Jump to content

Eski Mezopotamya ve Mısır’da Sayı Sembolizmi


nevermore

Önerilen Mesajlar

Mezopotamya ilk zamanlarda matematik ve astronominin geliştirildiği yerdir. Bugün kullandığımız belli sayıların anlamlarının çoğunu Mezopotamyalılara borçluyuz.

Sayıların gizemi ve anlamıyla ilgili olarak sayılara bakacak olursak örneğin 3 sayısı aşkın, yani sentetik gücün özünü açığa vurur. M.Ö. 3. bin yılın başlarında, Sümer tanrıları, Anu, Enlil,ve Ea göğe, havaya ve yere karşılık geliyordu. Eski Babil’de Sin (Ay), Şamas (Güneş) ve İştar (Venüs) astral üçlemesine tapılırdı ve bu kutsal üçlemeye 4 gezegensel tanrı daha eklendiğinde kutsal 7’ye ulaşılıyordu.

Bu anlayışa Eski Mısır’da da rastlamaktayız. Tanrıların üçlülüğü Kadim Mısır’da iyi bilinmekteydi. Teb’de ilan edilen devlet dininde Amon, Chonsu ve Tanrıça Mut üç temel karakterdiler; gizemli din ise İsis, Osiris ve oğulları Horus’tan oluşuyordu.

3 sayısı, Mısır geleneğinde Triad’ı temsil eder. Mısır geleneğinde dik üçgenin dikey olan kenarı eril olanla, tabanı dişil olanla ve hipotenüsü bunların ürünü ile ilişkilendirilir. Benzer şekilde Osiris başlangıç, İsis orta veya hazne ve Horus tamamlayandır. Mısırlılar’ın El’i ateşin ve suyun, erilin ve dişilin birliğidir. 63Nitekim Hırıstiyanlık geleneğindeki Teslis inancının Eski Mezopotamya’daki bu inanç geleneğinden kaynaklandığını düşünmekteyiz.

4 sayısı, kozmik bir sayıdır. Dünyada bilinen ilk düzenle bağlantılıdır. Dört yön, dört rüzgar, hayatın koordinatlarını sağlarlar. Eski dönem kültürlerinde yeryüzü bir dikdörtgenle temsil edilmiştir. Babil kozmolojisine göre, dünya yörüngesinde 4  dünya noktası, güneşin 4 tezahür şekli, ayın da 4 safhası vardır. Mısır Panteonunda 4 kozmik tanrı çifti vardı.

5 sayısı, eril ve aktif prensibi temsil eden üç ile dişil ve pasif prensibi temsil eden iki sayısının toplamından oluşur. 5 aynı zamanda meditasyonun, dinin, faaliyetin, çok yönlülüğün ve doğu ezoterizmi dışındaki ekollerde beş duyunun sembolü olarak değerlendirilir. Beş sayısı insanla ilişkilendirilir, insanın iyi ve kötünün bir karışımı olması gibi, bir tek ve bir çift sayıdan oluşmuştur. Ayrıca hieros gamos’un *da temsilidir. Dişil olan, iki rakamının; eril olan, üç rakamı ile birleşmesi evlilik sayısıdır ve bu haliyle erkek ve kadının birliğini de ifade eden bir sayıdır. Beş sayısı, kadim zamanlardan beri Tanrıça İştar ve Venüs ile ilişkilendirilmiştir. Beş rakamının ezoterik bilgilere göre anlamlarından biri, İlahi İrade’dir.

