Jump to content

Hükümet arşivleri


Deaths_Expulsion

Önerilen Mesajlar

İngiltere Savunma Bakanlığı Yıllardır Gizledikleri UFO Arşivlerinin Bazılarını Yayımlamaya Başladı

BBC’de de yer alan habere göre; İngiltere Savunma Bakanlığı, 1970′li yıllarda uçan daireler - UFO diye bilinen ‘Tanımlanamayan Uçan Cisimler’ gördüğünü söyleyen kişilerin ifadelerinin yer aldığı bir dizi arşiv belgesi yayımladı. Kew Ulusal Arşivi’nde bulunan belgelerin ortaya koyduğu ve bakanlığın kendisinin de ifade ettiği üzere, savunma bakanlığı bu konuda soruşturma yapma zahmetine girmemiş.

Devlet sadece ulusal güvenliğe olası bir tehdit teşkil etmesi halinde bu tür konulara ilgi gösteriyormuş(!). 30 yıl önce, İngiltere’de her ay ortalam 40 kez uçan daire ve benzeri cisimler görülüyor ya da en azından bu yönde ihbarlarda bulunuluyormuş.

Bugünlerde ise, savunma bakanlığına göre her ay yaklaşık 50-60 ihbar yapılıyor.

Bakanlık bu ihbarların ayrıntılarını açıklamıyor, ancak 1970′li yıllara ait arşivlerde birçok örnekler var. Bunlara göre, gümüşi diskler; puro şeklinde, bazıları pencereli ve kubbeli uzay gemileri ağır ağır gökyüzünde süzülüyor ya da müthiş bir hızla uzaklaşırken görülüyor.

Bakanlık uzmanları, bunların bazılarının farklı bir açıdan görülen hava balonları, bulut ya da uçak olabileceklerini söylüyor (!) Ancak bu ihbarların tümüne bu denli basit açıklamalar getirilemiyor tabii ki..

O dönemde yapılan ihbarların arasında Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir Vulcan bombardıman uçağının beş pilotunun Mayıs 1977′de verdikleri ifadeler de yer alıyor.

Pilotlar gece karanlığında turuncu bir ışık gördüklerini, bu ışığın daha sonra aniden kaybolduğunu, radarda tanıdık olmayan bir görüntü görmelerinin ardından bir cismin kendilerinden hızla uzaklaştığına tanık olduklarını söylüyorlar. Vulcan’ın ses hızına eşit bir hızda uçtuğu ve yakınlarında bilinen hiçbir uçağın bulunmadığı da belirtiliyor.

İngiltere Savunma Bakanlığının attığı bu önemli adımın devam etmesini ve “UFO” gerçeğini saklamaya çalışan diğer ülke hükümetlerine de örnek olmasını umut ediyoruz…

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ufo lar var,vardı hepte var olacak.

ben de 2 kez gördüm.birini geçen sene eylül de,ikincisini ise bu yaz.

 

ilki olduğu yerde yukarı doğru yavaşça yükseldi,bayağı bi yükseldikten sonra,sola doğru meyil yaparak yukarıya hızla yükseldi ve kayboldu.

 

ikincisini ise gece ayın yanında gördüm enlemesine uzun hafif bombe ışıktan bir cisimdi.dakikalarca hareketsiz kaldı ve sonra birden ortadan kayboldu.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

biraz uzn ama ilgi çekici zmnınız varsa okumanızı tavsiye ederim...forumda göremedim verildiyse silinebilir...

 

Roswell'e Düşen UFO

New Mexico'nun, Roswell bölgesindeki kaza ve sonrasında meydana gelen gelişmeler...

 

2 Temmuz 1947: Roswell'de yaşayan bir çift, evlerinin yakınında UFO gördüklerini bildiriyorlar. Bölgedeki ilk işaret böylece verilmiş oluyor.

 

4 Temmuz 1947: Gece saat 23.30'da Roswell yakınlarında bir UFO yere çakılıyor. UFO'dan etrafa yayılan parçalar, William Mac Brazel adlı çiftçinin arazisinde bulunuyor. Aralarında "Fransisken Tarikatı"ndan rahiplerin de bulunduğu çok sayıda tanık, UFO'nun yere düşerken çizdiği rotayı gözlemlediklerini bildiriyorlar.

 

5 Temmuz 1947: Askeri yetkililer bölgeyi ziyaretçilere kapatıp uzay cismine ve içinde bulunan mürettebata el koyuyorlar. Aynı gün, çiftçi Mac Brazel, arazisinde aynı cisme ait gözden kaçmış kalıntıların da olduğunu fark ediyor.

 

6 Temmuz 1947: Cisimle ilgili kontrol çalışmaları devam ederken, Mac Brazel bulduğu diğer kalıntıları da alıp Roswell şehrine gidiyor. Bu arada şehir halkı UFO kazası ile ilgili bir şeyler duymuştur.

 

7 Temmuz 1947: Roswell şehri güvenlik yetkilileri, Mac Brazel'ın getirdiği parçaları teslim alıyorlar.

 

8 Temmuz 1947: Bir basın mensubu, Mac Brazel'in yetkililere teslim ettiği parçalarla ilgili haberi, gazetesinde yayınlıyor. UFO meselesi henüz askeri bir sır durumunda değildir. Aynı gün askeri yetkililer, gazetede çıkan haberi yalanlıyor ve buluntuların kaza yapan bir UFO'ya değil, sadece bir meteoroloji balonuna ait olduğu iddiasını ortaya atıyorlar.

