Jump to content

İndigo ve Kristal Çocuklar


pithc

Önerilen Mesajlar

KRİSTAL ÇOCUKLAR

 

Devre sonu dediğimiz şu zamanda çok farklı, çok güzel ve çok özel çocuklarla karşı karşıyayız. Bu çocukların devre sonunda çok özel rolleri var. Bizler bu çocukların bir bölümüne İndigo çocuklar ve son yıllarda doğan diğer çocuklara da ki onların rolleri de çok farklıdır kristal çocuklar diyoruz.

 

Önce kısaca İndigo çocuklardan bahsedelim, İndigo ne demek, bu çocukların özellikleri nelerdir ve bu çocukların dünyamız için, gezegenimiz için rolleri nelerdir?

 

Yeni çağ dediğimiz ve dünya beşeri için yeni bir tekamül düzeyinin arifesinde olduğumuz şu günlerde, her şeydeki hızlı değişime paralel olarak, yeni doğan çocuklarda da değişiklikler var. 80'li yılların başlarından beri, belirgin niteliklere sahip çocuklar dünyaya gelmeye başladılar.

 

İndigo çocuk, bir dizi yeni ve olağandışı psikolojik nitelik sergileyen ve genelde daha önce belgelenmemiş bir davranış biçimi gösteren çocuktur. Bu yeni kalıpları görmezden gelmek potansiyel olarak bu değerli çocuklarda dengesizlik ve düş kırıklığı yaratmak demektir.

 

İndigo çocukların en belirgin özellikleri şunlardır;

1- Onlar dünyaya bir asalet duygusuyla gelirler ve öyle davranırlar.

2- Burada olmayı hak ettiklerini hisseder ve başkalarının bu hissi paylaşmadıklarını görünce çok şaşırırlar.

3- Kendi değerlerini bilmek onlar için bir sorun değildir.

4- Mutlak otorite karşısında zorluk yaşarlar.

5-Belli şeyleri kesinlikle yapmazlar Örneğin kuyruğa girmek gibi.

6- Ritüel, yönelimli ve yaratıcılık gerektirmeyen sistemler karşısında düş kırıklığı yaşarlar.

7- Herhangi bir sisteme uyum sağlamazlar ve sistem yıkıcılar gibi görünürler.

8- Kendi türleriyle birlikte olmadıklarında anti-sosyal görünürler.

9- Suçluluk duygusu verilerek disipline edilemezler.

10- İhtiyaçlarını bildirmekten çekinmezler.

 

İndigo çocuklar şu anda aşağı yukarı yedi ile yirmi beş yaşları arasında bulunuyorlar. Kristal çocuklar ile bazı ortak özellikleri paylaşmaktadırlar Her iki kuşakta son derece duyarlı ve psişiktir ve önemli yaşam amaçlarına sahiptirler. Aradaki esas fark onların mizaçları, zihinsel ve duygusal yapılarıdır.

 

Kristal çocuklardan önce gelen İndigo çocuklar, Kristal çocukların gelebilmeleri için yolu açmışlardır. Kristaller İndigo’ların çığır açışından yararlanan kuşaktır. İndigo’lar önden giderek, dürüstlükten yoksun her şeyi temizleyip yol açmaktadırlar. Sonra kristal çocuklar bu temizlenmiş yolu izleyerek daha güvenli bir dünyaya doğru ilerlemektedirler.

 

İndigo çocuklardan sonra, devre sonunda doğmakta olan Kristal çocukların da çok farklı özellikleri ve yüksek görevleri vardır.

 

Kristal çocuklarda fark edeceğiniz ilk şey; onların gözleridir; bunlar iri, nüfuz edici ve yaşlarının ötesinde bir bilgelikle size bakan gözlerdir. Onlar gözlerini sizin gözlerinize hipnotik bir biçimde kenetler ve o sırada ruhunuzu tüm çıplaklığıyla görürler.

 

Dünyamızda hızla çoğalan bu özel ve yeni çocuklar mutlu, sevinç verici ve bağışlayıcıdırlar. Aşağı yukarı sıfır-yedi yaş arasındadırlar. İndigo’ların tersine, Kristal çocuklar çok mutlu ve sakin yaradılışlıdırlar. Kuşkusuz onlar da öfkeyle bağırıp çağırıp tepinebilirler ama büyük ölçüde bağışlayıcıdırlar.

 

Kristal çocuklar, bir kuvars kristalinin prizma etkisi gibi, pastel tonlarda, güzel, çok renkli, hareli auralara sahiptirler. Bu kuşak ayrıca kristallere ve kayalara karşı büyük bir ilgi duyar. Kristal çocuklar ismi bu nedenle ortaya çıkmıştır.

 

Kristal çocukların özellikleri şunlardır;

1- Çoğunlukla 1995'te ve o yıldan sonra doğmuşlardır.

2- Yoğun, uzun ve dikkatli bakan iri gözleri vardır.

3- Mıknatıs gibi çeken manyetik kişiliklere sahiptirler.

4- Son derece sevecendirler.

5- Çoklukla geç konuşmaya başlarlar.

6- Müzik yönelimlidirler ve konuşmaya başlamadan önce, şarkı söylemeye başlayabilirler.

7- İletişim kurmak için telepatiyi ve kendi yarattıkları işaret dilini kullanırlar.

8- Onlara yanlışlıkla, otizm ya da Asperger sendromu tanısı koyulabilir.

9- Sakin, tatlı ve şefkatlidirler.

10- Başkalarını bağışlayıcıdırlar.

11- Son derece duyarlı ve empatiktirler.

12- Doğaya ve hayvanlara çok bağlılık duyarlar.

13- Şifacılık yetenekleri sergilerler.

14- Kristaller ve kayalar ile çok ilgilenirler.

15- Sık sık meleklerden, rehber ruhlardan ve geçmiş yaşam anılarından söz ederler

16- Son derece sanatçı ve yaratıcıdırlar.

17 - Vejetaryen yemeklerini ve meyve sularını etli yiyeceklere ve yemeklere yeğlerler. 18- Şaşırtıcı bir denge duygusuna sahip, korkusuz araştırıcılar ve tırmanıcılar olabilirler.

 

1995 yılı birçok insanın kemirici bir huzursuzluk duyduğu bir yıldı. O yıl birçok birey çok derin ruhsal deneyimler geçirdi. Kristal çocukların o tarihte gelmeye başlamaları tesadüf değildir. Onlar, yetişkinlerin en sonunda çocukların daha yüksek titreşimleri ve daha saf yaşam biçimleri için hazır olduklarını biliyorlardı. İlk gelen kristaller, 1995'in yüksek düzeyli bebeklerin kitlesel gelişi için uygun olacağı sinyalini vermiş olanlardı. Doğan kristallerin sayısı artmayı sürdürmektedir ve her yılın yeni doğan kristal çocukları; giderek artan derinlikte, ruhsal yetenekleri gözler önüne sermektedirler ve daha da sereceklerdir.

 

Kristal çocukların bu yetenekleri çoğu zaman bilimsel olarak açıklanamadığından maalesef bu çocuklara Otistik tanısı konmaktadır. Oysa ki, Otizmin tanısal kriterleri çok açıktır; otistik kişi öteki insanlardan kopuk bir halde, kendi dünyasında yaşar. Otistik kişi, başkalarıyla iletişim kurmaya ilgi duymadığı için konuşmaz. Kristal çocuklar ise bunun tam tersidir; onlar geçmiş tüm kuşaklar arasında insanlara en bağlı, konuşkan, ilgili ve sokulgan olanlarıdır. Onlar ayrıca felsefidirler ve ruhsal olarak yeteneklidirler, görülmemiş bir sevecenlik ve duyarlılık düzeyi sergilerler.

 

Eğer biz bu çocuklara hastalık damgasını vurarak ve ilaçlarla uyuşturarak bize boyun eğmeye zorlarsak, semavi alem tarafından gönderilen bir armağanı zayıf düşürmüş oluruz ve daha kök salmadan bir uygarlığı yıkmış oluruz. Allah'tan bize kristal çocukları gönderen aynı semavi alem, bu çocukları savunanlara ve destekleyenlere yardım etmektedirler.

 

Kristal çocuklarla ilgili her şey, daha onların döllenmelerinden itibaren olağanüstü şekilde gelişmeye başlar. Doğdukları andan itibaren gözlerinde çok güçlü ve bilen bir bakış vardır ve her zaman her durumda sakin ve güvenli davranırlar. Bu anlamlı ve yoğun gözler, Kristal çocukların yaşamda geç konuşmaya başlamalarının nedenlerinden biridir, çünkü onlar sadece gözleriyle bir çok şeyi ifade edebilirler. Gözleri, yetişkinler üzerinde sahip oldukları hipnotize edici gücün bir parçasıdır. Kristal çocuklar insanların dış görünüşlerinin ötesini görür... Onlar içsel, ruhsal ışığı görürler ve her şeyi içlerine alırken gözleri huşuyla açılır. Onların gözleri derin ruhsal anlayışlarını yansıtıyor. Bunlar meleklerin gözleri gibi sevecen, sabırlı ve şefkatli gözlerdir.

 

Kristallerden yayılan sevgi karşı konulmazdır. Normal olarak çocuklardan kaçınan insanlar bile kristal çocukların sıcak kişiliklerine, karşı konulmaz bir çekim hissederler.

 

Sadece kristal çocukların değil, onların anne ve babalarının da ruhsal olarak son derece duyarlı oldukları görülür. Çünkü bu çocukların ruhları, aşikar bir biçimde, onları ruhen besleyici bir ortamda yetiştirebilecek ana-babaları seçiyorlar. Kuşkusuz, ruhsal farkındalıktan yoksun ana-babalardan doğan çocuklar da var. Böyle durumlarda onların yakın aile çevrelerinden, büyükanne, dede, teyze, amca gibi, bu çocukların ruhsal bilgilerini ve yeteneklerini koruyup geliştirmelerine yardımcı olan son derece gelişkin insanların yardımlarıyla büyürler.

 

Kristal çocuklar doğuştan psişiktirler: Bebekken, melekleri ve hami varlıkları net bir biçimde görebilirler, insanların zihinlerini derin bir biçimde okuyabilirler ve bizlerin vizyonlarını görerek, bize güvenip güvenmeme konusunda kararlarını verirler.

 

Telepati, kristal çocukların dünyayı yalandan, aldatmacadan kurtarmalarını sağlayacak bir yetenekleridir. Bu çocuklar büyüdüklerinde bir politikacının ya da satıcının onları aldatıp aldatmadığını kesin olarak bileceklerdir ve bu dünyanın insanlarını dürüstçe yaşamaya zorlayacaklar.

