Jump to content

Yüzyılın feministi; Meryem Ana


nevermore

Önerilen Mesajlar

Ev kadını mı? Bir fe­mi­nist mi? Bir azize mi yoksa Tanrı´nın eşi mi?

 

İki­bin yıl ön­ce Na­sı­ra’lı Ba­ki­re Mer­yem bir ke­ha­net­te bu­lun­du; “Tüm ne­sil­ler kut­san­mak i­çin be­ni ça­ğı­ra­cak­lar”. Yaşamış ve yaşayan tüm ka­dın­lar a­ra­sın­da en ö­lüm­süz, en ün­lü, en çok hür­met gö­ren, en çok res­mi ya­pı­lan ve say­gı gö­ren ki­şi, Hz.İ­sa’nın an­ne­si­ Meryem´dir. İslam´ın kutsal kitabı Kuranı Kerim´de bi­le onun i­nan­cı­ ve if­fe­ti­ ö­vülür. Ro­ma Ka­to­lik Kilisesi i­çin Mer­yem A­na yal­nız­ca "Tan­rı’nın An­ne­si" de­ğil, cen­ne­tin ve ev­re­nin kra­li­çe­si, bil­ge­li­ğin merkezi ve hat­ta kut­sal ru­hun e­şi­dir. Ama artık Meryem Ana´yı feministler de savunuyor...

 

Öte yandan Mer­yem Ana, ta­rih­te en çok tar­tı­şı­lan ka­dın­dır. Pro­tes­tan­lar yüz­yıl­lar­dır onun yü­ce bi­ri o­la­rak gös­te­ril­me­si­ne kar­şı çı­kı­yor­lar. Pa­pa’nın Meryem Ana bil­di­ri­leri, Va­ti­kan ve Do­ğu Or­to­doks Ki­li­se­si a­ra­sın­da sorunlara neden oldu. A­n­laş­maz­lığın temeli o­nun ba­ki­re ka­lıp, Hz.İ­sa’yı do­ğu­ra­bil­me­siy­di. Fa­kat Hz.İ­sa çar­mı­ha ge­ril­di­ği anda, in­san­lı­ğın kur­tu­lu­şu­nu oğ­luy­la pay­laş­mış ol­ma­sı o­nu bir an­lam­da do­ku­nul­maz ha­le ge­ti­ri­yor. Yüz­yıl­lardır Mer­yem Ana´nın du­ru­mu tar­tı­şılıp duruyor ve ha­la cevapsız sorular var. Hz.İ­sa’nın do­ğum ne­de­ni­ tar­tış­ılırken, ona karşı duyulan yoğun sev­gi, fi­kir ay­rı­lı­klarına rağmen Mer­yem Ana´yı da­ha da yü­cel­ti­yor. Ço­ğu genç olan mil­yon­lar­ca in­san, Mer­yem A­na­´nın Kudüs´deki tür­be­si­ne ve İzmir, Selçuk´daki Meryem Ana Evi´ne a­kın e­di­yor. Son bir­kaç yıl­da Kut­sal Ba­ki­re’nin tür­be­si­ne yapılan zi­ya­ret sayısı inanılmazdı. Bir diğer açıdan bakıldığında, Mer­yem A­na a­de­ta put­laş­tı­rıl­mış ve halk a­ra­sın­da mo­da ha­li­ne gel­miş­tir.

 

"Meryem Ana insan olmak istiyor..."

 

