Jump to content

Ölüm ve Yaşam Arasında Bir Tercih Yapmak


felidae

Önerilen Mesajlar

Marco Evaristti-

 

http://neatorama.cachefly.net/images/2006-07/ice-cube-painted-iceberg.jpg

 

Şili kökenli ve kendisini Şili'li olarak tanımlayan Evaristti Danimarka'da yaşayan sansasyonel bir yeni dönem sanatçıdır. Evaristti sanat yaşamının büyük bir bölümünü kavramsal sanata adamış ve basında sürekli yankı bulan işlere imza atmıştır..

pek çok renkli çalışmaya imzasını atan Marco Evaristti' nin Grönland adasındaki bir buzulu meye esanslı boyalar ile ABD'nin Grönland a bıraktığı nükleer atıkları protesto etmek amacı ve turistlerin çevreye zarar verdikleri düşüncesi ile kırmızya boyaması bir süre basında ses getiren bir çevre hareketine dönüştükten sonra....Fransa' da bulunan Mont Blanc tepesini kırmızıya boyayacağını ve daha sonra burayı pembe devlet ilan edeceğini söyleyen Evaristti bu konuyla ilgili basına konuşmaktan kaçınmasının sebebini şöyle açıklamıştı “Fazla açıklama yaparsam, Fransız yetkilileri, bu fikri saçma bulup bana engel çıkarabilir...”

1200 litre boyalı suyu Mont-Blanc tepesinin doruklarından birine taşımak için 15 kişilik ekip oluşturan Evaristti. Dorukta 2500 m2’lik alanı boyamak üzere gittiği Mont Blanch dağına tırmanırken Fransız jandarmaları tarafından yakalanır ve göz altına alınır... bu durumda da tabiki Pembe Devlet girişimi henüz girişim aşamasında son bulur...

Bu kadar da değildir Evarestti'nin sansasyonel girişimleri ...Sanatçının ses getiren eylemlerinden biri de birkaç yıl önce Kopenhag’daki uyuşturucu müptelalarından eroin, kokain ve AIDS virüsü bulaşmış kanla tablolar yapmalarını istemesi olmuştu...Estetik ameliyatları protesto etmek amacıyla Liposuction yaptırarak göbeğinden aldırdığı yağlardan yapılmış olan 48 adet köfteyi sergisinde makarna yanında insanlara ikram etmiş. ve “Bayanlar baylar.. Hepinize afiyet olsun” demeyi ihmal etmemiştir...Marco Evarestti'nin deyimiyle bu olay kendisi tarafından Cannibalism olarak adlandırılmıştır...

 

 

Tabi tüm bu anlattıklarımızın yanında bir çalışması daha vardır ki....sanırım bu daha uzun uzun süreler...Evaristti soyadıyla birlikte anılacak olan en çarpıcı işidir...

Danimarka'nın başkenti Kopenhag'ın dışında bulunan Trapholt Modern Sanat Müzesi'nde oldukça sansasyonel bir sergiye imza atan Evaristti ,çalışması ile hem kendi başına hemde Müzenin yöneticisi olan Peter Meyer'in başına iş açmıştır...Trapholt Müzesi'nde bir kaç yıl önce açtığı kişisel sergisinde 'izleyicileri ölüm ve yaşam arasında bir tercih yapmak üzere kendi vicdanlarıyla baş başa bırakmak amacıyla' Moulinex marka elektrikli 7 tane 'blender'a su doldurup içlerine Japon balıkları bırakmış,ve blenderların fişlerini takıp ....butonları kapalı halde sergi salonuna dizmiştir.. Artık izleyici anlaşılacağı gibi tek bir hareketle balıkları püre haline getirebilir yahut yaşamalarına izin verebilir bir konumda yaşam ve ölüm arasındaki sınırı irdelemektedir.Sergi salonunu gezen 3 izleyicinin blenderları çalıştırıp balıkları püre haline getirmesinden sonra Hayvan Severlerin tepkileri ile karşılaşan Evaristti'nin sergi salonundaki blenderlar bir grup hayvan sever tarafından parçalanmış ve Evarestti blendarları kırık halleri ile sergilemeye devam etmiştir..Tüm bu olup bitenlerin yanı sıra Kopenhag Hayvan Dostları Derneği müze müdürü Meyer ile Evaristti'yi 'hayvan haklarına kayıtsız kaldıkları' gerekçesiyle dava etmiş ve balıkların ölümüne sebebiyet verdiği için 269 euro (yaklaşık 468 milyon lira) ceza ödemeye mahkûm edilen müze müdürü Peter Meyer, 'sanatsal özgürlüğü' öne sürerek para cezasını ödemeyi reddedince yeniden mahkemelik olur.Hayvan severlerin konuyu abarttığını söyleyen Meyer yapılanın aslında çok da yanlış olmadığını...insanlara balıkları öldürün demediklerini serginin amacının sadece ölüm ve yaşam arasında ki sınırı göstermek olduğunu söylemiştir....tabi bir bakıma çok da haksız sayılmaz ne Meyer ne de Evaristti...ama tabi hal böyle olup izleyiciler arasından ölümü tercih edenler çıkınca denizlerde lüx için avlanan binlerce balık unutulup Evaristti nin 3 balığı son derece dikkat çekici olmuştur....

