Jump to content

Novus ordo seclorum ve illumunati tarikatı


famousghost

Önerilen Mesajlar

Günümüzde emperyalizmin simgesi olmuş bir para biriminin içinde aslında ne gibi gizli anlamlar taşıdığını biliyor muydunuz? Her tarafından absürdlük fışkıran bu paranın üzerindeki semboller, gizli mesajlar aslında sadece artık herkesin bildiği "piramit" ile sınırlı değildir.

 

Ama tabi ki konuya piramitten başlamak iyi olur. Sanırım artık herkesin kafasına takılan ilk soru "Amerikan parası üzerinde amerikayla alakasız bir sembolün işi ne?" şeklinde olacaktır. Gerçekten de 1 YTL üstünde iskenderiye feneri olsa ne kadar saçma olacaksa bu da aynı şey. Piramit'in üstündeki göz all-seeing eye diye bilinen her şeyi gören göz, yani eye of horus, yani horus'un gözüdür. Bu sembolün masonlarca kullanıldığı bilinmektedir. Aynı zamanda bu illuminati denen gizli örgütün sembolü olmuştur. Her şeyi gören göz bir anlamda yapılan her şeyin tek bir yerden kontrol edilmesi, dünyanın tek bir yerden yönetilmesi anlamına gelmektedir.

 

Novus ordo seclorum yazısı da bunu doğrular niteliktedir. Novus ordo seclorum Latince "yeni dünya düzeni" yani "new world order" anlamına gelir. 1991 yılında baba Bush bu sözü insanların beynine kazımıştır. Bu Irak'taki Körfez Savaşı zamanlarına denk gelmektedir. Baba Bush Irak'a yaptığı saldırılar sayesinde kendi petrol şirketine milyonlarca dolar kazandırdığı dönemlere denk gelmiştir bu sözün yaygınlaşması. Ama savaş sonrası yönetime el konmamış, Saddam Irak'ın başında tutulmuştur. Neden? Çünkü savaş=para'dır. Zamanında Saddam'a kimyasal silahları satan zaten Amerika'dır. Her potansiyel savaş yeni dünya düzeni ortaklarının cebini dolduracak olan bir gelir kaynağıdır. Bu arada, Amerika'nın II. Dünya Savaşından sonra saldırdığı ülke sayısı "30" dur.

 

1 dolara geri dönelim. Piramitin üstündeki annuit coeptis kaba bir çeviriyle "girişimlerimiz başarı ile tamamlanacaktır" anlamına gelmektedir. Bunu da henüz bitmemiş olan piramitten anlayabiliriz.

 

Son olarak piramitin altında romen rakamları ile yazılmış 1776 sayısına değinelim. 4 temmuz 1776'da Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi imzalanmıştır (bkz: Philadephia kongresi) . Evet doğrudur ama 1 Mayıs 1776'da Adam Weishaupt tarafından Baveria'da İlluminati denen din karşıtı örgüt kurulmuştur. Bu örgüt aynı zamanda "Order of the perfectibilists" olarak da bilinir. Bu örgüt daha sonra masonlarla işbirliğine girecektir fakat örgüt kurulduğunda weishaubt henüz mason (free mason) bile değildir.

 

Bunca şeyden sonra para üzerindeki onca masonik ve İlluminati ile bağlantılı sembollere rağmen hala piramit üstündeki 1776'nın bağımsızlık bildirgesi'ni temsil ettiğini düşünmek biraz garip kaçıyor. Amerikalılar ise tüm bu sözlerin Amerika'nın gelişimi ile bağdaştırıldığını düşünmekteler. Yani Amerika'nın yükselmesi, güçlü bir devlet olması vs. vs. Peki öyleyse bunlar söylenirken neden ulusal bir politikadan bahsedilmiyor da new world order diyerek yeni bir dünya düzeninden bahsediliyor? Garip(!)...Ayrıca tüm bu sözlerin latince olarak para üzerine konması gerçekten de takdire şayan bir cesaret gösterisi. Bu latince sözleri öneren kişinin (Charles Thomson, kongre sekreteri) ve de parayı tasarlayanların (ki aralarında Benjamin Franklin de vardır) mason olması tesadüften biraz fazlasını gerektiriyor.

 

Son olarak 1 dolar'ın ön yüzünde sağ üstteki 1 rakamının çevresindeki kalkan gibi şeye bakalım. Bu şeyin sol üst taraftaki çeyrek çember oluşturan kıvrımında gizli bir nesne olduğu görülür. (büyüteç lazım) Yakından incelendiğinde ortak görüş bunun bir baykuş olduğudur. Uğursuz hayvan olarak bilinen bu hayvanın başka bir özelliği de "herşeyi gören kuş" olarak bilinmesidir. Uğursuzluktan 13'ün, "her şeyi görmek"ten de "all-seeing eye"ın hatırlanması iyi olacaktır...

 

ALINTIDIR!!!

 

konuyla ilgili videolar:

 

http://www.youtube.com/watch?v=9MsiikDv-do

 

http://www.youtube.com/watch?v=nRlDlAkonJU

--------------------

konuyla ilgili derin bilgiye sahip arkadaşlar varsa eklenti ve yorumlarını bekliyorum. yada msnden paylaşıma girebiliriz...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Temel çelişkiler dururken simgeler üzerinden çapraz bağlantılar kurmak,bu kurulan bağlantılarla şaşırtıcı tarihsel denkliklere rastlamak ve bunlar üzerinden kesin yargılara varmak bana saçma olmasada gereksiz geliyor.Burası her ne kadar occült konularla ilgili bir forum olsada alanları birbirine karıştırmamak gerekir derim..

ABD uluslarası tekelci sermaye çevrelerinin ve bunların etrafında kümelenmiş lobici örgütlenmelerin(bu neoconlar olur ya da başka bir grup olur ismi önemli değildir) emperyalist-yayılmacı(kaynakların bölüşümü,pazarların dağılımı vs.) ihtiyaçlarını karşılayan günümüz dünyasının en büyük emperyalist devletidir.Konu bu kadar basittir.

Bu yorum sebebi genel-geçer bilimsel bir doğrudur ki oda devletlerin egemen sınıfın(en saf manasıyla) baskı aygıtı olduğu gerçeğidir..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

herkezin kendi fikri, bu konu saçma gelebilir gelmeyede bilir bu insanların sahip olduğu birikim ve bakış açısından kaynaklanır tıpkı "Islamic exorcism" konulu topic içindeki görünütlerin gerçekçi bulunmasının bana saçma gelmesi gibi

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle durdk yerde illuminatiyi yanlış tanıtmanın alemi yok onu bir belirtelim değil mi:)İlluminati din dışı bir örgüt değildir.Bu örgüt papalık baskısından kaçan aydınların çalışmalarını yürütebilmek adına kurulmuştur.Ve evet kilisenin baskıcı tutumlarına bir başkaldırı mevcuttur üyeleri arasında-haklı bir başkaldırı-.İlluminati aydınlık yol gibi bir anlama geliyordu yanlış hatırlamıyorsam.Özellikle italyada gizli toplantılar yapan örgüt üyeleri bilimse çalışmalarını sürdürebilmek için çok büyük bir gizlilik uygulamaktaydı.Ayrıca kabul edelimki rönesans ve reform hareketleri olmasaydı dünyayı değiştirip bilimsel yeni bir düzen kurmaları hiçte fena olmazdı ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

islami yayınlar başka, kimi spritüel yada masonik yayınlar başka tanıtıyor, artık dileyen dilediğine inanacak yada ara ara tekrar verileri gözden geçirecek, sonuçta illüminati içinde olmadan anladığımız hep dışarıdan baktığımız gözle anladığımızla sınırlı kalacak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İslamic exorcism başlığı...

cevap hakkı doğmuş beyler kusura bakmayın.

Açılan başlık sanırsam sitenin kapsamına tam uyan bir başlık ki buda paylaşım olsun diye yapılmış birşeydir.Ben buraya her aktardığım dökümana,görüntüye onları bu foruma koyuyor diye inanıyor değilim.

Mümkünse konuşmalarımız kinayeli olmasın..!

....

Bunun haricinde herkesin kendi birikimi kendi bakış açısı olduğu doğrudur.Benim vurgulamak istediğim başlığını açtığınız konunun siyaset bilimiyle ve onunla alakalı disiplinlerle ilgili olmasıdır.

Bende o disiplinlere uygun kendimce "nesnel" açıklamayı yaptığıma inanıyorum.

İsteyen semboller üzerinden Komplo teoriciliği oynamaya devam edebilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

evet özgür düşünceyi desteklememiz gerekir, ancak bu kesin buduru söyleyebilmek için objektif bilimsel kaynakları da göz ardı etmeyelim..yorum farklılıkları düşünsel zenginliğimize zenginlik katar, karşıt bir fikir de kendi fikrimize yeni destekler sağlayabilir..çeşitlilik güzeldir, farklı düşünceleriniz üzerine ayrı başlıkları önemli kaynaklarla paylaşarak açabiliriz, yada buraya benimsediğiniz düşünceleri kabul edilebilir kaynaklar çerçevinde ekleyebilirsiniz, bir çok kişi de bir beyin fırtınasına katılma fırsatı bulabilir:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

mevzubahis konuyla ilgili (objektiviteye inanmam:)) kaynaklar kitapçıların siyaset bilimleriyle iligli bölümlerinde bulunabilir ve birde yaşayarak görülebilir..

Tarihi yaşıyoruz zaten.

Bu konu(emperyalizm-abd) için ABD'nin kendisini,yeni bir atılıma girişen latinleri ve kana bulanan ortadoğu coğrafyasını izlememiz yeterlidir..

İki tane kaynak söyledim kendimce..

İikincisi hele en "objektif" olanı.:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

illuminati kaynağı eksikliği var sitede faust, ben bir çok açıklamasını biliyorum ama bir araya getirip ekleyecek vaktim yok bu ara, abd siyaseti, neoconlar vb. entellektüel her insanın zaten hergün gözü önünde, ama illuminatinin kendi gerçekliği ve yorumlanan gerçeklerini bir kaç sitede görsen ne kadar farklı bakışın mevcut olduğunu da görebilirsin, ki sanırım biliyorsundur..bu bakış açılarına tutulacak bir ışık gerekli, vaktim olduğunda toparlayıp foruma katabilirim ancak vakti şu an daha müsait olan yada hazırda verileri olan hemen ekleme yaparsa forumdaki birikim de artar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İlluminati(Wikipedia versiyonu)

http://tr.wikipedia.org/wiki/Resim:Dolar.2.jpg

1776 yılında Almanya'nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir Hukuk Profesörü tarafından kurulan gizli topluluk. Illuminati, "Aydınlanmış Olanlar" anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.

 

Münih'te kurulup, o yörede (Bavyera) hızla gelişen Illuminati'nin üye kayıtları büyük bir gizlilik içinde saklanıyordu. Öyle ki, üyelerin her birinin takma isimleri vardı ve yazışmalarda bunlar kullanılır, üyelerin gerçek isimleri ve kimlikleri asla kullanılmazdı. Örneğin, topluluğun kurucusu Adam Weishaupt'un kod adı Spartacus idi. Illuminati üyeleriyle ilgili bilinen tek şey, tüm üyelerinin Cermen kökenli beyazlardan oluştuğudur.

 

Konu başlıkları

 

 

* 1 Kuruluşu

* 2 Dereceler ve Çalışma Sistemi

* 3 İnişler, Çıkışlar

* 4 Kaynakça

 

Kuruluşu

 

Cizvitlerin görüşlerine ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya'daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve 1776 yılında Illuminati'yi kurdu.

 

Dereceler ve Çalışma Sistemi

 

Illuminati topluluğu, tıpkı Masonluk gibi ve benzer anlamları olan, üç derecede çalışırdı. 1. Çırak 2. Minerval 3. Illumine (Aydınlanmış) Minerval

 

Çıraklar, Fransız ansiklopedistlerin eserlerini okuyarak ve kendi görüşleriyle birlikte bunların raporlarını sunarak tezler hazırlardı. Derece geçişleri tezler hazırlayarak ve bu tezlerin yeterliliği, üst dereceler tarafından oylanarak kabul edilirdi. Bir alt derecedeki üye, bir üst derecedeki üyelerin kim olduklarını bilmezdi.

 

İnişler, Çıkışlar

 

22 Haziran 1784'te tüm Bavyera'da Masonluk ile birlikte Illuminati de, gizli siyasi amaçları olduğu öne sürülerek yasaklanmıştı. Masonluğun, tarih boyunca kendisine yönelen tüm baskı ve yasaklamaların altından hiçbir zarar almadan çıkması gibi yine zararsız çıktığı bu süre Illuminati'ye pek yaramamış ve büyük ölçüde gücünü ve varlığını yitirmişti.

 

19. yüzyılın başlarında ünlü Alman filozof Hegel'in katılımıyla canlanan ve eski parlak günlerine dönen Illuminati, bu yıllarda, bir yandan üyesi olan Hegel'in tez-antitez kuramlarıyla Yeni Dünya Düzeni düşüncesinin geliştiği bir topluluk haline gelmişti. Dünya üzerindeki çeşitli toplulukları etkileyen bu düşüncenin mirasçıları bugün halen çalışmalarını sürdürmektedir.

