Jump to content

Sevgililer gününüz kutlu olsun.


Locked

Önerilen Mesajlar

Her ne kadar sevginin bir güne sığdırılacak veya bir gün hatırlanacak birşey olduğunu düşünmesekte böyle bir günün tüm dünyada kutlanmakta olması gerçeğini değiştirmez. :)

 

Sevgilisi olanların veya sevgisi olanların bugünü iyi geçirmelerini temenni ederim.

 

Belki bilmeyeniniz vardır diye, bugünün yani Valentine's day'in ortaya çıkış sebebini buraya dökmek istedim.

 

 

 

14 ŞUBAT HİKAYESİ

 

 

http://dosyalar.hurriyet.com.tr/sevgililergunu2006/images/sevgili.jpg Aziz Valentine'ın öyküsü III. Yüzyıl'dan gelir. O dönemde Roma tahtında İmparator II. Claudius vardı, "Zalim" adıyla tanımlanan Claudius aşırı savaş ve askerlik tutkunuydu, her yetişmiş erkeğin muhakkak asker olmasını istiyor ve kimseye göz açtırmıyordu.

 

EVLİLİĞİ YASAKLADI

 

Öylesine ileri gitmişti ki, askerliğe engel oluyor düşüncesiyle evlenmeyi dahi yasakladı.

 

Gençler şaşkındı, kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı.

 

Bu sıralarda İmparator tüm Romalılar'ın 12 tanrıya tapmalarını aksi şekilde davrananların ve özellikle de Hıristiyanlar'la ilişkiye girenlerin ölümle cezalandırılacaklarını emretti.

 

Bu emre uymayanların arasında Aziz olarak kabul edilen filozof Valentinus'da vardı, gezerek dinsel vaazlar veriyor ve İmparator'un hatalı olduğunu anlatıyordu.

 

Sonunda yakalandı ve hapse atıldı. Valentinus'un hapiste olduğu günlerde yaşananlar efsaneye dönüşerek günümüze kadar ulaşmıştır.

 

GÜZEL JULİA VALENTİNUS'A GİDER

 

Hapishaneyi korumakla görevli gardiyanın kızkardeşi Julia'nın gözleri doğuştan görmemektedir, gardiyan Valentinus'un anlattığı İsa ilgili öykülerin arasında körlerin gözlerinin açıldığını öğrenince, kardeşini gizlice Valentinus'un yanına getirir.

 

Julia çok güzel ve zeki bir kızdır.

 

Günlerce beraber olurlar, Valentinus ona Roma tarihini, doğanın yapısını, aritmetiği ve Tanrı'ya yönelmeyi öğretir.

 

Julia, dünyayı Valentinus'un anlattıklarıyla görür, onun bilgeliği ile aydınlanır, güçlenir ve teselli bulur.

 

Bir gün sorar;

 

"Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı duyar mı?" Aziz gülümser;

 

"Evet, herbirini." Julia;

 

"Her sabah ve her gece ne için dua ettiğimi biliyormusun? Görebilmek için dua ediyorum, senin bana anlattıklarını görmeyi çok istiyorum.", Valentinus;

 

"Tanrı bizim için en iyi olanı yapar, yeter ki buna inanalım." Julia, yere diz çöker ve;

 

"Böylesine inanmak istiyorum, yardım et." Beraberce duaya başlarlar. Birden hücrenin içersi altın renkli bir ışıkla aydınlanır ve Julia haykırır;

 

"Valentinus, görüyorum, görüyorum."

 

14 ŞUBAT'TA ÖLDÜRÜLÜR

 

Valentinus duaya devam etmesini söyler.

 

Ertesi gün Valentinus'un ölüm emri gelir, Aziz Julia'ya son bir not yazar, Tanrı'ya hep yakın olmasını öğütler ve notun altını "Senin Valentine'ından" diye imzalar.

 

Mektup, ertesi gün Julia'ya ulaşır, o günün tarihi 14 Şubat 270'dir.

 

Valentinus, sonradan Papa I. Julius tarafından "Porta Valentini" adı verilen bir kemer kapısının altına gömülür (Şimdi orada yani Roma'da Praxedes Kilisesi vardır.)

 

Julia, mezarın yanına pembe çiçekler açan bir badem ağacı diker. Günümüzde sevginin ve dostluğun simgesinin badem ağacı olması buradan kaynaklanır.