 

http://www.we-make-money-not-art.com/yyy/0fiiiiiikol.jpg

 

 

Peki siz ne yapardınız.....

 

yani o sergide olsaydınız ve o blenderların önünde dikiliyor olsaydınız siz ölüm ve yaşam arasındaki tercihinizi nasıl kullanır ve bu sergiyi nasıl yorumlardınız?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ben o düğmeye basmayanlardan olurdum..

yasam ıle ölum arasındakı sınırı başarılı bi şekilde anlatan ilginç bir çalışma olduguna ınanıyorum.

Bence gelen tepkıler de cok abartılı..sonucta sanatcı öldurme secenegını bıze sunmuş...öldürün dememiş..bır suclu ıllakı aranacaksa o dugmeye basanlara bakılmalıdır bence...

 

felıdae tesekkurler konu için...:thumbsup:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

katılıyorum enjiss ..şahsen bende anlatımın başarılı olduğunu düşünüyorum....ölüme zemin hazırlanmış olması balıkları öldürün anlamı taşımıyor elbette....yahut öldürmeyin anlamıda taşımıyor...kesin o 3 kişide acaba bu blenderlar çalışıomu mantığıyla basmıştır düğmeye:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ölüm ya da yaşam ince çizgi, öldüm - yaşıyorum kalın çizgi daha önce öldüm mü ? ya da yaşadım mı? çizgi yok... sanatçı bunu sorgulamalıydı... sorgulamış mı? bana göre evet...

Blendır daki suyu boşaltırdım bardağa onu içerdim... susayamaz mıyım?.. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

katılıyorum enjiss ..şahsen bende anlatımın başarılı olduğunu düşünüyorum....ölüme zemin hazırlanmış olması balıkları öldürün anlamı taşımıyor elbette....yahut öldürmeyin anlamıda taşımıyor...kesin o 3 kişide acaba bu blenderlar çalışıomu mantığıyla basmıştır düğmeye:D

 

 

bencede o mantıkla yapılmıs bı eylemdır :rofl:

ama sanatcının su köfte olayına katılmıyorum katılmak ıstemıyorum:D

malesef orda zıyaretçılere bı secenek sunmamış..:rofl: iğrençç:D:D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu serginin amacını biraz daha fazla anlamak için yapabilirdim mesela, bu ince çizgide normalde yaşamak ve yaşatmayı seçecekken kendimi daha fazla sorgulamak ve hayatta kaçtığım noktaları daha iyi analiz edebilmek için, kendime pekte edinmediiğim bir huy olan öldürmeyi : ) seçebilirdim, normalde sokakta yürürkende kedi köpek filan öldürmüyorum, ama farklı bir atmosferde bana bu hak sunulmuşken, öldürmeyi seçebilirdim, belki bundan zevkte duyabilirdim, belki kendimden nefrette edebilirdim... ama o düğmeye bir şekilde basmak aklımın ucundan geçerdi yani...sonuc olarak bu beni katilde yapmayacağı için.. basardım sanırım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu serginin amacını biraz daha fazla anlamak için yapabilirdim mesela, bu ince çizgide normalde yaşamak ve yaşatmayı seçecekken kendimi daha fazla sorgulamak ve hayatta kaçtığım noktaları daha iyi analiz edebilmek için, kendime pekte edinmediiğim bir huy olan öldürmeyi : ) seçebilirdim, normalde sokakta yürürkende kedi köpek filan öldürmüyorum, ama farklı bir atmosferde bana bu hak sunulmuşken, öldürmeyi seçebilirdim, belki bundan zevkte duyabilirdim, belki kendimden nefrette edebilirdim... ama o düğmeye bir şekilde basmak aklımın ucundan geçerdi yani...sonuc olarak bu beni katilde yapmayacağı için.. basardım sanırım

 

Bu cevabı sevdim şahsen...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

su değilde rakı olsa belki tadına varsın balıkcağız derdim......

