Jump to content

Narsizm


Dolunay

Önerilen Mesajlar

NARSİSİZMİ KENDİNE GÜVENLE KARIŞTIRMAYIN!

 

 

Yazan: Dr. Ümit Yazman

 

Narsisizm pskiyatride kendini aşırı sevme ile eş anlamlı kullanılmıştır. Narsistler kendilerini, zekalarını, güzelliklerini diğer insanlardan üstün tutarlar. Bir psikiyatrın karşısına oturmaya yanaşmayan narsistler, bunun bedelini sadece kendileri değil, kendilerini sevenlere de ödetirler.

 

Çevremizde değişik karakterlerde birçok insanla etkileşim halindeyiz. İlişki kurulması ve sürdürülmesinde en fazla zorluk çekilen kişilik yapılarından birisinin narsisistik kişilikler olduğunu düşünüyorum. Narsisizm terimi pek çoğunuzun gayet iyi bildiği gibi; eski Yunandaki kendisinin bir su birikintisindeki yansımasına aşık olan Narcissus, adındaki genç bir adamdan esinlenerek psikiyatri literatürüne girmiş ve kendini aşırı sevme ile eş anlamlı olarak kullanılan bir terimdir. Bu kendini aşırı sevme durumunu sakın kendine aşırı güvenle karıştırmayın, çünkü çevrelerine verdikleri o çok güven dolu ve karizmatik duruş ve davranış görüntüsünün altında ciddi bir güvensizlik yatmaktadır. Onları toplum içinde lafa “ben” diye başlayan, başkalarını tanımadan kendini tanıtmak uğraşında olan insanlar olarak görürsünüz.

 

Gelin ilk önce narsisistik kişilik ile neyi ifade ediyoruz onu biraz açalım. Bu kişiler kendileri ile ilgili ciddi bir üstünlük duygusuna sahiptirler. Kendilerinin çok önemli olduğuna inanırlar. Kendi yetenek ve başarılarını abartma eğilimine sahiptirler. Çevrelerindeki herkesin de kendi içlerindeki o müthiş cevherin farkında olacağını varsayar ve kendilerine buna göre yaklaşılmasını beklerler. Hatta beklentilerinin dışında bir davranış ve hareketle karşılaşınca şaşkınlığa uğrarlar. Başardıkları işlerde nedense başkalarının katkısını pek görmeye yanaşmayıp, olayı kendi zaferleri olarak nitelemeyi severler. Ulaştıkları noktalarla ilgili birilerine pay biçiyor olsalar bile, bunu öyle bir yolla yaparlar ki, başkalarının kendisine “Yok canım, hiç tevazu gösterme sen olmasan bunların hiç biri olamazdı” demesini içten içe bekler ve bunu hak ettiklerini düşünürler.

 

GÜVENLERİ KIRILGANDIR

 

Onların başarıları sınırsız, güçleri üstündür. Kimisi zekasına, kimisi güzelliğine aşırı anlam yükler. Yaşadıkları ve yaşatacakları sevgi bile ideal ve kusursuzdur. Nedense “özel ve üstün” olduklarına ve ancak “özel” insanlarla anlaşabileceklerine inanırlar. Hayatlarında paylaşım yaşadıkları insanları “en iyi ve en tepedekiler”den seçmeye gayret ederek aslında kendi değerlerini şişirme uğraşları vardır. Onlar en iyi avukata, en iyi doktora, en iyi kuaföre giderler, gittikleri yerlerde özel muameleyi hak ettiklerine inanırlar, hayal kırıklığına uğradıkları anda bu insanlara karşı birden aşağılayıcı ve olumsuz tavır takınırlar.

 

Beğenilmeyi çok isterler. Kendilerine güvenleri aslında çok kırılgandır. Sürekli dikkati ve ilgiyi kendi üzerlerinde tutma uğraşlarının kendi ruhlarına ne büyük bir yük getirdiğinin ne yazık ki farkına varmazlar.

