Jump to content

Vatikanın Gizli Yüzü (Hangisi gerçek; İsa mı, Apollonius mu? )


MALCOLMX

Önerilen Mesajlar

Vatikanın Gizli Yüzü

 

 

Hangisi gerçek; İsa mı, Apollonius mu?

 

Gerçekte İsa Mesih diye birisi hiçbir zaman varolmadı. Hıristiyanlığın gerçek kurucusu Yahudi asıllı İsa değil, Anadolulu pagan Tyanalı Apollonius’tur.

Bu iddia ilk kez İS 217-220 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Domitian’ın bilge eşi İmparatoriçe Julia Domna’nın imparatorluk arşivindeki belgeleri vererek Flavius Philostratus adlı ünlü bir yazara hazırlattığı kitapta ortaya atılmıştır. Kitapta, Tynalı Apollonius’un yardımcısı Ninovalı Damis’e emanet ettiği yazıları ve gezi notlarıyla mektupları belgeleriyle açıklanmıştı. Buna göre İsa ile aynı tarihte doğmuş olan bu kişi, çeşitli mucizeler yapmış, bir şifacı ve büyü üstadı olarak tanıtılmıştır. Kitapta, Apollonius’un yaşadığı dönemde ve Flavius’un günlerinde ‘insan suretindeki tanrı’ adıyla tanındığı vurgulanmıştı.

Nedir ki Apollonius’un yaşamı ve eserleri , İS 325 yılında İmparator Konstantin tarafından toplanan 1. Ekümenik Konsil’de alınan gizli bir kararla Plagiarisma (İntihal) yoluyla İsa Mesih’e atfedilmiş ve Anadolu Ermiş Kilise tarafından adı ve eserleri ortadan kaldırılarak tarihten silinmiştir.

16.Yüzyıl’da başlayan Reform Hareketi sırasında Apollonius’un yaşamı ve eserleri özellikle Arap bilim adamları tarafından yeniden gündeme gelmiştir. Apolonius’un Arapların arasında yaşadığı ve burada Balinius adıyla tanındığı özellikle ünlü matematikçi Razive kimyanın kurucusu kabul edilen İbn-i Hayyan tarafından yazılmış kitaplarda uzun uzadıya anlatılmıştır.

Kilise bütün bu yayınlara karşı apollonius’un çok tehlikeli bir Okültist, Gizli İlimler üstadı olduğunu ve İsa’dan üstün olmadığını söylemekle yetinmiştir. 20.Yüzyıl’a gelindiğinde yaklaşık 300 kadar kitap yayınlamış ve bunlarda da Apollonius’un Hıristiyanlığın gerçek kurucusu olduğu belirtilmiştir. 1954’de ABD’de Alice Weston imzalı kitap bu tartışmayı daha da alevlendirmiş ve İncil araştırmalarında tartışılmaz gerçeklik olarak kabul edilen İncil metinlerinin aslında tamamen ilk dönem Kilise Babaları tarafından uydurulmuş yalanlar oldukları ve İsa’nın ‘sanal’ bir roman roman kahramanından daha fazla bir anlam ve önemi olamayacağı bilimsel ve arkeolojik bulgularla ilkin akademik çevrelerde sonra da basında tartışılmaya başlanmıştır.

Tarihte çok az kitap, yüzyıllar boyu sürecek tartışmaların kaynağı olmuştur. Flavius Philostratus’un yazdığı ya da Damis’in tuttuğu notlardan ve İmparatoriçe Julia Domna’ya iletilen belgelerden derlediği ‘‘ Tyanalı Apollonius’un Yaşamı ‘‘ böyle bir tartışmanın odağı olmuştur. Bu kitapta verilen bilgilere göre, Tyanalı Pagan Apollonius’un yaşamı ile Yahudi asıllı İsa Mesih’in yaşamı nerdeyse birebir çakışmaktadır.

Şöyle ki Flavius’un yazdığına göre, Apollonius günümüzün takvimiyle hesaplanınca, İ.Ö. 4. yılında Tyana kentinde doğmuştur. Tyana, birinci yüzyılda Kapadokya’daki en ünlü ve gelişmiş pagan yerleşim alanlarından biri, belki de birincisiydi. Batısında Galetia (Konya ve çevresi), doğusunda Armenia, güneyde Kilikya, kuzeyde Pontus ile komşuydu. Tyana, günümüzde Niğde’nin Kemerhisar ilçesidir.

