Jump to content

İzafiyet Teorisi ve Işınlanma Deneyi - Philedelphia Deneyi


GR2323

Önerilen Mesajlar

Einstein'in devrim yaratan izafiyet teorisini hepimiz duymuşuzdur.Bu teoriye göre cismi ışık hızına ulaştırırsan,cisim ışınlanır.Kuantum fiziğinde nano parçalarla,yani milyonda bir kadar küçük parçalarla bu deneyler günümüzde rahatlıkla yapılabiliyor.Ancak nanoparçalar için bile dev jeneratörler gerekiyor.Asıl sorun şu ki,amerika bu ışınlanma deneyini 25 Nisan 1944'te denizde,bir gemiye uyguluyor.Önce geminin heryerine jeneratör,piller yerleştiriyorlar.Daha sonra jeneratörleri ve güç kaynaklarını çalıştırdıktan sonra gemi önce hafif derecede görünmez oluyor.Daha sonra tamamen kayboluyor ve millerce uzakta olan Norfolk'ta ortaya çıkıyor.Ve gelelim önemli yere,ışınlanma deneyinde gemide bulunan,ışınlanan gemide bulunan mürettebatın bir kısmı kayboluyor,5 denizci geminin eriyen ve sonra yine katilasan metal levhalarinin içinde kalıyor,ve daha da ilginç olanı hayatta kkalanlar akıl sağlığını yitirmiş ve psişik güçler kazanmış oluyor.Yolda yürürken kaybolma ve tekrar ortaya çıkma,ducardan geçebilme gibi.Bizi ilgilendiren kısım psişik güç kazanma kısmı,bir fikri ya da yorumu olan :D:D biraz zor bi soru ama olsun :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

28 Ekim 1943 yılında Amerikan donanmasının Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia şehri limanında yaptığı iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanmaya ait bir koruma destroyeri olan DE 173 sınıfı 1240 tonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600 km.'den fazla bir uzaklığa gidip tekrar gelmiştir. Deneyin varlığı konusunda hiçbir delil bulunmamaktadır. Amerikan donanması da böyle bir deneyin kayıtlarda varolmadığını belirtmiştir[1]. Al Bielek hariç deneye katıldığı iddia edilen tüm askerler bunu yalanlamış, hikayenin bir aldatmaca olduğunu söylemişlerdir. Bielek'in hikayesi de daha sonra yalanlanmıştır.[2].

USS Eldridge (DE 173) 1944

 

Gökkuşağı Projesi (Rainbow Project) adıyla da bilinen bu deney, 1984 yılında beyaz perdeye aktarılana kadar ciddiye alınmamıştı. Ancak o tarihden bu güne kadar resmi makamlarca defalarca yalanlanmasına rağmen en çok merak edilen konulardan biri olmuştur.

 

 

---kaynak wikipedia---

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu deneyle ilgili herhangi bir belge bulunamıyormuş ki çok yakın bir tarih.... Bu belki de işin siyasi bir boyutudur tabi bunu bilemeyiz. Bana saçma gelen taraf şu ; Bir cisim ışık hızına ulaştırıldıysa ve bu bir iki kere tekrarlanabildiyse, neticesinde içinden sağ çıkabilen insanların bana göre paramparça olması gerekirdi. Ben 2 yıl fizik okuyup bıraktım ama o 2 yıllık bilgimle bile söyleyebilrim bunu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eletrik iletmekle alakalı değil. Her cisim kendisine uygulananan kuvvete bir "tepki kuvveti" doğurur, bunu lisedeyken de biliyorduk. Biz arabaya bindiğimizde bile ani fren/gaz durumunda bile byük bir baskı hissetmez miyiz? Işık hızına ulaşmış bir cismin ne tür bir basınca maruz kaldığını bir düşünün. Kaldıki o insanları ne ile bir yere bağlarsınız bağlayın, oluşan tepki kuvveti korkunç derecede büyük olacaktır. Konuyla ilgili dün gece bir araştırmaya girdim ve yazılanlar senin yukarıda yazdıklarından öteye gitmiyor, yani her yerde aynı yazı var. Bunun anlamı da bana göre bu noktada konunun tıkanmasıdır. Eğer bu kadarını söyleyebilen kişiler, gemi mürettebatının nasıl muhafaza edildiğini de söyleyebilirlerse tartışma yeni bir boyut kazanabilir.

