Jump to content

Ruhani Özgürlük


Heretik

Önerilen Mesajlar

Hep farklı bir dünyanın var olabileceğine inandım.

 

İnsanların hayatta kalmak için ruhsuz kibirlilerin "kurumsal" şirketlerinde köle olmadıkları bir yaşam. Hatta yaşamak için çalışmak zorunda kalınmayan bir dünya. Belki dünya bile değil. Başka bir varoluş biçimi. Materyal dünyanın enerji sömürücü kötülük çarkının kırılıp yok olduğu muhteşem bir mükemmellik devri. Tanrı var veya yok, önemli değil. Önemli olan insan ruhunun maddeyi yenip kendini özgürce ifade ettiği yeni, radikal bir varoluş devrimi.

 

Bütün otorite figürlerinin yıkılıp eski uzak asırların çöplüğüne gömüldüğünü düşlüyorum. Otorite fikrinin temeli olan eril enerjinin kaba bilinçsizliğinin süptil dişil enerjiyle eritilip hiçliğe gönderildiği o kutlu zafere inanıyorum. İnsanlığın başına gelen felaketlerin temelindeki tüm o diktatöryal otorite figürlerinin başındaki "baba" figürlerinin geldikleri cehenneme geri gönderilmesi ilk olacak olandır.

 

Bu figürler sırasıyla aile reisi baba, devlet baba ve nihayetinde tanrı baba olarak mikrodan makroya giderek bilincin başına musallat ahtapotlar gibi çöker. Ama yine de mutlaka bir kurtuluş olmalı ve olacaktır da. Ben sıradan bir insan olarak şu düzeni kendi varoluş onuruma bir hakaret olarak görüyorum. Eğer bunun adı sağlıksız romantik bir idealistlikse evet öyleyim. Eğer bu ergence düşüncelerse evet ben ergenim.

 

İnsan ruhu beden denen et hapishanesinde adi maddeci ruhsuzların elinde yeterince uzun zamandır hapis kalmadı mı ? Artık çıkmanın vakti gelmedi mi ? Bu kadar ızdıraba doymadık mı ?

 

Bütün bu iğrenç "sistem"lerin temelinde korku yok mu ? Neyin korkusu ? Aç kalmak mı ? Çocuklarını doyuramamak falan belki ? Belki kadınının-erkeğinin seni terketmesi mi ? Sen o kadınla-erkekle mi doğdun ? Sen, seni faydasızlık, işsizlik vb. şeylerle yargılayanların yargılarını tatmin etmek için mi buradasın ? Sen tek başına bir birey, kendi Öz'ünden gelen Özgür bir birey değil misin ? Sen başkalarını tatmin etmek için mi buradasın ? Biz, biz olmayan, bizim doğamıza aykırı her türlü kölelik zincirlerini boynumuza dolayan ; yalnızlık, açlık gibi temel korkularımızı uyararak bizi daima esir etmek isteyen o insanlıktan çıkmış sistem lordlarının arzularını tatmin etmek için mi bu dünyaya geldik ?

 

Hiç sanmıyorum !

 

Ha tabi bunları yazınca anında bir şeyler değişmeyecek biliyorum. Ama artık zamanı geliyor hissediyorum. Ağır ağır, bir kaplumbağa hızında tüm bu şeytani iğrençliğin devri bitecek. Bitmek zorunda. İnsan ruhu böyle bir adiliği kabul etmez, edemez ! Bir şekilde bu kötü devir bitecek. Bitmeli. Ancak bunun için insanlığın kendi ruhani özgürlüklerini farketmelerinin zamanı artık geldi.

 

Özgürlük kelimesinin kökü Öz'den gelir. Özgür olabilmek için Öz'ünü bilmek gerekir. Öz nedir sorusunun cevabını bilmek için ise önce öz ne değildir bilmek gerekir bence.

 

Bence öz para değildir, kurumsal kölelik değildir, aile eş dost çocuğun bile olsa sırf onlar için istemediğin bir şeyleri yapmak hiç değildir ! Sana zarar verip bağlayan sahte aşklar değildir. Öz; aynaya baktığında gözlerinin içinden seni delip geçen o tanımlanamayan, ama daima orada olup ruhuna seni fısıldayan Sen'dir.

 

Kendi gerçekliğimizi inkâr etmekten harap olduğumuz yetmedi mi ?

 

Ruhani özgürlük. İçten gelen Öz'ün özgürlüğü... Pek çok ızdıraba uğrayacağız böyle düşünenler hepimiz, kim varsa böyle hissedenlerin hepsi çok ağır acılar yaşayacak. Ama bitecek. Çünkü bir kez kendinin farkındalığına varan, cahilliğin sonsuz mutluluğunu terk eden o cesur ruhlar öyle ya da böyle mutlak özgürlüklerina kavuşacaklardır.