 

Kaynakça

 

* Die Korrespondenz des Illuminatenordens. vol. 1, 1776-81, ed. Reinhard Markner, Monika Neugebauer-Wölk e Hermann Schüttler. - Tübingen, Max Niemeyer, 2005. - ISBN 3-484-10881-9

 

İngilizce kökenli aydınlanma anlamına gelen bu söz dünya üzerinde çeşitli oyunlar oynayan, paraya hükmeden ve şeytanın uşağı olan bir topluluğun adıdır. Her Şeyi Gören Göz piramidinin halkalarından oluşur. En alt kattan üstteki 9 adama kadar 9' un katları kadar kimse bu topluluğu oluşturur. İnanışa göre piramidin en üstünde tek başına Şeytan oturur. Aslen birçok insanın bir komplo teorisi olarak algıladığı bu örgütün varlığı kanıtlanamasada olmadığıda kanıtlanamamıştır.

 

Kuruluş olarak tüm gücünü Dünya para piyasalarından aldıkları var sayılan örgüte üye olduğu iddia edilen kişiler arasında Rockyfeller ailesinden dünyanın en büyük bankeri Soros' a kadar birçok ünlü ismim vardır. Dan Brown' un Angels&Demons kitabınada konu olan örgüt üzerine yüzyıllardır birçok kitap yazılmış, birçok söz söylenmiştir.William Cooper'ın Türkçe'ye Apokalips'in Atlıları diye çevrilen kitabında İlluminati'nin ABD ve dünya üzerindeki emelleri hakkında bilinmeyen bazı bilgiler bulabilirsiniz.

____________________________________________________________________________________

İlluminati(Hermetcs.org versiyonu:D)

 

Komplo Kuramları ve Aydınlanma Çağında Politika

Araştırma ve Derleme: Thamos (Geometri)

 

Gizemli Köken

 

Robert Anton Wilson - Yazar

1) İslâm ile Paralellik

 

"Sufî tarihçi İdris Şah, İlluminati (Nurlananlar, Aydınlananlar) adını, Kur'an'da yer alan ve ışıldayan bir yıldızdan söz eden bir sûreye kadar geriye götürür."

 

Robert Anton Wilson, Cosmic Trigger

 

 

 

"İlluminati" terimi ilk kez 1492 yılında Menendez Pelayo isimli bir İspanyol yazar tarafından kullanılmıştır. Pelayo, bu terimden İspanya'da "Alumbrados" adıyla bilinen bir örgütü belirtemek için yararlanmıştır. "Alumbrados"ların, bilinmeyen bir kaynaktan gizli bilgiler elde ettikleri ve böylece üstün bir zekâ düzeyine ulaştıkları ileri sürülmüştür. Bu örgüt, 1623 yılında Engizisyonun fermanı ile mahkûm edilmiştir."

 

"Kimi yazarlar, onbirinci yüzyılda Joachim de Floris tarafından kurulan "Illuminated Ones" (Aydınlanmışlar) isimli bir örgütün Hıristiyanlığın yoksulluk ve eşitlik öğretisini yaymaya çabaladığını ileri sürerler."

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

Arkon Daraul = Afgan asılı Sufi yazar Idries Shah

 

"Onaltıncı yüzyılda Afganistan dağlarında, "Rûşenî" (aydınlık, parlaklık) adında pek güçlü bir gizli tarîkat doğdu."

 

Arkon Daraul, Secret Societies

 

 

 

"Bayezid Ensarî Pîr Rûşen" (1525-1580) Afganistan'da, "Vahdet-i Vücûd" (Varlık Birliği) felsefesini benimseyen Rûşenî tarikatını kurmuştur."

 

Meydan Larousse

 

 

 

"Bayazıd Ansarî Pîr Roşan, gençliğinde ehl-i sünnet mezhebine sıkı bir surette bağlı olduğu halde, gittikçe vahdet-i vücûd mesleğine kayarak, nihayet Allah'tan başka hiçbir şeyin bulunmadığı ikrarına vardı ve şeriatın ahkâmına ehemmiyet vermez oldu. Kendisinin "Pîr-i Kâmil" olduğunu ilan ederek, gösterdiği yolda gidecek olanların necata ereceklerini söyledi."

 

İslâm Ansiklopedisi

 

 

 

"Tarîkatin tarihinde sözü edilen ilk kişi Afganistan'lı Bayezıd Ansarî'dir. Bayezıd'ın soyunun doğrudan, Muhammed'in Mekke'den hicretine yardım eden Ensarîler'den (yardımcılar) geldiği ileri sürülmektedir. Kendi savunusuna göre, ataları bu hizmetleri sayesinde, dinsel gizemleri ve İbrahim'in Kâbe'yi inşa ettiği dönemden kalan ezoterik eğitimi edinme hakkına kavuşmuşlardır."

 

"Kuzeybatı Pakistan'da bulunan Peşaver yakınlarında, Bayezıd küçük bir okul açarak, bildiği doğaüstü bilgileri özenle seçilen müritlerine aktarmaya başladı. Her aday, adına "halvet" (yalnızlık) denilen ve meditasyonla dolu bir deneme süresi geçiriyordu. Başarılı adaylar, bu sürenin sonunda, Yüce Varlık'tan yayılan "Aydınlığa" kavuşuyorlardı."

 

"Tüccarlar ve askerler şeyhlerinin geçimine, giderleri yüksek askeri ve siyasi casusluk örgütüne cömertçe katkıda bulunuyorlardı. Bu başarılı dönemde, Bayezıd artık "genellikle inanılan tarzda bir ölümden sonrasının bulunmadığını, yaşam sona erince ne ceza ne de ödül olmayacağını, yalnızca dünya yaşamına hiç benzemeyen bir ruh durumuna girileceğini" vaaz etmeye başladı. Eğer, müritler ruhlarını tarîkate teslim ederlerse, dünyasal zevkleri tatmayı hep sürdürecekler, yiyip içip keyif süreceklerdi..."Tarîkat dışında hiç bir bağlılığa gerek yoktur. Gizli işaretimizle kendini tanıtamayan herkesi öldürmek hakkımızdır."

 

"Afganistan'da Rûşenî tarikatının son dini-askeri liderinin ölümünden kırk yıl sonra, aynı isimde bir örgüt (İlluminati'ler) Ingolstadt Üniversitesinde kilise yasası profesörü olan Adam Weishaupt tarafından Almanya'da kuruldu. Tarihlerin yakınlığı ve öğretilerin benzerliği, Bavyera'lı İlluminati'leri Afganistan'dakilere bağlamaktadır."

 

Arkon Daraul, Secret Societies

 

 

(2) Adam Weishaupt

 

"Gerçeğin baskılarına boyun eğip, kendini sınırlarına hapsetmektense, onsekizinci yüzyıl insanı hayaletlere sığınmayı yeğledi. Özlemlerini, sahtekârlar ve büyücülerin sunduğu mucizelerle tatmin etmeye kalkıştı. Maddeden kaçarak, kendi varoluşunu inkâr etti...Tüm bir kültür yerle bir oldu."

 

A. Viatte, Les Sources Occultes du Romantisme: Illuminisme - Theosophie

 

 

 

"Adam Weishaupt, Jean Jacques Rousseau gibi radikal fransız filozoflarının düşünceleri ile Hıristiyan karşıtı Maniciler'in öğretilerini birleştirdi. Weisthaupt, tüm Avrupa'yı dolaşıp kendine müritler arayan Kolmer adında kökeni belirsiz bir tüccar tarafından 1771 yılında Mısır okültizmi alanında eğitildi."

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

"Parlak zekâ sahibi ve Cizvitlerce iktidarı ele geçirmek için gerekli komplo yöntemleri konusunda iyi eğitilmiş olan genç Weishaupt, dünyayı Roma'nın baskısından kurtacak bir örgüt kurmaya karar verdi. Bu örgüt, insanlığı Hermes'çi şehitlerin saf Hıristiyan imanına geri götürecekti. Weishaupt'un, yıllarca Mısır'da yaşamış ve Maniciliğin gizli sırlarını öğrenmiş olan Kolmer adında bir alman tüccar tarafından aydınlatıldığı bilinmektedir. 1771 Yılında, Weishaupt adına "İlluminati (Aydınlananlar)" dediği kendi "Perfectibilis (Yetkinler)" örgütünü beş kişi ile oluşturdu. Kendilerini reformcu özgürlükçüler ve mutlak eşitliğin savaşçıları olarak nitelendiriyorlardı."

 

Peter Tompkins, The Magic of the Obelisks

 

 

 

"Ingolstadt Universitesi profesörü Adam Weishaupt, karşılıklı yardımlaşma, öğütler ve felsefi tartışmalar sayesinde erdemleri ve ahlâkı yükseltecek, dünyanın düzelmesi için gereken temeli atacak ve kötülüğün egemenliğine engel olacak bir örgüt tasarladı. Bu amaçlar örgütün adından anlaşılıyordu: "Perfectibilis (Yetkinler)". Daha sonra bu adın yerine, tam karşılığı "entellektüel olarak esinlenmiş kişiler" olan "Illuminati" adı kullanılmaya başlandı. Pek az aerodinamik bilgisine sahip olmasına karşın uçmaya kalkışan ilk kişilerden biri olan Weishaupt'un karakterinde alçakgönüllülüğe hiç yer yoktu. Diğer bir çok girişimciler gibi, Weishaupt da hareketine ilk itici gücü verebilmek için Masonluğun yardımına gerek duydu ve gençlik yıllarında Cizvitlere bağlı olmasına rağmen, 1777 yılında bir Mason locasına girmeyi başardı...Ancak, Illuminati hareketine pek yarar sağlamayan bu atılım, Masonluğu oldukça kötü etkiledi..."

 

"Weishaupt'un Baron Von Knigge ile nasıl ilişki kurabildiği konusunda bilgimiz yok. Kuzey Almanya'da yaşayan bir soylu olan Von Knigge, 1773 yılında aydınlandıktan sonra Masonluğa pek ilgi göstermemişti...Weishaupt, 1780 yılında Marki de Costanzo'yu İlluminati örgütünü yaymak için kuzeye gönderdi. Belki de, Von Knigge örgüt ile ilk ilişkisini bu şekilde kurmuştur."

 

"İlluminati projelerini öğrendikçe Von Knigge'nin hevesi artıyordu. Nihayet 1781'de Bavyera'ya gidip tüm bilgileri doğrudan öğrenmek için Weishaupt'un çağrısını kabul etti...Von Knigge, yalnızca tüm aydınlanma derecelerini tamamlamakla yetinmedi, aynı zamanda örgüte tutku ile bağlanarak yaygınlaşmasına çabaladı. Önde gelen masonlardan J. C. Bode'yi kendi yardımcısı olarak örgüte soktu. İlluminati'ler kısa zamanda pek popüler oldu ve Almanya'nın en iyi, ama bazan da en kötü kişilerini bünyesinde toplamaya başladı. Üye sayısı iki bine ulaştığında, örgüt Fransa, Belçika, Danimarka, Polonya, Macaristan ve İtalya'ya yayılmıştı."

 

Henry Wilson Coil, Coil's Masonic Encyclopedia

 

 

 

"İlluminati, 1779 yılında, çoğu genç soylulardan ve din adamlarından oluşan 54 kişilik bir örgüttü ve dört Bavyera kentinde kolları vardı. Ancak, Katolik Bavyera'da ütopik amaçlarına doğrudan ulaşma olanağını bulamayacağını anlayan Weishaupt, önceden kurulmuş bir örgütü, Masonluğu perde olarak kullanmaya karar verdi... Bundan sonra, Johann Bode adında bir masonun da yardımı ile örgüt hızla gelişti ve Güney Almanya ve Avusturya'dan sonra Fransa ve Kuzey İtalya'ya yayıldı. Goethe, Mozart, Schiller ve Herder gibi entellektüelleri saflarına çekti."

 

Peter Tompkins, The Magic of Obelisks

 

 

 

"İlluminati, gizliliğe aşırı önem veren bir örgüttü. Üyeleri ve toplantı yerlerini klâsik adlardan oluşan kodlarla belirlemişlerdi; örneğin, Weisthaupt'un kod adı Spartakus, Von Knigge'ninki Philo idi, Eleusis şifresi merkez olan Ingolstadt'ı, Mısır ise Avusturya'yı belirtmekteydi. Tarihler de bir tür şifreleme ile belirleniyordu."

 

Henry Wilson Coil, Coil's Masonic Encyclopedia

 

 

 

"Thomas Jefferson, İlluminati'leri gayretle savunuyor ve Weishaupt'u hevesli bir hayırsever olarak tanıtıyordu."

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

"Weishupt, devlet ve kilise baskısı altında yaşadığı için, hem saf ahlâkın ilkelerini, hem de iletişimde gizliliğin gereğini iyi biliyordu. Tüm bunlar onun düşüncelerine gizemli bir hava vermekteydi... Eğer Weishaupt burada olsaydı ve insanları daha akıllı ve erdemli kılma çabalarının egemen olduğu bu ortamda yazsaydı, amaçlarına ulaşmak için herhangi bir gizli düzene gerek duymayacaktı."

 

Thomas Jefferson

 

 

 

"Sonunda İlluminati'ler iç ve dış huzursuzluklar ile kuşatıldılar. Weishaput, Von Knigge'nin hazırladığı ritüellerde yalnışlıklar buldu ve düzeltilmesini buyurdu. Bunun üzerine, canı sıkılan Von Knigge 1784 yılında örgütten istifa etti. Cizvitler başından beri örgütle mücadele ediyorlardı, neredeyse tüm din adamları İlluminati'lerin düşmanıydı ve öylesine yoğun bir çaba gösterdiler ki, Bavyera Elektörü 22 Haziran 1784 tarihli bir ferman ile örgütü kapattı. Üyelerin büyük kısmı tutuklandı ve Weishaupt dahil diğer bir kısmı da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı...Aynı ferman 1785 Ağustos'unda da yinelendi... Yalnızca İlluminati örgütü değil, Masonluk da Bavyera'da böylelikle silindi ve bir daha asla eski durumlarına kavuşamadılar. 18. Yüz yılın sonunda, İlluminati'ler tümüyle yok olmuşlardı."

