Jump to content

Yves Bonnefoy


Kinyas

Önerilen Mesajlar

'' Acaba güzellik

Yalnızca bir düş müydü,

Gözleri kapalı yüzü mü

Işığın? ''

Hayatı:

İkinci Dünya Savaşı sonrası Fransız şiirinin önde gelen isimlerinden Yves Bonnefoy, 24 Temmuz 1923'te Tours'da (Indre-et-Loire, Fransa) doğdu. Poitiers, ve Paris ve Sorbonne Üniversitelerinde matematik ve felsefe öğrenimi gördü. Sorbonne Tarih Enstitüsü'nde Gaston Bachelard'ın öğrencisi olarak çalıştı. Başta Avrupa olmak üzere ABD'ni, dünyanın pek çok ülkesini gezdi. Çeşitli üniversitelerde öğretim üyesi olarak çalıştı. Paris'te matematik öğrencisi iken 1945-1947 yılları arasında Gerçeküstücü bir dönem geçirdi. 1967'de Gaetan Picon, André du Bouchet, Jacques Dupin, Louis-René

des Forêts, Paul Celan ve Michel Leiris ile birlikte sanat ve edebiyat yayını l'Ephémère'yi yayınladı. Yapıtları otuz dile çevrilen Bonnefoy, birçok ödülün sahibi.

 

Bir Ses

 

İhtiyarlıyorduk, o bir dolu yaprak bense pınar,

O az güneş bense derinlik,

O ölüm bense yaşama bilgeliği.

 

İstiyordum ki zaman alaycı olmayan gülüşüyle

Fauna yüzünü göstere karanlıkta,

Karanlığı taşıyan rüzgâr ese

 

Ve kuytu pınarda sarmaşığın içtiği

Derin suyu bulandırmak ola ölüm.

Seviyordum, ayaktaydım ölümsüz düşte.

 

Douve Konuşuyor

 

1

Ara sıra, derdin, tan sökerken

Dolaşıp o kararmış yollarda,

Taşın uyumuşluğunu paylaşırdım.

Kördüm onun gibi tıpkı.

İşte çıktı o yel, gülünç oyunlarımı

Ölüm perdesinde belirten pırıl pırıl.

 

Özlediğim yazdı,

Gözyaşımı kurutacak kızgın bir yaz,

İşte çıktı o soğuk, üyelerimde büyüyen,

Ve ben uyandım ve acı çektim.

 

2

Sen ey kaçınılmaz sürem,

Ey toprak, o en çıplak, bıçak gibi!

Özlediğim yazdı,

Kıran kim şu kılıcı eski kandaki?

 

Mutluydum gerçek,

Ölesiye hem.

Gözler yitmiş, ellerim açılmakta pisliğine

Bir bengi yağmurun.

 

Bağırırdım, karşı dururdum yele

Tiksinmek niye, ağlamak niye, sağdım,

Engin yaz, güven verirdi bana gün.

 

3

Sönüp bitsin söz

Şu yüzünden varlığın, açık durduğumuz,

Yalnız Sonlu yelinin

Geçtiği bu çorakta.

 

Dinlesin o eskiden yanan

Asma örneği,

Yuvarlansın tepeden o şarkıcı, ta uçta

Işıtarak

Dile sığmaz özdeği, uçsuz bucaksız.

 

Sönüp gitsin söz

Şu basık odada, senin bana erdiğin,

Daralsın ocağı çığlığın, kapansın

Korlaşan sözlerimiz üzere.

 

Doğsun ölümümle soğuk, anlam kazansın.

 

Sor ıssına gecenin nemenem gecedir bu,

Sor: İstediği ne, sen ey parçalanmış ıs?

Gecende batmışım ben, gecende ararım seni,

Yaşarım sorularınla, kanında konuşurum,

Gecenin ıssıyım senin, beklerim sende gece gibi.

 

Gerçek Ad

Sen olan bu şatoya çöl diyeceğim,

Bu sese gece,yüzüne yokluk,

Ve sen bu kısır yeryüzüne düştüğünde

Hiçlik diyeceğim seni taşıyan şimşeğe.

 

Sevdiğin bir ülkedir ölmek. Geliyorum,

Ama hep karanlık yolların boyunca.

Yok ediyorum biçimini, istediğini ve belleğini,

Acıma bilmeyen düşmanınım ben senin.

 

Savaş diyeceğim sana ve savaşın

Gözüpekliğiyle davranacağım

Ve ellerime alacağım karanlık, delik deşik yüzünü,

Kalbime, fırtınanın aydınlattığı bu ülkeyi.

 

Bu koyu ışığın görünebilmesi için

Geceyle sarsılan dövülmüş bir toprak gerek.

Karanlık bir korudan gelir alevlerin coşkusu.

Sözlere bile bir öz gerek,

Bütün türkülerden öte bir kıyı.

 

Yaşayabilmen için ölümü aşmak gerek,

Akıtılmış kandır en arı varlık.

Işık, Değişmiş

 

Görmüyoruz artık birbirimizi aynı ışıkta,

Artık gözlerimiz aynı değil, aynı değil ellerimiz.

Ağaç daha yakın ve kaynakların sesi daha canlı,

Adımlarımız daha derin, ölüler arasında.

 

Olmayan tanrı, koy elini omzumuza,

Geri dönüşünün ağırlığıyla tasarla bedenlerimizi,

Bu günleri ve gölgeleri, bu kuş çığlıklarını, bu koruları,

Bu yıldızları ruhlarımıza katmayı bırak.

 

Bir meyve yarılırcasına vazgeç kendinden bizde,

Erit bizi kendinde. Göster bize

Aşksız sözcükler arasında ateş saçmadan düşmüş, ve sadece

Ama sadece yalın olanın esrarlı anlamını.

 

Ölümlü Yüz

 

Eğiliyor gün geçmişin ırmağına

Yeniden ele geçirmeye çalışıyor

Erken yitmiş silahları

Mücevherlerini o derin çocuksu ölümün

 

Göze alamıyor öğrenmeyi

Gerçekten gün müdür

Ve sevebilir mi bu tan sözünü

Onun için günün duvarlarını delen

 

Bir meşale taşındı külrengi günde

Ateş parçalıyor günü.

Bir saydamlığı var ki alevin

Acı acı yadsıyor günü

 

Tüze

 

Ama sen, ama sen, çöl! İndir daha bir

Karanlık örtülerini o senin.

İşle şu yüreğe, ki durmasın

Bir masalsı neden gibi sessizliğini.

 

Gel. Kopar bir düşünce, kalır burada.

Yolu yok artık burada güzel bir ülkenin.

İlerle kıyısında şu buz kesmiş tanın,

Pay olarak aldığın düşman bir güneşten.

 

Ve şakı. Ağladığın iki kez ağlamaktır senin.

Şakımağa kalkınca büyük yadsımayla bir.

Gülümse, ve şakı. Sensin ona gereken,

Karanlık ışık, suları üzre onun eskiden olduğunun.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...