Jump to content

Kadınlar


Topal Kırkayak

Önerilen Mesajlar

Emma GOLDMAN (d. 27 Haziran 1869, Litvanya – ö. 14 Mayıs 1939, Toronto)

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxsy.jpg

 

On beş yaşındayken karşılıksız bir aşka tutulmuştur ve bunun üzerine sunları söylemiştir;

 

"Bunun acısıyla bir ton sirke içerek romatik bir yoldan intihar etmeyi düşledim. aşkımdan intihar etmemin beni mezarımda uçuk ve ilginç, solgun ve şiirsel göstereceğini düşünmüştüm. ama on altıma geldiğimde daha görkemli bir ölümde karar kıldım: ölene kadar dans edecektim."

 

.....

 

If I cannot dance it is not my revolution!

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxt3.jpg

 

.....

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxt9.jpg

 

"Özgür insan,her türlü iktidara karşı olmalıdır.''

"Anarşizm, en militan bilinçlerin çarpıcı protestosudur. anarşizm, en sert saldırılara göğüs geren, çürümekte olan bir çağın çığırtkanlığını yapanlara direnen öyle bir güçtür ki kesinlikle taviz vermez, eğilip bükülmez."

 

......

 

"kadının gelişimi, bağımsızlığı özgürlüğü kendisinden gelmelidir.ilk olarak kendisini bir seks objesi değil, bir kişilik olarak ortaya koymalıdır. ikincisi, hayatını basit, fakat zengin ve derin kılarak; kendi bedeni üzerinde başkalarının iddia ettiği tüm haklara karşı koymalı, istemediği sürece çocuk yapmamalı, tanrının, devletin, kocasının, ailesinin bir kulu olmaya karşı çıkmalıdır.bu da hayatın tüm karmaşıklığını ve özünü anlamaya çalışarak, yani kendini toplumun fikirlerinden ve yargılarından özgürleştirerek olur.

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxtf.jpg

 

........

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxtm.jpg

"Özgürlük insanlığın seviyesine inmeyecek,

insanlar kendilerini özgürlük seviyesine çıkarmak zorundalar."

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnxtu.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Voltairine de Cleyre (17 Kasım 1866—20 Haziran 1912)

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny6t.jpg

 

*İddia etmeye hakkı olduğunu düşünmüş, kendisi ya da düşüncelerini paylaşanlarla bir araya gelerek cesurca gidip onu iddia etmiş olan her insan doğrudan eylemcidir. Grevler ve boykotlar gibi tüm iş birliği deneyimleri esas olarak doğrudan eylemdir.

 

*Emma Goldman bir komünist, ben ise bir bireyciyim. Onun isteği mülkiyet hakkını yok etmek, ben ise onu savunuyorum. Ben mücadelemi ayrıcalık ve otoriteye karşı yürütüyorum, ki bu sayede mülkiyet hakkı, bireye uygun olan asıl hak yok edilebilir. Goldman’a göre kooperatifler rekabetin yerini tamamen alabilir; ben ise rekabetin şu ya da bu şekilde her zaman olacağını iddia ediyorum ve bunun böyle olması son derece istenen bir şeydir.

 

*Her barışçıl insan, orduya desteğini çekmelidir, ve savaş isteyen herkes bunun maliyetini ve riskini üstlenmelidir; insan-öldürme mesleğini icra edenlere ne ücret ne de barınma sağlanmalıdır.

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny71.jpg

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny76.jpg

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny7d.jpg

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny7l.jpg

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny7z.jpg

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x442 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny86.jpg

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bny8f.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Rosa Luxemburg (d. 5 Mart 1871 - ö. 15 Ocak 1919)

 

http://b1303.hizliresim.com/17/8/kvd7f.jpg

 

"Könnten wahlen etwas ändern, würde man sie verbieten"

"Seçimler birşeyleri degiştirseydi, yasaklanırdı"

 

...........

 

İnsan iki ucundan yanan bir mum gibi olmalı.

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnycs.jpg

 

................

 

 

Özgür insan, başka türlü karar verme imkânı olan insandır.

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnycx.jpg

 

"Doğru yaşam"; ne zaman başlar ki bu? "Kaçırılır" mı yoksa yanından geçip gidilir mi?

 

...................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnydj.jpg

 

"Marks'ın dünya görüşü gibi onun temel yapıtı da her zaman geçerli ve nihai gerçeklerin ifadesi olan bir İncil değildir; aksine gerçeği bulma savaşında ve araştırmalarında ileriye dönük zihinsel çalışmaları esinlendiren tükenmez bir kaynaktır."

 

.......................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnydu.jpg

 

"Es schwimmt eine leiche im Landwehrkanal", "Landwehrkanal'da bir ceset yüzüyor"

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Lou Andreas-Salomé ( Louise von Salomé or Luíza Gustavovna Salomé ) ( 12 Şubat 1861 – 5 Ocak 1937)

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnym0.jpg

 

bir ben biliyorum

yüreğinin severken,

ölmekten değil de öldürmekten korktuğu için

tir tir titrediğini…

 

...........

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnym7.jpg

 

Yaşam İlahisi

 

Gerçek bir dostun bir dostu sevdiği gibi

Bilmece yaşam, seviyorum seni

İster güleyim ister ağlayayım seninle,

İster hüzün getir bana ister neşe

 

Seni seviyorum, verdiğin acıyla da,

Yine de mecbursan beni yıkmaya

Bir dostun bağrından kopar gibi

Çekeceğim senden kendimi.

 

Tüm gücümle sarılıyorum sana!

İstersen yak beni, seni muamma

Kavganın en ateşli anında bile

Yalnızca inebilirsin daha derinlerime.

 

Var olmak! Ve düşünmek! Bin yıllarca

Daha sıkı sar beni kollarınla

Eğer bana vereceğin mutluluğun kalmadıysa

Olsun! Başka acıların var ya.

 

Lou Andreas Salome

 

..................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnymg.jpg

 

Kıyamete kadar olmak, düşünmek, yaşamak

Tut beni sımsıkı kollarında

Verecek başka mutluluğun yoksa,

Acılarını ver bana…

 

..............

