Jump to content

nevermore

Önerilen Mesajlar

İnsanlar tarih boyunca korktukları şeylerden korunmak, dileklerini tanrılara iletmek, hastalıklardan kurtulmak ve çeşitli ihtiyaçlarını gidermek için büyüye başvurmuştur. Büyü, Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurdukları gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad, afsun, efsun, sihir, füsun, bağı” olarak açıklanmıştır. Büyü uygulamaları, Sosyoloji Sözlüğünde “uygun zamanlarda yerine getirilme zorunluluğu olan, uygulama sırasında sembollerden de yardım alabilen ve sık sık tekrarlanan bir davranış modeli” olarak tanımlanan “ritüel” kelimesi ile ifade edilir. Bir davranışın, eylemin insanlar tarafından zamanla kutsallaştırılıp benimsenmesiyle sürekli hale gelen davranış biçimleri, farklı bilim dallarına göre çeşitli bakış açılarıyla ele alınmıştır.

 

Örneğin; Sosyal Antropoloji’de ritüel, dinsel ve büyüsel bir nedene bağlanırken, Psikoloji’de obsesif insanların düzenli olarak gerçekleştirdikleri davranışlar şeklinde açıklanmaktadır. Trevor Bryce’ın tanımına göre ise; “tanrıları ve doğaüstü güçleri etkilemek için öğretilen ve öğrenilen teknikler bütünü” olarak tanımlanmıştır. Büyünün sadece gizli güçleri kontrol etmediği, aynı zamanda da insanları endişelendiren doğaüstü güçlerle ilişkilerde ustalaşmak için kullanılmış olduğu düşünülmektedir.

 

Hitit toplumunda ise devletin yönetimindeki sağlık ile refah düzeyini sağlamak ve korumak için büyüye sıklıkla başvurulduğu anlaşılmaktadır. İnanç, tarihin her döneminde insan ile birlikte gelişmiştir. İnsan her zaman doğaüstü bir güce ve onun kontrolüne inanma gereği duymuş, var olduğunu düşündüğü güçten hem korkmuş hem de bu güce sımsıkı bağlanmıştır. Hitit inanç sistemi, birden fazla değişik öğenin

bir araya gelip çevre kültürlerin etkisiyle biçimlenmiştir. Hitit toplumu kendi kültür birikiminin yanı sıra tanıdığı farklı kültürel öğeleri de hoşgörüyle karşılamış, var olan birikimine kabul etmiştir.

 

Eski Önasya’da yaşamış toplumların ana dinsel öğeleri canlıların barınma, korunma, beslenme gibi hayati ihtiyaçlarını karşılayan toprak ve yaşamın devamı için gerekli olan su olmuştur. Hitit toplumunun varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan şeylerin başında da ekonominin en önemli öğesini oluşturan tarım vardır. Bu öğe toplumun ruhsal ve fiziksel sağlığını etkileyen her şeyin ilk şartıdır. Hitit yerleşimlerinin kurulduğu bölge su kaynakları bakımından risklidir. Bu nedenle toprağın verimini sağlayan suyun bereketi için Hava

Tanrıları şerefine birçok ritüel düzenlemiştir. Nerik kentinde yapılan yağmur yağdırma törenleri sırasında, içinde su bulunan mağaralara kurban kanı ve çeşitli içecekler sunulmuş, çeşitli hayvanlar kurban edilmiştir. Bu şekilde tanrının dünyaya geri dönmesi ve yağmurun yağması sağlanmaya çalışılmıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÜYÜ RİTÜELLERİNİ OLUŞTURAN UNSURLAR

 

Hititlerde uygulanan büyü ritüelleri Anadolu’nun güneyinde ve güneydoğusunda yer alan, Hurrice ve Luvice konuşulan bölgelerde ve çoğunlukla Kizzuwatna’da uygulanan büyü ritüelleriyle şekillenmiştir.

MÖ 1400’de Kizzuwatna ülkesinde Luwi ve Hurri dillerini kullanan topluluklar yaşamıştır.

 

Luwi kökenli Lallupiya kenti halkının müzik, büyü ve dans ile uğraştığı ve Hitit toplumu ile ilişki içinde olduğu bilinmektedir.

 

D. Shwemer Anadolu kökenli Hitit-Hatti ve Hitit-Luwi ritüelleri ile Hurri-Mezopotamya, Suriye ve Güney Anadolu geleneklerini bir araya getiren Kizzuwatna kökenli Hurri-Hitit ritüellerinin iki büyük ritüel grubunu oluşturduğuna dikkat çekmiş, bu iki büyük ritüel grubuna Hattuşa’da ele geçen az sayıda Babil büyü ritüel metnini de eklemiştir.

 

Hitit inanç sisteminin kökeninde, diğer inançların temelinde olduğu gibi günah ve ceza kavramı yatar. İnsanlar işledikleri günahları tanrılar tarafından gönderilen felaket ve hastalıklarla öderler. Tüm bu felaketleri ve hastalıkları yenip engellemek için ise büyüyü kullanırlar .

Akla gelebilecek her tıbbi, bireysel, toplumsal, psikolojik konuda büyüye başvuran Hitit toplumunda büyü, amacına göre ak ve kara olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kara Büyü

 

Kara Büyü; çökerten, kötü ve olumsuz bir büyü çeşididir. Kara Büyü, ölümcül ve kalıcı hasar bırakma amaçlı yapılan bir büyü çeşididir. Eski Hitit Devleti’nin ilk krallarından I. Hattušili’nin vasiyetnamesinde büyücülere karşı çıkılmıştır. Bunun nedeni Kara Büyüye olan yaygın korkunun yanı sıra tüm bu ritüellerin herkes tarafından uygulanabilir olmasıdır. Bu nedenle büyü uygulamalarının denetlenmesi gerekmiş görünmektedir. Kara Büyünün ölüme götürecek kadar zarar vereceğine, hatta ülkenin huzurunu ve gelişmesini tehdit edeceğine inanılmıştır.

 

“Bir insan ya yemin etti veya kan(lı cinayet) işledi ve şimdi kaputunu bu evin üzerine örttü veya biri buraya vesvese yaydı veya biri bir beddua etti, veya kanlı (suç) işledi veya (yalan yere) yemin eden biri içeri girdi veya biri (Kara Büyü) yaptı ve içeri girdi, veya biri evde kanlı bir cinayet işledi.”, “herhangi biri kralın huzurunda kötü niyetle konuşursa”, “Kötü mesele / (arkadan-) konuşma, (yalan yere) yemin, beddua (lanetleme), kan(lı cinayet) ve gözyaşı” , yasak ve büyülü yiyeceklerin tüketilmesi “Taş ev”e ait yiyeceklerin tüketilmesi ve adet kanının içilmesi..” Bahsedilen bu suçlar tanrının öfkesine neden olarak Kara Büyü ile özdeşleştirilmiştir.

 

İktidar Mücadelesine Yönelik Kara Büyü:

 

Eski Hitit krallarından Telipinu, saraydaki iktidar ve taht kavgalarına son vermek amacıyla yazdırdığı fermanında kara büyüyü yasaklamıştır. Bu ferman I. Hattušili’nin büyücülüğe getirdiği yasağın yasal düzenlemesi olarak nitelenebilecektir. Telipinu’dan sonra da saray entrikaları ve hanedan içi kavgalar devam etmiş, hanedan mensupları kara büyüye başvurmuştur. Bir metinde II. Muršili’nin üvey annesi Tavannanna’nın Kara Büyü yaptırması sonucunda eşi Gaššulawia’yı kaybettiği anlatılmıştır: Eski Hitit çağına ait bir ritüelde ise kral ve kraliçenin tüm gece boyunca yanlarına veya yatağın içine koydukları kilden yapılmış askerlerin üzerine tükürdükleri bilinmektedir. Bu ritüelin sebebi kendilerine yapılmış kötü büyünün bir daha yukarı çıkmamasını sağlamaktır.

