Jump to content

Ruhsal Zeka


Dolunay

Önerilen Mesajlar

Ruhsal Zekayı keşfetmenin en iyi oylu, onu diğer temel zeka alanlarıyla karşılaştırmaktır.

 

İnsana sunulan en kapsayıcı zeka, ruhsal zekadır(SQ); sonra duygusal zeka(EQ) ve ardından zihinsel zeka(IQ) gelir.

 

IQ ve EQ, sıra dışı olayları, “tesadüf, şans, kaza” kavramlarıyla açıklar; kendiliğinden oluşan düzensizlikler zanneder. Ruhsal zeka, bu tür olayları, Sınırsız Bilinçle planlanan, en dikkat edilmesi gereken ilahi kararlar arasında görür.

 

IQ ve EQ’ya göre, yaratıkların duygusal tutumları doğaldır; “içgüdü” denilen, genetik, hormonsal veya açıklanamaz sevk edişlere dayanır. Ruhsal zeka bunların, binlerce ruhsal ilham kanallarından olduğunu bilir; insanları, evreni sürükleyen ilham kanallarını duyabilmenin yollarına yönlendirir.

 

Zorluklarla yüzleştiğinizde, IQ bileğinizin ve makinenizin gücüne; EQ bunların yanı sıra, duygusal cesaretinizin ve güveninizin gücüne; SQ ise, tüm bunlarla birlikte, evreni sürekli sürükleyen Sınırsız Kudrete dayanacaktır.

 

Bir sorundan kurtuluş yolu aradığınızda, IQ yalnızca nesnel aklınızı çalıştırır; EQ duyguları da analize dahil eder; SQ ise Yaratıcı Kudretin gerekçesini de dikkate almanızı sağlar. IQ imkansızlıkta takılır; SQ imkansızlıkla ilgilenmez.

 

Mutluluk aradığınızda, IQ şimdiki nesnelerden alacağınız cisimsel zevke odaklanır; EQ coşkuyu duygusal anlam ve derinlikte arar; SQ ise, mutluluğu, evren ötesi zamanla ve meleklerle yoğurarak anlamlandırır. Mutluluk ölçekleri arasında uçurumlar oluşur.

 

IQ size “Ben ne istiyorum?” şeklinde soracak; EQ, “Biz ne istiyoruz?” diyecek; SQ ise bunların yanında, Evrenin Yaratıcısını ve ruhsal evreni dikkate alacaktır.

 

IQ’ya göre mutluluk, zenginliktir, şöhrettir; müzik, eğlence… gibi “şimdiki anı dolduran” cisimsel zevklerdir. EQ’ya göre, duygusal anlamlardır; olayların zaman dışına taşan hissi boyutlarıdır. SQ’ya göre ise mutluluk, ister acılarda, isterse zevklerde, “coşturucu aydınlığa sürekli yol alıştır.” Ruhsal zekası güçlü ruh, zenginlikte ne kadar sevinçli ise, fakirlikte de o kadar mutludur. Ona göre, yaşamak, dünya cennetinde koşmaktır; ölmek ahiret cennetine uçmaktır.

 

IQ ve EQ, bilincinize sonlu bir hedef koyar; hedefe vardığınızda yarış biter. SQ ise hedefe sonsuzluğu koyar. Varmayı değil, ilerlemeyi önemser. SQ’nun hedeflediği başarı, tüm yolculuğun her noktasının tam arkasındadır. Yolculuğun neresinden öteki tarafa geçerseniz geçin fark etmez. İster liseyi bitiremeden, isterse de cumhurbaşkanı olduktan sonra…

 

 

 

 

Kıyamet kopuyor olsa, IQ sizi tepkisiz bırakır; EQ korkutur; SQ elinizdeki fidanı diktirmek için son saniyelerinizi yarıştırır.

 

Başarırsanız, IQ’ya göre “Ben yaptım!” dersiniz; EQ’ya göre “Dostlarımızla yaptık!” diyeceksiniz. SQ ise size, “Sınırsız Sahibimiz bizimle aynı şeyi istedi ve istediğimizi yarattı” dedirtecektir.

