Jump to content

Periler Ölürken Özür Diler - İskender.


Witch Of Rain

Önerilen Mesajlar

Periler Ölürken Özür Diler

 

Ayak izlerimizde ölüp erimiş peri pelerinleri,

Periler birbirine düşman, pelerinler birbirine küs.

Sana bugün bir mektup yazdım:

En çok, en çok güllerden söz ettim.

Saydam renksiz tutkun güllerden.

Bir gül olmak korkusundan, nedenini hatırlamıyorum ama ağladım.

‘Canım..’ diye başlanılıp vazgeçilmiş bir sürü kağıt parçası,

Ruh parçası, aşk parçası, buğu parçası, haz parçası.

Vazgeçilmiş bir sürü kağıt parçası...

Her ihtimale karşı kurşun kalemle yazılan ayrılık mektuplarını; rüzgar taşır.

 

 

Sen istesen gitmezsin.

Sen bunu bana yapmazsın.

 

Karanlığı aralık bıraksan içeri peri sızar.

Sıkı sıkı kapatsan karanlığı, ben sende mahsur kalırım.

Sevişirken yüzüne düşen gözyaşım...

Eski bir falcının sihirli küresi,

Tut onu avucunda ve bana oku geleceğimi:

Serüvenler, ara denizler, ara ırmaklar, aşkla alevlenmiş günler mi?.

Aşktan bana her mevsim çığ düşüyor.

Kalbim aşka değil .. ; düştüğünde, dar bir kuyuya düşüyor!

İçinde kuğuların öpüştüğü bilinen öldürülmüş bir kuyuya.

 

Yüzün yüzüme şüphesiz bir gizli geçitti.

Saramadığım, beni saramayan bir fırtınaydı dizginsiz yüreğin,, gitti !

Bütün çocukluğumu çalıp da gitti.

 

 

 

Bir film adıydı değil mi: ‘herkes seni seviyorum der’

.. ve bir şarkı adıydı: ‘bütün aşklar tatlı başlar’

‘şimdi uzaklardasın gönül hicran…’

Hayati önemi olan acılardan başka ne kattık birbirimizin yüreğine sevgilim.

‘gittiğin bu gidiş bence ölümden beter’

 

Yok bir köyde 'ilk korku' öğretmeniydim.

Dersimin adı: ölmek istemiyorum psikolojisi.

Öğrencilerimse: toprak ve ruh, eylem ve sis-

O kızlar arka sokaklarda yakışıklı oğlanların çirkin kalplerine yakın...

Kendimle savaşır ve ağlardım!

 

 

Bir gazeteydim... Köşe yazarım: hüzün, Magazin ekim: umut.

 

Sen istesen gitmezsin.

Sen bana bunu yapmazsın.

 

Kalbim: göremeyeceğin bir köşede açan , bir yenik çiçek.

Kalbin: ulu orta açmış bir sahte çiçek.

 

Oysa söz vermiştik !

Seninle birlikte kurtaracaktık Rapunzel ’ i

İlk biz uyandıracaktık uyuyan güzeli, ilk biz.

Kırmızı başlıklı kız için kurtla dövüşecektik.

Pamuk prenses’in cam tabutu başında en çok ağlayan biz olacaktık.

(bugün ağlama!)

Hansel ve Gratel’e biz ormanda arkadaş olacaktık.

Sen masallar severdin beni bir masala inandıracaktın.

Sabahlara kadar kızmabirader de oynayacaktık.

 

Çok uzak artık...

Çok uzak.

Çok uzak artık...

Çok uzak.

 

 

Çok geç olacak yarın. Yarın çok geç olacak. Çok geç olacak yarın. Yarın çok olacak geç. Yok olacak.

 

İnsan karanlıkta koklamamalı bir gülü, kör olabilir tutkusundan.

 

 

Bilsen öyle seviyorum ki seni...

Bir tavşanın ürkek kaldırıp başını dağda

Yağan yağmuru seyretmesi gibi;

 

 

Ah sevgilim,,

Bu masalın sonuna kan yazdın:

Ovdun ve okşadın beni

Çıktı içimdeki cin;

Ondan ölümümü diledin.

 

 

Mayıs'tı.

 

Seni o yüzden bağışladım!

Ben en çok Mayıs'ta su içerim.

Ben en çok Mayıs'ta başımı öne eğerim.

İçimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar

Avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı, Mayıs'ta öğrendim ben.

...ve teraslarda Leonard Cohen dinlemek en çok Mayıs'a yakışırdı.

Tiril tiril , bembeyaz bir giysiyle, rüzgarda ayakların çıplak,,

Kolların saracak gibi Mayıs'ta ölüp dirilen tüm çiçekleri.

Öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak.

Durmak ..

Durmak ..

 

Sevgilim, periler ölürken özür diler.

Sevgilim..

 

 

Kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi.

Bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi.

Eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan.

Tam,

Tam yaza girecekken..

Yazın omzuna yüzünü dayayacakken.

Çekip giden,

Ayaklarının altından o son sığınak terası da

Acılarının velihatı Leonard Cohen de

Çekip gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir.

Yani.. Anlıyor musun.. Mayıs'tı..