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnyms.jpg

 

Nietzsche

 

Nietzsche için Salome, düşüncesinin varisiydi ve onu bu konuma, tanışıklıkları daha birkaç aylıkken oturtmuştu. Aslında ilişkileri fazla uzun sürmedi. Nisan 1882′den aynı yılın kasım ayına kadar süren ilişki, Nietzsche’ye büyük duygu çalkantıları yaşattı. İlişki devam ederken olduğu gibi, bittikten sonra da Nietzsche, Lou’ya zaman zaman çok büyük nefret duydu; zaman zaman da onu yoğun bir aşkla sevdi. Zaten yaşamında ikinci kez evlenme teklifinde bulunduğu kadındı Lou. Ama bu teklifi götürmesini, yanlış bir aracıdan, Lou’yu daha uzun zamandır tanıyan, ona âşık olan ve evlenme teklifinde bulunan, ama aşkına karşılık bulamayan zavallı Paul Ree’den istemişti. Ne var ki ilişkinin tek taraflı duygusal niteliği bir yana, en çarpıcı yönlerinden biri, Nietzsche’nin Lou için “Ancak onu tanıdıktan sonra Zerdüst’üm için olgunlaştım” demesiydi. Nietzsche’nin yaşamında Zerdüst’ün yeri düşünüldüğünde Elizabeth Forster- Nietzsche ve Fritz Kögel gibi kimilerinin Lou’yla ilgili karalamalarını çekememezliğe yormaktan başka seçenek kalmıyor geriye.

................

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnypx.jpg

 

Rilke

Salome’nin yaşamı boyunca ilişkisini en uzun süre (tam otuz yıl) sürdürdüğü kişilerden biri, Rainer Maria Rilke’ydi. Ünlü sairin yaşamı boyunca en fazla etkisi altında kaldığı insanin (ve kadının) Lou olması şaşırtıcı değildi. Büyük korkuları ve güvensizlikleri olan Rilke, onun sağlam kişiliğinde sığınacak bir liman bulmuştu. Lou’nun kişisel yaşamı açısından bu ilişkide ilginç olan nokta ise Rilke’nin onun ilk sevgilisi olmasıydı. İlk gençliğinde Peder Gillot’yu, ardından Paul Ree’yi ve Nietzche’yi reddeden Salome, biraz geç yaşta (36 yaşında), üstelik de evliyken Rilke’nin aşkına karşılık verdi. Salome, aşkı geç buluşunu, bu kuvvetli duygunun mutlaka boyun eğmeyi gerektirmesine ve kendisinin de asla, hiçbir şeye boyun eğmeme kararlılığına bağlıyordu. İşte bu yüzden kendisi otuz altı yaşındayken yirmi iki yaşında bir gence; o, sanat çevrelerinde kendini kanıtlamış bir düşünür ve yazarken toy bir şaire aşık olduğunu düşünüyordu. Rilke, bu aşk ilişkisinden büyük esin aldı ve aralarında şairin başyapıtı kabul edilen Duino Agitlari’nin bazılarının da bulunduğu yüzü aşkın şiirini ona yazdı. Lou’nun tanıdığı bir erkek daha, onun için, “Eğer Lou Andreas-Salome’yi tanımamış olsaydım, şair olarak tüm gelişimimi etkileyen yolları seçmemiş olabilirdim” diyordu.

.......................

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnyq3.jpg

 

Freud

Lou’nun duygusal anlamda değilse de düşünüş tarzıyla etkilediği bir diğer ünlü erkek Freud’du. Bu öyle bir etkiydi ki Freud, Lou’nun psikanaliz saflarına katılmasını “hareketimiz için bir onur” olarak nitelendiriyordu ve hakliydi da. Salome, yaşamının ileriki yıllarında tanıştığı psikanalize, kendini bütün varlığıyla adamıştı. Kendini belki de en iyi psikanaliz alanında ifade etmişti. Çocukluğunda çok önemli yeri olan “hayal oyunları” düşünüldüğünde, bu şaşırtıcı değildi. Çocukken gördüğü insanlara kafasının içinde yasamlar ören Lou, yaşamının son dönemlerini, var olan yasam örgülerini çözümlemeye adadı. Kliniklerde uzun yıllar sürdürdüğü psikanaliz uygulamalarının yanı sıra bu konuda ciddi bilimsel makaleler ve bir kitap yazdı. Bunlar, “psikanalitik bir çalışmayı eleştirmek yerine pek sık takdir etmediği” Freud’un, “takdir etmekten kendini alamadığı” yapıtlardı.

 

Lou’nun, onların sayesinde haksiz bir öneme kavuştuğu varsayılan üç kişinin onun hakkındaki yorumları bunlar. Evet, Nietzsche, Rilke ve Freud, kendi sözleriyle eleştirmenlere yanıt veriyorlar. Elbette Lou Andreas-Salome’nin yaşamı bu üç kişiyle ilişkilerinden ve onun hakkında böylesi hayranlık dolu yorumlar yapanlar da bu üç erkekten ibaret değil.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Frida Kahlo (Magdalena Carmen Frida Kahlo y Calderón) / ( 06.Temmuz.1907-13.Temmuz.1954 )

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnzsy.jpg

 

 

Rüyaları asla resmetmedim. Canlandırdıklarım benim gerçeklerimdi.

................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnzt5.jpg

 

Çıkış yolunun güzel olacağını ve asla geri dönmeyeceğimi umarım.

 

.............................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnztg.jpg

 

Diego'ya aşık oldum, ailem bundan hiç hoşlanmadı, çünkü Diego bir komünistti ve bizimkiler onu çok çok çok şişman Breughel'e benzetiyordu. Bunun bir fille beyaz güvercinin evlenmesini andırdığını söylüyorlardı. Her şeye rağmen 21 Ağustos 1929'da evlendik. Diego'ya; 'Kızımın hasta olduğunu ve yaşamı boyunca sağlık sorunları olacağını unutmayın. Akıllıdır ama güzel değildir. Bunu aklınızdan çıkarmayın. Her şeye rağmen onunla evlenmek istiyorsanız, rıza gösteriyorum'diyen babam dışında düğüne kimse gelmedi.