 

Bazen kristal çocuklar transa girer ve bu sırada anne babalarını duymaz görünürler. Bu hal onlarda özellikle dışarıda, doğada olduklarında meydana gelir. Bu transa girme halinden dolayı da bu çocuklara otizm tanısı koyulabilmektedir. Bu yanlış bir tanıdır, çünkü bu anlarda, bu çocuklar dünyadan, sürekli değil, sadece geçici olarak, kısa bir süre için kopmaktadırlar.

 

Kristal çocuklar gezegenin ortak enerjisinden çok fazla etkilenirler. İnsan kitleleri korktuklarında ya da dünyayı değiştirecek bir olay meydana gelirken, onların moralleri bozulabilir ya da aşırı heyecanlanabilirler. Çünkü onlar başkalarının duygularını, kendi duygularıymış gibi hissediyorlar, onların burada bulunuş nedenlerinden biri de huzur ve barış koruyucuları olmalarıdır. Birisi huzur içinde olmadığında, bunu hissederler.

 

Kristal çocuklar sadece duygusal olarak değil, aynı zamanda fiziksel olarak da duyarlıdırlar. Yüksek sesli gürültüye, kalabalığa, ısı derecesine, dağınıklığa ve düzensizliğe, karışık ortamlara, yapay ve kimyasal maddelere karşı son derece duyarlıdırlar.

 

Kristal çocuklar doğuştan şifacıdırlar. Kalplerinde o kadar çok sevgi taşırlar ki, sadece mevcudiyetleri bile şifa verici bir etki yapar. Çok küçük kristal çocuklar bile enerjiyi derin şifalar verecek şekilde elleriyle, düşünceleriyle hatta kristallerle yönlendirmeyi iç güdüsel olarak bilirler.

 

Kristal çocuklar şifacılık yeteneklerine olağanüstü bir iman besliyor ve hiç kuşkusuz, onların çok etkili şifacılar olmalarının bir nedeni de budur. Bu çocuklar sadece fiziksel bedenleri değil, insanların kalplerini de şifalandırıyorlar ve insanlara şunları sağlıyorlar: Duygusal şifa, teselli, şefkat ve öğüt vermek. İşte bu sevgileri sunmak kristal çocukların ortak misyonudur. Onlar bize sevgiyi alıp, kabul etmeyi öğretiyorlar.

 

Kayaların, çiçeklerin arasında ve su kenarında oynamayı tercih ederler. Hayvanlar üzerinde hipnotik bir etki yaparlar. Hayvanlar bu çocukların masumiyetini hisseder, bu yüzden birbirleriyle sevgi-dalga boyunda iletişim kurup birbirlerini anlarlar. Hayvanlarla dost olmaya ek olarak, doğaya yönelik çok derin empatileri vardır. Hayvanların, böceklerin ve bitkilerin duygularını ve duyumlarını hissederler ve onlarla iletişim kurarlar. Bu çocuklar ileride bize doğanın gizemini ve her şeyin canlı olduğunu öğretecek ve onları fark etmemizi sağlayacaklardır.

 

Bizler; bu olağanüstü ve özel çocukların yetişkin koruyucuları olarak onlara dünyasal yaşamı öğretmeliyiz. Bu onların, psişik olarak açık kalmalarına yardım eder, onlara düşük enerjileri temizlemeyi öğretmeli ve onları bilgiyle güçlendirmeyi amaç edinmeliyiz. Bizler bu çocuklara, bu güzel çiçek tomurcuklarına iyi bakıp, onların açılıp, serpilmelerine yardımcı olmalıyız. Çünkü onlar bu dünyada çok özel nedenlerle bulunuyor.

 

İNDİGO ÇOCUKLARIN ORTAK ÖZELLİKLERİ

 

1-Onlar dünyaya bir asalet duygusuyla gelir ve çoğunlukla da öyle davranırlar.

2-"Burada olmayı hak ettiklerini" hisseder ve başkalarının bu hissi paylaşmadıklarını görünce çok şaşırırlar.

3-Kendi değerlerini iyi bilirler.

4-Mutlak otorite karşısında zorluk yaşarlar.

5-Ritüel- yönelimli ve yaratıcı düşünce gerektirmeyen sistemlerde düş kırıklığı yaşarlar.

6-Çoğunlukla , evde ve okulda işleri yapmanın daha iyi yollarını görürler, bu da onların " sistem yıkıcılar"( herhangi bir sisteme uyum sağlayamayanlar) gibi görünmelerine neden olur.

7-Suçluluk duygusu verilerek disipline sokulmaya karşılık vermeyeceklerdir.

8-İhtiyaçlarını bildirmekten çekinmezler.

 

İNDİGO ÇOCUK TİPLERİ

 

İNSANCIL:Kitlelerle çalışacak olan gruptur. Yarının doktorları , avukatları,öğretmenleri,tüccarları,işadamları ve siyasetçileridir. Herkesle son derece dostça konuşurlar ve güçlü fikirlere sahiptirler. Biraz sakar ve dağınıktırlar.

 

KAVRAMCI:İnsanlardan çok projelerle ilgilenirler. Yarının mühendisleri , mimarları, tasarımcıları, astronotları, pilotları ve subayları olacaklardır. Atletik yapıdadırlar. Etrafındakileri yönetme eğilimi vardır.

 

SANATÇIiğer indigolardan çok daha duyarlıdır ve genelde daha ufak tefektirler. Sanatla ilgilenirler ve yaratıcıdırlar. Yarının öğretmenleri ve sanatçılarıdırlar.

 

BOYUTLAR ARASI:Diğer indigolardan daha iri yapılıdırlar. Onlar dünyaya yeni felsefeleri getirecek olanlardır.

 

İNDİGO ÇOCUKLARI YETİŞTİRİRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR

 

•Sınırlar koyarken yaratıcı olun.

•Bu çocuklara, yetişkin sorumluluk vermeden onlar yetişkinlermiş yada yaşıtlarınızmış gibi davranırlar. Onları büyüklük taslamadan ve küçümsemeden dinleyin , saygı gösterin.

•Eğer onları sevdiğinizi söyler, ama saygısızca davranırsanız , onlar size güvenmeyeceklerdir.

•Bir indigo çocuğu yüzünden ve gözlerinden hemen tanıyabilirsiniz, onlar çok yaşlı, derin ve bilge bir ifadeye sahiptirler.

 

İNDİGO ÇOCUĞU DİSİPLİNE SOKMAK

 

1-Çocuğu her zaman bilgilendirin ve işin içine katın.

2-Basit açıklamalarla potansiyel yanlış anlamayı önleyin.

3-Çocuğunuza tepkisel davranmayın.

4-Emirler vermekten kaçının.

5-Bir durumu ortaya çıktığı anda çözüme kavuşturun.

6-Çocuğunuza vurmayın ve kaba sözler söylemeyin.

7-Sevginizi açıkça gösterin.

 

Sevgiler ve saygılar

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu yazıyı bir rus gazetesinin internet sitesinden, nişanlım türkçeye çevirmişti.

A.G

Bazen bazı çocuklar büyüleyici hüner ve alışılmamış yeteneklerle doğarlar.

Boriska adında normal dışı bir çocuğun bir hikayesini anlatıyorumki bu çocuk

Volgograd ülkesinin kuzeyini ziyaret eden üyelerden birisi.genellikle belirtilen

yer Medvedetskaya grayada.

Hayal edebiliyormusun;gece herkes kamp ateşinin çevresinde oturuken 7 yaşlarında

ufak bir çocuk birden dikkat çekti.Yukarı dönerek onlara marsdaki hayat,orada

bulunanlar ve onların dünyaya uçuşları hakkında şeyler söylemek

istedi.Tanıklardan biri paylaştı,sessizlik devam etti.İnanılmazdı.

Kocaman gözlü ufak çocuk Martion uygarlığı hakkında görkemli bir hikaye, mega

sehirler,onların uzay gemileri ve farklı gezegenlere yapılan uçuşlar,mükemmel

ülke Lemuria,Marsdan indiğinden beri bildiği detaylarla ilgili olarak hayat ve

ordaki arkadasları hakkında konuşuyordu.

Gecenin sisi çevreyi kaplamıştı ve engin koyu gökyüzü,sayısız ufak parlak

yıldızların altında bir sırrı gizliyordu.Hikayesi birbuçuk saatte son buldu.Biri

anlatımı kaydedecek kadar uyanık davrandı.

 

 

Birçok kişi iki farklı nedenden dolayı şaşkına döndü.Birincisi;çocuk ender

bulunacak bilgilere sahipti.Çocuğun zekası 7 yasındaki bir çocuğunkinden çok

farklıydı.Her profesör Lemurya,Lemuryalılar ve onların yaşam detayları hakkında

bu ifade şekline sahip değil.Okul kitaplarında bu ülkenin bilgilerini bulabilmek

mümkün olmayacak.Modern bilim diğer varlıkların hakkında yeterince kanıta sahip

olmamış.

İkincisi;biz hepimiz çocuğun doğal konuşmasından dolayı hayran olduk.Onun

yaşındakilerin kullanabileceği stilden çok uzaktı.Dünyanın ve marsın

geçmişindeki detaylar ve spesifik terminoloji bilgisi hepimizi hayran bıraktı.

Soruldu:Neden ilk bu yerde konuşmaya başladı?Belkide kamptaki birçok bilgili ve

açık bilinçli insanların atmosferinden etkilendi diye devam edildi.

Bunların hepsini uydurdu mu?

Arkadaşlarım şüpheli karşıladı.Bna göre çocuk geçmiş yasamından hafızasında

kalanları paylasıyor.Onların bildiği herhangi bir hikayeyi böylesine saçmalamak

mümkün değil.

Bugün,Borisin ailesi ile birlikteliğimizden ve çocuk hakkında daha iyi bilgi

edindikten sonra;kamp atesinin cevresindeki konuşmaları daha iyi

özümsedim.Volonski sehrinin Suburhan hastanesinde doğmuş.Ofis belgelerine göre

doğum yeri:Volgograd ülkesinin Zhirnovsk kasabası olarak görülüyor.Doğum

tarihi:11 ocak.1996(belki astrologlar için yardımcı bir bilgi olabilir.)

Ailesi mükemmel insanlar gibi görünüyor.Annesi Nadezha halk kliniğinde

dermotolog.Volgograd Medical İnstituden 1991de mezun olmuş.Babası emekli

memur.Çocuklarının içindeki sırrı biri belirttiğinde ikiside mutlu oluyor.Aynı

zamanda çocuklarının gelişimine dikkat ediyor ve gözlemliyorlar.

