Jump to content

Truve Antik Kenti ve Katmanları


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

İl merkezinin yaklaşık 25 Km güneybatısında İntepe bucağı,Tevfikiye köyü Hisarlık mevkiindedir. Truva ya olan ilgiyi mitolojik öyküler başlatmıştır.

 

Homeros tan başka Diktys,Kretensis,Vergilius ve Frrigyalı Dares bir çok söylenceyi kendilerinden sonraya aktarmışlardır. Bir söylenceye göre Truvanın bilinen ilk kralı Teukros tur kendisinden

 

TRUVA NIN BUGÜNKÜ PANAROMASI

 

sonraki kral damadı Dardanos tur. Dardanos ise Atlas ın kızı Elektra ile Zeus un oğludur,onun oğlu Erikhthonios ise Truva halkına adını veren Tros un babasıdır.

 

Tros un üç oğlu olur , ilos,Assarakos,Ganymedes bunlardan İlos kral olur ve kentin diğer adı İlion onun adından gelmektedir. İlos un oğlu Laomedon kral olunca kentin surlarını yaptırmaya başladı ve tanrı Apollon ile Poseidon kendisine yardım ettiler. Lamedeon un oğullarından biri olan Priamos İliada destanındaki Truva savaşlarındaki Truva kralıdır ve Paris ile Hektor un babalarıdır.

 

1870 yılında başlayan Truva arkeolojik kazıları günümüzde devam etmektedir.Yaklaşık 130 senedir süren kazılardan elde edilen veriler ışığında Çanakkaledeki antik kentler içinde en fazla bilgi Truvaya aittir.

 

İlk kazıları Alman arkeolog Heinrich Schilemann başlatmıştır.Hazine avcılığını andıran ilk kazılar sistemsiz ve bilimsellikten uzak yapıldığından kalıntıların önemli bölümü hasar görmüştür. Kral Priamos un hazine sandığı ve çok değerli eşyalarla mücevherlerden oluşan hazinesini Schilemann ın ortaya çıkararak yurt dışına kaçırdığı kesindir.1882-1884 yılları arasında yapılan kazılara danışman olarak katılan W.Dörpfeld kentte dokuz kültür evresi tespit etmiştir.

 

1932-1938 yıllarında Carl Blegen önceki kazılardaki bilgilerden yararlanarak bu dokuz kültür evresinde otuzdan fazla yapı katı olduğunu meydana çıkarmıştır.

 

Dönem I (İ.Ö. 3000-2500)

Dönemin başında kent küçük bir kale görünümündedir. 10-11 evreli yerleşim çağdaşlarına göre daha gelişmiş bir teknik göstermektedir.Yapılarda taşlar balıksırtı dizilmiş,kale kapısı kubbelerle korunmuştur,taş temel üzerine kerpiç duvarlıdır.

 

Ortaya çıkarılan ön avlulu,ocaklı bir ev megaron türünün en eski ve öncü örneklerindendir.

I Dönemin çanak,çömlek türü eşyalarının tümü el yapımı ve çoğu astarlı pişmiş topraktır.İnsan yüzü biçiminde kaplar,çakmak taşından bıçaklar obsiyen den kesici aletler,bakır iğne ve deliciler bu dönem buluntuları arasında sayılabilir.

Truva I kültürü dönemi Ege kültürü ile bağıntılıdır ve bu yerleşme büyük yangınlarla son bulmuştur.

 

 

 

 

 

Dönem II (İ.Ö. 2500-2300)

Truva I kültürü kesintisiz devam etmiştir ve yedi evreli bir yerleşmedir. Kale surları daha geniş bir alanı çevreler, Truva II batı dünyasında belirlibir plana göre düzenlenmiş ilk kentlerdendir.

 

Megaron lar cepheden aynı yöne gelecek şekilde dizilmiş,giriş megaron benzeri bir propylaion ile sağlanmıştır.Kentin güneybatı kapısı ve ona ulaşan 21 Km uzunluğunda 7.5m genişliğindeki rampa oldukça sağlamdır.

 

Duvarlar taş temel üzerine enine ve boyuna hatıllarla güçlendirilmiş kerpiç örgülüdür.

W.Dörpfeld in büyük megaron olarak adlandırdığı avlulu saray çeşitli bölümlerden oluşmaktadır ve bu katmanın en önemli buluntularındandır.Çanak çömlek yapımına bu evrede başlandığı görülmüştür.

Bu dönem bir saldırı ve yangınla son bulmuş ancak saldırganlar kenti işgal etmemişlerdir.

 

 

Dönem III (İ.Ö. 2300- )

( Dönem III-IV-V İ.Ö 2300-1800 arasındadır.)

