Jump to content

Önerilen Mesajlar

Duygularımıza tercüman olan, ona eşlik eden hatta duygularımızı değiştiren yegane şeydir müzik. İlkel kabilelerde yaşayanlardan, uzay istasyonlarındaki insanlara kadar herkes her koşulda müzik dinleyebilir, dinlemek ister.

‘Müzik ruhun gıdasıdır’ tabiri de kulağımıza aşina olduğu kadar yavan değildir aslında. Müzikteki farklı frekanslar insanı mutlu edebilir, rahatlatabilir, sinirlendirebilir ve strese sokabilir. Ses dalgalarının yarattığı titreşimlerin su moleküllerini değiştirebildiğini biliyoruz. Vücudumuzun %80’ni suyla kaplı olduğundan, müzikten fiziksel olarak etkilenmemek de çok zor bir durum.

Peki şuan TV’de, radyoda, dinlediğimiz her müziğin altında bir komplonun yattığından bahsetsek? Ersin İpek, hazırladığı yazıda, bu komplonun nasıl çıktığını ve bu zamana kadar nasıl ilerlediğini anlatıyor. Biz de sizin için, bu yazıdan hareketle zehirli müziğin detaylarını listeleyelim istedik.

İşte bizi müzikle zehirleyen frekans: A=440 Hz

 

[h=2]1. Sevgiyi temsil eden 528 Hz varken neden 440 Hz?[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18104153/528hz-love.png

 

528 Hz içimize huzur verip, bizi iyileştirme gücüne, diğer frekanslar da kendi çaplarında pek çok etkiye sahipken, neden şu anda dinlediğimiz tüm müzikler 440 Hz frekansına ayarlı?

[h=2]2. Her şey “Standard Tuning” dediğimiz müziğin A=440 Hz’e sabitlenmesi ile başladı[/h]giphy.gif

 

Bu sabitlemeyi ise müziği askeri anlamda ticarileştiren Rockefeller Grubu yaptı. Müzik endüstrisinin bu standart frekans ile tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalık oranları ve mali krizler sayesinde de Gruba üye ticari şirketlerin kâr elde etmesinin etkili yollarından biri olmuştur.

[h=2]3. Alternatif müzik frekansı olan A=444 Hz (C=528 Hz) bastırıldı[/h]

http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18104611/444-hz.jpg

 

Bastırılan bu frekans, yani “iyi titreşimler” ise her türlü hastalığı ve stresi iyileştirebilecek güçtedir. Ama ne yazık ki önce sansürlenmiş, daha sonra ise standartlar değiştirilerek unutturulmaya çalışılmıştır.

[h=2]4. Müzik aletleri ve sesleri kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanıyor[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18104859/Rothschild-family-600x381.png

 

1770’de dünyanın en soylu ailelerinden Rothschild ailesi, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla yaratılan bir network ağı ile kendisi ve yandaşları tarafından yönetilecek küresel bir dünya sistemi kurmaktı. Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu sayede Amerikan hazinesi başta olmak üzere dünyanın sayılı ülkelerini avuçlarının içine aldılar.

[h=2]5. Işık ve ses, üretilebilen ve ölçülebilen matematiksel frekans değerlerine sahiptir[/h]

giphy.gif

 

Şimdi komplo teorilerine kulak asacak olursak, bu mutlak güç, biyoenerjetik yolla, belli frekans ayarları ve elektromanyetik manipülasyonlarla “bilincimizi” kontrol altına alırken biyolojimizi, psikolojimizi ve davranışlarımızı değiştiriyor.

[h=2]6. 1. ve 2. Dünya Savaşları arasında müzik frekansları üzerine bilimsel araştırmalar yapıldı[/h]

http://www.performing-musician.com/pm/may09/images/TechNotes_01.jpg

 

Rothschild ve Rockefeller çalışması ve Amerikan Donanması işbirliği ile “savaş-çıkaran” frekanslar üzerinde çalışıldı. Amaç kitleleri kontrol altında tutmak ve psikopatoloji, duygusal çöküş ve kitlesel histeri yaratmaktı. 2. Dünya Savaşı sırasında ise Savunma Bakanlığı işbirliği ile havadan yapılan operasyonlarda bu ses frekansları etkili şekilde kullanılmaya başlandı. Buna radyolar da dâhil oldu.

[h=2]7. İlk çalışmalar Elvis, İngiliz grup British Invaders ve Beatles’la başladı[/h]giphy.gif

 

Beatles’in bir konseri İsrail’de iptal edildi, sebebi ise “kitlesel histeri yaratması, cinsel istekleri tetiklemesi ve saldırganlığı tırmandırması” olarak belirtildi. 1938’de Rockefeller Grubu İngiliz-Amerikan radyosu ve televizyon kartelleri kurarak Nazi hareketiyle Yahudi düşmanlığı başlattılar.