 

Bence tek yol budur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden doğu ezoterizminde sineye çekilmek kendini soyutlamak vardır.tanriya yaklaşmak için.ve bu insanlar dikkat çekmek istemezler.ve iyi işler başarmak isterler.kisaca söz etmek istedim.konuyu okumadım açıkçası bunun için özürlerimi sunarım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden doğu ezoterizminde sineye çekilmek kendini soyutlamak vardır.tanriya yaklaşmak için.ve bu insanlar dikkat çekmek istemezler.ve iyi işler başarmak isterler.kisaca söz etmek istedim.konuyu okumadım açıkçası bunun için özürlerimi sunarım

sorun değil. doğu ezoterizmi okumalarıma göre tanrı bir zihin, ya da belki daha doğrusu zihinsizlik durumudur. budistler nirvana der, zen budistleri tanımlanamayan zen'e ulaşmak. kelimeler yetersiz kalır, çünkü o durum, kelimelerle işleyen beyinsel faaliyetin ulaşamadığı yüksek oluştur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kanka,değinmek isteğim iki konu var.Bir,özgür olmak zordur.Bu bir gerçek.Sonuçta köle olmaya insanlar seve seve katlanırlar,iğrenç olduğunu biliyorum.Fakat özgürlük,insanoğlunun kardıramıyacağı kadar büyük bir sorumluluktur.Aslında buna ben de bir noktada hak veriyorum,çünkü özgür olmayı haketmiyoruz.

İkincisi ise haz ve duygular,bizi esir alan ve hayatımızda bazı eylemleri yapmamıza sebep olan efendilerdir.Bundan kurtulablir miyiz peki. Zannetmiyorum,ben duygusuzum diyen bir kişi yalan söylüyordur.Aynı şekilde ben hiçbir şeyden haz almıyorum diyen bir kişi de,yalan söylüyordur.

Seni çok iyi anlıyorum.Fakat iç dünyamıza bakmaya çalıştıkça daha da fazla şüpheye düşeriz.Bir zamanlar haz duyduğum beni bağlayan tasmayı çıkarmayı denemiştim.Fakat sonuç daha da tatmin edici oldu benim için.Çünkü yalan söylüyordum acı çekmek bana elde etmekten daha fazla haz veriyordu.Tam bir çıkmaz değil mi?

İnsanların çoğu inkar edebilir.İç huzuruna elindeki herşeyi bırakarak ulaşmaya çalışan insanlar da vardır.Peki bunun temelinde ne vardır.Ben de bir zamanlar bu varoluşu,düzeni hakaret kabul ediyordum.Fakat kabul ediyorum ki, ben kendimi biliyorum.Bazı insanların çabası da bir noktada çırpınmaktan öteye gidemiyor.Evrim kaynaklı mıdır,bilemiyorum.Fakat insanlar yaptıkları kadar,yapmadıklarından da haz duyar.Belli bir sınıra ulaştığımızda,kuyruğunu kovalayan köpeklere dönüyoruz...Acının varlığı,korkunç değildir.Acı çekmek kötü de değildir.Aksine acının yokluğu kötüdür.Değersiziz işte belki de bu "sistem" hakettiğimizdir.

Tabi böyle de olmayabilir. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kanka,değinmek isteğim iki konu var.Bir,özgür olmak zordur.Bu bir gerçek.Sonuçta köle olmaya insanlar seve seve katlanırlar,iğrenç olduğunu biliyorum.Fakat özgürlük,insanoğlunun kardıramıyacağı kadar büyük bir sorumluluktur.Aslında buna ben de bir noktada hak veriyorum,çünkü özgür olmayı haketmiyoruz.

İkincisi ise haz ve duygular,bizi esir alan ve hayatımızda bazı eylemleri yapmamıza sebep olan efendilerdir.Bundan kurtulablir miyiz peki. Zannetmiyorum,ben duygusuzum diyen bir kişi yalan söylüyordur.Aynı şekilde ben hiçbir şeyden haz almıyorum diyen bir kişi de,yalan söylüyordur.

Seni çok iyi anlıyorum.Fakat iç dünyamıza bakmaya çalıştıkça daha da fazla şüpheye düşeriz.Bir zamanlar haz duyduğum beni bağlayan tasmayı çıkarmayı denemiştim.Fakat sonuç daha da tatmin edici oldu benim için.Çünkü yalan söylüyordum acı çekmek bana elde etmekten daha fazla haz veriyordu.Tam bir çıkmaz değil mi?

İnsanların çoğu inkar edebilir.İç huzuruna elindeki herşeyi bırakarak ulaşmaya çalışan insanlar da vardır.Peki bunun temelinde ne vardır.Ben de bir zamanlar bu varoluşu,düzeni hakaret kabul ediyordum.Fakat kabul ediyorum ki, ben kendimi biliyorum.Bazı insanların çabası da bir noktada çırpınmaktan öteye gidemiyor.Evrim kaynaklı mıdır,bilemiyorum.Fakat insanlar yaptıkları kadar,yapmadıklarından da haz duyar.Belli bir sınıra ulaştığımızda,kuyruğunu kovalayan köpeklere dönüyoruz...Acının varlığı,korkunç değildir.Acı çekmek kötü de değildir.Aksine acının yokluğu kötüdür.Değersiziz işte belki de bu "sistem" hakettiğimizdir.

