Jump to content

René Char - Her Konuda Direniş


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Benim ülkemde, teşekkür edilir.

 

Ben şimdi René Char’ın ahlaki, psikolojik ve yaratıcı açılardan bir sebep oluşturduğu sayısız insandan biri olarak yazıyorum. Neredeyse otuz beş yıldır, René Char sayesinde yazları Vaucluse’da geçirdim. Burada küçük evim için verdiği kitaplar, kartpostallar ve fotoğraflarla çevrili olarak yaşadım. Çocuklarım ona çizdikleri resimleri yollardı, o da onların fotoğraflarını camlı kitaplıklarında saklardı. Kışları, New York’taki City University’nin yüksekokulunda ders veriyordum ve burada sık sık Char’ın yazdıkları ve hayatı üzerine konuşuyorduk. Ama ben daha çok onun Vaucluse’daki ya da çadır bezinden yapılma sandalyemizi kırmamak için bir şarap kasasına oturduğu zaman ona makileri hatırlattığını söylediği Mormoiron’daki küçük evimdeki varlığını hatırlıyorum. Ya da Busclats’da, L’Isle-sur-la-Sorgue’daki evinde, çevirdiğim şiirleri veya onun hakkında yazdığım kitap hakkında konuştuğumuz zamanları hatırlıyorum. Bunların bir kısmını önümüzdeki yıl Boston’daki Black Widow Press’ten çıkacak olan, Nancy Kline’la beraber hazırladığımız Furor and Mystery and Other Texts kitabı için yeniden çeviriyorum.

 

Char’ın résistant olarak yaşamı konusunda bir şeyler yazmak istiyorum. O sadece savaşta –Leaves of Hypnos’un [Hypnos Yaprakları] şahitlik ettiği gibi– bir direniş savaşçısı değil, hayatı boyunca, ahlaki düzlemde de bir savaşçıydı. İçinde bulunduğu mücadelelerin en bilinenleri, haklarında bu metinleri yazdıkları olsa da bunlara indirgenemeyeceğini burada iddia ediyorum. Tabii ki aforizmaya benzeyen eserlerindeki sözün ağırlığı, şimşek çakmalarına benzeyen ani bilgi patlamalarının eşi benzeri yoktur. Ama burada öğrendiği ve geride bıraktığı metinlerde bize öğrettiği –yıllar boyunca yaptığımız sohbetlerde olduğu gibi– hayatı boyunca yazmaya ve düşünmeye devam etmekti (buna ek olarak arkadaşlarının ve eleştirmenlerinin hayatları boyunca da bunlara devam etmesiydi). Bu tarihsel ve harici olaylar içte de iz bıraktı. Bana önce öldürmek gerektiğinden ve bunun nasıl aklından çıkmadığından bahsedişini hatırlıyorum. Arazisinde dolaşan ve düşmanla işbirliği yapanlara şahitlik etmeyi reddeden Louis Curel de la Sorgue’a olan saygısının ne kadar büyük olduğunu anlatmıştı. İlk olarak, benim aklıma gelmeyen, bu metni çevirmem konusunda ısrarcıydı.

 

Şimdi, ahlaki mücadelesi devam ediyordu. Sadece Sorgue Nehri’ndeki kirliliğe, kimyasal atıklarını suya boşaltan ve balıkları öldüren fabrikalara karşı duruşunu düşünmeliyiz... Bu konuda bir oyun yazmış ve uzun bir konuşma yapmıştı. Picasso’yla Ventoux Dağı’nda nükleer tesislere, kalpsiz modern dünyanın temsil ettiği her şeye ve metinlerinden pek çoğuna karşı protestosu hâlâ geçerlidir. Gerçek mücadelelerin bunlar olduğunu söylerdi: “Ceci est le vrai.”

Yıllar içinde bana öğrettiği pek çok şeyden biri de, ister küçük olsun ister büyük, ahlaki olarak nahoş olan her şeyle her zaman mücadele etmek gerektiğiydi. İnandığımız prensiplerin bunlar olduğunu söylerdi, bunların kamusal açıdan görünümleri değil. Şu an, tarihsel gerçeklikten çok daha açıktı.