 

Henry Wilson Coil, Coil's Masonic Encyclopedia

 

 

 

"1785 Yılında Bavyera'da İlluminati örgütünün kapatılması, etkileri New England'a kadar ulaşan, öylesine büyük bir velvele yarattı ki, George Washington kuşku içinde kalan Amerikalı masonlara teselli verme gereğini hissetti."

 

"Gerçekten de İlluminati'ler, istemeden de olsa, çağdaş komplo kuramlarının doğması için bir fırsat yaratmış oldular. Toplum için oluşturdukları ileri sürülen tehlike aşırı abartıldı ve İlluminati'lere karşı bir yayın salgını başladı. Gizliliğe verdikleri önem, önemli kamu görevlilerini üye yapmak için gösterdikleri ısrarlı çabalar, bir kaç yüksek dereceli üyenin dışında gerçek toplumsal amaçlarını saklamaları İlluminatileri yalnızca Alman muhafazakârları için değil, tüm Avrupa kamuoyu gözünde umacı durumuna getirdi. Dört yıl sonra Fransız Devrimi başladığında, Bavyera'lı İlluminati'ler hakkındaki mitler, merkezinde Tampliyeler'in bulunduğu daha kapsamlı ve geniş bir komplo kuramına dönüştü."

 

Peter Partner, The Murdered Magicians

 

 

 

"Günümüzde "komplo kuramı" adı verilen yaklaşım, İlluminatiler'i suçlayan ve pek uzun bir komplocular listesi ile bağlantıda olduklarını iddia eden makaleler, broşürler ve kitaplar dalgasının bir ürünüdür. İlluminatilere yöneltilen suçlamaların boyutu, aleyhlerinde yazılmış bir kitabın adından kolaylıkla anlaşılabilir: "Avrupa'nın Tüm Hükümetlerine ve Dinlerine Karşı Komplonun Kanıtları: Masonların, İlluminatiler'in ve Okuma Derneklerinin Toplantıları"... İlk olarak 1800'lerde çıkan bu kitap, 1967 yılında John Birch Yayınevi tarafından bir kez daha yayınlandı ve İlluminatiler bugün için de açık ve güncel bir tehlike olarak nitelendiler."

 

Ancient Wisdom and Secret Sects

 

 

 

Nesta H. Webster - Komplo Teorisyen

(3) İlluminati Örgüt Yapısı

 

"İlluminatilerin kesinlikle karşıt oldukları Gül-Haç localarında sürdürülen anlaşılmaz aristokratik törenler Alman soylularının muhafazakâr akıllarını iyice karıştırıyordu. Oysa din karşıtı, radikal ve bilinçli bir biçimde kentsoylu olan Bavyera'lı İlluminati örgütü Alman ruhunun yalın bir yansımasıydı."

 

Peter Partner, The Murdered Magicians

 

 

 

"İlluminati örgütü üç ana grupta aşağıda sıralanan derecelere ayrılmıştı:

 

I-Çocuk Yuvası

 

1-Hazırlık Deneme

 

2-Novitiate (Yamaklar)

 

3-Minerva

 

4-Minor Illuminatus (Küçük Aydınlanmış)

 

5-Magistratus (Usta)

 

 

 

II-Simgesel Masonluk

 

1-Çıraklar

 

2-Kalfalar

 

3-Üstadlar

 

a-Major Illuminatus (Büyük Aydınlanmış)

 

b-Illuminatus Dirigens (Yönetici Aydınlanmış)

 

 

 

III-Gizemler

 

1-Küçük Gizemler

 

a-Rahip

 

b-Prens

 

2-Büyük Gizemler

 

a-Magus (Büyücü)

 

b-Rex (Kral)

 

Henry Wilson Coil, Coil's Masonic Encyclopedia

 

 

 

"İlluminati örgütüne üye olabilmek için mason olmak zorunluğu yoktu, zira Weishaupt ve Von Knigge'nin oluşturdukları sistemde, 4., 5. ve 6. dereceler zaten simgesel Masonluğun ilk üç derecesini içermekteydi. Von Knigge on dereceden oluşan bir sistem oluşturduklarını belirtmiştir ancak, son iki dereceye, küçük ve büyük gizemler derecelerine ulaşan hiçbir üye olmamamıştır."

 

[email protected]

 

 

 

"Açıkça politika yapan ve kraliyet karşıtı olan İlluminati örgütü, Mavi Dereceleri tamamlayan masonlara, yüksek derecelere ulaşma olanağı tanımaktaydı. İlluminati örgütünün gizli Büyük Üstadı "Eski Üstün İskoç" unvanına sahipti."

 

William Bramley, The Gods od Eden

 

 

 

"Alt derecelerdeki üyeler, örgütün nasıl yönetildiği ve dünyayı ne yolla özgürleştirecekleri konularında tamamen bilgisizdiler. Yükseldikçe, örgüte hizmet etmek için, mali ve siyasi güç kazanmak ve elde edilen bu gücü örgütün emrine vermek gereği ortaya çıkıyordu. Üyelerin gayretli bir mason olmaları ve Masonluğun mali kaynaklarını da kontrol altına almaları isteniyordu. Ancak, onuncu dereceye ulaşan ve "rahip" unvanını kazanan üyelere bir takım kesin bilgiler verilmekteydi. Bu bilgiler arasında, İlluminati örgütünün tüm dünyadaki kralları ve din adamlarını yok etmek istediği ve ancak böylelikle insanların zihinlerinden milliyet düşüncesinin silinebileceği aktarılıyordu. Bu amaçlara ulaşmanın yolu ise basın, eğitim ve hükümette yüksek mevkileri ele geçirmekti."

 

"Üst dereceler, örgütü kuran ve geliştiren materyalist kişilerin asıl amaçlarının dinsel inançları yok etmek olduğunu açıkça ortaya çıkarmaktaydı. Üyelere, Tanrı ve dinsel inançların insanlarca uyduruldukları ve gerçekte değersiz oldukları öğretiliyordu. Sonuçta örgüt içinde en üst dereceye (kral derecesi) ulaşan üye, kendini bir krala eşit buluyor, tüm insanların bu dereceye yükselebileceklerini ve bu nedenle de insanları yönetmek için krallara gerek duyulmasının bir safsata olduğu sonucuna varıyordu."

 

Arkon Daraul, Secret Societies

 

 

Tampliyeler'in Öcü

 

 

(1) Komplo Tehditleri

 

 

"Bavyera'da başlarına gelenlerden sonra, İlluminati örgütü, değişik isimlerde etkinlik göstererek yer altına çekildi. "Fransız Devrim Klübü" bu durumun bir örneğidir. Bu örgüte radikallerin hızla katılması sonucunda daha geniş bir toplantı salonuna gerek duyuldu ve "Jacobin Birliği" salonu kiralandı. Artık, örgüt "Jacobin Klübü" olarak bilinecektir."

 

"Gizli toplantılar düzenleyen Jacobin Klübü hızla gelişti ve sayıları 1300'e ulaşan üyeleri arasına Fransa'nın en iyi eğitim görmüş ve en etkin kişileri katıldı. Jacobin'lerin ülküsü, tüm kurumları ve krallığı ortadan kaldırarak, adına "Yeni Dünya Düzeni" ya da "Evrensel Cumhuriyet" dedikleri bir düzen kurmaktı."

 

"...Ünlü büyücü ve okült uzmanı Cagliostro, 1783 yılında İlluminati'lere katılmıştı. Yıllar sonra, kendi katılma törenini katolik rahiplere anlattığında, törenin Frankfurt yakınlarında bir yeraltı sığınağında yapıldığını söyledi."

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

"İçi evrak dolu demir bir sandık açıldı. Töreni yöneten kişi sandıktan el yazması bir kitap aldı ve ilk sayfasını okudu: "Bizler, Tampliyeler'in Büyük Üstadları..." sözlerini kanla yazılmış bir and izliyordu. Söz konusu bu kitap "İlluminizm"in aslında tüm monarşilere ve kiliseye karşı bir nifak olduğunu, ilk saldırının Fransa tahtına yöneleceğini ve Fransa'da krallığın çökertilmesinden sonra sıranın Roma'ya geleceğini belirtmekteydi."

 

Gerçekten de, 1789 yılı Mart ayında, Fransa Büyük Doğusu'na bağlı 266 locanın tümü İlluminati denetimi altına girmişti bile. Aslında masonların hepsi kendilerini gizlice yöneten bu örgütün farkında değildi; yalnızca pek az sayıda mason bu sırrı bilmekteydi...Ertesi ay ihtilâl başladı."

 

Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

 

 

 

"Cagliostro bir Tampliye ajanıydı. Yazdığı bir mektupta, Londra'daki masonlara "ezelî mabed"in yeniden yapımına başlama zamanının geldiğini bildirmişti. Cagliostro, Masonluğa "Memphis ve Misraim" adı altında yeni bir rit getirmiş ve böylece İsis'e gizemli tapınma törenlerini canlandırmaya kalkışmıştı. Cagliostro'nun armasında bulunan LPD harfleri "Lilia Pedibus Destrue" (Zambağın Ayakları Altındaki Tehdit) sözlerini ifade etmekteydi (bilindiği gibi zambak Fransa Krallığının simgesidir). Ayrıca, Cagliostro'ya ait 16. yüz yıldan kalma bir madalyonun üzerinde bir zambak demetini kesen bir kılıç kabartması ve bunun altında "Talem Dabit Ultio Messem" (Böyle bir Hasat Öç Alır) sözleri kazılıdır."

 

General Albert Pike, Morals and Dogma

 

 

 

"1797-1798 Yılları arasında üç cilt halinde yayınlanan "Mémoires Pour Servir l'Histoire du Jacobinisme" (Jakoben Tarihine Hizmet için Anılar) adlı eserinde, bir cizvit olan Barruel, tüm kötülüklerin Mani ve Manicilik'ten türediğini yazar ve tarih boyunca süren gizli bir komplonun varolduğunu savunur."

 

Edward Burman, The Assassins - Holy Killers of Islam

 

 

 

"Barruel ile birlikte "Le Tombeau de Jacques de Molay" (Jacques de Molay'ın Mezarı) adlı bir kitabın yazarı olan Cadet de Gassincourt'un düşünceleri sürekli bir komplo inancına saplanmıştır. Onlara göre Manicilik'ten kaynaklanan ve doğudaki Haşhaşîler ile batıdaki sapkın mazheplerden Tampliyeler'e aktarılan bu yıkıcı nifak, de Molay'ın 1314 yılındaki ölümünden sonra varlığını sürdürmeyi başarabilen dört Tampliye locası sayesinde 18. yüz yıla kadar ulaşabilmiştir."

 

Peter Partner, The Murdered Magicians

 

 

 

"O günden beri, en başta Cromwell ve Fransa Kralı IV. Henri'nin katili olmak üzere, Portekiz, Brezilya ve İsveç'teki tüm komplocular ve elbette Robespierre ve Danton dahil tüm caniler ve devrimciler aynı Tampliye locasının üyesidirler."

 

Edward Burman, The Assassins - Holy Killers of Islam

 

 

 

"Eliphas Levi, Fransız Devrimi'nin Tampliyeler'in 14. yüz yılda çektikleri acıların intikamı olduğunu ileri sürmüştür."

 

David Conway, Ritual Magic

 

 

 

"Rousseau'nun da desteği ile kurulan bir mason locası, o dönemde Fransa'daki devrim hareketinin merkezi oldu ve ne gariptir ki, bu locanın üstadı olan ve kraliyet kanı taşıyan Orleans Dükü, Jacques de Molay'ın mezarı üstüne, IV. Philip ve ardıllarından Tampliyeler'in öcünü almak için and içti."

 

"...Tampliyeler'in tahta ve tiara'ya (Papa'nın tacı) karşı giriştikleri entrikaları herkese açıklamaları olanaksızdı. Bunu yapmak, İsis'in peçesini kaldırmak ve üstadların gizlerini kalabalıklara yaymak anlamını taşıyacaktı."

 

"...XVI. Louis giyotinde can verince işin yarısı tamamlanmış oldu. Artık Tapınak Ordusu tüm gücünü Papa'ya karşı yöneltebilecekti."

 

General Albert Pike, Morals and Dogma

 

 

 

Fransız İhtilali - 16ncı. Louis'in İdamı

(2)Terörün Egemenliği

 

"1789 Yılının ilkbahar ve yaz aylarında İlluminatilerin tahıl piyasasında gerçekleştirdikleri manipulasyonlar sonucunda yapay bir buğday darlığı yaratıldı. Bu durum o denli geniş bir açlığa yol açtı ki, tüm ülke kısa zamanda ayaklandı. Olayların başını çeken kişi, Fransa Büyük Doğusu'nun Büyük Üstadı Orleans Dükü idi. İlluminatiler, halkın çektiği acıları bir araç olarak kullanarak yarattıkları huzursuz ortamın devrimci eylemlerine yararlı olacağını planlamışlardı. Gerçekten de, besin stoklarını bloke ederek ve Ulusal Meclis'te tüm reform girşimlerini engelleyerek, durumu iyice kötüleştirdiler ve halkı tam anlamıyla açlığa mahkum ettiler."