 

Başka Kişi ve Bölgelere Yönelik:

 

Hitit toplumunda büyülenmiş olduğuna inanılan kişinin tedavisi için tercih edilen yöntemlerden biri büyüyü çeşitli eşyalara aktarmak ve sonrasında aktarılan bu büyü malzemelerini yakarak, kırarak veya ırmağa atarak yok etmektir.

Bunun nedeni büyü ritüeli sırasında kötülüğün bu eşyalara geçtiğinin düşünülmesidir. Yok edilmeyen malzemeler kindar bir insan tarafından, temiz bir insanın evine veya tarlasına gömüldüğünde Kara Büyü gerçekleşmektedir. Bu durum ele geçen metinlerden birinde şu şekilde açıklanmıştır:“Eğer bir kişiyi biri arındırırsa, arda kalan şeyleri de yakma yerine götürsün. Eğer birinin ekin alanına ya da evine götürürse büyüdür ve kralın yargısına gider.

 

Yasaların 111. paragraf 20. satırında ise şu cümleler geçer: “[Eğer] kilden bir insan [sureti]ne biri biçim verirse büyü kralın adalet mahkemesi için bir durumdur. Kara Büyü ile ilgili Hitit yasalarında geçen en net ifadeler ise 170. paragraf 1-2 satırlarındadır. “Eğer özgür adam bir yılan öldürürse ve başka bir adını söylerse bir mina gümüş versin; ve eğer bir erkek köle, işte tam o ölsün.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ak Büyü

 

Ak Büyü ise olumlu ve tedavi edici büyü çeşididir. Ancak en önemli görevi kara büyünün olumsuz etkilerini geçersiz kılmaktır. Ak Büyü, hemen her tür sorunun çözümü için başvurulmuştur. Ak Büyünün ele geçen büyü ritüeli metinlerinden edinilen bilgilere göre; başın ağrısı, ses kısıklığı, göz hastalıkları, yaralanma, sarılık, ağız hastalıkları, kalp krizi, depresyon,kısırlık, kâbus görme, doğum-hamilelik sorunları, salgın hastalıklar, cinayet, şiddet, dedikodu, öksürük, kral ve kraliçeyi arındırma, arkadaşlar arasındaki kavganın çözümü, üzüm bağlarının verimsizliği, ordudaki salgın gibi tıbbi, psikolojik, bireysel ve toplumsal kısacası her alanda uygulanmış olduğu anlaşılmaktadır.

 

İyileştirmeye Yönelik:

 

Rahip Papanikri’nin doğum ritüelinde doğum yapacak annenin doğum esnasında başına gelen talihsizlikler nedeniyle lanetlenmiş sayıldığından doğum sandalyesini ülke dışına gönderirler. Böylece yeni bir doğum sandalyesi yapılır ve kızdığına inanılan tanrının yatıştırılması amaçlanarak büyü ritüeli gerçekleştirilmiştir:

 

Büyücünün Adı Papanikri

 

Büyücünün Unvanı Rahip

 

Büyünün Konusu Doğuracak kadının ve bebeğinin lanetten arındırılması, doğum kolaylığı

 

Ritüelin Kökeni Kummanni/Hatti

 

Yakarılan Tanrılar Fırtına Tanrısı, Hepat

 

Uygulanan Mekân Doğum evi

 

Büyü Simgeleri Tabure, minder, kırmızı yün, lacivert yün, kumaş, kırmızı elbise

 

Kurban Hayvanları Kuş, koyun, kuzu, at, keklik, ördek, huri kuşu

 

Ekmekler Ekşi ekmek, acı ekmek, ince ekmek, kurban ekmeği

 

Yiyecekler Bal, peynir, buğday, arpa ezmesi, hayvani yağ, meyve, susam yağı

 

İçecekler Şarap

 

Diğer Malzemeler Çanak, çorba kâsesi, güğüm, ibrik, çömlek, masa, kazık, kamış, çivi, sedir ağacı, araba, gümüş, güzel kokulu yağ, pişirme ocağı, pişmiş toprak heykel

 

Annenin arındırılması, bebeğinin ise sağlıklı ve temiz bir şekilde dünyaya gelebilmesi için yapılmış bu büyü ritüeli kısaca şu şekilde örneklendirilmiştir: Kummanni ülkesinin Hattili rahibi Papanikri şöyle söyler:

 

eğer bir kadın doğum sandalyesine oturursa ve doğum yapılacak yerin çanağı kırılırsa ya da sandalyenin bir bacağının kazığı? Kırılırsa ve eğer kadın henüz doğurmamışsa ve o yerin içinde oturur ve pencereleri tekrar açarlar ve ayrıca bu kadın artık temiz değildir. Hattili rahibi doğum sandalyesini yukarı koyar.

Malzemelerini yukarı koyar. Onları kapıya ileri sevk ettiğinde ve o kapının önünde bir kuşu Tanrı Alitapara’ya kurban olarak yakar. Ama bir kuşu o şehrin tanrılarına yakar. Ve sonra o, doğum sandalyesini ve ritüel malzemelerini iç odaya götürür ve onların etrafının diğer yerine koyar. Ve kadın onun içinde doğurur.

Depresyonu Sonlandırmaya Yönelik:

 

Kişinin hayat kalitesini düşüren depresyon için başvurulan depresyon ritüeli şu şekildedir:

 

Kâbuslar nedeniyle uyuyamayan hastaya öncelikle banyo yaptırılır sonra saçları kazınır, koltuk altlarındaki tüyler, el ve ayak tırnakları kesilir. Güzelce vücudu yağlanan hastaya yeni giysiler giydirilir. Beyaz, mavi, kırmızı ve siyah yün çilelerinin çözülüp bir çubuğa sarılmasının ardından tanrılara sunular yapılır ve büyülü sözlerle ritüel devam eder.

 

Salgını Sonlandırmaya Yönelik:

 

Salgın, bireysel rahatsızlık gibi olmadığından, toplu bir felaket niteliği taşıdığından, tedavisi de tek tek hastalara uygulanmamış, hastalığın tümünü ortadan kaldırmaya yönelik büyü ritüelleri gerçekleştirilmiştir. Ašhella’nın Salgından Kurtulma Ritüeli bu tip büyü ritüellerindendir.

 

Büyücünün Adı Ašhella

 

Büyücünün Unvanı Bilinmiyor

 

Büyünün Konusu Ordudaki salgın hastalıktan kurtulma amaçlıdır.

 

Ritüelin Kökeni Hapalla

 

Yakarılan Tanrılar Alitapara, Hannahanna, Fırtına Tanrısı,

 

Uygulanan Mekan Açık arazi, ordugâh

 

Zaman 1. Gün: Akşam gece, 2.Gün: Sabah erken, 3.Gün: Sabah erken, 4.Gün: Sabah erken

 

Kurban Kadın

 

Kurban Hayvanları Boğa, koyun, toklular, domuz, atlar, katırlar, eşekler, koçlar, tekeler

 

Ekmekler Somun, kaba somun

 

Yiyecekler Karaciğer, yürek

 

İçecekler Şarap, bira

 

Diğer Malzemeler Kurşunlu demir halka, boncuk kolye, beyaz, kırmızı, sarı/yeşil yün ipliği,

küçük tunç hançer, tuz, ateş

 

Kaplar P.t. kadeh, GÌR.KÁN kabı, kadeh

 

 

kolyeyi ve kurşunlu bir demir halkayı birleştiririm. Ve onu koçların boyunlarına ve boynuzlarına bağlarım. Ve geceleyin onları çadırların önüne bağlarlar. Ve bu sırada şöyle söylerler: “Hangi Tanrı yüz çevirirse, hangi Tanrı bu salgına neden olduysa, bak, bu koçları senin İçin bağladım.(Bunlarla) tatmin ol!”.

 

II. Gün: “Koçları ve kadını, ekmeği ve birayı ordugâhın içinden dışarı götürürler. Açık araziye sürerler. Düşman ülkesi sınırı içine salarlar; bizim olan yere gelmezler. “Bak! Bu ordunun insanları koyunları, atları, katırları. Ve eşekleri içinde kötü olan ne varsa, şimdi bak onları ordugâhtan bu koçlar ve (bu) kadın

götürdüler. Onları kim bulursa bu kötü salgını (da) o ülke alsın!”.

