Jump to content

Sümerce Kaynaklara göre Ölüler Diyarının Yeri


nevermore

Önerilen Mesajlar

Tanrılara hizmet etmek için yaratıldıklarına inanan EskiMezopotamyalılar ölüm sonrasında yaşamın başka bir âlemde devam ettiğinidüşünmekteydiler.

Günümüzde olduğu gibi o dönemlerde de ruhun varlığınave ölümle birlikte bedenden ayrıldığına inanılmaktaydı. Ruhun bedeni terketmesinin ardından ölüler diyarına gidebilmesi ve oranın bir sâkini hâlinegelebilmesi için bir takım âyinlerin yerine getirilmesi şarttı.

Farklı bir âlemegeçiş yapan bu varlığa (ruha) Sumercede gidim Akadcada ise eṭemmudenilmiştir.

Burada ele alacağımız asıl mesele bu ruhların ikamet ettikleriâlemin neresi olduğudur.Çalışmamız Sumerce kaynakları esas almakla birlikteinceleyeceğimiz metinlerin sadece Sumerlilerin inanç ve âdetleriniyansıttığını düşünmek yanlış olur. Sumerce, bu halkın siyasî ve etnik olarakyok oluşundan sonra da edebî ve dinî alanda kullanılmaya devam etmiştir.

III. Ur Devri’den günümüze çok az sayıda edebî metin ulaştığındaninceleyeceğimiz Sumerce kaynakların tamamına yakını Eski BabilDönemi’nden kalanlardır. Daha sonraki dönemlere tarihlenen metinlerin III.Binyıl’a ait gelenek ve inançları aksettirdiği bilinmektedir. Ancak bunları neölçüde koruduğu ve yansıttığı belirsizdir.

Mesela “Urnamma’nın Ölümü”adlı metin sadece Eski Babil Devri kopyalarından bilinse de aslında III. UrHanedanı’nın kurucusu Urnamma’ya ait olduğundan daha eski bir tarihtemeydana getirilmiş olmalıdır. Aynı şekilde III. Ur Devri’ne tarihlenen birmetinde İnanna’nın ölüler diyarına yolculuğundan bahsedilmesine rağmen,“İnanna’nın Ölüler Diyarına İnişi” mitine ait tablet ve parçaların hepsi EskiBabil tarihlidir. Bu edebî eserlerin daha eski tarihli metinlerden kopyalandığıanlaşılmaktadır. Yalnız aynı edebî metne ait III. Ur ve Eski Babil nüshalarıarasında farklılıkların bulunabildiğini belirtmek gerekir.

Asıllarıylakopyaları arasındaki farklılıklar, bize Eski Babil Dönemi’nde bu metinlerkopyalanırken eklemeler veya çıkarmalar yapılmış olabileceğini gösterir.Bazı Sumerce edebî eserlerin, daha eski bir metin esas alınmadan, budönemde meydana getirilmiş olabilecekleri ihtimalini de unutmamakgerekir. Bu sebeple ele aldığımız yazılı belgelerdeki düşünce ve inançlarısadece Sumerlilere mal edemeyeceğimizden bunların sahipleri olarak döneminsanının hepsini kapsayan “Eski Mezopotamyalılar” ifadesini kullanmakdaha doğrudur.Sumerce kaynaklarda öteki dünya için kur, arali, ganzer, ki,ki-gal, ki-ùr ve urugal gibi birçok kelimenin yanı sıra bir takımdeyimler de kullanılmaktadır.

“Dağ, dağlık bölge; memleket; yabancı ülke;ölüler diyarı” gibi çeşitli karşılıkları bulunması sebebiyle hangi anlamdakullanıldığını tespit etmekte en çok zorlandığımız ve konuyla ilgili Sumercebelgelerde en sık karşılaştığımız kelime kur’dur.Yeraltında bulunduğu şeklindeki yaygın görüşten farklı olarak EskiMezopotamyalıların ölüler diyarını doğudaki dağlarla ilişkilendirdiklerini,bildiğimiz kadarıyla ilk defa Jacobsen dile getirmiştir.

Wiggermann, Gellerve Katz da bazı Sumerce kaynakların ölüler diyarını yeryüzünde bir yerolarak tasvir ettiğini ileri sürmektedir.