 

Sen olayı pisişik yetenekler açısından değerlendirmek istemişsin haklı olarak. Ama bu konulara açıklık getirmeden o konuyu tartışmak zor olur kanımca. Öncelikle bir varlığın bir an görünür olup bir an görünmez olması psişik bir yetenek midir? Bu daha önce nerede görülmüş ve ne zaman psişik yetenekler katagorisine sokulmuştur? Duvardan geçebilmek için de aynı şeyi söyleyeceğim.

 

Bence olaya ilgi çekici bir yön katıp , dikkatleri konu üzerine toplamak için ortaya atılmış bir uydurmaca...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Eğer bu kadarını söyleyebilen kişiler, gemi mürettebatının nasıl muhafaza edildiğini de söyleyebilirlerse tartışma yeni bir boyut kazanabilir.

 

bu olay gerçekse amerika bunu açıklamaz ve deneyide yalanlar gibi geliyor bana ama bir de şu var ki bu olay da amerikanın kendini ve teknolojisini övmek için AMERİKANIN KENDİSİNİN ortaya attığı ve sonradan duymuş gibi yalanladığı ve insanların kafasında soru işaretleri bırakan bir dedikodu olabilir. kendi teknolojisinin abartılı reklamını bu dedikodu yoluyla yapmış olabilir;) amstrong u stüdyada yapılan çekimlerle aya çıkmış gibi gösteren ameriakdan beklerim ;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Deney "Yüksek manyatik alan yaratarak cisimlere görünmezlik kazandırılabilir" hipotezi üzerine yapılmış.Yüksek manyetik alan cisimlerin maddesel halini katıdan farklı bir hale getirerek içinde hareket edilebilme olasılığı sağlamış.Yüksek gerilimde ki jeneratörler sayesinde mürettebat geminin metal aksamlarından geçmeyi başarmış.Fakat güç kesildiğinde metal aksam aksamlar yeniden katı olduğundan mürettebattan bu aksamın metal kısmında sıkışıp parçalananlar olmuş.Kalanlar ise yüksek manyetik alan yüzünden olsa gerek auralarında güçlenme olmuş sonuç olarak psişik etkinlikleri artmış.Bazıları katı maddelerden moleküler biçimde geçebilirken bazıları donmaya ve uzayda bilinçsizce yolculuk yapmaya başlamış.

Bu deney 3 kere tekrarlanmış ancak projede bulunan bilim adamlarından Nicola Tesla ilk deneyden sonra "Gemi mürettebatı zarar görebilir" düşüncesiyle projeden ayrılmıştır.Deney ilk seferde amacına ulaşmış fakat doyumsuzluk yüzünden iki kez daha tekrarlanmıştır

Bunlar benim bildiklerim.

 

Deney doğruda olabilir efsane de ancak gerçekte olsa Amerikalılar herşeyi gizledikleri gibi onu da mutlaka gizleyeceklerdir .

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/FJ/furuseth.jpg

28 Mart 1943 ; ABD'li bilim adamı Dr. Morris Jessup'ın, Einstein'ın birleşik alanlar kuramına dayanarak bir "ışınlama" deneyi yaptığı iddia edildi. 'Philadelphia deneyi" adıyla bilinen ve askeri gizlilik içersinde gerçekleştirilen olayda, 104 mürettebatlı "USS Eldridge" adlı askeri gemi, tanıkların iddialarına göre Philadelphia deniz üssünde, yeşil bir sise bürünerek yavaş yavaş "kayboldu" ve kısa bir süre sonra 640 km. ötedeki Norfolk deniz üssünde ortaya çıktı