5 sayısı ile bağlantılı olan bir diğer sembol de beş uçlu yıldız sembolüdür. Beş uçlu yıldız sembolü “var olanın bilgisi'' olarak da ifade edilebilir. Başka bir deyişle, mevcut olan yerleşik bilginin açığa çıkarılması, örtülü olanın aydınlığa çıkması, öze ait olanla buluşma ve bunun tezahür etmesidir. Venüs’ün üst kavuşumları, burçlar kuşağının yıllık dairesindeki yerlerine göre belirli tarihlere denk gelir ve bu tarihler yıllık daire üzerinde birleştirildiğinde pentagram, yani beş uçlu yıldız elde edilir, dolayısıyla pentagram Venüs’le olduğu gibi, Venüs gezegeniyle bağlantılı Tanrıça İştar’ın da sembolü olmaktadır. Venüs’ün aşağı kavuşumları ve doğu-batı uzanımları gibi diğer konumları da daire üzerinde birleştirildiklerinde yine bir pentagramı, yani beş köşeli yıldızı oluştururlar. Beş uçlu yıldız, bütünü oluşturan bireyselliği tanımlar ve aynı zamanda yukarı dönük olduğunda ruhsal özlemi ve eğitimi sembolize eder. Tıpkı daire gibi beş köşeli yıldız da bütünü simgeler, dört köşeye ve beşinci olarak bir merkeze sahip olan kare (quincunx) merkezin, gökyüzü ile yeryüzünün birleşme noktasının sembolüdür. O Hieros gamos: Kutsal evlilik olarak da adlandırılan ve bazı ritüellerde yeri olan bir tanrı ile tanrıçanın evliliği sembolizminin ifadesidir.

aynı zamanda Tanrı’nın sembolüdür çünkü dört büyük gücün merkezindeki, onları yaratanı simgeler.  Pentagram olarak anılan beş uçlu yıldız, Eski Mısır geleneğinde Horus’un ve Sirius yıldızının sembolü olarak kullanılmıştır. İsis inisiyasyonunda inisiye adayının ölüm deneyimi sırasında üst kısmında beş uçlu yıldız bulunan bir tabuta yatırıldığı söylenmektedir. Beş uçlu yıldızın Mısır hiyerogliflerinde “Kaynağa Yükselmeyi” temsil ederken aynı zamanda eğitmek, öğretmek eylemleriyle de ilişkilendirildiği görülür.

Babilliler, uğurlu ve uğursuz sayılara inanırdı. 13 sayısı, Babilliler’de uğursuz sayılırdı. Bu inanışın nedeni muhtemelen 13 sayısının, Babilliler’in sayı sisteminin temelini oluşturan 60 sayısının tam böleni olan 12’den sonra gelmesidir. Babil kozmolojisinin temeli olan yaratılış destanı Enuma Eliş’te geçen yedi rüzgar, fırtınanın yedi ruhu, yedi kötü hastalık, içinde yedi mühürlü yedi kapı, yer altı dünyasının yedi bölgesi ve gök aleminin yedi gezegeni gibi unsurlar Babil geleneğinde 7 sayısının önemini ortaya koymaktadır.

7 sayısı, tamamlanmışlığın, bütünlüğün, birliğin, göksel uyumun, devriliğin, tekâmülün mükemmel düzenin, Göksel Yönetim’in İşlevselliği’nin sembolü olarak bilinir. Tam bir periyodu veya siklusu ifade eder. Eril olan üç ile dişil olan dördün evliliği olarak da ifade edilebilen yedi sembolünün, dünyanın meydana getirilişini de sembolize ettiği görülmektedir. Yedi, dünya ve bedenle birlikte hem ruhsal hem de dünyaya ait olanı kapsayan ilk sayı; evrenin sayısı ve makro kozmostur. Güvenlik, korunma, huzur, bolluk, yeniden birleşme, sentez ile ilişkilendirilen yedi aynı zamanda bakireliğin sayısıdır.