 

III. Gün: “Hangi tanrı ordu içindeki bu salgına neden oldu ise, o tanrı yesin, içsin! Ve o Hatti ülkesine ve Hatti Ülkesinin ordusuna karşı dost olsun ve o onlardan yana dönsün!” Yerler, içerler ve onlar giderler”.

 

IV. Gün: “Göğsü, sağ kolu, karaciğeri ve yüreği yaprakların üzerine koyar. Ve kaba somunu da pişmiş olarak yine koyar. Gökyüzünün Güneş Tanrısı, Fırtına Tanrısı ve tüm tanrıları üç kez içer. Ve yerler. Ve onlar giderler.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bireysel Uygulamalara Yönelik:

 

Aile içi geçimsizliği konu alan bu büyü ritüeli birbirleri ile kavgalı aileye mensup kişileri, kötü/lanetli sözlerin olumsuz etkisinden kurtarmak, onlardan bu etkileri bir daha geri dönemeyecek şekilde uzaklaştırmak amacına yönelik olarak yapılmıştır. Baba oğluyla, kadın kocasıyla, kız kardeş erkek kardeşiyle kavga etmiştir ve kavgaya kötü, acı, lanetli diller sebep olmuştur.

 

Büyücü Maštikka aile geçimsizliğine karşı büyü ritüelleri uygulamıştır.

 

Büyücünün Adı Maštikka

 

Büyücünün Unvanı Yaşlı Kadın

 

Büyünün Konusu Aile içi geçimsizlik

 

Ritüelin Kökeni Kizzuwatna

 

Yakarılan Tanrılar Güneş Tanrısı, Andaliia

 

Uygulanan Mekan İhtiyaç duyan kişinin evi

 

Büyü Simgeleri Hamurdan ve ahşaptan heykeller, hamurdan diller, kürek

 

Kurban Hayvanları Beyaz koyun, siyah koyun, yavru köpek, kertenkele, balık, domuz

 

Ekmekler İnce ekmek, kurban ekmeği, ekşi ve tatlı ekmek.

 

Yiyecekler Peynir, zeytinyağı, meyve, incir, kuru üzüm, sinir, karaciğer, iç

yağı, bal

 

Diğer Malzemeler Ocak, tuz, deri, örtü, perde, yatak

 

 

Maštikka’nın ritüel metninde büyü uygulamalarının nasıl yapılacağı anlatılmıştır:

 

I.Sütun: “Büyücü kadın bir balığı alır, onu iki kurban sahibinin ikisinin birlikte üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “Bu balık denizin boğası(dır), bu balık denizden nasıl ayrıldıysa, şimdi o günün lanetli dilleri (de) (sizden) ayrılsınlar” ve balığı ocağa fırlatır.”

 

II. Sütun: “Bir koyunu sevk ederler ve onu büyücü kadın iki kurban sahibinin üzerine tutar ve şöyle söyler: işte izin için bir vekil, vücutlarınız için bir vekil olsun: kötü dil, kötü ağız onlar, onun (koyunun)

ağzına tükürürler ve şöyle söyler: “kötü lanetleri tükürdünüz”, yeri kazarlar, koyunu aşağıda keserler, sonra onu aşağıya koyarlar, onun yanına tatlı kurban ekmeğini koyarlar, şarap sunar ve üzerini kapatırlar.”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÜYÜ RİTÜELLERİNİN ETKİNLİĞİNİ SAĞLAYAN UNSURLAR

 

Büyü ritüellerinin uygulanmasında uygulayıcı kişiler (büyücüler), büyünün uygulanacağı mekân ve kullanılan malzemeler ile büyünün yapılabileceği zamanlar belirleyici olmuştur.

 

Büyücüler

 

Büyünün etkili olabilmesi için büyüyü yapacak kişinin o konuda yetkin olması gerekmektedir. Eğitimi, ritüel uygulamadaki becerisi ve etkileyici yöntemleri büyü yaptıranları tatmin etmelidir.

Büyü ritüellerinin tanımlandığı metinlerde büyücülerden yaşlı kadın, rahip, büyücü, kâhin, ebe, tapınak görevlisi kadın, kuş yakalayıcı, erkek hekim, kadın hekim ve hizmetçiler olarak bahsedilmiştir. Ritüeli gerçekleştirenler kim olursa olsun tanrıların yardımı olmadan ritüelin gerçekleşmesi mümkün olamayacağından, tanrılar büyü ritüelinin gerçekleştirilmesinde en önemli faktördür.

 

Metinlerde büyücülerin bazı ritüellerine kendi isimlerini verdiği görülmektedir. Ašhella’nın Salgın Ritüeli, Papanikri’nin Doğum Ritüeli, Kahin Dandanku’nun Salgın Ritüeli ve Maštikka’nın Aile Geçimsizliğine Karşı uyguladığı ritüel, bu durumu kanıtlar niteliktedir

 

Ayrıca Büyücüler halk tarafından çeşitli unvanlarla da anılmaktadır. Örneğin Maštikka’nın büyü ritüellerinde geçen unvanının “Yaşlı Kadın” olduğu bilinmektedir. Bu unvanın Maštikka’ya yaşının getirdiği bilgi ve tecrübeden dolayı verildiği düşünülmektedir.

 

Mekan

 

Ritüelin gerçekleşeceği mekânlar büyücü tarafından büyü ritüeline göre seçilmiştir. Ritüeller için sıklıkla tapınaklar, büyüye ihtiyaç duyan kişinin evi ve el değmemiş, saban girmemiş, herhangi bir hayvanın ayak basmadığı alanlar kullanılmıştır.

Ele geçen bir büyü ritüeli metninde “Nerede bir tarla mevcut değilse, nereye bir pulluk uzanmamışsa” ifadesi bu durumu açıklar niteliktedir. Büyü ritüellerinin uygulanması için seçilen yerlerin tanrılara göre şekillendiğinden bahseden metinlerle karşılaşılmıştır. Kader Tanrıçası ve Ana Tanrıçanın mekânı olduğu düşünülen ırmak kenarı ya da herhangi bir tarım faaliyetinin olmadığı işlenmemiş alanlardan birinde geçen bir büyü ritüeli şu şekildedir : “Daha sonra o bir yabancıya bir üstlük fırlattı — fakat üstlük hiçbir şekilde görünmez; daha sonra o onu (üstlüğü) ırmağa fırlattı. O kendisi (ritüel beyi) ise dışarıda ekilmemiş arazide yıkandı ve daha sonra evine doğru yola koyuldu.”

Büyü ritüellerinin uygulandığı alanlardan biri de ritüel amaçlı açılan kurban çukurlarıdır. Yeraltı tanrıları için geçit amaçlı kullanıldığına ve tanrıların dünyayla bağlantısının sağlandığına inanılan bu ritüel çukurlarının tanrılara doğrudan kurban yollama amaçlı açılmış olduğu düşünülmektedir. Kirliliğin aktarıldığı çeşitli hayvanlar bu çukurlarda kurban edilmiş, böylelikle tüm kötülüğün yeraltında tutulması sağlanmıştır.

 

Malzemeler

 

Tanrıların memnun edilebilmeleri için büyü ritüellerinde kullanılan malzemelerin çeşitliliği ve bolluğu çok önemlidir. Tanrılarla işbirliği içinde olmak, büyü ritüelinin amacına ulaşması bakımından elzemdir. Metinlere göre; iplikler, yünler, yiyecek ve içecek malzemeleri, çeşitli hayvanlar, kaplar ve büyüsel gücü olan birçok malzeme kullanılmıştır. Kurban edilecek hayvanların bir sakatlığının olmamasına ve bir yaşına basmış olmasına dikkat edildiği bilinmektedir. Bu hayvanların tercih edilmesinin sebebi yaşam güçlerinin henüz kullanılmamış olduğu düşüncesidir. Yavru köpekler ise henüz bir amaca göre eğitilmemiş olduklarından ve maddi yönden değersiz bulunduklarından dolayı kurban edilmişlerdir. Bu durum bir ritüelde şu şekilde ifade edilmektedir: “Size yalvarıyoruz, dua ediyoruz ve size en iyi, en temiz/saf kurbanı veriyoruz.”