Tabi böyle de olmayabilir. :)

 

özgür olmak zor değil çok zordur. böylesi bir maddi kuşatmanın içinde imkansıza yakındır. kabul ediyorum. ama yine de hayal kurmadan edemiyorum. haz ve duygular determinist bir itkiyle bizi mekanikleşmeye iter. bunlar gibi bir çok etki içten gelen iradeyi yönlendirmek ister. ama yine de hepsinin ötesinde, hepsini aşan bir oluş düşlemekten kendimi alamıyorum. belki de dediğin gibi başarısız bir çırpınmadan ibaret olabilir bu çabalar, ama en azından denemeden olmaz diyorum. en azından tüm şartlandırmaları aşan bir Öz'ün hayalini kurmak gerekir bence.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"1390. Kötü ölüm yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü? Kur’an’dan rezillikle azap edilmeyi duy da böyle kepazelikle can verme. Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir. Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin. Tanrı nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler huylara uygundur."

 

Mesnividen güzel bir ders...Fakat merak ediyorum da,nelerden haz duyuyoruz?Bunu ne kadar biliyoruz?Bunu gerçekten çok merak ediyorum.Kendimize yalan söylemekte çok başarılı canlılarız.Çoğu anlam veremeden yaptıklarmızın temelinde yatanlar bize bir haz veriyorsa.Haz duyulanlar gerçekten statü,para,cinsel açlık gibi somut mudur.Kendini paradan soyutlamak insana haz veremez mi?Ozaman farkında olmadan eşeğin altına yatmaktan nasıl kaçabiliriz ki?Kim bilir,belkide eşekten kaçmanın bir yolu yoktur...

Ben diğer insanlar gibi değersizliğimi kabul ediyorum.Sanki elim kolum bağlı gibi.Fakat senin düşünlerin bana ilham veriyor.Gerçekten bunun farkında olan bir insanın daha varlığından haberdar olmak beni çok mutlu etti.Ben başarısızlığımı kabul ediyorum.Belki,sen birgün bunu başarırsın dostum :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsan hiç bir zaman özgür olamaz diye büyük bir cümle kurmayacağım ancak neyin kölesi olacağını seçebilir diyeceğim , özgür olmak istemimizin sebebi nedir? Sendeki bu baş kaldıran adam kimdir? İçsel ve dışsal özgürlüğü (ki biri olmadan diğeri olmaz) kazanmak için ne yapmak gerekir?

Gibi sorular , bence insanı bu sorulara iten kuvvetin aynı zamanda bizi bu sistemde tutan kuvvetler olduğunu fark ettirecektir.

Önceki gibi maddesel ağ üzerinde bir hakimiyet kurmak yada bu ağ'dan bağımsız olmak gibi meselelerin mümkünatı tartışılır , forumda tartıştıldı ve tartışılmaya devam edecektir.

Fakat benim önereceğim şey geçici doğal ağ'lardır yani mutlak hakimiyetten ziyade içsel veya dışsal otoriteden başka bir ağa bağlantısı bulunan birim/ birimler aracılığı ile geçici olarakda olsa özgür/bağımsız hiç değilse kısıtlamaların azaltıldığı ortamlar oluşturulması .

Aslına bakarsanız bunu bir bakıma gnoxis üzerinde zaten yapıyorsunuz.

Bir insanın lsd,dmt vb. psychedelic kullanımı da buna örnektir.

Kendi içerimizde takas için merkezden bağımsız dijital bir para birimi kullanmakda buna örnektir.

Bazı partiler/festivaller'de buna örnektir , parti içerisinde legal/illegal kavramı değişir ve polis geldiğinde herkes farklı yerlere dağılır.

Orgazm gibi geçicide olsa çabasının emeğine değeceği özgürlük oluşturabilir ki buna katılmayan kişi muhtemelen hayatında bu duyguyu hiç tatmamıştır.

Fakat bundan önce anlamak gerekir çünkü ancak anladığın şeyi istediğin yönde değiştirebilirsin.En azından kendi adıma konuşmak gerekirse neyden şikayetçi olduğum ve neyi çözüm sunduğum konusunda gerekli kavrayışa ve dürüstlüğe sahip olduğumu sanmıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"1390. Kötü ölüm yüzlerce rezillikle gelip çattı babacığım. Sen hiç eşeğin aletinden şehit olmuş insan gördün mü? Kur’an’dan rezillikle azap edilmeyi duy da böyle kepazelikle can verme. Bil ki bu hayvan nefis bir erkek eşektir. Onun altına düşmekse ondan daha kötü ve ayıp bir şeydir. Nefis yolunda benlikle ölürsen bil ki hakikatte sen de o kadın gibisin. Tanrı nefsimize eşek sureti vermiştir. Çünkü suretler huylara uygundur."