Deney ile ilgili medyatik ciddi araştırmalar, 1980'de PHİLADELPHİA DENEYİ'ni perdeye getiren filme izin verildikten sonra başladı. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore'un ortak yazdıkları kitap bir fantazi olarak kabul görmüştü.Ama deney ile ilgili kuşkular hala sürmektedir, nedeni anlamsız bir söylenti dahi olsa aşağıda okuyacağınız olaylar dizisi, şaşırtıcı, düşündürücü ve gerçekçidir

Philadelphia Deneyi günümüz şartları gözönüne alındığında daha etkin ve düşündürücü bir iddiadır,olayda adı geçen bir avuç insandan geriye hemen hemen kimse kalmadığından kesin doğrulanma için ABD gizli arşivlerinin açıklanması gerekmektedir. Fakat, film için devlet tarafından zor izin verilmesi kuşku uyandırmakta ve dikkatleri yoğunlaştırmaktadır.Yaşamını Philadelphia Deneyi'ni araştırmaya adayan ve bir de "A-Z'ye Philadelphia Deneyi" adlı kitabı yazan Alfred Bielek bize tüm olanları anlatırken, "neredeyse delirme noktasına geldiğini söylüyordu;Philadelphia Deneyi tasarlanırken amaç çok güçlü bir elektromanyetik alanın sağlanarak gemilerin görünmez olmaları ve bu sayede top mermilerinden ve denizaltıların atacakları torpitolardan korunmasıydı.Hatta daha sonra,görünmezlik alanını bir benzerinin denizde değil, havada oluşturarak önemli üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü

--------------------

EVRENSEL ZAMAN SAATİ"

 

Deneyin resmi ve bilimsel adı "PROJECT RAINBOW" (Gökkuşağı Projesi)idi. Gökkuşağı Projesi, iddialara göre II.Dünya Savaşı sırasında küçük destroyer tipi bir savaş gemisinin başından geçti.Olayın yeri Philadelphia Deniz Üssü'ydü amaç ise gemiyi düşmanın fark etmemesi için görünmez yapmaktı.Projeye göre, fikir orjinaldi ve düşman radarları hiç fark etmeden gemi istenilen yerde birden ortaya çıkacaktı.Bilimsel tanımın adı;OPTİKAL GÖRÜNMEZLİKTİ; özel bir sistemle veya jeneratörle oluşturulan çok güçlü manyetik bir alan gemiyi saracak, ışınları veya radar dalgalarını büker yada kırarken gemi görünmez olacaktı. Düşüncesi dahi bir mucizeye benziyordu ve iddialara göre de Gökkuşağı Projesi başarılı olmuştu. Yani gemi fiziksel olarak kaybolmuş ve tekrar geri dönmüştü. Tanıklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyatik alan görevini yapmıştı. Fakat ana hedef geminin kaybolduğu yerde değil, bir başka yerde ortaya çıkmasını sağlayabilmekti yani daha yaygın bir deyimle "ışınlama" yapılmalıydı

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/sayfa19.jpghttp://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/sayfa20.jpghttp://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/sayfa21.jpg