 

Bir şeyi sevmek istediğinizde, IQ, “Ben nasıl sevmek isterim?” dedirtecektir. EQ, “İnsanlar nasıl sevmemi isterler?” şeklinde soracak; SQ ise, “Hangi sevgi evrenselliğe uygundur?” şeklinde sorduracaktır.

 

IQ’ya göre, gelecekte olacakları yalnızca tahmin edebilirsiniz; EQ’ya göre sezinlersiniz; SQ’ya göre güçlü sezinler veya görürsünüz. IQ'ya göre yalnızca doğa yasalarına bağlısınız; SQ ise yerçekimine meydan okumanın kapısını açar.

Muhammet Bozdağ

--------------------

Ruhsal Zekada Anlam Analizleri

19 Temmuz 2006

 

Okul arkadaşı bilmediği konuda yardım ister; aşırı işleri olduğunu uydurarak kabul etmez; oysa uzanıp TV izleyecektir. Gece su kesilir ve evi sular basar. Üşendiği için yardım etmemenin bedeli, uydurduğu gerekçeye uygun bir problem olmuştur.

Ruhsal Zekada Anlam Analizleri

Ruhsal Zekanın özelikle son bölümünde önemli anlam analizleri bulacaksınız. İki küçük bölümü buradan okuyabilirsiniz.

Anlam Analizleri

Yaratıcımızın bizden ne istediğini anlam analizleriyle çözümleyebiliriz. Şans neden yüzünüze gülüyor veya neden hep kaybediyorsunuz?

Neden engelleniyoruz? Aslında engelleniyor muyuz? Neden başarmakta zorlanıyoruz? Aslında zorlanıyor muyuz?

Koruyucu Kader Müdahaleleri

Bazı amaçlarımıza ulaşamamamız korunmamızdan kaynaklanabilir. Başarsaydık çok aleyhimize olacaktı: Satın aldığımız ev başımıza yıkılacaktı, seçilseydik milletimize ihanet edecektik. Eseflendiğimiz kimi engeller bizi kuşatan koruyucu meleklerden ibarettir.

Musa Peygamber (as) Tur dağına ibadete giderken, vücudunu kumlarla gizleyen bir adamla karşılaşır. Fakir adam, Musa(as)’dan Allah’ın kendisine elbise vermesi için dua etmesini ister. Peygamber(as) geri döndüğünde aldığı ilahi cevabı aktarır: “Haline şükret.”

Adam, iyilik isteyen bir kişidir; ama aynı anda bozgunculuğa eğilimli bir kişilik geliştirmiştir. Kendini tanıyıp bozgunculuğuyla savaşsaydı, toplum içine çıkacak elbise alabilirdi. Kaderinin onu elbisesiz bırakarak bozgunculuktan alıkoyduğunun farkında değil…

Cevaba öfkelenen adam, “Allah bana elbise vermiş mi de şükredeyim!” der. Oracıkta şiddetli bir fırtına kopar; kumlar savrulur ve uzak tepelerdeki kayaların ardına kaçmak zorunda kalır.

Bazıları kaderin amacını anlayamıyorlar; meydan okumaya kalkıyorlar. İntikam almak uğrunda öldürüp intihar ediyorlar. Onlar ruhlarını sonsuza kadar kahretmeyi seçtiler. Onların ruhsal zekaları sıfırdır.

İyi olmayı hak eden insanın içindeki kötülük eğiliminin açığa çıkması, gerekirse zorla engellenir. Kaderin bileğini bükemeyiz. Anlamak yerine isyan edenler kendi başlarını kırarlar.

Ruhsal zekası yüksek, yakışıklı bir genç tanırım. Karşı cinse eğilimi kendisini evlilik dışı ilişkilere zorluyor; fiziği bu tuzağa düşüşünü kolaylaştırıyordu. Zayıf yönünü fark eden genç, iradesini kaybetme korkusu içerisinde dua ediyordu.

Bir sabah cildinin estetiğinin sivilcelere kurban gittiğini gördü. Beş yıl mücadele ettiği bir hastalık, cildini ve psikolojisini mahvetmişti.

