Jump to content

Brecht'in Yabancılaştırma Tiyatrosu


schizophrana

Önerilen Mesajlar

1960'lardan bu yana yerli oyun yazarlarımızın da dramatik tiyatro anlayışının sınırlarını aşan yeni yeni arayışlara yöneldiklerini görürüz. Bu bağlamda ülkemizde gösterilen ilk epik tiyatro denemeleri olarak Vasıf Öngören'in "ASİYE NASIL KURTULUR?"u ve Haldun Taner'in "KEŞANLI ALI DESTANI" üzerinde durulabilir. Vasif Öngören'in oyununda kadının sömürülmesi sorunu koşullar geregi fahişe olan genç bir kızın yaşamından alınan kesitlerle irdelenir. Asiye'nin çocukluğu, öğrenciliği, fabrikadaki yaşamı, işten çıkarılışı, sokağa düşüş vb. olaylar bir zincirin halkaları gibi ufak ufak sahnelerle verilmiştir. Her sahne üzerinde ayrıntılı bir tartışmayı içeren ara sahnelerde anlatıcı olarak fuhuşla mücadele derneğinden bir kadının konuşmalarını izleriz. Kadının Asiye'yi kurtarmak için getirdiği her öneri bir sonraki sahnede denenir fakat hiç biri sonuç vermez. En sonunda Asiye de kurtuluşunun bedelini yeni Asiyeler yetiştirerek ödeyecektir. Oyunun geneline bakarsak Brecht'in etkisinin yoğunlukla görüldügü söylenilebilir. Bu etkiden temel iki nokta çevresinde söz edebiliriz.

 

*Olayın kurgusunda: Asiye'nin yaşamını anlatan tek tek sahneler tek başına düşünüldüğünde oyun için benzetmeci tiyatro geleneğini sürdürüyor denilebilir. Fakat anlatıcının devreye girdiği tartışma sahneleri oyunu dışardan değerlendiren bölümlerdir ve oyunu dramatik olmaktan uzaklaştırır.

 

*Dilin kullanımında: Brecht'in oyunlarında dil iletilmek istenen düşüncenin hizmetinde bir yabancılaştırma etkisi işlevi taşır. Vasıf Öngören'de bunun bütünüyle var olduğunu söyleyemeyiz. Tartışma sahneleri ve şarkılar oyuna bir eklenti gibi dursa da, bu bölümlerde dilin yukarıda anlatıldığı gibi kullanılabildiğini söyleyebiliriz.

 

Sonuçta, Vasıf Öngören'in Brecht'in tiyatrosuna özgü bazı biçimsel özellikleri aldığını fakat bunları benzetmeci tiyatro geleneğiyle bağdaştırmaya çalıştığını söyleyebiliriz.

 

Haldun Taner'e baktığımızda ise, O'nun benzetmeci tiyatro geleneğinden uzaklaşarak, bize özgü bir yabancılaştırma tiyatrosu kurmanın yollarını aradığını söyleyebiliriz.

 

Keşanlı Ali Destanı'nda Haldun Taner, geleneklerden kaynak olarak yararlanma, onları çagdaş bir anlayışla yorumlama, biçimlendirme anlamında önemli bir adım atar. Taner, halk tiyatrosunun göstermeci özelliklerinden yararlanarak çok çarpıcı bir sorunu gündeme getirir: Otoriteye bağımlılık. Bir gecekondu ortamında kendilerine bir kahraman miti yaratmak isteyenler bizim halkımızı temsil eder. Oyundaki yan temalar, Yusuf ile Zilha'nın aşkı, gecekonduluyla zenginin karşılaştırılması, bürokrasi, rüşvet, dolandırıcılık üzerine kurulmuş çarpık bir politik çarkın gösterilmesidir.

 

Kişiler, oyunun başında kendilerini müzik eşliğinde tanıtırlar. Orta oyununda oldugu gibi, karikatürleştirilmiş, kurmaca figürlerdir. Halk tiyatrosuna özgü olan bu özellikler çagdaş tiyatroyu belirleyen türlü yabancılaştırma etkileriyle, örneğin bir sonraki sahnenin özetini veren ve yazarın bu sahneye ilişkin yorumunu içeren koro ve oyun oynama olgusunu vurgulayan bir dekorla bütünleştirilmiştir.

 

Kaynak

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...