Jump to content

Bilim araştırmalarında 2006


mistik

Önerilen Mesajlar

Geride bıraktığınız 2006 yılı içinde belki en önemli gelişmelerden biri de 3.3 milyon yıllık en eski insansıya ait iskeleti konu alan haberdi. İnsanlık tarihine ışık tutan bu iskelet kadar geleceğe doğru umut veren bir gelişme de nükleer füzyon için Fransa’da inşa edilecek reaktör için atılan tarihi imza oldu. Bilim insanları bu yıl içinde genetik alanında birçok araştırma yaptı, insanın doğasını çözmeye ve hastalıklara çare bulmaya çalıştı.

 

EN ESKİ İNSANSI İSKELETİ

Bilim insanları, 3.3 milyon yıllık bilinen en eski insansı canlının tepeden tırnağa iskeletini gün ışığına çıkardı. Etiyopya’nın Dikika bölgesinde keşfedilen iskelet, evrim tarihinde maymundan insana geçiş türlerine en güzel örneklerden biri. Bilim insanları, bu iskeletin sahibinin dik yürüdüğünü düşünüyor, buna ek olarak da ataları gibi ağaçtan ağaca zıpladığı da tahmin ediliyor. Araştırmacılar bu canlıya Selam adını verdi.

 

Selam’ın vücudunun alt kısmının insanı, üst kısmının ise daha çok maymunu andırıyor. Özellikle ayaklar ve dizleri dik yürüyüşe uygun olan Selam’ın kalçası insan omuzları da gorillalara benziyor. Selam’ın boyun, iç kulak, ağız yapısı maymuna benzerken, ağaca tırmanmak için kullandığı parmakları insana göre daha kıvrımlı. Ancak Selam’ın kafatasında beyin için görece büyük bir boşluk bulunması, insansı bir özellik olarak kabul ediliyor.

 

GENETİK ARAŞTIRMALAR

Genetik araştırmalar artık sürekli gündemin başına oturacak gibi gözüküyor. Gelecek yıllarda bilim insanları hastalıkların çözümü ve insanın doğasını araştırmak için genetik araştırmalara daha fazla öne verecek.

‘Hayatın kitabı’nın şifresi çözüldü

Bilim insanları 1990’lı yıllardan bu yana yürüttükleri çalışmada, 3.141 geni barındıran ve kanser gibi 350 hastalığın nedeni sayılan Kromozom 1’in şifresini çözdü. İnsanın genetik şifresinde yüzde 8’ni oluşturan Kromozom 1’in genetik şifresinin çözülmesiyle elde edilen bilgiler, dünyadaki bilim insanları tarafından kanser, otizm, zihinsel ve diğer hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılacak.

İnsanı düşündüren gen Har1F

Bilim insanları, insan beyninin maymundan daha gelişmiş olmasını sağlayan soyut düşünceye olanak veren HAR1F adlı bir gen saptadı. İnsan beyni kendisine en çok benzeyen primatların üç katından daha büyük. Bilim insanları, HAR1F geninin birkaç milyon yıldır tüm hayvanlarda hiçbir değişime uğramazken, sadece insanda soyut düşünceyi sağlamasının nedenlerini araştırıyor.

İnsanı ‘konuşturan’ gen: MGC8902

İnsanı hayvanlardan ayıran bir diğer özellik de konuşma yetisi. Araştırmacılar, insanlarda, hayvanlara göre çok yüksek oranda bulunan bir genin, lisan ve özfarkındalık gibi zihinsel fonksiyonları oluşturduğunu tahmin ediyor. MGC8902 adlı genin, beynin lisan, bilinç, farkındalık gibi işlevlerinden sorumlu neokorteks bölgesinin ana yapıtaşı olduğu tahmin ediliyor.

Otizm nedeni yeni bir gen bulundu

Paris’teki Pastör Enstitüsü uzmanları, sinir hücreleri arasında iletişimi sağlayan SHANK3 adlı bir genin otizme neden olabileceğini gösterdi. Kanadalı araştırmacılar, birinci tip şeker hastalığının kaynağını bularak farelerde bu hastalığı iyileştirmeyi başardı.