Philadelphia Deneyi'nin temelinde düşünce olarak Albert Einstein'ın ''Çekim ve Elektriklenmede Birleşik Alan Kuramı'' vardır. Bu teori bu konuyla ilgili kişilerce "Elektronik kamuflaj" olarak tasarlandı.Einstein, bu teorisi 1925-27 arasında Almanya'da bir bilim dergisinde yayınlandı.Fakat Einstein,bu teoriyi daha denememiş ve daha tam anlamıyla geliştirmemişti.O zamanlardaki amaç, çok güçlü elektromanyetik alanın yapılarak gemilerin görünmez olmaları ve düşman kuvvetlerine karşı korunmasıydı.Hatta bu olayı havada oluşturarak üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü.Bu deneyin çalışmaları 1930 yıllarda "Project Rainbow"ismiyle başlatıldı.Başlatıldığı yer ise Chicago Üniversitesidir. 1 yıl sonrada bu çalışma PrincetonÜniversitesinde devam ettirildi.bazı bilim adamları bu projede zaman zaman yer aldılar.Bunlar Einstein, Dr. Johnvon Neumann ve Dr. Nikola Tesla'dır.Dr. Alfred Bielek her 10 yılda bir Ağustosun 12'sinde manyetik enerji alanının tekrar oluştuğunu öne sürüyordu.1943'ten sonra 1963 ve 1983'te aynı olay olmuştu. sebebi ise "Senkronizasyondu" Enerji alanları tekrar toplanıyor, dalgalanarak ortaya çıkıyordu, fakat bu alanlar karmaşıktı. Neumann, 1986'da ölen Bielek'in anılarından yazdığına göre bu olayları doğrulamıştı.İfadesi teyp bantlarında vardı. Oluşturulan büyük enerji, doğru açıda sekronize edilirken birden kontrol dışına çıkmış ve "Yönsüz dalgalar'a" dönüşmüştü. Bunun sonucunda ortaya alışılmadık etkiler çıkmaya başlamıştı.Senkronize dalgalar zamanı büküyor ve etkiliyordu.Bir diğer ilginç yaklaşım, Wisconsin Üniversitesi Matematik Profesörü olan Henry Levenson'dan gelmişti.Bu fikre göre zamanın merkezi bir alanın çevresinde yoğunlaştığını ve bir "Zaman Saati" oluşturarak, tüm varoluşun gerçekleştiği ve gerçekleşeceği şifrelerle çalıştığını söylüyordu; Dediğine göre "Şifrelerin içinde yaşayan herşey vardır, dünyadaki bütün maddesel varoluş dünya saat ve zamanına göredir;dünya, Güneş saatine göre, Güneşde galaktik saate göre ayarlıdır.Eğer zaman kilidi yüksek ve güçlü bir enerji alanı ile bozulursa, ortaya çeşitli zaman ve mekan dengesizlikleri çıkar.Taki zaman yeniden kendini tamir edip yeniden dengesini bulanadek"

--------------------

BİLİM ADAMI DR. MORRİS K. JESSUP'UN ESRARENGİZ ÖLÜMÜ

Olaylar 1943 yılı haziran ayında başladı.Geminin adı USS Eldridge'di, DE 173 bir koruma destroyeri olarak sınıflandırılmıştı. Bir görgü şahidine göre,75 KVA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine 4 manyetik ışın yayılacaktı. 3 RF vericisi ( Herbiri iki megavat CW gücündeydi ve onlarda güverteye monte edilmişti.),3000 adet 6L6 güç artırıcı tüp,iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı, özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman,oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı.USS Eldridge adlı destroyer, Philadelphia Deniz üssü'nün önünde biraz açıkta duruyordu, gözlem gemisi olarak da SS Andrew Furuseth isimli bir şilep seçilmişti.İşte iddialara göre Philadelphia Deneyinin ortaya çıkmasını sağlayan insan bu geminin personelinden bir gemicidir. Bu kişi Carl M. Allen imzasıyla, 1950 yılında Dr. Morris K. Jessup'a garip mektuplar gönderdi ama zarfın üzerindeki isim Carlos Miguel Allende'ydi,Mektupta yazılanlara göre Allende veya Allen, olayları baştan sona seyretmiş gibiydi,Jessup adres olarak verilen posta kutusuna mektup yazarak ayrıntı istedi ve bir mektup daha geldi; bu Allen, anlattıklarını kanıtlamak için hipnoz, sodyum pentatol ( bilinci uyuşturarak iradeyi kran doğruyu söyleten bir ilaç )ve teyp kaydı istiyor,olayın etkin bir biçimde açıklanması halinde insanların böyle bir nakil sistemiyle yıldızlara dahi gidebileceğini yazıyordu

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/FJ/Image372.jpgİşte -U.S.S Eldridge gemisinde kullanıldığı iddia edilen jenaratör

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/FJ/Image368.gif

Jessup ise bu kişinin tanıklık iddialarından en azından bir tanesinin doğru olabileceğini söylüyordu.Aslında Jessup, matematikçi ve gök bilimciydi.Astro-fizik alanındaki

çalışmaları nedeniyle Felsefe Doktoru ünvanını almıştı.İnkalar ve Mayalar'la ilgili çalışmalar yaptı. Bermuda üçkeni ve UFO konularında tezler yayınladı.İkinci mektuptan sonra Jessup, Deniz Kuvvetleri'nden bir davet aldı.Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu'na gittiğinde eline bir kitap verildi ve kitap kendi yazdığı kitaptı, bir yıl önce Büro'ya postayla yollamıştı."THE CASE FOR THE UFO" adlı kitap taslağını Deniz Kuvvetleri'nden Amiral N. Furt'a yollamıştı ama Amiral haberinin olmadığını söylüyordu.