Bu dönemdeki kültürde dönem II nin devamıdır ve Truva nın bir önceki dönemden daha büyüdüğü anlaşılmaktadır.

Görkemin ve zenginliğin azaldığı görülür yerleşim eskiye göre düzensizdir,duvarlar küçük ve taş örgülüdür,çanak çömlek yapım tekniklerinde fazla değişiklik olmamış ancak iki kulplu kaplara daha çok rastlanmaktadır.

 

Dönem IV

Bu dönem beş evrelidir. Evlerde kubbeli fırınlara ilk olarakbudönemde rastlanmıştır .Kazılarda bu dönem genişlemesinde sur bulunmadığı anlaşılmıştır.

 

 

Dönem V (İ.Ö. -1800)

Üç ya da dört evreli bu dönemde hiçbir iç sura rastlanmamıştır yapım tekniği biraz daha gelişmiştir.Evler düzgün,planlı,büyük salonlu ve birkaç odalıdır,duvarlar incelmiş ve düzgünleşmiştir . Dönem V ile Truva da ilk tunç çağı son bulmuştur.

 

Dönem VI (İ.Ö. 1800-1250)

Bu dönem sekiz evrelidir ve son iki evresi kentin en parlak dönemidir bu katman önceki yerleşimlerden çok farklıdır,hatta mimari bir stile ulaştığı söylenebilir,binalar daha korunaklı,yüksek nitelikli,ve estetiktir.Dönemin en önemli yapısı,özgün planı ve teknik üstünlüğü ile surlardır.Orta tunç çağının en iyi savunma yapısı tunç çağının en iyi savunma yapısı olarak nitelendirilmektedir.

Dış cephesi şevli (meyilli) tekniğindedir,her on metrede bir çıkıntılar yapılmıştır,kuzeydoğudaki kule keskin köşeli mimarisi yanı sıra boyutları ile de dikkat çekicidir. (8-18 m genişlik) . Ana kaya için oyulmuş bir su sarnıcı bulunmaktadır,yerleşim ayrık düzenek evlerden oluşur,konutların kente bakan yüzleri dar surlara bakan yüzü ise daha geniştir.İki dizi halinde on sütun kaidesi olan yapıya rastlanmıştır .(bu kaideler üst katı taşıyan ağaç sütunlarla ilişkilidir)

Surların dışında küp mezarlara rastlanmıştır.Bulunan bazı parçalardan anlaşıldığına göre dönem VI da Ege dünyası ile yakın ilişki içindedir.Blegen göre VI dönem korkunç bir depremle son bulmuştur.

 

 

DönemVII (İ.Ö.1250-1000)

Bir önceki yerleşim üzerine kurulmuş yoksul bir yerleşim görünümündedir,yerleşmeyi çevreleyen surların bir bölümü onarılmıştır.Kazılarda kentin kuzeydoğusunda bir çok ev bulunmuştur,bu

evlerde toprağa gömülü pitos ların bulunduğu halkın erzak stok u yaptığını gösterir.Blegene göre İliada ya konu olan Priamos un kenti bu yerleşimdedir. (Prof. Akurgal a göre de VI-h evresidir)

 

Balkanlardan gelen halkların katkısıyla kent adeta yeniden kurulmuştur,bu dönem de büyük bir yangınla son bulmuştur.

 

 

Dönem VIII (İ.Ö.1000-İ.Ö.85)

İ.Ö.1000 den sonra farklı bir yapıya rastlanmamıştır bu da kentin uzun süre terk edildiğini göstermektedir.Yunan lıların yöreye gelişleriyle yerleşme canlanmıştır.

 

 

ruva şehri, İlyada'da anlatıldığına göre Truva'nın kuruluşuna bizzat tanrılar iştirak etmişler; Apollon ve deniz tanrısı Poseidon, şehrin çevresini surla çevirmişlerdir.

 

İlyada destanında Homerosun açıkca Akhaların yanında yer aldığı görülüyor, ama şair Truvalılar'ıda aşağılamıyor.

Truva şehrinden bahsedilirken sık sık şu ifadeler kullanılıyor: Kutsal, büyük, zengin, ışıklı, mutlu, geniş, muhkem, yüksek surlu, sağlam yapılı, kalabalık nüfuslu, gibi. En çok kullanılan sıfatlar ise "kutsal ve büyük".

 

"Bir zamanlar ölümlü insanların hepsi, Priamos'un kenti zengin ve mutlu derlerdi; altın dolu tunç dolu" diye bahseder Hektor doğduğu şehirle ilgili olarak. *ilyada 288-289

 

Truvalılar da öyle: Aziz, ulu, zengin, mağrur, müreffeh, karakterli, yel gibi giden büyük at sürüleri olan insanlar. Atları süslü, kökreteleri muhteşem.

