Anthony Hopkins

http://www.fest21.com/files/images/Sir%20Anthony%20Hopkins.jpg

Gerçek Adı: Phillip Anthony Hopkins

Doğum Yeri: Port Talbot, Galler

Doğum Tarihi: 31.12.1937

Boy : 1.78 m

Onu Ünlü Yapan Ne? Kuzuların Sessizliği'nde kendisine ayrıca Oskar getiren Dr. Hannibal Lecter rolü

Birliktelikleri:

Eşi: Stella Arroyave, antika satıcısı, 2003'te evlendiler

Eşi: Jennifer Lynton, sekreter, 1973'te evlendiler, 1999'da boşandılar

Sevgilisi: Joyce Ingalls

Eşi: Petronella Barker, 1967'de evlendiler, 1972'da boşandılar.

Ailesi:

Babası: Richard Arthur Hopkins, fırıncı

Annesi: Muriel Anne Hopkins

Kızı: Abigail Hopkins, aktris, annesi, Petronella Barker

Ödüllerinden Bazıları:

1971: Plays and Players London Theatre Critics Ödülü - Tiyatrodaki en iyi genç oyuncu

1973: Society of Film and TV Arts Ödülü - En iyi erkek oyuncu, War and Peace

1975: Drama Desk Ödülü, Başarılı performans, Equus

1976: Outer Critics Circle Ödülü - Mükemmel performans, Equus

1975: American Authors and Celebrities Forum Ödülü

1975/76: Emmy - Başarılı başrol oyuncusu, The Lindbergh Kidnapping Case

1977: Los Angeles Drama Critics Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Equus

1980/81: Emmy - Başarılı başrol oyuncusu, The Bunker

1985: Plays and Players London Theatre Critics Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Pravda

1985: Olivier Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Pravda

1985: Moskova Film Festivali - En iyi erkek oyuncu, 84 Charing Cross Road

1991: New York Film Critics Circle Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Kuzuların Sessizliği

1991: National Board of Review Ödülü - En iyi yardımcı erkek oyuncu, Kuzuların Sessizliği

1991: Chicago Film Critics Association Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Kuzuların Sessizliği

1991 - Oskar - En iyi erkek oyuncu: Kuzuların Sessizliği

1991: BAFTA Ödülü - En iyi erkek oyuncu, Kuzuların Sessizliği

1993: Los Angeles Film Critics Association Ödülü - En iyi erkek oyuncu, The Remains of the Day and Shadowlands

1993: National Board of Review Ödülü - En iyi erkek oyuncu, The Remains of the Day

1993: BAFTA Ödülü - En iyi erkek oyuncu, The Remains of the Day

1997: Broadcast Film Critics Association Ödülü - En iyi yardımcı oyuncu, Amistad

1998: ShoWest Yılın Aktörü

1998: San Sebastian Premio Donostia Yaşamboyu Başarı Ödülü

Eğitim:

- Cowbridge Dilbilgisi Okulu, Glamorgan, Galler

- Galler Müzik ve Drama Koleji, Cardiff, Galler

- Royal Academy of Dramatic Art, Londra, İngiltere

Meraklısına...

1975'te tedavisini gördüğü alkolden kurtuldu.

1993'te sir ünvanını aldı

12 Nisan 2000'de Amerikan vatandaşlığına geçti, fakat sir ünvanını korumasına izin verildi.

Sürekli geriye taradığı saçları tescilli

Aynı zamanda piyano sanatçısı

İngiliz Kraliyet Deniz Kuvvetleri'nde askerlik yaptı

24 Eylül 2003'te Hollywood Yıldızlar Sokağı'nda, ismi yazılı yıldıza sahip oldu

"Nixon" filminde Richard Nixon ve "Amistad" filminde John Quincy Adams olmak üzere iki eski A.B.D. başkanını oynadı

1988'de Galler Üniversitesi'nden fahri doktora ünvanı aldı.

1997'de Empire Magazine tarafından dünyanın gelmiş geçmiş en iyi 57. oyuncusu seçildi.

Filmografi

Beowulf (2007)

Beowulf (2007)

All the King's Men (2005)

The World's Fastest Indian (2005)

Alexander (2004)

Proof (2004)

Human Stain, The (2003)

Devil and Daniel Webster, The (2002)

Red Dragon (2002)

Bad Company (2002)

Hannibal (2001)

Hearts in Atlantis (2001)

Conversations with Jon Turteltaub (2000)

Mission: Impossible II (2000)

Titus (1999)

Instinct (1999)

Meet Joe Black (1998)

Junket Whore (1998)

Mask of Zorro, The (1998)

Amistad (1997)

Edge, The (1997)

Surviving Picasso (1996)

August (1996)

Nixon (1995)

Century of Cinema, A (1994)

Road to Wellville, The (1994)

Shadowlands (1993)

Remains of the Day, The (1993)

Innocent, The (1993)

Trial, The (1993)

Chaplin (1992)

Dracula (1992)

To Be the Best (1992)

Howards End (1992)

Freejack (1992)

Silence of the Lambs, The (1991)

Desperate Hours (1990)

Chorus of Disapproval, A (1988)

Dawning, The (1988)

Good Father, The (1987)

84 Charing Cross Road (1986)

Bounty, The (1984)

Elephant Man, The (1980)

Magic (1978)

International Velvet (1978)

A Bridge Too Far (1977)

Audrey Rose (1977)

All Creatures Great and Small (1974)

The Girl from Petrovka (1974)

Juggernaut (1974)

A Doll's House (1973)

Young Winston (1972)

When Eight Bells Toll (1971)

Hamlet (1969)

The Looking Glass War (1969)

The Lion in Winter (1968)

http://img525.imageshack.us/img525/1874/anthonyhopkinsqu0.jpg

Dracula (1992) , Silence of the Lambs, The (1991)

bence oyunculuğuyla göz dolduran filmlerindendir bunlar.. sağol paylaşım için serena:)

Bu adamın süperrr bi karizması varr...Paylaşım için teşekkürler...