Kitabın sayfaları üç değişik yazıyla yazılmış ve notlar alınmıştı,Dr. Jessup yazılardan birisinin Alle'nin yazısının aynı olduğunu fark etti.Notlar sanki dünya dışı birisinin gözlemi olarak yazılmış gibiydi, binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu, sonunda ise Güç alanlarından, bir maddenin nasıl kaybolup, nasıl ortaya çıkarılabileceği ve 1943'te philadelphia'da yapılan deneyden söz ediliyordu. Normalde, saçma olarak tanımlanması gereken bu kitap, nedense ABD Hükümeti tarafından Pentagon'da üst düzey belli yetkililere özel olarak dağıtıldı.Carlos Miguel Allende veya Carl Meredith Allen yani Dr. Jessup'a mektup yazıp,deneyi anlatan kişi kimdi? Neden mektubu yazdıktan sonra kayboldu ve öyküsünü neden basına yollamadı? ABD Hükümeti, Jessup'un üzerinde notlar bulunan kitabıyla neden bu kadar ilgilendi?1959 Nisan'ında Jessup, arkadaşı doktor Mason Valentine'i arayarak Deney ile ilgili kesin sonuçlara ulaştığını anlatarak ertesi gün buluşmalarını istedi, 20 Nisan akşamı yemekte buluşacaklardı ama bu yemek gerçekleşemedi.Buluşacakları gece, Miami'de Hammock Parkı'nda Dr.Morris K. Jessup, arabasında ölü bulundu, polis raporlarına göre arabasında ekzoz gazıyla intihar etmişti ve söz konusu notlar ortada yoktu.Arkadaşları Jessup'un asla intihar edecek biri olmadığını söylediler,Valentine ise Jessup'un hastaneye götürüldüğünde hala sağ olduğunu öğrendiğini iddia etti fakat bunlardan bir sonuç çıkmadı ve olay kapandı. Acaba öyle miydi?Jessup'un Philadelphia Deneyi ile ilgili çalışmalarına ne olmuştu? Bu çalışmalar kimleri,neden rahatsız etmişti? Bu gizem hala çözülmüş değil.Yoksa böyle bir oyunla Jessup kendisine mektup yazan kişi Allen tarafından veya başka güçlerle intihar süsü verilerek notlarıyla birlikte bir yeremi götürülmüştü??

--------------------

DENEY BAŞLIYOR

Tanığa göre, deney 22 Haziran 1943'te sabah saat 09.00' da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı.Manyetik alan oluşuyordu; sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başladı ve USS Eldridge kayboluyordu; Olayın tanığı şöyle devam ediyor;"Bir an sadece geminin çıpasını görebildim, sonra oda kayboldu, ortada artık ne sis ne USS Eldridge vardı; bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku, dehşet ve heyacan içinde nefeslerini tutarak bu inanılması güç başarılarını seyrediyorlardı.Gemi ve mürettebatı hem radarda hemde gözlerimizin önünde yok olmuştu.Her şey planlandığı gibi yürüyordu, 15 dk. sonra emir verildi ve jeneratörlerin

şalteri kapatıldı. Önce hiç bir şey olmadı, arkasından yeşil sis tekrar ortaya çıktı ve USS Eldridge yeniden görünmeye ve ortaya çıkmaya başladı ama gemi nereye gitmiş ve nereden geliyordu?http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/KO/Montauk1943.jpg