 

Sıra beklemeyi sevmezler. Her yerde ayrıcalıklı davranış beklentileri vardır. Başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamaya çalışmak konusunda isteksizdirler. Çünkü başkaları onları anlamak zorundadır! Onların yaptığı iş “çok önemli”dir, diğerlerinin ki o kadar da önemli değildir. Arkadaşlık ilişkileri, hatta duygusal ilişkileri kendisine güvenini besleyecek ve artıracak şekilde devam ettiği sürece vardır. Eleştiriye karşı çok hassastırlar. İlk anda tepki veremeseler bile kendilerini eleştirenleri pek unutmaz ve mutlaka bir karşı atak zamanını kollarlar. Pek çoğu ya başkalarını kıskanır veya başkalarının kendilerini kıskandığına inanırlar.

 

Her insanın kişiliğinde olumlu ve olumsuz yönlerin bir arada bulunduğunu kabul etmemiz gerekir. Normal budur. Yani benim içimdeki becerikli, güçlü ve olumlu parçayı, gene kendi içimde yüzleşebildiğim kişisel zaaflarım ve olumsuzluklarımla bütünleştirebildiğim takdirde ben sağlıklı ve normal bir birey haline gelirim.

 

KENDİLERİNİ SEVERLER

 

Narsisistik kişilikte ise bir paradoks vardır. Bir yandan kendilerini çok sever ve güçlü hissederken, diğer yandan üstünü örtmeye çalıştıkları, değersizleştirdikleri ve sevgi açlığı çektikleri bir bölüm vardır. Bu bölümden uzak durmak ve onun kendi hayatlarındaki eziciliği ile yüzleşmek istememelerinin yolunu diğer yönlerini abartarak kapama uğraşında olurlar. Özellikle çocukluk yıllarında engellenmeler, aşağılanmalar ve yoksunluklar yaşayan kimseler, bir savunma olarak narsisistik kişilik geliştirebilirler. Kendi iyi yönlerini herkesin hayran olması için sergilerken, olumsuz taraflarını kendileri de dahil olmak üzere herkesten gizleme uğraşı içinde olurlar.

 

Narsisistik kişiler genelde bir psikiyatrın karşısına oturmaya pek yanaşmazlar. Bu durumun bedelini de sadece kendileri hayat boyu ödemekle kalmaz, kendilerini sevenlere de ödetirler.

 

Hepinize içinizdeki olumsuzun da bir parçanız olduğunu görebildiğiniz, sıradan olabilmenin de keyfini keşfettiğiniz, mutluluk dolu bir hafta ve iyi bayramlar diliyorum...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

arsisizm veya özseverlik, kişinin kendisine duyduğu cinsi arzu, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Farklı tanımları ve kullanımları mevcuttur.

 

Sigmund Freud Narsizmi ‘Dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi’ şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.

 

Bebek dış dünya ile ilişki kuramadığı erken bebeklik döneminde gerçek bir narsizm durumu içindedir. Libido dış dünyaya yönlendirilmemiştir. Bebeğin nesneleri 'ben olmayan nesneler' olarak algılaması aylar alır. 'ben' ve 'ben olmayan' arasında bir ayrım yapamaz. Dış dünyaya ilgi duymuyordur ve dış dünyada bile değildir. Bebek için tek gerçek kendisidir. Acıkması, susaması, üşümesi bebek için tek gerçekliktir. Bu durumu 'birincil narsisim' olarak tanımlanır.

 

Bebek büyüdükçe dış dünya ile ilişkileri artar ve dış dünya kurallarını öğrenir. giderek libidosunu nesnelere yönlendirir; nesne sevgisi ve giderek nesnel düşünce ağırlık kazanır. İnsan her ne kadar libidosuna nesne bulabilse de mutlaka görece olarak bir ölçüde narsist kalır. Bu durumu 'ikincil narsizm' olarak tanımlanmıştır.