Ne var ki, bu du­rum bazı din a­dam­la­rı­nın ca­nı­nı sık­mak­ta. Mer­yem Ana çıl­gın­lı­ğı 1962-1965 arasında, yani II. Va­ti­kan Kon­se­yi­´ne ka­dar çok yoğundu. Pa­ris’li ra­hip Jac­gu­es Fo­ur­ni­er “bu tü­müy­le bir mo­da” demiş ve “şüp­he­ci­ler” gru­bu­na gir­mişti. Fa­kat geleneksel hi­ye­rar­şi, id­di­a­lar ko­nu­sun­da her za­man ih­ti­yat­lı­dır. Sadece sor­gu­ya ve me­ra­ka neden olmamak i­çin bu yüz­yıl­da sa­de­ce ye­di Mer­yem Ana res­mi­ni ki­li­se onayladı. Bu arada fe­mi­nist­ler, li­be­ral­ler ve ey­lem­ci­ler Mer­yem Ana´nın pa­sif bir ev kadını gibi görünmesine, ya­ da tersine a­i­le koruma mü­ca­de­le­ci­si kimliğine büründürülmesine karşı çıkarak, yaşamı­nı ve dav­ra­nış­la­rı­nı ye­ni­den e­le al­ma­ya baş­la­dı­lar. Bu ge­liş­me­lerden sonra San Fran­cis­co’lu bir ra­hi­be o­lan Kathy De­ni­son “Mer­yem A­na, in­sa­ni bir var­lık ol­mak is­ti­yor” di­ye­rek tar­tış­ma­la­ra baş­ka bir yön ver­di. Tüm bu gö­rüş­le­re rağmen, bir sü­rü in­san Mer­yem A­na’yı zi­ya­re­te ge­li­yor ve büyük olasılıkla 20.Yüz­yıl Mer­yem A­na Yüz­yı­lı o­la­cak. İşte kanıtlar ve ör­nek­ler;

 

* Fransa´da Lo­ur­des’de bulunan Meryem Ana Mağarası´na gelen ziyaretçi sayısı, ge­çen i­ki yı­la göre %10 ar­ta­rak 5.5 mil­yona ulaştı. Burası yaş­lılar ve has­ta­lar i­çin çekici olmasına rağmen, zi­ya­ret­çi­le­rin yaş or­ta­la­ma­sı 25 ve da­ha al­tı­dır. Lo­ic Bond a­dın­da bir spi­ker bir ha­ber prog­ra­mın­da, genç­le­rin dans et­tik­le­ri­ni, şar­kı söy­le­dik­le­ri­ni, ba­ğı­ra­rak du­a et­tik­le­ri­ni ve çok mut­lu ol­duk­la­rı­nı söy­lü­yor­du.

 

* İr­lan­da’nın Knock ken­tin­de 15 ki­şi, bir yüz­yıl ön­ce Mer­yem’i gör­dük­le­ri­ni ilan et­ti­ler. O­lay 1979’da Pa­pa II.Je­an Pa­ul’un tür­be­yi zi­ya­ret et­me­siy­le bü­yüdü. Ay­nı yıl rağ­bet i­ki ka­tı­na 1.5 mil­yo­na u­laş­tı. Hat­ta bu a­kın sa­ye­sin­de Knock, 1986’da ye­ni bir ha­va a­la­nı­na kavuştu.

 

* Por­te­kiz Fa­ti­ma’da, Mer­yem Ana gö­rün­tü­le­ri­nin bu­lun­du­ğu san­du­ka 1917’den sonra 4.5 mil­yon zi­ya­ret­çi tarafından ziyaret edilmişti. Je­an Pa­ul II´nin zi­ya­re­tin­den son­ra zi­ya­ret­çi sa­yı­sı bir mil­yon art­tı.

 

* Hol­lan­da, Czes­toc­ho­wa’da bulunan Meryem Ana tür­besine gösterilen ilgi i­se Fa­ti­ma ve Lo­ur­des’i ge­ri­de bı­ra­ka­rak yıl­da beş mil­yon zi­ya­ret­çi­ye u­laş­tı. Pa­pa bu­ra­da 1979’da bir mil­yon ka­to­lik gen­ce va­az ver­di.

 

* Mary­land, Em­mits­burg’da ka­tı­lım her yıl i­ki­ye kat­lanıyor, ve şimdilerde 500.000’e u­laş­tı ve burası dünyadaki 43 Mer­yem Ana şeh­rin­den en çok rağ­bet gö­re­ni ol­du.

 

Meryem Ana´yı görme enflasyonu!