 

Tanrıları çağırma ritüelinde cinayet ve yalan yere yemin etme durumundan dolayı temizlenme konusu işlenmiştir. Bu ritüelde malzeme kullanımı şu şekildedir: O 4 testi şarabı, kurban ekmeğini, kırma?, lapa, gangati ekmeğini alır; O suya gider ve şöyle söyler: Gelmemi gerektiren sebep; Pınar beni istiyor, su bilmek istiyor (soruyor), ištar kırlardan benimle geldi(mi?), gelmedi(mi?). Onlar šuraššura kus kanatları (formunda) takıyı onun bir kulağına koyarlar?. O ağır bir mantoyu taşımaz? O elde boş 1 kap tutar. Onun basında ise ip[du]rur. O pınara söyledi, O su yatağına söyledi, Su Tanrısı’na söyledi: Bu su nedeniyle geldim. Bana ver! Bu kutsal su kanı (cinayeti) ve (yalan yere)yemini temizler, o, temiz kapı yapısını, bütün kötü sözler, beddua, günah ve düşmanlıktan temizler. Ve o derin kuyuya gider. O 1 kurban ekmeğini parçalar, şarap sunar (ve) 7 defa su çeker, o onu döker. 8 yola çektiği suyu onu alır. Ayrıca 2 defa 7 çakıl tasını pınardan alır ve onu [ ] içine atar. Bardağın içine ise, o iki defa 7 kappiyi atar. Ve o kırmızı yünü alır ve onu bağlar. Sonra o suyu evine götürür.”

 

Malzemelerin çeşidi ve miktarları büyüyü yaptıran kişinin ekonomik ve sosyal statüsüne göre değişmektedir.

 

Kahin Dandanku, ordudaki salgın için yaptığı büyü ritüelinde “eğer ritüel beyi fakirse o zaman (ritüel malzemelerini) kilden yaparım” sözleriyle bu durumu açık bir biçimde ifade etmiştir. Bir başka büyü ritüelinde geçen şu cümleler de bu duruma örnek verilebilir: “Ricacı ayağa kalkar ve bir eşek sürülür. Eğer adam fakirse, o zaman kilden bir eşek modeli yapılır.”

 

Zaman

Her büyü ritüeli, kendi içinde bir zamansal döngü barındırır ve bu döngünün yöneticisi her zaman için ritüel uygulayıcısıdır. Çivi yazılı belgelerde ritüelin ne kadar süreceği, başlama ve bitiş zamanı ile kaçıncı günde ve günün hangi zaman diliminde ne tür büyü uygulanacağı açıkça belirtilmiştir. Ritüelin uygulanacağı zaman dilimleri olarak genellikle sabah, ikindi, akşam, gece ve şafak vakti seçilmiştir. Örneğin Tunnawiya ritüelinde kullanılacak malzemelerin gece boyunca hazırlandığı bilinmektedir. Ritüel beyi ise gün doğumuyla gelmiş ve gün batmadan ritüel tamamlanmıştır. Hitit yazılı metinlerinde zamanlar şu şekilde ifade edilmiştir : “adı geçen günde, bir yıldızın atladığı akşam vakti”;“ertesi gün güneş doğunca büyücü kurbanların tümünü yukarı alır”;“güneş henüz doğmadan…”;….ertesi gün güneş doğduğu zaman”;“….ikindi vakti geldiği zaman iki huprušhi kabı hazırlarlar” “… akşam vakti temiz suyu koyar”. Bu ifadelerden güneşin doğuşu ve batışının, gün içindeki konumlarının büyü zamanlarını belirlemede önemli bir etken olduğu anlaşılmaktadır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

BÜYÜ YÖNTEMLERİ

 

Büyü ritüelinin en ufak bir olumsuzlukta geçersiz olacağı inancı doğrultusunda, eksiksiz şekilde gerçekleştirilebilmesi için birtakım prosedürlere ihtiyaç duyulmuştur. Uzman büyücüler, ortaya çıkabilecek olumsuzlukları engellemek için el değmemiş temiz mekânları, tanrıları memnun etmek için kişinin maddi durumuna göre ayarlanmış kurbanları, çeşitli malzemeleri, etkinliği sağlayabilmek için doğru zamanı ve en önemlisi, her ritüelin olmazsa olmazı sayılan yöntemleri tercih etmiştir. Bunlar bağlantı ve aktarma, vekil tayin etme, özdeşleştirme, benzetme, kefalet ödeme, tanrılardan yardım isteme şeklinde görünmektedir. Büyü yöntemleri, büyücüler tarafından ritüel sahiplerini ve tanrıları etkilemek için özel olarak geliştirilmiştir. Bir ritüelde birden fazla büyü yöntemi uygulanabilir.

 

Benzetme (Analoji) Yöntemi

 

Bu yöntem doğada olup, her şeyin dikkatli bir şekilde gözlemine dayanmaktadır. Yöntemin amacı istenen sonucun taklit yolu ile elde edilmesidir. Örneğin; bir büyü ritüeli metninde “Yer ve gök birbirine nasıl değmezse, dağlar nasıl yüksek ve ağaçla kaplıysa, güneş nasıl gökyüzünde dolaşır ve dünyayı aydınlatırsa, ne rüzgâr ne yağmur nasıl taşı yerinden oynatamazsa, ateş nasıl yanarsa, su nasıl temizse ve temizlikte kullanılırsa” gibi taklide yönelik sözcükler kullanılmıştır. A. Ünal, Yahyalı Kapuz Başı Şelalelerini gören bir Hititli’nin bu su bolluğuna imrenerek benzetme yöntemine başvurmuş olabileceğini ifade etmiştir.

 

Hitit toplumunun kralı ve kraliçesi onuruna düzenlenmiş bir kötülükten arınma ritüelinde ise benzetme yöntemi soğanın üzerinden şu şekilde uygulanmıştır : “Tanrının huzurunda olan kişi şu şekilde konuşursa: Nasıl ki bir soğan iç içe sarılı derilerden oluşuyorsa, her hangi biri diğerlerinden ayrıl[a]mıyorsa, bırakalım kötü sözler, beddualar, sövgü ve pislik -soğan gibi- sarsın mabedin çevresini!” Şimdi bak, soğanı kopardım ve geriye sadece işe yaramaz bir sap kaldı. Yine de, bırakalım o, kötü sözü, bedduayı, sövgüyü (ve) pisliği tanrının (mabedinden) uzak tutsun. Bırakalım tanrı ve kurbancı bu dertten kurtulsun.

 

Bağlantı Kurma ve Aktarma Yöntemi

 

Kişinin üzerindeki kirliliğin kullanılan malzemelere aktarılmasını önlemek ya da bedensel kirliliğin kurban sahibinden uzaklaştırılması amacına yönelik uygulanan bir yöntemdir. Büyü ritüelinde büyü yaptıran kişiden istenen çeşitli malzemeler ile ritüel sahibi arasında bağlantı kurularak kişi üzerindeki tüm kötülükler o malzemelere aktarılmıştır.

 

Örneğin; çeşitli renklerde alınmış iplerin, kötülükleri büyüyü yaptıran kişiden alınıp üzerine çekilmesi için, ipler kişinin vücuduna, eline veya kafasına bağlanmıştır. Bu uygulamada ipler sırasıyla kişinin vücuduna dolanmış, bağlanmış, çekilmiş ve kesilmiştir.