Çalışmamızda önce ölüler diyarınıyeraltına konumlandırdığını düşündüğümüz kaynakları ve daha sonrayeryüzünde bir dağ ya da dağlık bölge olarak tasvir ettiği iddia edilenmetinleri inceleyeceğiz.Ölüler âlemini yeryü üzünün altında betimleyen ifadelere “İnanna’nınÖlüler Diyarına İnişi”, “Dumuzi ve Geštinanna”, “Dumuzi’nin Ölümü”,“Udug-hul” ve “Gilgameš, Enkidu ve Ölüler Diyarı” isimli metinlerde rastlıyoruz. Bunlar içerisinde öteki dünyanın yeryüzünün altında bulunduğudüşüncesi, en açık şekilde “Udug-hul” ve “Gilgameš, Enkidu ve ÖlülerDiyarı”nda dile getirilmektedir. Diğer kaynaklarda ise ölüler âleminin yerinaltında tasvir edildiği sonucuna ancak bazı ifadelerin yorumlanması ileulaşılmaktadır.“Gilgameš, Enkidu ve Ölüler Diyarı” adlı mitin asıl hikâyeyleherhangi bir ilişkisi bulunmayan giriş kısmında büyük tanrıların hâkimiyetalanları ile ilgili üç ayrı bölgeden söz edilmektedir: An göğü alırken Enkiyeri almakta ve ölüler diyarı da Ereškigal’e hediye edilmektedir.

 

Gilgameš, Enkidu ve Ölüler Diyarı 8-13:

8. an ki-ta ba-da-bad-rá-a-ba

9. ki an-ta ba-da-sur-ra-a-ba

10. mu nam-lú-u10-lu ba-an-gar-ra-a-ba

11. u4 an-né an ba-an-de6-a-ba

12. den-líl-le ki ba-an-de6-a-ba

13. dereš-ki-gal-la-ra kur-ra sag-rig7-bi-šè imma-ab-rig7-a-ba

8. Gök yerden bölündüğünde,

9. yer gökten ayrıldığında,

10. insanlığın adı konulduğunda,

11. An göğü aldığında

12. ve Enlil yeri aldığında,

13. ölüler diyarına gelince Ereškigal’e çeyiz olarak verildiğinde…

 

Görüldüğü üzere gök ve yer iki ayrı parça olarak tasavvur edilmiştir.Gök ve yerin ayrılışından bahsedilirken ölüler diyarından söz edilmemesi,yerin bir parçası olarak düşünüldüğü izlenimi vermektedir. Burada kurkelimesi tercih edilmiştir ancak Ereškigal ismini oluşturan unsurlardan“büyük yer” anlamındaki ki-gal, öteki dünya için kullanılanisimlerdendir. Bu ifade, yeryüzü ve yeraltından oluşan kozmik parçanınbüyük kısmını ölüler diyarının kapladığı şeklinde bir düşüncenin varlığınadelil sayılabilir. Nitekim I. Binyıl’a tarihlenen Akadca metinlere göre yer;insan ruhlarının oturduğu “üst yer”, Ea’nın (Sum. Enki) oturduğu “orta yer”ve 600 Anunnaki’nin bulunduğu “alt yer (ölüler diyarı)” olmak üzere üçparçadan oluşmaktadır.8 Fakat yukarıdaki satırlarda insanların yaşadığı yerve Enki’nin yeri gibi bir ayrım yapılmamıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Mitin giriş kısmından asıl hikâyeye gelecek olursak Gilgameš İnanna’nın huluppu-ağacını büyüden etkilenmeyen yılan, Anzu kuşu ve hayalet kızdan geri alır ve keserek İnanna’ya sunar. İnanna bunun üzerine Gilgameš’e ağacın kerestesinden yaptığı pukku (davul ya da top) ve mikku’yu (tokmak ya da sopa) hediye eder. Gilgameš’in pukku ve mikku ile yaptığı şeylerden rahatsız olan Uruklu dulların şikâyetleri ve genç kızların haykırışları bu nesnelerin ölüler diyarının dibine düşmesine sebep olur.Devam eden satırlardan ölüler diyarının yer altında bulunduğu açıkça anlaşılmaktadır.

 

Gilgameš, Enkidu ve Ölüler Diyarı 164-168 :