 

Sonrasıysa dinlemeye ve tanıklık etmeye alıştığımız türden bir senaryo ile gelişti. Yani diğer UFO olaylarındaki gibi, Amerikan Hükümeti UFO gerçeğini halktan ve basından gizleme kararındaydı. Cesetlerle birlikte UFO'dan geriye kalanlar bir hava üssüne taşındı. Dünya Dışı Varlığı tanımanın ve fizik özelliklerini dünyalılarla kıyaslamanın en basit yolu ise, otopsi yapılmasıydı. Gizli bir şekilde otopsi gerçekleştirildi ve otopsi çalışmaları filme alındı.

 

Orduda görevli kameraman Jack Barnett yıllar sonra tüm çevreleri ayağa kaldıran otopsiyi filme aldığını açıkladı. 90 dakikadan biraz daha fazla süren bu filmde, belki de dünyanın en büyük sırrı gizliydi... Film yıllar boyunca hükümet tarafından açığa çıkarılmadı. Ancak bazı iddialara göre, Başkan Truman da otopsi salonundaki tanıklardan biriydi...

 

Günümüze gelindiğinde, filmin dünya insanıyla tanışmasını sağlayan İngiliz gazeteci ve televizyon program yapımcısı Ray Santilli'nin iddialarına göre, kameraman Barnett, filmin bir kopyasını çıkartmayı başarmıştı.

 

1993 yılında Santilli, büyük şirketler adına çalışan Barnett'i, Elvis Presley hakkında belgesel bir film yapmak amacıyla ziyaret etti. Oysa artık 82 yaşında olan eski kameraman Barnett yıllar önce Amerikan Hava Kuvvetleri'nden çaldığı bu değerli kanıtı daha fazla saklayamayacağım ve bu gerçeğin dünya insanıyla paylaşılması gerektiğini söylüyordu.

 

Barnett'in ne denli misyoner ruhu taşıdığı bilinmez, bol sıfırlı bir çek karşılığında sattı filmi Santilli'ye... Bundan sonra da dünya basınını ayağa kaldıran uzaylı varlık otopsisi yavaşça dışarıya sızmaya başladı.

 

Film önce BBC aracılığıyla dünyaya tanıtıldı. Başlangıçta sadece araştırmacılara ve bilim adamlarına ayrıcalık gösterilirken kısa sürede otopsi masasında yatan uzaylı cesedi Avrupa'da ve gezegenimizin diğer bölgelerinde en çok satan dergi kapaklarında görülmeye başlandı. Karşı çıkanlar, destekleyenler, UFO araştırmacıları, doktorlar ve sadece meraklılar bile türlü fikirleri öne sürüyorlardı artık...

 

Acaba çağdaş dünya insanı ilk defa bu film aracılığıyla mı bir uzaylı varlığın neye benzediğini görme şansını yakalıyordu? Yıllardır beklenen gerçek kanıt ayağımıza gelmişti ve iddialar doğrulanacak gibi görünüyordu...

 

Oysa ülkelere ve dönemlere yayılmış biçimde, kaçırılmalara, yakın karşılaşmalara tanık olanların bildirdikleri de vardı. Ve bu birinci elden tanıklıklardan uzaylıların beden yapılarıyla ilgili genel bir şablon çıkartmak mümkündü. Ortak noktalar tam 20 maddede sıralanıyordu. Roswell cesedini incelemeden önce herkesçe bilinen uzaylıların neye benzediğini hatırlamakta yarar var:

 

UZAYLILAR'IN TESPİT EDİLEBİLEN ORTAK FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ

 

1- Varlıkların boyu genellikle l ila 1.50 m arasında değişiyor. En uzun olanları ise 2 m civarında.

 

2- Baş, insan görünümü taşısa da bedene kıyasla çok büyük kalıyor.

 

3- Gözler büyük ve çukura kaçmış, birbirlerinden ayrı, ya da normal insan gözünden çok daha geniş. Uzak doğulu izlenimi verircesine çekik.

 

4- Kulak benzeri işitme organlarına ya da başın iki yanında yer alabilecek çıkıntılara sahip değiller.

 

5- Burun göze çarpmayacak kadar belirsiz.

 

6- Ağız düz bir çizgi veya yarık biçiminde. Yok olan kulaklar gibi işlevini yitiren ağız da beslenme ya da ses yoluyla iletişim, konuşma amacıyla kullanılmıyormuşçasına silikleşmiş.

 

7- Boyun dikkati çekecek kadar ince.

 

8- Saçlar... Kimi tanıklara göre uzaylıların saçları yok. Bazı tanıklarsa başın tepe bölgesinde hafifçe renkli bir leke gördüklerini söylüyorlar. Bedenin hiç bir bölgesinde tüye rastlanmıyor.

 

9- Gövdenin tümü zayıf ve küçük olarak tanımlanıyor. Olayların çoğunda gövde bir tür giysi ya da üniforma ile örtülmüş durumda. Karında göbek deliğine rastlanmıyor.

 

10- Kollar son derece ince ve uzun. Hatta bazen dizlere kadar iniyor.

 

11- Eller, dört parmaklı. Baş parmak yok. İki parmak diğerlerinden daha uzun. Bazı gözlemciler tırnaklardan söz ederken, başkaları tırnak görmediklerini belirtiyorlar.

 

12- El ve ayaklan tanımlayacak genel özellikler yok.

 

13- Cilt rengi tanıkların gözlemlerine göre bej, güneş yanığı, kahverengi ya da gri pembe olarak değişebiliyor. Bazı gözlemlerde ise; loş ışıklar altında maviye kaçan gri ten renginden söz ediliyor.