Bunu en gerçek şekliyle göstermek için, uzun zamandır aforizma olarak bildiğimiz ve ahlaki söyleme en uygun olan edebi biçimi seçti: La Rochefoucauld ve diğerleri gibi. Bu biçim bile kurallara karşı bir isyan içeriyordu; bunu tam da uzun ya da kısa bir şiir, ya da bir makale gibi en mantıklısı olarak görülebilecek biçimleri reddetmek için seçmiş gibiydi. Bu biçimi seçmenin şiirsel yolu hakkında bir gösterge olduğuna inanıyorum. Edebi ve sosyal normlara karşı bir isyan anlamına geliyor. Aforizma genellikle nasıl yaşamamız gerektiğinin bir göstergesi olarak ahlakçılıkla renklenir.

 

Şimdi, bu aforizmaları yeniden okurken onlarda nasihat veren bir yön görmüyorum, daha ziyade biçimin ve düşüncenin yoğunlaşması, daha sık kullanılan biçimlere karşı verilen bir mücadele – biçimin kendisinin hayatıyla ittifak kuran ruhun hayatına dair.

Tabii hiç kimse bir aforizmayla bir tren istasyonunu infilak ettirmedi. Ama bu biçimin bütün gerilimiyle ortaya koyduğu itiraz Rimbaud’nun “les assis” dediği, kendileri beğenmiş bir halde, huzur içinde oturanlar için tehlikeli hale geliyordu. Kibar bir karşılığı olmayan bir şekilde hareket etmek için bir teşvikti.

Aforizmaların bazı özelliklerinden bahsedelim: kısalık, başından beri belli bir gerginlik, yakından bakış, bir zorunluluk hissi. René Char’ın aforizmalarında metinlerinin geri kalanlarını da etkileyen bir parlaklık vardır: zorla ele geçirilemeyen incide toplanana benzer bir hümanizma. Aforizma düşünceyi nasıl yerelleştireceğini bilir ve bu, Char’ın genellikle çok sevdiği, bizim bildiğimiz ya da bilmediğimiz yerlere dair olan metinlerine mükemmel bir biçimde uygulanabilir. Yerelleşme, neredeyse her zaman siyasetçilerimizin çok sevdiği sıkıcılığa dair söyleyenlerin sorumlusu olan, tarafsızlaşan küreselleşmeye karşı bir savaştır. Char şöyle demişti: “Le poème est toujours marié à quelqu’un” (Şiir her zaman herhangi biriyle evlidir).

Char’ın hayatı boyunca yazdığı bu aforizmaları tekrar okurken bunların yazıldıkları zamana göre, diğer metinlere kıyasla çok daha az değiştiklerini fark ettim. Sanırım bu aforizmalarda olaylardan etkilenmeyen bir bilgelik var.

Yıllar içerisinde “souffle” ve “respiration” ya da nefes kelimeleri üzerine yaptığımız konuşmalardan bahsetmek istiyorum. Sonradan adı Fureur et Mystère olan kitabına “Trois Respirations” ya da “Üç Nefes” adını vermek istiyordu. Bu başlığı daha sonra onun eserleri üzerine yazdığım kitabımda kullanmamı istemişti. İsim İngilizcede aynı etkiyi yaratmıyor gibi gelmişti; hayatlarımızın büyük bir kısmını sevdiğimiz şairleri çevirmeye adayan bizlerin en büyük sınavlarından biri. Şair Yves Bonnefoy, “Asla sevmediğiniz bir şairi çevirmeyin,” demişti. Ben de çevirmedim, bundan sonra da çevirmeyeceğim.

Zaman zaman Char’da varlığını hissedebileceğiniz ağırlığın, derin üzüntünün etkisi 1963-65 arasında yazdıklarını bir araya getiren L’Age cassant’dan bu kısa metinle açıklanabilir.

 

Je suis né comme le rocher, avec mes blessures.

. . .

J’ai de naissance la respiration agressive

 

Doğduğumda kaya gibiydim, yaralarımla.

. . .

Doğuştan saldırgandır soluğum.