7 sayısı da kozmik sayıdır. Sümerlilerin kutsal sayısıdır. Güneş ve ay ile beraber gezegenlerin sayısıdır. İzis ve İştar, Venüs 7 bürgü taşırlar. Haftanın günleri yedidir. Babil’in Ziggurat’ı 7 basamaklı ve 7 katlı idi ve aynı şekilde 7 basamaklı olan Sümer kralı Gueda’nın tapınağına, 7 göksel kürenin ziyaretçisini hatırlatmak için “dünyanın 7 kısmının evi” denilirdi. M.Ö.18. yy’da Hammurabi zamanında ilk kez ortaya çıkan Babil takvimi ayın aşamalarını esas almaktaydı ve her ayın yedinci, on dördüncü, yirmi birinci ve yirmi sekizinci günleri belirli etkinliklerden kaçınılması gereken şanssız dönemler olarak görülürdü. 7 sayısı, bir ölçüde kararsızlık anlamı da taşır. Babil’de sıcak mevsimlerde 7 burç görülemezdi, yalnızca 5 tanesi ufkun ötesinde gözlemlenebilirdi. Bu görülemeyen 7 burcun kötü ülkenin diyarına gittiğine inanılırdı ve bu nedenle de 7 sayısının tehlikeli ya da kötü, uğursuz bir sayı olduğu düşünülürdü. Olumsuz göndermelere rağmen 7 sayısının genellikle olumlu güçlerle bağlantılı olduğuna inanılmaktaydı. 7 sayısı ,Babil’de bolluk ve bereket sembolü olarak düşünülmüş ve bu yaklaşım göründüğü kadarıyla Mezopotamya’dan komşu uygarlıklara yayılmıştır. Örneğin Mısır’da cennete giden 7 yol ve 7 cennetlik inek vardı ve bu sayının ikiyle çarpılmasıyla elde edilen 14 yer ölümün diyarındaydı.

 Mısır’da kader tanrıçaları olarak yedi Hathor vardır ve Hathor Rahibeleri’nin yedi kavanozu vardır, Ra’nın yedi kızı yedi tunikleri üzerine yedi düğüm atmışlardır, Ra’nın yedi şahini yedi bilgedir, boğayla birlikte yedi inek doğurganlığı temsil eder, öte alemin yedi evi vardır ve bu evlerin üç kat yedi kadar girişleri vardır. Bu sayı Osiris için kutsaldır. Mısır’da cennete giden yedi yol ve yedi cennetlik inek vardı ve bu sayının ikiyle çarpılması sonucu elde edilen ondört yer ölümün diyarındadır. Bir geç dönem demotik metinde Osiris yer altı dünyasının yedi salonunda babasını dolaştırır. Mısır Tradisyonu’nda esiri okyanus Nun’da yüzen Ra’nın kayığında yedi ilah vardır.

Osiris’in, ışığın yedi derecesi denilen yedi basamaklı merdiveni vardır.

Eski Mısır'da yedi sayısı ebedi yaşamı, ölümsüzlüğü ifade etmiştir. Birçok Afrika kabilesinde dört sayı kadınlığı, üç sayı da erkekliği ve bunların toplamı yedi sayı ise, kemali, olgunluğu, yetkinliği belirtmekte olduğu nakil edilmektedir.

7 sayısına duyulan bu saygı ilk olarak Yahudi inanışlarına, kısa bir süre sonra İslam’a ve en nihayetinde de Hıristiyan aritmolojisinin (sayı bilim) tanımlarına geçmiştir. 

Eski Babil’de 8 sayısı “Tanrı Sayısı” olarak kullanılırdı. Babil tapınaklarında, Tanrı, 8. kattaki karanlık bir odada yaşardı. 8 sayısının Cennet’le bağlantısı bu âdetten kaynaklanıyor olabilir.

9 sayısı, kemalat sayısıdır. Heliopolis’teki Mısır ilahları “büyük ve küçük dokuzlar olarak toplanırlar. Güzel sanat tanrılarının sayısı 9’dur.

11 sayısı, Marduk’un ve hayvan takvimlerinin sayısıdır.

12 sayısı her şeyden önce 3x4’ün sonucu olarak görülebilir, yani ruhsal olanla maddi olanın bir kombinasyonudur. İkinci olarak iki önemli sayının 5+7’nin toplamıdır. 12’nin ilginç yanı, burçlar kuşağının gözlemlenmesinden geliştirilmişe benzemesidir. Eski Babil’de çok iyi bilindiği gibi ay ve güneş 12 noktadan geçerdi.Kozmik bir sayıdır. Altılık sistemin temel sayısıdır. Gılgamış efsanesinde 12 levha vardır.

Sümer uygarlığında 12'nin çok büyük önemi vardır. Göklerin ve Yerin Tanrıları 12 sayısı ile ifade edilirdi. 12 aylık takvim ve bir sürü matematik bilgi Sümerlerden gelmektedir.