 

14- Uzaylıların diş yapısı hakkında hiç bir şey bilinmiyor.

 

15- Üreme organları ise hala sır niteliğinde. Bazı tanıklar, ne kadın ne de erkek üreme organına sahip olmadıklarını söylüyor. Klonlama ya da dünyada henüz bilinmeyen farklı yöntemlerle üredikleri düşünülebilir.

 

16- Kimi olaylarda dünya dışı varlıklar sanki aynı kalıptan yapılmışçasına birbirinin eşi, benzer görüntüler ve biyolojik özellikler taşıyorlar.

 

17- Beyin kapasiteleri bilinmiyor.

 

18- Kan... Bedenlerinde bir sıvı var ama bildiğimiz kana benzemiyor.

 

19- Beslenme... Katı ve sıvı besin ürünlerini tanımıyorlar. Ele geçen UFOların hiç birinde gıda maddesine rastlanmadı. Sindirim sistemi ve rektal bölgeye sahip değiller.

 

20- Söz konusu özellikler taşıyan dünya dışı varlıklara genelde insansı ya da hümonoid adı veriliyor. Ancak hangi güneş sisteminden geldikleri hala bilinmiyor. Bizim güneş sistemimizin farklı bir bölgesine ait olup olmadıkları hakkında da bilgimiz yok.

 

Evet, bu genel bilgilerden sonra Roswell otopsisi hakkında bazı yorumlarda bulunmak mümkün. Basına yansıyan "Otopsi Filmi" gerçek miydi?

 

Ayrıntılarını seçmekte zorlandığımız ameliyat salonunun orta yerinde, otopsi masasında yatan cesedin boyu 1.40 civarında. Baş normal insan başının neredeyse iki katı kadar gelişmiş. Gözler tıpkı bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz uzaylılarınki gibi kocaman, parlak ve siyah.

 

Ne başta, ne de bedenin diğer bölümlerinde tek bir tüye bile rastlanmıyor. Buna kaşlar ve kirpikler de dahil. El ve ayak parmaklarının sayısı ise altı. Karın hamile izlenimini verircesine şiş, oysa yapılan araştırmada varlığın içinde gelişmekte olan bir canlıya da rastlanmıyor. Dahası uzaylının cinsiyetini kestirmek de mümkün değil. Erkek ya da dişi olduğunu gösterir üreme organları bulunmuyor çünkü.

 

Buraya kadar Roswell yaratığının dış görüntüsü 20 maddelik listeyle kıyaslandığında benzer özellikler taşıyor... Ancak sıklıkla vurgulanan zayıf uzaylılar kavramından uzak olduğunu görüyoruz. Çünkü Roswell varlığı oldukça kilolu, yağlı, hatta gelişmiş kasları olan bir bedene sahip. Boyu tanıklıklarda söylendiği gibi kısa, ama bu kadar kısa boyda gelişmiş kas yapısı inandırıcı olamıyor...

 

Sonra izole edici beyaz giysilere bürünmüş doktorlar, alışılmış bir beceriyle cesedi parçalamaya başlıyorlar. Bisturi (görebildiğimiz kadarıyla) önce göğüs ve karın boşluğunu iki yana açıyor... Bedenden dışarı çıkartılan organlar, siyah beyaz ve titrek kamerayla çekilmiş, filmde dikkatimizi dağıtıyor.

 

Gerçek mi, yoksa dünyayla alay etmek amacıyla hazırlanmış bir kurgu mu karar veremiyorsunuz. Biraz daha dikkatle bakınca ya da göz ilk sahnelerin heyecanını atınca, bu ölü uzaylının pek de o kadar uzaylı olamayacağını düşünmeye başlıyorsunuz. Ekrandaki görüntü, bir uzaylının bedeninden çok, bir mankene benzemeye başlıyor...

 

Otopsi uzmanları ve işi iyi bilen patologlar filmi tekrar tekrar incelediklerinde filmin düzmece olma ihtimali üzerinde duruyorlar. Onlara göre dünya dışı bir varlık, iç organları ele alınmadan önce dış yapısıyla incelenmeli. Oysa otopside varlık incelenmiyor, adeta parçalanıyor. Doktorlar sanki cesedi önceden çok iyi tanıyorlarmış gibi hareket edip bedeni açmaya başlıyorlar.

 

http://www.ufak.com/sharedimages/uzayli1.jpg

Roswell Otopsisi'nden bir görüntü

 

Başın büyüklüğüne göre ise kafatasından çıkartılan beyin çok küçük kalıyor. Bu durumda beyinin de uygun büyüklükte olması gerekir. Bu otopsi gerçek patologlar tarafından değil, cerrahlar tarafından yapılmış. Oysa Amerikan Hava Kuvvetleri USAF'ın dünyayı sarsacak bu olay için en iyi patologları çağırması gerekirdi. Neden sıradan cerrahlarla yetindiği düşündürücü.

 

Otopsi şartları da inandırıcı olamıyor. Çünkü gerçek bir ölüm sonrası incelemede varlığın ağzı açılıp bakılmalıydı, bu yapılmıyor. Ölü olduğu kabul edilen varlığın her iki eli de aynı biçimde duruyor ve parmaklan yukarı doğru açılmış. Böyle bir rastlantı kabul edilemez, ölüm sonrasında eller birbirinin kopyasıymış gibi görüntü alamaz.

 

Evet... Film sayısız uzman tarafından incelendi. Bu arada Kodak firmasıyla bağlantı kuruldu ve Kodak söz konusu filmin 1927, 1947 ya da 1967 yıllarından birinde üretilmiş olduğu raporunu verdi. En azından uydurma da olsa, sahneler demek ki geçmişte üretilmiş bir filme alınmıştı.