 

"...14 Temmuz günü Bastille yağmalandı. Özgür bırakılan tutuklu sayısı yalnızca yedi idi. Fransız tarihçiler bugün, eylemin asıl amacının Bastille'i yıkmak ve tutukluları kurtarmak olmadığını belirtiyorlar; asıl amaç Bastille'de saklanan barut ve silâhları ele geçirmekti. Böylece silâhlanan Jakobenler, 22 Temmuz gününden başlayarak o güne dek eşi görülmemiş ve titizlikle planlanmış bir ihtilâl girişimini sahneye koydular. Bu dönem tarihte "Büyük Korku" diye adlandırılacaktır."

 

"...Öncelikle tüm ülkede eşzamanlı bir panik duygusu yaratıldı. Köyden köye, kentten kente giden atlılar, yurttaşlara "haydutların !" yaklaşmakta olduğunu ve kendilerini korumak istiyorlarsa silâha sarılmaları gerektiğini bildirdiler. Ayrıca, tüm bu olayların sorumlularının malikânelerde ve şatolarda gizlendikleri, bizzat Kralın buraları ateşe vermelerini buyurduğu yurttaşlara söylendi. Fransa Kralına bağlı olan halk bu emirlere uydu. Artık alevlerin denetlenmesi olanaksızdı, yağma ve yıkım sürerken, anarşi gittikçe yaygınlaşıyordu."

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

"1789 Yılında Krallığın yıkılması ile birlikte, 10 Ağustos gününden başlayarak üç renkli Fransız bayrağı devrimin kızıl bayrağı ile değiştirildi. "Yaşasın Kral Orleans" çığlıkları ile masonların "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" seslenişi sokakları kapladı."

 

Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

 

 

 

"Paris sokakları teröre teslim olmuştu...1793 Kasım'ında tüm Fransa'da rahiplerin öldürülmeye başlanması, dine karşı bir kampanyanın yürürlüğe girdiğini ortaya koyuyordu. Tüm mezarlıklara, İlluminatilerin ünlü sloganı olan "Ölüm Sonsuz bir Uykudur" sözlerini içeren yazılar asılmaya başlandı. Paris'teki kiliselerde "Akıl Bayramları" adı altında eğlentiler düzenleniyor, fahişeler tanrıça gibi tahta çıkarılıyorlardı. Bu törenlerin bir adı da "Exoterion"du ve Weishaupt'un kaleme aldığı "Aşk Tanrıçasının Kutsanması" adlı bir şiiri örnek alıyorlardı."

 

"...Thomas Jefferson, 1791 yılında üç yıl süren Fransa elçiliğinden Amerika'ya geri dönüşünde, tüm bu kıyımı "ne güzel bir devrim" diye tanımlamış ve tüm dünyaya yayılmasını umut ettiğini yazmıştır. Jefferson, neredeyse tüm Fransa halkının Jakoben olduğuna inandığını açıklamıştır. Ona göre, bu büyük çoğunluk, ulusal iradeyi açıkça ortaya koymaktadır."

 

"1793 Yılının sonlarına doğru, yeni devrim yönetimi sayıları yüzbinlere ulaşan işsizlerle yüz yüze kaldı. Devrimin önderleri, sonradan bütün diktatörlerin taklit edeceği yeni bir "terör" projesini uygulamaya geçirdiler: "nüfus azaltılması".

 

"Amaç Fransa'nın yirmibeş milyona ulaşan nüfusunu onaltı milyona indirmekti. Robespierre, nüfusun azaltılmasını kaçınılmaz buluyordu".

 

William T. Still, New World Order

 

 

 

"Ticaret hayatının yok olması ile genişleyen işsizlik sorununa çözüm, sistemli bir terör uygulaması ile bulundu."

 

Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

 

 

 

"Nüfusun azaltılması ile görevli devrim komitesi üyeleri, gece gündüz harita başında her kentte kaç kellenin kopartılması gerektiğini hesaplıyorlardı. Devrim mahkemeleri kimlerin ölmesi gerektiğine karar veriyor ve sonu gelmez bir kurban sürüsü giyotinin yolunu tutuyordu. Yalnızca Nantes'de, bir gece içinde 500 kimsesiz çocuk kent mezbahasında öldürülüyor, 144 yoksul kadın nehre fırlatılıyordu."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

DÜNYAYI GERÇEKTEN KiM YÖNETiYOR?Ben, David Icke, Illuminati isimli (kendilerini “aydınlanmış”-“illuminated” şahıslar olarak görmelerinden gelen bir isim) gizli bir global topluluğun eski çağlardan beri nasıl kontrol gücünü ve hakimiyetini elinde tuttuğunu, güçlerini Orta ve Yakın Doğu’dan (ve diğer merkezlerden) başlayarak önce Avrupa’yı ve, -İngiliz Krallığı ve diğer Avrupa imparatorlukları sağolsun-, Amerika kıtasını, Afrika’yı, Avustralya’yı, Yeni Zelanda’yı, Asya’yı ve kısacası bütün dünyayı yönetmek ve kontrol etmek için nasıl genişlettiğini açığa çıkarmakla uğraşmaktayım ve araştırmalarımı sürdürmekteyim.

Ne zaman ki, bu imparatorluklar önceden işgal etmiş oldukları yerlerden çekildiler, Illuminati bu bölgelerde gizli topluluk şebekelerini ve Illuminati kanbağlarına sahip soyları arkasında bıraktı. İşte o zamandan beri, bu imparatorluktan kurtulmuş sözde “özgür” ülkelerde bunlar kontrolü elinde tutmaya ve olayların gelişimini orkestra şefi misali yönetmeye devam ettiler. İki çeşit diktatörlük ve hapishane vardır. Birincisi, açık şekilde, göz önünde yapılan, net diktatörlüklerdir (komunizm, faşizm, vs.) ve ikincisi de tümünün içinde en etkili tür olan – üstü örtülü, gizli diktatörlüktür – özgürlük maskesi altına saklanmış diktatörlük.

İnsanlar, eğer özgür olduklarını düşünürlerse, özgür olmamak adına isyan etmezler!

Illuminati, uzun zamandır hazırlanmış ve düzenlenmiş bir planı yürürlülüğe koymak için çalışıyor. Bu Plan, bir dünya hükümeti, dünya bankası, dünya ordusu ve global bir bilgisayara bağlı mikroçiplenmiş bir insanlık yaratmaktır. Kullanılmaya hazır bir beyine sahip herkes, tüm bu yukarıda sayılan şeylerin, her geçen gün daha da hız kazanarak, gerçekleşmekte ve yüzeye çıkmakta olduğunu görebilir.

Global gücün bu yapısı altında, Avrupa Birliği (Avrupa Ekonomik Topluluğu serbest ticaret alanından evrimleşmiş olan), Amerikan Birliği (Kuzey Amerika serbest ticaret alanından evrimleşmekte olan), ve Pasifik Birliği (Asya Pasifik Ekonomik Topluluğu serbest ticaret alanından evrimleşmekte olan) gibi süper devletler dizayn edilmiş olacak. NATO (BM Barış Kuvvetleri ile birleşmekte olan), Birleşmiş Milletler’in evrimleşmesi ile ortaya çıkacak olan Illuminati dünya hükümetine egemenliğini vermek istemeyen ülkeleri hizaya sokmak için, planın bir parçası olarak dünya ordusu ve dünya polis gücü olma yolunda ilerlemektedir.

Global kontrolün yapısı, piramitler içerisinde piramitlerdir. Tıpkı Rus kuklaları gibi, bir kukla diğer kuklanın içerisinde. Eğer günümüzün organizasyonlarına bakarsanız, görürsünüz ki her biri bir piramit şeklinde yapılanmıştır. Piramitin alt seviyelerinde bulunanlar, çalıştıkları organizasyonun gerçekte nerden ibaret olduğunu bilmezler. Onlar yalnızca her gün işlerini yaparlar ve evlerine dönerler. Onlar, yaptıklarının, aslında çok belirgin ve kötü bir düzen ile gidişat yaratmakta olan diğer kişilerin çıkarları ile nasıl bağlantılı olduğunu bilmezler. Sadece, piratimin en üstündeki birkaç kişi bunu bilir. Böylece, bir organizasyon içerisinde, birkaç kişi binleri yönetip sömürerek, yine binlercesinin varlığından dahi haberdar olmadığı Illuminati Planı’nın gelişmesini sağlarlar. Bu yapının, ayni şekilde milyarları yönetip sömüren global bir versiyonu vardır.

Bu “tek-bireysel” organizasyonlar, mesela; bankalar, ülkeler-arası şirketler, medya imparatorlukları, NATO, vs., sonrasında daha da büyük piramitlere bağlanırlar. Böylece bulursunuz ki, örneğin, global bankacılık piramitinin en tepesinde, tüm bankalar eninde sonunda ayni insanlar tarafından yönetilmektedir – yani Illuminati tarafından. Bu durum, ülkeler-arası şirketler, medya vs. için de aynen geçerlidir. Tüm bankacılık, iş dünyası, medya, ordu, politika ve gezegeni kontrol altında tutan diğer kuruluşlar piramitlerini kapsayan dev bir global piramit vardır. Bu piramitin tepesinde ise, global kontrol için Planlarını, görünüşte bağlantısız olan tüm kuruluş ve organizasyonlar aracılığı ile, ilerletip geliştirmekte olan Illuminati’nin en seçkin birkaçı bulunur.

Bu, neden hayatımızın tüm alanlarında, -bankacılık, iş dünyası, medya, politika, ve diğerleri- sürekli ve ardı arkası kesilmeyen global güç için merkezileştirme hareketlerinin gerçekleşmekte olduğunu açıklar. Tüm bunlar, AYNİ insanlar tarafından AYNİ planın düzenine göre yürütülmektedir. Websitemde bu Plan hakkında ayrıntılı bilgi veren makalelerimi ve yine site üzerinden sipariş edebileceğiniz kitaplarda muazzam enginlikteki bilgileri bulabilirsiniz.

Illuminati, insanlığı zihin ve duygular aracılığı ile idare etmekte ve köleleştirmektedir. Dünyada birçok insan vardır, fakat onları fiziksel olarak kontrol altında tutacak bir kaç Illuminati vardır –küçük bir ölçü haricinde. Onlar, kitlelerin düşündüğü ve hissettiği yolu idare etmek zorundadır ki böylece hayatlarımızı Illuminati’nin istediği şekilde yaşar ve etrafımızdaki dünyayı Illuminati’nin istediği şekilde görürüz. Örneğin; en güçlü idare etme tekniği, benim “Problem – Reaksiyon – Çözüm” adını verdiğim tekniktir. Şu şekilde çalışır:

İnsanların hoşuna gitmeyeceğini bildiğiniz birşeyi sunmak istiyorsunuz. Bu, polise daha fazla yetki vermek, esas özgürlüklerin daha fazla zedelenmesi, ve hatta bir savaş bile olabilir. Bilirsiniz ki, eğer bu siyasetleri insanlara açıkca sunarsanız, onlar tarafından aşırı bir reaksiyon alacaksınız. Bu nedenle, önceden bir PROBLEM yaratırsınız, suç oranında bir artış, daha fazla şiddet, bir terörist bombası, bir hükümet çöküntüsü, veya savaş gitmesi için Saddam Hüseyin gibi Illuminati kuklalarınızdan birini alırsınız.

Bu problem için, sizin, yani aslında herşeyin arkasında olan gerçek kişinin değil de, başka birinin suçlandığını garanti altına alırsınız. Böylece, Amerika’da söyledikleri gibi, bir “avanak” yaratırsınız; bir sözde Oklahoma bombacısı Timothy McVeigh gibi, bir sözde Kennedy suikastcisi Lee Harvey Oswald gibi. Sonra medyanı kullanırsın ve insanlara, senin imal edilmiş olayın hakkında ne düşünmeleri gerektiğini ve o olay için kimi suçlamaları gerektiğini söylersin. Ve bu da bizi ikinci bölüme getirir, insanlardan gelecek REAKSİYON’a – “Bu daha fazla devam edemez ! Buna karşılık ne yapacak ONLAR, ha?

Bu da ONLARa rahatca ve açıkca, kendi yarattıkları problemlere ÇÖZÜMLER sunmaları iznini verir – Planlarını geliştirecek olan, global gücün daha fazla merkezileştirilmesi veya daha fazla esas özgürlüklerin zedelenmesi için yeni yasama getirilmesi. Bu teknik, tüm zamanlarda, insan zihni ve duyguları üzerinde kullanılmıştır, tıpkı beyni yıkanmış genç ve yetişkinlerin silahlarla çılgına dönmesi ve hemen arkasına acil silah kontrol yasalarının getirilmesi gibi.

Bunu, silah bulundurmayan ve tutkulu bir şekilde şiddetsizliğe inanan biri olarak söylüyorum. Ama sokak stili yaşayacaksak kendi inançlarımızın ötesine bakmalı ve farketmeliyiz ki Illuminati kendilerine karşı silah KULLANABİLECEK herkesi sistematik olarak silahsızlandırmayı hedeflemektedir. Tıpkı Adolf Hitler toplama kamplarını doldurmaya başlamadan evvel, ayni silah-karşıtı yasama kampanyasını başlattığı gibi, aynisini günümüz dünyasında görmekteyiz.

