnek, devamlı ve ağrı verici öksürüğe ateşin eşlik ettiği bir kişinin doktora gitmesidir. Doktor bir balgam kültürü yapar ve göğüs röntgeni çektirir ve kişinin akciğer yangısı - pnemonia adı verilen ve pseudomonas aeruginosa adı verilen bir hastalık amili yüzünden ortaya çıkan hastalıktan şikayetçi olduğu sonucuna varabilir. Doktorlar birbirinden soyutlanmış belirtilerle işe başlar, onlara bir isim verir ve daha sonra belirli bir hastalığa belirli bir sebep ararlar. Daha sonrasında bu artan faili vücuttan

çıkartmak için genellikle sentetik bir farmokolojik ilaca dayanan özel bir tedavi yöntemi uygularlar. Hastalık gerçekte zihin ve bedenin çeşitli bölümlerini etkiler, fakat modern hekim onu lokalize olmuş, kendi içinde sınırları olan bir olay olarak görür.

Ayurveda hekimi ise, aksine, bireyde bütün vücudu, zihni, ruhu ve çevreyi bir bütün şeklinde görür. Belirgin olan semptomlarla birlikte bu dört alemden gelen malumat arasında ilişki vardır. Bu malumat toplanır ve Ayurveda da bireyin nev-i şahsına münhasır bünyevi yapısı olarak bilinen prakritiyi oluşturan diğer doğal özellikleriyle birleştirilir. Bu bünyevi yapı üzerinden Ayurveda hekimi varolan dengesizlik kalıplarını belirleyebilir. Böylelikle Ayurveda tıbbı belirli bir hastalık veya belirli bir sebep tanımlamaz, ama bireyin bütün olarak tanımını verir.

Ayurveda temel olarak, aynı anda ortaya çıkan farklı süreçlerin ilişkisiyle ilgilenir. Ayurveda tıbbı işaretleri ve semptomları sağlıklı durumdayken uyum için olan anlaşılabilir kalıplar şeklinde sentezler ve organize eder. Herhangi bir ahenksizlik görülebilir ve bütün sisteme yani bireye yeniden ahenk sağlamak için terapiler aranabilir.

İnsan fizyolojisinde ortaya çıkan tüm hastalıklar genellikle üç tipte sınıflandırılır; hastalığın kendini göstermesinde baskın olan yöne göre vata (boşluk ve hava), pitta (ateş ve su) ve kapha (su ve toprak). Örneğin, ciddi bir boğaz ağrısının varlığı, genel bir kızarıklık hali ve ateş (kızamık) pitta doğalı bir hastalıktır. Balgamlı bir öksürük, şişmiş bezeler, ateş olmaması hali (bronşit) kapsa durumunun baskınlığını gösterir. Böylelikle bütün hastalıklar kendilerini oluşturan dosyayı gösterir ve zihin ve vücutta yansıyan özelliklerin türlerine göre biz hastalığın doğasını anlayabiliriz.

 

http://www.ayurvedatedavisi.com/

ArpiA tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kişisel Yapıyı Belirleme

 

Burada ki tablo okuyucunun kendi kişisel yapısını belirlemesine yardım etmek amacıyla oluşturulmuştur. Ayrıca bunu üç tip yapının ayrıntılı bir tanımı izlemektedir. Bu tanımların her yapı unsurunun saf halini yansıttığını unutmamak önemlidir; ne var ki hiçbir bireysel yapı sadece tek bir unsurdan oluşmaz. Her insan, daha ziyade, birine ya da birkaçına doğru baskın bir eğilim göstererek, bu üç unsurun bir birleşimidir. ( bu karakterist tipler, daha da ileri giderek, ırksal eğilimlere ve kültürel tercihlere göre düzenlenmelidir, çünkü farklı ırkların ve kültürlerin belli beden ve yaşam tarzı özelliklerine karşı doğal eğilimleri vardır)

 

Bu nedenle okuyucu, bu temel tanımlara dayanarak kendisi hakkında kesin sonuçlara varmaması için uyarılır. Bu tabloyu kullanarak kişinin yapı tipi belirlemesi, sadece kendisini daha sağlıklı kılacak bir rejime teşvik etmek için, genel farkındalığı yaşamın, beslenme gibi, değişik alanlarına çekme görevini görmelidir.