Tyana , Kilikya Boğazı denilen bir geçitte Pozantı’ya (Podandus) ve oradan da Tarsus ve Adana’ya bağlıydı. Bu iki kentte o dönemde en az Edessa (Urfa) ve Carrhae (Harran’ın 1.yy’daki adı) kadar gelişmiş ve uygarlaşmış kentlerdi. Ama Kapadokyalılar, o yıllarda olduğu gibi, ilginçitir, 10.yy’da da gözükara, kaba, dikkafalı,söz dinlemez cesur gibi sıfatlarla anılıyorlardı. Öyle ki, 10.yy’da saray geleneğinde Kapadokyalı demek sert, hoyrat, kabadayı demek anlamına geliyordu.

Apollonius’un doğum tarihi ile İsa’nın doğum tarihi, kuvvetle muhtemelen aynıdır. Katolik Kilisesi ile diğer kiliseler arasında bu konuda sorun vardır.

Flavius’un kitabından öğrendiğimize göre Apollonius, çok varlıklı ve kültürlü bir ailenin çocuğudur. Ataları Tyana’nın kurucularındandır. İyi bir eğitim ve öğrenim görmüştür. On altı yaşına geldiğinde ailesinin isteği üzerine o dönemde eğitim merkezi sayılan Tarsus’a gitmiş ve buradaki Pisagorcu/Apollo’ya bağlı kişilerle tanışmış ve onların öğrencisi olmuştur. Aynı yıllarda, daha genç olarak Aziz Paul da Tarsus’ta eğitim ve öğrenim görüyordu. Bir Yahudi Farisi mezhebinin öğretilerine göre, diğeri de Roma İmparatorluğu’nun asli dinsel sistematiği olan Paganizm’e göre eğitilmişlerdi. Aziz Paul da Tarsus’un yerlisi, zengin bir ailenin iyi eğitim görmüş bir çocuğuydu. Daha sonraki hayatında kendisini, tutucu Farisiler’in ‘en’ tutucu Farisisi olarak tanımlamıştır. Apollonius ile Paul’un Tarsus’ta tanışıp tartışmış olmaları muhtemeldir. Ancak kesinlikle “olmamıştır” denilebilecek bir gerçek vardır. İkisi de, tüm yaşamları boyunca İsa’yı hiç görmemiş ve tanımamıştır.

Aziz Paul ileriki yaşlarında, başlangıçta çok karşı olduğu, İsa Mesih olayını yaymayı üslenmiş ve dört Evangelist’in Gospeller’ini vaaz etmeye başlamıştır. İlginç olan, şu ünlü Lazarus olayıdır. Dördüncü Gospel’in yazarı John -ki bunu onun yazdığı belli değildir- İsa’nın Lazarus adlı bir genci ‘öldükten sonra dirilttiğini’ yazmıştır. (Not: Neredeyse bu Lazarus ve diğer ‘sözde’ dirilenler, daha sonra tekrar ölmüşler ve bu kez yanlarında İsa olmadığı için, bir daha dirilmek şansını yakalayamamışlardır.)

Bu masalda garip olan, John’un son Evangelist olması ve Gospeli’ni İsa’nın ölümünden ( İS yaklaşık 27-29 yılları ) 60 yıl kadar sonra yazmış olmasıdır. Oysa Claude-Carrierre’nin de belirttiği gibi, ilk Gospel’in yazarı Matthew, İsa’nın hep yanında yer almıştı. Her zaman onunla beraber olmuş he zaman ona yakın olumuştu ama kendi Gospel’inde, böylesine inanılmaz bir olaydan tek satırla dahi söz etmemişti. İlginçtir ki, Katolik Kilisesi Apollonius’u karalamak için onun ‘cinlerle’ uğraşan, şifa getirmek amacıyla ‘cinleri’ kovan bir büyücü olduğunu yüzyıllardır yinelemektedir.

