Jump to content

Panik Atak (Her yönüyle)


mistik

Önerilen Mesajlar

Panik Atak Nedir?

 

Bilindiği gibi panik atak tüm dünyada giderek artan bir önemi ve dikkati üzerinde toplamaktadır. Bu önemi hak etmesinin birinci nedeni, giderek yaygınlaşması, toplum sağlığını tehdit eder boyuta ulaşmasıdır. Yakın zamanda yapılan bir araştırma sonucuna göre ABD de her beş kişiden birinin panik atak geçirdiği belirlenmiştir. Ülkemizde de her yüz kişiden 4'nün tedavi gerektirecek düzeyde panik atak problemiyle karşı karşıya olduğu sanılmaktadır. Her yüz kişiden 10' u da panik atak için sırada beklemektedir Hastalığı önemli kılan en önemli etken budur. Diğeri de sanıldığı gibi kolay tedavi edilemediğinin, beklenmedik zamanlarda tekrar ortaya çıkabildiğinin anlaşılmasıdır.

 

Panik atak fiziksel belirtilerle seyreden bir psikolojik sendrom olarak basitçe tarif edilebilir. Ancak hastaların da söylediği gibi yaşananlar hiçte basit değildir. Kimilerine göre hissedilenlerin tarifi mümkün değildir. Bu fiziksel belirtiler alelade değildir. Çok şiddetli ve sarsıcı olarak yaşanır. Örneğin çok şiddetli bir kalp atımı, sanki kalbiniz yerinden fırlayacakmış gibi, buna eşlik eden beyninde uğultu, basınç, sanki tansiyonu çok yükselmiş gibi bir his. Bu arada düşüncelerde bulanıklaşma giderek benliği saran ölüm korkusu ve

-sonum geldi- düşünceleri ile bazen nefes düzensizliği ile başlar, nöbet şiddetlenir, dilinizin boğazınıza kaçtığını düşünür nefes alamaz ( aslında alırsınız )hale gelir. bayılma hissi acil yardım arama ve yine ölüm korkusu hissedebilirsiniz.

 

Fiziksel belirtiler çok çeşitli olabilir. Belirtiler çoğu kez korkulan bir hastalığın taklididir. Kalp krizi,tansiyon yükselmesi,beyin kanaması ya da felç geçiriyor olma gibi. Ama gerçekte bunların hiçbiri olmuyordur. Üstelik bu belirtiler yukarıdaki hastalıkların herhangi birini yaşıyor olsanız bu kadar kuvvetli ve korkutucu olamaz. Bu noktadan bakınca panik atak aslında uyanıkken görülen bir kabusa benzer. Örneğin kalp krizi geçirdiği kabusu gibi ve hastalar bir kabustaki gibi Çaresizdirler.

 

Hastaları bu yaşadıklarının gerçekte olmadığına inandırmak pek güçtür. O yüzden başlangıçta psikiyatrik tedavi ye pek yanaşmazlar. Bir dönemi acil servislerde ya da kardiyoloji servislerinde çare arayarak geçirebilirler. Panik atağı tanımak, kabullenmek ve tedavisine başlamak ilk ve önemli adımdır. Ama tedavi bununla bitmez. Bu belirtilerin psikolojik olduğu kabul edilse bile, her gelişi korkutmaya devam edebilir.

 

Bu nöbetler ya da ataklar gelmeye devam ettikçe, hastalarda iki temel belirti daha ortaya çıkar. Bunlardan birincisi beklenti anksiyetesi denen bu atakların tekrarlayacağı korkusudur. Hastaların beyni 'ya bunu tekrar geçirirsem' korkusuyla çok fazla meşgul olabilir. Bu durum hastayı depresyona sürükleyebilir.

 

İkinci temel belirti de kaçınmalardır. Bu nöbetler yaşandıkça kişi bazı ortam ve durumlarda bulunmaktan kaçınır. Örneğin çarpıntısı olacağı korkusuyla spor yapmaktan, havasız kalacağı korkusuyla kapalı ortamlardan, herkesin içinde düşüp bayılabileceği korkusu ile kalabalık ortamlarda bulunmaktan, asansörlerden, toplu taşama araçlarından, toplantılardan vs. vs. kaçınmaya başlar.

Kaçınmanın bir diğer görünümü de yalnız kalamamaya başlama ya da bazı koşullarda yalnız bulunmama çabasıdır. Hasta başına bir şey geleceği korkusu ile hep yanında birini bulundurma - hatta küçük bir çocuk bile olabilir - eğiliminde olabilir. Bazı hastalar evden çıkamaz hale gelebilir. Kuaföre gidemez, Giysi almak için mağaza görevlisini eve çağırır.

Kaçınmalar değişik boyutlarda olabilir, silik, hafif ya da şiddetli, ya da sadece bazı durumlarda ortaya çıkabilir. Örneğin tatile çıkacağında orada tam teşekküllü bir hastane olmadığını öğrenip gitmekten vazgeçme gibi.

 

Panik atakta görülebilen fiziksel belirtilerden bazıları:

 

- Mideye bir şey çöküyor hissi

- Avuç içlerinde terleme

- Her tarafta sıcaklık hissetmek

- Hızlı ve şiddetli kalp atışları

- Ellerde titreme

- Diz ve bacaklarda güçsüzlük veya esneklik

- İç titremesi, titreme duygusu

- Ağız kuruluğu

- Boğazda yumruk hissi

- Göğüste basınç

- Hızlı nefes alıp verme

- Bulantı veya ishal

- Baş dönmesi, sersemlik, göz kararması

- Gerçek dışılık hissi (rüyada gibiyim)

- Açık olarak (net olarak) düşünememe

- Bulanık görme

- Kısmen felce uğramışlık duygusu

- Ayrılma yada hayal gibi hareket etme duygusu

- Çarpıntılar veya düzensiz kalp atışları

- Ellerde, ayaklarda ve yüzde karıncalanma

- Göğüs ağrısı

- Bayılma hissi

- Midede titreme heyecan

- Soğuk ve ıslak eller

 

 

Bunlara da şu korkular ya da negatif düşünceler eşlik edebilir:

 

- Ölmek üzereyim

- Kalp krizi geçiriyorum

- Aklımı yitirmek üzereyim

- Kendimden geçmek üzereyim

- Tıkanmadan öleceğim

- Nefes almam mümkün olmayacak

- İnme inecek,felç olabilirim

- Kontrolümü kaybediyorum

- Tansiyonum çok yükseldi ve beyin kanaması geçirmek üzereyim

 

Panik atağın tedavisine gelecek olursak, önce şunu belirtmekte yarar var. Panik atak sadece ve sadece psikiyatristlerin tedavi etmesi gereken bir hastalıktır. Tedavi bir çok yöntemin kombine uygulanması ile daha çabuk sonuş verir. Sadece ilaçla ya da sadece terapi ile iyileşmesi nadirdir. En önemlisi de belirttiğimiz gibi hastalık hakkında bilinçlenmedir. Örneğin alıştığımız bir panik nöbet türü birden başka bir görünüme bürünebilir. Onun için olabilecekleri bilmek hazırlıklı olmak çok önemlidir. Evde kendi kendini tedavi etmeye çalışmanın kendi kendine apandisit ameliyatı yapmaktan farkı yoktur. Mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır. hastalığın nüks edebileceği unutulmamalıdır.

 

Tedaviye hastanın katılımı da sağlandığında 4 - 6 ay içinde tümüyle iyileşme şansı %95 dir. Hasta, hastalığı yenmesini öğrenmediyse nüks etme riski hep vardır. Panik atağı iyi tanımak, tedaviden kaçınmamak,tedavi için doğru adresi bulmak önemlidir. Hipnoz, akupunktur, üfürükçü tedavileri zarar verebilir.

 

Geçerli tedavi yöntemleri:

 

- Psikoterapi

- İlaç kullanımı

- Relaksasyon teknikleri

- Nefes egzersizleri

- Spor ve egzersiz

- Biofeedback

- İmajinasyon

- Üstüne gitme teknikleri

 

 

 

 

 

 

Kalp Krizi Geçirme Korkusu

 

Panik atağın semptomlarından bazıları kalp krizi sırasında da görülmektedir ( örneğin göğüs ağrısı) . Bu nedenle panik atak geçiren kişinin kalp krizi geçirdiğini düşünmesi anlaşılabilir bir durumdur. Eğer göğüs ağrısı uzun süren ve tekrarlayıcı bir ağrı ise kalp hastalığı riskini ekarte etmek için detaylı bir araştırma yapılması akıllı bir davranış olacaktır. Eğer herhangi bir hastalık bulunmaz ise göğüsteki ağrının nedenin kalp krizi kaynaklı olması çok küçük bir ihtimaldir.

 

İskemik kalp hastalıkları genç kadınlarda çok nadir görülmektedir, genç kadınlar panik atak yaşama eğilimindedirler. Kalp Krizi Panik atağa yol açmaz, Panik Atak da kalp krizine neden olmaz.

 

Panik atağa eğilimli olan kişiler genellikle başka benzer ataklar yaşamaya devam ederler. Böyle bir atakla yaşayanların sakin bir şekilde oturup beş on dakika kadar yavaş nefes alma eksersizleri yapmasında büyük fayda vardır. Bu esnada " daha önce de bunu yaşadım ve kalp krizi geçirmedim, bu kez de geçirmeyeceğim" diyerek kendilerine telkinde bulunmaları da işe yarayabilir.

Ancak , beş on dakika kadar süren yavaş nefes alma eksersizlerinden sonra göğüs ağrısı hala mevcutsa tıbbı araştırma yapmakta fayda vardır.