 

Dünya basını uzaysal otopsi tartışmaları yaparken, bu garip senaryoya, ünlü yönetmen Steven Spielberg ve 1947 kazasıyla ilgili çekeceği yeni filmi de girdi. Spielberg, Hollywood yönetmenlerinin belki de en Ufolojik olanıydı... "Üçüncü Türden Yakın Karşılaşmalar" ve "E.T." gibi unutulmaz başyapıtlarına, bir sonuncusunu ekleyerek unutulmaz bir üçleme yapmak istiyordu.

 

Büyük olasılıkla çekeceği son filmin adı da, "Majestic" ya da "Proje X" olacaktı. "Majestic 12", o yıllarda Başkan Truman'ın UFO olaylarını araştırmak amacıyla kurduğu örgütün adıydı. Bilim ve sanat çevreleri, Spielberg'in yeni filminde gerçek belgesel görüntülerle kendi çekeceği sahneleri birarada kullanacağını konuşur olmuştu... Acaba bu görüntüler Spielberg'in yeni filmi için özenle çekip dikkatle saklayamadığı sahnelerden mi ibaretti?...

 

Tüm bu sorular UFO çevrelerini kuşkuya düşürürken, yapımcı Ray Santilli'nin temsilcisi Chris Carey ismi kulağa gelmeye başladı. Chris Carey özellikle bilim kurgu filmlerinde kullanılan uzayla ilgili tüm nesnelerin ve uzaylı varlıkların kopyalarını üretmekteki başarısıyla tanınan bir uzmandı. Lasteksten yapılan figürler, usta ışıkçılar ve özel efektler sayesinde inanılmaz derecede gerçek görüntüsünü verebiliyordu...

 

Olaylar gittikçe dağılırken, parçalanan uzaylı cesedinin ne olduğu ise, gizemini koruyordu... Adli tabipler incelemelerini ancak televizyon ekranından yapabildiler. Ve sonuç bugün bile şüpheli... Bir gurup araştırmacı uzaylı varlığın gerçekliğini savunurken, geri kalanlarsa Amerikan Hükümeti'nin UFO gerçeğini küçültmek, alaya almak ve UFO araştırmacılarını halkın gözünde değersiz kılmak amacıyla bu sahteciliğe girdiklerini iddia ediyorlar.

 

Amerikan Hava Kuvvetleri 1947 kazasını önce kabullendi, daha sonra ise ellerindeki parçaların bir meteoroloji balonuna ait olduğunu ileri sürdü. Bu ani karar değişikliği huzursuzluk vericiydi. Kaza sonucu parçalanan uzay cismine UFO ya da Uçandaire adı verilse de, Roswell olayında parçalanan cisim üçgen biçimindeydi, yani tıpkı Kenneth Arnold'un gözleminde karşılaştığı üçgen biçimli uçan cisimler filosu gibi. Kimi tanıklarsa, parçalanan UFO'dan çıkan varlıkların yaşadıklarını söylediler...

 

Siyah beyaz görüntülerinden tanıdığımız ölü uzaylı büyük bir ihtimalle lasteks bebek olabilir. Ama yine de, bir varlığın kopyasını yapabilmek için, mutlaka gerçeğine bakılması gerektiği unutulmamalıdır... Model olmadan kopyası çıkartılamaz... Bu konuyu tek bir cümleyle, belki de en güzel şöyle toparlayabiliriz: Olay gerçek, ancak ekranlara yansıyan görüntüler sahte...

FBI'ın ARAŞTIRMALARI

1947 yazında Amerikan Silahlı Kuvvetleri, Kuzey Amerika hava sahasını neredeyse işgal eden, uçandairelerin araştırılması için FBI'dan yardım istedi. Sonuçlar yakın zamana kadar gizli tutuluyordu ve bunlar FBI'ın gerçek "X Dosyalan"ydı. FBI dünya üzerinde kaza yapıp parçalanan UFOlarla ilgili bin sayfayı aşan bir rapor hazırlamıştı. Ancak Silahlı Kuvvetler bu son derece bağlayıcı kabul edilen bilgilerin, FBI tarafından dışarıya sızdırılmasını engelledi.

 

9 Temmuz 1947 günü Washington kenti tarihi bir buluşmaya tanıklık ediyordu. Askeri Hava Enformasyon Dairesi Başkanı General George Schulgen ve FBI ajanı Reynolds tüm ülke gazetelerinde yer alan, büyük bir sansasyona neden olan Roswell olayını hangi yolla yalanlayabileceklerini konuşacaklardı.

 

Ünlü Roswell kazasına kadar uçandaireler ya da UFOlar Amerikan Hükümeti tarafından ulusal güvenliği tehdit eden birer yabancı nesne olarak görülmüyorlardı. Ve halk UFO kazasıyla ilgili haberleri basın organlarından izlerken böyle bir tehdit unsuru kimsenin aklına gelmemişti.

 

Çok geçmeden Amerikan askeri kuruluşları, halkın ilgisini başka yöne çekmek ve haberi yalanlamak için propaganda yapmaya başladılar. Böylece daha yeni doğmuş olan Roswell vakası bir sessizlik perdesi ardında gömülmüş oldu. Yetkililer FBI'a başvurma nedenlerini ise ulusal güvenliği tehdit eden her olayda olduğu gibi halkın çıkarlarını korumak amacıyla bu iş birliğine başvurduklarını iddia ettiler.