Sis azalırken, birşeylerin tuhaf gittiğini hissediyorduk.Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkıp kustuklarını gördük,diğerleri ise geminin güvertesinde şaşkın şaşkın dolaşıyorlardı,sanki hiç birinin bilinci yerinde değildi.Yetkili ekipler gemiye girerek bütün mürettebatı kısa süre içerisinde uzaklaştırdılar ve yerlerine hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Bir iki gün sonra, yeni bir deneye daha karar verildi.Gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943'te deney yine aynı gemide tekrarlandı.Jeneratörler çalışmaya başladıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve arkası görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı.Bir iki dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgide yok oldu. Şimdi gemi tamamen yokolmuştu. Bir kaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk'ta ortaya çıktı. Göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia'da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum çok ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydıhttp://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/AE/animap.gif

--------------------

Bazıları yok oldu ve bir daha geri dönmediler.Bu olayın en korkunç bölümü ise beş tane denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı.Bu çok feci bir durumdu. Denizcilerin birisi kurtuldu fakat bir daha eski haline dönemedi.Aklını tamamen yitirmişti ama yapacak hiçbir şey yoktu.Bazılarının psişik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birisinin yüzüne ve eline dokunulmasıyla görünür hale geliyorlardı, yani dokunmanın giysinin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu olay saatlerce, günlerce sürebiliyordu, hatta bir tayfa tam altı ay donmustu ve altı ay sonra kurtarılabilindi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup,çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi? diyor olayın tanığı.Philadelphia deneyi hakkında ''gemi'' nasıl Norfolk'a gitti? Neden yine Philadelphia'da bir yere gitmedi? Levenson'un "Zaman Kilitleri"mi neden olmuştu?

Biz bir zaman dizisi içerisinde yaşıyoruz her hareketimizde bir an geçiyor ve zamanı olmadan süregelen uzayla çevriliyiz. Uzay-Zaman içinde bir yerde, bir an için var olduğumuzda, oluşan zaman karesi yani o anın resmi, lokal uzay / mekan koşulları gereğince yakalanır ve dünyadan çıkarak güneş sistemine yayılır ama uzaya gitmez ve Güneş sisteminin çevresinde yörüngeye girer. Bu "Işınlanma" gibidir.Yani her hareketimizin bir resmi çekilip, uzaydaki albümde yerini almıştır.Bu sonsuz zaman resimleri veya dilimleri Yaradılıştan beri vardır.Yani dünya zamanı içinde değilde,uzay zamanı içinde geri dönüp tüm resimleri görebiliriz.Bu oluşumun diğer koşulu bugünün emilme özelliğidir,içinde bulunduğumuz an bir balon gibi şişerek holografik bir görüntü oluşturur; bu tekbir anlık resimlerin biriktiği bir alandır ve özel bir uzay alanındadır. Yani o alanda bu an geçmişdeki tüm anlar vardır; işte USS Eldridge'nin Norfolk'ta ortaya çıkmasının nedeni geçmişinde orada bulunmasıdır; çarpılan uzay-zaman alanında geminin geçmişte orada bulunduğu anı resmi ortaya çıkmış ve gemi görünmüştür.Yani o anda hem Philadelphia'da hemde Norfolk'tadır.Eğer zaman alanını yeterince bozabilirsek,bir yerde görünebilir,dünya-zamanda değil, uzay-zamanda yer değiştirmiştir. Sebebi daha önce oradaydı.Eğer olay sırasında ve transfer tamamlanmadan önce birisi enerjiyi durdursaydı, madde parçacıkları ışınlanarak emilecek kaynağına doğru yani geriye vakumlanarak bu andaki orjinal yerine dönecekti. İki tane balon düşünün;birisinin içinde Philadelphia'da USS Eldridge bulunsun; Diğer balon ise Norfolk'ta ama içi boş;Bu boş balonda madde olmayan holodrafik görüntü beliriyor ve bu görüntü geçmişte bir yerde olan uzaysal bir imaj.Geçmişteki her zaman resmi bir holografik bir imaj balonu olarak vardır,Bunu bir çizgi filmin kareleri olarakta düşünebilirsiniz. Bu resim dizisi her varolan her şey için oluşmaktadır. Eğer biz Philadelphiya'da bulunan USS Eldridge'nin kendisinin bulunduğu dolu balonu sıkıştırırsak,Norfolk'daki boş balona giden maddi bir bağlantı koridoru yada madde tüpü oluştururuz.Yani imaj gemiye doğru...