Şimdi, bu Planın tarihinde çok önemli bir dönüm noktasında bulunmaktayız. Önümüzdeki aylar ve yıllarda, Illuminati tarafından oynanacak birçok kart beklemededir. İnsanlık tarihinde bir kavşak üzerindeyiz. Özgürlüğü seçebilir veya Nazi Almanya’sının global bir versiyonu olan global faşist devletin kontrolü altına düşebiliriz.

Bu, böyle olmak zorunda değil, ama bunu durdurmak için de birçok koltuktan birçok kıç kaldırılmak durumunda. Websitem ve kitaplarım, size, bilinçli seçimler yapabileceğiniz, detaylı bilgi verecektir.

Bu makalede okuduğunuz, bilinmesi gereken şeylerin yalnızca ufacık bir bölümü ve bu küçük özetin anlattığının tersine, resim aslında çok daha büyük ve çok daha olağanüstü. Websitemde ve kitaplarımda herhangi bir yere bakın, ne demek istediğimi anlayacaksınız!

*

KARAR VERME ZAMANI

 

İnanılmaz bir global değişikliğin eşiğinde bulunmaktayız. Dünya’daki hayatın (zaman diye adlandırdığımız kavrama göre) geleceğini etkileyecek bazı kararları vereceğimiz bir dönüm noktasındayız. İnsanlığı binlerce yıldır hapsetmiş zihinsel ve duygusal zindanların kapılarını sonuna kadar açıp fırlatabiliriz. Ya da bu zindanları kontrol edenlerin, global bir hükümet, ordu, banka, para birimi ve de mikroçiplenmiş bir nufüs ile gezegenimiz üzerindeki bütün erkek, kadın ve çocuğun zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel köleliğini içeren planlarını tamamlamalarına izin veririz.

Kulağa inanılmaz geldiğini biliyorum, fakat eğer insanoğlu gözünü en son oynamakta olan pembe diziden ve talk-show’dan kaldırıp, yeterince uzun bir süre için beyniyle konsantre olsa, bu olayların “gelecekte olacağını” değil, şu anda olmakta olduğunu görebilir. Global politikanın, iş dünyasının, bankacılığın, orduların ve medyanın merkezi kontrol altına girmesi saat başı hız kazanmakta. İnsanların mikroçiplenmesi şimdiden önerildi ve birçok açıdan yoluna girmiş durumda. Gizli bir planın uygulamaya konulacağı her durumda, her zaman gizlenmiş şeyleri insanlığın fiziksel gerçekliğine yerleştirmek için son bir darbe vardır. Şimdi de global banka ve iş imparatorluklarının hızla birleşmeleri ve politik ve ekonomik kontrolün Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Dünya Ticaret Örgütü, Çok Milletli Yatırım Antlaşması, ve Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve G-7/G-8 Zirveleri gibi daha birçok globalleşen kurumlar ve örgütler ile merkezileştirilmesini, bahsettiğim “son darbe” olarak görmekteyiz. Bütün bu sabit ve koordine merkezileşme ve globalleşmenin arkasında kökleri Orta ve Yakın Doğu’ya dayanan, bir çok türün üremesinden oluşmuş bir ırk (kabile) yatmaktadır. Orta ve Yakın Doğu’dan çıkıp Avrupa’daki kraliyet, aristokrasi ve papazlık olan bu ırk, daha sonra, özellikle de Büyük Britanya (Birleşik Krallık) sayesinde, gücünü dünyanın dört bir yanına yaydı. Bu durum da “kabile”ye soyunu, İngiliz ve Avrupa güçlerinin girdiği her ülkede, devam ettirme ve yaygınlaştırma fırsatı verdi. Bu ülkeler arasında, ırkın planını gerçekleştirme amacıyla oynadığı oyunun önemli bir bölümünün oynandığı, Amerika Birleşik Devletler’i de bulunmaktadır. Şimdiye kadar 40 üzerinde başkan edinen ABD’de, başkanların 33 tanesi genetik olarak iki kişiye bağlı: İngiltere Kralı Alfred the Great ve 9. yüzyıl Fransa’sının meşhur hükümdarı Charlemagne. Bütün bu geçen zaman süresince, bu ırkın planı yavaşca uygulanmış ve “merkezi global kontrolün” mümkün olduğu bugüne gelmiştir.

Eğer çarçabuk uyanmazsak, dünyadaki hayatın ne olacağını bilmek istiyorsanız, Nazi Almanya’sına bir göz atın. “Illuminati” (kendilerini aydınlanmış saymalarından geliyor) adını verdiğim bu ırkın planı 2000 yılı ve yeni yüzyılın ilk 12 yılı çerçevesinde göz önüne serilirken, bütün dünya insanlarını bekleyen hayat Nazi Almanya’sının ta kendisi. Özellikle 2012 tartışacağımız nedenlerden dolayı çok kritik bir yıl olacak. İnsanlar, içine girmekte olduğumuz cehennemin ve çocuklarımızın refah ve huzur içinde yaşaması için bıraktığımız dünyanın doğasının nasıl olduğu hakkında hiçbir fikre sahip değiller ve de hiç de endişelenmemekteler. Belirgin olanı umursamazlıktan gelip gözlerinin önündeki gerçeği reddetmeyi tercih ediyorlar. Kendimi tarlada telaşla koşuşturup bağıran inek gibi görmekteyim : “Hey ! Biliyor musunuz? Her ay arkadaşlarımızı alıp götüren o kamyon var ya? Düşündüğümüz gibi o kamyon dostlarımızı başka bir tarlaya götürmüyormuş! Onları kafalarından vurup, kuruyana kadar kanlarını döküp, kesip sonra da küçük parçalara bölüp paketlere koyuyorlarmış. Sonra da insanlar onları satın alıp yiyorlarmış !”.. Sürünün geriye kalanının reaksiyonunu düşünsenize : “Sen kafayı yemişsin ahbap! İnsanlar hiçbir zaman böyle şeyler yapmaz ! Zaten, o kamyon şirketinde hisselerim var ve bundan iyi bir kazanç sağlıyorum.. Kapa çeneni ! Boş yere spekülasyon ve panik yaratıyorsun !” Açıklamakta olduğum plan binlerce yıldır hazırlanmakta ve şu anki durumu olan tamamlanmaya doğru ilerliyor. Bunun nedeni ise insanoğlunun şuurunu, zihnini ve sorumluluklarını elinden çıkarmasıdır. İnsanlık şu anda sadece kendi için doğru olanı yapmayı tercih etmekte ve davranışının daha geniş alandaki etkilerinin, insanoğlunun varlığı için ne olacağını düşünmemektedir. “Umursamazlıktan gelme” saadettir denir.. Bu doğrudur ama sadece kısa bir süre için. “Umursamazlıktan gelme”nin tam anlamıyla saadet ve mutluluk olabilmesi demek, gelmekte olan bir kasırgayı görmemezlikten gelip böylece endişelenmemek ve korunmak için hiçbir önlem almaya ihtiyaç duymamaktır. Fakat kafanız kumda ve kıçınız havada olduğunda, kasırga hala daha geliyor olacaktır. Eğer kafanızı kaldırarak baksaydınız ve “kasırga” gerçeğiyle yüzleşseydiniz, felaketi önleyebilir durumda olacaktınız. Fakat “umursamazlıktan gelerek” ve “gerçeği reddederek” büyük bir güçle ve en aşırı durumlarda savunmanızı şimdi rahatca yapabilirsiniz, çünkü kasırga “görmemezlikten geldiğiniz” için en hazırlıksız ve en beklenilmedik zamanda vurmuştur. Dediğim gibi “umursamazlıktan gelme” mutluluktur ama sadece kısa vadede. Kendi gerçeğimizi, kendi düşüncelerimiz ve davranışlarımız ile yaratırız. Her hareketimiz veya hareketsizliğimizin bir önemi vardır. Şuurumuzu (zihnimizi) ve sorumluluklarımızı elden çıkarmamız, yaşamımızı elden çıkarmamız demektir. Eğer yeterli sayıda kişi bunu yaparsa, dünyamızı elden çıkarmış oluruz ve bu da bilinen insan tarihi boyunca yaptığımız tek şey ! Birkaç kişinin, büyük toplulukları kontrol edebilmesinin de nedeni budur. Günümüzdeki tek fark, şu anda birkaç kişinin, iş dünyasında, bankacılıkta ve iletişimdeki globalleşme sayesinde, bütün gezegeni idare altında bulunduruyor olmasıdır. Bu idarenin temeli her zaman ayni olmuştur : “İnsanların “umursamazlık” içinde olmalarını sağla, korku içinde olmalarını sağla, birbirleriyle savaşıyor olmalarını sağla. Ve en önemli bilgiyi kendine saklarken, insanları bölerek, kontrol altında tut ve onlara hükmet.” Ve bu kitapta göreceğimiz gibi, insanlığı kontrol etmek için bu yöntemleri kullanan şahıslar, ayni gücün, ayni üreyen kabilenin üyeleri ve günümüzde yolculuğunda zirve noktasına ulaşmakta olan uzun vadeli bir planın takipçileridir. Global faşist devlet burnumuzun dibinde !

Halbuki, durumun düzeltilmesi olası...Gerçek güç, çoğunluğun elindedir, birkaç kişinin değil..Aslında sonsuz güç her bireyin içinde mevcuttur. Birkaç kişi tarafından kontrol edilebilmemizin sebebi, kendi kaderimizi çizebilme gücüne sahip olmadığımızdan kaynaklanmıyor, o gücün hayatımızın her saniyesi elimizden uçup gitmesine seyirci kalmamızdan kaynaklanıyor. Hiç hoşumuza gitmeyen birşey olduğunda, daima olay için suçlanacak başka birini ararız. Dünyada bir problem olduğunda, “Bu probleme karşılık ne yapacak “onlar”?” diye sorarız. İşte bu noktada, “onlar”, -ki problemi en başında gizlice kendileri yaratmıştır- bizim bu isteğimiz, bu reaksiyonumuz üzerine, istedikleri çözümü sunarlar; gücün, kontrolün ve iktidarın daha fazla merkezileştirilmesi ve özgürlüğün gitgide daha da fazla zedelenmesi... Eğer polise,güvenlik kurumlarına ve orduya daha fazla güç ve kontrol vermek ve halkın bunu sizden istemesini, sizin yapmanızı beklemesini istiyorsanız, daha fazla suç, şiddet ve terrorizm olmasını garantilemeniz, sizi amacınıza çok kolay bir şekilde ulaştırır. İnsanların soyulmaktan, bombalanmaktan, saldırıya uğramaktan dolayı “korku” içindelerse, sizin, onları “korkmaya programlandıkları şeylerden” korumanız için, size özgürlüklerini vermeye hazır olacaklardır. Bu tekniğin adı, “Problem – Reaksiyon – Çözüm”dür. Problemi yarat, “birşeyler yapılması lazım” reaksiyonunun ortaya çıkmasını sağla, ve en başından beri sunmak istediğiniz çözümü hiç karşı çıkma görmeden sun. “Kaos”u sen yarat ve sonra “düzeni” sen sağla.. Kendi “düzen”ini..

Kitleler, bir çok duygusal ve zihinsel kontrol çeşitleriyle, sürü halinde götürülüp yönlendirilmektedir. Bunu başarmanın tek yolu budur. Birkaç kişi, milyarları fiziksel olarak kontrol altında tutamaz, nasıl ki çiftlik hayvanları, eğer birçok insan onları çiftlikte tutabilmek için çalışmıyorsa, kontrol edilemez. İngiltere’de bir mezbahadan iki domuzun kaçması bir haber olmuştu ve birçok insanın onları yakalamak için çabasına rağmen yakalanmamışlardı. Olaydan hemen sonra iki domuz da ulusal şöhret olmuştu. Global nüfusun fiziksel kontrol edilmesi işlemez. Fakat ayrıca, eğer insanların senin yapmalarını istediğin şeyi yapmaya karar vermelerini ve senin sunmak istediğin yasalara ihtiyaç duymalarını sağlamak için, onların nasıl düşünmeleri ve hissetmeleri gerektiğini idare altına alabilirsen, zaten fiziksel kontrole ihtiyacın kalmaz. Bu çok eski bir atasözüdür: “Eğer birinin birşey yapmasını istiyorsan, onu, yapmak istediği şeyin kendi fikri olduğuna inandır.”. İnsanlık zihinsel olarak kontrol altında bulunmaktadır ve filmlerde gördüğümüz “zombi”lerle tıpatıp aynidir -sadece çok az farkla birazcık daha bilinçlidir. Zihinsel kontrolün tanımı, bir insanın zihninin idare edilmesi ve böylece sizin istediğiniz şekilde düşünmesinin ve böylece davranışta bulunmasının sağlanmasıdır. Bu tanım altında, sorulması gereken soru, kaç kişinin zihinsel olarak kontrol altında olduğu değil, kaç kişinin zihinsel olarak kontrol altında olmadığıdır. Aslında herkes, az veya çok, belli bir kapsamda zihinsel kontrol altında bulunmakta.. Eğer ihtiyacınız olmayan veya istemediğiniz birşeyi, bir reklam veya teşvik edici ilanla almaya ikna olursanız, zihinsel kontrol altındasınız demektir. Eğer bir kişi veya bir olay hakkında gerçeğin çarptırılmış bir şekilde yazıldığı bir yazıyı okuyup, o kişi ve olay hakkındaki kendi görüşleriniz değişmesine izin verirseniz, yine zihinsel kontrol altındasınız. Silahlı kuvvetlerdeki eğitime bir göz atın: Kusursuz bir zihinsel kontrol göreceksiniz. İlk gününüzde, “soru sormadan emirlere uyma”yı öğretildikten sonra, eğer ucu sivri bir şapka giymiş ayının biri, size hiç tanımadığınız ve bilmediğiniz birini vurmanızı söylerse, onu vurmak zorundasınız. Bu “Emredersiniz, efendim” mentalitesidir ve ordu dışındaki hayatta da yaygındır. “Evet.. Doğru olmadığını biliyorum.. Ama patronum bana öyle yapmamı söyledi ve başka seçeneğim yok.” Başka seçeneğin yok ? Her zaman başka seçenekler vardır. Her zaman, seçmek istediğimiz ve daha az seçmek istediğimiz, bir çok seçeneklerimiz vardır. Her zaman seçme şansımız vardır. Kısacası bu da bir başka “sorumluluktan kaçma” yolu..