 

 

 

........................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnztm.jpg

 

Benim zamanımda otobüsler hiç de güvenilir değildi; henüz yeni kullanıma girmişlerdi ve pek rağbet görüyorlardı. Tramvaylar boşalmışlardı. Alejandro Gomez Arias'la otobüse bindim... Kısa bir zaman sonra otobüs ile Xochimilo hattının treni çarpıştı. Tuhaf bir çarpışmaydı bu; şiddetli değil, ağır ve yavaştı, herkesi sarstı. Beni daha da çok sarstı. Önce başka bir otobüse binmiştik. Ama küçük şemsiyemi unuttuğumu görünce, aramak için indik, beni harabe eden otobüse böylece bindik. Kaza bir kavşakta oldu... İnsanın çarpışmanın farkına vardığı, ağladığı doğru değil. Gözümden bir tek damla yaş akmadı ve demir çubuk, kılıcın boğayı delmesi gibi beni deldi geçti.

 

............

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnztw.jpg

 

Başlangıç Diego ... Yapıcı Diego ... Çocuğum Diego..Ressam Diego ... Babam Diego ... Oğlum Diego...Sevgilim Diego ... Kocam Diego... Dostum Diego ... Anam Diego... Ben Diego...Evren Diego

 

................

 

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]
http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png
[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x741 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnzu4.jpg

 

seni sevmekten ne zaman vazgeçtim biliyor musun ?

kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçtim.

canın sıkıldığında benimle paylaşmadıgını,

kırılacak veya tedirgin

olacak olsam bile düşüncelerini açıkca söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin

şeyler

oldugunu hissettiğimde vazgeçtim.

her sabah benimle uyanmak istemedigini anladığımda ,

ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın

icin

vazgectim.

tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim

ve tek neden sen

olduğun için

vazgeçtim.

bencil olduğun için vazgeçtim..

bunlardan sadece bir tanesi

senden vazgeçmem için yeterli değildi,

çünkü sevgim yüceydi.

ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan

vazgeçtiğini anladım.

bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

 

Frida Kahlo

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bnzul.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sylvia Plath (d. 27 Ekim 1932 Boston - ö. 11 Şubat 1963 Londra)

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp064.jpg

 

"your body/hurts me as the world hurts god."

..................

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp06b.jpg

 

"bir şeyin öldüğünü ve özgür olduğunu düşünürsün, sonra onu içine çöreklenmiş sana gülümserken bulursun."

 

..........

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp06k.jpg

 

"to the person in the bell jar, black and stopped as a dead baby, the world itself is a bad dream"

 

...............

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp06r.jpg

 

Ayna

 

 

 

Gümüşüm ve doğruyum. Önyargılarım yok

Gördüğüm her şeyi yutuveririm bir anda

Olduğu gibi, aşkın veya nefretin sisiyle kaplı değilim

Zalim değilim, içtenim yalnızca

Küçük bir tanrının gözüyüm, dört köşeli.

Çoğu zaman karşı duvarın üzerinde düşüncelere dalarım

Pembedir duvar, benekli. Öyle uzun zaman baktım ki ona

Kalbimin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Fakat titriyor.

Yüzler ve karanlık ayırıyor bizi tekrar tekrar

 

 

 

Şimdi bir gölüm. Bir kadın eğiliyor üzerime,

Erimimi arıyor gerçekte ne olduğunu anlamak için

Sonra bu yalancılara dönüyor, mumlara veya aya.

Sırtını görüyorum ve sadakatle yansıtıyorum sırtını

Gözyaşlarıyla ve bir el hareketiyle ödüllendiriyor beni

Önemliyim onun için. Geliyor, gidiyor.

Her sabah onun yüzü alıyor karanlığın yerini

İçimde genç bir kızı boğdu ve içimde genç bir kadın

Havalanıyor ona doğru günden güne, korkunç bir balık gibi.

 

..........

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp06v.jpg

 

dibi biliyorum,diyor,en kalın ses

kökümle onu yokluyorum

ondan korkulur

ben korkmuyorum.daha önce

dibe vurdum.

...............

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp074.jpg

 

pek yakında, evet pek yakında

mezar inimin yediği etim

gene üstümde olacak eve gittiğimde.

 

bir kadın olacağım yine, yüzümde gülümseme

otuzumdayım daha.

kedi gibi dokuz canım var hem de.

............

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]
http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png
[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x968 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp07g.jpg

 

ölmek bir sanattır

her şey gibi eşsiz bir ustalıkla yapıyorum bu işi,

öyle ustaca ki insana korkunç geliyor

öyle ustaca ki gerçeklik duygusu veriyor

bu konuda iddialıyım sanırım.

 

 

http://f1208.hizliresim.com/10/9/bp07n.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Anne Sexton (d. Newton, 9 Kasım 1928 – ö. Weston, 4 Ekim 1974)

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0ff.jpg

 

"insan rüyasında hiçbir zaman 80 yaşında olmuyor."

 

.........

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0h0.jpg

 

The soul was not cured,

it was as full as a clothes closet

of dresses that did not fit.

 

.............

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0h6.jpg

 

... she is solid.

as for me, i am a watercolor.

i wash off.

 

...............

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0hj.jpg

 

Fahişeyi Satın Almak

 

"sen satın aldığım bifteksin

ve seni kendi özel soğanımla dolduruyorum.

 

bir kayıksın saat başına kiraladığım

ve sen karaya oturana kadar dümenliyorum seni arzumla.

 

tuzla buz etmek için ücretini ödediğim bardaksın

ve çiğnemeden yutuyorum tükürüğümle kırıkları

 

titreyen ellerimi üstünde ıslattığım ızgarasın

eti hoş ve sulu olana dek kızartan

 

sutyeninin altında aynı annem gibi kokuyorsun,

ve bir ikramiye gibi püskürtüyorum eline

elinin soğuk sert yerlerine."

 

....................

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0hz.jpg

 

akıl dupduru olsa

sonra akıl yalın olsa alırsınız bu aklı

alırsınız bu özel durumu ve dersiniz ki

seçme hakkım olsa böyle yaşardım:

mümkün olan şey budur

 

ne var ki aklı

bütün bunları düşünen kadının, o akıl

bütün bunları mümkün kılan akıl

öyle pek de kolay

kurtaramaz kendini pişmanlıktan

öyle pek de kolay

başaramaz o mucizeyi

aklın ününü oluşturan ya da akla ün katmış olan

canı istediği zaman soyut ve arı olamaz

bu kadın aklı

bilinçle istemeyebilir bile o mucizeyi

bambaşka bir misyou yüklenecek olan

şu evrende

 

............