[h=2]8. 1. Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından radyo tekeli kuruldu[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18105834/Rockefeller.jpg

 

1.Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından yönetilen askeri radyolar devreye girdi ve bütün ekipmanlar seferber edildi. Radyodan savaş esnasında gönderilen komutlar hiç son bulmadı. Amerikan Donanması, General Electric işbirliği ile 1919’da kendi ulusal radyosunu kurarak bu tekele alternatif oluşturdu ve bugünkü Amerikan Radyosunu (RCA) doğurdu.

[h=2]9. 1938’de dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı[/h]giphy.gif

 

1938’de frekanslar standarda sabitlenmeden önce, mekanik olarak dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı. Bu sayede kitlelere ticari ilgi alanları önceden dayatılabilecekti. Bu araştırmalar derhal kitlelerin ikna edilmesi için kullanılmaya başlandı.

[h=2]10. NBC ve CBS halkın üzerinde deneysel çalışmalar yaptı[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18110358/experiment-600x338.jpg

 

NBC ve CBS, kendi taraflarına daha fazla takipçi çekebilmek uğruna halk üzerinde çeşitli ses efektleri kullanılarak psiko-galvanometre denemeleri yapıldı. Bu ölçümlere göre de halkın nasıl yönlendirileceği tayin edildi.

[h=2]11. A=440Hz, petrokimya ve ilaç devleri tarafından 2. Dünya Savaşında kullanıldı[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18110807/ses-savas%C4%B1-600x380.jpg

 

Hitler’in Almanyası Polonya’yı işgal ederek savaşı başlattı. Tüm dünyadaki müzisyenlerin istememesine rağmen bu standart Nazi propagandalarıyla Hitler karşıtı tüm ülkelerde kafadan kabul edildi.

[h=2]12. Bu titreşimler, beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyor[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18111308/deney-600x450.jpg

 

Yapılan tüm araştırmalar A=440Hz’in insanların kalp ve kuyruk sokumu arasındaki enerji merkezleriyle (çakralar) uyumsuz olduğunu gösterdi. Tersine kalp üzerindeki çakraların ise uyarıldığı gözlendi. Teorik olarak, titreşimler egoları ve sol beyni tetikliyordu. Ancak sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti.

[h=2]13. “Şeytanın İntervali”[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18111648/interval.jpg

 

Metafiziksel olarak, A=440 Hz ile A=444 Hz arasındaki interval, müzik âleminde “Şeytanın İntervali” olarak kabul edildi. Bunun nedeni ise ahenkten uzak, iğrenç denilebilecek bir tınının bu iki notanın aynı anda çalınması ile ortaya çıkmasıydı. Bundan önceki müzik çalışmalarında yer alan A=444 Hz’in ise doğayla ve insanla daha uyum içinde olduğu gözlemlendi. Eğer insanoğlu spiritüel olarak bastırılırsa, A=444 Hz’in (C=528 Hz) müziksel tınısı dini olarak kabul edilmezdi, öyle de oldu. Bu kiliselerin de işine gelmiş oldu.

[h=2]14. Duyarlı müzisyenler akortlarını ve dijital ayarlarını 444 Hz’e göre yapmaya başladı[/h]giphy.gif

 

Günümüzde pek çok aklı başında müzisyen akortlarını ve dijital ayarlarını 444 Hz’e göre yapmaya başladı. Ancak bunların sayısı az miktarda iken, başta Madonna olmak üzere pek çok ünlü, standart tınılarla, nakaratlarla ve özel olarak imal edilmiş parça sözleriyle gençliği programlanabilir insanlar haline getirmektedir. Müzik biyoenerjetik olarak titreşimlerinizi ele geçirerek, bilinçaltınızda hâkimiyet kurarak, vücut kimyasını, psikonörolojiyi ve insan sağlığını denetim altına alabilir.

[h=2]15. Her organa ait özel ses tonlamaları var[/h]http://llcdn.listelist.com/listeliststatic/2016/03/18112525/uzak-dogu-ses-600x338.jpg

 

Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır. Bu uygulama ise uzak doğuda A= 444Hz yani C=528Hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimlerle yapılır. Kişi tüm stresinden arınır, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda eder.

 

listelist


Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Cidden bir araç, program falan var mı bunu anlamak için?

 

Popüler müzikten tiksinme sebebim bu mu acaba..