530 milyon yıllık gen yeniden yaratıldı

Bilim insanları denek fareleriyle yapılan bir araştırmada 530 milyon yıllık bir geni, bu genin türevi iki ayrı geni kullanarak laboratuvarda yeniden oluşturdu. Araştırmacılar, mevcut genlerdeki mutasyonlardan geriye doğru giderek, yeni bir farenin solunum ve yüz kaslarını düzenleyen Hox1 orijinal geniyle doğmasını sağladı.

 

KÖK HÜCRE ARAŞTIRMALARI

Bilim insanları, hücre bölünmesi kendiliğinden durmuş insan embriyonundan kök hücre elde ettiklerini açıkladı. Bilim dünyasında, insan embriyonlarını öldürdüğü için kök hücrenin etik olmadığı tartışmalarına belki de bir son verebilecek olan bu gelişmenin, embriyondan kök hücre elde edilmesinde yeni bir çığır açabileceği belirtiliyor.

 

Bilim insanları kök hücre dışında bazı özel hücre tipleriyle de klonlama yapılabileceğini varsayıyor. 2006 yılı içinde kök hücre kullanmadan sadece akyuvar hücresinden klonlama yapmayı başarıldı. Başka bir araştırmada da özel bir sinir hücresi tipinin, beyindeki diğer sinir hücrelerinin yerini alabileceği kanıtlandı. Hasarlı beyin dokularını onaracak tedaviler geliştirilmesi için yeni tekniğin, insanlar üzerinde denenmesi gerekiyor.

 

GÖRME ENGELİ BİRGÜN AŞILACAK

2006’da görme engeli konusunda önemli gelişmeler yaşandı, bilim insanları bir yandan görme yeteneğinin güçlendirilmesi için uğraşırken, bir yandan da görme engelliler için yardımcı cihazlar geliştiriyor.

Kök hücreden retina nakli başarıldı

Görme özürlü farelerde yapılan bir deneyde, retina hücresi nakli sayesinde görme sinirleri aktif hale geldi. Denek farelerinin ışığa karşı duyarlılığının arttığı ve optik sinirlerin beyinle iletişime girdiği belirlendi.

Retinayı uyaran mekanizma

Bilim insanları, retina bozukluğuna karşı ışığa duyarlı retina bölümündeki hücreleri uyaran bir yöntem geliştirdi. Biyonik göz olarak tanımlanan mekanizmada, göz yüzeyine dış etkenlerle uyarılan mikroelektrotlar yerleştiriliyor, veriler bilgisayar aracılığıyla deneğe takılan bu mikroelektrotlara aktarıyor. Mikroelektrotlar, optik sinirlere bilgiyi ileten retina tabakasını uyarıyor.

Görme özürlüler alnıyla görecek

Görme özürlü kişiler için geliştirilen şapka benzeri bir cihaz, alındaki görme sinirlerini uyararak, bakılan nesneleri görselleştirmeye yardım ediyor. Japon uzmanların geliştirdiği ve deneme aşamasındaki görüş şapkası, nesneleri siyah-beyaz görmeye yarıyor.

 

SOYUT DEĞERLERİN BEYİNDEKİ YERİ

Beynin soyut kavramlarıyla ilgili yeni araştırmalar tanrı ve adalet duygularının varlığını sorguluyor.

Tanrı inancı, aşk ve anaçlıkla ilişkili

Bilim insanları tanrı inancı söz konusu olduğunda, beyinde en faal bölümün ise romantizm ve anaçlıktan sorumlu kaudat nükleus olduğunu gösterdi. Beyinde tanrı inancına özgü bir bölümden ziyade, beynin farklı bölümlerinin eşzamanlı devreye girmesinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Bu teze göre, insanın kendinden aşkın bir güce kavuşma dürtüsü için özel bir bölüm yok.