Boriska doğduktan sonra şunu gördümki;o 15 gün içinde annesini başını dik

tutarak çağırabiliyordu.İlk kelimesi"baba" olmuş ve kısa sürede konuşmuş.İlk

cümlesini kurduğunda"çivi istiyorum"demiş;bu kısa cümleyi duvardaki çiviyi

farkettiğinde söylemiş.En çok dikkati çeken;onun entellektuel

yeteneğinin,fiziksel özelliğine baskın olması.

Bu yetenek kendi kendine nasıl gelişti?

Daha bir yasındayken ona mektupları vermeye basladım.(Nikiton sisteminde

belirtilen) ve birbuçuk yasında geniş gazete yazılarını okuyabileceğini tahmin

ettim.Renkleri ve tonları tanıması uzun süre almadı.2 yasında boyamaya basladı.2

yası bittiğinde onu çocukların bakıldığı merkeze götürdük.Öğretmenleri

yetenekleri,düşüncelerindeki farklılıklar karsısında şaşkın kaldı.Çocuk

ayrıcalıklı hafızası ve yeni bilgileri almadaki inanılmaz yeteneğini

geliştiriyordu.Bununla beraber ailesi şunun farkına vardıki;çocukları bilgileri

herhengi bir yerden kendi yöntemleriyle elde etmeye basladı.

Hiçkimse,hiçbir zaman Nadya diye çağırılışını düşünmedi.Ama bazen o lotus

pozisyonunda oturuyor ve bu konuşmalara başlıyordu.Mars,uzak uygarlıklar,gezegen

sistemi hakkında konuşuyordu.Kulaklarımıza inanamıyorduk.Nasıl bir çocuk

bilebilirdi bunu?Cosmos,dünyaların sonsuz hikayeleri ve gökler 2 yasından sonra

onun için normal günlük konulardı.

Marsdaki hayatı konuşmaya basladığında gerçek şuki;gezegen hala yerindeydi ama

güçlü ve yıkıcı felaketlerin neticesinde atmosferini kaybetmişti.Ve bugünlerde

üzerinde yasayanlar toprak altındaki şehirlerde yaşamak zorunda kaldı.O,bu

olayların arkasından dünyaya doğru uçtu.Öyle görünüyorki;Borska kendi uzay

gemisini kullanıyordu.Bu Lemurya uygarlığı boyunca devam etti.Gözleri önünde

ölen Lemuryalı arkadaşı vardı.

Büyük afet dünyadaki yerini almıştı.Gigantic şiddetli sular tarafından yok

edildi Ve aniden ağır bir kaya yapıların üzerine düştü.Boriska dediki:"arkadasım

oradaydı,onu kurtaramadım.Biz tekrar görüşeceğiz onunla bu hayatta."

Çocuk dün olmuş gibi Lemuryanın düşüşünün tam resmini gözünde canlandırdı.Kendi

hatası olduğunu düşünerek;en iyi arkadasının ölümü onu kederlendirdi.

Birgün Ernst Muldashev tarafından yazılmış"nereden geliyoruz?"adlı kitabı

annesinin çantasında gördü. Bu keşfin çocukta neden olduğu mutluluk ve

büyülenmişlik görülmeye degerdi.O, sayfalar arasında saatlerce dolaşarak,Tibet

fotoğraflarına ve Lemuryalıların kabataslak resimlerine baktı.Daha sonrada

Lemuryalıların yüksek zekaları hakkında konuşmaya başladı.

Fakat Lemuria varlığı bundan 800.000 yıl önce bitti diye çocuğun ifadelerine

tepki gösterdim.Lemuryalılar 9 metre boyundaydılar öyle değilmi?Bütün bunları

nasıl hatırlayabilirsin?

-Hatırladım..diye tekrarladı.

Daha sonra çocuk,Muldashev tarafından yazılan diğer kitaptakileri hatırlamaya

başladı.(Tanrının şehrinin araştırması.)Kitap başlıca eski mezarlar ve

piramidler hakkındaydı.Borishka kesin olarak şunu ifade ettiki;insanlar

bilgiyi-ilmi piramidlerin birinin altında bulacaklar.(Heops piramidi değil.)O

piramid henüz daha keşfedilmedi.

Sphinx açıldığında hayat degişecek dedi. ve ekledi"büyük sphinx biryerde

açılmaya basladı"fakat nerede olduğunu kesin olarak hatırlamıyor.

Çocuk aynı zamanda Maya uygarlığı hakkında büyük hırs ve istekle

konuşuyordu.Çocuğa nazaran biz bu mükemmel uygarlık ve onların insanları

hakkında çok az bilgiye sahibiz.

En enteresanı Boriska bugünlerde özel birinin dünyaya doğmasının zamanı

geldiğini düşünüyordu.Gezegenlerin tekrar doğusu yaklaşıyordu.Yeni ilim mükemmel

istek farklı dünya mantalitelerinin içinde olacak.

-Bu yetenekli çocuklar hakkında nasıl bilgi sahibisin ve bu neden oluyor?Haberin

varmıki onlar"İndigo Çocuklar" diye çağırılıyorlar.

-Biliyorumki onlar doğmaya başladılar.Bununla birlikte sehrimde onlardan biriyle

henüz karsılaşmadım.Belkide Yulsa Petrova adında bir kız olabilir.Bana inanan bu

kız daha 1 yasında.Diğerleri basitca benim hikayelerime güldü.Dünyada birşeyler

oluyor,neden bu çocuklar önemsenmiyor?Bunlar insanlara yardımcı

olabilecekler.Kutuplar yer değiştirecek.Kıtalardan biriyle ilgili ilk büyük

felaket 2009 yılında olacak.Diğer bir kıtanınki ise 2013 yılında.Bu daha harp

edici olacak.

 

 

-Hayatının bu felaketler sonucunda sona ermesinden korkmuyormusun?

-Hayır korkmuyorum.Halihazırda marsdaki bu felaketlerde bulundum.Orada bizdeki

gibi hala insanlar yaşıyor.Fakat nükleer savaştan sonra hersey yanıp yıkıldı.Bu

insanlardan bazıları yaşamayı bildi.Bunlar yeni silahlar ve sığınaklar

yaptılar.Kıtalar fazla büyük olmasada kıtalararası değişiklikler oldu.Martionlar

gaz soluyorlar.Onlar bizim gezegenimize geldiklerinde hepsi pipoları ile duruyor

ve duman içinde soluyorlardı.

Senin tercihin oksijen solumakmı?

-ilk önce sen bu vücut içindesin(yani o)oksijen solumak zorundasın.Bununla

birlikte Martionlar bu havayı sevmez.Çünki yaşlanmaya sebep oluyor.Martionların

hepsi gençtir ve 30-35 yas arasındadır.Bu tipteki Martion çocuklarının miktarı

her sene çoğalmakta.

 

 

-Boris;neden bizim uzay istasyonlarımız marsa erişemeden kaza geçiriyor?

-Mars onları yok etmeye hedefli özel sinyaller gönderir.Bu istasyonlar zararlı

radyasyonlar içerir.

Onun radyasyona dair bu bilgisi beni hayran bıraktı.Bu tamamen doğru.1988

yılında Volzhsky yerlisi olan ve duyumsal güçlere sahip Yuri Lushnichenko,sovyet

liderleri ilk sovyet istasyonları Fobus1 ve fobus2 nin kaçınılmaz kazaları

hakkında uyarmaya kalkıştı. O,aynı zamanda gezegenlerin yaydığı radyasyonların

zararlı ve tehlkeli olduğunu belirtti.

ne yazıkki kimse ona inanmadı.

-Çok yönlü boyutlar hakkında ne biliyorsun?Şunu biliyormusunki;trajektörlere

direk olarak uçmamalı fakat 3 boyutlu uzayın içinde manevra yapmalı..

Boriska birden ayagını yukarı cekti ve Ufo gerçekleri hakkında bildiklerini

dökmeye başladı."biz kısa sürede havalanıp dünyaya indik"

Çocuk tebeşiri aldı ve yuvarlak objeyi tahtaya çizmeye basladı."O; 6 tabakadan

olusuyor."dedi."%25en dış tabaka;dayanıklı metalden yapılmış,%30 ikinci tabaka

lastiğe benzer bir maddeden yapılmış,3.tabakanın %30u bir önceki metali

kapsıyor,son %4ise özel manyetik bir tabakadan oluşuyor"Eğer biz bu manyetik

tabakayı enerji ile sarj edebilsek bu makinalar uzaydaki herhengi bir yere

uçabilir.

-Boriskanın yerine getirecek özel bir misyonumu var?

Bu soruları onun kendisine ve ailesine arz ettim.

Babası,annesinin söyleyebileceklerini tahmin ettiğini söylüyor.Diyorki:Onun

dünyanın geleceği hakkında birseyler bildiğini söylüyor ve bu bilgilerin

gelecekte önemli bir yer tutacağını belirtiyor.

-Boris bunları nasıl bilebiliyorsun?

-Bunlar benim içimde.

-Boris insanlar neden hastalanır bize söylermisin?

-Hastalıklar insanların uygun sekilde birlikte yaşamayı beceremediklerinden

dolayı geliyor.Kozmik yarını beklemek zorundasın.Biri gerekmedikçe insanların

alınyazılarını yüzüne gözüne bulaştırmamalı.İnsanlar geçmişteki hatalarından

dolayı acı çekmemeli ama daha önce bildirilmiş olanlarla temas halinde olmalı ve

bu yükseklikteki gelişmeyi denemeli ve rüyaları keşfetmeye yönelmeli.(bunlar

çocuğun kullandığı tam kelimelerdi.)

Sıcak kalpli ve daha fazla sempatik olmak zorundasın.Biri sana

vurabilir;düşmanını kucakla;kendinden özür dile ve onun önünde diz çök.Biri

senden nefret edebilir;bütün aşkınla bağlılıkla sev ve affını iste.Bunlar aşkın

ve alçakgönüllülüğün kurallarıdır.Lemuryalıların neden öldüklerini

biliyormusun?Onlar spirütalizmi geliştirmeyi beceremediler.Onlar kader

yazgısının yolundan çıktılar.Böylece gezegenin bastan basa tümü

yıkılıyor.Sihirli yol çıkmaz sokağı gösteriyor,Gerçek sihir aşktır.

-Bunları nasıl biliyorsun_

-Biliyorum;KAİLİS

-Sen ne dedin?

