Jump to content

Ruşen Hakkı


semuel

Önerilen Mesajlar

KARARSIZ

 

Saçlarına kına mı yaktın ne

Gözlerin İstanbul'lu bakıyor

Tut beni denizlerine sürükle

Tut beni doyur

 

Ellerin eski yunandan mı kalma ne

Örgü sana yakışıyor bilirsin

Üşüdüm sana sığındım kadınım

Sen bilirsin

 

Öpülesi dudakların ıslak mı ne

Bu sessiz çağrıya dayanamam bilirsin

İstanbul'u unutalı yıl oldu

Sen hala dipdirisin

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yırtılan Gecede

 

Gece yırtıldı

göğü gördüm

şaşılası yakındı

Yıldız toplardım

çocuk olsaydım!

 

gece yırtıldı

denizi gördüm,

bir alev topuyla geldi

gölcük'te kavaklı'yı

değirmendere'de

sahili yutan dalgalar

 

gece yırtıldı

çaresizliği gördüm

batacak bir gemiydi sanki ev

öylesine korkunç sallandı

ve bütün sesleri boğdu

dipten gelen uğultu

 

gece yırtıldı

korkuyu gördüm

savruldum oradan oraya

ve inanılmaz bir aşkla sarıldım

kırk yıllık karıma

 

Ruşen Hakkı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ÇENGEL

 

önce vardı soruların

akıl uçuran

yaprak düşüren

nü eyleyen ağacı

 

bilinmeze salan

yuvasından kuşu

 

bir kuş nereye uçar

sıyırıp geçtiğinde

burnunu barut kokusu

 

yaprak nereye düşer

son kez okşayarak dalını

kuş uçup gittiğinde

kalır mı

bir tutam hüzün

çengelinde ay'ın?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

GÜMÜŞ ATLAR MÜZESİ

 

 

'bu son' diyorsun, gösterip

avuçlarına sığan gökyüzünü...

ama arda bir şey var sonsuz gibi

bak işte, kutsayıp geçiyor gümüş yüzüğünü

 

ve gümüşten atlar geçiyor kişneyerek,

bilmeyerek binicisinin gel geç körlüğünü

 

gümüşten atlar ki hiçbiri gem tutmaz

aranır durur kim çözecekse kördüğümü

 

ve vardığında kan ter içinde erimine

akar alnındaki akıtma, kimseler görmez öldüğünü!

 

işte, 'bu son' diyorsan, gene aldanırsın

sürer gider atların güzelim gümüşlüğü

 

sürer gider varken gümüş döküm ustaları

göğü de delip geçer atların özgürlüğü

 

'bu son' diyorsan, gösterip

avuçlarına sığan gökyüzünü…

 

hüzünle yumalısın giderayak yüzünü!

 

(Adam Sanat / Sayı: 231)

--------------------

Böylesi Hasretin

 

 

Kapıyı çaldım ses yok, içeri girdim

Seslendim usulca: nerelere saklandın?

Ve birden ürktüm sensizliğimden,

Uçup gitti pencereden aklım

 

Bırakıp gitmişsin öylece herşeyi,

Sevmediğin halde dağınıklığın her türlüsünü.

Divanda sıcaklığını, aynada yüzünü unutmuşsun,

Mutfağın bir köşesinde yanık Yemen türküsünü

 

Ve iyi ki unutmuşsun silmeyi gözlerinin izini,

Her odada kokun ve çok sevdiğim hüznün

Ve terliklerinin duruşu...ardından koşar gibi

Terli, soluk soluğa ve öylesine üzgün!

 

Hemen elimin altında divandaki sıcaklığın,

Diyorum: nereye gidebilir bir not bile bırakmadan!

Belki çarşıdasın, belki bir kahve içimi komşuda,

Huyundur, uzak yere gitmezsin çiçekleri sulamadan.

 

Sıkıldım su içtim, televizyonu açıp kapadım,

Aynadaki yüzünü öptüm, terliklerini düzelttim,

Avuçlarıma yaydım divandaki sıcaklığını,

Dedim:görülmemiş böylesi hasretin!

 

Oysa daha bu sabah uğurladın beni,

Dedin:erken gelirsen sinemaya gideriz

Belki dondurma yeriz sinema çıkışı

Parka uğrar ev kaçkını kedileri severiz

 

Birden sesi kapıda dönen anahtarın

Döndürüyor uçup giden aklımı yuvasına

Ve ''seni seviyorum'' derken öptüğüm yanağın

Bir kırmızı gül gibi düşüyor avuçlarıma

 

(1936)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...