 

Mesnividen güzel bir ders...Fakat merak ediyorum da,nelerden haz duyuyoruz?Bunu ne kadar biliyoruz?Bunu gerçekten çok merak ediyorum.Kendimize yalan söylemekte çok başarılı canlılarız.Çoğu anlam veremeden yaptıklarmızın temelinde yatanlar bize bir haz veriyorsa.Haz duyulanlar gerçekten statü,para,cinsel açlık gibi somut mudur.Kendini paradan soyutlamak insana haz veremez mi?Ozaman farkında olmadan eşeğin altına yatmaktan nasıl kaçabiliriz ki?Kim bilir,belkide eşekten kaçmanın bir yolu yoktur...

Ben diğer insanlar gibi değersizliğimi kabul ediyorum.Sanki elim kolum bağlı gibi.Fakat senin düşünlerin bana ilham veriyor.Gerçekten bunun farkında olan bir insanın daha varlığından haberdar olmak beni çok mutlu etti.Ben başarısızlığımı kabul ediyorum.Belki,sen birgün bunu başarırsın dostum :)

 

teşekkür ederim. ben de zaten başarılıyım demiyorum. ama belki de bu çabada başarılı olmak için önce senin benim gibi başarısız olduğumuz kabul etmek gerekiyor. ben de şu an için başarısızım. belki de çok uzun kozmik asırlar boyunca tekrar tekrar bedenlenip bunun için deneyeceğim. belki bedenlenme döngüsünden kurtulacağım. belki öldükten sonra hiçbir şey olmayacak ve bu mücadele de hiçlikte yitip gidecek. her türlü olasılığa açık olmaya çalışıyorum. ama ne bileyim, bu konuyu eşelemekten kendimi alamıyorum. ve bence bir gün mutlaka olacak. hem de herkes için.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsan hiç bir zaman özgür olamaz diye büyük bir cümle kurmayacağım ancak neyin kölesi olacağını seçebilir diyeceğim , özgür olmak istemimizin sebebi nedir? Sendeki bu baş kaldıran adam kimdir? İçsel ve dışsal özgürlüğü (ki biri olmadan diğeri olmaz) kazanmak için ne yapmak gerekir?

Gibi sorular , bence insanı bu sorulara iten kuvvetin aynı zamanda bizi bu sistemde tutan kuvvetler olduğunu fark ettirecektir.

Önceki gibi maddesel ağ üzerinde bir hakimiyet kurmak yada bu ağ'dan bağımsız olmak gibi meselelerin mümkünatı tartışılır , forumda tartıştıldı ve tartışılmaya devam edecektir.

Fakat benim önereceğim şey geçici doğal ağ'lardır yani mutlak hakimiyetten ziyade içsel veya dışsal otoriteden başka bir ağa bağlantısı bulunan birim/ birimler aracılığı ile geçici olarakda olsa özgür/bağımsız hiç değilse kısıtlamaların azaltıldığı ortamlar oluşturulması .

Aslına bakarsanız bunu bir bakıma gnoxis üzerinde zaten yapıyorsunuz.

Bir insanın lsd,dmt vb. psychedelic kullanımı da buna örnektir.

Kendi içerimizde takas için merkezden bağımsız dijital bir para birimi kullanmakda buna örnektir.

Bazı partiler/festivaller'de buna örnektir , parti içerisinde legal/illegal kavramı değişir ve polis geldiğinde herkes farklı yerlere dağılır.

Orgazm gibi geçicide olsa çabasının emeğine değeceği özgürlük oluşturabilir ki buna katılmayan kişi muhtemelen hayatında bu duyguyu hiç tatmamıştır.

Fakat bundan önce anlamak gerekir çünkü ancak anladığın şeyi istediğin yönde değiştirebilirsin.En azından kendi adıma konuşmak gerekirse neyden şikayetçi olduğum ve neyi çözüm sunduğum konusunda gerekli kavrayışa ve dürüstlüğe sahip olduğumu sanmıyorum.

 

katılmıyorum. özgürlüğün imkânsız olması ihtimaline inanmıyorum, ve farklı bağımlılıkları seçerek oluş alanını genişletmeyi de yetersiz görüyorum.

kısıtlılıkları azaltıp türlü yöntemlerle uyuşmayı dediğin gibi hepimiz yapıyoruz. ben de buna çokça başvururum. başka türlü mevcut dünya hayatın tahammül etmeyi imkânsıza yakın hale getiriyor. dediğin şeylerin dijital para hariç hemen hepsini ben de denedim. ve hepsinin etkisi geçtikten sonraki o çöküş anı bu geçici özgürlük hissinin yalan olduğunu anlatıyor işte.