-Dedimki;MERHABA..Bu benim gezegenimin lisanı.

 

 

alıntı: hafif.org

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

HÜRRİYET GAZETESİ'NDEKİ KRİSTAL ÇOCUKLAR HABERİ

 

KRİSTAL ÇOCUKLAR

 

Yeni kuşak çocuklara verilen ad, "kristal." Önceki kuşaklardan farklı özellikler taşıyan bu çocuklar, birçok bakımdan ideal özellikler taşıyor. Indigo çocuklardan sonra kristal çocuklarla tanışalım. Bunun için kristal çocuk mail grubunun kurucusu ve 2 yaşında bir kristal çocuk annesi Burçak Alkanliyla konuştum. Aklınıza takılanları ona sorun, memnun olacaktır.

 

Kristal çocuğunuz olduğunu nasıl anladınız?

Kızım 11 aylık iken Reiki l'e inisiye oldum. Öğretmen, kızımı bir alerji problemi için gördüğünde onun bir kristal çocuk olduğunu söyledi. Ben de bunun ne olduğunu merak edip internet üzerinde araştırmaya başladım, ama fazla bilgi bulamadım. Bir de aynı tarihlerde kendi bebek-çocuk grubumdan dolayı girmiş olduğum indigoturks adlı bir grup vardı. Oradan kendim bir araştırma projesi olarak grubun kurucusu Mehmet Karaarslan'ın da desteğiyle Kristal Çocuklar grubunu kurdum. Ocak 2004'de Kristal Çocuklar adlı kitabın bilgisi de gelince bütün parçalar yerine oturmaya başladı.

 

Nedir "kristal çocuk"?

Kristal Çocuklar, dünyaya 1998 yılında az sayıda, 2000 yılındaysa önemli sayıda gelmeye başladılar. Kristal Çocuklar, öncelikle berrak kristal olan auraları ile tanınırlar. Kristal hayat rengi, pişmanlık duymadan ve neşeyle bir ayna olmayı öğrenir. Birbirleriyle sadece 5 dakika konuştuktan sonra iletişim kurma şekli de dahil, karşısındaki insanın yaptığı her şeyin aynısını yaparlar. Bizler de onlardan hayat derslerimizi gözden geçirip ahenkle, barış içinde ve sevgiyle çok boyutlu yaşama şekillerini öğreniriz. Onlar kalp savaşçılarıdır ve bize kalp çakra, yani koşulsuz sevgiyle davranabilmemizi öğretirler.

 

İndigo çocuktan farkı nedir?

Kristal Çocuklar, insan evrimindeki yeni basamağı temsil ederler. İndigo Çocukları izlerler. Misyonları, İndigolar tarafından başlatılmış olan işi bitirmektir. İndigo Çocuklar "Sistem Yıkıcılardır", eski ve sınırlı düşünme yollarını sökmeye ve ortadan kaldırmaya gelmişlerdir. Kristal Çocuklar ise yenilenme ve yeniden yapılanma sürecini başlatmışlardır. İndigo çocuklarda, enerji, yıkım için hızlı bir şekilde, Kristallerde ise daha yavaş bir enerji akar. Maddi dünyada kendi gerçekliğinizi dış hareketlerle kontrol etmek için acele etmeye ihtiyaç olmadığını anlamak. Bu yüzden Kristal Çocuklar bizi neredeyse daha yavaş olmaya ve onların da yaptığı gibi enerjinin akmasına, keşfetmeye, yaratmaya ve deneyimlemeye yeterli zaman olduğunu anlamak için zorlayacaklar.

 

Siz, bir anne olarak ne gibi deneyimler yaşıyorsunuz çocuğunuzla?

Bunların çoğu dikkat çekecek şekilde kızımda var: Yoğun bir konsantrasyon ve dikkate sahip, çok sevecen, şefkatli ve sıcakkanlı, müziğe yatkın, şarkı söyleyip dans etmeyi çok seviyor. 2 yaşında ve her istediğini ifade edebiliyor. Doğduğundan beri aramızda telepatik iletişim oluyor, duyarlı bir yapısı var, hayvanlara deli oluyor; 11 aylıkken süt proteinine alerjisi ortaya çıktığında reikiye götürmüştüm, çok uyumluydu, hiç sorun çıkarmadı, şifa verilmesine izin verdi. Geceleri sık, sık uyanıp ağlıyor, yatıştırmam gerekiyor, sanatı çok seviyor, eti çok sevmiyor, sebze ile karıştınp az miktarda yedirebiliyorum, evde ve parkta her tümseğe çıkıyor, yoga yapmayı seviyor. Yıkanmayı ve yüzmeyi çok seviyor, arkadaş canlısı. Gelişimim hızlandı diyebilirim. Daha dürüst ve korkusuz olduk sanki.

 

Çocuğa böyle bir sınıflandırma yapmak (yani kristal çocuk demek) doğru mu? Ebeveyn tarafından fark edilmezse ne olur?

Sınıflandırma yapmak derken ben insanların arasında yapılan ayrımcılığa karşıyım, ancak bu demek değildir ki her çocuk aynı eğitimi alsın. Bazen üstün zekalı çocuğu olan aileler yakınıyorlar öğretmenler eğitim sistemi onlara göre tasarlanmamış ve ziyan oluyorlar diye. Tabi Kristal Çocuklara göre uygun eğitim sistemleri de var Waldorf ve Montessori gibi. Ancak bunları Türkiye ye ithal etmek zor. Hem kesin bunları ödemeye gücü de yetmez. Dolayısıyla çocuğa anlayış, en ortamında sevgi sunmak ve gelişmek istedikleri yönde hareket etmelerine izin vermek dışında çok bir kural yok. Önemli olan ailelerin bilinçlenmesi ve onlara gerektiği gibi davranmaları. Ebeveyn tarafından fark edilmemesi çok önemli değil, nasılsa çocuk kendini fark ettirecektir.

 

Ebeveynlerin onlara saygı duyması ve uzlaşmayı öğrenmesi çok önemlidir. Yoksa bu güçlü enerji ebeveyn veya bakıcının hiç kazanmayacağı güç mücadelelerinde kullanılacaktır. Ayrıca Kristal Çocuklar, korku hakkında bir anlayışa ve kavrayışa sahip değillerdir. Onlar her zaman güvende olduklarını bilirler ve riskli veya aptalca görünen bir davranışta bulunarak ebeveyni veya bakıcıyı deli ederler. Sıklıkla onlar için "tehlikeli" olabilecek bazı davranış biçimlerinin ebeveynleri tarafından sevecenlikle neden öyle olduğunun gösterilmesine ihtiyaç duyarlar. Kristal Çocuğa ebeveynlik etmek gerçek bir meydan okuma olabilir. Kristal Çocukların ebeveynleri çocuklarına istikrarlı bir ev sağlamak üzere kendi problemleri hakkında çalışmaya istekli olmalıdırlar.

 

Kristal çocuklarla ilgili ne gibi çalışmalarınız var?

Bebek-çocuk fuarında bir stand açıp yeni çocukları ailelere tanıtmayı istiyorum ancak bu konuda sponsora ihtiyacımız var. Yardımcı olabilecek firmalar benimle kontak kurabilirlerse çok sevinirim: [email protected]. Web siteleri hazırlıyoruz. Bunlardan biri indigoturkiye.com, haftaya açılacak. Çocuk ve ana-baba ilişkisi üzerine bir diğeri hazırlanıyor. Bu sitelere çeviriler yapıyorum. İndigo yahoo grupları(http://groups.yahoo.com/group/yenicocuklar) ve indigochildren.meetup.com olarak intemetten toplantılar organize edip diğer ebeveynlerle biraraya gelip tartışıp kendimizi geliştiriyoruz. Seneye kızımın ev öğretmeniyle birlikte bir yuva açmayı planlıyoruz. Burada Kristal Çocuklar ve İndigolar eğitim görecekler. Burada belirleyici olacak nokta ise ebeveynlerin bilinçliliği.

 

Hayvanlara yardım etmek isteyenler

Genellikle büyük bebeklerdir ve sıklıkla vücutlarına oranla çok büyük kafaları vardır. Geniş, içe işleyen gözleri vardır ve uzun süre insanlara bakarlar. Duygusal olarak, genellikle çok sakin, iyi bebeklerdir ve annelerine çok sağlam bir şekilde bağlanacaklardır. Bu sağlam bağ, onlar 4-5 yaşına gelene kadar sürebilir ve "bağımlılık" davranışı olarak yorumlanabilir. Ayrıca onlar çok sevecen çocuklardır, sıklıkla sıkıntıda olan insan ve hayvanlara yardım etmek ve onları iyileştirmek isteyeceklerdir. Gıdaya karşı da çok hassas olabilir, gıda alerjisi geliştirebilirler.

 

Otizm tanısı koyulabilir, çünkü aile bireyleriyle telepati yetenekleriyle anlaşıyorlardı. Bazen 4-5 yaşına kadar konuşmazlar. Ev dışında sosyalleşmeye başladıklarında telepatik olmayanların varlığını öğrenip niçin konuşmak gerektiğini anlamaya başlarlar. Zihinleri yoluyla vücutlarındaki fiziksel değişikliklere etki yaparak kendi kendilerini tedavi edebilirler. Son derece sanatçı ve yaratıcıdırlar. Vejetaryen yemeklerini ve meyve sularını "normal yiyeceklere" tercih ederler. Şaşırtıcı bir denge duygusuna sahip, korkusuz araştırıcılar ve tırmanıcılardır.

 

 

 

 

 

Zeynep Bölükbaşı

 

Hürriyet - Kelebek eki

22 Ekim 2004

--------------------

INDIGO TIPLERI:

 

Jan Tober: Farkli Indigo tipleri var midir? Eger varsa onlar nedir, ve Özellikleri nelerdir?

 

Nancy Ann Tappe: Dört farkli tip vardir ve her birinin bir amaci vardir:

 

1. INSANCIL: birincisi, kitlelerle birlikte çalisacak olan insancil indigodur. Onlar yarinin doktorlari, avukatlari, ögretmenleri, tüccarlari, isadamlari ve siyasetçileridir. Onlar, kitlelere hizmet edecekler, ve onlar hiperaktiftirler. Ayrica, son derece sosyaldirler. Her zaman herkesle son derece dostça konusurlar. Ve çok güçlü fikir ve kanilara sahiptirler. Ayrica, dedigim gibi, hiperaktif ve biraz sakardirlar, ve bazen frene basmayi unutup hizla duvara çarpacaklardir. Onlar tek bir oyuncakla oynamayi bilmezler. Her seyi ortaya döker ve sonra oyuncaklarin çogunu hiç ellemeyebilirler. Onlarin gidip odalarini toplamalarini istiyorsaniz, bunu kendilerine defalarca hatirlatmaniz gerekebilir, çünkü dikkatleri kolayca baska seylere kayabilir. Onlar odalarina gidip ortaligi toplamaya baslarlar, ama bu bir kitap dikkatlerini çekinceye kadar sürer. Sonra o kitabi alip okumaya baslarlar, çünkü onlar birer kitap kurdudur.

