Jump to content

Nâzım Hikmet İçin Yazılmış Şiirler


chris

Önerilen Mesajlar

ZiNDANI TAŞTAN OYARLAR

 

Sılanın ufak tefek yolları

Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri

Tepeden tırnağa şiir gülleri

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Bugün efkarlıyım açmasın güller

Yiğidimden kötü haber verirler

Demirden döşeği taştan sedirler

Yatak diken diken yastık batıyor

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Bir şubat gecesi tutuldu dilin

Silaha bıçağa varmadı elin

ne ana ne baba ne kız ne gelin

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Ne bir haram yedin ne bir cana kıydın

Ekmek kadar temiz su gibi aydın

Hiç kimse duymadan hükümler giydin

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Döşek melil mahzun yastık batıyor

Mezar arasında harman olur mu

onüç yıl hapiste derman kalır mı

Azrail aç susuz canın alır mı

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Döşek melil mahzun yastık batıyor

Zindanı taştan oyarlar

İçine bir yiğit koyarlar

Sağa döner böğrü taşa gelir

Sola döner çırılçıplak demir

Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir

Döşek melil mahzun yastık batıyor

Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Dilimde dilimi bulduğum, gücüne kurban olduğum

Anam babam gibi övdüğüm

Dayan aslan ustam yiğidim dayan

Dayan hey gözünü sevdiğim

Bugün efkarlıyım açmasın güller

Yiğidimden kötü haber verirler

Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun

Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün

Şiirin gökyüzü gibi herkesin

Sen Kızılırmak'casına bizimsin

En büyük demircisi dilimizin

Canımız ciğerimizsin

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir

Bütün hışmıyla dilimiz

Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir

Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla

Bir yanı nur içinde tertemiz

Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir

Bütün hışmıyla dilimiz

Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir

 

Bedri Rahmi Eyüboğlu

 

 

BİR ŞEY

 

I

Bir şey ki hava gibi ekmek gibi su gibi

Lazım insana lazım onsuz yaşanılmıyor

Ana baba gibi dost gibi yavuklu gibi

Kalp titremeden göz yaşarmadan anılmıyor.

 

Bir şey ki gözümüzde memleket kadar aziz

Aşk ettiğimiz kendimize dert ettiğimiz

Adını çocuklarımıza bellettiğimiz

Bir şey ki artık hasretine dayanılmıyor.

 

II

Bir şey daha var yürekler acısı

Utandırır insanı düşündürür

Öylesine başka bir kalp ağrısı

Alır beni ta Bursa'ya götürür.

 

Yeşil Bursa'da konuk bir garip kuş

Otur denmiş oracıkta oturmuş

Ta yüreğinden bir türkü tutturmuş

Ne güzel şey dünyada hür olmak hür.

 

Benerci Jokond Varan Üç Bedrettin

Hey kahpe felek ne oyunlar ettin

En yavuz evladı bu memleketin

Nâzım ağbey hapislerde çürür.

Cahit Sıtkı Tarancı

 

 

NÂZIM NÂZIM

Suç çağında suçsuzluğa katlananları

Ben şairim, nasıl bağışlarım

Gül değse incinen bu yürek

Yandı bir başka biçimde Nâzım Nâzım

Tavus tüylerine şiir dizdiler

Can gözüyle baktım ayağını gördüm

Yani çirkinliği gördüm, yani cüceliği gördüm

Ömrümde kişiye şiir yazmadım

Nâzım Nâzım

Yurdunu satanın adını anmam

Hayına hırsıza yok sözüm

Duydum ki dünyayı aşıyorlar

Yadellerin yiğitleri, dal boyluları

Ne sağcı oldular ne solcu

Beni aşsın diye doğurduklarım

Bir kez daha yandık, bir kez daha yandım

Nâzım Nâzım

Her bilgi bir yeni burjuva

Her üst okul birkaç kuru başı çekip çıkarmaya

Ne alçalma bir lokma bir çul için

Bir yol bulup kurtulan kurtulana

İttin sınıfını rahatını, düştün mapusa yokluğa

Bey soylum paşa soylum güzel emekçim

Nâzım Nâzım

Ülkende şiirlerin dolanıyor

Kavgan içten içe sürüp dayanıyor

Uzak mezarında bir kırmızı karanfil

Ne denli tutsam kendimi

Usul usul bir yerlerim kanıyor

Sonsuz gurbetçim, koca şairim

Nâzım Nâzım

Suç çağında suçsuzluğa katlananları

Ben şairim, nasıl bağışlarım

Gül değse incinen bu yürek

Yandı bir başka biçimde Nâzım NâzımFormun Altı

Gülten Akın

 