 

Bilişsel ve Davranışsal Yaklaşımlar

 

Bu konuda birçok teori ileri sürülmüş ve test edilmiştir. Örneğin algılama ve düşünce şeklinin hatalı örnekleri suçlanmış,birçok muhtemel biyokimyasal ve psikolojik belirtilere işaret edilmiştir, ancak bu konuda henüz kesin bir etik yapı oluşturulamamıştır. Halen süregelen tartışmalarda aşikar olan bir şey varsa o da bu konudaki çabaların yetersiz kalışının kesinlikle şu anki ihmalin altında yatan bir neden olmadığıdır.

 

Panik bozukluğun etiğini açıklamayı amaç edinen bir kaç teorik model mevcuttur.Sınıflandırmadaki sınırlamalara rağmen en akla yakın teoriler bilişsel-davranışsal ve biomedical olmak üzere iki ana modele ayrılmıştır.

 

Bilişsel-Davranışsal Model:

 

Clark'ın 1988 yılında ortaya attığı "felaket açıklamalı teorisi"nde panik atağın uyum bozukluğu ve bedensel duyumların/hislerin kişi tarafından hatalı izah edilmesinin bir sonucu olduğu görülür. Sağlıklı bireyler tarafından fiziksel/bedensel duyumların normal algılandığı, herhangi bir şekilde alarm vermediği ve hiç kayda değer bulunmadığı durumlar, panik atak rahatsızlığı olan kişilerde gerçekte olduğundan daha tehlikeli algılanmakta ve her an akıl ve beden sağlığı açısından bir felakete sebebiyet vereceği şeklinde yorumlanmaktadır. (Yani olayın senaryosu/kurgusu gerçeğinden daha korkunç hale getirilmektedir.) Örneğin kalpteki çarpıntı, hızlı atımlar hemen "kalp krizi geçiriliyor" şeklinde izah edilmektedir. Clark"a göre bu çeşit felaket senaryoları panik atak rahatsızlığını tetiklemektedir. Yine bu teoride kişi dinlenme/rahatlama esnasında kendi bedensel duyumlarına daha fazla dikkat ettiğinden, bu esnada panik atak hastaları yine felaket senaryoları yazmaya hazırdırlar. Ancak bu teori, bazı araştırmacılar uyku esnasında beyindeki bilişsel/düşünsel filtrenin aktif olduğunu (uyku esnasında beyin önemsiz sinyalleri elemekte, kişisel önem taşıyanları gözden geçirmekte v.b.) tartışa dursun, uykunun derin kademelerinde gelen panik atağı açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bu mekanizmanın işleyişine; uyuyan bir annenin bebeğin ağlaması dışındaki önemsiz uyaranlara cevap/tepki vermemesi örnek gösterilebilir. Buna rağmen yine de bedensel duyumların bilişsel açıklaması ile annenin bebeğinin rahatsızlığına gösterdiği refleksel hareketin karşılaştırılması/benzeştirilmesi zihinlerde bir soru işaretidir. Bu yüzden sözkonusu teori, panik atağın tetiklenmesi veya diğer arttırıcı semptomların başlaması konusunda tam olarak açıklayıcı değildir. Zaten bu tür tetikleyicinin tek başına, panik atağın uyarıcı unsuru olduğunu da düşünmemekteyiz.

 

Beck ve arkadaşları 1985 yılında panik atağı hazırlayıcı ve başlatan faktörlerin önemini içeren benzer bir modeli ortaya attı. Örneğin kalıtım, belirli fiziksel koşullar, olayların üstesinden gelmedeki yetersizlikler, travma gibi nedenleri hazırlayıcı faktör olarak hizmet edebilmekte ve bunun sonucunda bazı eğilimli kişileri panik atağı başlatıcı faktörlerin etkisine maruz bırakmaktadır. Ailede yakın birinin kaybı, yıldönümleri, fiziksel hastalıklar, ilaç kullanımı, zehirli maddelere maruz kalmak gibi stress yaratıcılar, bu başlatıcı faktörler arasında sayılabilir. Beck ve arkadaşlarına göre bunu kaygı semptomları takip etmekte ve zincirleme bir reaksiyon şeklinde ölüm duygusunu getirmektedir. Bir çok kez panik atak durumu yaşayan hasta bir otomatik düşünce sistemi geliştirmekte ve ayrıntılara takılmaktadır. Örneğin algılama ve düşüncelerinde kestirme yollardan giderek direkt olarak hatalı sonuçlara ulaşmakta/atlamakta, tehlikeyi, deliliği, kendisine/çevresine zarar vermeyi veya ölümü engellemeye odaklanmaktadır.

 

Bu yüzden Beck ve arkadaşları agorafobinin panik atak ve belirli yer-durumların arasında kolayca şekillenebileceğini ileri sürmektedir. Örneğin küçük çocukların tünele girme, yükseklik, karanlık veya kalabalık ortamda bulunma korkusu gibi. Bu yüzden hastalar evden uzaklaşınca korkmakta, belli yerlerde olmaktan kaçınmakta, uzakta iken ise güvenebileceği bir arkadaşa ihtiyaç duymaktadır.

 

Ehlers ve arkadaşları, 1988 yılında panik atağın, paniklilere özgü bir içe bakış şekline odaklanmasının sonucunda oluştuğunu açıklayan bir model geliştirmiştir. Bu teoriye göre panik bozukluk yaşayan hastalar somatik uyaranlara karşı aşırı hassasiyet göstermektedirler. Böylece muhtemelen farkına varma, algılamada geliştirdikleri ortak içe bakış uyaranına karşı tepki vereceklerdir. Bu çeşit duyumlar ise panik atağı tetikleyecektir. Ehlers 1993 yılında yayınladığı bir makale ile içebakış fobisi ile ilgili teorisinde bir değişiklik yapmıştır, bu yazıda Panik Bozukluğu olan hastaların içsel uyaranlara karşı gereğinden fazla dikkat ayırmasından ziyade sağlıklı arkadaşlarına göre bedenlerinde meydana gelen değişikliği algılamada daha doğru ve hassas olduklarını ileri sürer.

 

Bu fikirlere 1994 yılında Rapee'nin yürüttüğü bir çalışmanın bulguları ile karşı çıkılmış oldu. Rapee panik bozukluğu olan hastalarla ve onların sağlık kontrolleri sırasında yapmış olduğu çalışmada; oda havasında bulunan ve solunan % 5, % 10 ve % 20 karbondioksiti takiben psikolojik değişiklerin olduğunu gözlemlemiştir/hesaplamıştır. Sonuçlar iki grup arasında - ortamda bulunan ve solunan karbondioksit içeriği yaklaşımı veya rapor edilen psikolojik semptomların sayısında önemli farklılıklar göstermemektedir.

 

Barlow'un 1968 yılında düşündüğü "öğrenilmiş alarm reaksiyonu" modeli; panik atak ve psikolojik savaş veya uçuş reaksiyonu arasında varsayılan benzerliğe dayandırılmaktadır. Bu modelde panik atağın temel olarak gerçek tehlikenin yokluğunda bir savaş veya uçuş reaksiyonu olduğu öne sürülmektedir. Böylece bütün organizmanın alarmı gerçek tehlike durumunda olunmadığından aldatıcıdır; burada sözkonusu olan uyum bozukluğu/hatalı uyumdur. Tecrübe arttıkça, yanlış alarm ile panik atak esnasında yaşanan içsel/psikolojik duyumların arasında hızlı bir örtüşme yapılmaktadır. Bu koşullanma sonrasında atak ile birlikte psikolojik duyumlara benzeyen bir uyarıcı olduğu zaman hatalı bir alarm reaksiyonu gerçekleşmekte ve neticede panik atak tetiklenmektedir. Gerçekte bu teori panik bozukluğun nörobiyolojik esasını gözardı etmemektedir, ve hatalı alarmın kendisi bazı nörobiyolojik fonksiyon/işlev bozukluğunun işaretidir.

 

Goldstein ve Chambless, 1978 yılında basit ve karmaşık agorafobiyi ayıran bir panik bozukluk modeli öne sürmüşlerdir. Bu modele göre; travma, ilaç veya fiziksel hastalıklar sonucu provoke edilen kaygı, basit agorafobi kategorisinde yer almaktadır.Komplike agorafobisi olan hastalar diğer taraftan, otoritesini kabul ettirme ve bağımsızlık eksikliği duyacaktır, kendi kendine yeterliliği azalacaktır. Bu tip hastalarda panik atak heran beklenen kaygı/heyecan düzeyini arttıracak ve bu da korku kısır döngüsünü hızlandıracaktır. Sonuçta üzücü durumların yaşandığı belli başlı ortamlardan kaçış/kaçınma başlayacaktır.

 

Bütün bu bilişsel-davranışsal teoriler Panik Bozukluğun Etiki için akla yakın hipotezlerle desteklenmektedir ve bundan yakınan kişilerin yaşadıkları tecrübeleri yansıtmaktadır. Hepsinden önemlisi bu modeller Panik Bozukluğu olan hastalar ile yapılan klinik deneylere dayandırılmaktadır. Diğer taraftan bu modellerin gerçekliği/doğruluğu bu tip hastaların nörobiyolojik yapılarında, geçmişteki yaşam tecrübelerinden kaynaklanan (bir neden veya sonuçtan oluşan) normal olmayan bir durumun varlığını ortaya koymaktadır.