13 sayısı, Babil’de ay-güneş senesi sayısıdır. Yeraltı dünyasının ve Tanrı Nergal’in sayısıdır. Babil’de hem felaket hem de şans sayısı olabilir.

14 sayısı (2x7), Babil ve Mısır‘da uğur getiren sayıdır. Yerin tanrısı Nergal’e 14 yardımcı hizmet eder. Osiris’in vücudu 14 kısma ayrılmış ve her biri dağıldığı ülkeye bereket getirmiştir.

Babil’de, Nergal’ı ölüler dünyasına geri döndüren 14 tanrı vardır, bunlar yükselen ayın günlerinden türetilmiş olabilirler ama bu 14 öte dünyanın 7 kapısının 2 katına çıkarılması olarak da yorumlanabilir.

Eski Babil’de sayılar, tanrılar panteonuna hiyerarşik bir yapı oluşturmak için de kullanılıyordu. Diğer tanrılara, önemlerine göre daha düşük sayılar atfedilmişken, mutlak hakim tanrı olan Anu’ya en mükemmel sayı olarak kabul edilen  atfedilmişti.

Bu hiyerarşik yapıda, Anu’nun sevgilisi ve gücü onunla paylaşan Tanrıça İştar’a 15 sayısı atfedilmişti ve İştar, Venüs’e karşılık gelmekteydi. Bir aşk ve savaş tanrıçası olan İştar, sıklıkla vücudundan çıkan 8 adet ışınla tasvir edilmekteydi. İştar’ın kendisi ve 8 güçlü ışının toplamı 9 yaptığı ve İştar 15 sayısının somutlaşmış hali olduğu için Babilliler’in Lo Şu karesini bulduğu tahmin edilmekte birlikte bu tahminin daha fazla kanıttan yoksun olduğu belirtilmiştir.

15 sayısı, ilk 5 sayının toplamı (1+2+3+4+5=15), 2 kutsal sayının çarpımının sonucu, yani 3x5=15 olduğu için matematiksel ve dinsel anlama da sahipti. 15 sayısı, daha önemli İştar sayısı 5’ten türetildiği ya da Babil’de en yüksek gök tanrısının sayısı olan 60’ın dörtte biri olduğu için İştar’a göre kutsal bir sayıydı. İştar’a adanmış Ninova’nın 15  kapısı vardır. İştar’a hizmet eden rahiplerin sayısı da 15 tanedir. Rahiplerin sayısı olarak 15, Babil’den Roma’ya ulaşmıştır.

Babil’de 19 sayısının uğursuz olduğu kabul edilmiştir. Eski Babil’de her ayın 19. gününün şanssızlık getireceğine inanılırdı, çünkü bir önceki ayın başlangıcından itibaren 49. günü olurdu ve bu 7x7 (49) onun iyi ya da kötü güçle dolu olduğu anlamına gelirdi.

20 sayısı, el ve ayak parmaklarının sayısıdır. Eski Babil’de Şamas’ın sayısıdır.

22 sayısı, tamlığın, İlahi Tesir’in yeryüzüne inişinin ve İlahi Kelam’ın sembolüdür. Sirius B yıldızının sembolü olarak kabul edilir. Yaratılışla da ilişkilendirilen 22 sayısı numerolojideki üstat sayılardan biridir. 22 sayısı, Mu ve Atlantis’e indirilmiş ve Atlantisli bilge Hermes-Thot tarafından Mısır’a getirilmiştir ve Siriusyen öğretiyle de ilişkili görülür. Eski Mısır’ın İsis Gizemleri İnisiyeleri 22 sayısını çok kutsal saymışlar ve ezoterik anlamını çok gizli tutmuşlardır. Gize’deki üç piramidin İsis İnisiyasyonu’ndaki 22 sayısını temsil ettiği de bazı araştırmacıların görüşleri arasındadır. Simyadaki “büyük eser” adı verilen aşamanın 22 basamaklı olduğu ifade edilir.

Hermes Öğretisi’ni temel alan ve “Hermetika” adı verilen metinlerde inisiyelerin bildiği temel sırlara “arkan” adı verilirdi ve bunların sayısı 22 idi.