 

General Schulgen'in tek amacı uçandaireler konusunun ardında yatan gerçeği öğrenebilmekti. Diğer yanda Amerikan hava sahasını önüne geçilmez bir şekilde işgal eden bu gizemli uçan cisimler FBI için de tehlikeli bir rakip oluşturuyordu.

 

Bir başka FBI ajanı E.G. Fitch, General Schulgen'e yazdığı cevapta şöyle diyordu:

 

"Uçandaireler sorununun gerçekten var olup olmadığını araştırmak için mümkün olan her türlü çaba sarf edilecektir. Kuruluşumuz söz konusu fenomenin içeriğini ortaya çıkartmak için her türlü bilimsel yöntemi kullanacağını garanti etmektedir."

 

Ajan Fitch tarafından hazırlanan bu dosya, 1978'de çıkartılan "Bilgi Edinme Hakkı Yasası"na kadar, yıllarca gizli tutuldu. Yetkililer Roswell olayından hemen sonra UFO'ların araştırılması için Askeri bir komite kurulduğunu inkar ediyorlardı. Oysa Fitch tarafından hazırlanıp General Schulgen'e sunulan rapor, durumun hiç de böyle olmadığını açıkça gösteriyordu...

 

1947 Temmuz ayının sonlarına doğru artık UFO konusu öyle ulaşılmaz bir gizliliğe bürünmüştü ki, basın mensupları bile bu konuda soru sormaya çekinir hale gelmişlerdi. Diğer yanda yeni bir UFO gözlemine karşı tedbirler alınmış, alarma geçilmişti. UFO gördüğünü iddia eden tanıkların dikkatle sorguya çekilmesi isteniyordu. Gerçekten böyle bir gözlemde bulunup bulunmadıkları ya da sadece dikkat çekmek amacıyla, hatta politik nedenlerle bile yalan uydurmuş olabilecekleri üzerinde duruluyordu.

 

Ancak FBI Başkanı J.Edgar Hoover'in dikkatle üzerinde durduğu bir nokta daha vardı ve şöyle diyordu:

 

"Yere çakılan uçandairelerden parça almak konusunda ısrarcı olmalıyız. Örneğin 'La Vakası'nda ordu bizden önce davrandı ve deney yapmamız için bize tek bir parça bile bırakmadılar."

 

Kısacası FBI bir başka UFO kazasında Amerikan Ordusu'nun uçan nesneden geriye kalan ne varsa hepsini toplayıpg*türdüğünü açıkça belirtiyordu. Yıllar sonra Amerikalı Ufologlar, "La Vakası"nın 7 Temmuz 1947 günü Louisiana Shreveport'a düşen yaklaşık 40 santim yarıçapında küçük bir metal disk olduğunu öğreneceklerdi... Ancak Roswell olayından sonraki günlerde bu olay çabucak yalanlandı ve bir sahtekarlık örneği olarak gösterildi...

 

Yine de büyük gizlilik içinde UFO sorunu ile ilgili araştırmalar sürdürülüyordu...

 

General Schulgen aynı yılın 19 Mayıs ve 10 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen 18 ayrı UFO gözlemiyle ilgili yazılmış raporları aldı. Tanıklar: Hava Kuvvetleri'nde çalışan yetkililer ve halktan sivillerdi. Raporda gözlemlenen cisimlerin disk biçiminde, her yöne uçabilecek mükemmel bir teknolojiye sahip ve üst kısmında bir de kutbu bulunduğu açıklanmıştı.

 

Aradan geçen bir yıl içinde geliştirilen "Project Sing" çerçevesinde, Hava Kuvvetleri UFO konusunda bir sonuca varmıştı ve şöyle diyorlardı:

 

"UFO'lar hiç şüphesiz bir başka dünyadan gelen uçan gemilerdir."

 

Ancak bu rapor üst makamları memnun etmedi ve Hava Kuvvetleri Baş Komutanı Hoyt S.Vandenberg, raporu geri çevirdi. Bu da yetmiyormuş gibi, Project Sign'da görev alan elemanlarını yenileriyle değiştirdi!... Böylece UFO fenomenini yalanlamak amacını güden yeni bir kampanya daha başlatıldı.

 

1949 yılının Ocak ayında bir başka FBI ajanı olan Jerry Maxwell, özel emirle Texas El Paso'da bulunan Amerikan Nükleer Araştırmalar Merkezi'ne gönderildi. Görevi bu gizemli bölgede yürütülen çalışmaları yakından izlemek ve bilgi edinmekti. Son derece gizli tutulan askeri üslere yakın bölgelerde yeşil renkli ateş toplarının görüldüğü bildirilmişti. Yeşil renkli topların saatte 35.000 km'lik hız yaptığı saptandı. Ve tabii dönemin Amerikan mantığına göre nesneler hemen Rus yapısı hava silahı olarak yorumlandılar!...

 

Gizli yürütülen araştırmalarda 150'den fazla çözümlenemeyen olay üzerinde durulmuştu. Görülen nesneler üç gurupta toplanıyordu:

 

1- Yeşil renkli ateş topları...

2- Küre ya da disk şeklindeki cisimler...

3- Gök taşına benzeyen, sürekli renk değiştiren büyük hıza sahip olan nesneler..

PİLOT'un GÖRDÜĞÜ CİSİM

18 Mart 1972 günü kaptan pilot Alexander Raab, DC9 tipi uçakla olağan Viena Frankfurt uçuşlarından birinde görev yapıyordu. 6000 metre yükseklikte ve Linz üzerinde uçmaktayken, cihazlarından aldığı sinyalle sol tarafından yaklaşan cismin varlığını fark etti. Yabancı cisim, ince tarafı aşağıya bakan huni şeklindeydi. Cisim etrafa sürekli olarak ışıklar yayıyordu. Raab ve yardımcı pilotu Otto Herald, uçan cismi son derece net şekilde 20 dakika süreyle izlemeyi başardılar.