tabi sorunun içeriğini sorarken iyi kavrıyor muyuz? özgürlük derken neyden kaçınıp neye ulaşmak istiyoruz gibi derin anlama girmenin gerekliliği de yüksek. bu konuda ben de çok derin bir iç anlayışa sahip değilim bunu açıkça itiraf edeyim. belki de arananı bulmak için neyi aradığımızı, kelimelerin içinde esasında neyi kastettiğimizi bulmak gerekiyor. sonsuz olasılıklar...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Özgür olabilmek için önce mahkum olmak gerekir herhalde . Gardiyan olduktan sonra özgürlüğün ne manası var ? . İçinde bulunduğumuz sistemi çözmeliyiz . Kaçmaya çalışan bir mahkum ; nasıl hapishanenin giriş-çıkış saatlerini , gardiyanların hareketlerini , cezaevinin mimarisini , dışarıya çıktıktan sonra teorik olarak dışarıda kendisini nelerin beklediğini , kaçmayı nasıl sürdürebileceğini ve özellikle kendi araç ve yeteneklerini analiz ediyorsa , bizde bunu yapmalıyız . Konu içerisinde doğu ezoterizmi geçtiği için bende oradan girecem . Doğulular için özgürlük algısı kesinlikle satori deneyimini yaşamak ile aynı rotadadır . Satori deneyimi kişinin kendi astral ,zihinsel , duygusal ve fiziksel (nefsi) bedenlerini yenmesi ile alakalıdır .Böylece atman -dharma yani tek olan hakikat ile iyice bütünleşilir , kişi geçici ve koşullu olgulardan ve onlara dahil algılarından iyice kopuverir.Sir Ramana Maharsihinin ifadesi ile insandaki sezgisel benliğin farkındalığı açığa çıkar . Lakin bu tarz ileri ruhsal fenomenler ve mistik deneyimler mevcut dünya hayatında herkesin nasibi değildir . Başına gelen de kendisini çaktırmaz, yaşadığı deneyimleri anlatmaz . Bunun sebebi bende gizli kalsın .:).Tabiki herkes kendi realitesi doğrultusunda bir yere kadar gelebilir , çalışmalarının meyvesini alabilir . Zaten o meyve o ağaca şimdilik yeter . :) . Özgürlüğün ulaşabilinir -sabit bir tanımlaması yok , tek olan hakikate yani dharmaya ulaştık peki ? bitti mi şimdi ? . Hayır spiral bir şekilde dharmanın daha ilahi farkındaliklarına doğru yolculuğa devam ederiz . Zaten sürekli bir dinamik denge alanı içerisinde seçimler ve iradi eylemler yaparak kendi özgürlüğümü de evrimsel olarak etkileriz.Bedri ruhselmanın vicdan-nefsaniyet düalitesi mantığını hatırlayın . Lao Tzu nun da deyişi ile ; İyi bir yolcunun sabit bir planı ve varmaya niyeti yoktur . Bu dünya hayatında özgürlük daha ortalama bilinç de insanlar için biraz da dans etmek gibidir ne olguları kendimize çok çekici ve cazip buluruz ne de onları itici ve kötü . Cinsellik vardır sevişiriz , lakin ne şehvet manyağı oluruz ne de cinselliği terk ederiz .Fikirlerimiz vardır , onlar hakkında ne fanatikleşiriz ne de sessizlik yemini ederiz . Bu dengeyi koruyarak daha hür seçimler yapabiliriz ve ortada sadece dansın kendisi kalır .Ateşin özgür dans edişini izleyin :)) , bir katkımız olduysa evellah ...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu şimdi okudum . Doğu ezoterizminden girip durduk da , sevgili Auroranın paylaştığı bir konu vardı , manevi öğretilerin sırrına ermek için ne yapılmalı diye, orada bir cümle var.Hangi dine mensup olduğunun önemi olmaksızın sevgiyi en çok deneyimleyen kişi , Tanrıyı en çok hissedendir diye.Şimdi doğu ezoterizmi batı ezoterizmi o din bu din girmeden direk bu cümlenin kutsallığına değinmek lazım.Madem özgürlük dedik , şöyle bir giriş yapayım ,..

 

Şimdi dünyada en çok din yüzünden kavgalar oluyor.Özgür bir toplumda isteyen istediği dini yaşar , istemeyen ise hiçbir dini yaşamaz.Dine mensup olmak önemli değil zaten onunla bütünleşebilmek önemli ve sidarın dediği gibi- (içerik farklı olsada-) çok fazla insana nasp olmaz Tanrıyla bütünleşmek.Belki peygamberlere has bir özellikdir.Belki nasırlı isa bunu başarmıştır.Ama pek sanmıyorum.Burada biraz saçmalamış olabilirim ama değinmek istediğim nokta kısaca şöyle, buarada Tanrıyla bütünleşmekten kasıtın ne olduğu da önemli , neden doğu ezoterizminde ilk yorumumda bahsettiğim olayı yapıyo adamlar.Çünkü nietsczhe'den tutun da (adı böyle mi yazılıyodu yahu) kadim dünyanın heretik tarafından yapılan tanımda olduğu gibi biçareliğini gören çoğu insan kendini böyle bir yola atar.burada ona , Tanrıya ulaşan varmıdır, peygamberler ulaşmış mıdır.Dünya üzerinde O'nun suretini , neye benzediğini bilen varmıdır, çok hassas konular.Varsa da söylemez sidarın dediği gibi. Her neyse, kendini soyutlamak şizofreniye de götürür biçare bir biçimde ölmeye de .Bazıları ölümü ona kavuşmak olarak görür bazıları görmez.