 

Fiziksel Semptomlar ve Nedenleri

 

Kaygı ve gerilimin vücudumuzda bazı tepkilere yol açmaktadır. Bu belirtiler vücudumuzdaki tepkiler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu belirtilerin ortaya çıkışı bir hastalığımız ya da kalıcı bir bozukluğun olduğunu göstermez. Belirtiler rahatsız edici olabilirler ama tehlikeli değildirler. Üstelik vücudumuzu nasıl gevşetebileceğimizi öğrendiğimizde de kaybolurlar. .

 

Nsfes Alam Güçlüğü

 

Nefes açlığı ve nefes alma güçlükleri kaygılı durumlarda sıkça ortaya çıkar. Nefes alamıyormuş gibi olma, düzensiz hızlı nefes alıp verme, boğuluyormuş hissi olabilir. Bu belirtiler göğüs kaslarının gerilmesine bağlıdır. Bazen bu gerginlik omuz ve boyunda da hissedilir. Soluk alamadığınızı hissettiğiniz durumlarda gerçekten nefes alamadığınız anlamına gelmez. Bu durumda kendinizi nefes almaya zorlamayın. Unutmayınki sizin nefes almak için kendinizi zorlamanıza gerek olmadan solunum istemsiz sistem tarafından sürdürülecektir. Bu yüzden uyurken de gayet normal biçimde nefes alıyorsunuz. Hem istemeseniz bile nefes alamamazlık edemezsiniz çünkü bedeniniz kendine zarar verebilecek bir davranışa programlanmamıştır. .

 

Hiperventilasyon

 

Solunum kısıtlılığının tam tersi bir durumdur. Hiperventilasyon aşırı soluk alıp verme demektir. Hiperventilasyon bir süre devam ettiğinde kan karbondioksit seviyesini düşer. Bu düşüş sonucunda el ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma şeklinde hisler duyulabilir. Bu problemi aşmak için solunumu yavaşlatmamız yeterli olur. Eğer devam ediyorsa ağız ve burnunuza avuçlarınızı birleştirerek çadır şeklinde kapatmanız yararlı olur. Bunları yaprken çıkan soluğunuzu tekrar geri alırsınız ve kandaki karbondioksit seviyeniz tekrar eski haline döner. Hissettiğiniz bedensel belirtiler kaybolur. .

 

Zayıflık-Bitkinlik Hisleri

 

Gerginliğin yaygın olarak neden olduğu belirti grubudur. Çoğu kişi bunu " bedenim boşalmış gibi " " ayaklarım tutmuyor " " dizlerimin bağı çözüldü " gibi ifade edilebilir. Bu belirtiler vücut kimyamızda değişikliğe işaret eder. Neler olduğuna bakalım: Vücudumuz enerjisini şeker yakarak sağlar. Genelde bir denge vardır. Vücud gerektiği zaman şeker yakarak enerji sağlar. Gerginlik ve Kaygı anında vücudun enerji ihtiyacı artar, süratle enerji kaybı olur. Şeker yakımı süratle artar. Kandaki şeker seviyesi düşer. Bunu yorgunluk ve bitkinlik olarak hissederiz. Bir süre sonra depolardan kana şeker pompalanır. Bu ani yükseliş, gerginliği arttırabilir, tekrar şeker düşer. Bu terazi kefelerinin hızlı sollanışı bitkinlik hislerini arttırır. .

 

Kas Gerginliği

 

Kaygının yaygın bir sonucu olarak, bazı kaslarda gerilme görülür.Bu düzensiz adrenalin salınımının sonucudur.Mide krampları, ekrem ağrıları ve gerilim tipi baş ağrıları görülebilir.Bu durumu hissettiğimizde derin nefes alın ve kaslarınızı gevşetin.Kendinizi biraz iyi hissettiğinizde hafif egzersizler yapabilirsiniz.Aktiviteler, özellikle ilgi duyulan alanlarda yapılan aktiviteler gerilimi azaltır. .

 

Düzensiz Kalp Atımları

 

Kaygı ve gerilim kalp atım düzenini direk olarak etkiler.Kalp gerginliğin yarattığı duruma kendini adapte etmeye çalışır.Örneğin tehlike hissettiğimizde hızlanır.Hızlanmalardan sonra tepkisel olarak yavaşlar. Birsüre yavaşlar ,,sonra tekrar normale döner..Bunun için endişelenmeye hiç gerek yok.Kalp böyledir.Aşırı duyarlı olduğumuzda dikkatiniz bedeninize yönelebilir.Dikkatinizin bedene yönelmesi kalp atışlarınızı dahada düzensizleştirmeye başlar.Sakinleştiğinizde hepsi düzene girer. .

 

Baş Dönmesi

 

Bulunduğunuz odanın ileri geri sallanması ya da sarsılma, kayma duygusu şeklinde ortaya çıkabilir. Daha hafif şekilde baş hafiflemiş, boşalmış gibi hisler oluşturulabilir. Gerilimsel baş dönmeleri genelde hafif seyreder ve çabuk düzelir.Gerilim nedeniyle beyine kan akımının yavaşlaması bu belirtilerin oluşturur. Bu süreç beynimizde bir hasar yartmaz.Beyin yardımcı kan damarlarını genişletir.Bu olaya karşı koyar. .

 

Sindirim Sistemi Belirtileri

 

Bulantı, kusma, iştahsızlık ya da fazla yeme ortaya çıkar.Bazı kişilerde gerilime bağlı bulantı, kusma, gaz çıkarma,geğirti...gibi belirtiler görülebilir. .

 

Deri Duyarlılığında Artma

 

Deri en büyük organaımızdır. Kaygı ve gerilime çok duyarlıdır. Ateş basması, yüz kızarması, terleme gibi belirtiler gösterebilir. .

 

 

 

Egzersizler

 

Solunum Egzersizleri

 

Bedeni Kontrol Etme Yolunda Birinci Basamak: Solunum Kontrolu

 

" nefes almayı öğrenmek "

 

Otonom ( kendi kendine çalışan ) organlarımız olduğunu biliyoruz. Kalbimizin vuruşları , kan basıncımız , beden sıcaklığımız bu sisteme örnektir. Bu organlar veya fonksiyonlar bizim doğrudan denetim ve isteğimiz dışında çalışır .Ancak , eğitim ve egzersizle bu organ ve fonksiyonları kısmen veya bütünüyle kontrol altına almak mümkündür.

 

Bedeni konrol etme yolundaki ilk adım solunumu kontrol etmektir. Çünkü solunum bir yönüyle , istediğimiz zaman nefes aldığımız , istediğimiz zaman nefesimizi tuttuğumuz için , irademizle yönlendirdiğimiz bir faaliyettir. Ancak diğer taraftan solunum , beyin sapındaki bir merkez tarafından kandaki oksijen ve karbondioksit dengesine göre bütünüyle otonom ( kendi kendine ) olarak yürüyen bir faaliyettir. Otonom faaliyetleri kontrol etmeye , " solunumu kontrol etmekten " başlamak gerekir. Aynı zamanda doğru ve derin nefes almayı öğrenmek , gevşemeyi öğrenmek yolunda atılan en önemli adımdır.

 

Nefes almanın kendisi bir gevşeme yolu olduğu gibi, bütün gevşeme egzersizleri içinde , egzersizin bir parçası olarak da kullanılmaktadır. Ayrıca nefes egzersizleri günlük hayatın akışı içinde uygulanması en kolay egzersizdir.

 

Derin nefes almanın önemi nedir ?

 

Doğru ve derin nefes almanın kendisinin doğrudan damarları genişletme ve kanın ( dolayısıyla oksijenin ) bedenin en uç ve en derin noktalarına kadar ulaşmasını sağlama özelliği vardır.Panik atak sırasında kan beden yüzeyinden içeri çekilir ve yüzey sıcaklığı düşer ( el ve ayaklarda soğuma) . , hem stres tepkisinin biyokimyasal maddeleri , hem de gevşemenin biyokimyasal maddeleri bir arada bulunamaz. Bu sebeple doğru ve derin nefes alarak sağlanan değişiklik, özellikle kaygının da dahil olduğu birçok durumda başlayacak olan ( veya başlamış olan ) tepki zincirini kırmakta veya kaygının şiddetini azaltmaktadır.

 

İyi nefesin özellikleri

 

İyi nefes ağır , derin ve sessiz olmalıdır. Bunun içinde denge , ölçü ve uyum gerekir. İyi bir nefes yavaş olarak burundan alınır, sessiz olur ve akciğerin bütününü doldurarak diyaframı aşağı iter.

Endüstrileşmiş ve şehirleşmiş toplumlarda yaşayan insanların büyük çoğunluğunun ciğerlerinin dörtte birini veya beşte birini kullandıkları saptanmıştır. Nefes egzersizlerinden amaç , akciğerin bütününü kullanmaktır.

 

Akciğerinizin üçe bölünmüş olduğunu düşünün . Derin , tam bir nefes , diyaframın aşağı hareket etmesi ve akciğerin en alt bölümünün havayla dolmasıyla başlar .Daha sonra orta bölüm havayla dolar ve göğüs genişler.Son olarak da akciğerin üst bölümü dolar ve omuzlar hafifçe kalkabilir.

 

1. Nefes alma egzersizine başlamadan önce sağ avucunuzu göbeğinizin hemen altına , sol elinizi göğsünüzün üstüne (göğüs hizasına) koyun ve gözlerinizi kapatın.