Artık eskisi gibi çekici değildi; güzel bayanlar kendisinden hoşlanmaz olmuşlardı. Kendisi de durumu kabullenmiş; böyle şeyleri düşünmekten kurtulmuştu.

Şöyle anlatıyor: “Kaderin sırrını ve ilahi hikmeti öğrendim. Tehlikeli bir zaafıma karşı bu şekilde korunduğumu fark ettim. Hastalığımla uğraşmayı terk ettim; asıl düşmanım olan zaafımla mücadeleye giriştim. İlginç şekilde kısa sürede hastalığımdan kurtuldum.”

Pahalı ayakkabısıyla komşusunu kıskandırmaya çalışan kadının ayak bileği, bastığı çukurda kırıldı. Babasının otosuyla caka satmak için Bağdat caddesinde hız yapan genç kaza yaptı. Herkes, niyetinin karşılığını yaşayacaktır.

Bu seçimi hep kaybediyorum: Kazansaydım, neyi kötüye kullanabilirdim? Fakirlikten çıkamıyorum: Çıkabilseydim, neleri yanlış yapabilirdim? Sürekli hastayım: İyileşseydim neleri ihmal ederdim? Keşfedin ve asıl onunla savaşın. Geleceğinizi değiştirecek ruhsal zeka budur.

Uyarıcı Kader Müdahaleleri

Yaşayacağımız bazı sorunlar Yaratıcımızın uyarıcılarıdır; bizi korumak istemesi nedeniyle vurduğu “şefkat tokatlarıdır.” Hedefe meşru olmayan bir yolla kestirmeden varmaya çalışanlar… temel hedeflerini unutanlar “şefkat tokadı” yiyebilirler.

“Şefkat tokadı” yerseniz, amacınızdan mahrum kalırsınız, ama telafi etme fırsatına da sahipsiniz: Adam tatil yolculuğunda, doğduğu şehirden geçerken, zaman kaybetmemek için annesini ziyaret etmeyi ihmal ediyor; şehrin çıkışında lastikleri patlıyor. Hatasını anlıyor ve geri dönüp annesini ziyaret ediyor.

Okul arkadaşı bilmediği konuda yardım ister; aşırı işleri olduğunu uydurarak kabul etmez; oysa uzanıp TV izleyecektir. Gece su kesilir ve evi sular basar. Üşendiği için yardım etmemenin bedeli, uydurduğu gerekçeye uygun bir problem olmuştur.

Kurtulmanın yolu, uyarıcıyı anlamak ve “ilahi iradenin reddettiği hatayı” düzeltmektir. Ruhsal zekamız “şefkat tokadını” çözümlememize yetmezse, tokat şiddetlenerek felakete dönüşecektir:

Adamın arabasına çarpıp kayboldular. Sonra evine hırsız girdi. Sonra da dükkanı yandı. Ardından boşandı ve sonra da intihar etti.

Radikal gazetesinde bir yüzbaşının 1999 yılında yaşadığı dramı okudum. Ailesini şiddetle rencide edecek bir yanlışa girişti. Ukraynalı bir revü kadınıyla birlikte oldu ve onun uğrunda ailesini terk etmeye hazırlandı:

Önce askeri lojmandan atıldı. Vazgeçmedi, ardından ordudan atıldı. Yine vazgeçmedi, başka musibetler takip etti. Ukrayna’ya gidip o kadınla evlendi. İki ay sonra birlikte Türkiye’ye dönerken, son darbeye takıldı: Trafik kazası geçirdiler ve ikisi de ölümün soğuk yüzüyle yüzleşti.[1]

Doğru hedefe yanlış yöntemlerle gidemezsiniz. Ruhsal zekanızla bakarsanız, tüm tarihin ardında, Kaderin Sahibinden gelen uyarıcılar okuyacaksınız.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Özetle Ruhsal Zeka Bölümleri

 

15 Temmuz 2006

 

Eğer ilahi iradenin nasıl takder ettiğini öğrenebilirsek, olay akışı içerisindeki konumumuzu kontrol edebiliriz.Ruhsal Zeka, Yaratıcının hikmetlerini tanımamıza, neyi niçin istediğini anlamamıza imkan verir.