 

Mer­yem A­na’nın po­pü­le­ri­te­si yeni şe­hirler­de de ken­di­ni gös­ter­iyor. Ör­ne­ğin, Yu­gos­lav­ya’nın Med­ju­gor­je ken­tin­de Mer­yem A­na’yı bir dağ kö­yün­de gör­dü­ğü­nü söy­le­yen çok in­san var. Ö­zel­lik­le al­tı ta­ne i­la­hi­yat öğ­ren­ci­si, on yıl bo­yun­ca Mer­yem A­na’dan me­saj­lar al­dık­la­rı­nı i­le­ri sür­dü­ler. Buna karşın, Ro­ma Ka­to­lik Ki­li­se­si baş­ra­hi­bi Pa­va­o Za­nic, Mer­yem A­na’nın böy­le bir me­saj ve­rmiş o­la­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­di. Ay­rı­ca o­la­yın tu­rist çek­mek i­çin dü­zen­len­miş o­la­bi­le­ce­ği­ni­ de be­lirt­ti. Va­ti­kan yetkilileri şe­hi­re zi­ya­ret­çi tur­la­rı dü­zen­le­me­yi bı­ra­ka­rak tep­ki­si­ni gös­ter­di. Kut­sal Ba­ki­re hak­kın­da oluşan güncel efsaneler, Or­ta A­me­ri­ka’dan, Slav te­pe­le­ri­ne ka­dar bir­çok Hı­ris­ti­ya­nı cez­bet­me­ye de­vam e­di­yor. Ör­ne­ğin, Ni­ca­ra­gu­a Devlet Baş­ka­nı Vi­o­le­ta Bar­ri­os kü­çük bir kent o­lan Cu­a­pa’nın Mer­yem Ana ta­ra­fın­dan zi­ya­ret e­dil­di­ği­ne i­nanan­lar­dan bi­risi. İd­di­a­ya gö­re, Mer­yem Ana ki­li­se ça­lı­şan­la­rın­dan bi­ri­sine de­vam­lı me­saj­lar i­le­ti­yor. 1981’de Ma­na­gua’da ya­pı­lan bir a­yin­de 30.000 kişilik bir top­lu­luk kut­la­ma­lar sı­ra­sın­da gü­ne­şin renk de­ğiş­tir­di­ği­ni söy­le­diler ve bu o­la­yı Mer­yem Ana´nın zi­ya­re­ti­ne bağ­la­dık­la­rı­nı be­lirt­ti­ler. 1987’de Uk­ray­na’nın Hrus­hiw ken­tin­de 12 ya­şın­da bir ço­cuk a­yin sı­ra­sın­da ki­li­se­nin ü­ze­rin­de da­i­re­ler çi­zen Mer­yem Ana´yı gör­dü­ğü­nü ve ko­münist­ler ta­ra­fın­dan vu­rul­du­ğu­nu söy­lü­yor­du. Da­ha ya­kın­lar­da A­me­ri­ka’da da Mer­yem Ana´yı gör­dü­ğü­nü söy­le­yen­ler ol­du. Den­ver ya­kın­la­rın­da “Mot­her Cab­ri­ni” tür­be­si­ni zi­ya­ret e­den bin­ler­ce ki­şi­ye a­çık­la­ma ya­pan ra­hi­be The­re­sa Lo­pez, yedi haf­ta i­çin­de sık sık Mer­yem Ana´nın o­na gö­rün­dü­ğü­nü ilan et­ti. Bu sı­ra­da ki­li­se bir ko­mis­yon ku­rdu ve bu tür o­lay­lar a­raş­tı­rıl­ma­ya a­lın­dı. Komisyonun işi çoktu zira Mer­yem Ana´yı gör­düğünü söy­le­yen­le­rin lis­te­si e­pey ka­ba­rık­tı. California, Santa Ana´dan Meksikalı göçmen kadın Irma Villegas, 1991 Ekim´inden başlayarak mozaiklerin üzerinde yedi hafta süreyle her sabah yapılan ayinde Meryem Ana´yı gördüğünü ve ilişki kurduğunu söyledi; Villegas; "Meryem Ana bana halkla konuşmamı söyledi, ben de bunu yapıyorum."diyordu. 