Jump to content

H.G.Wells... Bilimkurgunun Babası....


raskolnikov

Önerilen Mesajlar

H.G. WELLS

Herbert George Wells, modern bilimkurgunun öncüleri arasında sayılan İngiliz asıllı bir yazardır. Her ne kadar bilimkurgunun öncülerinden biri olarak kabul edilse de, kimi kaynaklara göre yazım tarzına bilimkurgu dememiş; ancak tarzına bir isim de koymamıştır. On dokuzuncu yüzyıl sonlarında ve yirminci yüzyıl başlarında yaşamış bir insan için son derece açık fikirli olan Wells; serbest düşünme hakkı, seksüel özgürlük ve alt-orta tabakanın hakları gibi konularda cesur sayılabilecek konuşmalar yapmış, yazılar yazmıştır.

 

 

 

HERBERT GEORGE WELLS’İN YAŞAMINDAN

H.G. Wells, 1866 yılında Bromley’de doğdu. Fakir bir ailenin çocuğuydu. Asosyal bir çocuk olarak -ki bunda annesinin payı büyükür- yetiştirilen Wells’in hayatının dönüm noktalarından ilki on üç yaşındayken bacağını kırdığı an olarak gösterilir. Günlerce yatakta kalması gereken Wells, bu dönem boyunca eline geçen hemen her türdeki kitabı okumuştur. Babasının iflasıyla beraber, Wells okuldan ayrılıp bir kumaşçıda çalışmak zorunda kalmış; ancak bir süre sonra “Normal School of Science”ın, döneminin Fen Bilimleri üzerine eğitim veren okullarından birinin, sınavlarını kazanarak öğrenimine devam etmiştir. Burada ünlü biolog Thomas Huxley ile tanışmış, ondan pek çok şey öğrenmiştir. Bir yandan öğrenimine devam ederken diğer yandan da ders vermeye başlamıştır. Ancak bir süre sonra hem kadınlara olan ilgisinden, hem de yazma tutkusundan dolayı parlak öğrencilik yılları sona ermiştir. Bu andan sonra Wells hayatını gazetecilikten kazanmıştır.

 

1891 yılında kuzeni Isabel ile evlenen Wells, aradığı mutluluğu bu genç bayanda bulamayarak karısını aldatmaya başlamıştır. Karısı Isabel’den, öğrencisi Amy Catherine Robbins için boşanmış ve sonradan “Jane” adını takacağı bu bayanla evlenmiştir. En önemli eserlerini Jane ile evli kaldığı dönemde yazmıştır. Bu evlilikten iki çocuk sahibi olan Wells, Jane’den de ayrılarak yine cinsel tutkularının peşinden gitmiştir. Bir müddet adı sıradışı cinsellikle tanınan bazı toplulukarla beraber anılmış olsa da bu durum Rebecca West ile tanışmasına kadar sürmüştür. West ile ilişkisinden Anthony adında bir oğlu olmuştur. Ancak Wells, durulmamış, yaşamının sonuna kadar Maxim Gorky’nin sekreterinden, ünlü yazar Elizabeth Von Armin’e kadar bir çok bayanla ilişki yaşamıştır. 1946’da Lonra’da, yalnız yaşadığı evde ölü bulunmuştur. Ölümünden yıllar sonra yazdığı kısa öyküler kitaplarda toplanmış, adına diziler çevrilmiştir.

 