 

Popüler olmayan müziklerde de 440 Hertz kullanılıyordur. Zira bu bir çeşit standart gibi bir şey. Siz evde oturup Metal müzik dinliyorsanız 440 Hertz dışından bir ana frekansın müzikte kullanılmasını garipseyeceksinizdir.

 

Bununla beraber 432 Hertz'de fena değilmiş.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Popüler olmayan müziklerde de 440 Hertz kullanılıyordur. Zira bu bir çeşit standart gibi bir şey. Siz evde oturup Metal müzik dinliyorsanız 440 Hertz dışından bir ana frekansın müzikte kullanılmasını garipseyeceksinizdir.

 

Bununla beraber 432 Hertz'de fena değilmiş.

 

Benim beğenmememin sebebi şarkıların biraz da sığ oluşundan kaynaklanıyor sanırım(özellikle Türkçe pop). Ama iyi hissettiren müzik ve kötü hissettiren müzik var bunu farkedebiliyorum.

 

Duygulara hitap eden türler bu duruma dikkat ediyorlardır. Gerçekten rahatlatıcı, maneviyata yönlendiren, insanın düşünmesini sağlayan müzikler var çünkü.

 

Metal müziğin frekansı ne genel olarak?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Benim beğenmememin sebebi şarkıların biraz da sığ oluşundan kaynaklanıyor sanırım(özellikle Türkçe pop). Ama iyi hissettiren müzik ve kötü hissettiren müzik var bunu farkedebiliyorum.

 

Duygulara hitap eden türler bu duruma dikkat ediyorlardır. Gerçekten rahatlatıcı, maneviyata yönlendiren, insanın düşünmesini sağlayan müzikler var çünkü.

 

Metal müziğin frekansı ne genel olarak?

Ana frekans olarak 440 Hz'i tercih ediyorlar. Başka bir frekansın kullanması genel olarak ters geliyor bu tarz sert içerikli müziklere.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

 

önemli bir konu. müzik seçimimizi de muhtemelen ona göre yapıyoruz. seçilen meditasyon müzikleri de hertzlere göre değişiyor.

sanatçıya göre de değişebilir frekans. bazıları standart kullanıyordur. videoda örnek var.

hertzler için program bulursam paylaşacağım.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Zehirli Müzik: A=440 Hz

 

Son zamanlarda sevginin titreşimini temsil ettiği söylenen 528 Hz frekansında müzik dinlemek moda oldu. Sadece bununla bitmiyor. 174 Hz ile Topraklama, 396 Hz ile Bırakma, 639 Hz ile Bir Olma, 741 Hz ile Sezgilerin Güçlenmesi, 852 Hz ile koşulsuz Sevgi gibi başka frekanslar da var.

Peki, 528 Hz içimize huzur verip, bizi iyileştirme gücüne, diğer frekanslar da kendi çaplarında pek çok etkiye sahipken, neden şu anda dinlediğimiz tüm müzikler 440 Hz frekansına ayarlı? Buna kim ne zaman karar vermiş ve müzik nasıl olmuş da tekelleşmiş? Dinlediğimiz müziklerin altında hiçbir zaman komplo teorisi arama ihtiyacı duymayan bizler, “müzik ruhun gıdasıdır” diyerek ne kadar zamandır zehirleniyoruz dersiniz?

Haydaaa… Yediklerimiz, içtiklerimiz, aşılar maşılar derken bir müzik eksikti değil mi?

Günümüz psikopatolojisi, siyasi yozlaşma, genetik bozulma ve kültürel yozlaşmayla geleneksel değerlerin kayboluşunun ve hastalıkların artmasının altında yatan müzikal gerçeği öğrenmeye hazır olun o halde.

Her şey “Standard Tuning” dediğimiz müziğin A=440 Hz’e sabitlenmesi ile başladı. Bunu yapan ise müziği askeri anlamda ticarileştiren Rockefeller Grubu. Müzik endüstrisinin bu standart frekans ile tekelleşmesi, kitleleri sürü psikolojisi altında tutmanın, insanları asabiyete, kedere sürüklemenin, psikososyal kışkırtmalara açık hale getirmenin zeminini hazırlamış ve bunlar sonucunda artan hastalık oranları ve mali krizler sayesinde de Gruba üye ticari şirketlerin kâr elde etmesinin etkili yollarından biri olmuştur.

Alternatif müzik frekansı olan A=444 Hz (C=528 Hz) ise bastırıldı. Bastırılan bu frekans, yani “iyi titreşimler” ise her türlü hastalığı ve stresi iyileştirebilecek güçtedir. Ama ne yazık ki önce sansürlenmiş, daha sonra ise standartlar değiştirilerek unutturulmaya çalışılmıştır.