 

Vata Yapısı

 

Vata yapısına sahip olan insanlar genellikle fiziksel olarak az gelişmişleridir. Göğüsleri düzdür ve damarları ve kas kirişleri görünürdedir. Ten rengi esmerdir, cildi soğuk, pürüzlü, kuru ve çatlaktır. Genellikle kararmaya eğilimli n,birkaç ben vardır.

 

Vata insanları genellikle ya çok uzun ya çok kısadırlar, kasların az gelişmesinden dolayı çıkıntılı eklemleri ve kemik uçlarını ortaya çıkaran ince yapılı insanlardır. Saçaları kıvırcık ve seyrektir, kirpikleri seyrektir ve gözleri donuktur. Gözler içeri çökük, küçük, kuru, hareketli olabilir ve konjoktiv ( göz küresini göz kapaklarıyla birleştiren ince zar) kuru ve bulanıktır. Tırnakları şekilsizdir ve kolay kırılır. Burun kavisli ve ucu kalkıktır.

 

Fizyolojik olarak, iştah ve sindirim değişkendir. Vata insanları tatlı, ekşi ve tuzlu besinlere düşkündürler ve sıcak içecekleri severler. İdrarları azdır ve dışkıları kuru, sert ve küçük miktardadır. Diğer tip yapılardan daha az terleme eğilimindedirler. Uykuları bozuk olabilir ve diğer tiplerden daha az uyurlar. Elleri ve ayakları genellikle soğuktur.

 

Bu insanlar yaratıcıdırlar, faaldirler, tetikdirler ve yerlerinde duramazlar. Hızlı konuşur ve hızlı yürürler, ama hemen yorulurlar.

 

Psikolojik olarak, bu insanların özelliği zayıf hafıza, fakat hızlı zihinsel anlayıştır. Bir şeyi hemen anlarlar, fakat kısa sürede unuturlar. İrade güçleri azdır, zihinsel istikrarsızlığı eğilimlidirler ve çok az hoşgörü, güven veya cesarete sahiptirler. Muhakeme güçleri zayıftır ve bu insanlar asabi, korkak ve çok kaygılıdırlar.

 

Her yapı tipi aslında dış çevreyle etkileşimde de belli modeller sergilerler. Vata insanları hemen para kazanmak ve hemen harcama eğilimindedirler. Bu sebeple fakir kalmaya meyillidirler.

 

Pitta Yapısı

 

Bu insanlar orta boylu ve incedirler ve beden yapıları narin olabilir. Göğüsleri vata insanlarınki kadar düz değildirler ve damarları ve kas kirişleri biraz çıkıktır. Mavimsi veya kahverengimsi-kırmızı pek çok benleri ve lekeleri vardır. Kemikler vata insanında olduğu kadar çıkık değildir. Kaslar orta derecede gelişmiştir.

 

Pitta ten rengi bakırımsı, sarımsı, kırmızımsı veya soluk olabilir. Cilt yumuşak, sıcak ve vata cildinden daha az kırışıktır. Saçlar ince, ipeksi, kızıl veya kahverengi renginde ve keskin olabilir; göz yuvaları orta derecede çıkıktır. Konjoktiv nemli ve bakır rengindedir Tırnaklar yumuşaktır. Burun sivridir ve ucu kırmızımsı olma eğilimindedir.

 

Fizyolojik olarak, bu insanların güçlü bir metabolizması vardır, sindirimleri iyidir ve bu da iştahlı olmaların yol açar. Pitta yapısı olan kişiler genellikle büyük miktarda yiyecek ve içecek tüketir. Pitta tipleri tatlı, acı ve mayhoş tatlara karşı doğal bir istek duyar ve soğuk içeceklerden hoşlanırlar. Uyku süreleri ortalamadır, fakat kesintisiz uyurlar. Çok miktarda idrar yaparlar ve dışkıları sarımsı, sulu, yumuşak ve boldur. Aşırı terlemeye eğilimleri vardır. Beden ısısı yüksek olabilir ve eller ve ayaklar sıcak olama eğilimindedirler. Pitta insanları güneş ışığına, sıcağa ve ağır işe pek dayanamazlar.