Adalet beyinde başlıyor

Araştırmacılar beyinde, adalet ve hakkaniyet duygusunu yöneten bir odanın insanın kişisel çıkar dürtüsünü bastırdığını belirledi. İnsanların, adalet ve hakkaniyet duygusuna sahip tek hayvan türü olduğu varsayılıyor. Evrim biyolojisi çerçevesinde, adalet ve hakkaniyet duygularının, kişiye üreme veya hayatta kalma gibi salt biyolojik manada direkt bir çıkar sağlamamasına karşın, insanda bu dürtülerin var olduğunu vurgulanıyor.

 

HAYVAN VE İNSAN HÜCRELERİ DENEYLERDE BİR ARADA

Bilim insanları hayvanlar üzerinde de genetik araştırmalar yapıyor, hayvanlara alınan sonuçlar insanlarla ilgili gelişmelere örnek teşkil edecek. Deneylerde insan hücrelerinin hayvanlara verilmesi giderek daha çok tartışılıyor. Uzmanlar, Parkinson hastası maymunların beynine insan hücreleri enjekte ediyor. Maymunlarda gözlemlenen değişimlerden, insanlar için bir ilacın yapımında yararlanılacak. ABD’de bir araştırmada, insan embriyonları tavşan yumurtalarına yerleştirildi, Çin’de de özel bir araştırma kliniğinde keçilerin organlarına insandan alınan kan hücreleri verildi.

 

İngiliz uzmanlar ise, insan DNA’sı ve inek yumurtalarını birleştirerek melez embriyon yaratmak için İngiliz hükümetinden izin aldı. İnsan ve hayvan melezi olacak embriyonlar, kök hücre çalışmalarında değerlendirilecek. Bu embriyonların fazla gelişmemesi için 1 hafta içinde imha edilecekler. Ortaya çıkacak olan embriyon yüzde 99.9 insan olacak, yani bilimsel olarak ‘yarı hayvan yarı insan’ olacak.

 

HAYVAN KLONLAMA

Hayvan klonlamayla ilgili bir haber komşu İran’dan geldi. İran’da bilim insanları iki kez koyun klonladı. İlk koyun doğumdan 5 dakika sonra solunum problemi nedeniyle ölürken, ikinci denemedeki koyun hayatta kalmayı başardı. Ülkeyi yöneten Şii dini liderler hayvanlarla yapılan klonlama deneylerinin ‘caiz’ olduğunu açıklarken, insanlar üzerinde yapılan deneylere ise karşı çıkıyor. Güney Kore’nin en büyük üniversitelerinden Seul Ulusal Üniversitesi uzmanları, dişi köpeği klonlamayı başardı.

Dünyanın ilk klon kedisi anne oldu

ABD’de ise 2001 yılında klonlama yoluyla dünyaya gelen bir kedi, doğal bir erkek kediden üç yavru doğurdu.

 

NÜKLEER FÜZYON

İnsanoğlunun yüzyıllık hayali, tükenmez enerji üretme yolunda en büyük adım Uluslararası Termo-Nükleer Füzyon Projesi, Paris’ta yapılan bir törenle imzalandı. Avrupa Birliği, ABD, Rusya, Japonya, Çin, Güney Kore ve Hindistan’ın katılımıyla yaşama geçirilecek olan nükleer füzyon projesi, ilk nükleer füzyonu 2040’ta yapacak. Nükleer füzyon, 1 litre deniz suyundan 1 litre petrole eşdeğer enerji üretibilecek.

Çin, füzyon deneyi gerçekleştirdi

Öte yandan Çinli araştırmacılar, ülkenin ilk füzyon deneyinde plazma üretmeyi başardıklarını açıkladı.

 

NEANDERTALLER

Antropologlar insanın atasıyla akrabalığı olduğu bilinen Neandertallerin genetik haritasını çıkarıyor. Bilim insanları, 38.000 yıllık bir Neandertal’in DNA’larını tek bir kemik üzerinden yeniden yapılandırdı. Araştırmada insan ile Neandertal DNA’sı arasında yüzde 99.9’a varan benzerlik bulundu. Neandertal iskeletleri üzerinde yaptığı araştırmada, insanın atalarıyla Neandertaller’in çiftleştiklerini ortaya çıkardı. Teoriye göre, bugünkü Avrupa halklarında Neandertal atalarından genetik kalıntılar olabilir.

 

 

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/news/395773.asp

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...