İsa’nın Lazarus’u öldükten sonra diriltmesi

Katolik Kilisesi’ne göre Pagan Apollonius, ‘cinlerle’ konuştuğu ve onları yönlendirdiğini öne sürmüş bir ‘Sahte Şifacı’dır. Nedirki, o dönemde ‘Cin’ ilmi (Demonology) ile sadece Paganlar uğraşıyorlardı. Yahudilerde böyle bir uygulama ve inanç yoktu, olamazdı. ‘Cin Kovma’ (Exorcism) Paganlara özgü bir ‘Şifa’yöntemiydi. Bugünkü tanımlarla söylersek bir tür ‘Ruhsal terapi’ ve psikolojik danışmanlık ve ‘ruhsal sağım’dı.

Doğrudur, 1.yy’da bu dalda da en ünlü kişi Apollonius idi. Şaşırtıcı olan tamamen Paganlara ait olan bu uygulamanın tıpkısı günümüzün Katolik Kilise’sinde ‘resmen’ vardır ve rastlantıya bakın ki, yüzyıllardır Kilise’ye bağlı sofu Katolik Papazlar, Kilise’nin gizli bölümlerinde ‘cin kovmakla’ meşguldüler. Katolik Kilisesi’nde resmen ‘Cin Kovma - Cin Çıkarma’ dairesi vardır. Ve adı da ‘Athenaeum Pontificium Regina Apostolorum’dur. Burada deneyimli papazlar, tıpkı Pagan Apollonius’un yaptığı gibi, ruhsal bunalımlar geçirmekte olan hastalarını ‘zapt’ etmiş olan cinleri (Demos) çıkartmakta yada kovmaktadırlar. Şu farklı ki, Apollonius bunu Hindistan’da, Mısır’da ve Askelipos’ta öğrendiği yöntemle ‘Doğa’ adına yapmıştı. Katolik Papazlar, Konstantin’in emriyle ‘Devlet Tanrısı’ yapılmış olan İsa Mesih ve O’nun olduğu söylenen Kutsal Kitap İncil adına yapmaktadırlar. Papazlar neyin adına yapsalar da sonuç bir Pagan pratiğinin, Katolik Kilisesi tarafından gasp edilerek kendisine mal edilmiş olduğu gerçeğini değiştiremez.

3.yy’da yaşamış filozoflardan Apoleis ve ünlü Lactantius’un hocası Amobius, Apollonius’un, Musa ve Zerdüşt gibi bir kişi olduğunu yazmışlardı. Gerçekten de, Yeni Ahit bölümünde anlatılanların nerede ise tamamını Apollonius da yapmıştır. Garip ama gerçektir ki, Apollonius’un doğumunda onun yeryüzüne Apollo’nun oğlu olarak gönderildiği söylenmiş, Philostratus da bunu nakletmiştir. Yazar bunun o dönemin kahinlerinin yaptıklarını /söylediklerini ‘ Oracle’lardan kaynaklandığını belirtmiştir.. Apolonius ‘DA’ (Deus Absconditus) rastlantı bu ya, tıpkı İsa Mesih gibi mabedleri ve tapınakları dolaşmış ve buradaki ‘çarpık ve yoz’ dinsel öğretileri eleştirmiştir. Bir farkla ki İsa, Yahudi sinagoglarını, Apollonius ise Pagan tapınaklarını gezmiş ve eleştirmiştir. Apolonius ‘DA’ tıpkı İsa gibi, faizci ve rüşvetçi tefecilerle tartışmış onların insanlara insanlara zulüm ve acı getirdiklerini söylemiş ve onlaın kentlerde ve de özellikle mabedlerden çıkartılmalarını istemiştir. İncil’de İsa’nın sinagogun avlusundaki tefecilerin para masalarını nasıl devirdiği anlatılmaktadır. Apollonius her gittiği kentte bu kişilerle tartışmıştır.

Tıpkı İsa Mesih gibi, Apollonius ‘DA’ (Deus Absconditus) insanlara kötü huylarından vazgeçerlerse, kendilerine yeni bir yaşam verileceğini muştulamıştır. Bir farkla ki, İsa bu yeni ve ‘ölümsüz’ yaşamın kendisinden geleceğini söylemiş -yada Kilise babaları onun ağzından söylemişler- Apollonius ise bunun Pagan Tanrıları tarafından verileceğini öne sürmüştür.