 

Psikolojik olarak, pitta insanlarının iyi bir idrak gücü vardır; çok zekidirler ve iyi hatip olma eğilimindedirler. Nefret, öfke ve kıskançlığa yönelik duygusal eğilimleri vardır.

 

Onlar genellikle lider olmayı seven hırslı insanlardır. Pitta insanları maddi refahı takdir ederler ve maddi açıdan nispeten iyi durumda olma eğilimindedirler. Zenginliklerini ve sahip oldukları lüksleri sergilemeyi severler.

 

Kapha Yapısı

 

Kapha yapısında olan insanların bedenleri iyi gelişmiştir. Ancak bu insanların fazla ağır olma eğilimleri vardır. Göğüsleri geniş ve şişkindir. Damarları ve kas kirişleri, derileri kalın ve kasları iyi gelişmiş olduğu için belirgin değildir, kemikleri çıkık değildir. Ten renkleri soluk ve parlaktır. Ciltleri yumuşak, parlak ve yağlıdır; aynı zamanda soğuk solgundur. Saçları kalın telli, koyu renk, yumuşak ve dalgalıdır. Gözleri yoğun ve siyah veya mavi renktir; gözleri beyazı genellikle çok beyaz, büyük ve çekicidir.

 

Fizyolojik olarak, kapha insanlarının iştahı düzenlidir, sindirimleri nispeten yavaş işler ve daha az besin alırlar. Yavaş hareket etme eğilimindedirler. Keskin tatlı, acı ve mayhoş besinlere düşkündürler. Dışkıları yumuşaktır ve soluk renkli olabilir; dışkılama yavaştır. Orta derecede terlerler. Uykuları deliksiz ve uzundur. Dayanıklılıklarının ispatı olduğu güçlü bir ciğerlerine hava alma kapasiteleri olduğu ve kapha insanları genellikle sağlıklı, mutlu ve sakindirler.

 

Psikolojik olarak, hoşgörülü, sakin, bağışlayıcı ve sevgi dolu olma eğilimindedirler; ancak hırs, bağlılık, gıpta ve sahiplenicilik eğilimleri de sergilerler. Kavrayışları yavaş fakat keskindir; bir şeyi bir kez anladıkları zaman bu bilgi unutulmaz.

 

Kapha insanları zengin olmaya eğilimlidirler. Para kazanırlar ve parayı tutmakta iyidirler.

 

Zihinsel Yapılar

 

Zihinsel ve astral düzlemlerde, fiziksel yapıyı oluşturan bu üç salgıya üç nitelik ya da guna karşılık gelir. Ayurveda tıp sisteminde, bu üç nitelik insan mizacındaki ayrımların ve psikolojik ve ahlaki eğilimlerdeki bireysel farklılıkların temelini oluşturmaktadır. Bu üç temel nitelik satva, rajas ve tamas’dır.

 

Satva özü, anlayışlı, saflığı, netliği, merhameti ve sevgiyi ifade eder. Rajas hareketi, saldırganlığı ve dışa dönüklüğü delalet eder. Rajas zihni duyusal seviyede işler. Tamas cehalet, atalet,ağırlık ve kasvet halinde tezahür eder.

Satva mizacına sahip olan insanların sağlıklı bedenleri vardır ve davranışları ve bilinçleri çok saftır. Tanrının var olduğuna inanırlar ve dindar ve genellikle çok kutsal insanlardır.

 

Rajas mizacına sahip olan insanlar iş refah, güç,prestij ve mevkiyle ilgilenirler. Zenginlikten hoşlanırlar ve genellikle dışa dönüktürler. Tanrıya inanabilirler fakat aynı zamanda ani inanç değişiklikleri de yaşayabilirler. Çok politiktirler.

Tamas insanları tembel ve bencildirler ve başkalarını yok etme yetkileri vardır. Genellikle başkalarına pek az saygı duyalar ve dindar değillerdir. Tüm eylemleri bencildir.

Satva mizacı olan insanlar çok çabalamadan öz-kavrayışına ulaşırken, rajas ve tamaz tiplerinin bu safhaya ulaşmak için daha çaba göstermeleri gerekir.