 

Ammihatna’nın büyü ritüelinde ise bağlantı kurma ve aktarma yöntemi şu şekilde kullanılmıştır: Büyücü büyük kuşu alır ve onu tahtın, hupruši kabının, kurban masasının ve de kurban sahibinin üzerinde çevirir. Sonra kurban sahibi kapıdan oklarla dışarı çıktığı zaman büyücüler ise ona tatlı sütü ve de temiz suyu sürekli olarak üzerine serperler. Ve gösterişli kıyafetleri fırlatır ve temiz su ile yıkar. Gösterişli kıyafetleri ise büyücü alır. Ve gümüşü kurban sahibinin ağzına koyar. Ve büyücü şöyle der: “Gümüş gibi tanrıların, erkek ve kadın tanrıların huzurunda temiz ol.” Bu büyü ritüelinde, kuşun büyücü tarafından kurban

sahibinin üzerinde çevrilmesi ve iki büyücü tarafından süt ve temiz su serpilmesi gibi uygulamalar bağlantı kurma ve aktarma metoduna örnek verilebilir.

 

Özdeşleştirme ve Vekil Tayin Etme Yöntemi

 

Bu yöntem, büyü yapılacak kişinin veya nesnenin yerine başka bir kişinin veya nesnenin vekil olarak geçmesi, vekilin gerçek kişi veya nesne ile özdeşleştirilerek kötülüklerin üzerine geçirilmesi uzaklara taşıması esasına dayanır .

Kizzuwatna kökenli Tarpalli ve Nakkušši büyülerinde bu yöntem uygulanmıştır. Luwice “değiştirmek” anlamına gelen Tarpalli, kişinin yerine vekil olarak geçen, kötülükleri üzerine çeken canlı ve cansız nesnelerdir. II. Muršili’nin karısı Gaššulawia’nın hastalığının çaresi olarak güzel bir kadını Lelwani’ye feda etmesi, bir tarpalli büyüsüdür43. Hurrice “göndermek, salıvermek” anlamına gelen Nakkušši ise üzerlerine yüklenen kötülükleri uzaklara taşıma ritüelidir. Örneğin; “günah keçisi” olarak tanımlanan uygulamada def edilmek istenen kötülükler bir keçiye yüklenerek keçi uzaklaştırılır. Bu iki uygulamada esas olarak vekile yapılan işlemler farklıdır. Tarpalli ritüel sonrası yok edilirken, Nakkušši serbest bırakılır. I. Tudhalia ile ilişkili bir büyü ritüelinde vekil kullanımı şu şekildedir: “Genç Tudhalia’nın heykeli üzerindeki her şey (kaş, kirpik, sakal) Yeryüzünün Güneş tanrıçasını cezp etmek için ona verilir. Bak, Ritüel beyi orakeli kurulan ritüel beyinin baş ve vücut vekillerini (verdi)” Burada vekil olarak bir

heykelin kullanıldığı görülmektedir.

 

Tanrılara Sunma ve Yardım İsteme Yöntemi

 

Büyü ritüelini geçerli kılacak her şey tam olsa bile tanrının memnun olmadığı bir durumda ritüelin gerçekleşmesi beklenemez. Tanrıların ritüel boyunca büyücülerin yanlarında olmaları ve onlara isteklerini elde edebilmeleri için yardım etmeleri gerekir. Bunu sağlamak için kullanılacak malzemeler ve kurbanlar büyücüler tarafından özenle seçilir ve zengin ziyafet sofraları kurularak tanrının memnun edilmesi amaçlanır. Çünkü memnun olmayan kızgın bir tanrı, insanlar için oldukça tehlikelidir. Bir büyü ritüelinde tanrılar için çukurların kazıldığı ve tanrıların kendilerini duyması için çukura elbise iğnesine iliştirilmiş gümüş bir kulak ve onların yukarı çıkmasını kolaylaştırmak için gümüşten ya da bakırdan bir merdiven

konulduğundan hemen ardından tanrılardan istenen yardım için bir çukur kazılarak kurbanlar sunulduğundan bahsedilmiştir.

Hattuša’da gerçekleştiği bilinen, Hurri-Luwi kökenli Kader Tanrıçası ve Ana Tanrıça ile Zukki ve Anzili tanrı çiftleri adına yapılmış çağırma ritüelinde sırayla şu işlemler gerçekleştirilmiştir : onları (heykelleri) çukurun (olduğu) yere getirdiklerinde, tanrıları aşağı koyarlar ve 9 çukur açarlar. Derhal bir çapa alırlar ve (onunla) kazarlar. Sonra bir göğüs süsü alırlar ve onunla kazarlar. Sonra o bir šatta- “kürek” ve huppara- “kova” alır ve (onlarla çukuru) boşaltır. Sonra (çukurun) içine şarap ve yağ döker. İnce somunları parçalar ve onları (çukurun ağızlarının) çevresine o yana, bu yana yerleştirir. Daha sonra gümüş bir merdiven ve gümüş bir göğüs süsünü, ilk çukura (api) koyar. Göğüslük üzerine gümüş bir kulak koyar. Onlar ilk çukurun içinde aşağıdadır. Kulakların sonuncusuna kureššar bezi sarılmıştır. Bitirdiğinde 1 kuşu enumašši ve itkalzinin tümü için kurban sunar. 9 çukuru kan ile sıvar, ayrıca 9 çukur için 9 [(kuş)] ve 1 kuzu (vardır). Ambašši ve keldi için 9 kuş ve 1 kuzu sun[ar] ve her bir çukura 1 kuş koyar, kuzuyu ise keserler ve onu ilk çukura koyarlar.

 

Kefaret Ödeme Yöntemi

 

Yapılan bir şeyden duyulan pişmanlık sonucu ödenen bedel anlamına gelen kefaret dinsel bir kavramdır. Hitit toplumunda cinayet işleyen bir kişiyi günahından arındırmak için yapılmış bir ritüelde kefaret ödemeye yönelik ritüeller şu şekilde anlatılmıştır: “Koyunun arkasına bir insan yerleştirirler, eğer bir adam öldürmüşse, bir adamı yerleştirirler eğer bir kadın öldürmüşse kadını yerleştirirler.”

 

Bir diğer büyü ritüelinde ise kefaret yöntemi şu şekilde dile edilmiştir: “Eğer ki sabahın ilk saatlerinde güneş yoksa o zaman onlar gösterilen Tanrının evinden sırasıyla şunları alırlar: bir deste kırmızı yün, bir deste mavi yün, bir adet yünden yapılmış kisri, bir şekel gümüş, bir adet gazzarnul dokusu, çok az miktarda ince yağ, üç tane düz ekmek ve bir güğüm şarap. Daha sonra kefaret (işlenmiş bir günahın affedilmesi için yapılır) suyuna yazarlar. Ki sonra bu sudan alırlar. Ve tanrıçanın (şimdiki) tapınağından (gelecekte olacak tapınak) eski tapınağına getirirler, suyu tapınağın çatısına koyarlar ve orada yıldızların

altında kalır. Ve o gün, o kefaret suyundan alırlarsa, eski Tanrı anıtını kırmızı yün ile ve ince yağı ile yedi yol ve yedi ek yollardan, dağlardan, ırmaklardan, çayırlardan, gökyüzünden ve topraktan çekerler”.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsan, doğaüstü bir güce ve onun kontrolüne inanma gereksinimi bağlamında evrenin çeşitli sırları olduğunu düşünerek bu sırlara vakıf olmak istemiş, öğrenmeye başlamış ve öğrendikçe de güçlendiğini düşünmüştür. Bu nedenle de doğayı kontrol edebilme yöntemlerinden biri olarak büyüyü geliştirmiştir. Büyü insanoğluna bir yandan cazip gelirken diğer yandan tanrılar tarafından lanetlenme korkusundan ötürü de ürkütücü olmuştur.