 

GENÇLERİN İLK CİNSEL DENEYİMİ

 

İşin aslına bakılırsa, 15 Şubat tarihi Roma tanrıçalarından Februata Juno adına yapılan kutsama töreninin günüdür; birbirleriyle ilk kez cinsel ilişkiye girecek gençlerin adlarının yazıldığı parşömenler, o gün tanrıçaya sunulurdu.

 

Papalık daha sonra yasaklanan bu geleneğin yerine, azizlerin adlarının yazılı olduğu listeleri sergilemeye başladı.

 

Biz yine Roma'ya dönelim. 15 Şubat'ta kutlanan gençlerin aşk festivalinin özgün adı Lupercalia'dır, geleneksel olarak hediyeler verilirdi.

 

Kuşların çiftleşme döneminin başlangıcı kabul edilen Şubat ayı döneminde, gençler de onları örnek alarak eşleşirlerdi.

 

Hıristiyanlığın güçlenmesinden sonra, Pagan inançları yasaklandı veya yerlerine Hıristiyan versiyonlar getirilmeye başlandı.

 

Aziz Valentine Hıristiyanlığın simgesi olan sevgi ve evlilik kuramı ile kişiselleştirildi, onun Lupercalia Festivali'nin arifesinde öldürülmüş olması iyi bir raslantıydı, böylece Roma'nın bereketlilik ve döllenme kutsamalarıyla, Hıristiyanlığın evlilik ve çoğalma ilkesi bütünleştirilmiş oldu. Amaca ulaşılmıştı.

 

Günümüzdeki yorumuyla "St Valentine" yani Sevgililer Günü, Roma'daki gibi sevenlerin birbirlerine sevgilerini Valentinus'un son mesajında olduğu gibi küçük kartlar ve hediyelerle sunmaları şeklinde kutlanmaktadır.

 

Aslında kökende yine birleşme, bütünleşme ve çoğalma güdüsü yani bereketlilik vardır.

 

Aynı zamanda da, Tanrısal aşkla, dünyasal aşkın birleştiği yer, Julia'nın öyküsünde olduğu gibi birleştirilir.

 

Ama ilginçtir ki, aşkı yasaklayan bir despotun binlerce yıllık anısı, Kozmik Şakacı'nın oyunuyla artık aşk yüzünden akla gelmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eh yani. Kapitalizm böyle. Adını güzel, reklamını güzel yapsınlar ki satsın. Neyse canım kutlamak isteyen var istemeyen var :) Adamların boğazına yapışmıyoruz ama ben böyle düşünüyorum.

 

Bir de bir durum var ki; erkekler bu işi biraz da sevgilileri yüzünden yapıyor. Bazı bayanlar var ki hediye mediye olayları yüzünden durumu nereye kadar getiriyor. Sırf bu yüzden ilişki sonlandıran çiftler var. Bu ilişkilerde kutsal olarak nitelendirilen bayan duyguları değişerek (tabi bunlar bazı kesimler genelleme yapmıyorum) nasıl bir maddiyatçılık sergiliyor görüyorsunuz. Kutlamaktan ziyade, sevgiden ziyade işin içine para giriyor.

 

Bunun sebebi dizilerdir. Bu aşikar. Dizilerde klasik olarak dönemsel ya da sevgililer gününde hediye almayan erkek tarafı öküzmüş, kadınlar da hediye beklediği için çok hassasmış, çünkü bu bir sevgi pıtırcık nişanesiymiş falanmış fistanmış... Buna bir örneği Çocuklar Duymasın dizisiylede verebilirim. Dizedeki Selami karekteri karısına verdiği değeri simgeleyerek ona tek taş alıyor. Gerekçesi ise sen bana böyle böyle güzellikler yaşattın al sana pırlanta. Eh "şu kadarcık birşey" diye dillere dolanan reklamlardan sonra duygusallığı ile övünen bazı bayanlar ise aniden gizli maddiyatçılık hesabıyla "şu kadarcık" birşey istiyorlar. Bunun sebebi dizilerdeki, filmlerdeki, reklamlardaki kapitalist telkinler.

 

Şu sözle bitirmek istiyorum : Bir dönem dillere düşen "şu kadar birşey alsan" sözünün eş anlamlısı sevgililer günüdür. Şu kadarcık ya da bu kadarcık. Cebinden çıkan para senin sevgiline verdiğin değeri gösteriyor. Hmms. Ok.

 

Not : Bazı erkekler gibi - sözüm meclisten dışarıdır- sabaha kadar kucaklayan romeo olamadığım için, bu satfada iki şiir patlatamayadığım için muthtemel kısmetimi kapadığımı biliyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...