20.Yüzyıl son­la­rın­da Mer­yem Ana´yı gör­dü­ğü­ne i­na­nan bir grup in­san Lo­u­i­si­a­na’da "Mir-Barış" adlı kulüp kur­du­. Ü­ye­ler­den bi­risi o­lan Mi­mi Kelly, gru­bun in­san­lık a­dı­na i­yi şey­ler yap­mak is­te­yen­le­rin ka­rar­lı­lı­ğıy­la ku­rul­du­ğu­nu söy­lüyordu. Med­ju­gor­je’de ge­çen Mer­yem Ana olayına i­na­nan ka­la­ba­lık bir grup, bu kulü­bün a­dı al­tın­da ga­ze­te­le­re bin­ler­ce mek­tup yaz­dı­lar ve bir­çok kon­fe­rans dü­zen­le­di­ler. Ay­rı­ca Yu­gos­lav­ya’da bu­lu­nan 70 ta­ne “ Mer­yem A­na te­le­fon hat­tı" a­raya­cak me­rak­lı­la­rı bek­li­yor. Mer­yem A­na’yı gör­dü­ğü­nü ya­ da bir me­saj al­dı­ğı­nı söy­le­yen­ler bu nu­ma­ra­yı çe­vi­ri­yor­lar. Ay­rı­ca son 16 ay­dır yap­tık­la­rı ey­lem­ler­de kul­la­ndıkları a­fiş­ler­de Mer­yem A­na’nın “Sizlere, Tan­rı’nın si­zi sev­di­ği­ni söy­üyor.” şek­lin­de slo­gon­lar kul­la­nı­yor­lar. 16 ay içinde Teksas´da bu sloganın yazılı olduğu 16.000 billboard asıldı. Papa, herşeye rağmen, olanlardan memnun, vatanı Polonya´da Meryem Ana sevgisi gittikçe artıyor; şim­di­ye ka­dar Mer­yem A­na fi­gü­rü, Meryem Ana Evi´nden do­la­yı Müs­lü­man Türk­le­r, Ku­düs nedeniyle de Mu­se­vi­le­r, İsveçli Lüteryanlar ve 1920´de de Sov­yet Bol­şe­vik­le­r üzerinde etkili ol­du. Şim­diki Rusya´da ise "Black Madonna" ikonunun bulunduğu ki­li­se­ler do­lup ta­şı­yor, üs­tü­ne üst­lük ko­mü­niz­min kar­şı­sın­da Mer­yem Ana kavramı birleştirici bir unsur a­ra­cı o­lu­yor­. Pa­pa Jean Pa­ul II, bu fır­sa­tı iyi kul­lanıyor, cüp­pe­si­ne altın "M" ar­ma­sı dik­tir­di, bir­çok tür­be zi­ya­re­ti yap­tı, a­dı­na du­a­lar o­kut­tu. 1981´de Vatikan´da Mehmet Ali Ağca tarafından vurulmasının 13 Mayıs´a yani Meryem Ana´nın Fatima´da üç çocuğa görünme olayının yıldönümüne raslamasının ilahi bir işaret olduğuna da inanıyor.