 

Hitit toplumu, gittiği her yerdeki tanrıları kendi tanrısı olarak kabul ettiği için tarihte “Bin Tanrılı Halk” olarak anılmaktadır. Hitit toplumu, inandığı çok çeşitli tanrılar sayesinde büyülerini çeşitlendirmiş, etkileşim içinde olduğu çeşitli kültürlerin etkisiyle, var olan büyü kavramını zaman içinde şekillendirmiştir. Hitit toplumunda büyü Ak ve Kara olmak üzere iki şekilde uygulanmıştır. Sonuçları büyü yapılan kimse için kötü olan ve ölüme kadar gidebilen Kara Büyü yasalarla yasaklanmış, bunun devlet adamları tarafından yapılmasının lanetli bir eylem olduğu her fırsatta tekrarlanmıştır. Kara Büyü, Hitit toplumunun iç huzurunu derinden etkilemiş, kendini kötü hisseden her bireyde öleceği düşüncesiyle biçimlenen psikolojinin gelişmesine neden olmuştur. Kendisine Kara Büyü yapıldığını düşünen bir insanın psikolojisi çökmekte, uzayan çöküntü süreci kişinin bağışıklık sisteminin bozulmasına yol açarak ölümüne neden olabilmektedir. Hitit Devlet Arşivinde bulunmuş tabletlerden birinde, II. Muršili’nin eşi Gaššulawiya’ya Tavannanna tarafından yapılmış olduğu düşünülen Kara Büyünün etkisi anlatılmıştır. Kara Büyüden kurtulmak için canlı bir kadın Gaššulawiya’nın yerine geçirilerek tanrı Lelwani’ye kurban edilmiş, ancak Gaššulawiya kurtarılamamıştır.

 

Kraliçenin hayatını kurtarmak için başka bir hayatın feda edilmesi, büyü yapılırken, daima bir bedel verildiğini göstermektedir. İstenen karşılığında eşdeğer bir bedelin olması gereği, bu uygulamada, kraliçenin hayatı için insan kurban edilmesi şeklinde görülmektedir.

 

Ak Büyü ise çoğunlukla Kara Büyünün lanetini ortadan kaldırmak için kullanılmıştır. Kara Büyünün getirdiği ruhsal ve bedensel kirliliği temizlemesinin yanında, iyileştiriciliğin sağlanması için bu büyü çeşidine başvurulmuştur. Örneğin; depresyona girdiği anlaşılan bir Hititli için depresyon ritüeli uygulanmış, Kizzuwatnalı Maštikka aile geçimsizliğine karşı yaptığı ritüelde iç ve dış çatışmaları engellemeye çalışmıştır. Bu ritüel bireysel uygulamaya yönelik bir büyü ritüeli ve ailenin mutluluğunu sağlaması açısından yapıldığı için, Ak Büyü olarak tanımlanabilecektir. Ašhella’nın salgın ritüelinde ise toplumsal bir sorun çözülmeye çalışılmıştır. Orduya musallat olan salgın, canlı bir kurbana yüklenerek uzak ülkelere yollanmıştır. Bu büyü ritüelinde ordunun ve toplumun refaha ve sağlığa kavuşması için Ak

Büyü yapılmıştır. Buna karşın, bu büyü Hitit toplumu için iyileştirici olsa da, uzak ülkelere gönderilen kurbanın o ülkelerde çökerten bir özellik kazanması, Ak Büyünün uygulanış şekline göre Kara Büyüye dönüşebileceğini göstermektedir.

 

Yapılacak büyü ritüelleri Ak Büyü veya Kara Büyü olsa da arka planında büyük bir hazırlık yatmaktadır. Alanında uzman olan büyücünün yazacağı reçeteyi, ritüeli yaptıracak olan kişi ya da kişilerin maddi durumu etkilemiştir. Örneğin; zengin bir adamdan sayısız canlı kurban istenirken, maddi durumu yetersiz olan adamdan hamurdan veya kilden yapılmış cansız kurbanlar istenmiştir. Bu bağlamda büyü ritüelleri, kullanılacak malzemelerin çeşitliliği ve miktarları göz önüne alındığında, kişinin ekonomik ve sosyal statüsüne göre biçim almış görünmektedir.

Örneğin; Gaššulawiya’nın Kara Büyüden kurtulması için bir başka kadının kurban edilmesi, hayatı kurtarılacak kişinin kral veya kraliçe olduğu durumlar için geçerli görünmektedir. Bu tip bir uygulamanın diğer sosyal sınıflar için söz konusu olabileceğine ilişkin herhangi bir belge bulunmamaktadır.

 

İnsanların büyüye inanması ve buna başvurmasının nedeni doğaya karşı olan acizliğidir. Günümüzde Anadolu’da Kara Büyü uygulamalarını gerçekleştiren kişiler Tanrı yerine Tanrı tarafından lanetlenen varlıklardan (cinlerden) yararlanmayı tercih eder. Anadolu halk kültüründeki inanışa göre cinler, insanların aklını alıp onları şaşkın ve perişan eden, hastalıklara yol açan ve büyücülere aracılık ederek kötülüklere sebep olan varlıklardır.

 

Bu inanç, Hitit toplumunda da var olan günahkâr insan ve cezalandırıcı tanrı ile örtüşmektedir. Eski Türk kültüründe, Kam ismi verilen büyücünün, ritüel uygulamasında kullandığı zaman seçimi, Hitit büyü ritüellerinde kullanılan zaman seçimi ile benzeşmektedir. Her iki durumda da ritüeller, ruhların geceleyin veya şafak vakti harekete geçtiği inancı doğrultusunda, karanlık gecelerde veya şafak vakti yapılmaktadır.

 

Anadolu Halk kültüründe kullanılan büyü malzemelerinin bir bölümü vekil görevi görürken diğer bölümünü büyü yapılan kişi, üzerinde taşımaktadır. Uğurluk adı verilen büyü malzemesinin, kötü enerjiyi uzaklaştırmaktan çok taşıyana mutluluk vermesi amaçlanmıştır.

 

Yeşil kahve çekirdeğine dualar ve olumlu sözler söylenerek küçük bir kumaş parçasına sarılması ve kişinin bunu üzerinden çıkarmaması uğurluk uygulamasıdır

 

Anadolu Halk inancında taşınabilir büyüler arasında Ak veya Kara Büyü olarak yazılmış Muskalar da yer almaktadır. İstanbul Yedikule Mezarlığı’nda birçok mezarda birbirine dönük vaziyette rastlanmış veya sırt sırta vermiş şekilde saplarından bağlanmış tahta kaşıklar, vekil görevi gören büyü çeşididir. Kaşıkların biri kadın diğeri erkek olmak üzere iki kişiye vekil tayin edilmiştir. Kaşık büyüsü olarak geçen bu uygulamada kaşıkların içleri birbirine dönük ise toprak altında kaldıkları sürece iki insanın birbirinden kopmayacağına, sırt sırta vermiş şekilde bağlanmışlarsa, büyü yapılan kişilerin bir araya gelemeyeceklerine ve bir daha mutlu olamayacaklarına inanılmaktadır.

 

Anadolu Halk kültüründe görülen bu büyü uygulaması Hitit büyü ritüellerinde sıklıkla rastlanan vekil tayin etme ve özdeşleştirme yöntemiyle aynı özelliği taşımaktadır. Anadolu Halk inancında aile birliğini sağlamaya yönelik yapılan büyü uygulamalarının aslında masum olmadığı görülmektedir. Kocayı eve geri döndürme, eve bağlama, karşı tarafı kendine âşık etme niyetiyle yapılmış büyüler insanların hislerini bastırmak veya değiştirmek amacı taşıdığından, Ak Büyü olarak nitelendirilmesi güçtür.

 

Bu açıdan bakıldığında, bazı Ak Büyülerin Kara Büyüden bir farkı olmadığı söylenebilir. Hitit büyü ritüellerinde kişinin kirliliği veya taşıdığı kötülük beyaz, sarı, kırmızı, mavi, yeşil v.b. renklerde yünlere aktarılmaktadır. Bu renklerin büyüsel gücü ile bağlantı kurma ve aktarma gerçekleştirilmiştir. Aktarılan kirliliğin üzerine yüklendiği renkli yünler ritüel bitiminde yok edilmiştir. Eski Türk ve Anadolu Halk kültüründe aynı renklerin insan psikolojisini etkileyecek anlamlar taşıdığı bilinmektedir. Örneğin; kırmızı renk “Al ruhu” veya “Al ateş” isimleri verilen bir ateş tanrısı veya koruyucu bir ruhu temsil etmektedir.