 

2. KAVRAMCI: Ikinci tip, kavramci Indigodur. Kavramci Indigo, insanlardan çok projelerle ilgilenir. Onlar yarinin mühendisleri, mimarlari, tasarimcilari, astronotlari, pilotlari ve subaylari olacaklar. Onlar sakar degildir ve çocukken, çogunlukla, çok atletik olurlar. Onlarin yönetme sorunlari vardir, ve en çok yönetmeye çalistiklari kisi, eger oglansalar, anneleridir. Kizlar babalarini yönetmeye çalisirlar. Eger bunda basarili olurlarsa, bu büyük bir sorun olabilir. Bu indigo tipi ergenlik çaginda bagimliliklara, özellikle de uyusturucu haplara egilim gösterir. Ana-babasinin onun davranislarini yakindan izlemesi gerekir: ve o saklanmaya ya da Odama girmeyin gibi laflar etmeye basladiginda, annesinin onun odasini arastirmasi gerekir.

 

3. SANATÇI: Üçüncü tip, sanatçi indigodur. Bu indigo, digerlerinden çok daha duyarlidir ve, genelde, daha ufak tefektir. Onlar daha çok sanatla ilgilenirler. Yaraticidirlar, onlar yarinin ögretmenleri ve sanatçilari olacaklar. Her neyle ilgilenirlerse ilgilensinler, onun yaratici yaninda olacaklar. Eger tip alanina girerlerse, cerrah ya da arastirmaci olabilirler. Güzel sanatlar alanina girdiklerinde, yaraticinin yaraticisi olurlar. Dört ila on yaslari arasinda, on-bes farkli yaratici sanati ele alabilir, biriyle bes dakika ilgilenip birakabilirler. Bu yüzden, ressamlarin ve müzisyenlerin annelerine hep,Aletleri satin almayin, kiralayin,derim. Sanatçi Indigo bes-alti farkli müzik aleti de çalisabilir, sonra ergenlik çagina geldiginde, onlardan birini ya da bir baska sanat dalini seçip onun sanatçisi olabilir.

 

4. BOYUTLARARASI: Dördüncü tip, boyutlararasi indigodur. Onlar diger indigolardan daha iri yaridir, ve bir-iki yasindayken onlara hiçbir sey anlatamazsiniz. Onlar size,Bunu biliyorum. Bunu yapabilirim. Beni rahat birakin,diyeceklerdir. Onlar dünyaya yeni felsefeleri getirecek olanlardir. Çok daha iri yari olduklarindan ve diger üç tip gibi uyumlu olmadiklarindan, zorbalik da yapabilirler.

 

Kaynak: http://www.indigoturkiye.org

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

paylaşımın için teşekkürler.

 

ilginç bi haber.ama bi saçmalık ne kadar ilginç olablirse o kadar ilginç.

 

yaşam standartları yüksek ailelerin iyi yetiştirilmiş çocularından öte olmadıklarını düşünüorum.nie hiç kenar mahallerden çıkmıo bu indigo çocuklar falan.onu da merak ediorum tabii.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yazılanlardan fazla bir fark olmıcak ama ek yapmak istedim:

Neslimiz akıllanıyor; kristal çocuklar

Özel Dosyalar

 

 

 

 

Yeni bir Güneş doğunca; bilinçler değişecek, dünyanın ekseni ve manyetik kutuplar yer değiştirince iklimler değişecek, genetik yapımız etkilenecek; yeni bir insan nesli ortaya çıkacak. Bilinç düzeyleri bu yeni titreşim alanına ve manyetik yükselişe uygun olmayanlar, önümüzdeki 6 yıl içinde hastalıklar ve bilinçsizliğin neden olduğu kitlesel kazalarla ortadan kalkacaklar. Ya kalanlar? Onlar Yeni Çağ´ın yeni insan nesli... Geçen hafta İndigo Çocukları konuştuk, bu hafta ise Kristal Çocukları konuşacağız...

 

Kahinlerin ve astrologların en önemli sorunu önlerindeki çeşitli olasılıklardır, bu yüzden geleceğe yönelik tahminler yaparken, olabildiğince esnek ve çok anlama yönelik tahminlerde bulunurlar. Örneğin borsa ile ilgili tahminlerin yapılabilmesi için, bilimsel veriler gerekmektedir ama bu doğru verilerin gösterdiği doğrultuda, geleceğe yönelen eğrinin bir yerinde normaldışı bir karar verilmekte ve birşey değişmektedir; o zaman da eğim normalliğini yitirerek, farklılaşmaktadır. Eğer bu bir grafikse, sadece bir gelecek tahminidir ama bir gelecekçi için daha farklı şeyler de vardır ve özellikle de bilincin rolü önemlidir. Ama bu tür bir bilinç yeteneği herkesde yoktur; bu yeteneğe "Öngörü" denir...

 

Geleceği görebiliyoruz...

Klasik tanımlama olarak bir Öngörücü, olayları önceden görür yani zamanından önce görür ve aynı zamanda da detayları da vermeye çalışır. Bu tanımlama doğrultusunda, gelecekçiliğin "futurism" tanımı istatistik olasılık çalışmalarıyla, geleceği bir film gibi görme yeteneğinin birleşmesi şeklindedir. Böylesine bur bütünlüğün sağlandığı noktada, olaylar daha kesindirler, medyumların gelecek tahminlerindeki en büyük sıkıntısları veya yanılgıları bu birleşmeyi yapamamaları yüzündendir, geçmiş hakkında yeterince bilgileri yoktur ve bu nedenle de geleceğe yönelttikleri tahmin eğrisi eksik ya da hatalıdır. Uyandığınız zaman rüyanızı hatırlar, bir yere yazar, gerektiği anda hatırlar, her istediğiniz anda yeniden yaşar ve başkalarıyla tartışarak, ne anlama geldiğini soruşturursunuz; Bilinçaltından gelen küçük bir ses, bize birşeyler söyler ama bu ses her zaman aynı değildir, farklıdır, bu bir ilişkidir ama nereyle diye sormak gerekir. Ruhla, akıp giden bilgi arasında bir ilişki oluşmaktadır ama koşulların ne olduğunu bilmiyoruz. Bu kişiye özgün birşeydir. Ama bildiğimiz tek birşey var; Geleceği görebiliyoruz.

 

Nostradamus, kutupsal değişimin sert, yıkıcı ve olağanüstü etkilerinin ayrıntılarını veriyor; önce iklimler değişmeye başlayacak sonra genetik kodlar değişmeye başlayacak, dünyanın vibrasyonu yani titreşimi etkileneceği için, daha yüksek bir frekansa geçilecek. Dünyadaki tüm manyetik araçlar etkilenecekler, insan beyninde etkilenmeler olacak, kollektif bilgi algılaması bazı insanlarda artarken, bazılarında yok olacak, bu yeni bir bilinç alanına geçiş anlamına gelecek. Bütün bu yaklaşım akla benzer ruhsal mesajları getiriyor; yani yeni bir bilinç alanının sonunda ortaya çıkacak olan yüksek bir ruhsal vibrasyon; bu titreşime uyum sağlayamayanlar büyük olasılıkla delirecekler ve bu çok ani olacak yani bilinçsel değişim azar azar olmayacak. Dini bir kehanette, herşeyin göz açıp kapayıncaya değişeceğinden söz ediliyor.

 

Bazı insanların ötekilere göre daha iyi adapte olacakları çünkü onların bilinçlerinin daha güvenilir ve sağlıklı olduğu belirtiliyor. 1920-30 ve 40´larda doğanlar için zaman boldu ama 1987 bir dönüm noktasıydı; kaynaklara göre bu yıllardan sonra ölenler kurtuldular; sonrakiler "Ne zaman?" korkusunu yaşayacaklar, 1987´den sonra doğanlar ise, değişimi yaşamaya mahkumlar, belki bazıları değişimden yararlanacak ama ötekiler zor zamanlar yaşayacaklar ve bu zorluk hastalıklar şeklinde başlayacak, özellikle de vücudun elektriksel sisteminde. Yeni hastalıklar ve salgınlar göreceğiz; ayrıca çok büyük kazalar yaşanacak; bunun da nedeni elektriksel dengesizler olacak. Kitlesel kayıplardan söz ediliyor, öteki kahinler de milyarların öleceğini öngörmüşlerdi ve şimdi de son soru; Ne zaman? Cevap, 1998-2012 arasında.

 

Ya kalanlar ne olacak?Onlar tüm kollektif insan dönüşümünü yaşamış ve başarmış olarak müjdelenen Yeni Çağ´ın öncüleri olacaklar; 1980’lerde tümüyle yeni bir enerji sisteminin yeni bir insan ırkı yaratacağı söyleniyordu, herşey ama herşey değişecek deniyor ve ekleniyordu; "Bir başka gezegene gitmiş gibi olacaksınız, yüksek zekalı insanların doğduklarını göreceğiz ve ihtiyacımız olan gerçek zeka o zaman ortaya çıkacak. O zaman kendimizin olağanüstülüğünü algılamış olacağız." Kehanetler hem dehşet verici, hem de umut dolu; değişimi isteyenlerden birisiyseniz, mesele yok ama o zaman da sağ kalabilmemiz gerek yoksa Yeni Çağ´a ön kapıdan giremeyeceğiz. Ya yanılır da, önümüzdeki 10 yıl içinde birşey değişmezse, o zaman ne olacak? Hiç birşey olmayacak tabii ki sadece güven azalacak ve yeni öngörüler başlayacak. Ama olaylar gerçekleşirse işin rengi değişecek, hele bir de bilinçsel değişime hazırsanız hiç sorun kalmayacak...

 

Ne denmişti? "Bir başka gezegene gitmiş gibi olacaksınız, yüksek zekalı insanların doğduklarını göreceğiz ve ihtiyacımız olan gerçek zeka o zaman ortaya çıkacak. O zaman kendimizin olağanüstülüğünü algılamış olacağız.”