 

şaka bir yana ....basmazdım ben.... düşünmezdim de basarmıyım diye...bir canlıyı öldürmek yada öldürmemek adına değil....

sadece benim için yeterli olurdu gördüğüm mesaj....

vicdan sınamak konusuna gelince de sorardım kendime; öldürebilirmiyim?

belki elimi butona çok yaklaştırırdım bir anda yapsam mı acaba diye... bütün blenderların butonlarına sürterdim parmaklarımı.... ama basmazdım...belki basan birisi olursa diye etrafı izlerdim...bir balığın nasıl püre haline geldiğini merak etmiyorum görüp görebileceğim o olurdu...çok büyük bir pişmanlık da yaşamazdım o yüzden çok büyük bir sınamada olmazdı benim için...bana yeterdi gördüğüm... sorgusunu belki daha sonra tekrar tekrar yapardım ama hayır ben basmazdım butona...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

güzel cevap, ama sana sunulmuş bir tercihte, ne yapacağını zaten biliyorsun basmayacaksın,

 

mesajı alsan bile bu senin tercihin, bir yaşam senin elinde ve bunu bitirmenin vereceği o his... demek istediğim birazda bu işte... o haz o yıkım.. balık değil sadece... biber acıda gözükse tadına bakmadan uzak durmam..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

güzel cevap, ama sana sunulmuş bir tercihte, ne yapacağını zaten biliyorsun basmayacaksın,

 

mesajı alsan bile bu senin tercihin, bir yaşam senin elinde ve bunu bitirmenin vereceği o his... demek istediğim birazda bu işte... o haz o yıkım.. balık değil sadece... biber acıda gözükse tadına bakmadan uzak durmam..

 

o hissi yaşamak için...balığın blender a düşmesni beklememe gerek yok ki....ben kurban bayramların da kurban da kesemem... bunu deneyimlemeyi de istemem şahsen...sorgulamayı isterim bu çok başka...ama sorgulamak için,illede öldürmem gerekmez.... evet blendar a bir adam koysalar işte o zaman uzun uzun , saatlerce elim buton da kalabilirdim blenderın başında.....ama o zmn da blender ın fişi çekik olurdu bir insan balık kadar kolay harcanamaz diye düşünülürdü eminim....ama ben butona daha sert bakardım.... sonra basarmıydım ..... hayır yine basmazdım herhalde ama tereddüt ederdim çok fazla...arzulardım nelerolup biteceğini görmeyi ynai işte o zaman çok daha farklı bir sorgu çökerdi beynime....ama basmadığım için yaşayacağım bir pişmanlık da olurdu içimde....tabi pişmanlığı düşünüp orada sonra basarmıydım bilemem....en nihayetinde sorgulamak beni tatmin edebilirdi...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sanırım ben sobanın sıcak olduğunu anlamak için elimin yanmasından ziyade terlemeyi yeterli buluyorum:D ikiside tercih meselesi....ama kimse diyemez ki sobada elini yakmayan sobanın sıcak olduğunu bilemez.....bilir... sadece elinde onu bildiğine, onu deneyimlediğine dair bir yanık izi olmaz:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bazen eli de yanmalı insanın o zaman...

 

sonuçtu hissedebildiğin sıcak, sobanın kendi sıcaklığın bir kısmı sadece... ne kadar sıcak olduğunu asla anlamayacaksın... koku duyumuz ve tat duyumuz bize neredeyse bir şey için hep aynı hissi verirler hadi bakalım, bir pastayı sadece görmek ve koklamakla deneyimleyelim o zaman... ıh ıh olmaz... tadına bakmalı insan, sen bana diyorsun ki, pastanın yakınına geldim, kokusunu aldım, bunu deneyimledim... bende sana diyorumki gel bir dilim bak şunun tadına...:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ölümle yaşam arasındaki tercihimi kendi üzerimde kullanırdım elbette. Sanatsal özgürlük diyor. O balığın yaşama özgürlüğüne ne oldu? Sınırları belirleyen yine bu özgürlüklerdir. Biri diğerinin sınırına geçemez.

 

Bu arada köfte çok fena olmuş ya :sick:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

hayatda blenderdaki suyun içindeki balık gibi değil mi zaten. biz gerçeği tıpkı burdaki balık gibi sadece blenderdaki su zannediyoruz. ya o suyun daha ötesi. en azından balık dışarıyı görüpte idrak edemiyor ya insanlar? onlara şuur, akıl verilmesine karşın niye ders almaz düşünmezler. o suyun dışı olduğunu gerçek olduğunu zannettiğimiz şeylerin birer yanılsama olduğunu ve tıpkı blenderdaki sanal gerçekliğin(su ve balık yani evren ve insan) blenderın tek bir düğmesine basarak yok olması gibi bu sanal gerçekliğinde bir gün yok olacağını bilmeliyiz...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...