Tıpkı İsa Mesih gibi, Apollonius da ‘yeryüzünün’ tüm imkanlar için olduğunu hiçbir zalimin ve/veya tiranın yeryüzüne ‘El’ koyamayacağını ve insanları köleleştirmeyeceğini vaaz etmiş ve insanları zalimlere karşı çıkmaya çağırmıştır. Bir farkla ki, İsa Apollonius gibibu çağrısının arkasında durmamış ve gösterdiği cesaretsizlik nedeniyle Yahudilerin umutla bekledikleri ‘mesih’ olabilme şansını yitirmiştir. Apollonius ise zindanda bile çağrısını yinelemekten çekinmemiştir.

Tıpkı İsa Mesih gibi Apollonius ‘DA’ konuştuğu zaman Peygamber yada W.C: Frend’in deyimiyle bir ‘Yasa yapıcı’ (Lawgiver) gibi konuşmuş ve söylediklerinin uygulanmasını yanlışların düzeltilmesini, hatalardan dönülmesini, sağlamak istemiştir. Bir farkla ki,İsa’nın vaaz ettikleri, muhtemelen 10/15 kişi tarafından hayata geçirilmiş, Apollonius’un sözleri ise tüm Pagan dünyasında yankılanmış ve hayata geçirilmiş. Bunların hayata geçirilmesinde, krallar, imparatorlar, Apollonius’un işaret ettiği yanlışların ve hataların düzeltilmesinde ondan sözünü dinleyerek özel emirler ve fermanlar yayınlamışlardır. Örneğin bir Pagan geleneği olan ‘kurban’ edilmesinin yanlış olduğunu ilk kez Apollonius tarafından dile getirilmiştir.

Olayın özü şudur: İncil’in Yeni Ahit bölümünde İsa Mesih’e atfedilen birçok özellik, mucizeler de dahil ‘intihal’ izlemini vermektedir. Bunların birçoğu, İsa’nın ağzından çıkmamış sözlerdir. Bunların birçoğu, İsa’nın ağzından çıkmamış sözlerdir. Bunların bir çoğu İsa Mesih tarafından yapılmış işler ve mucizeler değildir. İsa nasıl ki, babasız doğarak ‘Baba Tanrı’nın Oğlu’ yapılmışsa ‘Tanrı Oğlu’ yapmak fikri İncil’den en az 1000 yıl önce Hindistan’da ve Mısır’da uygulanan bir gelenekti. Ölü Deniz’de bulunan’Oumran’ belgelerinde İsa’nın da kuvvetle muhtemelen esinlenmiş ve etkilenmiş olduğu Esseneler, İÖ 200 yıllarından beri ‘Seherin/ Şafak’ın Oğlu/Oğulları’ (bene ha-shahar) ile ‘Işığın Oğulları’ ayrımını yapıyorlardı. Eldeki okunmuş belgelere göre, Esseneler’in Belletici Öğretmeni (maskil) henüz belirli olgunluğa gelerek / ulaşarak ‘Işığın Oğlu’ olmamış genç tilmizlere ‘Seher’in Oğulları, burada öğrendiklerimizi tam olarak uygularsanız, yeniden yaşam yoluna dönersiniz’ diyerek onları uyarırdı, gelenek böyleydi. (and returned to the path of life). Gerçekte İncil’de kendini gizleyen, gözlere gözükmeden İncil’in sayfalarından dolaşan ‘Deus Absconditus’ ( invisible God) gözümüze görünerek bu sayfalarda ‘Dolaştırılmış’ olan İsa Mesih değil, doğrudan doğruya Apolonlius’tur, denilse yanılgı olmaz kanısındayım.

İncil’de adı geçen tam on Meryem vardır ve bunlardan İsa’nın annesi olarak gösterilen ‘Bakire Meryem’ dışındakilerin kimlikleri koyu bir sis perdesinin ardına saklanmıştır. Bu on Meryem’den hangisinin Maria Magdelana olduğu da belli değildir.Hatta Maria Magdelan’nın, İsa’yı yetiştirmiş olan bir süt anne olduğu bile iddia edilmiştir.

İsa Mesih, annesini dışında tutarsak bu dokuz Meryem’den biriyle gerçekten de evlenmiş miydi. Acaba? Günümüzde çok bilinenve tartışılan bu konu Hıristiyanlığın 2000 yılına damgasını vurmuştur. Bu tasarınmsal evlilik konusunda daha ilk yüzyıldan başlayarak kitaplara konu olmuş sayısız tartışma yaşanmıştır.