 

 

Seni o yüzden bağışladım!

 

Bir sesim vardı gölgenden ikmale kalan.

Biliyorum, büyük çocukluktu birbirimizi sevmemiz.

Ne güzel çocukluktu.

Büyük çocukluktu yaptık işte.

Ne yapalım, iki ömür odamıza hapsediliriz, cezamızı çekeriz, kulaklarımızdan değil yüreklerimizden çeker öğretirler bize yetişkinler gibi sevimsizce aşık olmayı, ama ..

 

Sevgilim, periler ölürken özür diler.

Sevgilim..

 

Hatırla, sana bileklerimi, sana dizlerimi

Sana topuklarımı sundum

Hatırla senin gözlerin çoşkuluydu.

Ve usluydu gözlerin.

 

 

Bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum...

Bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan ,, telaşlanır, ağlar.

Adını unutur, yolunu kaybeder oturduğu evin.

Talanım!

Artanım!

Eksik kalanım!

Yarım kalanım!

 

Nasıl yedirdim ihanetini kendime !

O dev hisle sen Mayıs'tın ben Mayıs'tım.

Her şey ama her şey elele Mayıs'tı.

Seni o yüzden bağışladım!

 

 

Uzanıp topraktan çıkardın beni.

Tozumu sildin, hohladın, parlattın

Ovdun ve okşadın beni

Çıktı içimdeki cin;

Ondan

-gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-

Affını diledin.

 

 

Mayıstı. Mecburdum. Seni o yüzden bağışladım!

Ah sevgilim,

Nihayet.

Oyun biter ve yırtılır kapanırken perde.

 

Cin düşmüş dolunaylarda ben peri,

şan, sen gül.

yabani.

 

 

Sevgilim,

Periler ölürken özür diler.

 

 

Kimi aşklar bitmesi için yaşanır.

Sen bunları hiç önemseme.

Git gülümse başkalarına.

Beni burkulmuş bırak.

Beni ısırılmış.

Beni emilmiş.

 

 

 

Sevgilim söylesene,

Seni ne ağlatır.

Sevgilim,

Söylesene ,

Söz kalbine dokunabilmek için , daha hangi biçime bürünsün ?.

Sevgilim ağlarsan kalbin olduğuna inanacağım, söyle seni ne ağlatır ?.

 

 

Söylesene seni ben niçin bağışladım.

 

 

Yani bir ayrılık sonrası suçlamaları.

İade edilen buz tutmuş armağanlar.

İade edilen öpüşmeler, sevişmeler.

Çok özlediğin birinin ölümünü duymak gibi aniden.

Çekip giden bir sevgili.

Çekip giden bir düş..

Çekip giden bir sıfır..

Sana uzatılan..

İlk sahte çiçeğin peşinden.

Koşarak giden sen.

İhanet bir kent adı mıdır sandın sevgilim.

 

Senden sonraydı...

Gökyüzüne teslim oluyordu ay ışığı.

Ah senin zarif parmaklarına dolanmış kuğular,

Ve kalbi delik bir melek sabahlıyordu yeryüzünde.

 

Biliyorum kavgada bile söylenmez bu söz ama söyleyeceğim:

'' Seni seviyorum ''

 

 

Bir insan ne sır verebilirdi ki gölgesine...

 

Bakma!

Kumumda tuz var.

Bu dağ kanayacak.

Aşkında ihanet var.

Kalbim dağlanacak.

Kızma ' korkma ' kaçma ' acıma ' ağlama ' utanma ' unutma

ama sakın unutma seni seviyorum.

 

Ama senin kulağına eğilip,

Dağ diye fısıldayan bu dudak..

Ya elinden ya ayağından

Ya eteğinden ya alnından

Öfkelenme: öpmeyecek,

Mutlaka çok isteyecek öpmeyi fakat

Öpmeyecek, sen istemedikçe.

Sadece bir hayalet nehir gibi fışkırıp dört nala kan olup akacak göğsüne

Öfkelenme: senin değil ölü bir meleğin göğsüne...

 

Sevgilim ağlarsan , göz yaşların hatırlayacak.

Sen ne çok şeyi unutmuşsun sevgilimi.

 

 

Söylesene,

Külün de yanışının ardından ne kalır geriye.

Bu kez ağla sevgilim

Ağla ki benzeyesin o yitik benzersizliğine

 

 

1- hala benden söz ediyor musun?

2- unutmak ne mümkün

3- biliyorum

4- orada olacak mısın?

5- Korkarım ki başka şansım yok. Vücudumu dolaşan tenim bunu söylüyor. Ağrıyorum. Her şeyi yitirmişim meğer, bütün eski fotoğrafları attım.

6- Hissettim bir yerlere fırlatıldığımı

Orada olacak mısın?

 

 

Bu mektubu yırt at.

Sen istemezsen gitmezsin. Sen bana bunu yapmazsın. Biliyorum.

Beni hatırlatacak ne varsa yırt at. Kalbini ve tenini ve dudaklarını…

 

 

Sevgilim,periler ölürken özür diler.

Sevgilim...

 

* Hüzün, Rapunzel'i nihayet '' ... ''

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...