Titreşimler tüm hayatımızı etkiler. Özellikle de hücrelerimiz iyileşmek ve yenilenmek için düzenli titreşim halinde olmak durumundadır. Titreşimlerin gücüyle “karanlık” ya da “aydınlık” tarafa geçmek mümkündür. Suya güzel şeyler söyleyince moleküllerinin güzelleştiğini hepimiz biliyoruz. Bedenlerimizin %80’ine yakını sudan ibarettir ve su, süper-iletken sıvı kristal bir yapıya sahiptir.

Günümüzde modern müziği kafa şişirici ve saldırgan bulan pek çok kişi var. Pek çoğumuz duygusal olarak bu tarz müziklerden olumsuz etkileniyoruz. Standart Anglo-Amerikan müzik aletleri ve sesleri ise kitlesel histeri yaratmak üzerine akortlanmaya devam ediyor. Tarih boyunca savaş çıkaran, inanılmaz kârlar elde eden ve nüfusu kontrol altında tutmaya çalışan güçler mevcut oldu. 1770’de Rothschild, İlluminati planlarını başlattı. Amacı bankalar aracılığıyla yaratılan bir network ağı ile kendisi ve yandaşları tarafından yönetilecek küresel bir dünya sistemi kurmaktı. Öyle bir güç ki tüm uluslararası kurumsal şirketleri ve hatta hükümetleri yönetecekti. Bu sayede Amerikan hazinesi başta olmak üzere dünyanın sayılı ülkelerini avuçlarının içine aldılar.

Işık ve ses, üretilebilen ve ölçülebilen matematiksel frekans değerlerine sahiptir. Şimdi komplo teorilerine kulak asacak olursak, bu mutlak güç, biyoenerjetik yolla, belli frekans ayarları ve elektromanyetik manipülasyonlarla “bilincimizi” kontrol altına alırken biyolojimizi, psikolojimizi ve davranışlarımızı değiştiriyor.

Askeri Müzik

1913’te Rothschild, Amerika’daki üçüncü en büyük bankasını kurdu (Federal Reserve Bank). Ona Rockefeller ve J.P. Morgan yardım etti. Bu ikisinin tüm yatırımları 1865’den bu yana Rothschild tarafından finanse edildi. 1. Ve 2. Dünya Savaşları sırasında banka kartelleri inanılmaz kârlar elde ettiler. 1914’te Alman Rothschild Bankası, Alman hükümetine, İngiliz Rothschild Bankası İngiliz hükümetine ve Fransız Rothschild ise Fransızlara para yardımı yaptı (borç verdi). Bunlara Almanya’da Woff, İngiltere’de Reuters ve Fransa’da Havas destek verdi. 1. ve 2. Dünya Savaşları arasında müzik frekansları üzerine bilimsel araştırmalar yapıldı. Rothschild ve Rockefeller çalışması ve Amerikan Donanması işbirliği ile “savaş-çıkaran” frekanslar üzerinde çalışıldı. Amaç kitleleri kontrol altında tutmak ve psikopatoloji, duygusal çöküş ve kitlesel histeri yaratmaktı.

Akustik enerji araştırmacıları, ses mühendisleri ve drama uzmanları ile akademik olarak çalışmalar başlatıldı. Aynı tarihlerde fabrikalarda ses düzenleri kurularak çalışanların duygusal motivasyon kazanması ve fabrikadaki aletlerin seslerinden etkilenmemeleri sağlanıyordu.

2. Dünya Savaşı sırasında ise Savunma Bakanlığı işbirliği ile havadan yapılan operasyonlarda bu ses frekansları etkili şekilde kullanılmaya başlandı. Buna radyolar da dâhil oldu.

Daha sonra ise haritanın batısında standart müzik ayarı A=440Hz’e sabitlendi.

İlk çalışmalar Elvis ve İngiliz grup British Invaders ile başladı. Bunu Beatles takip etti. Beatles’in bir konseri İsrail’de iptal edildi, sebebi ise “kitlesel histeri yaratması, cinsel istekleri tetiklemesi ve saldırganlığı tırmandırması” olarak belirtildi. Bunda Mossad’ın İngiliz Kraliyet ailesini yakın takibe alması önemli rol oynadı. 1938’de Rockefeller Grubu İngiliz-Amerikan radyosu ve televizyon kartelleri kurarak Nazi hareketiyle Yahudi düşmanlığı başlattılar. 1957’de Kanada’da ergen yaştakileri saldırganlaştıran müzik yayınları yapılmaya başlandı ve çok etkili oldu. Elvis’in menejeri Amerikan Ordusuna hizmet eden bir Albaydı ve Avrupa göçmeniydi.