 

Aytunç Altındal.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

isa mesih'in hayatının tamamen benzeri olan Horus, Dynonisus, Apollonius gibi bir çok kişi vardır.... gerçek şu ki; gerek tarihsel kayıtların azlığı gerek az olan kaynakların din adamlarının elinde olmasından dolayı doğru bilgiyi elde etmek oldukça güç olacak... ancak İsa'nın gerçekten var olup olmadığı ya da başka bir hikayenin uyarlaması olup olmadğı konusunda açık bir karmaşa vardır

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslın da Burada benim düşüncem paganizme bağlı bir kolun direk olarak Günümüz hristiyanlığını tüm sistemiyle yarattığı şeklinde dir...Tabi Gerçeği her zaman olduğu gibi zaman ortaya çıkaracaktır.Ve Burada Apollonius un da İnsiye Olduğu Pisagorcu Bir Topluluğun En Etkili Oluşum Olduğunu Düşünüyorum Ki Alternatif Tarih Kaynakları da Bunu İşaret Ediyor...

 

Örnek Olarak 13.yy da Ayasofyaya Yerleştirilen DEESİS (Kutsal Üçlemenin resmedilmesdir.) Çok İlginçtir.

http://e-turkey.net/turkeyguide/d/2475-2/istanbul_hagia_sophia_inside_volkanu_00090.jpg

 

 

Kutsal Üçlü olarak bilinen

"Trinite"den

farkı, Deesis'de, Baba , Oğul ve Kutsal Ruh'un değil

"Bakire

Meryem'in, İsa'nın ve Vaftizci Yahya'nın" bir arada üçlü

olarak bulunmasıdır.

 

Deesis'te sağda

Meryem, solda Vaftizci Yahya vardır. Ortada ise İsa Mesih

görünmektedir. Nedense Meryem'in elinde İncil yoktur -

kural gereği olması gerekirdi. Bu ilginç husus, Meryem'in

Oğlu İsa'yı kabul edip, İncil(ler)i umursamadığı anlamındadır.

Mesih sol eliyle İncil'i tutmaktadır.

 

Yüzler temiz bir

çalışmayla ortaya çıkartıldıkları için ifadeleri gayet net görülmektedir.

Meryem'in hüzünlü bakışı ve Yahya'nın çilesi

gerçekten de ustaca resmedilmiştir. (Yahya, başı kesilerek

idam edilmişti.) İsa Mesih ise geleneksel giysisi içinde

Aya Sofya'daki diğer imajlardan çok farklı bir bakışla kendisini

seyredenlere bakmaktadır. Yine ilginçtir ki, Meryem,

Mesih ve Yahya aynı kadraj içindedirler- oysa kural

gereği ayrı olmaları gerekirdi.

 

Nedir ki, konunun uzmanı olmayan kişilerin anlayabilmesi

mümkün olmayan bir tür "Gizli" şifre işlenmiştir

portreye. Bu şifre/ işaret İsa'nın sol kaşının üstüne çok ustalıkla,

dikkat çekmeyecek şekilde işlenmiş bir "ll=on bir

sayısı" dır. Sanki Mesih'in sol kaşının üstünde belli belirsiz

bir yara var gibidir... Ve bu şifre (yara) dikkatlice incelendiğinde

"11 sayısı"

olarak algılanmaktadır. Bu sayı ve

yara garip ama gerçektir ki, ünlü Tyanalı Apollonius'un

en belirgin simgesi/özelliğidir. Onun hakkında yazılmış

olan kitaplarda ve yapılmış olan çalışmalarda, Apollonius'un

gizli bir tarikata "inisye" edilirken sol kaşının üzerine

bu "11 sayısına benzeyen yara" nın işlendiği yazılıdır. Dolayısıyla

Apollonius'un tüm büst ve resimlerine yara işareti

konulmuştur.