2. Nefes almadan önce ciğerinizi iyice boşaltın .( nefesi verirken ciğerler zorlanmamalı ve nefes itilmeden kendiliğinden çıkmalı. )

3. Ciğer kapasitenizi hayali olarak ikiye bölün ve "biir" , "ikii" diye içinizden sayarak ciğerinizin bütününü doldurun.... Kısa bir süre bekleyin , "bir-iki" diye diye sayarak, nefesinizi aldığınızın iki katı sürede boşaltın. Sağ eliniz göğüs kemikleinizin , hareketli bir köprü gibi , yana doğru açıldığını hissetmeli ...Yine bir nefes almadan iki saniye bekleyin .

 

İkinci ve üçüncü maddede yazılanları tekrarlayarak bir derin nefes daha alın ve verin . Egzersizi bir kere daha tekrarlayıncaya kadar mutlaka en az 4-5 normal nefes alın. Eğer derin nefes almaya devam ederseniz bir başdönmesi hissedebilirsiniz.

 

Relaksasyon (Gevşeme) Egzersizleri

 

Gevşeme bedeninizdeki gerilimden sistematik bir şekilde, kurtulmaktır. Derinlemesine gevşediğinizde, motivasyonunuzu ve dikkatinizi yoğunlaştırmayı yitirmeyeceksiniz. Tam tersine bedeninizin neresinde en çok gerilim taşıdığınızın farkına varıp, bu kasları nasıl gevşetebileceğinizi öğreneceksiniz. Hatta, derinlemesine gevşeme için yapılan düzenli alıştırmalar enerjinizi ve üretkenliğinizi artıracaktır.

 

Uygulama

 

Şimdi yerinize iyice ve rahatça yerleşin ve herhangi bir tedirginlik hali varsa bir kenara bırakın. Kendinizi gevşetebilme yeteneğini kazandıkça tedirginliğiniz azalıp, yerini gevşemeye bırakacaktır.

 

Gözlerinizi kapatın ve dikkatinizi önce kollarınıza ve özellikle ellerinize çevirin. Şimdi ellerinizi yumruk yapın ve bunu yaparken el ve kollarınızdaki gerilime iyice dikkat edin�

 

Şimdi her iki elinizi de bileklerden, parmak uçları tavanı gösterecek şekilde bükün. Ellerinizin üst kaslarını ve kolunuzun üst tarafını kasarak iyice gerin. Gerilimi hissedin�ve şimdi gevşeyin kollarınızı eski pozisyonuna getirin. Gerginlik ve gevşeme arasındaki farkı hissedin.

 

Aynı alıştırmaları şu bölgelerde de tekrarlayın.

 

Kafa:

 

1. Alnınızı kırıştırın.

2. Gözlerinizi sıkıca kapayın.

3. Ağzınızı iyice açın, dilinizi damağınıza doğru itin, çenenizi kuvvetlice sıkın.

 

Boyun:

 

1. Kafanızı geriye itin.

2. Kafanızı göğsünüze değecekmiş gibi öne eğin.

3. Kafanızı sağ omuzunuza doğru döndürün.

4. Kafanızı sol omuzunuza doğru döndürün.

 

Omuzlar:

 

1. Omuzlarınızı kulaklarınıza çekecekmiş gibi yukarı çekin.

2. Sağ omuzunuzu kulağınıza değecekmiş gibi yukarı çekin.

3. Sol omuzunuzu kulağınıza değecekmiş gibi yukarı çekin.

 

Bu alıştırmalar da bazı kasları belli bir süre gergin hale getirme, gergin tutma ve yavaş yavaş gevşeterek, gerginlik ve gevşeklik arasındaki farkı hissetmek amaçlıdır. Kaslarınızı gergin halden gevşetirken aynı zamanda içinizden "rahatla ve bırak" deyin. Derin soluk alın. Nefesinizi yavaş yavaş verirken sessizce rahatla ve bırak deyin.

 

 

Tedavi Yöntemlerinin Değerlendirilmesi

 

 

Sadece Tek Bir Kaynaktan Aldığınız Bilgiler Doğrultusunda Karar Vermeyin.

 

Sağlık kuruluşlarıyla veya dostlarınızla diğer potansiyel tedavi şekillerini tartışın:Eğer doktorunuz diğer alternatif tedavilere açık değilse doktorunuzu değiştirebilir veya başka bir hekime danışabilirsiniz. Kısıtlı imkanlar içindeyseniz veya sigortanız yoksa doktorunuzu değiştirmek kolay olmayacaktır. ancak güvenilir bir sağlık kuruluşunu arayıp durumunuzla ilgili bilgi verebilirsiniz. En önemlisi kararınızı dar çerçevede kısıtlı imkanlar içinde vermemeye çalışın.

 

Tedaviden Kesin Sonuç Alınır Veya Mucize Yaratan Yöntemler Tarzındaki Reklamlara Dikkat Edin.

 

Hepimiz iyimser olmaktan yanayız, ancak yeni tedaviler hakkında abartılıp şişirilerek yazılan raporlardan daha kötü bir haber yayını olamaz. Bireysel olarak veya yeterli araştırma yapmadan bilgisizce panik atak tedavisi hakkında vaatlerde bulunmaları insanların hem gereksiz yere kafasını karıştırıyor hem de oldukça zarar veriyor. Bu tür yayınlar hakkında kesin,güvenilir,sağlıklı ve kesin kanıtı olan bilgiler edindikten sonra yayınlanmalıdır.

 

Caydıracak Kadar Pahalı Olan Deneysel Tedaviler Potansiyel Bir Yanlışın İpucudur:

 

Bu alternatif tedavilerin maliyeti genellikle hastanın kendisi tarafından ödenir,sigorta şirketlerinin bu tür tedavilerde ödeme yaptığına çok ender rastlanır:Bazen geçerlilik kanıtı olan psikolojik tedavilerin ödendiği görülür:Ne yazık ki böyle kanıtı olmayan ve hatta bazen de zarar veren tedavilerden çok büyük miktar paralar alan bu şarlatanların varlığı hiç eksik olmuyor.

 

Klinikleri Araştırıp Ziyaret Edin,Eğer Kendiniz Gidemiyorsanız Arkadaşlarınızdan Yardım Talep Edin.

 

Amerika birleşik devletlerinde pahalı tedavi sunan bazı örnek klinikler var.Eğer klinik hakkında bağımsız bilgi alamıyorsanız bu olumsuz bir durumdur.

 

Tedaviyi Sunun Klinikle veya Şahısla Öncelikle Görüşme Yapın

 

Eğer kanıtı olmayan bir tedavi durumu söz konusuysa akıllı olun ve bunu sunan kişiyle ön görüşme yapın. Panik Atak la İlgili Ne Kadar Bilgileri Var?

 

Eğer yaygın bilinen teorileri red ediyorlarsa en azından bu teoriler hakkında bilgileri var mı? Eğitim alanları nedir?

 

Sizin genel sağlık durumunuzla ilgili belli bir bilgi istiyorlar mı, yoksa yüzsüz bir tüketici konumuna mı sokuyorlar sizi ?

 

Sorduğunuz sorulara sizin anlayacağınız şekilde mi yanıt veriyorlar yoksa sizi küçük düşürücü şekilde mi konuşuyorlar ?

 

Yaptıkları açıklamalar basit ve anlayacağınız gibi mi yoksa karmaşık mı?

 

Sizin mevcut olan doktorunuzla aranızda bir güvensizlik duygusu yaratmaya çalışıyorlar mı?

 

Şimdiye kadar olan tedavinizi nasıl değerlendirirsiniz?Doktorunuzun panik atak için uygulandığı tedavide haklılık sebebi nedir?

 

Eğer tedavinizi objektif olarak değerlendiremezseniz (bilimsel bir yayında veya konferansta sunulabilecek şekilde)o zaman daha fazla araştırıp daha dikkatli davranın.

 

Bağlı olduğunuz sağlık kuruluşuna ve panik atak rahatsızlığını yakından bilen,tanıyan arkadaşlarınıza danışın:Yüklü olduğunuz enerjinize güvenin:Eğer tedavi yönteminiz hakkında herhangi bir şüpheniz veya sizi rahatsız eden bir şey varsa o zaman hislerinize kulak verin ve kendi kendinize karar vermeyin:Sorduğunuz her soruya dürüst ve direk cevaplar almak en doğal hakkınızdır:Tedavinizin doktorunuz tarafından değerlendirilip değerlendirilmediğini sorun eğer değerlendirilmemişse neden olduğunu sorun:

 

Medyanın Çarpıklığına (Oyununa )Dikkat Edin.

 

İnsanların yeni potansiyel tedavi şekillerine açık olduğu konusunda alışılagelmiş bir senaryo vardır:Televizyonda ya da gazetede gördükleri bir manşette "hastalığınıza derman şifa" yazılı ise sorular sormaya başlıyorlar:Yapılan araştırmalar sonucunda ise bu yazılanları medyanın şişirme raporları olduğu anlaşılıyor:

 

Önyargınızı Azaltmak İçin Çeşitli Opsiyonlar Araştırın.

 

Genellikle tedavi hakkında tek bir kaynaktan bilgi almak iyi bir fikir değil:Saygıdeğer;güvenilir yayınlardan bilgi almak kesinlikle doğru bir karar olur:

 

Sağlık Kuruluşunuza Tam Olarak Hangi Tür Tedaviler Gördüğünüzü Bildirin.