 

Gözlemden bir süre sonra, pilot Raab evinde dinlenmekteyken telefonu çaldı... Tanımadığı ancak Kuzey Amerikan şivesiyle İngilizce konuşan bir ses ağzını sıkı tutmasını söylüyordu. "Olayım araştırıyoruz" dedi yabancı. Kaptan Raab kendisinden tam olarak ne istediklerini sorduğunda ise, yabancı şöyle cevap verdi: "Hem sizin, hem de bizim açımızdan bu konuyu tartışmaya devam etmek büyük mantıksızlık olabilir."

SİYAHLILARIN TAKİBİ

3 Mayıs 1975 günü Carlos de loş Santos Montiel, Piper Pa24 uçağıyla Meksiko City'e doğru uçuyordu. Birden uçağı anlaşılmayan nedenlerle sarsılmaya başladı. Carlos uçağının kanatlarına baktığında, kanatların üzerinde uçmakta olan, koyu gri renkli iki yabancı cisim gördü. Cisimler yaklaşık 10-12 metre çapındaydılar ve sanki Carlos'un uçuşuna eşlik edermiş gibi uçağın kanatlarından ayrılmıyorlardı...

 

Carlos büyük bir panik içinde kaçmaya çalıştı. Ustaca yaptığı manevraya rağmen yine de uçağının yabancı cisme hafifçe sürtünmesine engel olamadı. Bir kaç hafta sonra Carlos UFOlar hakkında konuşmak üzere bir televizyon kanalına davet edildi. Ancak programa gitmek üzere evinden çıktığında arabası iki siyah limuzin tarafından durduruldu. Limuzinlerden toplam dört adam çıktı. Kuzeyli tipinde, ciltleri son derece solgun renkli olan adamlar baştan aşağı siyah giyinmişlerdi!...

 

Tuhaf bir İspanyolca şivesiyle, aceleyle ve sanki ipnotize edilmiş gibi cümleleri sıralıyorlardı... Carlos'a; "Dikkat et genç adam... Senin ve ailenin hayatına değer veriyorsan, gördüklerinden kimseye bahsetme..." dediler. Sonra görevlerini başarıyla bitirmiş insanlara has bir tavırlı arabalarına binip uzaklaştılar... Carlos davet edildiği televizyon programına gitmekten vazgeçti...

 

Aradan bir ay geçti...

 

Joseph Ailen Hynek'in Meksiko City'e geldiğini öğrenen Carlos, bu defa onunla konuşmaya karar verdi. Hynek'in kaldığı otele gitti. Ancak daha otelin kapısından içeri girmeden, solgun tenli siyahlar giymiş bir adam tarafından durduruldu.

 

Adam: "Susmanız için sizi daha önce de uyarmıştık" dedi Carlos'a... Ve şöyle devam etti: "Problem yaratıyorsunuz ve bunlar gelecekte daha da tatsız bir hal alabilirler. Neden evden bu kadar erken çıktınız? Ne zamandan beri iş için bu kadar erken kalkıyorsunuz? Şimdi çabuk gidin buradanve bir daha da asla dönmeyin..."

 

Carlos uyarılan ciddiye aldı ve hemen ofisine geri döndü. Hynek ise konuğunu boş yere bekledi durdu... O günden sonra "Siyah Elbiseli Adamlar" Carlos'u bir daha rahatsız etmediler...

SİYAH ELBİSELİLER

Kanadalı Ufolog Kyle Blue, uzaylılar tarafından damgalanmış, üzerinde bilimsel araştırma yapılarak kanı tamamiyle çekilmiş çiftlik hayvanları üzerinde inceleme yapıyordu. Benzer türdeki olaylara UFO'ların sıkça görüldüğü şehir dışı tarımsal bölgelerde daha çok rastlanıyordu. Kyle Blue yine uzaylılar tarafından kaçırılan insanlar konusunda da ilginç fikirlere sahipti...

 

Bir süre sonra üç "Siyah Elbiseli" tarafından ziyaret edildi. Aralarında nasıl bir konuşma geçtiği asla öğrenilemedi. Ancak günün birinde, Kyle Blue evinde ölü bulundu. Garip olanı ölümün hemen ardından bilgisayarının hard diskinin de ortadan kaybolmasıydı. Arkadaşları çok önemli bilgilere sahip olan hard diskin, "Siyah Elbiseli Adamlar" tarafından alındığını öne sürdüler...

 

Biraz daha geriye 1976'ya gidelim...

 

İpnoz çalışmalarıyla tanınan Doktor Hopkins, bir uçandaire olayında kendisine verilen danışmanlık görevini sürdürüyordu... Araştırmaları sırasında bir gün, başta ona normal gelen bir telefon aldı. Arayan kişi kendini New Jersey UFO Araştırma Organizasyonu yetkilisi olarak tanıtıyordu. Hopkins tanışma isteğini kabul etti. Telefon konuşmasının hemen ardından evin arka kapısını aydınlatan ışığı yakmak istedi ancak ziyaretçisi çoktan kapıya varmıştı bile. Etrafta tek bir otomobil bile yoktu.