164. ñišellag-a-ni ù ñišE-KID-MA-ni dúr kur-ra-šèba-da-an-šub

165. šu-ni mu-ni-in-du11 sá nu-mu-un-da-du11

166. ñìr-ni mu-ni-in-du11 sá nu-mu-un-da- du11

167. abul ganzer igi-kur-ra-ka dúr im-ma-ni-ingar

168. dbìl-ga-mes ír im-ma-an-pà sig7-sig7 ì-ñá-ñá

164. Onun pukku’su ve mikku’su ölüler diyarının dibine düştü.

165. O elini uzattı fakat ona ulaşamadı.

166. O ayağını uzattı fakat ona ulaşamadı.

167. O ölüler diyarının önü (olan) ganzer’in kapısında oturdu.

168. Gilgameš gözyaşı döktü ve solgunlaştı.

İnanna’dan aldığı pukku ve mikku’yu kaybeden Gilgameš üzüntü içerisinde ganzer’in kapısında oturmaktadır. Ganzer, Sumer edebî metinleri içerisinde sadece “İnanna’nın Ölüler Diyarına İnişi” ve “Gilgameš,Enkidu ve Ölüler Diyarı” mitlerinde görünür. IGI.KUR.ZA işaretleriyle yazılan ganzer, “yeryüzü, ölüler diyarı, ölüler diyarının önü, ölüler diyarının kapısı” anlamlarına sahiptir.

Kelime, 167. satırda “ölüler diyarının önü” nitelemesiyle, devam eden satırlarda ise “ölüler diyarı”karşılığında geçmektedir.

Hikâyenin devamında Enkidu’nun pukku ve mikku’yu geri getireceğini söylemesi üzerine Gilgameš kölesine, “eğer bugün ölüler diyarına ineceksen sana nasihat edeceğim, nasihatimi tut!”demektedir. Bu cümlede Enkidu’nun ölüler diyarına gidişi “inmek” fiiliile ifade edilmiştir.

Esasen e11 fiili, hem (w)arādu “inmek” hem de zıttı elû“yükselmek” karşılıklarına sahiptir.

 

Buradan anlaşılacağı üzere fiil aşağıya ya da yukarıya doğru yapılan hareketleri belirtmektedir

Normalde insanlar ölmeden öteki dünyaya gidemezler fakat burada Enkidu kendi isteğiyle ölüler âlemine inmektedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Galla, ala, dimme, dima, asag, lil gibi kötü demonlara karşı yazılmış büyülü sözleri (incantation) içeren “Udug-hul” (Ak. utukkūlemnūtu), ölüler âleminin yeryüzünde bulunmadığını açık şekilde ortaya koyan ifadeleri içermektedir.

Büyülü sözler, demonları kovmak ve neden oldukları hastalıkları gidermek için kullanılmaktaydı. Bu serideki konuyla ilgili satırlar ise şöyledir:

 

Udug-hul 846-849, 854

846. ki-gub-ba-¢zu£ dutu-è-da nu-me-¢a£

847. ki-gub-ba dutu-šú-šè nu-me-a

848. ú-gu7-zu ú-gu7 gidim-e-ne-ke4

849. a-nag-zu a-nag g[idi]m-e-ne-ke4…

854. ki-ùr kur-ra-ka-ke4 kúkku-zu-šè ñen-ba

846. Senin yerin doğuda değildir,

847. senin yerin batıya doğru değildir.

848. Senin yiyeceğin ruhların yiyeceğidir.

849. Senin içme suyun ruhların içme suyudur.…

854. Ölüler diyarının temelindeki karanlığına git!

Burada demona yeryüzünden gitmesi emredilmektedir. Meskeninin doğuda ve batıda bulunmadığı ifade edildikten sonra yiyecek ve içeceğinin ölüler âleminde ki insan ruhlarının (gidim) yiyecek ve içeceği olduğu vurgulanmıştır. Bu ifadelerden demonların insanlar içerisinde bulunmamaları gerektiği ve asıl ikametgâhlarının ölüler âlemi olduğu anlaşılmaktadır. Daha önceki satırlarda yer alan cümleler olmasaydı kur kelimesinin hangi anlamda kullanıldığı kesinlik kazanmazdı. Metindeki“ölüler diyarının temeli” ifadesinden yeraltı dünyasında farklı seviyelerin bulunduğu sonucuna ulaşılabilir. “Gilgameš, Enkidu ve Ölüler Diyarı” st.164’te geçen “ölüler diyarının dibi” ifadesi de farklı seviyelere sahip ölüler âlemine işaret eder. Bazı Sumerce metinlerde geçen “7 gök” ve “7 yer”16ifadeleri, eğer gök ve yerin 7 kattan oluştuğunu belirtmek için kullanılmışsa,aşağıda ele alacağımız “İnanna’nın Ölüler Diyarına İnişi” mitinde söz edilen tanrıçanın ölüler diyarına giderken geçtiği 7 kapı, ölüler diyarının 7 katıyla ilişkili olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Demonların ölüler âleminin temelinden mezara doğru uzanan bir yol aracılığıyla yeryüzüne çıkabildikleri bilgisini aşağıdaki satırlardan edinmekteyiz.