1.Dünya savaşı sırasında Rockefeller tarafından yönetilen askeri radyolar devreye girdi ve bütün ekipmanlar seferber edilerek radyo tekeli kuruldu. Radyodan savaş esnasında gönderilen komutlar hiç son bulmadı. Amerikan Donanması, General Electric işbirliği ile 1919’da kendi ulusal radyosunu kurarak bu tekele alternatif oluşturdu ve bugünkü Amerikan Radyosunu (RCA) doğurdu. Askeri tabanlı kartelde RCA, AT&T, General Electric, Westinghouse gibi şirketler yer aldı. Bu oluşum enerji endüstrisi, biyoenerji ve elektro-genetik ve soyaçekim üzerinde faşist bir baskı kurdu. Daha sonra Ulusal Yayıncılık (NBC) ve AT&T ile radyo, televizyon ve telefon zinciri tekelleşti.

1938’de frekanslar standarda sabitlenmeden önce, mekanik olarak dinleyicilerin duygularını kontrol altına almaya yönelik araştırmalar başladı. Bu sayede kitlelere ticari ilgi alanları önceden dayatılabilecekti. Bu araştırmalar derhal kitlelerin ikna edilmesi için kullanılmaya başlandı.

Aynı sistem eğitim için de kullanılmaya başlandı: “Programlanabilir Zihin Setleri”. NBC ve CBS arasındaki ticari çekişme halkın üzerinde türlü deneysel çalışmalar yapılmasına neden oldu. Kendi taraflarına daha fazla takipçi çekebilmek uğruna halk üzerinde çeşitli ses efektleri kullanılarak psiko-galvanometre denemeleri yapıldı. Bu ölçümlere göre de halkın nasıl yönlendirileceği tayin edildi.

A=440 Hz

Sahnedeki, televizyondaki ve radyodaki elektronik ses yeterince akıcı değildi. 1910’da A=440Hz standardı Amerika’da sınırlı başarıya imza attı. Avrupa’da ise sıfıra yakın… Müzik endüstrisi de işin içine dahil edilmeliydi. Bu yüzden çalışmalar başlatıldı. İlk olarak İngiliz Standartları Enstitüsü A=440Hz’i kabul etti. Bunda Rockefeller-Nazi konsorsiyumu etkili oldu. O sıralarda İngiltere-Almanya savaşı çıkmak üzereydi.

A=440Hz, petrokimya ve ilaç devleri tarafından finanse edilerek 2. Dünya Savaşında kullanıldı. Hitler’in Almanyası Polonya’yı işgal ederek savaşı başlattı. Tüm dünyadaki müzisyenlerin başkaldırmasına karşın bu standart Nazi propagandalarıyla Hitler karşıtı tüm ülkelerde kafadan kabul edildi.

Yapılan tüm araştırmalar A=440Hz’in insanların kalp ve kuyruk sokumu arasındaki enerji merkezleriyle (çakralar) uyumsuz olduğunu gösterdi. Tersine kalp üzerindeki çakraların ise uyarıldığı gözlendi. Teorik olarak, titreşimler egoları ve sol beyni tetikliyordu. Ancak sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığı köreltiyordu. 3.Göz denen çakranın kapanmasıyla da insanoğlu farkındalığını hiçbir alanda kullanamaz hale gelecekti.

Metafiziksel olarak, A=440 Hz ile A=444 Hz arasındaki interval, müzik âleminde “Şeytanın İntervali” olarak kabul edildi. Bunun nedeni ise ahenkten uzak, iğrenç denilebilecek bir tınının bu iki notanın aynı anda çalınması ile ortaya çıkması idi.

Bundan önceki müzik çalışmalarında yer alan A=444 Hz’in ise doğayla ve insanla daha uyum içinde olduğu gözlemlendi. Eğer insanoğlu spiritüel olarak bastırılırsa, A=444 Hz’in (C=528 Hz) müziksel tınısı dini olarak kabul edilmezdi, öyle de oldu. Bu kiliselerin de işine gelmiş oldu.

Günümüzde ise pek çok aklı başında ve duyarlı müzisyen akortlarını ve dijital ayarlarını 444 Hz’e göre yapmaya başladı. Ancak bunların sayısı az miktarda iken, başta Madonna olmak üzere pek çok ünlü, standart tınılarla, nakaratlarla ve özel olarak imal edilmiş parça sözleriyle gençliği programlanabilir insanlar haline getirmektedir. Müzik biyoenerjetik olarak titreşimlerinizi ele geçirerek, bilinçaltınızda hâkimiyet kurarak, vücut kimyasını, psikonörolojiyi ve insan sağlığını denetim altına alabilir.