 

Aya Sofya'daki İsa Mesih'in portresiyle ilgili bu iddia

çok uzun yıllardır bilinmesine rağmen son birkaç yıldır

gündeme getirilmeye başlanmıştır.9 İddianın sahiplerine

göre Aya Sofya'daki Deesis Mozaiği'nde görülen kişi gerçekte

İsa Mesih (Jesus Christ) değil, onun adı altına alınarak

gerçek kimliği tarihten silinmiş olan Anadolu Ermiş'i

Tyanalı Apollonius'tur! Tyanalı Apollonius genç yaşında

pisagorcu (Pythagorean) bir gizli (occult) örgütüne inisye

edilmişti.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tayanalı Apollonius ve İsa aynı kişi değildir, aynı döbemde yaşadılar, ama Apollonius İsadan büyüktür yaşça ve İsayı inisiye eden en önemli kişilerden biridir. Yani İsa öğretisini yaymaya başlamadan evvel bir çok yerde ve bir çok kişiyle eğitime alınmış, bir çok inisiyasyondan geçmiştir, uğrak yerlerinden biride Apolloniustur. Ona sırların sırrını vermiştir. Bütün dinlerin kökeni pagandır. İsanın öğretisinin özüde pagandır. Kuran ve Tevratın sümerdeki kökleriyle ilgili bir çok yazıyı internettede bulabilirsiniz. İsa geleceği önceden bildirilen ve doğumundan itibaren görevine hazırlanan bir varlıktı, bir plan çerçevesinde adım adım eğitildi, ve inisiye edildi, zamanı gelincede görevine başladı. Aytunç Altındalın bildiklerinden çok daha derindir İsa konusu. Aytunç Altındal sansasyon yaratıp kitaplarını satma derdindedir sadece, bu yüzden fazla kulak asmayın. Sevgiler

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

O Zaman Bu Derin İsa Konusunda Bizi Aydınlatırsan Sevinirim.Aytunç Altındal Çalışmış Tarihsel Verileri Kanıt Olarak Göstermiş Ve Buradaki En Büyük Örnekte Sanırım Deesis tir.Ortaya Bir Konu Atmıştır.Eğer Bunları Çürütebilirim Diyorsan Bende Merakla Bu Konu da Ki Paylaşımını Forumumuz da Görmeyi Çok İsterim...Çünkü Farklı Bir Birikimin Olduğunu Görüyorum Yukarı daki Yorumundan...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dostum Farklımı bilmem ama sizden fazla bir brikimim olması normal çünkü ben 45 yaşındayım. Ergun Candanın isa ile ilgili son kitabında bir çok bilgi var bu konuda, genede yazılanlara göre zaman zaman katılmaya çalışacağım. Çok sevgiler

 

Aytunç Altındal çok iyi bir araştırmacı yazardır. ve belgesiz hiçbir açıklamasını görmedim simdiye kadar. ergün candan iyi bir yazar olabilir evet okurum ama ikisini karşılaştırmak çok doğru değil çünkü alanları farklı.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hristiyanlık baştan beri kurmaca şeylerin üzerinde. Artık onlarda neye inanacaklarını şaşırmış.Hiçbir gerçek kaynakları yok. Tabi bunlara inanmak istemiyorlar o ayrı konu. Torino kefenindeki yüz bile leonardo da vinci ye ait çıktı. Ben bi hristiyan olsam tekrar bi gözden geçirirdim. Ayrıca en iyi kaynak olarak kuran ı gösteriyorum. Herşeyin cevabı orda fazlasıyla var...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Meryem'in, İsa'nın ve Vaftizci Yahya'nın" bir arada üçlü

olarak bulunmasıdır.

 

Bu üçlemenin hemen hemen tüm kültürler de birer karşılığı var. İslamda Muhammed/Ali/Allah, Greklerde Zeus/Poseidon/Hades, Sümerlerde Anu/Enlil/Enki, Mısırda Osiris/İsis/Horus, Hindularda Brahman/Atman/Şiva gibi... Ben şahsen bu üçlemeleri varlığın negatif pozitif ve nötr yanları olduğunu düşünüyorum. Bunun bir adı da diyalektiktir. Hegel felsefi bağlamda bu üçlemenin açılımını tez, antitez ve sentez olarak yapmıştır. O yüzden üçlemeyi karakteristik olarak değil de, varlığın prensipleri olarak elealmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır kanısındayım. Tıpkı bir ağacın kökleri, dalları ve gövdesi gibi. --Sevgili Malcolma açtığı bu anlamlı konu için teşekkürlerimi sunuyorum..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...