Zihin kontrol etme tekniklerinin sayısı sonsuzdur. Zihninizi isterler, çünkü eğer ona sahip olurlarsa, size sahiptirler demektir. Cevabı zihinlerimizi geri kazanmakta, kendimiz için düşünmekte ve diğer insanları da farklı olma ‘suçuyla’ aşağılamayıp ve yargılamayıp onların da ayni şekilde kendileri için düşünmelerine izin vermekte aramalıyız. Eğer bunu yapmazsak, bahsedeceğim plan uygulanmaya konulacaktır. Eğer zihinlerimizin kontrolünü tekrar kazanıp, zihinsel egemenliğimize sahip olursak, Plan gerçekleşemez çünkü varlığının temeli ortadan kalkmış olacaktır. 20’den fazla ülkede konuşup araştırma yaptım ve her birinde de ayni gelişmeyi görmekteyim. Benzer siyasetler ve yapılar, global plan ile paralel bir şekilde, sunulmakta.. Ama ayni zamanda, sayıları gittikçe artmakta olan birçok insan ise ruhsal alarm saatini duymakta, zihinsel ve duygusal uykularından yani dünyevî büyüden kurtulmakta ve global uyanış hız kazanmakta..2012’ye ilerleyen milenyum yıllarında hangi güç galip gelecek ? Bu bize bağlı.. Düşünce ve davranışlarımızla kendi gerçekliğimizi yaratırız.. Ve düşünce ve davranışlarımızı değiştirmekle de dünyayı değiştiririz.. Bu kadar basit.

Bu kitapta bu üreyen genetik ırkın tarihini ve Global Plan’ın esas doğasını sunup açıklayacağım. Ve vurgulamalıyım ki, Bir Global Planı açığa çıkarmaktayım, herhangi bir komployu falan değil.. Bu planın ‘komplo’ kısmı insanları zihinsel olarak kontrol etmekte ve planın uygulmaya konulmasını kesinleştirmekte kullanılıyor.. Bu komplolar üç ana biçimde bulunur: Planı tehdit etmekte olan insanları ve organizasyonları silmek ve ortadan kaldırmak için komplo kurmak (örneğin; Galler Prensesi Diana’nın suikasti); Planı yürürlülüğe koyacak insanları iktidar pozisyonlarına sokmak (örneğin; George Bush, Henry Kissinger, Tony Blair,......); toplumun Planın yürürlülüğe girmesine ihtiyaç duymasını sağlayacak olan olayları yaratıp “Problem-Reaksiyon-Çözüm” metodu ile Planı sunmak için komplo kurmak (savaşlar, terörist bombaları, ekonomik krizler).. Böylece tüm bu ‘görünüşte alakasız’ olaylar ve idare etme yolları, Ayni Planı sunmak için kurulmuş Ayni Komplo’nun bölümleri olurlar. Önümüzdeki aylarda ve bunu takip eden yıllarda, her bir gazeteyi eline aldığınızda, televizyonu açtığınızda ve politik veya iş dünyası liderlerinin konuşmalarını duyduğunuzda, sizlere kitaplarımda sunduğum bilgiyi göreceksiniz. Şimdiden de görebilirsiniz, eğer büyük örtbası anlamışsanız.. Bu yaptığım ‘kehanet’ değil, sadece Planın öncelikli bilgisi.. O zaman bir iki yıl içerisinde global faşist devlet realize olacak mı? Bu soru, ancak bir başka soruyla cevaplandırılabilir:

İnsan mı olacağız yoksa ‘koyun’ mu kalacağız ?

Plan ikinci seçeneğe ihtiyaç duymakta..

Korkusuzca...

 

 

 

 

Hayat sonsuzdur...

Ve herşey aydınlanma yolunda birer deneyimdir...

Anlayışın en yüksek seviyelerinden bakıldığında,

İyilik veya kötülük - İyi veya Kötü yoktur..

Yalnızca BİLİNÇ vardır;

Seçimler yapan ve tüm yaşanılabilecek deneyimleri yaşayan..

ALICE HARİKALAR DİYARINDA ve DÜNYA TİCARET MERKEZİ FELAKETİ

EĞER ABD GADDARLIKLARININ ARKASINDAKİ GÜCÜ ARIYORSANIZ, YALNIZCA ŞU SORUYU SORUN:

KİM FAYDALANIYOR?

“Hiç bir şey olduğu gibi olmayacak, çünkü her şey olmadığı gibi olacak. Ve tam tersine; olan şey, olmadığı gibi olandır. Ve olmadığı gibi olan da, olacak olandır. Anladınız mı?” *Alice Harikalar Diyarında.

Dünyayı kontrol etmeye çalışan ve kendi global faşist devletini sunmayı bekleyen güç, yani benim “Illuminati” adını verdiğim şebeke, eğer önceden tahmin edilemezse koskoca bir hiçtir.

New York ve Washington şehirlerinde yaratılmış olan inanılmaz korku, tüm insanlığın genel zihninde, bir “Problem – Reaksiyon – Çözüm” zinciridir ve bu büyüklükte bir olayın gerçekleşmesini -geçmiş yazılarımda da okuduğunuz gibi-* birkaç yıldır bekliyordum. Bir savaş veya nükleer bir terörist aracı olabileceğini düşünmüştüm, ama görevine başlama gününde de yazdığım gibi, global planın hız kazanarak öne sürüleceği Bush başkanlığı döneminde muazzam birşeyler olacaktı.Dünyanın global merkezi faşizme hızla itilmekte olduğu süre de bile, olaylar Illuminati planının öngördüğü zaman takvimine uyacak hızda gelişmiyordu. Ve globalleşme planlarına ve özgürlüğe yaptıkları tecavüzlere karşı çıkan kesim, gün boyu artmakta. Planın birdenbire, muazzam bir sıçrayışla, gelişmesini ve sunulmasını sağlayacak “çözümler”in sunulması için, insanlığın toplu olarak zihinlerini korku, panik ve güvensizlik duygularıyla sarsacak ve dağıtacak, devasa büyüklükte etkisi olan birşeylerin yaratılmakta ve yapılanmakta olduğu açıktı. Bu, ayinsel olarak oldukça önemli 9. ayın 11. gününde Amerika’da gördüklerimizdir – 911 Birleşik Devletler’deki acil durumlar için kullanılan numaradır. Ayinsel ve gizli kodlar, Illuminati’nin yüklendiği herşeyin altında var.

Ve, bu zihni felç eden gaddarlıklar, Illuminati planının, insanoğlunun zihinsel, duygusal, ruhsal ve fiziksel kölelikleri için başlattığı dönemin sonu değil, tam tersine başlangıcıdır. Terörizm tehdidini (“kendi” terörizmleri!!), “özgür ve demokratik” dünyanın, (etki olarak) bir dünya ordusu ve dünya hükümeti oluşturması ile suçlu gördükleri güçlerin - ki gerçek suçlu güçler bu “özgür” dünyanın güçlerinden başkası değil - bulunduğu ülkelere ve ülkelerin insanlarına savaş açma hakkı olarak kullanarak, daha fazla ölüm ve yıkım yaratılacaktır. Müslüman insanlar ile olası bir savaş da son olmayacak ve esas son için bir araç olacak – yine ayni güçlerin yönettiği, geriye kalan komunizm güçleri ile bir çatışma. Unutmayın ki, Illuminati her ülke, her “terörist” grup ve bu terörizme “karşı” olan her kuruluş içerisinde işlev görmektedir. Yalnızca, her “taraf” içerisinde temsilciye sahip olarak, Illuminati oyunu kontrol edebilir ve oyunun sonucunu başlamasından evvel bilebilir. Illuminati’nin İslam dünyasında yöneticileri var, tıpkı sözde “özgür dünya”da (yakında göreceğimiz gibi) olduğu gibi. Örneğin; Saddam Hüseyin, bilinçli bir Illuminati piyonunun - baba George ve oğul George Bush gibi - her özelliğine sahiptir. (bak...kitap: and the truth shall set you free)

Bu ayinci, duygusuz, sürüngen zihnin tahmin edilebilirliği, ABD felaketini takip eden haberler dünyasında çok rahat görülebilir.Bu tür durumlarda her zaman ne olduğuna bir göz atın ve göreceksiniz ki, plan hemen hemen her olayda hep aynidir. Olay gerçekleşmeden önce, başkasının cezasını çekecek, kurban edilecek avanak daima suçu üstlenmeye hazırlandırılmıştır. Böylece halkın düşünceleri ve zihni tehlikeli spekülasyonlar yaratmaktan uzaklaştırılmış ve önceden belirlenmiş bir hedefe yönlendirilmiş olur. Kennedy süikastinden sonra, bu hedef Lee Harvey Oswald idi; Oklahoma olayından sonra Timothy McVeigh; ve şimdi de karşımızda Osama Bin Laden.

Bin Laden, çok fazla yanlış bir yola sevkedilmiş olabileceği gibi, bu hafta olanlardan benim sorumlu olduğum kadar sorumludur. Başkan Kennedy ölmeden de ÖNCE, nasıl Lee Harvey Oswald’ın geçmiş bilgileri açığa çıkarılmışsa, şimdi de felaketin gerçekleşmesinden hemen sonra en kesin bir düzen ve ahenk ile Bin Laden ismi tanıtılmış durumda.

Elle tutulur birşey değil de daha çok ağızla, bu adamın Afganistan dağlarından, muazzam büyüklükteki bu operasyonu gerçekleştirmiş “Dev Adam” olduğu fikri, normal zeka seviyesine sahip herkesle dalga geçmekten başka bir şey değil ve saçmalıktan ibarettir. (bak...Bin Laden ile görüşmüş gazeteci Robert Fisk’in makalesi) Burada, bir bomba paketinden veya zihni kontrol edilmiş herhangi bir fanatiğin bombalı arabasını Kudüs’teki bir restaurant içerisine sürmesinden bahsetmiyoruz. Dört ticari dev uçak ayni anda Amerikan hava boşluğunda Amerikan havaalanları üzerinden kaçırılmalı ve de yüksek derecede spesifik hedeflere 45 dakika içerisinde uçurulmalıdır. Bu nasıl olabilmişti? Çünkü içeriden yapılan bir işti, nedeni bu.. Amerika Birleşik Devletleri’nin içerisinden yönetilip yönlendirilmiş ve dünya boyunca bulunan Illuminati örümcek ağının diğer bölümleri ile birlikte A.B.D. “İstihbaratı”nın yüksek mertebeleri tarafından planlanmış bir işti.

Şimdi, emrine amade zihni kontrol edilmiş servete sahip bir ordu ile, zihinin programlanması ve onu aktif hale getirecek tetiğin çekilmesi ile, Illuminati bu insanlara herhangi birşeyi yaptırabilir. Bu uçakları kaçırıp onları binalara doğru uçurmadan sorumlu olan kişiler, bilinçli zihinlerinde, inanmaya programlanmış oldukları “neden”e inanmışlardı. Ama gerçekte, onlar bu uçakları kaçırıp uçurmuyorlardı, onların programları bunu yapıyordu. Zihin kontrolü, şimdi o kadar ileri ki, böyle bir programlama neredeyse çocuk oyuncağıdır.

Tanrı aşkına, bu terör A.B.D. İstihbaratı’nın bir başarısızlığı değildi. Planı ortaya çıkarmakla yükümlü değildiler ve uçaklara silahlar sokmak, eğer sistemi kontrol edenlerden destek alıyorsan, düşünüldüğünden çok daha kolaydır. Duydum ki, bu bir başka “Pearl Harbor” olayı imiş, evet öyledir. ..And The Truth Shall Set You Free kitabında, diğer kitaplarda ve çalışmalarda okuyabilirsiniz ki Amerikan hükümeti Japonlar’ın Pearl Harbor’a saldıracağını önceden bilmekteydi, ve buna rağmen hiçbir önlem almadılar, hiçbir şey yapmadılar. Niçin ? Çünkü bunun olmasını spesifik bir neden için istiyorlardı – Başkan Roosevelt’in (Bush’lara kan bağından akraba olan) daha önce, -yalnızca seçilmek uğruna-, “Amerika bir savaşa karışmayacak” demesinin tam tersine, Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’na girişini garanti altına almak için Pearl Harbor olayına gereksinim duyuyorlardı. Problem – reaksiyon – çözüm. – ve bu haftanın korkunç olaylarında da gerçekleşen aynen bu.