 

Doktor Seçimi Yaparken

 

Doktorlarla ilgili birçok problem yaşanmasına rağmen modern tıp dünyasında konan teşhislerden yola çıkarak tedavi yollarını araştırıp belirlemek çok önemlidir:

 

Genel Olarak :Her zaman karşınızda profesyonel bir tıp adamı ile muhatap olduğunuzu unutmayın ve saygılı davranın fakat her zaman sizin için en iyi olan tedaviyi belirleyip son kararı siz verin:Bugün modern tıp dünyasında doktorlar çok yoğun çalışıyorlar hastalarına ilaç firmalarının gönderdikleri numuneleri yükleyip yetersiz tedaviler uygulayabiliyorlar yani doğru ilacı bulabilmek için deneysel bir ortamda çalışmak zorundalar.

 

Teşhis :%70in üzerinde hasta panik atak teşhisi konulana kadar en az 10 veya daha fazla sayıda doktorla görüşüyor:Bu istatistik ne kadar doğru bilinmiyor ama tecrübelerden kaynaklanan ve çevreden alınan bilgiler doğrultusunda oldukça yakın bir rakam:Zayıf ve yetersiz teşhisler tüm rahatsızlıklar için böyle kuvvetli ilaçların kullanılması doktorların hastalarına bu reçeteleri yazmalarına neden oluyor ve hastaya yarardan çok zarar verilmiş olunuyor.

 

Güven ,Rahatlık: Güven duyduğunuz ve kendinizi yanında rahat hissettiğiniz bir doktorla tedaviye devam etmek çok önemli:Geleneksel ve türesel tedavi yöntemini tercih edebilir:Bazı insanlar belirli tek bir tedavi üzerine odaklanabilirler:Ne olursa olsun hasta ve doktorun bu konuda ve diğerlerinde de aynı görüşte olmaları çok önemli.

--------------------

Alıntılardan bir derlemedir..

--------------------

Ünlü Panik Ataklar:

 

Kim Basinger (Aktrist)

Naomi Campbell (Manken, Fotomodel)

Winona Ryder (Aktrist)

Earl Campbell (Futbolcu)

Cher (Şarkıcı,Aktrist)

Isaac Asimov (Yazar)

Michael Jackson (Şarkıcı)

Barbra Streisand (Şarkıcı, Aktrist)

Nicholas Cage (Aktör)

Charlotte Bronte (Yazar)

Johnny Depp (Aktör)

John Steinbeck (Yazar)

Burt Reynolds (Aktör)

Sir Isaac Newton (Bilim Adamı)

David Bowie (Şarkıcı)

Abraham Lincoln (ABD Başkanı)

Emily Dickinson (Şair)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gerçekten her yönü ile cok guzel bir çalışma teşekkürler

epidemiolojık verıleri ,semptomları,tedavisi..ile

--------------------

:) sosyete hastalıgı olarak lanse edildi avrupa yakasında ama degıl

benım dayım da panık atak hastası.....

kosu yaparken kalp krizi gecırdıgı yönunde kendını şartlamış

ambulans,doktor

yengeme vasıyet işte cocuklar sana emanet ,su kadar birikmis para var su hesapta.,şöle kullan böle davran........:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

son yıllarda çok populer bir konu olduğundan sıklıkla insanlar bu terimi anıyor ama teşhis ve tedavi her zaman bilimadamlarına bırakılmalı..bir çok psikiyatri öğrencisi de ilk derslerde her rahatsızlıktan kendilerine pay çıkarırlarmış (hepsinden biraz hepimizde var gibi gözüküyor ilk bakışta:)) ama gerçek teşhis sanıyorm ki hayat kalitesinin bozulmaya başladığı noktada danışılan uzman tarafından konmalı. umarım panik atak değilsindir Sensizim:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bende panik atak'ım , korku bazlı bir hastalıktır diğer piskolojik rahatsızlıklarla kıyaslanmıyacak şekilde insana zarar verir , öldürmez ama o duyguyu yaşatır sıkıntıyı hissettirir.. Bürük oranda atlattım gibi ama hala hatırı sayılır etkileri var...

 

Aslında panik atak'ın kaynağı obsesyondur , kafada oluşan düşünce girdaplarına set çekilemezse bir süre sonra beden ile beyin arasındaki bağlantı kopmuş hissine kapılıyor insan ve böyle bir anda hayatınının son noktasına geldi zannediyor. Öz olarak beyindeki kontrolü kaybediyorum duygusu yaşatır..

 

Panik atak'ın çözümüne kimyasal ilaçlarla yaklaşan "gel senin çocukluğuna inelim" orada bir şey oldu sanırım onu çözersek panik atak'ta kalmaz diye yaklaşan sözde bilimsel tedavi yöntemleriyle henüz %100 olarak iyileşen yoktur , iyileştim diyenlerin çoğunluğu hastalığı kabullenmiş tamam ben yenildim suya sabuna dokunmayan bir hayat biçimi benimseme yoluna gidicem diyerek kendisine sunni bir hayat oluşturmuştur.

Bu hastalığın kaynağında büyük oranda metafizik etkiler vardır , kıvılcımı ve zemini oluşturan bizzat insandır ama sonrasında gelişen farklı durumlar vardır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir süre önce bir panik atak hastasıyla kendisine rahatsızlık veren şartlar altında çalışmak durumunda kaldım... Gitgide nasıl kontrol edilemez hale geldiğini gözümle gördüm yani. Kendisi için son derece ızdırap verici olduğu, hayatını nasıl zorlaştırdığı çok açık yanında olmanızda hiçbirşey ifade etmiyor hatta sizde ne yapacağınızı şaşırabiliyorsunuz:) Çok zor ve kesinlikle tedavisi üzerinde ciddi ciddi durmak gereken bir rahatsızlık..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

metafizik etkiler derken neyi kastediyorsun buskas?

 

İnsan iradesinin zayıf düştüğü sıkıntıda olduğu anlarda , geri seviyeli(cinler) varlıklar tarafından insan obsesyona sokulabilir.

İnsan bir kere düşünce girdaplarının içine girdimi çıkması çok zordur , kafasından atamadığı düşünceler gelip gelip gider zaten panik atak'ın özünde'de bu düşünceler yer alır. İnsana acı versin veya vermesin saçma olsun veya olmasın beyin sürekli düşünme içindedir bu bir zamandan sonra insanı sıkıntıya sokmaya başlar.

 

İnsan nasıl zayıf düştüğü anda fiziksel rahatsızlıklara kapılabiliyorsa ruhsal olarakta durum böyledir. Fiziksel olarak vucuda bulaşan mikrop nasıl zarar verebiliyorsa ruhsal olarakta bu tür mikroplar olabiliyor , ve kesin çözüm bunların uzaklaştırılması yok edilmesidir.

 

Bilim ruh hastalıkları ismindeki ruh'u sadece isim olarak kullanır bilim asla ruh'u tanımaz onların bakış açısıyla ruh'ta piskolojidir beyin kimyasıdır davranışlardır.

Panik atak vb. hastalıkların kökeninde'de bozulan ruhi denge yatabilir , ve bu ruhi dengede piskolojiyi altüst edebilir.

 

Bilimsel bakış açısına göre panik atak : Beynin verdiği yanlış sinyaldir , insanın zor kötü bir etki altında vereceği tepkiyi hiçbir şey yokken verir. Ama işin aslı hiçte öyle değildir bu durumda kalıpta korkmayan kimse olamaz bunun insanın yapısıyla karekteriyle ilgisi yoktur , sıkıntının şiddeti öyle bir hal alırki beyin artık o sıkıntıyı kaldıracak gücü bulamaz ve zor durumdayım sinyali gönderir , yada o sıkıntının etkisiyle fizisek olarak başka etkiler görülür. Ama bunlar durup dururken olmaz yani bir insan evde tv izlerken neşeliyken aniden bir ölüm korkusuna yakalanmaz , zaten üzerinde bulunan şiddetlenerek artar ve bir noktadan sonra insan ister istemez endişelenmeye başlar ama işin özü temel noktası beynin sanki yönlendirilmesi kontrol duygusunun yitirilme duygusudur.

 

Cin kaynaklı obsesif etkiler her insanda vardır ve genellikle bunlara vesvese denir halk arasında , bundan tümüyle kurtulmak mümkün değildir. Ama bazı insanlarda bunun şiddeti farklı olur.. Size 15 m ileriden bağıran veya rahatsız etmeye çalışan biri ile 1 m mesafedeki birinin vereceği rahatsızlık aynı olamaz cin'lerde insan irade zayıflığından kolaylıkla insanın yakınına hatta sinir sistemine dahi etki edebilirler. Nasıl bilimsel olarak beynin farklı noktalarına sinyal gönderildiğinde halisülasyon yada farklı etkiler yaratılabiliyorsa metafizik kaynaklıda bu tür etkiler olabiliyor.

Tabi ben bu tür etkilerin hepsini metafiziğe bağlamıyorum ama bu tür hastalıkların çözümünde kombine tedaviler uygulanması gereken durumlar oluşabiliyor.

 

Bilim ispatlıyamadığı herşeyi rededip yoktur'a getirirse , bu tür hastalıkların önü alınamaz daha önce rededip şu an tedavi sistemi olarak kullandığı çok metod ve uygulama vardır ve bunada bilimsel duruş deniyor :)

 

Hipnoz : Bilim buna 300 yıl boyunca şarlatanlık dedi ama şimdi tedavi yöntemi olarak kullanıyor.

Kimyasal ilaçlar : Bu ilaçların hiçbir etkisi olamayacağını söylüyordu ama şimdi psikolojide ilaç kullanımı hat safhada.

Bio enerji : Bilim bunu yüzyıllarca redetti ama şimdi bunun üniversitelerde kürsüleri kuruluyor.