Philadelphia Experiment (Philadelphia Deneyi) filminden bazı ilgi çekici sahneler: Resimlerde geminin yoğun manyetik alanlar içinde bir HYPER uzaya ( hyperspace) doğru geçişi görülmektedir

http://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/philly20.jpghttp://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/philly38.jpghttp://www.zamandayolculuk.com/cetinbal/PU/philly41.jpg

Bu noktada, kaynağın dörtte biri boş, hedefin dörtte üçü doludur, işte tam bu anda birisi balonu sıkıştırmayı durdurursa ne olur? Işınlanmış madde dalgalar halinde geri dönerek orjinal uzaysal alanına geri döner yine vakum yaparak balonunu doldurur. Basınç yani sıkıştırma enerjisi "Yüksek şiddette titreşen manyetik alanlar" transferden önce serbest kalmıştır. Sonuç dalgaları dev bozucu veya distortional etkiler yaratarak kütleyi alanında hacimsiz bırakırlar. Canlı organizmaların kayıt alanındaki etkileri kağıt gibi incedir, dalga yerini alırken tüm dalgaların kaydı sırasında kurbanlar hayalet kayıtlara dönüşürler. Bu bio-plazmik alanın bozulması ciddi fiziksel sorunlara yol açabilir; Bu olasılık öldürücü ve şaşırtıcıdır ama yapacak bir şey olamaz,Eğer amaç görünmezlikse, çeşitli tanım ve yorumlar getirebilir. Ama niçin gemi suya batmamış ve ya karada bir kentin ortasında belirmemiştir sorusunun cevabı yukardadır, zira geçmişin resimlerinde bunlar yoktur. Ve negatif sonuçlara göründüğü kadar bakılırsa, deneyde yanlış giden birşeyler vardır.Ama bunlar nelerdir?

 

Philadelphia Deneyi bu bilimsel anlatımlardan sonra bugün 1943'te olduğundan daha güncel.Yeni kaynaklardan yeni ayrıntılar öğrenilmekte ,başka bir iddiaya göre projede görev alanların beyni yıkanarak, gördüklerini unutmaları sağlanmıştı. Fakat yıllar sonra anılar geri gelmeye başladığı için yaşayan tanıklar konuşmaya başladılar. Bielek bu yeni iddialardan kitabında söz ediyor.

--------------------

Philadelphia deneyi ile ilğili bazı sorular:

pramit.gif (1151 bytes) Philadelphia Deneyi, 1943 yılında gerçekten USS Eldridge adlı bir destroyerde

veya başka gemide mi yapıldı? Bu gemiye ne oldu?

pramit.gif (1151 bytes) Gerçekten göz açıp kapanıncaya kadar koca bir destroyer 640 km uzağa gidip geldimi?

pramit.gif (1151 bytes) Her iki deneyde yer alan mürettebata ne oldu? Şimdi neredeler ve 54 yıl sonra hala yaşayanlar varmı?

pramit.gif (1151 bytes) İçlerinden hiçbirisi ortaya çıkıp, olayı neden anlatmadı?

 

- Nasıl olduda ABD Deniz Kuvvetleri, böylesine önemli bilimsel adımı 50 yıl saklayabildi?

- Böylesine korkunç bir sonuca ulaşan bu teknoloji nasıl bir şeydi?

- Einstein'in "Birleşik Alan Kuramı" gerçekmiydi?

- Peki bu kuram geliştirilip, tamamlanmışmıydı?

- Bu gün Philadelphia Deneyi ile ilgili dosyalar hangi kapalı kapının ardında saklanıyor??