27 sayısından Eski Mısır’da olumsuz bir anlamda söz edilirdi. 30 kareli bir tahta üzerinde oynanan oyunda, su adı verilen 27. kare kaybetmek anlamına gelirdi. Taşı buraya denk gelen oyuncu oyunu kaybederdi ve karanlık ayın belirsiz anılarının bu olumsuz sonuçta yansıdığı ileri sürülürdü

28 sayısı, Ebced Alfabesi denen Eski Sami düzeninde 28 Arap harfinin sayısal değeri, 1 ile 1000 arasındaki sayı dizisinin tamamını üretir; ilk 10 harf tek rakamlı sayıları, 10’dan 19’a kadar olanlar çift rakamlı sayıları ve geri kalanlarda üç rakamlıları verir ve gayn ile de bu dizinin son sayısı 1000 elde edilir. 30 sayısı, Babil ve Asur’da, Ay tanrısı Sin ‘in sayısıdır. Aynı zamanda ölüler sayısıdır. Sin, Astral-teolojik sistemde 30 sayısı ile temsil edilirdi. Büyük bir ihtimalle 30 sayısı bir kameri aydaki ortalama gün sayısından (yaklaşık 29.53) türemiştir.

40 sayısı, sayılar arasında en büyüleyici sayı olarak karşımıza çıkmaktadır. Babil Tanrısı Ea ve Sümer Tanrısı Enki’nin sayısı olarak kabul edilmekteydi.

 Eski Babil’de gözlemlendiği gibi Ülker’in (Süreyya burcu) 40 gün boyunca gözden kaybolmasıyla ilişkiliydi. Bu aynı zamanda yağmurlu mevsimlerin süresidir ki bilindiği gibi Nuh Tufanı’na neden olan yağmurlar da 40 gün sürmüştü. Ülker “sürgün”ünden döndüğünde Babilliler Yeni Yıl Şenliği yaparlardı. Bugün bile bu kurala göre 40 günlük tahmini yapılır. Bu inanca göre: “Eğer belli bir gün yağmur yağıyorsa, ondan sonraki 40 gün de yağmurlu olacak demektir.”

42 sayısı, ölüyü sorgulayacak olan 42 yargıçtan bahseden Mısır ölüler Kitabı’nda yargı sayısı olarak geçmektedir. Bu kitapta ayrıca 42 günah sıralanmaktadır.

50 sayısı, Babil’de Tanrı Enlil’in sayısı olarak kabul edilmekteydi.

60 sayısı, Eski Mezopotamya sistemlerinde merkezi önem taşıyan sayılardan birisiydi ve dakikaları ve saniyeleri sayarken hala günlük yaşantımızı etkileyen bir özelliği vardır. Babil’de 60, ilk büyük birim olarak değerlendirilmiştir. 30, 20, 15, 12, 10, 6, 5, 4, 3, 2, ile kolayca bölünebildiğinden onlu sistemdeki 100’den daha pratik bir işleve sahipti.1 küçük bir keski ile ifade edilirken, 60 daha büyük keskiyle gösterilirdi. “Büyük Tek” olarak en yüce tanrı olan, cennet tanrısı Anu’ya atfedilirdi.

Ayrıca 60 sayısının Babil’de, altmış büyük tanrı, cin ve hastalık sayısı olduğuna inanılmıştır.Babilliler, kelimelere ve özellikle kişisel isimlere sayısal değerler atfeden ilk topluluk olarak bilinmektedir. Onlar daha sonra insanlar ve nesneler arasında ilişkiler kurmak için bu sayısal değerlerde oynamalar yapmışlardır. Kelimelere bu şekilde kodlamalar yapma sistemine “isopsephia” adı verilmektedir. Sonraki dönemlerde bu sistemi Yunanlılar ve Romalılar kullanmışlar, İbrani gizemciler Kabbala’ya uyarlamışlar ve bu sistem Ortaçağ Avrupası’nda numerolojinin Gematria* sisteminin uygulamaları altında ortaya çıkmıştır.

ALINTIDIR

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...