 

Narsizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Bazı durumlarda; kişinin narsizmi toplum için hatta kendi akıl sağlığı için makul oranlarda değilse; kişi akıl hastalıklarıyla karşılaşabilir. Önemli psikiyatrik rahatsızlıklar olan nevroz, paranoya hatta psikozda narsizm etkileri görülmektedir. Birincil narsizmde bebek dış dünyanın ayrımına varmamışken; ikincil narsizmde dış dünya gerçekliğini yitirmiştir.

 

Narsizmin çok özel bir türü de; Roma sezarları, Mısır firavunları, diktatörler gibi çok güçlü kişilerde bulunan türüdür. Bu insanlar adeta nefes alıp yürüyen yeryüzü tanrıları gibidirler kendi gözlerinde. Yaşam ya da ölüm gibi önemli doğa olaylarına bile bir tek cümleyle karar verebilmekteydiler. En büyük korkuları güçlerini kaybetmeleri, ölüm, etraflarındaki herkesin kendilerine düşman olmasıydı. Güçlerinin ve şehvetlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaya çalışırlar, sayısız insan öldürüp, sayısız şatolar kurarlardı. Varlıklarının kendilerinin de çözemediği sorununu insan değilmiş gibi çözmeye çalışsalar da aslında durumları düpedüz deliliktir. Dış dünya 'ben' olmadığı için, narsist kişi dış dünyayı anlayamaz/algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratır. Diktatör gitgide daha yıkıcı, daha yalnız ve korkak olur.

 

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile haketmiş sayarak en onde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarini anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bagdaşmayan, başkalarinin zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadiklarinda öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker hatta ağır psikotik tablolara girerler .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevgiyle selam

 

Rimmon

 

 

önce bebekler doğduğunda saf temiz ve kendi kişiliklerinde oldukları icin gaflet uykusuna girmemişlerdir zamanla etrafındaki uyuyan insanların etkisinde ve kişiliklerini kendi kişilikleri gibi gömeye başlarlar zamanla.

Şu VAR sen okudun galiba ve buraya yazdığın icin bu bilgilere sahip deilsin ve bu bilgilerin doğruluğu dış sal olarak yazmıştır o yazar cünkü oda benleri cok olan ve gaflet uykusunda olduğu icin fazla birşey bilemez zahiri bilir ama batılı bilemez sonucta.

 

 

sevgiyle kal.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Biri psikolojik biri felsefik olarak ele almış konuyu diye düşünmüştüm :(

 

haklısın burda felsefecilerin gözüyle anlatılmış orda ise psikolojik hastalık olararak anlatılmış.Ve Niemand doğru söylüyor.Bir bebek henüz varlığının bilincinde bile değilken narsist olması mümkün değildir.Gerçi bebekliğimni hatırlasam bunu bilmek daha kolay olurdu ama;) bebekler saf ve masum yaratıklardır bu tür bencillik duyguları barındırmazlar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Narkissos (Narcissus) su perilerinin gözdesi,kusursuz güzellikte bir genç adamdı,ama o,perilere hiç ilgi göstermedi.Ona çok tutkun olan Ekho isimli bir su perisi bir gün Narkissos'a yaklaşır ve sert bir şekilde reddedilir.Olayın ardından utancından ve kederinden yıkılan Ekho geride yalnızca yankılanan sesini bırakarak yok olup gider.Ekhonun intikamının alınmasını isteyen su perilerinin bu talebi karşısında tanrılar Narkissos'un da karşılıksız bir aşk yaşayarak cezalandırılmasına karar verirler.Bir gün dağdaki berrak bir su birikintisine bakan Narkissos orada kendi yansımasını görür ve suda yaşayan çok güzel bir ruhla karşılaştığı sanısıyla anında ona aşık olur.Suyun üzerinde kendisine bakan,ama hiçbir karşılık vermeyen ve onu kucaklamak için suya her dokunuşunda kaybolan bu imgeden kendisini ayıramaz.Sonunda suya düşerek boğulur ve ölür.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Narsistim ama haksız mıyım ? ! ? ! :cool::p:D