Dr. Valentine, Charles Berlitz'le yaptığı röpörtajda şöyle diyordu;Bence Philadelphia Deneyi bilinen ve alışılmış yollarla açıklanamaz. Bazı bilim adamları atomun temel yapısının, madde parçacıklarından değil, elektromanyetik alanlarda oluştuğu görüşündeler.Bu çok karmaşık enerji alanlarının birbirlerini etkilemesi olayıdır. Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı.Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu. Maksatlı olarak, olağan dışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hemde yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir. Bu durumdada, bağımsız bir varlık olmayan ama içinde bulunduğumuz yaşama benzer belirli bir madde / zaman / enerji boyutunun bir parçası olan zaman faktörünü'de çarpıklaştırır. Kısacası deney olasıdır..

Berlitz'e göre Philadelphia deneyi'nin yapılıp yapılmadığı belli değildir ve şu an için kanıtlanamaz ama kavram olarak geçerlidir.Çünkü Einstein'ın ''Birleşik Alan Kuramı'' tarafından desteklenmektedir.Eğer deney yapıldıysa, söylentilerin ardındaki gerçek tanıklar susmaktadırlar ve belkide Türkiye'de de yayınlanan ''Yok Oldu''( Thin Air) kitabında anlatıldığı gibi çıldıran ve inanılmaz değişimler gösteren mürettebatın çoğu ölmüş veya gizli bir yerde ölümü beklemektedir.Ve belkide bir gün üzerinde ''çok gizli'' yazılı bir dosyanın açılma zamanı gelecek karanlıklar aydınlanacaktır.

Philadelphia Deneyi olarak ta bilinen bu deneyde gemi, elektromanyetik alan üreten bir düzenekle çevriliyor ve güçlü jeneratörlerden verilen akımla bu manyetik alan içinde etki altına alınıyor.

Resmi açıklamaya göre amaç, geminin olağan manyetik alanını yok ederek elektromanyetik tetikleme ile çalışan mayınlardan etkilenmesini önlemek.

Resmi olmayan iddialara göre asıl amaç, radarda görünmezlik hatta optik görünmezlik sağlayacak şekilde bir manyetik alan yaratmak ve geminin yansıttığı ışığı eğmek.

 

Fakat akım verildiğinde beklenmedik gelişmeler yaşanıyor ve gemi tamamen yok oluyor. Akım kesildiğinde gemi yeniden beliriyor. Deney esnasında geminin başka bölgelerde aniden belirip yok olduğuna dair ihbarlar ortaya çıkıyor. Deney sonucunda gemi personelinin çoğunun kaybolduğu, aklını yitirdiği ya da bedenlerinin kısmen geminin dokusu ile birleşmiş olduğu görülüyor. Bu bilgiler tahmin edileceği gibi resmi olarak yalanlanıyor. Gemi 1951'de yunan donanmasına devrediliyor. 1990'lara kadar orada hizmet veriyor.

kaynak.. zamandayolculuk

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bu şehir hikayesini çok duymuştum ya hatta o dönemde hitler de ışınlanma ve deniz suyundan altın yapma deneyleri fln yapıyormuş fakat ışınlanma işine gelince

 

e=m.c2 ye göre bir ışık hızına ulaştığınız zmn kütleniz olmuyor yani bu da demektir ki enerjiye dönüşüyorsunuz işte sorun :) enerjiye dönüşünce tekrar madde haline gelemiyorsunuz.

 

Eğer bu enerji - madde döngüsünü ayarlayabilirseler anca olur .

 

Kurt delikleri oluşturup zamanda kırılda yapabilirsek de ışınlanma olur geçmiş yada geleceğe gidebiliriz.

Fakat bu gidiş geliş de hiçbir şeye etki edemezsiniz yani ışık yansımalarını görürsünüz sadece.

 

Çok araştırmıştım bu konuyu çeşitli rivayetler var misal ;

 

bir adamın 54! faktöriyel işlemi doğru bilip tüm finans değerlerini doğru tahmin edip zengin olması

FBI dan dosyaların çalınması ve bu çalan adamların gelecekten geldiğini idda edip FBI ajanı oldukları iddası.

 

fln fişman ayrıca bu yayınladığınız belgeler sahtedir uydurma fake ne derseniz artık bu konuyla ilgili tartışmak isteyen pm den ulaşabilir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...