Saldırıların kötü sonuçlarından hemen sonra, “Suçu bin Laden’e atın” kampanyası, daha önceden hazırlanmış bir plan gibi, sunuldu. Cumhuriyetçi Senatör ve Illuminati yardakçısı, Orrin Hatch, örneğin, CNN’e, FBI’dan yüksek rütbeli bir bilgi aldığını ve bin Laden’in benzeri görülmemiş saldırıların arkasında olduğunu söyledi. FBI’da yapmış olduğu kısa toplantıya dayanaraktan, Hatch “Biraz bilgim var” dedi. “FBI’dakiler, bu olanların arkasında Osama bin Laden’in bulunabileceği ve bu dehşetlerin onun imzası olabileceği sonucuna vardılar”. Tam*** daha fazla devam etmene gerek yok Orrin, mesajı aldık ve sen de görevini yaptın.

Daha sonra, çok uygun bir şekilde, iki uçağın kaçırıldığı Boston havaalanı’nda bulunan şu kiralık arabanın hikayesi elimize ulaştı ki bu araba... evet... hazır olun... Kuran’ın bir kopyasını ve ticari uçakları nasıl uçuracağımızı gösteren bir kılavuz video kasetini içermekteydi!!! Periler ülkesinde miyim, harikalar diyarında mı ?* Arabada, Bin Laden’den teröristlere görevlerinde şans ve başarı dileyen bir mektup bulduklarını iddia etmediklerine çok şaşırdım. Belki de bunu yarın “bulmayı” planlıyorlardır, ha? İnanılmaz bir saçmalık, tabii ki öyle, ama birçoğu buna inanacak. Ve, önümüzdeki günlerde ve haftalarda, “bin Laden bağlantısı”nın, daha birçok imal edilmiş “kanıt”larının, sistematik olarak ortaya çıkarıldığını göreceğiz.

Ve işte soru: Kim faydalanıyor ? Illuminati bir dünya hükümeti ve ordusu, bir dünya para birimi ve sistemi ile merkezi global finans diktatörlüğü ve kontrolü istiyor. Mikroçiplenmiş insanlar ve sürekli, her an her türden gözaltında bulunacak bir topluluk ve medeniyet istiyor. Ve kendilerini, korkmaya inandırılıp programlanmış oldukları şeylerden kurtarabilecek yetkililere gücünü ve sorumluluğunu veren korku dolu, yumuşak başlı, boyun eğen, köle gibi itaat ve hizmet eden bir insalık istiyor.

Yeterince komik ve ilginç olaraktan, “Amerika’da gerçekleşmiş bu korkunç olaylardan kim faydalanıyor?” sorusunun yanıtı çok basit: Yukarıda sayılan isteklerini sunmak isteyen herhangi biri. 9-11 felaketi şu anlama gelir:

* Illuminati, şimdi, kendi propaganda makinesinin halkı suçlu olarak görmeye inandıracağı herhangi birine misilleme yapma ve ondan intikam alma mazaretini elinde bulunduruyor. Müslüman hedeflere karşılık yapılacak saldırılar,dünya üzerinde, özellikle de Orta ve Yakın Doğu’da muazzam tesirli anlaşmazlıklar, çarpışmalar, zıtlıklar ve karışıklıklar çıkarabilecek* potansiyele sahiptir ve Illuminati’nin çekebileceği olası bir tetiktir. Bu olasılığın sonrasında, çarpışmaları ve anlaşmazlıkları artırıp genişleterek, Rusya ve Çin’in de karışmasını sağlayabilecek fırsatlar sayısız olabilecek derecede fazladır. Bir Üçüncü Dünya Savaşı, Illuminati planının bir parçasıdır ve şimdi yaşadığımız olaylar, domino taşları düştükce, bunu gerçekleştirmeye yetecek yolu açabilir.

* Blair ve diğer “dünya liderleri”nden gelen “Amerika ile birleşmiş özgür dünya” deyimi, “terörizme karşı savaş”ı savaşmak için bir dünya ordusu ve polis gücü kurmak için bir araya gelmenin kodudur. Şimdiden, Bilderberg kontrolü altındaki NATO (beklemede olan dünya ordusu) bu tür bir destek için söz vermiş durumda ve toplu bilincin o kadar anlaşılabilecek bir şekilde beyni yıkanmış ki şu anda birçok insan, asılsız ve katı olarak kanıtlanmamış hedeflere karşılık yapılacak Amerikan ve NATO terörist saldırılarını, sırf terörizme karşı savaşmak adına, destekleme durumunda ve hevesindedir. Bu siyasetteki hayret verici çelişki, A.B.D. şehirlerindeki zulümleri takip eden, böğürmekte ve şiddetini artırmakta olan beyin yıkama sayesinde, kör olmuş çoğunluğun bakış açılarından kaybolacaktır.

* Böylesine dikkatlice hesaplanmış bir “intikam alma ve misilleme” planı sonucunda, anlaşmazlık ve çarpışmalar artarken ve kızışırken,* askeri gücün merkezileşmesi için baskı ve Amerikan ile dünya nüfusunun gücünü teslim etmeye hevesliliği ve istekliliği, Illuminati propaganda makinesinin şeytani etkisi altına girmiş her ülkeye istenilen anda saldırı ve işgal yapabilecek bir dünya ordusu yapılanıp oluşana dek hızla artacaktır.

* İnsanlığın bütünsel zihni, özellikle de Amerikalı halkınki, şu anda anlaşılabilir bir şekilde derin bir travma altındadır. Bu insanlar, bütünsel bir travma-temelli zihin kontrolüne tabi tutulmuşlar ve bunun tesiri altına girmişlerdir ki hernagi bir zihin kontrol edicinin veya araştırmacısının size söyleyebileceği gibi, travma geçirmiş bir zihin, öneriye açık bir zihinle eş anlamdadır. Bu nedenle, travma sonrası atılacak olan adım, olayları istenilen modelde görüp algılamak için halkın beynini yıkayacak programlamadır.

* “Yeni Dünya Düzeni”nin, yani merkezi kontrole sahip faşist global devletin, karılaştığı ve karşılaşmakta olduğu en büyük engellerden biri de, birçok Amerikan insanın sahip olduğu ruhtur. Self-determinasyon (kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi hakkı) haklarının global askeri, politik ve ekonomik kontrole verildiği gerçeğiyle yüzleştikleri anda, birçoğu buna hiddetle karşı çıkacaktı. Ülkelerinin ve sistemlerinin getirdiği bütünsel emniyet, güven ve gurur anlayışı, muazzam büyük askeri ve ekonomik güçlerinin oluşturduğu temeller üzerine kurulmuştu. Bu, aslında, John Wayne mentalitesinin bütünsel bir versiyonu – “bize bulaşmayın, bizimle uğraşmayın – burası Amerika”.. Bu mentaliteden doğan şey, bir millet ve ülke olarak kendilerine duydukları bütünsel güvendir. Ve şimdi, hep beraber gördüğümüz gibi, kendi güven anlayışları, bu güçlü kimlikleri ve tek başına ayakta durabilecek kuvvete sahip oldukları inançları, yıkılıp yokolma tehlikesi altına girmiş bulunmaktadır.

* İlginç olan da, kaçırılan uçakların hedeflerinin, Amerika’nın güçlü kimliği ve güvenliğinin en büyük simgeleri olmasının –yani Pentagon; askeri kudretlerinin simgesi, ve Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kuleleri; ekonomik kudretlerinin simgesi – hiç bir şekilde tesadüf olmamasıdır. Bu, esas olarak Amerika’ya yapılmış bir saldırı değildir, Amerika’nın imajına ve hayaline yapılmış bir saldırının ta kendisidir. Ruhlarını ve inançlarını kır, “Amerikalı” olma ayrıcalıklı anlayışlarını kır,; Amerika’nın kendine olan güvenini kır; onları muazzam bir korku ve esaslı bir güvensizliğin içine bırak; ve Amerika’nın Illuminati global ve merkezi diktatörlüğü altına girmesine izin vermeyecek en büyük ve belirgin engeli aşmışsın demektir. Şimdi, bu bahsettiğimiz Amerikan ruhu, güçlü kimliğinin ve güvenliğinin sarsılması ile daha da fazla zedelenmiştir – tıpkı geçmişte Oklahoma olayında ve okullardaki silahlı saldırılarda olduğu gibi -. Ama, buna ek olarak da, her şey çarpıcı olarak artacaktır. Bu noktada, Amerikalıların bu oyunların bir kuklası olmayı reddetmeleri ve terörizmi kınayan yetkililerin ayni terörizmden sorumlu olduklarını farketmeleri yaşamsaldır.

*

* Amerika’yı 1996’da ilk kez ziyaret ettiğimde, “Özgürlük Ülkesi”nin gerçekte nasıl kontrol altında bir topluluk olduğunu gördüğümde (hâlâ daha Kanada kadar kötü değil) sersemlemiştim. Şimdi, bu trajedinin arkasından, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer ülkeler, işgal ve saldırı tesiri altında gözaltında tutulabilecek kaleler olma yolunda emin adımlarla ilerlerken, Amerikan insanının ağzından “Biri Bizi Gözetliyor” toplumunun hızlı genişlemesine karşılık tek bir aksi söz çıkmayacağı kesinlik kazanmıştır. Problem – Reaksiyon – Çözüm... “Teröristleri durdurmak” için insanların mikroçiplenmesi kampanyasının sunulmasını ilerleyen zamanda dikkatle izleyin lütfen.

* Bir ekonomik felaket, Illuminati’yi ve planını açığa çıkarıp üzerinde araştırma yapanlar tarafından, çok önceden tahmin edilmişti. Tek para birimine ve global ekonominin merkezi kontrolüne karşı çıkanlar engelini aşmak için, Illuminati’nin ihtiyacı olan şey şu anki sistemi yokedecek büyük bir küresel ekonomik çöküntü yaratmak ve çöküntünün üstesinden gelmek için tek yolun merkezi global kontrolden geçtiği düzmecesini insanlara kabul ettirmektir. Problem – Reaksiyon – Çözüm... Bu, saldırıların neden Amerika’nın ekonomik sisteminin kalbinde patlak verdiğinin bir başka sebebi ve göstergesidir – ve bu, ayni zamanda, niçin katliamdan günler önce global ekonomik durgunluğun dünya medyasında sıvalandığını açıklamaktadır. Şimdi, böyle bir çöküntüyü dilediklerince yaratmak için ellerinde bomboş bir kağıda sahiptirler ve yakında global ekonomik kuruluşların “ekonomik krize bir yanıt bulmak ve çare düzenlemek” için biraraya geldiklerini göreceğiz. Aslında, ülkelerin G7 toplantıları bu işlemi çoktan başlatmıştır.

Bu, yukarıda sayılanlar, New York ve Washington şehirlerindeki ölüm ve yıkımın, Illuminati planına sağladığı avantajlardan sadece bir kaçıdır – ki üstüne basa basa vurguluyorum, bu Amerikan felaketi, A.B.D. sınırları içerisindeki güçler tarafından bizzat düzenlenmiştir. Bu felaketlerden sorumlular ve onların kişilikleri, insan olmayan varlıklar tarafından sahiplenilmiştir ve birçok insanın bir ineğin ölümüne ve kesilip acı çekmesine duyduğu saygı ve acıma duygusu, bu sorumluların insan hayatına duyduğu saygı ve acıma duygusu ile eşdeğerdedir. Sürüngen zihni, gelişmemiş bir duygusal seviyeye sahiptir ve bundan dolayı da ne kadar korku ve ahlâksızlık içine batarsa batsın, bu durumun sürüngen zihninde hiç bir duygusal karşılığı yoktur. Bunun örneklerini görebilmek için, yalnızca, bu kadar muazzam acılarla dolu görüntüler sonrasında, duygusuz, belli başlı hareketlere dayalı, önceden yazılmış konuşmaları yapan George W. Bush ve İngiltere Başbakanı Tony Blair’i izlemek yeterlidir. Ayni klasmana, Prenses Diana’nın cinayetinden sonra ekranlara yansıyan İngiltere Kraliçesi de girmektedir. Reagan, en azından profesyonel bir aktördü. Bush ve Blair bir okul müsamelesinde bile yer alamaz.

Acaba George W. Bush bu yokedici katliamların o gün gerçekleşeceğini biliyor muydu? Ne sanıyorsunuz ??* Peki ya Tony Blair? Ne sanıyorsunuz ?? Fakat, buna rağmen, onlar da, çok daha kuvvetli güçler tarafından kontrol edilmekte olan bu oyundaki piyonlardır ve de amaçlarına ulaştıktan ve rollerini oynadıktan sonra, onlar da katliamlara maruz kalanlar kadar kolay harcanabilecek şahıslardır. Kendi görüşümce; ben, “global terörizm” senaryosunu sağlamlaştırmak maksadı ile Bush’un veya Blair’e çok yakın birinin kurban edilmesine, bir saniyeliğine bile şaşırmam. Ve, muhakkak ki, eğer Bush giderse, yeni başkan seri katil Dick Cheney olacaktır. (bak...The Biggest Secret). Bulunduğumuz noktada, kazıklar çok derine saplanacaktır, çünkü global faşizme geçiş için son darbe, son itiş başlamıştır.

Dünya artık eskisi gibi olmayacak, bu doğru, fakat her tehlike içerisinde bir fırsat vardır. Ve savaşı değil barışı, ‘birkaçın diktatörlüğünü’ değil ‘herkes için özgürlüğü’ arayan bizler, bu büyük çoğunluk... şimdi yapmamız gereken şey aynanın karşısına geçip kendimize bakmak ve bu delilerin tımarhanelerini yaratmalarını nasıl durduracağımızı kendimize sormak.