Yorumlar dahil burda yazan her cümleyi okudum.Narsistliğinde dereceleri olsa gerek.Dolunay en uç noktada ki narsistlerden bahsetmiş bence.Yerden yere vurmuşsunuz he!:p .Bu derece narsist olsaydım bu yazıyı okuduktan sonra basar giderdim valaaa :) Neyse ki o kadar abartmıyorum ben.Bunu kabullenmekte bişeydir sonuçta.Yazanların bi çoğu uyuyo bana.Doğru tespit.Uymayanları bilemiycem.Narsistlikte işin ehli kimlerse onlara sormak lazım :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Horney,narsisistik benlik şişmesinin üç patolojik sonucundan söz eder:

 

1) Çalışmanın kendisi bir doyum aracı olarak yaşanmadığı için üretkenliğin azalması,

 

2) Kendi yönünden hiçbir çaba göstermeksizin dünyadan çok şey beklemek,

 

3) Sürekli acılar ve düşmanca tutumlar sonucu insan ilişkilerinin giderek bozulması.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Narsistim ama haksız mıyım ? ! ? ! :cool::p:D

Yorumlar dahil burda yazan her cümleyi okudum.Narsistliğinde dereceleri olsa gerek.Dolunay en uç noktada ki narsistlerden bahsetmiş bence.Yerden yere vurmuşsunuz he!:p .Bu derece narsist olsaydım bu yazıyı okuduktan sonra basar giderdim valaaa :) Neyse ki o kadar abartmıyorum ben.Bunu kabullenmekte bişeydir sonuçta.Yazanların bi çoğu uyuyo bana.Doğru tespit.Uymayanları bilemiycem.Narsistlikte işin ehli kimlerse onlara sormak lazım :)

 

Ama bir normal narsizm var bir de patolojik. Normal olanı zaten hastalık bile sayılmaz herkeste var nerdeyse.Bir de patolojik narsizim var oysa çok farklı.Patolojik narsizmde kendisini değersiz hisseden bir insan bu defa karşısındakileri aşağılayarak kendisini üstün görmeye çalışır.

 

Patolojik narsizm

 

Patolojik narsisizmi olan kişiler dıştan bakıldığında kendini herkesten farklı, üstün gören ve kendisini beğenen, seven bir insan görünümü çiziyorlarsa da bu yalnız görünümdedir. Bu kişiler daha derinlerde kendilerini değersiz hisseden kişilerdir. Büyüklenmeci tavırlarının altında yatan da tam olarak budur. Patolojik narsisizmde şişirilmiş bir büyüklenmecilik vardır. Bu büyüklenmecilik abartılı, gerçekçi olmayan, içi boş, kendine güvenden yoksun, içsel ve dışsal destekten yoksun, biraz da tümgüçlüdür. Kişi bilinçdışı olarak özdeğerinden kuşku duyduğu için şişirilmiş bir özdeğere gereksinmektedir. Bu tür özdeğerlilik duygusu dışarıdan beslenmeye gereksinim duyar. Kendisini değersiz hisseden kişi, başkalarını değersizleştirerek bundan kurtulmaya çalışır. Kendisini sevmesi, kendisini değerli hissedebilmesi için karşıdakini değersizleştirme zorunluluğu hisseder. Bu tür narsisizm kişiyi eleştiriye aşırı duyarlı hale getirir; kendi değerlilik duygularını etkileyen her türlü etkiye (eleştirilme, küçük düşme, başarısızlık) duyarlıdırlar ve bu tür etkilere öfke ve depresyon ile tepki verirler.

 

 

 

Normal narsisizm

Genel olarak anlaşıldığının tam tersine kişinin kendisi hakkındaki olumlu duygu ve düşünceleri (kendini sevmesi), onun başkaları ile olan ilişkilerini olumlu etkiler. Kendisiyle barışık, kendisini seven, kendisinden memnun bir kişi, başkalarını da (kuşku, haset ya da kıskançlık duymadan) sever. Bunun oluşabilmesi kişinin kendi olumlu yönlerini görmesi yanında olumsuz yönlerini de rahatsızlık duymadan kendisinin bir parçası olarak kabullenmesi gerekmektedir.