 

Kimler bu doğacak olan yüksek zekalı insanlar? Geçen hafta İndigo çocuklar ve gençler demiş ve anlatmıştık. Ama İndigo çocuklar 1994’den önce doğmuşlardı, peki ya sonra doğanlar? Yani 1994’den sonra doğan ve şu anda en büyüğü 11 yaşında olan çocuklar? Cevabı biliyoruz çünkü onlara Kristal Çocuklar deniyor...

 

Onları tanımak...

Kristal Çocuklar’ı nasıl tanıyacağız? İlk bakacağımız yer onların gözleridir, iri, etkili, anlamlı ve bilge gözlere sahiptirler. Mutluluk ve sevinç verirler, bağışlayıcıdırlar. Kristal Çocuklar büyükleri olan İndigo Çocuklar’la, benzer özellikleri paylaşırlar. İndigoların ruhları savaşçıdır, amaçları eski düşünceleri yani önceki eğitim, yönetim ve yasal sistemleri yok etmektir. Başlıca düşmanları psikiyatrik tedavilerdir, onlara ilaç tedavileri uygulandığında duyarlılıklarını, ruhsal yeteneklerini ve enerjilerini yitirirler. Kısacası İndigolar’la gerçekten DES (Dikkat Eksikliği veya Dikkat Eksikliği Hiperaktiflik Sendromu” tanısı konulan çocukların ayırdedilmesi gerekmektedir.

 

Aura renkleri...

Ama Kristal Çocuklar farklıdırlar, çok mutlu, bağışlayıcı ve sakindirler. İndigoların savaşarak açacakları ve temizleyecekleri yoldan geçerek daha güvenli bir dünyaya gitmektedirler. İndigo ve Kristal tanımları, aura renklerinden ve enerji kalıplarından kaynaklanmaktadır. İndigo Çocuklar’da indigo mavisi vardır, bu renk iki kaşın arasında yer alan üçüncü göz şakrasının rengidir. Bu şakra ile durugörü güçleri vardır. Ama Kristal Çocuklar’da kuvartz kristalinin prizma etkisi vardır, auraları pastel tonlarda çok renkli ve harelidir. Kristallere ilgileri büyüktür zaten tanımlarının nedeni budur.

 

 

 

Kristal Çocuklar’ın özellikleri;

 

* 1995’den sonra doğmuşlardır,

* Uzun, yogun ve dikkatli bakan gözleri vardır,

* Kişilikleri manyetiktir,

* Çok sevecendirler,

* Müzikten etkilenirler ve şarkı söylerler,

* Özgün bir işaret dili kullanırlar,

* Telepattırlar, düşündüğünüzü hissederler,

* Şefkatli, duyarlı ve empatikdirler,

* Konuşmaya başlayınca geçmiş yaşam anılarını anlatırlar,

* Sanatçı ve yaratıcıdırlar,

* Sebze ve meyveleri tercih ederler,

* Denge duyguları mükemmeldir,

* Onlara otizm veya asperger tanısı konulabilir,

* Geç konuşurlar.

 

Çağımızda İndigoların etkisi nedeniyle, sezgilerimizin ve düşüncelerimizin daha çok çok farkında olacağız. Bunun kanıtları ortadadır, günümüzde özellikle paranormal konulara olan ilginin gittikçe artma nedeni budur, tv, kitaplar, sinema gibi... İşte İndigoları izleyen Kristaller’in daha çok ruhsal yetilere sahip olmaları bu yüzdendir. Geç konuşurlar çünkü zihinsel iletişim güçleri vardır.

 

Çevre etkileri...

Kristal Çocuklar’a bebekken dikkat etmelisiniz, ben bir tanesini tanıdım ve hakikaten inanılmazdı. İnsanları hep öpmek istiyorlar, herkese karşı sevecen ve şefkatliler. Yüz ifadeleri, sözleri ve davranışları hep olumlu, çevrelerine mutluluk, neşe ve moral veriyorlar. Yaşlı insanlara manyetik olarak yöneliyorlar sanki bilgeliği ve dinginliği hissediyorlar. Dünyamızın şu anda en çok muhtaç olduğu şeyi yapıyorlar yani bağışlayıcılar. İndigo ağabey ve ablaları davaları için savaşırken onlar Gandi gibiler, bir tartışma ortamında arkalarını dönüp gidiyorlar ve affedici bir tavır sergiliyorlar. Hatta içlerinde neden tartışmaya gerek duyulduğunu soranlar bile çıkıyor. Üç yaşında bir Kristal Çocuk, kendisine vurmak isteyen arkadaşına sert ve otoriter bir sesle; “Hayır, dur ve bana vurma çünkü ben senin arkadaşınım.” Diyebiliyor,

 

Onlar otistik mi?

Bu çocuklara otistik tanımı konulması hatadır, otistikler genelde insanlardan kopuk kendi dünyalarında yaşarlar ve ilgi duymadıkları insanlarla konuşmazlar. Oysa Kristal Çocuklar tüm insanlık tarihindeki en sokulgan, ilgili, konuşkan çocuklardırlar. Görülmedik bir sevimlilik, sevecenlik ve duyarlılık gösterirler. Onlar otistik değil, awetistik yani saygı ve sevgi uyandırıcıdırlar. Bu nedenle bizler bu çocukları hasta diye utandırır ve ilaçlarla utandırırsak, ilahi bir armağanı hem reddetmiş olur, hem de geleceğin üstün uygarlığını yıkmış oluruz. İşte İndigolar’ın düzene karşı açtıkları savaş bu nedenledir, önemli bir amaçları da Kristaller’i korumaktır. Ve bilin ki. Kristal Çocuklar anne babalarını özel olarak seçmektedirler. Kristal Çocuklar’a hamile olan anneler, çoğu zaman çok özel olaylardan söz etmekteler. Bu anneler özel rüyalar görmekteler, hatta bazı annelerin önceden varolan hastalıkları iyileşmektedir.

 

 

 

Odaklanma veya konsantrasyon yeteneği...

Kristal Çocuklar bazen ebeveynlerini duymaz görünürlür, bu olay daha çok doğada bulundukları anlarda görülür. Aslında otistik tavır zannedilen bu olay gerçekte farklıdır, onlar o anlarda dünyadan geçici olarak koparlar. Örneğin tv seyrederken, açık havadayken, hayvanlarla oynarlarken bunu sık sık yaparlar ve anne babalarını duymazdan gelirler, uzun uzun çiçeklere, yapraklara, hayvanlara bakarlar. Ayrıca teknolojide onlar için önemlidir, ne olursa olsun teknolojik herşeye kendilerini kaptırırlar. Kristal Çocuklar’ın bu yetenekleri gelecekte lider olduklarında yararlı olacak olan odaklanma veya konsantrasyon yeteneğidir.

 

Pozitif düşünmelisiniz...

Bu çocuklar, büyürken insanları değerlendirdiklerinde kendi sezgilerine öncelik verirler. Bir radar gibidirler. Onlardan düşünce ve niyetlerinizi pek gizleyemezsiniz. On yaşlarında bir Kristal Çocuk, bilmez görünse bile gerçeğin farkındadır. Ne yazık ki bazen bu duyarlılık aşırı ve zarar verici olabilir. Bu nedenle, onların yanında olabildiğince pozitif düşünmek ve gerilimli ortamlar yaratmamak gerekir. Hatta bazı Kristal Çocukları çok insanla karşılaştırmamak bile gerekebilir. Aynı şey yaşadıkları çevre için de gereklidir, onların yanında çok sert, şiddet dolu filmler izlemek zararlı olabilir.

 

Başkalarının duygularını, kendi duyguları gibi hissediyorlar...

Bir diğer ilginç yetenekleri gezegenin ortak enerjisini algılayabilmeleridir. Büyük kitlesel korkuları, dünyayı etkileyen olayları hissederler, moralleri bozulur, heyecanlanabilir hatta hastalanabilirler. Onbir Eylül’deki İkiz Kuleler saldırısında, felaketi yaşanırken hisseden ve ardından ciddi bir şekilde hastalanan çocuklar kayıtlara geçmiştir. Unutmayın ki Kristal Çocuklar, bizler ve İndigolar gibi değiller, onlar başkalarının duygularını, kendi duyguları gibi hissediyorlar. Hiç bir görünür neden olmadan huzursuzlanan ve hasta olmaya başlayan bir Kristal Çocuğu sakinleştirmelisiniz, onunla konuşun, sıcak ve koruyucu etkiler verin ve muhakkak yakınında, çevresinde hatta oyuncaklarının içersinde bir doğal kristal parçasını bulundurun, onunla oynamasını sağlayın. Ama dikkat edin, küçük taşları yutabilirler, taşın kenarları yuvarlatılmış olmalı, keskin olmamalıdır. Ve onlara bu taşları fırlatmamalarını da öğretmelisiniz.

 

Yüksek duyarlılık...

Bu duyarlılık sadece ruhsal değildir, Kristal Çocuklar fizik olarak da farklı ve duyarlıdırlar. Örneğin yüksek seslerden, gürültüden, kalabalık içinde bulunmaktan, çok sıcak veya soğuk ortamlardan, dağınıklık ve düzensizlikten hoşlanmazlar ya da bunların bazılarından hoşlanmazlar. Onlara büyük alışveriş merkezlerinde dikkat edin, bir Kristal Çocuk böyle ortamlarda aşırı heyecanlanır, bu nedenle korunmalı, belli bir süre aşılmamalıdır. Ayrıca Kristal Çocuklar yapay ve kimyasal maddelere çok duyarlıdırlar, doğal sabunlar, gereğince bitkisel ilaçlar kullanılmalıdır.

 

Korunuyorlar mı?

İlginç bir olay da, Kristal Çocuklar’ın kolay yaralanmamaları ve korkmamalarıdır. İstisnalar dışında sanki korunmaktadırlar çok ciddi kaza veya saldırılardan birkaç sıyrıkla kurtulan çok sayıda Kristal Çocuk kayıtlara geçmiştir. Ama bunlar sizin tedbirsiz davranmanız demek değildir.

(IQ) testleri...

Şaşırtıcı hareket becerileri vardır, sözel ve sözel olmayan iki tür zeka ölçen Zeka Katsayısı (IQ) testlerinde Kristal Çocuklar’ın sözel beceri oranları düşük ama sözel olmayan beceri oranlarının yüksek çıktığı görülmüştür. İki oran biraraya getirildiğinde toplam IQ puanı yükselmektedir. Sözel beceri oranları düşük çıkarken, Kristal Çocuklar’ın olağandışı hareket becerileri görülmektedir. Bu beceriler, onların korkusuzluklarından ve araştırmacı olmalarından kaynaklanmaktadır. Korku alt benliğin veya egonun işlevidir, Kristal Çocuklar’ın korkusuzluğu ise onların ruhsal düzeylerinin yüksekliğinden kaynaklanmaktadır. Dünyayı tanır ve keşfederken kendilerine güvenmekte, sevmekte ve eğlenmektedirler. Çevrelerini tanırken araştırmaktan ve keşfetmekten büyük zevk alırlar...