 

Rize’de uygulanan “Sabun Büyüsü” bir Kara Büyü örneğidir. Düşman olarak görülen kişinin saçı sabuna bağlanır, sabunun üzerine kötü dilek içeren dualar yazılır ve sabun dereye atılır. Sabun derede eridikçe kişinin de günden güne eriyeceğine, yok olduğunda da kişinin öleceğine inanılmaktadır . Bu uygulama Hitit Kara Büyü uygulamasına benzemektedir.

 

Kişiyi sabunla özdeşleştirmek ve eriyişini insanın çökmesine benzetmek, Hitit büyü ritüellerinde kullanılan benzetme ve vekil tayin etme/özdeşleştirme yöntemi ile aynıdır. Kars’ın Selim İlçesi’nin Benliahmet Köyü’nde yazın ekinler için beklenen yağmur gelmeyince köy halkının uyguladığı “Godi Bebek” ritüeli56 toplumsal özellik taşır. Süpürgeye kadın kıyafeti giydiren köy halkı Godi Bebeği evlerin önünden geçirerek gezdirir. Önünden geçilen evlerin sahipleri “Godi bizden ne ister?” sorusunu sorar, “Su ister” yanıtını alır ve Godi’nin üzerine su serper. Bu uygulama Hititlerin yağmur yağdırma törenlerindeki uygulamalara benzemektedir. Hitit yağmur yağdırma törenlerinde bir kuklanın veya hayvanın üzerine kaynaktan alınan suyun döküldüğü ya da onları doğal su kaynaklarından birine ya da içinde su bulunan bir tekneye batırdıkları bilinmektedir.

 

Tüm bu uygulamalar göz önüne alındığında, Hitit toplumunun bireysel ve toplumsal refah için kullandığı Ak ve uygulamaktan sakınmadığı Kara Büyü uygulamaları, Eski Türk ve Anadolu Halk kültürü uygulamalarıyla benzerlikler taşımaktadır. İnsanlar hemen her dönemde büyüye başvurmuş, kültürel çeşitlenmeler yoluyla da bu inanışlar gelişmiş, değişmiş ve çeşitlenmiştir. Burada değişmeyen en önemli unsur, insanların isteklerini yerine getirmek için yapmayacakları şeyin olmamasıdır.

 

Kaynak konusuna gelince , arkadaşlar son yazdığım haricinde bilgisayı karıştırırken bulduğum derleme .. muhtemelen bir araştırma yazısı .. Büyük bir kısmı Tevhide ÖZESER isminde bir hanımefendinin olduğu için ismini zikretmekte fayda var :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Hititlerde büyü uygulamaları ile ilgili bilgi için Serkan Başol 'un tezi ilgilenen arkadaşlara yardımcı olabilir diye düşünüyorum.İlgilenen arkadaşlar için ,

Linki veriyorum.

http://acikerisim.pau.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11499/3021/Serkan%20Ba%C5%9Fol.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Kanımca o bölgeleri gezip hissetmeden tam olarak anlaşılması gayet zor ve

Bilgi bilgidir,gezmeden önce donanımlanmakta fayda vardır diye düşünüyorum.

Hititler bizim çok kolay ulaşılabilinir kaynaklarımızdan biri olmasına rağmen ve anladığım kadarıyla kısmen yada tamamen Sümer ekolünden devam etmelerine karşın ilgimizin olmayışı çok garip geliyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benzetme (Analoji) Metodu:

 

Doğada olup biten olayların gözlemine dayanan ve Hitit Büyü ritüellerinde en çok uygulanan metotlardandır. Bu metodun amacı “benzetme yoluyla istenilen sonucu elde etmek”dir. Bunu yaparken de “benzer benzeri yaratır” ilkesinden hareket edilmektedir. Bu büyü, sözle veya bir eylemle olabileceği gibi ikisi aynı anda da yapılabilir. Sembolik olarak yapılan eylemle veya ifade edilen büyüsel sözlerle gerçek olaylar arasında ilişki kurulur.

 

İstenmeyen durumun, doğada gözlemlenen olaylarla benzerlik kurularak uzaklaştırılması amaçlanır.

 

Analoji büyüsü doğada olup biten şeylerin kesin kes gözlemlenmesine dayanır. Yani insan eski devirden beri analoji büyüsü yapabilmek uğruna, doğadaki muntazam oluşumları büyük bir titizlik ve özenle gözlemlemiş ve bunları kanunlara bağlamıştır. Bundan dolayı bu büyü türü doğa olaylarının keşfinde ve tabii bilimlerin gelişmesinde büyük bir rol oynamıştır.

 

Doğada gözlenmiş, büyülerde kullanılan belli başlı analoji örnekleri şunlardır:

 

İncir ve üzüm nasıl tatlıysa, üzüm tanesi nasıl şarap ihtiva ederse, asmanın nasıl aşağıda kökü, yukarıda bıyığı varsa, yağ bitkisi ve susam nasıl yağ ihtiva ederse, susuz kalan bitki nasıl kurursa, nasıl ağacın meyveleri varsa ve filizlenirse, buğday nasıl temizse, buğday tanesi suda nasıl şişerse, susam tohumu nasıl çatlar ve kabuklarını dökerse, renkli çiçek nasıl gelişirse, sabunotu nasıl kirli giysileri temizler ve beyazlatırsa, kamış nasıl yumru çıkarırsa, kesilen kamış nasıl tekrar yeşermezse, akça diken nasıl ilkbaharda beyaz, yazın ise kırmızı olursa, arpa, insan ve hayvanları nasıl beslerse, soğanın nasıl kabukları var ve biri diğerinin içine girmezse, ardıç nasıl sürekli yeşil kalır ve yapraklarını dökmezse, moça nasıl çayırlıkta ve ekin tarlasında

beslenir ve yağlanırsa, dişi domuz nasıl birçok moça doğurursa, bekçi köpeği yabancıları nasıl oraya sokmazsa, köpek nasıl dokuz uzvunu yalayarak iyileştirirse, katır nasıl kısırsa ve doğuramazsa, akbabalar ve tilki nasıl koyun ciğerini (severek) yerlerse, koyun ve sığır nasıl yavrularını severse, koç koyuna nasıl atlar ve onu gebe ederse, koyun nasıl tuz yalarsa, nasıl yeni doğmuş bir kuzu yeri göğü ve annesinin memesini göremezse, hayvanlar nasıl susuz kuruyup giderse, koyun yapağısı nasıl keçeleşmişse, kırmızı yün nasıl parlarsa, sığır nasıl yulara bağlanırsa, kana bulanmış deri nasıl hep kırmızı kalırsa, sudan çıkarılmış balık nasıl suya geri dönemezse, et suyu nasıl temizse, malt nasıl kuru ve tohumluk kullanılmazsa, bira, baharat ve şarap nasıl birbiriyle harmonik olarak karışırsa, maya hamuru nasıl kabartırsa, bal nasıl tatlıysa, tereyağı nasıl yumuşaksa, kızgın ve korkmuş insan nasıl birayla yatıştırılırsa, tatlı süt nasıl tatlıysa, taş nasıl ağırsa ve hissizse, bakır nasıl sert ve kalıcıysa, altın nasıl sert kalıcı ve safsa, tuzun nasıl tohumu yoksa ve yeşermezse, demir nasıl gökte Fırtına Tanrısı’na gelmişse ve gökyüzünü taşırsa, Güneş ve Fırtına Tanrıları nasıl ebediyse, rahip nasıl hışımla gelen Fırtına Tanrısını tutar alıkoyarsa, tanrı ve insanlar