 

Kutsal Anne, Komünizm düşmanı bir politikacı mı?

 

Ay­rı­ca di­ni bü­tün Av­ru­pa­lı­ların ko­mü­niz­mden bu yol­la u­zak tu­tu­lduğu da kabul ediliyor ve Pa­pa gi­bi daha bir­çok ki­şi­yi de mem­nun e­di­yor­. 1917´deki Fatima olayında Meryem Ana, kehanetlerde bulunmuştu, tanıklardan birisi olan şimdiki Rahibe Lucia´ya göre, Meryem Ana´nın önemli kehanetlerinin içinde Sovyet gücünün yokolacağı da vardı ve Lucia bizzat Papa´ya ve Vatikan üst düzeyine onun "Lekesiz Kalbi" tarafından Komünizm´in silineceğini özel olarak anlatmıştı. Sovyetlerin yıkımının 1984´de başlayacağını söyleyen Lucia yanılmamıştı çünkü aynı dönemde ortaya çıkan Mihail Gorbaçov´un yükselen gücü sonun başlangıcıydı. İnanılması güç ama bugün özellikle ABD´de hala birçok insan, Komünistlerin Hz.İsa´nın kutsal annesi tarafından yokedildiklerine inanıyor. Ay­rı­ca da­ha ön­ce geçen Mer­yem Ana´nın ki­li­se­nin ü­ze­rin­dey­ken ko­münist­le­r tarafından vur­uldu­ğu­nu söy­le­yen 12 ya­şın­da­ki ço­cuk öyküsü de, hal­kı u­zun sü­re meş­gul et­ti. Vurulma öyküsü, to­ta­li­ter Sov­yet hü­kü­me­ti­ne du­yu­lan an­ti­pa­ti­yi daha da art­tır­dı. Aslında, böy­lesine güç­lü i­nanç­la­rın ya­şan­dı­ğı top­lum­da Mer­yem Ana´nın ye­ni­den can­lan­dı­rıl­ma­sı bir de­re­ce­ye ka­dar ka­bul e­di­le­bi­lir, fa­kat on­dan ge­len me­saj­lar ol­du­ğu­nu id­di­a et­mek pek ka­bul e­di­lebilir değildir. Va­ti­kan bir ara Mer­yem Ana´nın be­ka­re­ti ve an­ne­li­ği sim­ge­le­di­ği­ni be­yan e­den a­çık bir mek­tup ya­yım­la­dı. Va­ti­kan her ka­dı­nın ken­din­de bu­la­bi­le­ce­ği bu i­ki ö­zel­li­ğin Mer­yem’de ol­du­ğu­nun al­tı­nı çiz­miş ol­du. Bunlar anti-komünist kişilikte oluşan aile kavramı koruyuculuğunun yanısıra bakirelik ve de annelikti. Ama Pa­pa ka­dın­la­rın ra­hip o­la­ma­ya­cak­la­rı­nı da söy­lü­yor­du. “İ­sa, e­ğer ka­dın­la­rın ra­hip ol­ma­sı­nı is­te­sey­di, Mer­yem en baş­ta ge­lir­di.” derken ka­dın­la­ra, sırf Mer­yem Ana bir ev ka­dı­nı ol­du­ğu i­çin ka­ri­yer­le­ri­ni bı­rak­ma­ma­la­rı­nı da ö­ğüt­lü­yor­du. Ve Pa­pa Mer­yem’in i­ta­at­kar­lı­ğı­nı ve fe­da­kar­lı­ğı­nı ö­ver­ken bu­nun er­kek e­ge­men­li­ği yü­zün­den de­ğil, Tan­rı is­te­ğiy­le ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor­du. Böy­le­ce Mer­yem Ana´nın ev kadınlığı ve kocasına hizmet etmesi i­la­hi bir gö­re­ve dö­nüş­tü­rü­lü­yor­du.

 

 

 

Meryem Ana´ya yasaklar konmuştu!

 