 

Ekolojik çocuklar...

Kristal Çocuklar bizlere göre bedenleriyle daha çok ilgilidirler, buna dikkat ederler. Bu nedenle temiz hava, temiz su, tropikal bir atmosfer, bol ve taze meyve ve de sebze onlar için önemli ve çok yararlıdır. Anne ve babaların buna önem ve öncelik vermeleri gerekmektedir. Sanki geleceğin temiz dünyasını yaşamaktadırlar.

 

Duygusal şifacılar...

Bu çocukları tanımak için onların sevgi anlayışlarını ve tavırlarına dikkat etmeliyiz. Öylesine sevgi doludurlar ki, varlıkları bile şifa vericidir. Çok küçük Kristal Çocuklar bile, elleriyle, gözleriyle, davranışlarıyla içgüdüsel şifa dağıtırlar. Ebeveynlerinin hasta olmalarından hiç hoşlanmazlar ve onların bir an evvel iyileşmelerini isterler. Kristal Çocuklar, duygusal şifacı, teselli edici, şefkat ve hatta öğüt verici olabilirler. Doğal iyimser oldukları için çevresindekilere karanlığın içindeki ışığı gösterebilir ya da hissettirebilirler. Onlar bize sevgiyi alıp, kabul etmeyi öğretiyorlar. Bizim işimiz, onları ruhen beslemek, hissetmeyi öğretmek ve güveni öğretmektir. Ergenlik çağına geldiklerinde doğal sevecenliklerinin olduğu gibi kalmasına önem vermeli ve rehberlik etmeliyiz.

 

Parapşisik yetenekler...

Kristal Çocuklar’ın sık sık mistik konulardan söz ettiklerini duyabilirsiniz. Tanrı’dan, meleklerden, dualardan söz edebilirler. Sanki her birisi küçük birer filozoftur. Bazı Kristal’lerde pşisik yetenekler görülmüştür, örneğin psikokinezi yapabilirler yani bazı küçük eşyaları düşünceleriyle hareket ettirebilirler. Anne veya babalarına onların ilk anne ve babaları olmadıklarını söyleyen Kristal Çocuklar vardır. Elektronik araçları etkileyen Kristal Çocuklar da kayıtlara geçmiştir. Ama endişelenmeyin, her Kristal Çocuk böyle değildir, böyle özellikleri olmasa da bir Kristal Çocuk olabilirler. Onların telepatik yeteneklerine çok dikkat edilmelidir, anne ve babalarına veya diğer yakınlarına bazen o etkileyici gözleriyle uzun uzun bakmaları şaşırtıcıdır, bunu gözardı etmemek gerekir. Eğer dikkat edilirse birçok Kristal Çocuğun annesinin isteklerini kendisine söylenmeksizin yaptıkları görülmüştür. Bu yeteneklerin sergilenmesindeki amaç, insanlığın doğal yeteneklerinin hatırlanması şeklindedir.

 

Dolunayda...

Bu çocukların, dünyanın, doğanın, Ay ve yıldızların enerjisine güçlü bağları vardır. Bunun farkında olmayabilirsiniz ama onlar yıldızlı gökten ve dolunaydan çok etkilenirler. Ay’a adeta aşıktırlar, ona bakarak eğlenirler ve Ay’ın evrelerinde de etkilenirler, bazı Kristal Çocuklar’ın her gün normal uyudukları ama dolunay gecelerinde daha az uyudukları görülmüştür.

 

Farklılıklar...

Kristal Çocuklar’ı eğlendirmek için karmaşık ve pahalı oyuncaklar almanız gerekmemektedir. Onları açık havaya çıkarmanız yeterlidir. Daha büyük yaşlardaki Kristal Çocuklar’ın odasında gereksiz ve karmaşık bulduğu birçok oyuncağı götrüp çöpe attığı hatta satıp evcil hayvanlara vermek için yiyecek satın aldıkları görülmüştür. Onlar küçük yaştan itibaren çevreyi koruma içgüdüsüne sahiptirler, doğa onlar için çok önemlidir. Bu özelliklerini sözleriyle olmasa bile davranışlarından anlayabilirsiniz.

 

Minerolojik destek alabilirsiniz...

Doğal mineral parçaları veya kuartz kristalleri çocuğunuzu sakinleştirebilir. İşte sizlere birkaç öneri; örneğin kabus görme ve uykusuzluk durumlarında çocuğun yastığının altında ametist bulundurun. Üzüntülü olduğunda bir parça pembe kuartzı ya göğsüne asın ya da kalbinin üstünde birkaç dakika tutun. Duygusal bunalım ve hırçınlıklarda, Aytaşı kullanın, alnına ve şakaklarına sürün. Konsantrasyonu azaldığında, zor ders çalıştığında bir parça akik taşını odasının bir yerine yerleştirin. Sabırsızlık krizlerine girdiğinde Rodonit taşını avucunda tutması yararlı olabilir. İletişim bozukluklarında Turkuaz veya mavi Agate taşları, etkili olacaktır.

Yeri gelmişken belirtmekte yarar var. Bir minerali satın aldıktan sonra dört saat süreyle güneş altında bırakın, birikmiş eksi enerjisi temizlenecektir. Güneş yoksa o zaman taşı, içine bir avuç deniz tuzu atılmış su dolu bir kaba koyun ama iki saatten fazla tutmayın. Bunu enerji temizlemek için ayda bir yapın.

 

Geleceğin süper sanatçıları...

Yine Kristal Çocuklar’a dönelim, onlar sadece sevimli, sevecen ve ruhsal değildirler, yanısıra da doğal sanatçıdırlar. İyi resim yaparlar veya çok küçük yaşlarda bile, daha konuşmaya başlamadan önce mırıldanırlar ve sonra da şarkı söylerler. Hatta eğitim almış kadar iyi resim yapanları vardır. Müzik yeteneği yüksek zekanın göstergesidir, daha üç yaşındayken şarkı sözlerini ezberleyen Kristal Çocuklar vardır. Yüksek yaratıcılıkları onların sağ beyine egemen olmalarını göstermektedir, bu nedenle duygularının farkındadırlar, sezgiseldirler, hareket becerileri gelişmiştir, felsefi, ruhsal ve sanatçıdırlar. Sağ beyin egemenliğinde bireyler, sözcüklerin aksine görüntü ve duygularla düşünürler. Görsel yönelimleri onlara sanatsal yetenek ve fotografik bir bellek verir, zihinlerinde gördükleri imgeleri taklit ederler. Bizlerin hatta bazı İndigolar’ın aksine pahalı ve çok güzel oyuncaklar yerine Kristal Çocuklar’ın sıradan şeylerle eğlenmeleri ilginçtir. Bir kağıt veya kalemle ya da yapraklarla saatlerce oyalanabilirler. Onlar temel şeyleri takdir eder ve kullanırlar.

 

Drama sanatçıları...

Erken konuşmazlar demiştim ama ifade etmeyi iyi bilirler. Hareketleri, düşünceleri, duyguları anlam doludur, iyi izlemeniz gerekir. Genelde drama kullanırlar ama bu dramalarda öfke, şiddet ya da soytarılık yoktur. Shakespeare’vari bir drama anlayışını veya neşe dolu bir tarzı kullanırlar. İzleyen kitle önünde utangaç, çekingen ve tutuk değildirler, yeter ki istesinler ve doğru zamanın geldiğine karar versinler. Kristal Çocuklar’ın yanında bulunmak çok eğlencelidir, taklit yetenekleri büyüleyicidir.

 

Ve sorunlar...

Elbetteki Kristal Çocuklar’da sorunlular, bunu anlatan anne, babalar da var. Öncelikle inatçı, kesin kararlı ve dayanıklılar. Haklarını savunmak için karşı tarafı zorlayabiliyorlar. Sertlikten hoşlanmıyorlar ama otoriter davranıyorlar. Çatışma içeren durumları veya ilişkileri reddediyorlar ve uzaklaşıyorlar. Bunlar Kristal Çocuklar’ın seçerken titiz olmalarına ya da zor beğenir olmalarına neden oluyor. Yani ayırd ediciler. Çünkü öz saygıları yüksek, bedenlerini ve ruhlarını besleyecek arkadaşları, yemekleri, filmleri, işleri ve evleri isteyecek kadar kendilerini önemsiyorlar. Örneğin yemek seçimleri güç ve özel, annelerini zorlayabiliyorlar. Çünkü bedenlerine uyumlular. Eğer anne ve babalar onların beslenme tercihlerine güvenebilirlerse, o zaman mücadeleye gerek kalmayacaktır. Kısacası onların seçimlerine güvenebiirsiniz. Sıvılardan yani içeceklerden çok hoşlanıyorlar. İçlerinde bir yaşından sonra bile anne sütü isteyenlere bile raslanıyor.

 

Uyku sorunları...

Kristal Çocuklar yüksek bir enerjiye sahipler, uyurken birşey kaçırmak istemiyorlar. Çünkü her ne olursa olsun, uykudayken dışarda birşeyler yaşanıyor. O kadar duyarlılar ki, uyarıcı herhangi bir şey uykusuzluk yaratabiliyor. Bazıları öğlen uykusu uyurken, bazıları asla istemiyorlar, eğer bunlar gündüz uyurlarsa gece asla uyumuyorlar. Zorlamalı uykularda kabuslar görüyorlar ve çok gergin oluyorlar. Kısacası onların kendi uyku düzenlerini uygulamalarına izin verilmesi gerekiyor. Ama eğer sorun ağırlaşırsa, ikna etmek ve anlatmak gerekiyor.

 

Titizlik mi yoksa düzen mi?

Kristal Çocuklar’a tuvalet eğitimi vermek pek mümkün değil, yeterince örnek yok ama çoğunun bunu kendi kendilerine öğrendikleri görülüyor. Bu arada gerçekten doğa çocukları oldukları için çıplaklıktan hoşlanıyorlar. Ve sanki onlar, düzensizliğin enerji uyumsuzluğu olduğunu biliyor gibiler. Buna nevrotik mükemmeliyetçilik diyenler de var. Fakat ruhsal gelişmişlik tanımı, herşeyin kendi istediği gibi olmasını isteyen bir Kristal Çocuk’la beraber olup, bunaldığınızda size daha yararlı olacaktır. Onların titizliğini anlatan çok fazla örnek var. Aslında sürekliliği ve tutarlılığı seviyorlar, her an değişen dünyada düzen, istikrar ve önceden tahmin edilebilirlik istiyorlar ve bu özellikleri bizler için gerçekten umut verici...