 

Bu üç ince (sübtil) zihinler enerji, yoga gibi ruhsal çalışmalar vasıtasıyla değiştirilip ıslah edilebilen davranış modellerinden sorumludurlar.

 

[TABLE]

[TR]

[TD]Yapı Durumu

[/TD]

[TD]Vata

[/TD]

[TD]Pitta

[/TD]

[TD]Kapha

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Beden

[/TD]

[TD]İnce

[/TD]

[TD]Orta

[/TD]

[TD]Yapılı

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Vücut ağırlığı

[/TD]

[TD]Az

[/TD]

[TD]Orta

[/TD]

[TD]Şişman

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Deri

[/TD]

[TD]Kuru, pürüzlü, serin kahverengi, koyu

[/TD]

[TD]Yumuşak, yağlı, sıcak, solgun, kırmızı, sarımsı, serin

[/TD]

[TD]Kalın, yağlı, serin soluk, beyaz

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Saç

[/TD]

[TD]Siyah kuru dolaşık

[/TD]

[TD]Yumuşak, yağlı, sarı, erken kırlaşma, kızıl

[/TD]

[TD]Kalın yağlı, dalgalı koyu veya açık

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Dişler

[/TD]

[TD]Dışarı çıkık, büyük ve eğri, dişetleri çok zayıflamış

[/TD]

[TD]Orta büyüklükte yumuşak dişetleri, sarımsı

[/TD]

[TD]Güçlü, beyaz

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Gözler

[/TD]

[TD]Küçük, donuk, kuru kahverengi, siyah

[/TD]

[TD]Keskin, içe işleyici

[/TD]

[TD]Büyük çekici

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]İştah

[/TD]

[TD]Değişken, yetersiz

[/TD]

[TD]İyi, aşırı dayanılmaz

[/TD]

[TD]Yavaş fakat düzenli

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Tat

[/TD]

[TD]Taylı, ekşi, tuzlu

[/TD]

[TD]Tatlı, acı, mayhoş

[/TD]

[TD]Keskin acı, mayhoş

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Susuzluk

[/TD]

[TD]Değişken

[/TD]

[TD]Aşırı

[/TD]

[TD]Az

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]

[/TD]

[TD]

[/TD]

[TD]

[/TD]

[TD]

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Fiziksel Faaliyet

[/TD]

[TD]Çok faal

[/TD]

[TD]Orta

[/TD]

[TD]Uyuşuk

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Zihin

[/TD]

[TD]Huzursuz, faal

[/TD]

[TD]Saldırgan, zeki

[/TD]

[TD]Sakin yavaş

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Duygusal Mizaç

[/TD]

[TD]Korkak, güvensiz önceden kestiremez

[/TD]

[TD]Saldırgan, çabuk kızan, kıskanç

[/TD]

[TD]Sakin, hırslı, bağlı

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]İnanç

[/TD]

[TD]Değişebilir

[/TD]

[TD]Fanatik

[/TD]

[TD]Devamlı

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Hafıza

[/TD]

[TD]Yakın zaman iyi uzun zaman kötü

[/TD]

[TD]Keskin

[/TD]

[TD]Yavaş ama uzun süreli

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Rüyalar

[/TD]

[TD]Korkulu, uçma, zıplama, koşma

[/TD]

[TD]Ateşli, öfkeli, şiddet, savaş

[/TD]

[TD]Sulu, ırmak, okyanus, göl, yüzme, romantik

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Uyku

[/TD]

[TD]Eksik, kesintili

[/TD]

[TD]Az ama deliksiz

[/TD]

[TD]Ağır, uzun

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Konuşma

[/TD]

[TD]Hızlı

[/TD]

[TD]Keskin ve içe işleyici

[/TD]

[TD]Yavaş, monoton

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Maddi Durum

[/TD]

[TD]Fakir önemsiz şeylere para harcar

[/TD]

[TD]Orta, lükse para harcar, yiyeceğe para harcar

[/TD]

[TD]Zengin, para biriktirir

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]Nabız

[/TD]

[TD]İp gibi zayıf bir yılan derisi gibi devinir

[/TD]

[TD]Orta bir kurbağa zıplar

[/TD]

[TD]Geniş, yavaş bir kuğu gibi devinir

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

 

Dr. Vasant LAD

Çeviri: Nur YENER

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...