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0jc.jpg

 

hırsız!

nasıl bir başına

çekip gidebildin

ne zamandır fena halde arzuladığım ölüme

doğal sonumuz olduguna inandığımız

sıska göğüslerimizde taşıdığımız

ne zaman oturup dry martini içsek boston'da

sözünü etmeden duramadığımız ölüme..

 

(sylvia plath'in intiharinin uzerine..)

 

..............

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0jn.jpg

 

Böyle bir kadın ölmekten utanmaz.

Ben böyle birisi oldum.

 

http://c1208.hizliresim.com/10/9/bp0jx.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tezer Özlü (d. 10 Eylül 1943, Simav, Kütahya - ö. 18 Şubat 1986, Zürih, İsviçre)

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0tp.gif

 

"her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. karşındakine bişey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler.bir bedenin üzerinde dolaşan her el,kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki bedenin üzerinde."

....................

 

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0wg.jpg

 

"ölüm düşüncesi izliyor beni.gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum.bunun belli bir nedeni yok.yaşansa da olur,yaşanmasa da.bir kaygı yalnız.beni,kendimi öldürmeye iten bir kaygı."

 

.....................

 

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0wu.jpg

 

"Gözleri uzaklara dalan birinin, yakınlarda olmayan bir hikayesi vardır."

 

...........

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0x3.jpg

 

“bir pazar günüydü beni sana bağlayan

bir şizofreni kokusunu düşünmeye çalışıp da yalnızca yağacak yağmurun kokusunu duyumsamak....”

.............

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0xk.jpg

 

“bunalıyorum.burada akıl hastası olmaktan korkuyorum,dedi.

akıl hastası olmaktan korkmak, akıl hastası olmaktan daha güç bir durum. çünkü korkular sürekli. tedirginlikler sürekli. alacakaranlık barın koyu görüntüler veren aynasından onun tedirginliği yansıyor.”

 

.................

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0xv.jpg

 

"İnsanın kendi dünyası dışında yaşayacağı bir dünya yoktur."

 

....................

 

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]
http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png
[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x490 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0y6.jpg

 

Büyükanne. Aklaşmış saçlarını toplamış, yüzü ince. Sıska bacakları. Hep

mutfakta, midesine bir bıçak dayamış olarak yakaladığım büyükanne, hareketsiz.

Ne kendi kıpırdıyor, ne de bıçağı kıpırdatıyor.

 

- Ne yapıyorsun burada? diye soruyor çocuk.

- Kendimi öldürmeye çalışıyorum.

 

Anıların tüm görüntülerini vermeyeceğim. Sonsuz gerideler. Bu

görüntülerin renkleri soldu. Ama kaybolmadılar. Benim sönüp gitmemi

bekliyorlar. Bu kadar hain bu görüntüler. Sen sonsuz gecelerce sevişmiş,

sonsuz zamanlar sindirmiş olabilirsin içine. Böylesine hain bu görüntüler, yok

olmuyorlar. Seni söndürüyorlar yavaş yavaş. Yeşil yayla rengi bugün gri yeşile

dönüştü. Çok uzakta hafif dağ tepeleriyle çevrili. Kızkardeşim olması gereken

bir kızın elini tutuyorum. Doğa ölmüş. Çocuklar ölmüş. Onlarla birlikte her

şey. Küçük kentin göl kıyısında son bulduğu yerde büyük otlar bitiyor.

Otların arasında dolaşıyor ve büyükanneyi arıyoruz. İnce bacakları

olan. Kentten çok uzaklaştık. Herhangi bir çukurda kafasını görüyoruz.

Gözlüklerini takmış. Uçları rüzgarda uçuşan başörtüsü var. Onu bu büyük otlar

arasındaki çukurda nasıl tanıdığımızı bilemiyorum. Yaz rüzgarı esiyor.

 

- Burada ne yapıyorsun büyükanne, biz seni arıyoruz.

- Bu dağların ardında yitip gitmek istiyorum. Yitip gitmek..

- Dağların ardında yitip gitmek ne demek büyükanne?

Bulduk mu onu

Eve getirdik mi?

(..)

 

Çocuk ben beşikte yatıyor. Bir beşik çocuğundan daha büyüğüm oysa. Ama

beş yaşında da değilim. Beni beşiğe koyan büyüklere kızıyorum. Yoksa iki

yaşında mıyım? Konuşabiliyor muyum? Neden bağırmıyorum? Neden beşikte

fenalaşmayı, kusmayı bekliyorum? Beni kaldırmaları için neden bağırmıyorum?

Yoksa konuşamıyor muyum? Konuşma yaşına henüz gelmedim mi? Peki, beşik

çocuğunu, beni saran can sıkıcı atmosferi nasıl kavrayabiliyorum? Şimdi konuşabiliyor muyum?

 

Kırk yaşında konuşabiliyor muyum?

 

(..)

 

Otobüs dağ yamaçlarının virajlarında ilerliyor. Ağaçlar gri. Gri

ağaçların gerisindeki göl gri. Gri su durgun duruyor. Sıcaklık da gri. Gölden

beyaz, bembeyaz bir ceset çıkartılıyor. Bir gencin ceseti. Bu bir yazın

başlangıcı. Ve ben sonraları çocuk olarak elma ağaçlarının üzerinde olacağım.

 

...................

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0z0.jpg

 

"insanlar yalnızlığımızı bi'başılığımızdan daha derin,daha dayanılmaz boyutlara iteledi.. "

 

.............

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0zd.jpg

 

bir arkadaş için

 

aşağıda yatıyorum

sokağa bakan pencerenin yanındaki divanda

bir ses birden bir olay oluyor

kulağımın dibinde

bir dal bir cama vuruyor

tezer

 

can yücel

 

http://a1208.hizliresim.com/10/9/bp0zv.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nilgün Marmara, (d. 13 Şubat 1958 - ö. 13 Ekim 1987)

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1b3.jpg

 

''bütün yalnızlıklarınızın ilenci

korusun çoğulluklarınızı

cinnet koyun erdemin adını

maskelerinizi kuşanıp yalanlarınızı çoğaltın

hepiniz mezarısınız kendinizin...''