Özetle Ruhsal Zeka Bölümleri

İNANMA GÜCÜ

İman yapma, şüphe yıkma gücüdür. İnanmadığınızı gerçekleştirmeye hazır değilsiniz ve tüm kimliğiniz inanmadığınıza karşı, yıkılamaz bir direnç gösterir. Ruhsal zekânın en önemli aracı imandır.

Başarabileceğinize ne kadar inanıyorsanız, başarma ihtimaliniz o kadar fazladır.

Çünkü inancınız ne kadar güçlüyse, a)ruhunuza o kadar güç verilecek; b)o kadar az emekle aynı işi yapabileceksiniz; c) çevresel faktörler o kadar yardımınıza koşacak; c) kaderiniz o ölçüde isteklerinize göre belirlenecektir.

GEREKÇE GÜCÜRuhsal zekâ, “nasıl olacağına” değil, “niçin olacağına” bakar. Geleceğimizde ne olacağıyla ilgilenir; onun nasıl olacağı ise zihinsel ve duygusal zekamızın alanına girecektir.

“Neden isteklerim olmuyor, istemediklerime mahkum muyum?” diye sormadan önce, “Bunu niçin istiyorum?” diye sormalıyız. Çünkü hayatımıza girecek her olay, önce yaşama gerekçelerimiz açısından ayıklanacaktır.

Niyetlerimizle uyuşmayan isteklerimiz kabul edilmeyecektir. Kastımızla çelişen çabalarımızın sonucunu göremeyeceğiz. Başarımızı, “eylemlerimizin mükemmelliği” değil, “niyetlerimizin yüksekliği” belirleyecektir. Niyetlerimiz, yaşama gerekçelerimizdir.

Duygu gücümüzü tükettiğimizde, saatlerce uyuyan, oturan, okey oynamaktan başka bir şey yapamayan insanların durumuna düşeriz. Seyredende merak ve heyecan uyandırmayan hayat, onu yaşayanın kalbinde de donuk ve değersizdir. Duygusuz insanlar çalışamazlar; dolaysıyla da mutlu olamazlar; yani başaramazlar.

Madde özünde duygudur. Madde olarak algıladığımız eşyaların özde ve kaynakta madde olmadığını görmek şaşırtıcıdır. Hele keskin duyguların ve içtenliğin maddenin yapısını ve işleyişini ezip geçtiğini öğrenmek daha da ilginçtir.Madde duyguysa, duyguya hakim olan maddeyi de esareti altına alır. Duygu derinliği ruhsal gücün en önemli enerji aracısıdır.

ISRAR GÜCÜ

Çekirdeğin meyve olmasını bekler gibi ısrar edeceksiniz. Ruhsal Zekânın gerektirdiği ısrar, düşüncelerinizden ve duygularınızdan başlar, eylemlerinize yansır. Düşünmekte ve inanmakta ısrar edemeyen, davranmakta ısrar edemez. Israr yüz kiloyu kaldırma gücünüzü bin kiloya yükseltmez. Israrın asıl etkisi eylemlerinize değil, eylemlerinizin sonucunadır. Israr sayesinde on saat konuşmanın etkisini bin saat konuşmuş gibi arttırabilirsiniz.

Diğer tüm değişkenleri sabit sayarsak formül şudur: Başarı Düzeyi=Israr x Eylem. Eylem kapasitesi sınırlı, ancak ısrar kapasitesi sınırsızdır. Ruhsal Zekâ açısından ısrar en vazgeçilmez özelliktir. Israr başarının çarpanıdır; ısrarınız yoksa, diğer tüm imkanlarınız sıfırlanmıştır. Evren tarihi boyunca, ısrarsız bir tane başarı gösterilemez.

Aynı çalışmaları sürdürmekte zorlanabilirsiniz; ama, aynı şeyleri düşünmekte ve hissetmekte ısrar edebilirsiniz. Öncelikli ısrar, zihinsel ısrardır; ısrar içinizden ayrılmadığı sürece, tüm tutum ve davranışlarınızı yönetmeye devam eder.