Şikayet etmek artık yeterli değil. Kaçmak da artık bir seçenek değil, çünkü yakında kaçabilecek hiç bir yer kalmayacak. Zaman, bazı kıçları bazı sandalyelerden kaldırma ve oturup onları boklarını yemeyi durdurma zamanıdır. Medyadaki telefon katılımlarını bombardımana tutup başka bir gerçeklik versiyonu sunma şansını elde edebilir ve ne zaman sizi hattan koparırlarsa, tekrar tekrar bağlanabilirsiniz; herkese, gerçekte ne olduğunu görebilmelerini sağlayan yeni bir bakış açısına hangi kaynaklardan ulaşabileceklerini söyleyebilirsiniz; bu veya diğer konulardaki makaleleri bildiğiniz herkese e-mail, fax, posta aracılığı ile yollayabilirsiniz; özgürlükler tehdit edildiği anda faşist devlete karşı BARIŞCIL protestolar organize edebilirsiniz; insanları belirli toplantılarla biraraya getirebilir ve medyanın size sunmayacağı bilgiyi tartışma ve özümseme imkanı yaratabilirsiniz; KORKULARINIZI KAYBEDİN VE BU KÜSTAH DİKTATÖRLÜĞÜN YÜZÜNE KARŞI TAHAMMÜLSÜZ OLUN. UNUTMAYIN; BU DİKTATÖRLÜK YALNIZCA ONDAN KORKTUĞUMUZDA VE ONUN TARAFINDAN YILDIRILDIĞIMIZDA KURTULUP YAŞAYABİLİR.

Eğer yalnızca, ilk olarak, hayatımızı bu yönde adamaya, mükemmel bir kararlılıkla, karar verirsek ve hiç bir yıldırma ve göz korkutma seviyesi ve sonuçlarından etkilenmeyip o muazzam kararlılığımızı kırmazsak, yapılabilecek çok ama çok şey vardır.

Ejderha, hiç bir zaman, inanmamızı istedikleri kadar güçlü olmadı ve olamaz. Haydi, niçin bekliyoruz?

-İLERLEYİN ! Unutmayın: KORKU YOK !!

 

 

 

AMERİKAN FELAKETİ HAKKINDA SUSTURULAMAYACAK BİR KAYNAKTAN, BAŞKA BİR BOYUTTAN GÖRÜŞ:

BUSH VE BLAIR NASIL “BİLİYORDU”;

ÇİN SENARYOSU;

VE ZİHİNLERİ KONTROL ALTINDAKİ “ÜNLÜLER”DEN GELECEK OLAN BEYİN-YIKAMA

Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi, inanılmaz derecede doğru bir bilgi kaynağı kanalı ile karşılaştım. Aslında, şimdi anlıyorum ki, bu kanaldaki bilinç, global komployu açığa çıkarmamda bana hep rehberlik ediyor ve bunu yapmam için de tüm hayatım boyunca beni hazırlıyordu.

Bu kaynak ile çok iyi bir kanal kullanarak konuşmayı, ABD gaddarlıklarından iki hafta evvel denemiştim, fakat randevu trajediden bir sonraki gün gerçekleşti. Bana söylenilen benim “bu dünyadaki” araştırmamı destekledi ve buna ek olarak, planın, bir dünya hükümeti, merkezi bankası, para birimi ve ordusu oluşturmaya neden olacak, Çin’in katılacağı bir çatışma çıkarmak ve gezegeni yörüngesi etrafında dönen bir hapishane kampına dönüştürmek olduğunu söyledi. Bir başka gerçekleşmesi gayet olası senaryo ise, birçok kez ABD iç kaynaklarından duyduğum gibi, İslam dünyası ile anlaşmazlığı ve çatışmayı artırmak amacı ile, Kudüs’teki bir Müslüman kutsal yerine bir saldırı yapılmasıdır. Ayrıca, kendi görüşümce, “terörizme karşı savaş” mentalitesinin birçok beyini yıkadığı olayları daha da fazla kızıştırmak için Başkan Bush veya Tony Blair’e çok yakın biri bir suikaste kurban gidebilir. 11 Eylül olaylarının dehşet verici ve korkunç olması ile birlikte, bu olaylar Illuminati-sürüngenimsi planının bu aşamasının sonu değil, yalnızca başlangıcıdır.

Bu başka boyuttan olan kaynağa, New York ve Washington’da olanlardan gerçekten kimin sorumlu olduğunu sordum ve bana verdiği yanıt aşağıda bulunmaktadır. Bu konuşma 12 Eylül’de gerçekleşmiştir. Bakın bakalım ne düşünüyorsunuz:

-Sanırım, sizin zamanınızda etkili olan bu trajik ve tâlihsiz olaylar için savaşlarda kullanılan “duman perdesi” terimini kullanıyorsunuz. Yani, bir birliğin güçleri, başkasına karşı olan güçlere karşı gelir. Siz ve insanlık aldatılmaktasınız.

Kendilerini suçlu ilân edenler olacak...[ya da başkaları tarafından suçlu gösterilenler]...ve bunlar belki Jihad (Kutsal Savaş) gibi hissi terimler kullanacak. Ve kendilerini kurban olarak niteleyenler de olacak ve tabii ki, sorumluluğu üstlenenlere karşı karşılıklı şikayetler ve yavaş yavaş saldırılar başlayacaktır.

Bu, zihni ve ilgiyi yanlış yöne saptıran iğrenç bir yanılgıdır. Zihnin ve ilginin, gerçekten neler olup bittiği konusunda, yanlış yöne saptırılmasıdır. Olayların nasıl gelişip açığa çıkacağı konusunda, bir tahminde bulunmak istiyoruz. Tahminde bulunmak diyorum çünkü bu olayların değiştirilmesi için bir olasılık var. Ben samimi olarak umuyorum ki olaylar karşısında yeterince pozitif düşünce açığa çıkacaktır ve olaylar bizim tahmin ettiğimiz şekilde gelişmeyecektir... Bu olanlar için İslami güçler sorumluluğu yüklenecek ve eline alacaktır. Farketmiş olmalısınız ki, medyanızda bahsedildiği gibi, bu saldırıdan günler önce, stokların, hisselerin ve ekonominin bir gerileme durumuna girmesi aslında büyük bir oyun oynandığının göstergesiydi... Sanırım, buna “iktisâdi durgunluk” ismi veriliyor, değil mi? Şimdi, dünyanız üzerindeki milletlerin ekonomik gerilemeye maruz kalmasına neden olan çok büyük bir felaketten bir gün önce bu durumun halkın bilgisine sunulması, ne kadar da büyük bir tesadüf.

Anladığınız gibi, bir kamuoyu açıklaması, tahmin edilmiş bir iktisâdi durgunluk, kodlanmış bir mesajdı. Kara günün vardığını söyleyen gizli bir mesajdı. Böylece, televizyon ve medya aracılığı ile yapılmış bir kamuoyu açıklaması.. Gerçekleşmesi yakın iktisâdi durgunluk, kodlanmış mesajdı.

Sizin dünyanızda karanlık güçlerin kölesi olan ve onların kontrolü altına girmeye zorlanmışlar vardır. Bu, onların talimatıydı. Bu onların, gruplar halinde toplanmak ve çok karanlık bir bütün için kendi parçalarını yerleştirmek için verdikleri talimattı. Arkalarında bulunan gerçek sinsiliğin hayalinden ibaret olan bazı ayinler gerçekleştirildi. Gerçek, tabii ki, kendilerini ve ülkelerini kurban olarak niteleyenlerin (politikacılar), aslında kendi topraklarında yapılan facianın sorumlularından olduklarıdır. Bu çok eski zamanlara dayanmaktadır. Kendi modern tarih anlayışınızla çok iyi anlayabileceğiniz üzere, Sovyetler Birliği tarafından işgal edildiği dönemlerde Afganistan ülkesine büyük ekonomik yardımlarda bulunmuştu. Ama, tabii ki, bu, bütünü oluşturmak için, yalnızca yerine konulan bir parçaydı.

Şimdiki kriz bir süreliğine patlayacak, kızgınlaşacak ve artacak ve kendilerini Muhammed’in takipçileri olarak niteleyenler, kutsal savaşı, Jihadı, öne sürüp, ortaya çıkaracaklar. Amerika Birleşik Devletleri ve onun müttefiklerinin güçleri de dünyanın özgürlüğünü korumak amacıyla ortaya çıkacaklar.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bide şu yanını inceleyelim arkadaşlar avrupa nufusu yaşlı bir toplum fakat 50 yıl sonra her toplulukta olduğu gibi değişim başlayacak.Konu olan tüm fikirler bir yerlerden bir şekilde bu ayrupalıların akıllarına sokulmuş.Herkesin pragmatis olduğunu düşünsek hata yapmş olmayız.Nihayetinde genç nufus olmadığı için kalıplaşan düşünceler özelliklede ırk din ve din le ilgili olanlar avrupa üklerinde şu anda değiştirilemez yada sekteye uğratılamaz.Avrupanın taş ortalaması şu anda 47ila 58 arasında yoğunlaşıyor.Örneğin amerika kaç senelik tarihi var bu adamların 50 yaş demek onlar için fosil anlamına gelir.Buyüzden değişim zor.Bize bakın yaz ortalması 23 ile 29 arasında..değişimi yakalamak imkansız olanaksız.Dedimya elli yıl sonra bizim ortalamamız artık 30 ları üstünde ve kırklara ulaşıyor.Örneğin ben 30 dan önce evlenmem beş sene sonra çocuk olsa 35 oldu anlatabildimmi.Genç nufus azalcak yani ve sistem tersine dönecek orta gelişmişlikteki ülkelerden gelecek adamlar türkiyeye sadece bizim için deüil gelişmekte olan tüm devletler için diyorum.Herkesin bildiği yada biryerlerden duyduğu gibi fazla değil 250 yıl sonra safkan diye birşey kalmıyacak ırklar arasında bu aynı şekilde dinde de olacağı kanısındayım ben.Olmasa bile bir çözüm yoluna gidilecektir.Tek devlet muhabbeti burdan çıkıyor zaten bence ama herkes kendine yorumluyor bunu.NE bilim yani islam sa herkes müslüman olcak diyor hrisiyanlar aynı şekilde.

Diğer taraftan yaşlı nufusa sahip olunduğunda artık durum değişecek bizim gibi ülkeler zihinlerde yer edicek ve din dil gibi konularda bunu etkisi görülecek.Özellikle dinde yozlaşma olması yanlış bir surum ama birileri çıkacak bahsi geçen durumları kamusallaştıracak ve aynı zamanda yasallaşacak"""en basit örnek nufus kağıtlarından din ibaresi kalkacak"""durumu bu basit görülebilir ama dinini yaşamayan bir ailede yetişen ve okuma yazma öğrendiğinde bu islam nedir diye öğretmenine soran arkadaşlarım vardı benim."""""bunu bu böyle olmamalı diye demiyorum ama durum şuanda bu kadar vahim ve ilerisi için tahminlerde açık yani.Daha yazmak yorum yapmak istiyorum ama bu sürer gider.

 

Bu durumu toplumlar olarak bakmamalı öncelikle kişilerdeki değişimlere dikkat edilmelidir.En basit örnek kendi yaşantımıza bakalım neler değişti.Adamlar sadece bu devşirmeyi hızlandırıyorlar ama ilerde bu durumun ideri olacakları falanda yok başaçıkılmaz bir hale gelecek ve ters döngi tekrar başlayacak.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kabala=Ruhçu öğreti-spiritualizmin yahudiliğe sızmış versiyonu

 

Tasavvuf-sufizm= Ruhçu öğreti yani spiritualizmin İslam dünyasına sızmış hali. İslam maskesi takmış ruhçuluk.

 

Bahsettiğiniz teşkilat da bu ruhçu öğretinin merkezi konumundadır bugün.

 

İlk bakışta kardeşlik, modernlik, eşitlik ve bilim yolunu savunuyormuş gibi gözükür. Ama derinine inince ırkçılık-nazism, komunizm, evrim-tekamül ve acı çekmenin erdemini savunur.

 

İlk bakışta sağlıklı uzun ömrü hedefliyor gibi gözükür ama dikkatli bakılırsa bir ölüm kültürüdür.

 

İlk bakışta tek tanrıcı gibi gözükür. Ama yine derinine inilerse vahdeti vücudçu bir pagan-putperest dindir.

 

İlk bakışta hazzı ve mutluluğu istiyor gibi gözükür am yine dernine inerseniz vahşet ve ızdırabı istediğini göreceksiniz.

 

http://www.gnoxis.com/forum/ruhcu-ogreti-ateizmin-acik-yoneticisi-olmak-icin-atakta-t8830.html

 

Her dine reenkarnasyon, tekamül-evrim, ırkçılık, çok tanrıcılık, vahdeti vücud-panteizm,kutsal insanlar(rahipler-şeyhler-azizler-ermişler...) ve canlıların ruhları olduğu inançlarını sokmaya çalışır. Ve ne kadar da başarılı oldukları ortada.

 

Bugün müslümanlara dahi "ruhlar alemi" inancını benimsetmişlerdir. Halbuki Kuran'a göre insanların ruhu falan yoktur. Uydurma hadisler ve tasavvuf gibi öğretilerle ruh ve tekamül saçmalıkları dine sokuşturulmaya çalışılmaktadır.

 

Bunun sonucunda da şirk, çok tanrıcılık, ırkçılık ve ızdıraplar alıp başını gitmektedir.

 

Selam.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...