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1bg.jpg

 

Anekdotlar:

 

“Yaşamın neresinden dönülse kardır”

 

 

“cinayet doğurulmuş olmaktır”

 

 

“Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin, / Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi…/ Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden, / Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın! (…) /

Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!”

 

 

“(…) ülkem yok, cinsim yok, soyum yok, ırkım yok; ve bunlara mal ettirici biricik güç, inancım yok. Hiçlik tanrısının kayrasıyla kutsanmış ben yalnızca buna inanabilirim, ben.”

 

“Azımsanmayacak kadar ölmüşüm! Azımsanamayacak denli ölüyüm!”

 

 

“Dirim çürüyor yanı başımızda! / Dağılıyor kokusu ölümün, / bu bezgin şafaktan. (…) / Ölümse bilir nasıl çıkacağını / -elden ve ayaktan- / Kendi kararı ve sonsuzluğuyla / yakın kılar artık, / cansız olmayı!”

 

 

“Kendilerini ölmeden ceset olarak algılayanlar intiharlarını başkalarının bir vasiyeti gerçekleştireceği gibi gerçekleştirir. Ölüm yaşarken vardır, olmuştur cesedi yakarak ortadan kaldırmak gerekir.”

 

“(…)Yavru Ceylan’ı nasıl öldürüyor, onu öldürmekle özgürleştirmek arasında hiçbir fark yoktur belki de.”

 

 

“Hayat, hep yüzünle seviştik, tersinin hatırı kaldı”

 

 

“Üşümüşüm… / Bu yaklaşan kışla değil, / Deniz ürpertisi, göğün alacasıyla değil, / Ellerimin soğukluğu hep bir kalabalıkta. / Kaçışının gizini gönlünde tuttuğun / Bilisiz aşkı / (nı) ver bana! / Üşümeyeyim…”

 

“Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin, / Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi… / Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden, / Kalıvermeliyim öylece kaskatı!”

 

 

“Biz ince yüzlü ince gözlüleri de sevdik, / Yanakları dolgun, yaşları eksik olanları da, / Sevdik toprağa karışma zamanını erteleyenlerin / sıkıntılarını da, kuşları da sevdik, böcekleri de!”

 

“Sırt dönüşler, yalanlar, aşağılamalarla / daha da ıralıyor canı / varoluş sevincinin”

 

“Yeryüzünün tüm bağırsakları uzunluğunca umutsuzluğumuz (…) Çıkış yolu mu? Arka pencere hangi gezegene açılır?”

 

 

“Kıyamet koparken bile fidan dikiniz”

 

 

“Kuğuların ölüm öncesi ezgileri şiirlerim, / Yalpalayan hayatımın kara çarşaflı / bekçi gizleri / (…) / -bu şiir- / Sendelerken yaşamım ve bilinmez yönlerim, / Dost kalmak zorunda bana ve sizlere! / (…) / -bu şiir- / Kuramadığım güzelliklerin sessiz görünümü, / ulaşılamayanın

boyun eğen yansısı, / Sevda ile seslenir sizlere!”

 

“Yine de, o, zaman kedisi / pençesi ensemde, üzünç kemiğimden / çekerken beni kendi göğüne, / bir kahkaha bölüyor dokusunu / düşler maketinin, / uyanıyorum küstah sözcüklerle: / Ey, iki adımlık yerküre / senin bütün arka bahçelerini gördüm ben! ”

 

 

 

 

.......

 

 

"Hayat hep yüzünle seviştik.. Tersinin hatırı kaldı.."

 

“Ölürken kahkahamı bırakacağım"

 

''Ey tiksinç aydınlık! Kusuluyor senin için, bil!''

 

''Sonra sözcüklerin kumda bıraktığı izlerin içine yerleştim''

 

“Benden sonra kuşlara iyi bakın”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Janis Lyn Joplin (19 Ocak 1943, Port Arthur - 4 Ekim 1970, Los Angeles)

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1u5.jpg

 

"Freedom's just another word for nothing left to loose / Nothing, I mean nothing honey if it ain't free!"

 

............

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1u9.jpg

 

"...tomorrow never happens, it's all the same fucking day man!"

 

.....................

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1vc.jpg

 

"Çocukken bana hep: "Şimdi ergenlik çağındasın, onun için mutsuzsun, büyüyünce her şey düzelecek" derlerdi. Buna gerçeklen inanırdım, biliyor musun. Ya "Büyüyüp de doğru erkeği bulduğumda" ya da beni becerecek birine sahip olduğumda veya üç beş kuruşu söke söke bir araya getirdiğimde düzelecekti her şey. Ve ben günün birinde hiçbir şeyin asla düzelmeyeceğini anladım nihayet, yanlışlık hep olacaktı... Beni koleje göndermek isteyen orta sınıftan bir ailenin beyaz kızıydım, ama ben kolej istemedim. Bir işim vardı, ama zevk vermiyordu. Kolayına gittim... Ve günün birinde aniden anladım ki bu bir gün gelip geride kalacak geçici bir çaresizlik değildi, anladım ki tüm yaşamım böyle olacaktı. Biliyor musun, hiçbir zaman ele geçiremeyeceksin o en dip köşeyi ve onu hiçbir zaman elde edemeyeceğin için de o Kozmic Blues'dur." - Janis Joplin

 

..................

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1vl.jpg

 

"Blues söylerken, ilk aşkı yaşıyor gibi hissederim. Seksten de öte. Tek aşkına ilk kez dokunmak gibi. Muazzam bir şey."

 

- Janis Joplin

 

...............

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1w2.jpg

 

"Konserimde 70.000 kişiyle beraber oluyorum ama gece yanlız uyuyorum"

 

..............

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1wn.jpg

 

"don't compromise yourself. you are all you've got"

 

..............

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1xq.jpg

 

Oh lord won't you buy me a Mercedes Benz.

My friends all drive Porsches, I must make amends.

Worked hard all my lifetime, no help from my friends.

So oh lord won't you buy me a Mercedes Benz.

 

...............