 

Kişinin hiçbir kuşku duymadan özdeğerine güvenmesi ve özdeğerlilik duygusunun dışarıdan beslenmeye gereksinimi bulunmaması normal narsisizmin önemli bir özelliğidir.

 

İnsanın kendisini sevmesi, beğenmesi ya da değerli hissetmesi çoğu zaman diğer insanlarla ilişkilerde ortaya çıkar ve onlar tarafından sevilmesi, beğenilmesi ya da değer verilmesi ile mümkün olmaktadır. Bu sevilme, beğenilme ya da değer verilme istekleri narsisistik gereksinimlerdir. Herkes için tanıdık olan bu narsisistik gereksinimler, insanın temel psikolojik gereksinimleri arasında bulunmaktadır.

 

Narsisistik gereksinimlerin ifade edilmesi çoğu zaman olumsuz düşünce ve duygu yaratır. Oysa narsisistik gereksinimler olarak adlandırılan bu isteklerin günlük yaşamımızı ne kadar etkilediğini görmek için çok fazla bir çaba harcamaya gerek yoktur. Neler yapılmaz bunlar için. Dakikalarca ayna karşısında kalınır, kendisine yakışanı bulmak için dükkan dükkan dolaşılır. Açık açık kabul edilmese de adam yerine konulmak, önemsenmek, değer verilmek, sevilmek beklenir.

 

Bu istekler ya da beklentiler gerçekleşmediğinde narsisistik incinme ortaya çıkar. Kırılma, darılma, gücenme, küsme, alınma ve geri çekilme narsisistik incinmenin göstergeleridir. Hak edildiği düşünülen bir şey verilmediği, adam yerine konulmadığı, önemsenmediği düşünüldüğünde yaşanır bu duygular. “Gereksiniminin eşi tarafından anlaşılmaması”, “iş arkadaşının günaydın demeyişi”, “bankada kuyrukta bekletilmesi”, “isteğini arkadaşının yerine getirmemesi” narsisistik incinme yaratabilen her gün karşılaştığımız basit örneklerdir.

Kaynak: psikoloji.web.tr/narsisizm.htm

 

 

ÖRNEK:

 

Konu konulması yasak isimler

 

arman:

hoş o kadar sadelikten yanasınız nicklerinizde ingilizce olmasın ya da kendi isimleriniz olsun saçmalık bir insanın adına göremi yargılayacaksınız yani bak onun ismi cenk kesin asabi birimidir isteyen istediğini koyar ve kimsede isimden dolayı başka bir insan hakkında kötü düşünemez bu arada bu yazıyı yazdığın kaynağını alabilirmiyiz çünkü Resulallah tarafından yasaklanmış demişssin

 

Dolunay:

ben insanların kimi zaman isimlerinin kişiliklerine yansıyabildiğine inanıyorum arman. Bence saçma değil. Kimi zaman birebir karşılığı oluyor kimi zaman isminin hakkını verememe durumu oluyor. Mesela Muhammed ismini taşıyan birinin normal bir insana göre sorumluluğu daha fazladır. Çünkü Peygamber efendimizin ismi. Bunun bir mantığı var bence.

 

arman:

etme dolunay ismin insanın kişiliğine etki yaptığını söylüyorsun ve şunuda unutma kimse doğduğunda ismini kendi koymuyor buda demektirki kimse bu yüzden sorumluluk almaz HZ. MUHAMMED başlı başına babaşka biriydi sonuçta kimse onun gibi olamaz ama öteki tarafta şöyle birşey diyeceklerini düşünüyormusun senin ismin Muhammed di senin daha az günah yapman gerekiyordu ya da bir hristiyanın bak bunun ismide Muhammed btün Muhammedler böyle diyeceğini konu baştan aşağa yanlış duruyor konu açmak için birşeyler yazmasın kimse bence konuyu açan arkadaşa söylüyorum geyik bölümünde istediğini yapabilirsin

 