Fa­kat fe­mi­nist­ler ki­li­senin bu yorumundan hoşnut değildiler. Te­o­lo­ji Pro­fe­sö­rü E­li­za­beth John­son, Mer­yem Ana´nın yü­ce­lir­ken pa­sif­leş­ti­ği­ni, er­kek e­ge­men top­lum­da i­ta­a­te ve be­ka­re­te mah­kum e­dil­di­ği­ni, seksin ona yasaklandığın söy­ledi. Fe­mi­nist­ler Mer­yem Ana´ya dün­ye­vi var­lı­ğın u­nut­tu­rul­du­ğu ka­nı­sın­da­lar. Johnson ekliyordu; "Güncel cinsiyet hiyerarşisinin burada güçlü izleri görülüyor..." Fark­lı bir dü­şün­ce akı­mı daha var. Bu ye­ni a­kım Mer­yem Ana´yı, dünya anneliği gö­revini taşıyan sosyal bir yargıç olarak tanımlıyor ve er­kek­le­rin e­ge­men­li­ği­ni kut­sal bir gö­rev­le yık­tı­ğı­nı dü­şü­nü­yor. İn­gil­te­re’de bir ra­hi­be o­lan La­vi­ni­a Byrne;” İ­sa çar­mı­ha ge­ril­di­ğin­de tüm yan­daş­ları ka­çar­ken, o oğ­lu­nun ya­nın­day­dı” di­ye­rek Mer­yem’i bir güç a­bi­de­si ha­li­ne ge­ti­ri­yor ve ona güçlü kadın imajını veriyor ve ekliyor; "O, yaşamı boyunca oğlunu izledi ve onun felaketine katlanabildi." diyor. Fran­sız ya­zar Nic­o­le Ec­hi­vard’da aynı çizgiyi izleyerek; "Tanrı´nın Annesi imgesi, kadınların sevgi ve toplum için yaşamaları olgusundan kaynaklanır, bu imge güçten ve robotlaşmış bir kişilikten daha üstündür. Meryem Ana çoğu zaman çoğu zaman liberal, çoğu zaman nedenselcidir, en doğru kararları vermiştir ve tüm annelerden çok ötede olan bir sorumluluğu simgeler.." diye yazıyor. Ba­zı­la­rına göre o­la­yın po­li­tik ya­nı ü­ze­rin­de de du­rulmalı. Ro­ma An­ge­li­um Ü­ni­ver­si­te­si­´den Prof.Mary O’Dris­coll, “Mer­yem zulm e­di­len­ler ve fa­kir­ler i­çin a­yak­tadır” derken Mag­ni­fi­cant´da (Mer­yem A­na’nın i­la­hi­si Lu­ka İncili 1) Tan­rı´nın hamile Mer­yem için söy­le­dik­le­ri­ni ha­tır­la­tı­yor; ”Kud­re­t, Tan­rı´nın tah­tından in­diril­miş­tir­ ve dü­şük se­vi­ye­lerdekiler için yü­kselt­ilmiş­tir; aç­lı­ğı gü­zel şey­ler­le dol­dur­du ve zen­gi­nliği boşluğa yolladı”. Bu tür revizyonist yo­rum­lar as­lın­da Va­ti­kan’a kar­şı de­ğil­dir. 1974’de Pa­pa VI Pa­ul, Mer­yem Ana´yı şöyle tanımlıyordu; "Acıyı ve yok­sul­lu­ğu, göç ve sür­gü­nü bi­len deneyimli, sabırlı ve hoşgörülü bi­r kadın ve o gü­cün a­na­sıdır" ve Jean Pa­ul I­I’de ay­nı şey­le­ri söylüyor ve; "Saf ve tüm sevgi için kendini kurban etmek; en bü­yük a­cı­la­rın üs­te­sin­den gel­me yeteneği, sınırsız sadakat ve yorulmaz bir görev aşkı; işte Mer­yem Ana budur..." diyordu. Fa­kat bütün bunlar tutucu kilisenin ve yandaşlarının görüşleri di­ğer ba­zı gö­rüş­leri ve gerçekleri; peki ya karşıda neler var?

 

* Ba­ki­re ge­be­lik

 

Mat­ta ve Lu­ke İn­cilleri, Mer­yem Ana´nın bir ba­ki­re ol­du­ğu­nu ve Hz.İ­sa’nın mu­ci­ze­vi bir şe­kil­de ba­ba­sız doğ­du­ğu­nu an­la­tırlar. Hat­ta daha es­ki ya­zıt­lar­da bu i­nan­ç doğ­ru­lanır. Hı­ris­ti­yan­lık bu i­nanç ü­ze­rin­de ıs­rarlıdır. Fa­kat ba­zı li­be­ral Ka­to­lik bilginler ve aynı paraleldeki Pro­tes­tan dü­şü­nür­le­r bu edebi gerçek anlatımında kuşkulular. Ra­hip Ray­mond Brown, ABD´de İn­cil a­ra­cı­lı­ğıy­la yol gös­ter­erek, so­ru­na “çö­zü­le­mez” tanımını getirerek bir ne­vi ta­bu oluşturuyor. Ama tar­tış­malar durmuş de­ğil; Det­ro­it Üniversitesi’den teolog Ja­ne Scha­berg tutucu inançları küçümsüyor, evlenmemiş Mer­yem Ana´nın Yu­suf’la ni­şan­lan­ma­sı­na rağ­men baş­ka bir a­dam­dan ha­mi­le kal­dı­ğı­nı ve onun öz­gür bir ka­dın ol­du­ğu­nu id­di­a e­derek; "erkeklerle ilişkisi var şeklinde tanımlanamaz ve asla yıpratılamaz." diyor.