 

Bu kadar kısa süre içinde söz konusu kişinin eve ulaşmış olması inanılmazdı. Dr. Hopkins ziyaretçinin dış görünümden etkilenmişti. Baştan aşağı siyahlar giymişti konuğu, aşırı derecede bakımlı ve düzgün bir kıyafeti vardı. Siyah takım elbise, kravat, parlak siyah ayakkabılar ve şapka...

 

Adam şapkasını çıkarttığında Hopkins'in şaşkınlığı daha da arttı. Çünkü ziyaretçinin başı tamamiyle keldi, kaşı ve kirpikleri de yoktu. Yüz hatları uzak doğulularınkine benziyordu ve gözleri hafif çekikti. Cildi solgun beyaz, buna karşın dudakları koyu kırmızıydı. Bir ara eliyle dudaklarını sıvazlarken kırmızı ruj izi eline bulaştı ve dudakları da solgunlaştı.

 

Tuhaf adam Dr. Hopkins'ten UFO araştırmalarına son vermesini istedi. Konuşma biterken sanki adamın da enerjisi azalmaya başlamıştı. Bir robot gibi ağır ağır ve kesik sözcüklerle, enerjisinin azaldığını, gitmek zorunda olduğunu söyledi. Dr. Hopkins yolun öte yanında parlak mavi bir ışık gördü. Adam o ışığa doğru uzaklaşıp kayboldu!...

 

Sonraki günlerde Hopkins, bu ziyareti düşündükçe korkmaya başladı ve adamın dediğine uya-ak UFO tanıklarından aldığı tüm bilgileri yok etti. Diğer yanda New Jersey UFO Araştırma Organizasyonu diye bir yer olmadığını da öğrendi. Bu garip olay, doktoru uzun süre etkisi altına aldı.

BREZİLYA'DAKİ UZAYLILAR

Tüm Güney Amerika ülkeleri gibi, Brezilya da Ufolojik yönden zengin kaynak ve bilgiyi barındıran bir merkezdir. Ancak 20 Ocak 1996 tarihli vaka, sadece Brezilya'da değil tüm Dünya Üroloji Literatürü'nde artık önemli bir yer tutuyor... Bu ilginç olay, Varginha bölgesinde yaşanmış ve pekçok kişi tarafından gözlemlenmiştir.

 

20 Ocak günü sabahın çok erken saatlerinde O.Augusta ve Eurico Rodrigues adlı evli çift, yaşadıktan çiftlik evinde hayvanlardan gelen garip sesler nedeniyle uyandılar. Neler olduğuna bakmak için dışarı çıktıklarında, yere beş metre kadar inmiş, hafifçe dalgalanmakta olan garip cismi gördüler. Nesne bir minibüs büyüklüğünde, ışıksız, gri renkte ve puro biçimindeydi. Alt kısmından hafif bir duman çıkıyordu.

 

Aynı gün, Varginha'dan 80 km ötedeki Alfenas yerleşim bölgesinden bir tanık saat 10.30'da bir buçuk metre boyunda ve başında üç garip çıkıntı olan, maymun benzeri tuhaf bir yaratık gördüğünü bildirdi. Ufolog Vitorio Pacaccini ve avukat Ubirajara Franco Rodrigues hemen olayı araştırmaya karar verip varlığın görüldüğü yere gittiler. Daha sonra iki adam daha bulup, karşı koyamayan varlığın üzerine basit bir ağ atarak yakaladılar.

 

Öğleden sonra Valquiria, Liliane ve Katia adında üç genç kız, okuldan evlerine dönerlerken, hayatları boyunca asla unutamayacakları bir karşılaşma yaşadılar... Yedi metre yüksekliğinde bir duvarın üzerinde kendilerine bakan, insanımsı varlığı gördüler. Varlık 1.5 metre boyundaydı, maymunla insan arası bir görünümü vardı ve başında üç çıkıntı bulunuyordu. İri gözleri kırmızı renkteydi. Kahverengi cildinin altında kırmızı damarları açıkça belli oluyordu. Genç kızların gördüğü varlık da sabah yakalanın bir kopyası gibiydi.

 

Kızların ihbarı üzerine polis ve yetkililer gelerek ikinci yabancıyı da yakaladılar. Varlıklar önce Varginha Bölge Hastahanesi'ne, sonra da bir başka sağlık kuruluşunag*türüldüler. Hospital Humanitas adını taşıyan bu merkez en iyi sağlık donanıma ve klinik ekibine sahip olmakla ün kazanmıştı. Ancak ne yazık ki, garip yaratıkları yaşatmak mümkün olmadı ve önce biri sonra da diğeri öldü. Pacaccini ve Rodrigues'e göre yaratıklar tahta kutulara kondu ve üzerleri de plastikle kapandı. Bir süre sonra cesetlerden çok kökü kokular yayılmaya başladı.

 

Cesetlering*türüldüğü yerler hakkında farklı yorumlar yapıldıysa da, olaya karışan kişiler bir süre sonra gördüklerini yalanlamaya başladılar. Ancak Paccaccini ve Rodrigues olayların üzerine giderek dünyanın her yerine verdikleri bilgi ile UFO araştırmacılarını Varginha'ya çektiler. Cesetlering*türülmesi sırasında konvoylara eşlik eden üst düzey askeri yetkililerse, daha sonraki açıklamalarında böyle bir olayın yaşanmamış olduğu konusunda ısrar ediyorlardı...