 

Ona acı çekmeyi, nefes almayı, büyümeyi öğretenin sadece deneyimler olmadığının, bunların doğası gereği kendisinde mevcut olduğunun da altını çiziyor. O René Char olarak doğdu, sonradan bu kişi olmadı. Son zamanlarda aforizmanın efsaneyle ilişkili olup olmadığını merak ediyorum. İkisi de ispat edilemeyen ama abartılı olasılık kurallarına göre işleyen şeyleri kabul eder. William Carlos Williams’ın bir dağa benzettiği René Char’ın boyu da “abartılı”dır. Her açıdan, kuralların dışındadır.

 

Char’ın aforizmalarını çevirmekten büyük keyif aldım, özellikle seri halinde olanları. Ustaca kısalıkları ve açıklıkları konusunda kafa yormak da ayrıca zevkliydi. Hiçbir zaman gereğinden fazla şey söylemezler. Partage formel’in 42 numarasına bakın:

 

Etre poète, c’est avoir de l’appétit pour un malaise dont la consommation, parmi les tourbillons de la totalité des choses existantes et pressenties, provoque, au moment de se clore, la félicité. (1945)

(Ozan olmak, içildiğinde, var olan ve sezilen tüm nesnelerin kasırgaları arasından, sessizliğe gömülme anında mutluluk getiren bir tasaya susamış olmak demektir.)

 

Son kelimeyi, “félicité”yi beklerken neredeyse bütün aforizmalarındaki gibi sonuçta çözüme bağlanan iki zıtlık görürüz. Burada tasa ve kasırga, son anda büyük bir mutluluğa yol açar.

Aforizmalardaki yoğunluk o kadar derindir ki, ancak gerilim altında çözülebilir... ancak bir şiirde ya da düzyazıdaki gerilim daha uzun sürede çözülür. Zıtlıklara dayanan bir aforizma da şudur:

 

obéissez à vos cochons qui existent;

j’obéis à mes dieux qui n’existent point.

 

var olan domuzlarınıza itaat edin;

ben var olmayan tanrılarıma itaat ederim.

 

Bu emir karşısında biz okurlar bir şey yapmak ya da yapmamak zorunda kalırız... Burada her şey yakından görülür; uzaktan yargılanmaz. Bu yüzden şair şunu önerir:

 

Penchez-vous, penchez-vous davantage. Il ne sort pas toujours indemne de sa page, mais comme le pauvre il sait tirer parti de l’éternité d’une olive. (1945)

(Eğilin, daha çok eğilin. Sayfasından sağ salim kurtulmaz o her zaman, ama tıpkı yoksul gibi bir zeytinin sonsuzluğundan yararlanmayı bilir.)

 

Bu da Char’ın küçük evimin duvarına asmam için bana verdiği yazılardan biri:

 

Ce qui vient au monde pour ne rien troubler ne mérite ni égards ni patience. (1947)

(Bu dünyaya hiçbir şeyi allak bullak etmemek için gelmiş olan kişi, ne dikkate alınmayı ne de tahammül edilmeyi hak eder.)

 

Bu, Char’ın her zaman kendisini çok yakın hissettiği hayvanlar âlemine eğilen aforizmalar serisinden: “A la santé du serpent” (Yılanın Sağlığına). René Char’ın dünyaya ve bizim dünyamıza bir şeyleri altüst etmek, çevreyi ve sadece Vaucluse’la değil herhangi bir mekânla çevrili olan insanları huzursuz etmek, fazla basit olanı yeniden yapmak için geldiği kesinlikle doğrudur. O hiçbir zaman iyi bir ahlaka sahip olmadı, olmazdı, olmamalıydı; biz de olmadık. 1983 yılında, çelişkili bir ifadeyle, her yere yaydığı bu rahatsızlıktan bahsetti:

 

Le poète fait éclater les liens de ce qu’il touche. Il n’enseigne pas la fin des liens.

(Ozan, dokunduğu her şeyin bağlarını koparır. Bağların uçlarını birleştirmez.)

 

 

 

 

Sonuç olarak, hepimizin yaşlanmasını istediği, kendi başımıza gücümüzün yeteceği ya da yetmesi gereken bu kurak ev, hiç rahatlatıcı bir yer değildi. Rahatsız edici, patlayıcı, uzun zaman önce çimento olmadan dikilen bu taştan duvar gibi mucizevi olan ve bizi taşıyan bu ev her zaman var olacak.

(Ağustos, 2007)

Mary Ann Caws

İngilizceden çeviren: Betül Kadıoğlu

Kaynak

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...