 

Savaşan tarafların kullandıkları silahlar da farklıdır ve bunlar arasında mızrak, harbe ve kargı en baş sırayı işgal eder. Bunun yanında kılıç, hançer, topuz, teber, enli kılıç ve taş da kullanırlar.

Özellikle Truvalılar'dan bahsedilirken sık sık ok ve yaydan söz edilir.

 

Truvalıların yayları eğri, kıvrık ve katışıkdır ki, bu da onların M şeklinde Türk yayı kullandıklarını gösterir.

 

Destanda Truvalı casus Dolon için şöyle deniliyor:

"Dolon attı omuzlarına kıvrık yayını ve sadağını" sayfa-333

 

Bir başka yerde ise Dolon'un 'kıvrık yayının' 'parçalara ayrılabilir' olduğundan bahsetmektedir.

Dolon'u esir eden Odysseus ile Diemedos'ten bahsedilirken de onun yayının M şeklinde olduğundan söz edilir.

Homeros Dolon'un giysisini anlatırken ise: "Boz bir kurt postunu giydi üstüne"

 

Ve yine: "Aldılar başından sansar derisi tolgayı, kurt postunu, kıvrık yayını, iri kargısını"

 

Bilindiği gibi kurt, Türk halklarının totemik hayvanıdır. Rus vakayinamelerinde Kıpçak hanı Bonyak'ın savaşa girmeden önce bozkıra çekilip kurt gibi uluduğundan bahsedilir.

 

Akhalıların kalkanları katmerli, konveks, yüksek; Truvalılarınki ise yuvarlaktır. Bu Truvalıların Türklerin ataları ve akarabaları olduğunu gösteren bariz detaylardan biridir. Truva savaşlarına katılanlardan Odysseus, ulu şehrin müdafileri hakkında şöyle der:

"Çok iyi savaşan adamlarmış, iyi gererlermiş yayı, binerlermiş tez giden ayaklı atlara..

 

Homeros'ta ölen savaşçının arkasından göz yaşı dökme geleneğiyle ilgili olarak şu satırları görüyoruz.:

"hep birden akşam yemeği yiyelim burada, üç kez sürdüler güzel yeleli atlarını ölünün çevresinde ağlaya hıçkıra."

Bu cenaze ritülleri tüm kadim Türk halklarında olan bir gelenektir.

 

Hatta Hun başbuğu Atillanın cenze töreni için Jordanes şunları anlatıyor.:"Bozkır ortasındaki ipek çadırın içine onun cesedini koydular. Muhteşem ve mükemmel bir manzaraydı. Tüm Hun kabilelerinin en seçkin süvarileri, sanki sirk gösterisi yapıyormuş gibi onun cesedinin bulunduğu yerin çevresinde halka halinde döndüler."

 

Jordanes süvarilerin Atillanın cesedi üzerinde kaç tur attıklarını belitmiyor. Fakat biz bu sayıyı Çin kroniklerinde eski Altay Türklerinin yuğ merasimini anlatırken görüyoruz.

"İçlerinden biri öldüğünde cesedi yurdun (çadırın) içinde bir seki üzerine konuluyor..Daha sonra at üstünde 7 defa yurdun çevresinde dönüyorlar ve her defasında yurdun giriş kısmı önüne geldiklerinde yüzlerini hafifçe çiziyorlardı. Bu sırada ağlıyorlardı ve kan ile gözyaşı biribirine karışıyordu."

Şu an halen kullandığımız Türklere ait olan kan ağlamak deyimi bu gelenekten gelmektedir. Göz altlarını çizen savaşçının gözyaşı ile birleşen kanın görüntüsü, "kan ağlamak" olarak nitelendirilmiştir.

 

İlyada'da ise ölenin şerefine saçını kesme adetinden bahsedilirek, şöyle deniliyor;

"Akhilleus dedi, doğru değil suyun altına değmesi, ateşe vermeden Patraklos'u, doğru değil, üstüne mezar dökmeden, kesmeden saçlarımı

 

Yine bu gelenek Türk kavimlerinin ölünün arkasından, bir yas işareti olarak saçlarının bir kısmını kesme geleneğidir.

 

Homerosun İlyada'sındaki Truva geleneklerine baktığımızda, yine kullandıkları silahları ve yaşam biçimlerini incelediğimizde Truvalıların Türklerin akrabası olduğu sonucu rahatça söyleyebiliriz..

 

 

alıntıdır

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...