birbirlerini nasıl seviyorlarsa, ana baba çocuklarını nasıl seviyorsa, nasıl sağır duymaz kör görmez ve kötürüm yürüyemezse, düşman nasıl Hititlerin kötülüğünü isterse, düşmanlık nasıl barışa dönüştürülebilirse, insanoğlu nasıl ölümcül ise, kapı eşik yatağında nasıl dönerse, sürgü kapı nasıl kapı kilidini iter ve kapıyı açarsa, tekerlek nasıl dönerse, nasıl arka tekerlek ön tekerleği yakalayamazsa, kayıktan suya düşen eşyalar nasıl kurtarılamazsa, kaşık nasıl kaynayan suyu yatıştırırsa, stel nasıl yere düşerse, kuleler nasıl yıkılırsa, fırının nasıl içinde hiçbir şey yeşermezse, kadın giysileri etek ve kirman nasıl kadını simgelerse, kandil nasıl yanarsa, çırpıcı kumaşı nasıl çırpar ve kumaşın üzerinde iplik ve tüy kalmazsa, yer ve gök birbirine nasıl değmezse, dağlar nasıl yüksek ve ağaçla kaplıysa, güneş nasıl gökyüzünde

dolaşır ve dünyayı aydınlatırsa, ne rüzgâr ne yağmur nasıl taşı yerinden oynatamazsa, ateş nasıl yanarsa, su nasıl temizse ve temizlikte kullanılırsa, kara toprak üzerine düşen suyu nasıl emerse, dökülen su nasıl akarsa, su ateşi nasıl söndürürse, çatı oluğundan akan su nasıl geriye doğru akmazsa, insan dağları nasıl kaldıramaz, vadileri yükseltemezse, ırmağın akıntısı nasıl geriye çevrilemezse, su kaynağı nasıl yerin altından toprak çıkarırsa, yağmur suyu nasıl kent sokaklarını pislikten temizlerse, toz nasıl silinip süpürülebilirse, uçurum nasıl ebedi ise, hizmetçi ve köleler tanrı ve kralı nasıl yalnızca uzaktan seyredebilirlerse, minik tohum değirmen taşından nasıl öğütülmeden kurutulursa, bira maltı nasıl dibek taşında dövülürse, gebe kadın, inek ve koyun nasıl doğum yaparsa, ağır kurşun kapaklarla kaplı kaplara giren şeyler nasıl bir daha geri çıkamazsa, evin dört köşesi nasıl yeryüzü üstünde durursa.

 

Ayrıca analoji büyüsünde şu eylemlere de yer verilmiştir:

 

Kartal ve şahinler havaya uçurulur; çift öküzünün ayaklarına vurulur; üzüm bağının

bereketli olmasını sağlamak için domuzun cinsel uzuvları verimsiz olan bağın içine gömülür; tohumlar kısırlaşsın diye suda şişirilir; düğüm ve sicimler kesilir; öğütme taşı ters döndürülür; yere kazık çakılır; mum fitilleri, yağ ve çamur tahrip edilir; soğan soyulur; sabunotu kesilir ve parçalara bölünür; koyunun yün ve tüyleri yolunur; güzel kokan parfüm serpilir; şarap ve su karıştırılır; şarap ve su yere dökülür; su oluğa dökülür; meşaleler yakılır; karanlık odada çıralar yakılır; hastanın vücudu güneş bitkisi ile ovulur; buğday başakları ovularak taneleri çıkarılır; lifler ateşte yakılır; tuz ateşte yakılır; mum ve koyun yağı alevde eritilir; kemikler yakılır ve ırmağa atılır; keçi ve kuş yakılarak yere gömülür; alkalik bitkiler yakılır ve külleri sabuna dönüştürülür; kaplar, fırınlar, saban ve araba modelleri kırılıp paramparça edilir; öd ayakla ezilir; çalı çırpı yakılır; tohumlar ezilir; su ve bira kızgın çakıl taşları üzerine dökülür; yanan çam kozalakları suyla söndürülür; nesneler orijinal yerlerinden uzaklaştırılır; toprak topalakları başka yere götürülür; su kaynağından alınıp başka bir yere taşınır; dedikodu yapan dil modelleri ateşe atılır.

 

Aşağıda Kizzuvatnalı kadın Maštigga’ya ait analoji büyüsüne ait örnek bir metin verilmiştir.

 

Yaşlı kadın bir balığı alır, onu iki kurban sahibinin ikisinin birlikte üzerinde çevirir ve şöyle söyler:

 

(“Bu balık denizin boğası(dır), bu balık denizden nasıl ayrıldıysa, şimdi o günün lanetli dilleri (de) (sizden) ayrılsınlar” ve balığı ocağa fırlatır (yaşlı kadın) beyaz ve siyah yünü alır, sonra (onları) içyağının etrafına dolar ve ona tiššatva der, onu iki kurban sahibinin üzerine tutar ve şöyle söyler:”ağız ve dil ile her ne söyledinizse şimdi bak tiššatva “vücut(unuz)daki o günün dilleri sizden ayrılmış olsun ve onu ocağa fırlatır Sonra, yaşlı kadın tuzu, iç yağını[ ] ve de balmumunu alır, balmumundan diller yapar[ve onları] iki kurban sahibinin başının üzerinde çevirirtuzu, içyağını ve de siniri onların üzerinde çevirir, sonra onları, onlara uzatır, ve onlar, ona sol eliyle baskı yaparlar

 

Yaşlı kadın şöyle söyler:

“aranızda her ne lanetlenmişse şimdi o lanetli dilleri Güneş Tanrısı sol (tarafa)çevirsin” ve onları ocağa fırlatır iki kurban sahibinin vücutlarında bulunan kırmızı ve mavi yünü,(ayaklarının)önünde bulunan iki heykeli başlarının üzerinde bulunan hamurdan elleri ve kilden dilleri Yaşlı kadın onların tümünü alır, onlardan ipi kesip ayırır, kilden iki eli ve dilleri yaşlı kadın kırar, sonra onları, onların üzerinde çevirir, ve şöyle söyler;

 

“o günün dilleri ayrılsın, o günün lanetli sözleri ayrılsın” ve onları ocağa fırlatır Sonra yaşlı kadın tuzu alır, onu yedi dilin üzerine eker, onları yerde (çekiçle) ezer (ufalar) ve onları iki kurban sahibinin üzerinde çevirir ve şöyle söyler: “hangi günde doymuşsanız, bak, o günün dillerini bundan sonra baba Güneş Tanrısı ufaladı (ezdi)” ve onları ocağa koyar Yaşlı kadın suyu ve kili alır, suyu onların üzerine serper ve onları temizler, sonra hamuru onların üzerine çevirir ve şöyle söyler: “böylece

ağzınızla (ve) dilinizle (tekler) temizlenmiş olunuz”

 

Analoji büyüsü için diğer bir örnek de Tanrı ve insanların arındırılması için yapılmış aşağıdaki metinde yer almaktadır.

 

“ Şimdi [ne olduğuna] bak: tanrı […] sanki hasat yapan bir çiftçi gibi yayılmış (ve) bollaşmış soda bitkisini kesti ve sonra küle döndürdü. Soda bitkisi öylesine külleşsin ki, kötü olan sözün, bedduanın, sövgünün ve pisliğin çorbasına dönüşsün! Ve artık tanrım için var olmasın; ne de kurban sahibinin elindeki insan için; bırakalım tanrı ve kurban sahibi [onlardan] kurtulsun! Bu soda otunu külleştirdiği gibi, çorbaya çevirdiği gibi, bırakalım kötü olan söz, beddua, sövgü ve pislik de çorbaya dönsün! Bırakalım tanrı ve kurban sahibi bu dertten kurtulsun. Daha sonra kurban sahibi eline bir s[oğan] veriliyor, bu esnada da rahibe şöyle konuşuyor. “Tanrının huzurunda olan kişi şu şekilde konuşursa: Nasıl ki bir soğan iç içe sarılı derilerden oluşuyorsa, her hangi biri diğerlerinden ayrıl[a]mıyorsa, bırakalım kötü sözler, beddualar, sövgü ve

pislik -soğan gibi- sarsın mabedin çevresini!”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...