 

Zamanı farklı görüyorlar...

Kristal Çocuklar, dış değil yani bizim zaman anlayışımızı değil, kendi iç zamanlarını kullanıyorlar. İşte bu konuda anne ve babaların çok ama çok sabırlı olmaları gerekiyor. Programlardan nefret ediyorlar ve özgür olmak istiyorlar. Belki de onlar, hiç acele etmeden bakan, inceleyen ve sonra fikrini söyleyen yaşlı ruhlar gibiler. Bekliyorlar ve öğrendikten sonra kendi hız veya ritmlerine göre uyguluyorlar. Aslında haksız değiller çünkü geç kalma korkusuyla heyecanlanıp, telaşlanacakları yerde, daha sağlıklı olarak sakin davranıyorlar. Bir anlamda, zamanın gerçek olmadığını ve hatta genişletilebileceğini düşünüyorlar. Yani bizler gibi esir olmak yerine, zamana sahip olmak istiyorlar.

 

Kronik bağımlılıklar...

Kristal Çocuklar, anne ve babalarına ve de diğer aile bireylerine çok bağlılar, ayrı kalmaktan hoşlanmıyorlar. Yetişkinlerin onları okşamalarına, teselli etmelerine bağımlılar, bu noktada başkalarının kendilerini anlamayacağı endişesindeler. Öte yandan onlardan ayrı kalınca, bir daha göremeyecekleri korkusunu da taşıyorlar. Bunun daha bilimsel bir tanımı, acıdan kaçmak şeklinde...

 

 

Öneriler...

Danışman psikolog ve terapist Doreen Virtue bazı önerilerde bulunuyor...

* Onların sağ beyinli yani görsel olduklarını unutmayın, sözel değil, görsel yöntemlerle eğitin,

* Hiçbir konuda zorlamayın, açıklamalarda bulunun,

* Onlara bağlanın yani sık sık beraber olun ve dokunun,

* Hayvanları örnek gösterin; “Bak köpek seni izliyor...” gibi,

* Kuralcı olmayın, dürüst olun ve onlara kendileri olma özgürlüğünü verin,

* Siz kendinize iyi bakın, temiz, bakımlı ve etkili olun,

* Onları asla küçümsemeyin, arkadaş gibi ilişki kurun,

* Sesinizi melodik biçimde yani tonlayarak kullanın,

* Meraklarını giderin, öğrenin ve öğretin,

* Dikkatinizi verin, onları ihmal etmeyin, yalan söylemeyin,

* Sabırlı, tutarlı ve gerçekçi olun, onlara süreklilik sağlayın,

* Siz ne düşünürseniz onlar öyle olacaklardır, onları negatif tanımlamalarla tanımlamayın, onlardan da birşeyler öğrenebilirsiniz,

* Onların imgelerine yani canladırmalarına veya hayallerine katılın,

* Onlara enerji yardımı yapın. Mümkünse meditasyon ve yoga öğretin,

* Onları tartışmasız sevin.

* Onlara kendi negatif, ayrımcı, bölücü, fanatik, tutucu, geleneksel ve zarar verici düşüncelerinizi aşılamayın. Çünkü geçmişte ve şu anda hiçbir konuda haklı ve başarılı değilsiniz...

 

Kristal Çocuklar diyorlar ki...

* İnsanlara yardım edelim. (6 yaşında)

* Evrende herkese iyi yaşam, sevgi ve iyi yiyecekler diliyorum. Benle oynayın ve bana okuyun. (6 yaşında)

* Meleklerimden ışıklı rüyalar istiyorum. (3 yaşında)

* Herkes öldükten sonra yine geri geleceğini bilmeli. (7 yaşında)

* Duvarlara üzerinde “Mutlu ol” yazan tabelalar asalım. (5 yaşında)

 

 

Sonuç...

Kristal Çocuklar, şu anlarda en çok 10 yaşında olan ve İndigo Çocuklar’dan sonra gelen çocuklardır. Bizlere insanlığın nereye gideceğini gösteriyorlar. Onlar İndigolar gibi tartışmacı, öfkeli ve savaşçı değiller, daha sakin, mutlu ve affediciler. Kristal Çocuklar, şu anlarda 25 yaşlarda olan İndigolar’ın açtıkları yenilenmiş dünyanın insanları olacaklar. Ve hiç unutmamalıyız ki, dünyayı bu hale getiren bizleriz yani yetişkinler. Birçok şey için artık yapacak bir şeyimiz yok ve tek umudumuz çocuklarımız, onları kendi fanatik düşüncelerimiz için, sapkınlıklarımız için bozmamalı, saf ve doğal kalmalarına özen göstermeliyiz. Çok iyi bilmeliyiz ki, geçmişte tüm yaptıklarımız, iyi örnekler olsa dahi kötü ve bağışlanmazdır. Eğer çocuklarımıza dikkat eder ve onlara iyi bakarsak hem geleceğimizi kurtarabilir hem de onların istediği gibi çok daha güzel bir dünyayı oluşturmalarına yardım etmş olabiliriz.

 

 

Ata Nirun/www.bilinmeyen.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ilginç bi konu çok ilgili değilim ama çevremden diğerlerinden farklılığı açık şekilde göze çarpan biçok çocuk tanıyorum ve hep bunu aptalca buluyodum bunla ilgili de bi anım var gliba bu kristal çocukların karakterine benzer bi çocuk tanımıştım koskocaman mavi gözleri vardı ve gerçekten diğerlerinden farklıydı ailesiyle fransada yaşıyomuş aslında dayımın torunu ama annesiyle bile o gün tanışmıştık düğün için gelmişlerdi kız kimseyle konuşmuyomuş ama 2 gün boyunca yanımdan ayrılmadı benle oyun oynamak istedi babasına bile bana olduğu gibi yaklaşmamış babasına fazla yakın değilmiş kimseyle de arkadaş olmuyomuş annesi öyle söyledi ben de uzak durdum şimdi pişmanım ama çocukları sevmiyorum bi de garip olucak mavi gözlü insanlardan korkuyorum bi daha göremem heralde çok etkilemişti beni sanki çocuk değildi neden soğuk davranmama rağmen bana öyle yaklaştı anlamadım :ermm:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

indigo,kristal...vs. Adlandırmaya gerek bile yok.Zamanla daha zeki nesiller doğuyo.Cevaplarıyla,sorularıyla,davranışlarıyla,tepkileriyle,bakışlarıyla beni şaşırtan çocukları görmemezlikten gelemem.Doğruya doğru.Onlar bizim yaşımıza geldiğinde bizim devrimiz bitecek.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

indigo,kristal...vs. Adlandırmaya gerek bile yok.Zamanla daha zeki nesiller doğuyo.Cevaplarıyla,sorularıyla,davranışlarıyla,tepkileriyle,bakışlarıyla beni şaşırtan çocukları görmemezlikten gelemem.Doğruya doğru.Onlar bizim yaşımıza geldiğinde bizim devrimiz bitecek.

 

Aslında zeka'dan ziyade bir bilinçle doğuyorlar , insanlara yardım isteği ve herşeyin arkasındaki gerçekleri görme gibi önsezileri var ve içleri sevgi dolu. Herşey var yani bu çocuklarda :)

Çoğu bizim yaşımızda aslında , 1980 'lerle birlikte gelmeye başladıkları söyleniyor.. Belkide aramızda kaç indigo , kaç kristal vardır.. :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Yeni çocuklar; İndigo Kahraman, Kristal, Psişik, Yıldız Tohumu, Başka Irk Melezi, Mavi Işın gibi isimler alıyorlar; ve kimseye hizmet etmiyorlar. "

 

http://www.indigodergisi.com sitesindeki bir makaleden aldığım bir alıntı bu. Bu çocuklar tamamen farklı anlayacağınız gibi. Psişik yetenekleri olsun, auraları olsun, anlayışları olsun. Ve yeni insan DNA yapısına öncülük ediyorlar. İndigo, kristal ve diğer isimleri almış olan çoğu çocuğun DNA yapısı 2 sarmallı yapıdan, 3 sarmallı kristal yapıya geçmeye başlamış durumda. Hatta bazıları bu dönüşümü tamamlamış bile. Garip olan şey sadece çocuklarda değil bu değişimin yetişkinlerde de başlamış olduğu görülüyor. Ama bu yetişkinlerin de auraları İndigo renginde olduğun o kişilere "İndigo Öncüleri" deniyor.

 

Yani artık zamane çocuğu değil, yeni çocuklar. Değişen çocuklar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilinç açılımı yaşamayan insanların,indigoları anlamadıklarında ve samimi sevgi göstermediklerinde,içlerinde ki öfkeden dolayı en büyük katillerin indigolardan çıktığını söylemişti Reiki masterım.Kendisi indigo çocuklara psikolojik destek veriyor.23 yaşında bir indigo olduğumu öğrendim bir kaç gün önce (: Bu çok heycan verici (:

İnternetteki bütün bilgileri okudum hemen hepsi aynı şeyler,farklı bilgi bulursanız buraya yazmanızı rica ederiz.Teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

merhabalar arkadaşlar; aranıza yeni katıldım ve paylaşımlarınız harika. kristal çocuk denilince benim kasımda doğmuş 10 aylık kızım, tüm tanımlamalara uyuyor (telepatik özellikleri dahil) ve uyku konusunda da anlaşılan bu okuduklarımı uygulamalıyım:) ileride bakalım ne tepkiler verecek. o kadar bilge bakışları var ki. banyo yaptırıcak olduğumuzda, resmen gülüyor. oys her bebek ağlar başlarda. bu ağlamıyor. su değdiğinde bedenine, ellerini havaya savururyor sevinçten ve yine gülüyor...geçenlerde yemeği pütürlü verdiğimden olacak, kustu ve kıpkırmızı oldu. o kadar korktum ki ayağa kalkıp panik olmuş vaziyette başaşağı çevirdim..sonra ne oldu, kustu herşeyi. ve ne yaptı? gülümsedi bana! sanki yatıştırmak istercesine...yani çok garip değil mi sizce? ya da ben mi anne olarak göremiyorum :)....sevgiyle kalın

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...