Günümüz dünyasında tüm iyi erdemlerle bezeli bir insan özgür olamaz , özgür bir insan ise erdem merdem takmaz

Burada affınıza sığınıcam konu başlığı felsefe imiş ama ben felsefe mi yapıyorum , ne yapıyorum bilmiyorum .sAdece içimden geldiği gibi yazıyorum özgür bir birey olarak.

Ben ne zaman sokağa çıkıp mel gibson gibi freedom diye bağırdım hiç anımsamıyorum öyle birşey yaptığımı

Özgürlük biraz da insanın içinden gelmeli.Mesela heretik dostum sen o çalıştığın işyerinde sana kötü davranan kişi veya kişilere ki senden daha yetkili biridir muhtemelen , eğer küfredersen özgürlüğün dibini yaşarsın, birde sağ kroşe çaktınmı özgür olursun ama sonuçlarına da katlanırsın.

Demek istediğim türlü türlü özgürlük var ama herşeyde özgür olursak mağara devrine dönebiliriz.

Özürlük dediğimiz kavram kişinin birazda kendine inanmasıyla ilgili.Mesela ben kendimden örnek vereyim, çok önemli konularda kendime en fazla inanabiliyorum, ama basit işlerde inançsız oluyorum, bu da özgürlük kavramını benim için dengesiz kılan yegane olgu.Boku yemişim ben bana bakmayın ,:=)

İnanan insan her işi yapar diye düşünenlerdenim.Yani impossible is nothing miydi neydi .Benim fıtratımda var.:D

Konuyu gereksiz uzattım affınıza sığınıyorum.Güzel konu olmuş ama b.k ettim :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

katılmıyorum. özgürlüğün imkânsız olması ihtimaline inanmıyorum, ve farklı bağımlılıkları seçerek oluş alanını genişletmeyi de yetersiz görüyorum.

kısıtlılıkları azaltıp türlü yöntemlerle uyuşmayı dediğin gibi hepimiz yapıyoruz. ben de buna çokça başvururum. başka türlü mevcut dünya hayatın tahammül etmeyi imkânsıza yakın hale getiriyor. dediğin şeylerin dijital para hariç hemen hepsini ben de denedim. ve hepsinin etkisi geçtikten sonraki o çöküş anı bu geçici özgürlük hissinin yalan olduğunu anlatıyor işte.

tabi sorunun içeriğini sorarken iyi kavrıyor muyuz? özgürlük derken neyden kaçınıp neye ulaşmak istiyoruz gibi derin anlama girmenin gerekliliği de yüksek. bu konuda ben de çok derin bir iç anlayışa sahip değilim bunu açıkça itiraf edeyim. belki de arananı bulmak için neyi aradığımızı, kelimelerin içinde esasında neyi kastettiğimizi bulmak gerekiyor. sonsuz olasılıklar...

Demek istediğim şey özgür olmadığının gerçeğini dışarıda bırakıcak yeni gerçeklikler oluştur değil zaten o zaman bu bir önerme olmazdı dediğin gibi bunu hepimiz yapıyoruz.

Bahsettiğim örnekler farklı perspektifler kazanmak konusunda adımdır.Yanlışsa yanlış mutlaka bir adım gerekir.

Ani ve mutlak bir dönüşümü mümkün olduğu inancı bu durumda özgürlük / belirli semboller altında figürleşmiş veyahut olan sembollerle bütünleşmiştir.Bu semboller bana kalırsa fantezidir.İnsan arzu ettiği sürece acı çeker ve arzu etmemesi mümkün değildir çünkü bu durumda arzu etmemeyi arzular. Özgürlük arzusu ise bu acıların doğurduğu deccaldir fakat elinde tuttuğu para, kutsal kitap,ruhsal öğretiler,felsefe taşı büyük mutlak çözüm ile birlikte kurtarıcı olarak bedenlenir ve bizi kıyametimize sürükler .Bizde özgürlüğün kölesi oluruz.Bana kalırsa bu umuttan tamamıyla vazgeçilmeli ve kurtulmanın bir yolu olmadığı kabullenilmelidir.Böylece var olan istenilmeyen güçlerin eşliğinde hareket etmek öğrenilebilir.