Başarının gelişimi çoğu zaman bilinçli çabalara bağlı olmaz. Çocuğun zihnine bir düşünce çekirdeği ekersiniz ve yıllar onu besleyip büyütür. Zihninizde gelişenlerin bazıları böyle şeylerdir; her nasılsa oraya çekirdekler ekildi ve yıllar onları yeşertti. Zihninize bir düşüncenin ekilmesine izin verirsiniz; ona engel olmazsınız; yıllar geçer, sizi zorla değiştirdiğini görürsünüz.

En büyük meyve, bir hayata mal olan meyvedir. Domates yetişir, meyvesini verir ve ölür. Çoğu bitkiler meyvelerinin yenildiğine şahit olamazlar bile. En büyük insanlar, insanlığı ne kadar değiştirdiklerini Dünya gözüyle göremediler.

KANAAT GÜCÜDünyaya yansıma biçimleri aynı, fakat iç anlamları arasında uçurumlar olan iki kelimeyle tanışın: Hırs ve kanaat. Kanaat, çılgınca istemek ve çalışmak; ama, elde edilen her sonuca razı olmaktır. Hırs da çılgınca istemek ve çalışmak; ama, hiçbir sonuçtan razı olmamaktır. Bu şaşırtıcı farkı kavrayamamak yüzünden kaybediyoruz.

RUHSAL ETKİLEŞİM GÜCÜVarlığın bir tarafı yaratan, diğer tarafı yaratılandır. Yaratan ezeli; yaratılan, sonradandır. Yaratılanlar alemini yani evreni iki boyutlu görüyoruz; her şey çift yaratıldığı gibi evren de çift yaratılmıştır: Madde evren (mülk, eşya, galaksiler), Ruhsal evren (Melekut, ruhlar, melekler).

Ruhsal evren, maddesel evrenin altına, derinlerine, içine veya arkasına yerleştirilmiştir. Maddesel evrene sıçrayan, somut evrende gözlemlenebilir her şey, soyut formlarıyla ruhsal evrende yaratılmıştır. Soyut evren, Güneşe bakan ayna gibi Yaratıcıya bakar; ayna Güneşin özelliklerini nasıl yansıtırsa, ruhsal evren de yaratıcının özelliklerini öyle yansıtır.

Ruhsal etkileşim süreçlerini keşfeden, maddesel etkileşimin ne kadar yüzeyde ve basit olduğunu kavrayacaktır. Asıl etkileyen güce sarılan, yüzeydeki güçlerden hiç etkilenmez. Ruhuyla hareket eden, maddeye meydan okur.

İLAHİ İRADE GÜCÜ

Tüm evren ilahi iradenin eseridir ve her şeyin son kararı ilahi iradeye dayanır. Yaratıcı irade, her şeyden bağımsız ve her şeyin sahibi olduğu halde, kararlarını ve tercihlerini rasgele ve “hikmetsiz şekilde” ortaya koymaz.

Eğer ilahi iradenin nasıl takder ettiğini öğrenebilirsek, olay akışı içerisindeki konumumuzu kontrol edebiliriz.Ruhsal Zeka, Yaratıcının hikmetlerini tanımamıza, neyi niçin istediğini anlamamıza imkan verir. Bilmemiz gereken şudur:

Kimse Yaratıcıya rağmen başarılı olamaz; kimse onun izin vermediği, yaratmadığı eylemler içerisinde yer alamaz. Şu halde, bizim Yaratıcı irade karşısındaki konumumuz nedir? Nasıl oluyor da başarılı oluyoruz? Nasıl oluyor da bazılarına sıra dışı destekler veriyor, bazılarının yollarına aşılmaz engeller koyuyor? Nasıl ve neden? Bu sorulara cevap bulan ruhsal zeka, İlahi iradenin alanına girerek, “niçin” yaptığını görecek, kendi üzerindeki hükümleri değiştirmek için de “gerekçelerin” içerisinde kendine bir yer seçebilecektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...