Bayılırım bu herife bakışları delilikle dahilik arasında gelir gider bakması yeterlidir aşık oluncak adamdı. Çok kaliteli bi oyuncu umarım daha uzunca yaşar paylaşım için saolasın.

http://img39.imageshack.us/img39/8730/anthonyhopkinshanniball.jpg

Oyunculuğu harika:thumbsup:

favorim ..nasıl bir adam ya insan etinin tadını merak ettim resmen

hepimizin bildiği filmlerinin yanında en son kaçık ta izledimm gene süperdiii.............favorimmmm

aşığım hemde çok

süper filmlerii....

kuzuların sessızlıgı hannıbal amıstad hala bu adamı duyunca aklıma gelen unutamadıgım fılmlerı

Bu adam sadece bir aktör ve gereğini yapmış oyunculuğun hakkını vermiş o kadar.

Bazı arkadaşlar insan etini çok merak etmişler fakat bilmedikleri şey şu: kendi etini yemekmi daha lezzetlidir yoksa başka insanların etini yemekmi?

Kendi etinizi kanlı kanlı çiğ yemenizi tavsiye ederim gayet lezzetlidir. (Not: bu ilk deneyiminiz ise ilk olarak diliniz ve yanagınızdan başlayın etinizi yemeğe dişlerinizle küçük ısırıkları aynı bölgede sıklaştırarak daha büyük ısırıklara geçebilirsiniz yavaş, yavaş gözleriniz yaşaracak bir müddet sonra fakat bu acıdan değil! yanağınızdaki damarlar sinirler bazen dişlerin bile kesemediği zaman koparmak zorunda kalıyorsunuz bu nedenle gözleriniz kanlanabiliyor. Daha ileriye giderek müddet sonra dilerseniz dilinizin yada yanağınızın büyük bölümünü uyuşmaya ve acı duymamaya başladığınızda yiyebilirsiniz. Fakat ertesi günün sabahında bırakın yemek yemeği su dahi içemiyorsunuz ve açlık artık dışarıdan bir beklenti değil içten bir beklentiye dönüşüyor. Acıya o kadar alışıyorsunuzki bu psikolojinizin ve duygularınızın evrimine sebeb olailir)

Bu arada bunun büyük bir bağımlılık yarattığını söylemeliyim..

Fakat sürekli olarak dışarıdan beslenmeden kendizi yiyemezsiniz bu nedenle başka arayışlar sizi koku ve tat organlarınızın rehberliği dışarıdan beslenmenizi kolaylaştırıyor.

Beklentilerinizi ve düşünce kalıplarınızı sıradanlıktan sıradışılığa terfi ettirebilirsiniz tabi dilerseniz.

Başkasının etini yemek isterseniz kesinlikle pişirmelisiniz.. Çünkü; o anki korkuyla salgılanan kimyasal ter yada sıvıyla güzelim et mındar olup öğürtücü olabiliyor..

Aşkla ki bu çok nadirdir etinizi size sunarsa kendini kurban ederse yeryüzünde bu tadın bir eşi benzeri yoktur..

Fakat ne tuhaftırki böylesi bir feda karşısında bu seferde psikolojiniz ve duygularınız onu yemekten daha büyük bir zevk keşf ediyor: onuda kendi gibi yapmak onda varlığının geleceğini oluşturmak isteyebilirsiniz..

Hım güzel hikaye oldu bilimkurgu romanları gibi:D

Bu adam sadece bir aktör ve gereğini yapmış oyunculuğun hakkını vermiş o kadar.??

aktör rolünü oynar sadece. eline bir rol verilir, o da oynar. kimseye orada olmayı hissettirmek zorunda değildir. Aldığı zevki gözlerindeki ışıltıdan anlamak hep nasip olmaz seyirciye. Olmayan şeyin orada olduğuna inandıramaz herkes.Ve bir cinayeti sanat eserine dönüştürebilmek herkesin harcı değildir. Şimdi bu senaryo yazarına da bağlanabilir ancak, aynı rolü herhangi biri de oynayabilirdi . Anthony nin filmlerinin benzerleri mutlaka vardır ama madem sadece işinin gereğini yapıyor, neden kanı boya yapıp tablo çizmeyi başarabilen bir tek o? Neden Erol taş yiyince midemizi bulandıran et Anthony yiyince iştahmızı kabartıyor ? Herkesin önünde eğilirsek alkışın kıymeti kalmaz ama, madem ki hakedeni alkışlamalıyız , o halde Anhtony ye halı olmak lazımdır..

Sevmiyorum arkadaşım sevmiyorum hayret ya illa sevmemmi lazım? nefret ediyorum bu adamdan gırtlaklayasım geliyor herifi..

sevin demedim zaten, saygı duymak lazımdır dedim..