Dolunay:

ona bakarsan kimse anasını babasını da seçemiyor bunlar faklı konular. Kader diye bir şey var. Taşıdığın ismin sorumluluğu olur elbet. Sen seç ya da seçme isim senin bir parçandır. Elbette ki sorumluluğu vardır. Onun adını taşımak onun gibi olmak değildir zaten. Ama adı muhammet olan birirnin de dünyanın en olmadık günahlarını işlemesi ismine hıyanet olur. İsmine kadar herşeyiyle sevilecek bir insanın adının saçma sapan işlerde anılması normal mi olur? Yani şahsen benim ismimi diyelim. Bİr manken kullanıyor. Ne derler meşref mi neşref mi o tarz bir bayan. Şimdi o anılırken esasın da benim de adım aynı olduğundan ben de anılıyorum. Allah sormasa da ben bunun hesabını sormak isterim o kişiden. Adımı taşıyorsa eğer hakkını versin. NEyse ne desem anlamıycan sen nasılsa.

 

Ama asiye şimdi asi demekse o ismi taşıyan kişi de asi biriyse bu iyimi kötümü değişir. Yani isim kötü değildir. Çünkü Asilikte kötü değildir tabi ki yeri gelince. Ve bu hayatta herşeyin doğru kullanıldığı bir yer var. O açıdan bu isimlerin yasak olması gerekmiyor bence. Ki ben de ilk kez duyuyorum böle bişey.

 

Ayyildiz:

Benim kizkardesimin adi Asiye..aynen tipa tip, asi, isyanci, inatci..hayatini mahvetti..

 

Arman:

vah vah keşke ismini melek koysalarmışda hanım hanımcık biri olsaymış bana verdiğin cevapta azcık mantık aradım ama bulamıyorum benim adım arman ve bir arman daha var katil evet haklısın gidip ona hesap sormam lazım benim adımla nasıl adam öldürdün diye komedyenmisin sen şaka feelan herlade yaptığın birde bana diyorsinki ne desem anlamıyacaksın yani şartlamışsın benim yanlış olduğuma neyse yaw boşver SENSİN

 

Pm ile

 

Dolunay:

Bİr kere sen saçma bulabilirsin ama ben ismin kişiliğe yansıdığına inanırım. Ama üslubuna dikkat edersen sevinirim. Hiç bir ifademde alaycı bir tavrım yoktu komedyen felan da değilim. Seni şartlandırdığım felan da yok anlamamışsın zaten. Çünkü sen senin düşündüğünden farklı birşey düşünenlere şaka yapıyor olarak görmeye alışmışsın. O senin doğrunsa bu da benim doğrum. senin yanlış olduğuna değil fikrini değiştirmeyeceğine inandığımdan öyle söyledim. Ki senin yanlış ya da doğru kabul ettiğin şey de beni bağlamıyor. Senin için mantıksızsa ben katılmıyorum bence saçma diyerek bunu belirtebilirsin. Sen fikir belirtmekden çok sürekli karşındakini aşağılamaya yönelik ifadeler kullanıyorsun. Farkında mısın? Ayrıca büyük harfle SENSİN demenin anlamı nedir pek anlamadım.

 

arman:

 

halen fikrini değiştirmeyeceğine inandığımdan öyle söyledim diyorsun bu benim yanlış olduğum anlamına geliyor sonrada herkesin fikri kendine diyorsun bu lafı dedikten sonra....

Sözlerimin hiçbir kırıcı yanını göremedim baktımda herhangi argo ya da küfürlü birşey yazmamışım sanırım seni kıran şey benim haklı oluşumdu ama herkesin fikri kendine dimi?

SENSİN

 

 

Dolunay:

 

argo yada küfür kullansaydın zaten o zaman kırıcı değil başka birşey olurdun onu da ben söylemeyim. BEn sana kırıcısın demedim aşağılayıcı bir tavır takınıyosun dedim. Orta da suç yok haklı ya da haksız olasın. Ki öyle bişeyde de haklı sensen kırılmak değilde bozulmak olurdu benim ki o zamanda haklısın derdim. Konu bambaşka. Ama saçmalıyorsun komedyenmisin şakamı yapıosun diosun sen. Fikrime katılmaman değil ama bu ifadelerin resmen alaydır ve saygısızlıktır. SENSİN ne ben hala anlamadım. Herneyse kendin bilirsin. İsim konusunda ben hala aynı fikirdeyim.