 

Metafizik etkiler şarlatanlıkmı bilim buna evet diyecektir , taki bulasıya kadar ve bulduktan sonrada bunu tedavi sistemi olarak kullanıcak bunada bilimsel duruş diyecektir :)

 

Büyü denen şeyler yani dinin karşısında olduğu söylenen , dinin yasakladığı bilimin yalanlamaya cesaret edebildiği teknikler bir bir hayatımıza sokulacaktır. Bunuda medenileşmek adına bilim yapacaktır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

peki panik ataklılara verile ilaçlar nasıl etkili olabilir tezin doğruysa? bir çok ilaç hastalığı iyileştiriyor ve ilaç bırakıldıktan sonra da etkisi devam ediyor.

 

Örnekle açıklıyayım.

 

Panik atak = bataklık

İlaçlar = Bataklık kaynaklı oluşan sineklere karşı koruyucu ve uzaklaştırıcı.

 

İnsan bataklıkta ise amacı sineklerle uğraşmak olmamalı verillen ilaçların etkisi bu kadardır işte kısa süreli yada belli bir dönemi kapsar ama o bataklık orada durduğu müddetce o sinekler yine gelicek.

Zaten görüldüki ilacı kullanıp hafif rahatlıyan insanların bıraktıktan sonra aynı etkileri yaşadıkları hastalık şiddeti olarak başa döndükleri biliniyor.

Bilimsel makalelere veya tv'ye çıkan psikiyatristlerin dediğine bakmayın onlara göre ilacın 6 ay kullanılması hastalığı bitiriyor , ama uygulamada bunu gören henüz olmadı. :)

 

İlaç verilmese bile insan iradesini kuvvetlendirerek bir nebze mücadele edebilir rahatlıyabilir ama insan kasarak hayatını sürdüremez bu zaten doğal olmaz ve insanın bunu sürekli yapabilmesi mümkün değildir bir insan yokuş yukarı ne kadar çıkabilirki.. İnsan herşeyle mücadele edebilir ama kendisiyle asla.

 

Hastalık kaynağı ister tamamen piskolojik , yada metafizik etkili olsun ilaçların sedatif rahatlatıcı etkisi vardır eğer gerçekten piskolojik bir durum varsa tabikide etkili olabilir ben zaten bu hastaların hepsi bu metafizik kaynaklı bu durumdalar demiyorum , ama metafizik kaynaklı olarakta bu durumu yaşıyo olsa bile ilacı içtiği an geçici olarak rahatlama hissedebilir bu anormal bir durum değildir. Ama geçici çözümler fayda etmiyor metafizik kaynaklı durumlarda.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ister psikolojik ister metafiziksel kaynaklı olsun güçlendirilmiş bir psikoloji her iki durumundan da üzerinden gelmeye muktedirdir bence..tedavi olan ve iyileşen insanlar tanıdığımı da belirtmeliyim, metafizik kaynaklı durumlar ve panik atak ne kadar bağdaştırılabilir şimdi bir yorum yapmayacağım..ama kişisel gelişimin önemli ve cin çıkarma olaylarının da bir çok sahte kişilerin elinde oyuncak olduğunu ve bir çok hastanın zihninin yıkanıp gerçeklerden uzaklaştırıldığını da hesaba katalım lütfen.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ister psikolojik ister metafiziksel kaynaklı olsun güçlendirilmiş bir psikoloji her iki durumundan da üzerinden gelmeye muktedirdir bence..tedavi olan ve iyileşen insanlar tanıdığımı da belirtmeliyim, metafizik kaynaklı durumlar ve panik atak ne kadar bağdaştırılabilir şimdi bir yorum yapmayacağım..ama kişisel gelişimin önemli ve cin çıkarma olaylarının da bir çok sahte kişilerin elinde oyuncak olduğunu ve bir çok hastanın zihninin yıkanıp gerçeklerden uzaklaştırıldığını da hesaba katalım lütfen.

 

Cin çıkarma ve ruh'un defedilmesi gerçek bir olaydır , bu bir ilimdir arkadaşlar insanların bu ilim'i kendi çıkarlarına sahtekarlıklarına alet etmesi bunu gözardı etmemizi engellemez.

Siyah ve beyaza mahkum etmeye alışmış bir anlayış yapısı içinde gidip geliyoruz modern inkarcılıkla sadık hurafecilik arasında seçim yapmak imtihana iki yanlış seçeneği olan soruya cevap vermek gibi bir şey.

O yüzden bir kesimin hataları o metod'un ve tekniğin olmadığı etkisiz olduğu anlamına gelmez.

 

Ayrıca kişisel gelişim ve korunma yöntemleri tabiki önemli bunlar panzehir gibidir koruyucu etki yapar ama böyle bir etkiye maruz kaldıktan sonra herkesten piskolojisini güçlendirmesini bekliyemezsiniz zaten o gücüde gösteremez çoğu.. Sorunun kökenine inip onu yoketmek varken golü yiyen insanın piskolojisini güçlendirmeye çalışmak neden ?

 

Bu konularda illaha kanıt istemek olayın sağlamasını yapmak mümkün değlidir.

Bu konularda sebebten sonuca değil , sonuçtan sebebe gidilir yani ortada oluşan bir etkiden neden oluştuğu çıkartılabilir.

Ama bilimsel kanıt süreci böyle işlemez ortada oluşan bir etki olsa bile sebebleri sonuçları ve olayın tüm ayrıntısı bilinmek zorundaki kabul edilsin. Bu zaten başlı başına gizeme metafiziğe ters bir durumki , bu tür olaylara tamamen maddesel yaklaşan insanların bunu anlamasını beklemek çok büyük beklenti olur.

 

Din ve büyü karşılıklı iki cephe olmuştur , akıl ise ikisinin arasında gidip gelmiştir bugünkü bilimsel mantığında pek bir farkı yoktur. Sadece ispat diye tutturmaktadır ispatlanan bir şeyin büyü olamıyacağını metafizik'in doğasına ters olduğunu söylemek ise saf akıllılık olur.

 

Büyü ve din bilime hedef vermişlerdir , ilham vermişlerdir. Yani bilim cinleri kendiliğinden ispatladığında yada muskaların gücünü keşfettiğinde ne tavır alacak sanıyorsunuz ? , bunca yıldır suçladığı büyücülerin kullandığı araçları pratik hale getirecek ve hala o kişilere şarlatan demeye devam edicektir.

 

Bilimsel metodları redetmiyorum , ama bazı durumlarda bilimsel tedavilere ek olarak uygulanması gereken durumlar olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kişilerin özgür iradesidir seçim tabi ki..ancak öncelikle bilimsellikten uzaklaşmamak gerektiğini de mutlaka belirtmeliyiz ve bahsedilen metafiziksel olaylarda ise kişi kontrollu düşünemeyeceğinden yanlış kapıları da çalabilir, nice sahte kimliklerin olduğunu aklımızdan çıkarmayalım, tedavi sonucu iyileşmiş canlı örnekleri de göz ardı etmeyelim. demek istediğim özetle bu..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

mail:

27.04.2003

PANİK ATAKTA GÖRÜLEN BELİRTİLER:

1-Çarpıntı, kalp atışlarını duyumsama, kalbin yerinden fırlayacakmış gibi olması, göğüste basınç bazen sol kola yayılan ağrı ve uyuşmalar.

2-Terleme (Sıcak -Soğuk boşalımlar, bazen üşüme bazen alevlerin basması hissi).

3-Titreme-sarsılma-itilme hissi.

4-Boğulma ve nefes alamama hali (Boğazda düğümlenme veya bir yumru, tıkanma hissi).

5-Soluğun kesilmesi (Derin nefes alma ihtiyacı havanın yetmemesi gibi hisler).

6-Göğüste daralma, sıkışma, ağrı duyumsama.

7-Bunaltı, karında ağrı, şişkinlik ve gaz oluşması.

(Bazen mideden başlayıp boğaza doğru yayılan kalkışma rahatsızlık hali).

8-Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma hali.

9-Derealizasyon (Gerçek dışılık duyguları panik yaşandığında olaylar bir sis perdesinin gerisinde algılanır, cisimler, küçülür her şey bulanıklaşır...yada depersonalizasyon (Benliğinden ayrılmış olma hali: sanki bedenle ruh birbirinden ayrılıyor ve kişinin kendisini hissedememe, algılayamama kendisine yabancılaşma durumu oluşur....)

10-Panik anında kontrolünü kaybedeceği yada çıldıracağı korkusu (Kendisine çocuklara, çevreye zarar verme korkusu).

11-O esnada "yaşamım buraya kadarmış" duygususu-ölüm korkusu.

12-Ellerde, kollarda, bacaklarda, başta ve birçok yerde uyuşmalar, yanmalar, karıncalanmalar, diken ,diken olma halleri.

13-Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları.

PANİK BOZUKLUKLU HASTALARIN DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞ ÖZELLİKLERİ:

Panik Bozukluğu olan hastalar, yaşadıkları panik ataklar nedeniyle zamanla yaşamlarında bazı değişiklikler yaparlar. Çok şiddetli ölüm korkusu veya kontrolünü yitirme duygusu yaşadıklarından düşünce davranışların da aşırılıklar abartılar, korkular, dikkati çeker, fakat bütün bunlar hastanın elinde ve iradesinde değildir. Yapılan panik tedavisiyle bütün belirtiler ortadan kalkar.