 

http://e1208.hizliresim.com/10/9/bp1y2.jpg

 

I guess I'm just like a turtle

That's hidin' underneath its hardened shell.

Whoa, whoa, oh yeah, like a turtle

Hidin' underneath its hardened shell.

But you know I'm very well protected -

I know this goddamn life too well.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Virginia Woolf (25 Ocak 1882 – 28 Mart 1941)

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3cu.jpg

"yaşamak neden böyle içler acısı, neden bir uçurumun yanıbaşından geçen daracık bir yol gibi? ..."

 

.............

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3cx.jpg

 

"neden insanlara bilmeleri gereken hiçbir şey öğretilmez, sir jasper?"

 

...........

 

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3hg.jpg

 

"ne aradıysam zıddını buldum, doğruyu aradım yanlışı buldum, dostumu aradım düşmanımı buldum, aramayı bıraktığımda ise doğruların ve yanlışların ötesinde renklerin zıtlığında resmin bütününü gördüm. ne doğru vardı, ne yanlış, ne kötü vardı, ne iyi, herşey olması gerektiği gibi. herşey olduğu gibi!"

 

virginia woolf

 

.............

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3hv.jpg

 

"diğerlerinin gözleri bizim hapishanemiz, onların fikirleri bizim kafesimizdir. .."

 

........

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3jb.jpg

 

bir kadın olarak benim ülkem yok. bir kadın olarak kendime bir ülke istemiyorum. bir kadın olarak benim ülkem bu dünya. virginia woolf

 

..........

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3js.jpg

 

" kadınlar, yüzyıllar boyu erkeklere ayna görevi gördüler; erkeği doğal boyutunun iki katı olarak yansıtma yolunda büyülü ve hoş bir kudretleri vardı"

 

............

 

[TABLE=class: ncode_imageresizer_warning, width: 720]

[TR]

[TD=class: td1, width: 20]http://www.diyemediklerim.org/images/misc/nCode.png[/TD]

[TD=class: td2]Bu resim yeniden boyutlandırılmıştır. Resmin tam halini görmek için buraya tıklayın. Asıl resim 737x1016 boyutlarındadır.[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3kz.jpg

 

"bir hayalete karşı mücadeleye başlamak zorunda olduğumu keşfettim. bu hayalet bir kadındı, onu daha iyi tanıdıkça 'evin meleği' şiirindeki kahramanın adını verdim ona. evin hayaleti korkunç tatlıydı. olağanüstü alımlıydı. genellikle hiç bencil değildi. aile yaşamının zorlu sanatında mükemmeldi. tavuk varsa kanadı o alırdı. esiyorsa cereyanda o otururdu. kısacası, öyle yaratılmıştı ki, hiçbir zaman kendi düşünceleri ya da istekleri olamazdı, tersine başkalarının düşünce ve isteklerine uymayı yeğlerdi o. ve hepsinden öte -buna değinmeme gerek bile yok belki- arıydı. yazmaya başladığımda daha ilk sözcüklerde onunla karşılaşıyordum. kanatlarının gölgesi kağıdımın üzerine düşüyor, odamda eteklerinin hışırtısını duyuyordum... arkamdan usulca yaklaşıyor ve fısıldıyordu... sevimli ol, daha alımlı ol, kandır, cinsinin hilelerini kullan. senin de kendine ait bir beyninin olduğunu kimsenin anlamasına izin verme. ve hepsinden önce: saf ol. ve kalemimi yönlendirmeye çalışıyordu. şimdi, haneme kazanç olarak geçirdiğim bir eylemi anımsıyorum... arkama döndüm ve gırtlağına sarıldım. onu öldürmek için elimden geleni yaptım. eğer bu yüzden bir gün hesap vermem gerekirse, bunu kendimi korumak için yaptım, nefsi müdafaaydı. eğer ben onu öldürmemiş olsaydım o beni öldürecekti."

 

.......................

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3ld.jpg

 

 

eşi leonard woolfa yazdığı intihar mektubu;

 

canım,

yeniden delirmek üzere olduğumdan eminim.

o korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum.

ve bu sefer toparlanamayacağım da.

sesler duymaya başladım.

dikkatimi bir şey üzerinde toplayamıyorum.

ben de yapılabileceklerin en iyisi gibi görünen şeyi yapıyorum.

sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin.

birisi başkası için ne yapabilirse, hepsini yaptın.

sanmam ki başka iki kişi bizden mutlu olmuş olsun, bu korkunç hastalık gelene kadar.

artık onunla mücadele edemiyorum, hayatını zehir ettiğimi biliyorum, ben olmasam çalışabilirdin.

ve biliyorum ki çalışacaksın. görüyorsun ya, bunu bile doğru dürüst yazamıyorum. okuyamıyorum.

söylemek istediğim şu, hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum.

bana karşı hep sabır gösterdin ve inanılmayacak kadar iyiydin.

bunu söylemek istiyorum-bunu herkes biliyor.

biri beni kurtarabilseydi eğer, o sen olurdun.

senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık.

hayatını daha fazla zehir edemem.

sanmıyorum ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olabilsin.

 

..............

 

http://b1208.hizliresim.com/10/9/bp3lq.jpg

 

'kendimi sana doğru savuracağım, yenilmeksizin ve boyun eğmeden, ey ölüm!'

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

muhtesem bir konu ve cok cok özel insanlar hepsi de kendime örnek almak istedigim aldıgım sevdigim hayran oldugum insanların bir kısmı. tesekkürler konu icin.