Son zamanlarda tekrar 444 Hz’e dönüş ile daha mükemmel dinletisi olan tınılar elde edilmeye başlandı ve bu tınıların sevgiyi artırdığı, en saf haliyle sevgiyi oluşturduğu, iyileştirme özelliği olduğu ve genetik açıdan onarıcı olduğu tespit edildi. Ancak çalışmaların pek çoğu halen güven uyandırıcı değil. Pek çok tını da melodik olmaktan uzak olup gürültülü bir yapıda.

Haritanın sağ tarafında uygulanan şifa tonlamaları (Çigong, şamanik vb çalışmalar) A= 444Hz yani C=528Hz frekansında, en saf ve katıksız titreşimleri yarattığı için, kişi tüm stresinden arınmakta, hücreleri şifa ve sevgiyle dolarak hastalıklara veda etmektedir. Her organa ait özel ses tonlamaları, o organa ait hücrelerin titreşimini artırarak iyileşmesini sağlamaktadır. Tüm enerji çalışmalarında titreşimler esas kabul edilerek hücrelerin mükemmel titreşimlere kavuşması ve blokajların kalkması hedeflenir. Yüksek titreşimlere çıkabilen kişilerin bazı olağanüstü yetenekleri de ortaya çıkabilir, yaratıcılığı artar, astral seyahat yapabilir, telepatik güçleri ortaya çıkar, dünya ötesi varlıklarla iletişime dahi geçebilir. Yine bir punduna getirip olayı Çin işi Japon işi uzak doğuya bağlamayı becerdim…

Organik müzik ruhun gıdasıdır.

 

kuraldisi.com

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

337 Hz: Kan dolaşımını düzene sokar

537 Hz: Endokrin sistemini düzene sokar (büyüme, gelişme, cinsellik, metabolisma ilşe alakalı hormonal denge)

625 Hz: Böbrek fonksiyonları

635 Hz. Hipofiz bezi (pituary)

654 Hz: Pankreas

662 Hz: Epifiz bezi (pineal)

696 Hz: Kalp

751 Hz: Karaciğer

763 Hz: Tiroid

764 Hz: Sinir sistemi

835 Hz: Bağışıklık sistemi

1335 Hz: Adrenalin, stresle mücadele

1565 Hz: Ruhsal şifa

 

528 Hz frekansı tüm evreni şifalandıracak kapasitede mucizevi titeşimlere sahiptir. DNA onarıcı gücü vardır. 396 Hz korkulardan arınmamıza, 741 Hz farkındalığın artmasına ve uyanışa geçmemize, 582 Hz ruhumuzla bağlantıya geçmeye yarar.

 

yabancı kaynaklar

 

Musical Cult Control http://www.bibliotecapleyades.net/ciencia/ciencia_consciousscience26.htm

 

John Lennon’un tehdidi

http://www.realistnews.net/Thread-john-lennon-threatened-to-destroy-rockefeller-conspiracy-of-radio-tv-frequency

 

Leonard Horowitz’in Bulgusu

http://skepdic.com/horowitz.html

Komplo Teorisi

http://www.abovetopsecret.com/forum/thread992508/pg1

432 Hz ayarı nedir?

https://ascendingstarseed.wordpress.com/2013/12/25/what-is-432-hz-tuning/

432 Hz’e Dönüş

http://returnto432.blogspot.com.tr/p/440negatives.html

Neden 432 Hz?

http://themindunleashed.org/2014/01/heres-convert-music-432-hz.html

ve diğerleri

 

http://themindunleashed.org/2014/03/miracle-528-hz-solfeggio-fibonacci-numbers.html

http://www.viewzone.com/432hertz.html

http://www.collective-evolution.com/2013/12/21/heres-why-you-should-convert-your-music-to-432hz/

http://www.zengardner.com/440hz-music-conspiracy-to-detune-us-from-natural-432hz-harmonics/

http://www.528revolution.com/528-frequency-that-killed-john-lennon-528-frequency/

http://www.528revolution.com/

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

sanırım frekanslarla ilgili konu açmalıydım.