(Son cümle ile nick ve metin ile avatar uyumumu fark ettim.)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Özgür olabilmek için önce mahkum olmak gerekir herhalde . Gardiyan olduktan sonra özgürlüğün ne manası var ? . İçinde bulunduğumuz sistemi çözmeliyiz . Kaçmaya çalışan bir mahkum ; nasıl hapishanenin giriş-çıkış saatlerini , gardiyanların hareketlerini , cezaevinin mimarisini , dışarıya çıktıktan sonra teorik olarak dışarıda kendisini nelerin beklediğini , kaçmayı nasıl sürdürebileceğini ve özellikle kendi araç ve yeteneklerini analiz ediyorsa , bizde bunu yapmalıyız . Konu içerisinde doğu ezoterizmi geçtiği için bende oradan girecem . Doğulular için özgürlük algısı kesinlikle satori deneyimini yaşamak ile aynı rotadadır . Satori deneyimi kişinin kendi astral ,zihinsel , duygusal ve fiziksel (nefsi) bedenlerini yenmesi ile alakalıdır .Böylece atman -dharma yani tek olan hakikat ile iyice bütünleşilir , kişi geçici ve koşullu olgulardan ve onlara dahil algılarından iyice kopuverir.Sir Ramana Maharsihinin ifadesi ile insandaki sezgisel benliğin farkındalığı açığa çıkar . Lakin bu tarz ileri ruhsal fenomenler ve mistik deneyimler mevcut dünya hayatında herkesin nasibi değildir . Başına gelen de kendisini çaktırmaz, yaşadığı deneyimleri anlatmaz . Bunun sebebi bende gizli kalsın .:).Tabiki herkes kendi realitesi doğrultusunda bir yere kadar gelebilir , çalışmalarının meyvesini alabilir . Zaten o meyve o ağaca şimdilik yeter . :) . Özgürlüğün ulaşabilinir -sabit bir tanımlaması yok , tek olan hakikate yani dharmaya ulaştık peki ? bitti mi şimdi ? . Hayır spiral bir şekilde dharmanın daha ilahi farkındaliklarına doğru yolculuğa devam ederiz . Zaten sürekli bir dinamik denge alanı içerisinde seçimler ve iradi eylemler yaparak kendi özgürlüğümü de evrimsel olarak etkileriz.Bedri ruhselmanın vicdan-nefsaniyet düalitesi mantığını hatırlayın . Lao Tzu nun da deyişi ile ; İyi bir yolcunun sabit bir planı ve varmaya niyeti yoktur . Bu dünya hayatında özgürlük daha ortalama bilinç de insanlar için biraz da dans etmek gibidir ne olguları kendimize çok çekici ve cazip buluruz ne de onları itici ve kötü . Cinsellik vardır sevişiriz , lakin ne şehvet manyağı oluruz ne de cinselliği terk ederiz .Fikirlerimiz vardır , onlar hakkında ne fanatikleşiriz ne de sessizlik yemini ederiz . Bu dengeyi koruyarak daha hür seçimler yapabiliriz ve ortada sadece dansın kendisi kalır .Ateşin özgür dans edişini izleyin :)) , bir katkımız olduysa evellah ...

 

galiba özeti non-attachment denilen, doğu öğretilerindeki bu zihinsizlik, sadece sezgisel bir yaklaşımla O'na ulaşmak durumu bu. belki de bir yol, belki de yolun sadece başlangıcıdır. yol hiç bitmeyecektir. ancak işte böylesi yoğun, koşturmacalı bir dünyada değil satoriye ulaşmak yaklaşabilmek bile büyük bir başarı olmalı. sistemi çözebilmek de sistemin olaylarının zihinde yarattığı impulsları çözebilmekle başlar diye düşünüyorum. güzel yaklaşımlar. teşekkür..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konuyu şimdi okudum . Doğu ezoterizminden girip durduk da , sevgili Auroranın paylaştığı bir konu vardı , manevi öğretilerin sırrına ermek için ne yapılmalı diye, orada bir cümle var.Hangi dine mensup olduğunun önemi olmaksızın sevgiyi en çok deneyimleyen kişi , Tanrıyı en çok hissedendir diye.Şimdi doğu ezoterizmi batı ezoterizmi o din bu din girmeden direk bu cümlenin kutsallığına değinmek lazım.Madem özgürlük dedik , şöyle bir giriş yapayım ,..

 

Şimdi dünyada en çok din yüzünden kavgalar oluyor.Özgür bir toplumda isteyen istediği dini yaşar , istemeyen ise hiçbir dini yaşamaz.Dine mensup olmak önemli değil zaten onunla bütünleşebilmek önemli ve sidarın dediği gibi- (içerik farklı olsada-) çok fazla insana nasp olmaz Tanrıyla bütünleşmek.Belki peygamberlere has bir özellikdir.Belki nasırlı isa bunu başarmıştır.Ama pek sanmıyorum.Burada biraz saçmalamış olabilirim ama değinmek istediğim nokta kısaca şöyle, buarada Tanrıyla bütünleşmekten kasıtın ne olduğu da önemli , neden doğu ezoterizminde ilk yorumumda bahsettiğim olayı yapıyo adamlar.Çünkü nietsczhe'den tutun da (adı böyle mi yazılıyodu yahu) kadim dünyanın heretik tarafından yapılan tanımda olduğu gibi biçareliğini gören çoğu insan kendini böyle bir yola atar.burada ona , Tanrıya ulaşan varmıdır, peygamberler ulaşmış mıdır.Dünya üzerinde O'nun suretini , neye benzediğini bilen varmıdır, çok hassas konular.Varsa da söylemez sidarın dediği gibi. Her neyse, kendini soyutlamak şizofreniye de götürür biçare bir biçimde ölmeye de .Bazıları ölümü ona kavuşmak olarak görür bazıları görmez.