bugün dünya kadınlar günü oldugu icin ve kadın konusu oldugu icin iki kelime söylemem cok olmaz heralde. kadın olmak hayatta ki tek ve büyük gururum. bütün kadınlara duydugum saygıda o denli yüce. ama kızgınlıgımda aynı boyutta. bu kanıksanmıslık bu yurdumda ki ikinci sınıf bakıs acısına karsı sindirilmislikleri beni en cok kızdıran sey. kadınlar ki herseyin özü herseyin basıdır. hayatın baslı basına sebebidir. varrolmamızın özüde bir kadına bir ana rahmine kadar gider. ancak biz kadınlar kızlarımıza bu gururu ögretmiyoruz. ogullarımıza kadın sevgisini ve saygısını ögetemiyoruz. ögretmiyoruz. bu kaderine ve hayata boyun egmislikleri nedeniyle bir cok kadının kaderini ksır döngüye sokmalarına da kızıyorum. kızıma mutlulugun var olmak kadar kolay ama aynı sekilde ondan gectigini ögretmek istiyorum. ogluma sevdigi kadının cok degerli oldugunu ve o degere uygun davranması ve yaklasması gerektigini ögretmek istiyorum. bir kadının aglamasına sebep olmanın hem acizlik hem caresizlik oldugunu unutturmamak istiyorum. kendime hayatıma var olusuma ve var ediceklerime saygılı mutlu bir hayat istiyorum. ve artık kimse bu kısır beyinlerden dolayı aglamasın üzülmesin ve ölmesin istiyorum. sevgilerle :) konu icin emegine saglık topal kırkayak :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kimse yazmamış birşey inanamıyorum. Bayıldım topiğe zevkle okudum, hepsine teşekkür edebildim ancak ama şahane bir topic olmuş.

 

İlham aldığım kadınları kendimce anmak istedim.. En çok ilham aldığım iki muhteşem kadından birini ilk başa yazdım.. Diğerini de sona bıraktım. Sizde katkı sağlarsanız sevinirim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Louise Michel (1830-1905)

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvqq.jpg

 

poweris cursed, that is why I am an anarchist”

 

 

 

 

Fransız esirleri öldürmekle suçlanan komünarların, askerler tarafından st. bastille meydanı üzerinden kurşuna dizilmeye götürülürken; önlerine çıkıp, "esirleri ben öldürdüm!" demiştir. bu söylem bile louise michel'in kadın hakları ve kadınların yasalar tarafından tanınması için ne denli önemli taşıdığını göstermektedir. zira, o dönem yasalar kadınları tanımıyor ve söz hakkı vermiyordu. dolayısıyla, bu hareketi onu yasalar tarafından tanınmasına, yargılanmasına ve hak elde etmesine sebep oluyordu ..

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvu6.gif

 

"Erkek, hangi kesimdenolursa olsun, hep efendidir. Biz kadınlar onunla hayvanlar arasında yer alanayrı bir tür sayılırız. Proudhon kadınları ev kadını ve fahişe olmak üzereikiye ayırmıştır. Acı içinde itiraf ediyorum biz, çağlar boyunca bu hale getirilen,başka kasta dahiliz. Cesaretimiz varsa bu patalojiktir, bazı bilgileri kolaycaöğrenirsek, bu da patolojik bir durumdur. Ben bütün hayatımca buna güldüm.Bugün artık, yanlışlığı ileride anlaşılacak olan bütün hatalar gibi buna dagülüp geçiyorum."

 

"iktidardaki namussuz adamlar zararlıdır; iktidardaki dürüst adamlar etkisizdir. özgürlük ve iktidarın birlikte olması imkansızdır."

"bizim iktidarı ele geçirmemiz yalnızca bir tür iktidarın daha uzun süre hayatta kalmasına yarar; bunun yerine siz erkekler iktidarda kalın ki iktidar daha hızla bozulabilsin."

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvvy.jpg

"Anarşistler, düşünceözgürlüğünün her yerde tanındığı bir çağda sınırsız özgürlüğü savunmayı hak vegörev olarak bilen insanlardır... Özgürlükten yanayız ve bunun, kökeni vebiçimi ne olursa olsun, ister dayatılmış, ister seçilmiş olsun, kralcı ya dacumhuriyetçi olsun herhangi bir iktidarın varlığıyla bağdaşmayacağınainanıyoruz... Eşitlik olmadan özgürlük olamaz!... Bizim istediğimiz eşitlik,özgürlüğün önkoşulu olan fiili eşitliktir. Herkesten yeteneği kadar, herkeseihtiyacı kadar, diyoruz!"

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvwv.jpg

 

Louise Michel anılarında,«Piç denilen çocuklardanım; ama bana dünyaya gelme bahtsızlığını bahşedenlerözgür insanlardı; birbirlerini sevdiler; doğumumla ilgili olarak anlatılansefil öykülerin hiçbirisi doğru değildir ve annemi yaralayamaz. O hayatım boyuncatanıdığım en dürüst kadındır» dedi.

 

....

 

Mahkeme başkanı son sözolarak söylemek istediği bir şey olup olmadığını sorduğunda ise,

 

Kendini Savaş Konseyi diye adlandıran benim yargıcım olanheyetinizden…. tek isteğim yoldaşlarımın öldürüldüğü Satory meydanınagönderilmemdir. Beni de toplumunuzdan eksiltin. Zaten sizden bunu yapmanızisteniyor. Cumhuriyet savcısının hakkı var. Mademki özgürlük için çarpan heryüreğe bir parça kurşun nasip oluyor ben de hakkımı isterim. Eğer yaşamama izinverirseniz intikam diye haykırmaktan usanmayacağım.»

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvxy.jpg

 

LouiseMichel, Le Havre, Gaiety Music Hall’deki bir konferansı sırasında silahlısaldırıya uğradı ve başından ağır bir şekilde yaralandı. Saldırgan, PierreLucas adında, 32 yaşında bir Britanyalıydı. Karısı ve kendisi, Le Havre’dekibir dükkanda çok düşük ücretle çalışıyordu. Michel, karşıdevrimci propagandanınetkisi altında eyleme girişen bu kişinin mahkûm olması halinde ailesinin çokzor duruma düşeceği gerekçesiyle mahkemede onun aleyhinde ifade vermeyireddetti.