 

Udug-hul 250-25217:

250. a-ra-li-a ñìri [mu]-¢un£-ne-¢e£-ñar

251. ¢urugal£-la ká mu-¢un£-ne-¢e£-ñál

252. abul dutu-šú-a-šè è-meš

 

250. Arali’deki patika onlar için serilir.

251. Mezarda kapı onlar için açılır.

252. Onlar gün batımının kapısına doğru ayrılır.

Katz, metinde geçen “gün batımının kapısı” deyimi ile mecâzi olarak mezarın kastedildiğini düşünmektedir.

Biz ise bu ifadenin ölüler âleminin kapısı için kullanıldığı kanaatindeyiz. Nitekim Nergal ve Ninisina için yazılmış ilahileri içeren bir metinde ölüler âleminin “ışığın olmadığı gün batımının yeri” olarak nitelenmesi bu görüşümüzü destekler.

Ninisina ve Nergal’e İlahi 10 19:

10. kur ki utu-šú ud nu-ñál-ba dbí-ti?-ir šu-nišúm-mu

10. Ölüler diyarı, ışığın olmadığı gün batımının yeri, Bitu’ya emanet edilmiştir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nergal’e ait bir ilahi olması sebebiyle metinde geçen kur kelimesinin “ölüler diyarı” karşılığında kullanıldığından şüphe etmiyoruz.

Kur, “ışığın olmadığı gün batımının yeri” şeklinde betimlenmektedir. Aynı ifade, Eski Akad Dönemi’nde Umma’nın yöneticisi (énsi) olan LuUtu’nun Sumerce kitabesindeki “gün batımının yerinin hanımı Ereškigal’e...” cümlesi içerisinde tanrıçanın unvanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bizce öteki dünya için “gün batımının yeri” denilme sebebi, güneşin batı ufkundan gözden kaybolarak öteki dünyaya inmesi düşüncesidir. Nitekim“Nannaya’nın Ölümüne Ağıt” adlı metinden böyle bir inancın var olduğunu öğrenmekteyiz.

 

Nannaya’nın Ölümüne Ağıt 88-8921

88. dutu en?-gal-a-ra-li-ke

89. ki-kúkku u4-šè ù-mu-ni-in-ku4 di-kù-zu ì-kuddè

90. dnanna-a ud-nú-a nam-zu hé-tar-re

88. Utu, arali’nin ulu beyi,

89. karanlık yeri aydınlattığında senin davanı yargılayacak.

90. Nanna, uyku gününde kaderini belirlesin.

 

Bu ifadelerden tanrı Utu’nun gece vaktinde ölüler diyarına iniporaya ışık sağladığı çıkarımı yapılmaktadır. Hititçe metinlerde de güneş tanrıçasının geceleri yer altı dünyasına inip orayı aydınlattığından bahsedilir. Aynı şekilde Nanna’nın uyku gününde yani dolunay zamanında ölüler diyarında bulunduğunu öğrenmekteyiz.

Anlaşılan dolunay zamanı ayın yeryüzünden görülememesi ve güneşin de her akşam batı ufkundan gözden kaybolması nedeniyle öteki dünyaya indiklerine inanılıyordu. Ağıt, Utu’nun ölüleri yargıladığı, ay tanrısı Nanna’nın ise kaderlerini belirlediği bilgisini de sunar. Tanrı Utu yer altına indiğinde, yani yeryüzü gün ışığından mahrum kaldığında, ölüler âlemi karanlıktan kurtuluyor olmalıdır.

Güneş tanrısının, batı ufkundan aşağı inip gece boyunca yer altı dünyasını geçtiği ve sonrasında doğu ufkundan yükselerek ölüler diyarını terk ettiği ve tekrar yeryüzünü ışıtmaya başladığı şeklindeki bir kurgunun varlığından söz edebiliriz.

 

Yukarıda bahsettiğimiz ki(d)utu-šú “gün batımının yeri” ifadesinin karşıtı olan ki/kur (d)utu-è“gün doğumunun yeri/ülkesi”, yine öteki dünyanın (urugal) unvanı olarak“Enki ve Dünya Düzeni” st. 376 ve “Nungal A” st. 9’da karşımıza çıkmaktadır. Fakat Artemov’a göre bu metinlerde geçen “gün doğumun unyeri/ülkesi” deyimi ölüler diyarının doğuda bulunduğunu göstermektedir.Biz yer altına bir uçtan girip diğer uçtan çıkan tanrı Utu’nun gittiği ve geldiği yeri belirttiğini düşündüğümüz “gün batımının yeri” ve “gün doğumunun yeri” deyimleriyle ölüler âleminin kastedildiği kanaatindeyiz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...