Günümüz dünyasında tüm iyi erdemlerle bezeli bir insan özgür olamaz , özgür bir insan ise erdem merdem takmaz

Burada affınıza sığınıcam konu başlığı felsefe imiş ama ben felsefe mi yapıyorum , ne yapıyorum bilmiyorum .sAdece içimden geldiği gibi yazıyorum özgür bir birey olarak.

Ben ne zaman sokağa çıkıp mel gibson gibi freedom diye bağırdım hiç anımsamıyorum öyle birşey yaptığımı

Özgürlük biraz da insanın içinden gelmeli.Mesela heretik dostum sen o çalıştığın işyerinde sana kötü davranan kişi veya kişilere ki senden daha yetkili biridir muhtemelen , eğer küfredersen özgürlüğün dibini yaşarsın, birde sağ kroşe çaktınmı özgür olursun ama sonuçlarına da katlanırsın.

Demek istediğim türlü türlü özgürlük var ama herşeyde özgür olursak mağara devrine dönebiliriz.

Özürlük dediğimiz kavram kişinin birazda kendine inanmasıyla ilgili.Mesela ben kendimden örnek vereyim, çok önemli konularda kendime en fazla inanabiliyorum, ama basit işlerde inançsız oluyorum, bu da özgürlük kavramını benim için dengesiz kılan yegane olgu.Boku yemişim ben bana bakmayın ,:=)

İnanan insan her işi yapar diye düşünenlerdenim.Yani impossible is nothing miydi neydi .Benim fıtratımda var.:D

Konuyu gereksiz uzattım affınıza sığınıyorum.Güzel konu olmuş ama b.k ettim :D

 

özellikle şu dünyadayken özgürlük kavramıyla uğraşınca en çok karşıma çıkan tepkilerden biri de bu mağara devrine dönmek meselesi. gerçekten öyle mi ? eğer öyleyse dediğin gibi pek mümkün değil. sadece sınırlı alanlarda, alanları olabildiğince genişleterek ağır ağır gelen bir daha az kısıtlılık söz konusu olabilir. ya da en baştan özgürlüğün tanımını kişi kendine göre yapıp ona göre adım atmalı. ben yine her zaman yaptığım şeyi yapıp topyekun giriyorum. zihin belirsizliğim ondan çıkıyor belki de. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Demek istediğim şey özgür olmadığının gerçeğini dışarıda bırakıcak yeni gerçeklikler oluştur değil zaten o zaman bu bir önerme olmazdı dediğin gibi bunu hepimiz yapıyoruz.

Bahsettiğim örnekler farklı perspektifler kazanmak konusunda adımdır.Yanlışsa yanlış mutlaka bir adım gerekir.

Ani ve mutlak bir dönüşümü mümkün olduğu inancı bu durumda özgürlük / belirli semboller altında figürleşmiş veyahut olan sembollerle bütünleşmiştir.Bu semboller bana kalırsa fantezidir.İnsan arzu ettiği sürece acı çeker ve arzu etmemesi mümkün değildir çünkü bu durumda arzu etmemeyi arzular. Özgürlük arzusu ise bu acıların doğurduğu deccaldir fakat elinde tuttuğu para, kutsal kitap,ruhsal öğretiler,felsefe taşı büyük mutlak çözüm ile birlikte kurtarıcı olarak bedenlenir ve bizi kıyametimize sürükler .Bizde özgürlüğün kölesi oluruz.Bana kalırsa bu umuttan tamamıyla vazgeçilmeli ve kurtulmanın bir yolu olmadığı kabullenilmelidir.Böylece var olan istenilmeyen güçlerin eşliğinde hareket etmek öğrenilebilir.

(Son cümle ile nick ve metin ile avatar uyumumu fark ettim.)

 

 

internette no hope diagram diye gösterim var tam da bununla ilgili aklıma o geldi. insan ne yoldan giderse gitsin döngüden kurtulamayıp tam da o dediğin felsefe taşından tut tanrıya paraya cinselliğin ağlarına tekrar tekrar yakalanacağını, dolayısıyla kafasını bulutlu düşüncelerden çıkarıp bu an'a odaklanmasını söyleyen bir diyagram.özgürlüğün kendisini özgürlük kavramı mı öldürüyor diye soru geliyor akla o zaman. mümkün. bir o kadar da tuhaf.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...