"Her an bana bir şey olabilir, düşüp bayılırım" korkusuyla aşağıdaki davranışlar geliştirilir:

 Yanında su taşıma,

 Sürekli kalbini ve nabzını dinleme ve tutma,

 Tansiyon aletiyle dolaşma, sürekli tansiyonunu ölçme ve ölçtürme,

 Yakınlarının adreslerini, telefonlarını özel bir şekilde yanında taşıma,

 Panik krizi yaşanır endişesiyle cinsel ilişkiden kaçma, sportif aktiviteleri bırakma,

 Sürekli yanında birilerinin bulunmasını isteme, yalnız kalamama, sokağa çıkamama, kalabalık, kapalı yerlere girememe, toplu taşıma vasıtalarına binememe...

 Bulunduğu muhitten uzağı gidememe,

 Tatile seyahate çıkamama,

 Birçok sağlık sigortasına üye olup, kartları yanında taşıma,

 Bir yere gideceği zaman sağlık kuruluşlarının olduğu güzargahlar dan gitme,

 Sık sık, acil ünitelerine başvurup kalp grafikleri (EKG) çektirme, Check-Up,lar Yaptırma,

 Berbere diş hekimine gidememe,

 Boğazını sıkan bir şey giyememe,

 Sütyen takmaktan sıkıntı duyma,

 Camiye gidememe, veya en arka safta namaz kılma,

 Cenaze arabası, ambulans, itfaiye aracı görünce hastanelere gidince fenalaşma hissi,

 Uykuda panikle ölürüm diye uyumama ve uykusunu kaçırma,

 Tansiyon yükselecek, kalp krizi geçirilecek veya felç kalınacak korkusu ile aşırı rejim-diyet uygulaması (bazı panik krizlerinde tansiyon ciddi bir şekilde yükselmekte ve yapılan kan tahlillerinde kolesterolda yüksek çıkmaktadır.),

 Tv'lerdeki, basındaki intihar, cinayet, felaket haberlerinden aşırı etkilenme, onlar gibi olma korkusu,

 Otomobilde panik yaşarım korkusu ile, otomobiline binememe, otomobilini satma,

 Uçağa, vapura binememe,

 Tek başına banyo yapamama, tuvalete gidememe, kapıda birisini bekletme,

 Bayılırım, ölürüm diye aylarca banyo yapamama,

 Panik krizi geçtikten sonra, aşırı yorgunluk, keyifsizlik halinin ortaya çıkması.

 Tünellerden, köprülerden geçememe, yüksek yerlere çıkamama. Kendisini aşağı atma korkusu,

 Panik anında bayılırım korkusuyla organlarını ve cildini belli etmeyecek giysi giymek.

 Değerli takı takmamak,

 Panik sürecinde tuvalete gitme isteği,

 Daha fazla güvenebileceği birilerinin yanına taşınma (aileden biri, doktoru ya da hastanelere yakın...)

 Kriz süresince bildiği bütün duaları okumak,

 Uyumadan önce dua etmek. Birgün panikle ölebilirim diye yakınlarına ve sevdiklerine servetini dağıtma ve vasiyet yazma.

 Her gömleğinin, ceketinin cebine kriz anında kullanılmak üzere ilaç koyma,

 Issız ve şehirden uzak yerlere gidememe

PANİK ATAKTA EN ÇOK SORULAN SORULAR ve CEVAPLARI:

-Panik atak kalp krizine yol açar mı?

HAYIR

-Panik felce yol açar mı?

HAYIR

-Panik anında ölebilir miyim?

HAYIR

-Panik anında kendimi, kontrolümü yitirir kendime ve çevreme zarar verebilir miyim?

HAYIR

-Panik atak bayılmaya sebep olur mu?

HAYIR

-Deliliğe yol açar mı?

HAYIR

-Uçakta panik atak gelirse ölür müyüm?

HAYIR

-Tedavisi var mıdır?

EVET

- İlaç beyni nasıl etkiler, düşünceyi ve davranışı nasıl değiştirir...?

Beyindeki "alarm" sistemindeki hassasiyeti giderir. Bozulan dengeleri düzenleyerek aşırı bedensel duyum ve belirtileri yok eder. Aklımız beynimizden uzaklaşmaya başlar ve yaşamın diğer yanlarını tekrar görmeye algılamaya başlarız. Zamanla paniği unutur hale geliriz.

-Panik Tekrarlar mı?

Biyolojik, Sosyo-kültürel-ekonomik ve psikolojik şartlar müsaitse her hastalık gibi panikte tekrarlayabilir. Fakat ciddi uzun süreli bir tedavi ile tekrar riski azalır. Ayrıca tekrarlayacaksa çok hafif tekrarlar. Kontrol edilebilir seviyede olur. Bazen doktora bile ihtiyaç duyulmaz. Tedavide paniği kontrol altına almak ve onu tanımak ne yapıp-yapamayacağını bilmek önemlidir.

 

-Panik şizofreniye çevirir mi?

HAYIR

-Alkol alarak paniği yenebilir miyim?

HAYIR (zamanla artar ve bağımlılık gelişir)

-Kendimi dine inanca versem geçer mi ?

Paniğin inançsızlık ve ibadetsizlikle ilgisi yoktur. "İnançlı" insanlarda da panik yaşanır.

-Yanımda ilaç, adres ve telefonlar, su, bisküvi, tansiyon aleti vs.. taşıyorum. Olmayınca yola çıkamıyorum bir şey olur mu?

Bağlanma, garantiye alma ihtiyacından yola çıkıyorsunuz. Tedavi ile yavaş yavaş bu bağlanma nesnelerinden kurtulmak, özgür ve özgüvene dayalı "sahaya" çıkmanız mümkündür.

-Spor paniği arttırır mı?

HAYIR (faydası vardır)

-Seks yapabilir miyim ?

EVET

-Panik geldiğinde acile gideyim mi?

HAYIR (Daha önceki nöbetler nasıl geçtiyse bu nöbette geçecek)

-Panik depresyonla beraber olur mu?

EVET

-Panik anında boğazım düğümleniyor, tıkanıyorum. Nefessiz kalıp ölebilirmiyim.

HAYIR

-İlaçla beraber alkol alınır mı?

Çoğunlukla HAYIR, fakat doktorunuza danışmakta yarar var...

-İlaçlar bağımlılık yapar mı? Hayat boyu kullanmam gerekir mi?

HAYIR

-Panikten dolayı işimi değiştirip, veya bırakayım mı?

HAYIR Kesinlikle işinizi bırakmayın ve değiştirmeyin.

-İlaçlar, yiyecekler içecekler boğazımı tıkar mı? Boğulur muyum?

HAYIR

-Bana büyü yapılmış veya 'cin' çarpmış olabilir mi?

Paniğin bunlarla hiçbir ilişkisi yoktur kesinlikle hocalara, büyücülere, medyumlara, biyoenerjiyle uğraşanlara gitmeyin.

ÖNERİLER

1-Hastalık hakkında doktorunuzdan ve yayınlardan çok iyi bilgi alın.

Temel Kural: "Düşmanını Tanı"

Sana ne yapıp ne yapamayacağını bil!

2-Dahili, fiziksel muayeneler ve tahlillerde hiçbir şey yoksa; bir daha tahlil yaptırmayın ve dahili muayeneye gitmeyin.

3-Her hastanın tedavi süresi, onun kişiliğine durumuna bağlı olduğundan tedavi süresini bilin ve bu süreyi en verimli bir şekilde kullanın.

4-Yakınlarınızıda doktorla görüştürün. Hastalığın sizin elinizde ve iradenizde olmadığını öğrensinler ve size "yüklenmesinler"

5-Umudunuzu ve kendinize olan güveninizi hiçbir zaman yitirmeyin. "Başaracağım, bu hastalığı yeneceğim ve yaşama sımsıkı sarılacağım. Kendime inanıyorum ve güveniyorum!" telkinini sık sık yenileyin.

6-Mümkünse her gün yarım saat yürüyüş yapın.

7-Her gün duş alın.

8-Yüzme imkanınız varsa yüzün.

9-Yılda iki kez tatil yapın.

10-Çözemediğiniz ve sizinle direkt ilişkisi olmayan sorunlarda üzülmeyin. "Kulak arkası edin."

11-Kahve, koyu çay, kolalı içeceklerden uzak durun.

12-Midenizi tıka basa doldurmayın, uzun süre aç kalmayın.

13-Sizin gibi panik yaşayan insanlarla bir araya gelin. Sosyal-kültürel faaliyetlerde bulunun.

14-Panik krizini hissettiğiniz an dikkatinizi başka yere vermeye çalışın.

15-Nefes egzersizleri yapın (Derin nefes alıp içinizde tutun ona kadar sayın ve ağzınızdan üfler gibi yavaş yavaş verin)

16-Her gün gevşeme (relaksasyon) egzersizleri yapın. Bütün vücut kaslarınızı kasıp sonra gevşetin.

17-Seks yaşamınızı canlandırın, fanteziler üretin.

HASTA YAKINLARI NE YAPMALI? HASTAYA NASIL DAVRANMALI?

 

 “Bir şeyin yok, evham yapıyorsun, her şey senin elinde” lafını etmemek.

 Paniğin kişinin kontrolünün dışında olduğunu bilmek ve onu anlamak.

 Fiziksel muayene ve tetiklerde bir şey saptanmayınca hemen psikiyatrist’ e başvuruyu sağlamak.

 Onu eleştirmeyin, küçük düşürücü yada zorlayıcı davranışlarda bulunmayın.

 Hastalık kontrol altında olana kadar ona destek olan ve psikiyatrist direktiflerini uygulamada ona yardımcı olun.