 

* E­be­di ba­ki­re­lik

 

15 yüzyıl öncesinden kalan bir Ka­to­lik ve Or­ta­doks inancına göre Mer­yem Ana her­za­man ba­ki­redir. Bu­nun an­la­mı­, Yu­suf’la hiç seks yap­ma­dığı ve İn­cil’de yaz­dı­ğı gi­bi İ­sa’nın kar­deş­le­rinin ay­nı za­man­da onun ku­zen­le­ri ol­du­ğu demektir. Bu inanç ra­hip­ler ve ra­hi­be­ler i­çin be­ka­ret ge­le­ne­ği­ni sağ­lam­laş­tı­rır. A­ma Pro­tes­tan­lar için bu böyle değildir, onlar ra­hip ve ra­hi­be­le­rin ba­ki­re kal­mak zo­run­da ol­ma­dık­la­rı­nı sa­vu­nurlar. Ay­rı­ca li­be­ral ka­to­lik­ler­ de, sek­sin ki­li­se i­çin a­yıp sa­yıl­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği gö­rü­şün­de­ler. Teolog Ranke-Heinemann Meryem Ana´dan normal annelik ve seksüellik hakkının çalındığını belirtiyor ve "Bu olay canavarca uydurulmuş nörötik bir seksüel fantazidir..." diyerek sert bir çıkış yapıyor. Heinemann´a Vatikan´ın cevabı belli; "Kilisenin seksle ilgili bir sorunu yok, bunu dünya biliyor."

 

* Gü­nah­sız ge­be­lik

 

Bu görüşe göre Meryem Ana günahsızdır yani doğduğu gibi saftır, inanç 1854 yı­lı­na ka­dar Ka­to­lik ki­li­se­si ta­ra­fın­dan bir dog­ma o­la­rak su­nul­du. Kim­se­nin Mer­yem’in ge­be­li­ği hak­kın­da söz söy­le­me yet­ki­si yok­tu ve Meryem Ana mükemmel bir yaşam sürdürmüştür. Fa­kat pro­tes­tan­lar bu­na da şid­det­le kar­şı çıkıyorlar; Hz.İsa´dan başka kimsenin günahsız olamayacağını ve Mer­yem Ana´nın da in­sa­ni gü­na­h iş­le­miş ol­ma­sı­nın gerektiğini söy­lemekteler. Yazar Marina Warner, "Bakire Meryem Miti ve İnancı" adlı kitabında böyle bir inanç yüzünden Meryem Ana´nın insan ırkından dışlandığını belirtiyor. Ay­rı­ca Mer­yem Ana´nın tüm in­san­lık­tan ay­rı­lan bir du­ru­mu sokul­ma­sı Hz.İ­sa’nın din­sel gü­cü­nü de teh­li­ke­ye a­ta­bi­lir­. Tar­tış­ma­lar sü­rü­yor, bir­çok ki­şi gü­na­hı yal­nız­ca Tan­rı’nın be­lir­le­ye­bi­le­ce­ği­ni görüşünde. Mer­yem Ana´nın gü­nah iş­le­miş ol­ma­sı­ Hz.İ­sa’nın pey­gam­ber­li­ği­ne göl­ge dü­şür­mez, deniyor. Pro­tes­tan ki­li­se­si bir di­zi a­çık­la­ma yap­tı, on­la­ra gö­re, Mer­yem Ana´yı bir a­zi­ze o­la­rak gös­ter­mek ve o­nu ner­dey­se Tan­rı­laş­tır­mak veya ona "Tanrı´nın Annesi" demek ki­li­se­nin sı­ğın­mak zo­run­da kal­dı­ğı bir ol­gudan başka birşey değildir.