 

 

arman:

 

türkçende sorunlar olabilir bak söyleyeyim kırıcı değilsin aşağılayıcı tavır takınıyorsun ölemi aşağıladığım yargısına varman için kırılman ya da bozulman lazım ikisindede ortak anlam vardır bu arada ne yapıyorum ben yaw durmuş sana türkçe dersi veriyorum bak daha özel atma olurmu öğretmenin olmak istemiyorum

 

 

 

Toplumda bu tür insanlar çok yaygın. Karşısındakini aşağılayan küçük gören insanlar. Aslında bazılarının bundan haz aldıklarını düşündüğüm de oluyor. Öyle düşününce öyle bir insandan nefret edebilirsin. Ama kendisini aşağılık hissettiği için bunu yaptığını düşününce çok da kızamıyorsun. Yine de katlanılamaz bir durum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

gercekten Narsisizm i ilk defe duydum saol bilgilendirdiğin için saol bir alkışı daha hak ettin :clapping:

nasıl narsizm ilk defa duyarsın anlamadım sen bu dünyadamı yaşıyon

bak san şle söliyim insanalr sadece akıl hastanesinde yatan insanların hasta olduğunu zannediyo ama aslında hepimiz kıyıdan bucaktan hastayız belkide hastanede atanlardan daha ağır hastalar var insanalr arasında

kendine dikkat et sert girişim için kusura bakma

ama bunlar doğru hepimiz hastayız biraz

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Banada Uzun Zaman önce Bir Arkadaşim Sen Narsissin Demişti Ne Demek Olduğunu Sorduğumda Kendine Duvarlar ören Diğer Insanlarin Yaklaşmasina Izin Vermeyen Dişa Güven Duymayan Kişi Demişti Ama Burda Hiçte öyle Anlatilmiyor Ve Zaten Bende Ne Onun Nede Burdaki Tanima Uymuyorum Ama Onun Anlattiği Hangi Kişilik Grubuna Giriyor şimdiden Teşekkürler

--------------------

şunuda Unutmadan Eklemeliyimki Bunu Söyleyen arkadaşım bir hastanede Psikatristti :)))))))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

şurda şöyle bir ayrımı yapmak lazım, narsistlik kendini sevme değil kendi aşırı sevme sonucunda kendisini taparcasına üstün görme durumudur. her insan kendisini sevmelidir. kendisini sevmeyen insan evrenle bir uyum içinde olamaz başkasınıda kolay kolay sevemez. sevse bile kendi çıkarları doğrultusunda sevecektir. kaldı ki şöyle bir tezatlıkta var; psikiyatristler kendini sevmenin yani narsistliğin yanlış olduğunu söylemesine karşın yine aynı psikiyatristlerin insanın kendisini sevmesi gerektiğini, bunun insan için gerekli olduğunu söylemesidir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu psikoloji durumun ismini aldığı efsaneye göre:

Narsisus (erkek) kendini suda görür ve kendine aşık olur, sonra cezalandırılır ve Nergis Çiçeği olur.

:) bu nergis çiçeğinin hammaddesi erkek:)

 

Bayanlarda daha çok görülen bir durum değil mi ya :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu psikoloji durumun ismini aldığı efsaneye göre:

Narsisus (erkek) kendini suda görür ve kendine aşık olur, sonra cezalandırılır ve Nergis Çiçeği olur.

:) bu nergis çiçeğinin hammaddesi erkek:)

Benim bildiğim bir kadın varmış bütün erkekleri reddetiyormuş bigün bi adam demişki allah sana öle birisini aşık ettirsinki dokunamıyasın ona ulaşamıyasın .. Sonra bu suya gidip kendisini görmüş ve aşık olmuş ulaşamayıp üzüntüsünden ölmüş benim bildiğimde bu :cool:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...