WELLS’İN YAŞADIĞI DÖNEM VE DÖNEMİN YAZILARINA ETKİSİ

Wells’in yaşadığı dönem sanayileşmenin yeni yeni oturduğu, işçi sınıfının sesinin daha da yükseldiği, toplumsal alanda karamsarlığın ve endişenin hakim olduğu yıllardı. Özellikle bilimin büyük bir hızla gelişmesi, konuya yabancı halk tabakasını ürkütürken bir yandan da alışmaya zorluyordu. Ancak bu süreç, bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiyor değildi. Bilimin her şeyi mümkün kılmaya başlaması halkın gözünde bilimi büyünün oturduğu tahta taşıyor ve karanlık sanatların yeni uygulama metotlarının bilim sayesinde ortaya konabileceğine inanmaya zorluyordu. Halkın görüşü böyleyken bilimadamları son hızla çalışmalarına devam ederek “hayal” diye adlandırılan projelerini hayata geçiriyorlardı. Wells böyle bir ortamda fikirlerini ortaya koyuyor ve hayal gücüyle beslediği yapıtlarında gelişmekte olan bilimin öğelerini yaşatıyordu. İşte Wells, 1895 yılında bu öğelerin de yardımıyla “The Time Machine (Zaman Makinesi)” adlı eserini bitirdi. Bu eserinde Wells okuyucuyu sekiz yüz bin yıl sonraya, iki farklı ırkın yaşadığı bir dünyaya götürüyordu. Bu eserin büyük ses getirmesinin ardından 1896 yılında, hayvanlara insansı özellikler kazandırmak için deneyler yapan bir bilimadamının hikayesini anlatan “The Island of Doctor Moreau (Doktor Moreau’nun Adası)” isimli öyküsünü yazdı. Elde ettiği başarı 1897 yılında yazdığı, görünmez olmayı başaran John Griffin’in öyküsü “The Invisible Man (Görünmez Adam)” ile iyice perçinlendi. Bu üç eser ve Marslı’ların istilasını anlattığı ünlü “The War of the Worlds (‘Dünyaların Savaşı’ veya ‘Marslılar Yeryüzünde’ olarak da bilinir)” Wells’in en önemli çalışmaları olarak anılır.

 

Wells, eserlerinde çoğu zaman bilimin karanlık tarafını kullanmış, her şeyi mümkün kıldığına inanılan bilimin nimetlerinden yararlanmış ve bu sayede içinde görünmez adamların, kaçık bilimadamlarının, zamanın ve kilometrelerin ötesinden gelenlerin bulunduğu öyküler yazmıştır. Bu sayede bilimin beraberinde getirdiği yeni örtüleri kaldırmaya çalışmış, altından çıkanları kendince yorumlamaya çalışmıştır. Hikayelerinin altyapısını oluşturan karanlık, kaos ve sancı da gücünü bu bilinmezlik döngüsünden almaktadır.

 

NOT: İddia edilenlere göre Jules Verne ile H.G. Wells birbirlerinin yazdıklarını ağır şekilde eleştirmişlerdir. Söylentiye göre Wells, Verne için “Kendi başına bir sayfa bile yazamaz” demiş; Verne de, Wells’in hikayelerindeki fikirleri “bilimsel açıdan mümkün olamayacak düşünceler” olarak değerlendirmiştir.

 

WELLSOLOJİ

1866 Bromley’de doğdu.

1879 Kumaşçı yamaklığı yaptı.

1887 Eğitimini ikinci defa bıraktı.

1890 Zooloji dalındaki çalışmalarıyla ödüllendirildi.

1891 Kuzeni Isabel Wells ile evlendi.

1895 Kuzeninden ayrılmasının ardından, öğrencisi Amy Catherine (Jane) Robbins ile evlendi.

1895 Zaman Makinesi

1896 Dr. Moreau’nun Adası

1897 Görünmez Adam

1898 Dünyaların Savaşı (Marslılar Yeryüzünde)

1900 Aşk ve Bay Lewisham

1901 Ay’daki İlk İnsanlar, Sezgiler, Modern Ütopya

1905 Kipps

1909 Tono-Bungay

1912 Rebecca West ile tanıştı.

1914 Anthony West’in doğdu.

1920 Tarihin Özeti

1934 Otobiyografi Deneyi

1946 Londra’da öldü.

 

alıntı....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Almanların büyük progresif rock grubu 'Eloy' adını Wels'in zaman makinesi adında ki romanından almıştır. Makinenin ve orda yaşayan halkın adı eloy'dur. Oldukça kaliteli bir gruptur örneğin Ra adlı albümleri, Atlantisin doğuşunu yükselişini batışını ve çöküşünü anlatan konsept bir albümdür. İnsanı alıp götüren damar bir soundları vardır. 70 lerin rock müziğinden hoşlananlar için bulunmaz bir gruptur. The land of nobody's en etkileyici parçalarından biridir. Youtube da mevcut. Israrla tavsiye ederim... Konu için Raskolnikov kardeşe teşekkürlerimi sunuyorum... Not:Grup ayrıca almanlar rock müzikten anlamaz diyenlere iyi bir cevap niteliğini taşıyor...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...