 

 

Her organın kendine özgü titreşimi vardır. Bedenin titreşiminin dışında organlar da kendi aralarında farklı hızlarda titreşirler. Örneğin kalbin titreşim hızıyla böbreğinki aynı değildir. Böbrek arıza yaptığında bu aynı zamanda onun titreşiminde bir sorun olduğu anlamına gelir. Bir insanı kalbine iyi gelmeyecek titreşimlere maruz bırakırsanız o kişi kalp krizi geçirip ölebilir. Bu şekilde uzaktan suikastların yapılması bile teoride mümkündür. Doğru titreşim hayat kurtardığı gibi yanlış titreşim de can alır. Dozer kullanıcıları, asfalt delici vibrasyon cihazlarını kullanan kişilerin kalp krizi geçirip ölmeleri ya da uzun vadede çeşitli hastalıklara yakalanmaları olasıdır. Çünkü bu cihazlar çok güçlü titreşimlere sahip oldukları için vücudun titreşimini bozmaktadır. Frekanslarla (titreşimlerle) hastalıkları da iyileştirmek mümkündür.

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2013/01/titre%C5%9Fim2.jpg

 

Her titreşimin ölçüsü bir frekans değeriyle hesaplanır. Farklı titreşimlerin farklı frekansları vardır. Bir titreşimin ne tür bir titreşim olduğunu frekans değerleriyle ölçeriz. Frekans teknolojisi günümüzde kısmen de olsa tıpta kullanılıyor ancak gün gelecek pek çok hastalığın tedavisi frekanslarla yapılabilecek. Her hastalığa uygun frekans bulunacak ve hasta kişi o frekans ortamına sokularak tedavi edilecek. O gün geldiğinde modern tıp ile alternatif tıp birleşmiş olacak. Aslında bu bilinen bir şey ama hala hastalıkların çaresini ilaçlarda arayıp duruyoruz ve bu durum ilaç sektörünün çok işine yarıyor. Plasebo etkisi bile aslında frekansların değişmesiyle alakalı. İnanmak denilen şey, hastanın hastalığa karşı tutumu değişince frekansının da değişmesi ve hastalığın artık o frekansta kendine yer bulamamasından başka bir şey değil. Birinin elini tuttuğunuzda bedeniniz otomatik olarak onun frekansına ayarlanıyor. O halde kimin elinden tuttuğunuza dikkat edin çünkü eğer onun manyetik alanı sizinkinden daha kuvvetliyse sizi kendi frekansına çekebilir ve o frekans gerçekte size yaramayan bir frekans olabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Konuyla tam ilgisi olmasada; 'klasik popüler komplo videosu' olsada yine de düşündürücü bi sahne... Hele günümüz şartlarına bakınca, tıpkısının aynısı olan insanlar, zevklerin ve renklerin genel olarak tek renge indirildiği bir dünyadayız... Farklı olanın dışlandığı, baskı altına alındığı bir düzen... Taraf olmayanın bertaraf olması gibi , farklı olanın da bertaraf olduğu bir dönem...

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok sağlam bir iş çıkarmışsın arpia teşekkürler . Bana mozartın dio giovannisinin hz aralığını da tespit edebilirsen çok müteşekkir kalacağım. Klasik müzik kapsamında ayrı bir yeri var benim için . :D ( Yada era-ameno ). Bu 440hz frekansının etkisinin bu kadar olduğunu gerçekten bilmiyordum . Etnoloji ve teozofiden tutun ezoterizme kadar bu konu her alanda araştırılınıyor ve kadim uygarlıklarcada biliniyordu . Ve adına ses majisi deniliniyordu . İlahilerin , duaların , zikir ve mantraların ortaya çıkışı ve kullanış sebepleri buna dayanır ..

 

Lakin son derece dikkat edilmesi ve titiz davranılması gereken bir husus . Her frenkantal çalışma ve hz aralığı her kişide istenilen neticeyi vermez .

 

Bu konu derin bir konu . Ünlü danimarkalı filozof soreen kierkegaard boşuna dememiş ; Ademoğlunun en ruhsal duyusu kulaktır diye ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Şimdi benim anlamadığım , aklıma yatmayan bir durum var bu konuda. Aydı latırsanız sevinirim. Bir notanın ya da sabit bir sesin frekansı pekala ölçülebilir. Lakin bir müzik grubunun ya da eserin frekansını nasıl ölçebilirsiniz :D yani cidden komplo teorisi bu. Hadi zorlayalım belli nota ya da ses ile başlayan parçalar diyelim bir yere kadar :D

 

Arkadaşlar frekans 1 saniye içerisinde tekrarlanan eylemdir ve birimi hz dir. Misal laptop ya da bataryanızı elinize alın ve bakın. Üzerinde 220v / 50 hz yazar. Buradaki 50 hz şu demek ; bu cihaz saniyede 50 kere + 50 kere - olan 220 volt falanca akım ileten alternatif elektrik ile çalışır demektir.