 

NÂZIM'IN YÜREĞİ

Usanınca gerçeklerin yalanından,

kaygan, yüzsüz baskıdan,

tunç Nâzım'ı anımsarım

ve sesini

biraz hançerimsi :

"Merhaba kardaşım...

Ne o, neden yüzün asık öyle

Boş ver!

Yoksa şiir mi takıldı bir yerde?

Gel, birlikte bitirelim.

Paran mı yok?

Bakarız bir çaresine, dert değil.

Kız mı?

Aldırma bulunur..."

Oysa asıl kendisinde var bir şey,

içini kemiren

yüz çizgilerinden dehşetle akan :

"Hepsi iyi de,

şu yürek ağrısı...

Adam sen de

ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..."

Kimisi için şiir bir roldür,

Kimisine bir dükkân,

kazançtır.

Onun içinse ağrıdır şiir,

rol değil.

Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte.

Üzerine titreyen doktoru bir gün,

hani pek de güvenemeyerek,

uyarmıştı beni :

"Bakın" demişti,

"keskin konulardan kaçının ki

ağrımasın Nâzım'ın yüreği..."

Hey gidi doktor...

Hastanız gitti.

Yaramadı çabalarınız.

Yüreğiyse onun

gizli gizli çarparak

sürdürdü ağrısını

ölümünden sonra da.

İçindeki acı için ağrıyor,

Türkler için, Ruslar için ağrıyor,

kendisi gibi mahpusta özgür olanlar için

özgürlükte mahpus gibiler için

ağrıyor.

Hapishane acılarıyla yanan o yürek

- ölümden sonra bile -

dinlemiyor doktorları,

korkak olduğumuz zaman

ağrıyor.

Neme gerek dersek

ağrıyor.

Onun gibi açık yürekle :

"Merhaba kardaşım..."

diyemezsek ağrıyor...

Varsın ağrısın

hepsi için yüreklerimiz,

tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.

Yevgeni Yevtuşenko Çeviren: Ziya Yamaç

 

 

 

GÜZ ÇİÇEKLERİNDEN NÂZIM'A ÇELENK

Niçin öldün Nâzım?

Ne yaparız şimdi biz

şarkılarından yoksun?

Nerde buluruz başka bir pınar ki

onda bizi karşıladığın gülümseme olsun?

Seninki gibi ateşle su karışık

acıyla sevinç dolu,

gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım?

Kardeşim,

öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende,

denizden esen acı rüzgâr

kapacak olsa bunları

bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir,

yaşarken seçtiğin

ve ölümden sonra sana barınak olan

oraya, uzak toprağa düşerler.

Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,

al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını,

halkların savaşını, kendi dövüşümü

ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü

kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,

çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,

benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç

veren dostluğundan yoksun.

Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,

zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,

zulmün izlerini görmüştüm ellerinde,

kinin oklarını aramıştım gözlerinde,

ama parlak bir yüreğin vardı,

yara ve ışık dolu bir yürek.

Ne yapayım ben şimdi?

Tasarlanabilir mi dünya

her yana ektiğin çiçekler olmadan?

Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,

senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?

Böyle olduğun için teşekkürler,

teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.

Pablo Neruda (1904-1973) Çeviren: Ataol Behramoğlu

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle

Kuyu gibi kapkara zindanlardan

Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları

Ellerinde izi vardı eziyetlerin

Hınç oklarını aradım gözlerinde

Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin

Yaralar ve ışıklar içinde

 

bu cevırı her zamn daha cok hosuma gıtmıstır;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...