 

Peki, acaba gerçekten yaşadı mı?

 

Şim­di her­kes Mer­yem Ana´nın ro­lü­nü tar­tı­şı­yor. Ka­to­lik ve Lut­he­ran ki­li­se­le­r Mer­yem Ana´nın Hz.İ­sa’ya or­tak ko­nu­ma gel­me­sin­den ra­hat­sız­lar, çün­kü hiçbir in­sa­n Hz.İ­sa’ya or­tak o­la­maz. Bu du­rum­da Ka­to­lik­ler, Mer­yem Ana´yı a­ziz bir an­ne ve hiz­met­kar o­la­rak gös­te­re­rek, o­nu di­nin ya­yıl­ma­sı i­çin oğ­lu­na or­tak ol­ma ko­numu­dan u­zak­laş­tır­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Fa­kat fe­mi­nist­ler, Mer­yem Ana´nın Tan­rı’nın hiz­met­çi­si ve yıp­ran­mış bir an­ne o­la­rak yo­rum­lan­ma­sı­nın yan­lış ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor­lar. On­la­ra gö­re Mer­yem, öz­gür ve ce­sur bir ka­dın­dı, oğ­lu­nun sa­va­şı­na yar­dım e­den tek ki­şiy­di ve bel­ki­ de ba­ki­re de­ğil­di. Bu du­ru­mun far­kı­na va­ran bazı din bi­lim­ci­ler Mer­yem Ana´nın bu i­maj i­çin­de varol­ma­sı­nın po­pü­la­ri­te­si­ni ar­tır­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor­lar. Ateist bilimin manşetinde ise şöyle yazıyor; Meryem Ana diye bir insan yaşamış değil, ortada çok eski pagan inançlarından gelip, Hıristiyanlığı etkileyen bir ana tanrıça saplantısından başka birşey yok. Hatta, bu konuda BBC´de her iki dinin en üst düzey uzmanlarının katıldığı bir dizi tartışma yapıldı; konu, gerek Hz.İsa´nın, gerekse de Meryem Ana´nın yaşayıp yaşamadıklarıydı. Ama bu başka bir yazının konusu...

 

Önemli bir görüş de Berkeley Üniversitesi profesörlerinden Dr.Sandra Schneiders´den geliyor; "Bu ölü bir dalganın yükselişine benziyor, tanrıça tanımlamaları, ilahi feminenlik ünvanları, erkek bir tanrıya benzerlik gibi şeyler geçmişte kaldı. Meryem Ana´nın popülaritesinin gittikçe artmasının bütün bunlarla hiç ilişkisi yok. Musevi-Hıristiyan inancı sadece erkekler içindir ve burada ilahi feminizm ağlayışının dışarı sızabileceği küçücük bir çatlağa raslayamazsınız." İn­san­lık ba­zen Mer­yem Ana´ya ağ­lı­yor, ba­zen o­nun­la övü­nü­yor. Meryem A­na, ya güç­lü bir ka­dın ya ­da a­ciz bir e­be­beyn; Fedakar bir anne veya bir savaşçı veya bağımsız ya da acılar içinde yaşamış bir kadın; bütün bunlar batı uygarlığının çizdiği kalıplar ve Mer­yem Ana ba­tı dün­ya­sı­nın ö­nem­li bir par­ça­sı. Mil­yon­lar­ca in­san o­nun­la il­gi­li gi­ze­mi çöz­me­ye ça­lı­şı­yor. Bu kadar farklı düşünce ve inanç arasında tek bir ortak nokta var; her­kes Mer­yem Ana´nın kut­sal bir an­ne o­la­rak gö­re­vi­ni yap­tı­ğı­nı tartışmasız kabul ediyor.

kaynak

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

meryem'e gökerin kraliçesi ünvanını paganizmden geldiği söylenir

ayrıca artemis yerine 12 yıldızdan tacı ile meryem'in geçtiği iddalar arasında

yazıyı daha önce okumuştum.paylaşım için teşekkürler

birde utangaç masum temiz vb...anlamları dışında bazılarına göre tanrı'nın en sağlam rakibi =)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...