NEW MEXICO'DAKİ UZAYLILAR

Basına sızan raporlardan biri de 22 Mart 1950 tarihini taşıyordu. Rapor federal görevlilerle ordu mensupları arasındaki yazışmaların sonucu olarak hazırlanmıştı:

 

"Bir hava kuvvetleri elemanının bildirdiğine göre New Mexico'da üç ayrı uçan nesne ele geçmiş bulunmaktadır. Yaklaşık 65 metre çapında olan cisimlerin merkez bölümleri kubbe şeklindedir. Uçan cisimler her birinde üçer adet olmak üzere insan formuna benzeyen, ancak boylan sadece 90 santimi bulan D.D. mürettebat tarafından idare edilmektedir. Dünya Dışı pilotların üzerinde çok ince metal kumaşa benzeyen maddeden yapılmış giysiler vardır."

WASHINGTON'DAKİ UZAYLILAR

19 Haziran 1952 gecesi çok sayıda UFO'nun oluşturduğu filo ilk defa bu kadar net ve yakından Washington göklerinde izlendi. Radarlardan alınan sonuca göre cisimler gerçek üç boyutlu fizik nesnelerdi ve bir başka gezegenden gelmiş olabilecekleri üzerinde duruluyordu. Ancak henüz bu ziyaretin gerçekliği kanıtlanmadığına göre beklemekten başka çare kalmamıştı.

 

Dokuz gün sonra hava kuvvetleri tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Tanıklar tarafından izlenilen, fotoğrafı çekilen cisimlerin atmosfer sıcaklığını ölçmekte kullanılan bazı cihazlar oldukları bildirildi. Buna karşılık Amerikan Hava Kuvvetleri bilgi alma bölümü yetkilisi Komutan Boyd, FBI ajanı K.P. Keay ile bir görüşme yaptı ve görüşlerini şöyle bildirdi:

 

"O cisimlerin bir başka gezegenden gelmiş olma şansları yüksek. Şu anda teorimizi kanıtlayamasak da Dünya Dışı Ziyaretçiler gerçeğini göz ardı edemeyiz. Bu yabancı cisimlerin dünya üzerinde var olan hiç bir ulustan ya da ülkeden gelmediği kesinleşmiştir."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yeterince araştırma yapmamandan sanırım kaynaklanıyo bu inanmama durumu ama kişisel olarak inanmıyorsan bilemem. zorla inanamazsın... benim bu konuda sana söylemek isteyeceğim şey onlarla bi şekilde irtibat içinde olan bi insan söylüyo ve anlatıyo bunu ona da iletişimde olduğu dünya dışı varlık söylüyo tabi, varlığın dediği şey şu;

- şu an dünyada olan insanoğlu, evrende olan tüm varlıklar içinde milyonda 1 türüdür...insan dediğiniz şeye benzer ve değişik türde daha milyonlarca tür var...

 

der.... tabi bunu da inanıp inanmamak bize insanoğluna kalmışşş...www.gnoxis.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yeterince araştırma yapmamandan sanırım kaynaklanıyo bu inanmama durumu ama kişisel olarak inanmıyorsan bilemem. zorla inanamazsın... benim bu konuda sana söylemek isteyeceğim şey onlarla bi şekilde irtibat içinde olan bi insan söylüyo ve anlatıyo bunu ona da iletişimde olduğu dünya dışı varlık söylüyo tabi, varlığın dediği şey şu;

- şu an dünyada olan insanoğlu, evrende olan tüm varlıklar içinde milyonda 1 türüdür...insan dediğiniz şeye benzer ve değişik türde daha milyonlarca tür var...

 

der.... tabi bunu da inanıp inanmamak bize insanoğluna kalmışşş...www.gnoxis.com

 

evren uçsuz bucaksız yani bilemeyiz nerede hangi canlılar, hangi varlıklar var...ben kendi adıma bu evrende yalnız olmadığımıza inanıyorum yani bir şekilde bir yerlerde değişik türde yaratıklar, mikro organizmalar var ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu resimleri taniyorum ve ücününde bilgisayarlarla yapildigi ispatlanmistir ! Malesef Kaynagini gene veremiyecegim gene bir belegeselde bilim adamlari tarafidan bu sonuca variligini söyleyebilirim ancak.

 

Arkadaslar hadin artik ya söyle agzim acik kalacak bir resim bir video gösterin artik

 

X- Files dizisinde, Agent Mulderin Ofisindeki Posterde yazdigi gibi:

 

I WANT TO BELIEV

 

ama simdiye kadar hic bir yerde inandirici birsey cikmadi :o)

 

UFO Resimlerin veya Videolarin 100de 99.85i ya fake yada dogal bir sebepten ortaya ciktigi kesin bir sonuc tabiki benimde sizin gibi bir ümidim var su UFOLAR gelsede artik su George W. Bushun münasip bir yerine adam akili bir tekme atsa diyorum :o)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

güzel fotoğraflar.

arkadaşlar ufolar var kesinlikle gördüm 3-4 sene önce sahildeydim denizden çıkıp uzandım ve aniden bir cisim geçti okadar hızlıydı ki aniden belirdi ve dağların arkasından kaybolup gitti ve arkasında ateş vardı.yuvarlaktı.işte resimlerdeki tipik tabak şeklindeydi o da.bu tarz olaylar neden se çoğunlukla antalya'da oluyor.özellikle de yazları.her yaz terasa çıkar bizzat bakarım bir kaç kezde bu şekilde gördüm...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kesinlikle ve kseinlikle ufolar yoktur iddalarına inanmıyorum.Tamam belki gezegenimizle şimdiye kadar hiçbir temasları olmamıştır.Ama kesinlikle ve kesinlikle başka bir gezegende yaşam vardır.Eğer olmasaydı neden bu kadar yer israfı yapılıp yaratılsın ki bu gezegenler?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...