 Hastayı zorlayarak korktuğu durumlarla yüz yüze getirmeyin. Örneğin, seyahate yollamak, asansöre bindirmek, kalabalık alışveriş merkezine sokmak gibi...

 Kendi kaygı ve korkularınızı iyileşene kadar ona yansıtmayın. Çünkü, panikli insan hastalık, acı, keder, felaket haberlerinden olumsuz etkilenir.

 Hastanız evhamlı yapıdaysa bir sefer iyi bir fiziksel muayeneden geçirtin. Paniği açıklayan fiziksel bir neden yoksa, bir daha fiziksel işlemlere baş vurmayın. Hastanızın psikolojisini bilmeyen bazı hekimler, muğlak konuşarak hastanın paniğini artırabilir.

 Hastanın yanında sağlık haberlerini okumayın, falan kalpten gitmiş, filan aklını oynatmış şeklinde kesinlikle konuşmayın.

 "Yeter artık bir an önce iyileş bizde bıktık usandık" demeyin!

 Hastanızın rol yaptığını, naza çektiğini sakın düşünmeyin ve telaffuz etmeyin.

 “ Ne var canım bir gün ölmeyecekmiyiz, ölümden bu kadar korkulur mu “ demeyin bu korku klasik ölüm korkusundan farklı ve şiddetlidir. Büyük konuşmayın ve hastanızın “İnşallah başına gelirde beni anlarsın” beduuasını almayın.

 Hastanıza “Senin için ne yapayım, nasıl yardımcı olayım “ diye sorun. Onu mutlaka can kulağıyla dinleyin ve anlamaya çalışın.

 Şunu unutmayınki, panikli insanlar yaşama çok bağlıdırlar. Kendi kendilerine acı çektirmek isterlermi?

 Paniğin dini inanç eksikliği, iman zaafı olmadığını bilin. Dindar insanda ülser olduğu gibi panik atak da yaşayabilir.

 Hastanızın doktorundan aldığınız bilgi ve direktiflerle hareket edin.

 Sabırlı olun panik atak mutlaka kontrol altına alınanbir durumdur

 

HOLMES-RAHE SKALASI

Sosyal Uyumun Değerlendirilmesi

Bu ölçeğin ayrıntıları için: Holmes, T.H. and Rache, R.H.: The social readjustments rating scales, Journal of Psychosomatic Reasearch, 11:213-218, 1967

(Dikkat, bu ortalama değerleri ayrı ayrı toplayınız)

Yaşam Hadisesi (Son 1 Yıl İçerisinde) Ortalama Değer

1. Eşin ölümü (EVET/HAYIR) - 100

2. Boşanma (EVET/HAYIR) - 73

3. Ayrılma (EVET/HAYIR) - 65

4. Hapis yatma (EVET/HAYIR) - 63

5. Yakın bir aile bireyinin ölümü (EVET/HAYIR) - 63

6. Hastalık veya yaralanma (EVET/HAYIR) - 53

7. Evlenme (EVET/HAYIR) - 50

8. İşten atılma (EVET/HAYIR) - 47

9. Dargın eşle barışma (EVET/HAYIR) - 45

10. Emeklilik (EVET/HAYIR) - 45

11. Aile bireylerinin sğlık durumunda değişiklik (EVET/HAYIR) - 44

12. Hamilelik (EVET/HAYIR) - 40

13. Cinsel sorunlar (EVET/HAYIR) - 39

14. Yeni bir aile bireyi oluşması (EVET/HAYIR) - 39

15. İş yenilemek (EVET/HAYIR) - 39

16. Ekonomik durumda değişiklik (EVET/HAYIR) - 38

17. Yakın bir arkadaşın ölümü (EVET/HAYIR) - 37

18. İşte değişiklik (EVET/HAYIR) - 36

19. Eşle olan tartışmaların sayısında değişiklik (EVET/HAYIR) - 35

20. 10,000 dolardan fazla gelir (EVET/HAYIR) - 31

21. Forclosure of mortgage or loan (EVET/HAYIR) - 30

22. İşteki sorumlulukların değişmesi (EVET/HAYIR) - 29

23. Çocuğun evi terketmesi (EVET/HAYIR) - 29

24. Kayın peder veya valideyle problemler (EVET/HAYIR) - 29

25. Çok büyük kişisel başarı (EVET/HAYIR) - 28

26. Hanımın işe başlaması veya işten ayrılması (EVET/HAYIR) - 26

27. Okula başlama veya bırakma (EVET/HAYIR) - 26

28. Yaşam şartlarında değişiklik (EVET/HAYIR) - 25

29. Kişisel alışkanlıkların değiştirilmesi (EVET/HAYIR) - 24

30. Patronla problem oluşması (EVET/HAYIR) - 23

31. İş saatlerinde veya şartlarında değişiklik (EVET/HAYIR) - 20

32. Oturduğu yerin değişmesi (EVET/HAYIR) - 20

33. Okulun değişmesi (EVET/HAYIR) - 20

34. Eğlencelerin değişmesi (EVET/HAYIR) - 19

35. Dini aktivitelerin değişmesi (EVET/HAYIR) - 19

36. Sosyal aktivitelerin değişmesi (EVET/HAYIR) - 18

37. 10,000 dolardan az gelir (EVET/HAYIR) - 17

38. Uyku alışkanlığının değişmesi (EVET/HAYIR) - 16

29. Aile görüşmelerinde değişiklik (EVET/HAYIR) - 15

40. Yeme alışkanlıklarında değişiklik (EVET/HAYIR) - 15

41. Tatil (EVET/HAYIR) - 13

42. Yılbaşı (EVET/HAYIR) - 12

43. Küçük kanun ihlalleri (EVET/HAYIR) - 11

Holmes-Rahe Skalası'ndan yaşam stresini hesaplayınız (ortalama puanlara göre)

160'dan az (ortalama değer) 0 puan

161-250 puan (ortalama değer) 5 puan

251-350 puan (ortalama değer) 15 puan

350'den çok (ortalama değer) 30 puan

Uyku

7-8 saat 0 puan

7 saatten az 3 puan

8 saatten çok 2 puan

Gevşeme

Uyku hariç hiç gevşememe 10 puan

Günde en az 20 dakika gevşeme/meditasyon 0 puan

İş Stresi

Günün çoğunu oturarak geçirmek 3 puan

”Blue collar” worker 3 puan

İşten zevk almak 0 puan

İşe karşı biraz bıkkınlık 1 puan

İşe karşı orta derecede bıkkınlık 3 puan

İşten nefret etmek 5 puan

Haftada bir defadan fazla gece seyahat etmek 5 puan

Haftada 50 saatten fazla çalışmak 2 puan/ saat

Vardiyeli çalışmak 10 puan

Gece çalışmak 5 puan

Dışarıda yemek

Haftada 2-4 kez 3 puan

Haftada 5-10 kez 6 puan

Haftada 10 dan fazla 10 puan

Ağırlık

Fazla kilolar 15 kg'dan çok 5 puan

Fazla kilolar 10-15 kg 5 puan

Fazla kilolar 16-25 kg 10 puan

Fazla kilolar 26-40 kg 25 puan

Fazla kilolar 40 kg'dan çok 40 puan

Evlilik Durumu

Evli, mutlu 0 puan

Evli, orta derece mutlu 2 puan

Evli, mutsuz 5 puan

30'un üzerinde bekar erkek 5 puan

30'un üzerinde bekar kadın 2 puan

Televizyon

Günde her bir saat için 2 puan

Moral

Neşeli, keyfi yerinde 0 puan

Orta derecede sinirli, depresyonda veya bıkkın 10 puan

Çok sinirli, depresyonda veya bıkkın 20 puan

Burada bahsedilmeyen, önemli olduğunu düşündüğünüz her çeşit duygusal veya sosyal stres 10-40puan

 

(Not: *Holmes-Rahe Skalası* Bu puan sosyal yaşamınızdaki stresi göstermektedir. Bu ölçek çoğu kişide yararlı olmakla birlikte spesifik bir ölçüm olmayıp genel bir göstergedir. Trafik memurları veya yoğun bakım hemşireleri gibi birçok stresli yaşam tarzı vardır ki, Holmes-Rahe skalası bunların yaşam streslerini doğru bir şekilde gösteremez)

Toplam puanınızın anlamı ...

• Stres puanınız 25'i aşıyorsa stresinizi azaltmanız gerekmektedir.

• 50'nin üzerindeki puanlar için bu gereklilik tehlikeli derecelerdedir.

• En yüksek puandan başlayın ve bu stresöyü yok edin. Ardından daha düşük seviyedeki stresörleri azaltmaya ve yok etmeye çalışın; ta ki stres seviyeniz normale gelene kadar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Panik atak : Hayatı ya hep, ya hiç yaşıyanların hastalığıdır. Beynin vucuda gönderdiği hayatına dikkat et , çeki düzen ver kendine , gez toz eğlen uyarısıdır..

Panik atak karanlığın en uç noktasıdır , bu karanlığın içerisinden sıyrılmayı başaran birisi için artık karanlık yoktur , hayatın hiç boyutunu yaşıyan birey bu seferde hep boyutunu yaşar..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ünw ye hazırlandığı ilk yıl kalp atışlarımın düzensiz ve çok sık olmasından dolayı doktora gitmiştim hafif panik ataklı var demişti baş ağrısı her an kalp çıkıcakmış gibi hızlı hızlı atışı gerçekten zor ama ben çok yeniydim ve strese dayalıydışimdi sorunum yok ama bunun bide ilerlemiş hlini düşenemiyorum..

paylaşım için tşk:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...