 

Yani notalar ve budistlerin mantraları örneğin saniyedeki titreşim değerleri , kendilerini tekrar edişleri baz alınarak hesplanabilir. Peki bir müzik parçası ? Bilimsel olarak bana mümkün görünmüyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Dip not: frekansların beyin üzerindeki etkilerine laf etmedim yanlış anlaşılmasın.

 

Hadi o zaman bu da benim teorim :D

Doopler etksinden yola çıkarak şöyle bir varsayımda bulunayım. Müziği kulaklıkla , araba içinde , alışveriş merkezinde , arkadaşın uzattığı tek kulaklıkla ya da açık havada dinlememize göre istenilen etkiyi alıp almamamız değişebilir :D misal konserde ön sıranın coşması ve eşlik etmesi orta sıranın sololara yorum yapması ve arka sıranın çimenlere yayılıp bira içerek muhabbet etmesi örnek gösterilebilir. Sahne arkası zaten evde dinlediğiyle aynı kafada olacaktır :D dolayısıyla kulaklıklarınızı çöpe atın ve hoparlörün arkasına geçip dinleyin bir şeyiniz kalmaz :D

 

Not: aslında ciddiyim. Böyle bir durum söz konusuysa bu kağıt üzerinde makul bir çözüm ve etkileri %60 dan fazla etkiler :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Müzik parçalarının hz aralığı olur zaten . tam anlamıyla bir frekans tespiti durumu söz konusu değil sanırım . O aralıktaki farklılıklara beyin ayrıştırırarak ve kompense ederek bir tepki gösterir . Buradaki olay beynin istenilen seviyeye çekilmesi için bir baskı oluşturmaktır . 440 hz aralığını beyinde tutturmak o kadar da zor bir olay değil . Binaural frekans tekniklerini , lozanovun araştırmalarını falan bilmeyenler için tavsiye ederim . Bende pek bilmiyorum açıkcası . Belkide herhangi bir müziğin belirli aralıktaki bir eylemini 1 saniye içerisine sıkıştırıyorlardır . :D

 

 

https://www.youtube.com/watch?v=Ki0oaJnytxY..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

O senin dediğin subliminal e giriyor ki ı-doser programının da olayı o ama ne yazık ki o da herkes üzerinde işlemiyor. Yani kesinliği olan bir şey değil. Saf olarak belirli aralıklarla o frekansa direkt maruz almadıkça hiç bir şey olmaz %10 luk bir kesim haricinde. Budist rahipler neden o mantraları her gün saatlerce tekrarlıyor bunun için :) ama subliminalde en etkili olan görsel. İşitsel olan kısmı uyurken di letilenler. Veriler bu şekilde.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bir müzisyen olarak çok ilgimi çekti. Konuyla ilgili araştırma yapacağım.

 

araştırmanızda temel almanız gereken kişi kesinlikle mozarttır . Kendisi ruhani şifa veren frekanslara henüz yaklaşamasada , 500 ile 800 hz frekans aralığına ait en çok sesler mozartın parçalarında tespit edilmiştir . Yaratıcı gücü muntazam bir şekilde aktivite eden frekans ..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında işleri biraz daha karıştırasım geldi. Schumann dünyanın da frekansı daha doğrusu frekansları olduğunu söylemiştir ki bu bir gerçektir. Ve bizlerin de duygu ve düşüncelerimiz yani hal ve durumlarımıza göre beynimizin yaydığı frekanslar var. Dünya ile bir bütün olduğumuzdan , evren bir bütün olduğundan tüm frekanslar birbiri ile bağlantılı bir senkron halindedir. İnsalarla olan ilişkilerimizde de bu böyle aynı frekans içinde olmadığınız kişilerle bu yüzden anlaşamazsınız.

 

Şimdi asıl nokta şu ki bu frekanslar sürekli ölçülüyor ve dünyanın eşik değeri 1980 yılında 7,8 hz den 11 hz e (aslında biraz daha yükseğe) çıktığı ölçüldü. Yani genel olarak aslında konudaki 440 da artık 440 değil :) iş matematiksel veriler ve ölçülebilir veriler olduğunda sonuç her zaman değişiyor. Hesaplamaların ye iden yapılması da gerekli. Dünyanın her yerinde bu frekanslar saatlere göre bile değişiklik gösterebiliyor.

 

O değil de bu gece amma eski bilgileri hatırladım arpia cidden teşekkür ederim. Bizim çalışmalarda da hep "ulan neyi unuttum" dediğim şeyi de tekrar hatırlamamı sağladı bu konu :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...