 

http://c1303.hizliresim.com/17/9/kvvyr.jpg

 

“şimdi suskun olan yığınlar

okyanus gibi gürlediğinde;

yığınlar ölmeye hazır olduğunda

komün tekrar ayaklanacak.

sayılamayacak bir kalabalık olarak geleceğiz

bütün yollardan geleceğiz

ve karanlıklardan sıyrılan intikamcı hayaletler gibi gelirken

yumruklarımızı sıkacağız

bayrağı ölüm taşıyacak

al kanlara boyanmış kara bayrağı

ve alev alev göğün altında

özgürleşen toprak

mor çiçekler açacak…”

 

Louise Michel

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

elbette katkı yapmak isterim. Tabi kendi meşrebimce... Benim tarihten kahramanım olan kadını aslında tahmin edebilirsiniz. İpuçlarını veriyim,

 

Polonya Varşova doğumlu 7 Kasım 1867 yılında doğmuş. Kimyager, radyoloji bilimini o buldu, 1903 yılında yani 36 yaşında (benden gençken arkadaş) ilk nobelini aldı Nobel Fizik ödülü, yetmedi 1911 yılında ikinci Nobel ödülünü Nobel Kimya ödülünü aldı. Nobel ödülünü iki kere alan ilk biliminsanıdır. radyoaktiviteyi o keşfetti, toryumu o buldu, radyum elementini ilk o ayrıştırdı. Eğitimini Sorbonne'da yürüttü, Fransada kompleks bilim dallarından birinden doktora alan ilk kadın oldu. O kadar başarılıydı ki kendi kocası hemde o dönemde kendi araştırmalarını bırakıp eşine yardımcı olmaya başladı. Bu aşamada Uranyumun bozulmasından ortaya çıkan Polonyum elementini buldular. Bugün kanserli tümörlere baryum verilerek tedavi ediliyorsa bunu bu kadına borçludur insanlık.

 

Tahmin etmişsinizdir tabi ama bu kadın Marie Curie'dir. Büyük hayranlık beslediğim inanılmaz bir biliminsanı. Hemde erkek egemen bilim dünyasında o çağda! Sonuçta o kadar radyoaktif ışımaya maruz kaldı ki 1934 yılında Kan Kanserinden öldü! Ama ondan önce radyasyona bağlı (baryumun etkisi ile) bir çok rahatsızlık yaşamasına rağmen çalışmalarını bırakmadı.

 

Şöyle anlatiyim hala not defteri ancak kurşun plakaların arkasından incelenebiliyor o kadar radyasyon almıştır defter düşünün.

 

Kişisel kahramlanlarım Kuantum Fiziğin kurucu babalarıdır. Ama onların yanında hatta onlardan üste bu biliminsanını Marie Curie'yi koyarım. Bilim için canını vermiş olan çift Nobel ödüllü, insanlığa hediye bir insandı.

 

http://f1303.hizliresim.com/17/9/kw28t.jpg

 

http://f1303.hizliresim.com/17/9/kw296.jpg

 

http://f1303.hizliresim.com/17/9/kw29b.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bilimdeki kadınlar hakkında biraz daha bilgi veriyim, gerçi kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz ama topal kırkayak :(

 

Bilinen ilk kadın biliminsanı İskenderiyeli Hypatia (M.S 370-415) Tarihteki ilk kadın matematikçi ve astronom. İskenderiye döneminde bilimin vatanı olmuş (meşhur kütüphanesinden anlamışsınızdır). Ama tabi sevgili dinler devreye girip bilimin içine ederler Hristyanlığın yayılması ile iskenderiye putperestliğin anavatanı gibi görülür, biliminsanları pis dinsizler olarak (hala daha neden inanmıyorsun diyenler var bana ya ona ifritim) tehditler alırlar. Sonuçta Hypatia kızgın bir hristyan kalabalık tarafından istiridye kabuğu ile derisi soyularak öldürülür. (Evet evet dinler ve insan sevgisi falan evet).

 

Sonrasında da kadınların zorlukları bitmek bilmez, Fransız matematikçi, fizikçi ve yazar Emili Du Chatelet'de olduğu gibi. Öyle komik ki araştırın bu kadını hala Voltaire'in metresi diye bilinir. Volataire denen aşağılık filozof (sırf bu yüzden bile fikirlerine ve kendisine nefretle yaklaşırım) sözde Emili'yi korumak adına (bir erkek olarak hemcinslerimin ne kadar korkak ne kadar ikiyüzlü olduklarından hep utanagelmişimdir) sözde bir laf eder der ki

 

Emili Tek eksiği kadın olmak olan büyük bir adamdır. (a great man whose only fault is being a woman)

Öküz diyip geçmek yetmez ama işte ne yaparsın forum kuralları

 

Başka bir fizikçiye Lise Meitner (1878-1968) gelelim Berlin üniversitesinde derslere girebilmek için hocadan izin almak zorundadır. Hocası kuantumun babası Max Planck'tır (einstein planck'ı her zaman beceriksiz ama şanslı bir yeteneksiz olmakla suçlamıştır) Planck Kadının yeri evi kocasının dizinin dibi diyip direnir ama sonuçta kadının başarısını görünce artık utanır mı öküzlüğünden mi sıyrılır bilinmez ama Lise'yi yanına asistanı olarak alır. Yine de ayrımcılığı sürer normal labaratuvarda erkeklerle çalışmasına izin vermez, para vermez Lise çeşitli makaleler yazıp bunlarıda Planck'ın adıyla yayınlar (almanyada kadınların yayın yapması yasaktır, aynı almanya devamında faşistin önde gideni olur dünya kafasına vurarak bunlara insan olmayı öğretir herneyse, daha sonra tabiki yine maaş almadan Keiser-Wilhelm enstitüsünde çalışır Otto Hahn ile, yeni bir element bulur ama tüm övgüler tabi ki Otto Hahn denen şerefsiz alır (erkektir ama buluşu ben yapmadım diyemez çünkü). Sonunda güneş balçıkla sıvanamadığından Berlin Üniversitesinin ilk kadın profesörü olur tabiki erkek işarkadaşlarının yarısından az bir maaşla.

 

Lise Meitner atomu ilk parçalayanlardan ve fizyonu bulan biliminsanlarındandır. Amerika bu kadını oldukça ciddi bir maaş ve haklarla ünlü atom bombası projesine davet eder. Devrinin erkek biliminsanlarında olmayan onur, cesaret gibi kavramların bu kadında olduğunu şuradan anlarız.

 

"Sayın Bayım, bilime yaptığım katkıların askeri amaçlar ve insanların zarar görmesi için kullanamayacağımı bildirmek isterim"

 

Marie Curie'yi zaten yazdım. Ama Mesela kim Rosalind Franklin'in kim olduğunu bilir? Muhtemelen hiçbiriniz,

 

Rosalin Franklin DNA'yı ilk bulan ve X ışını ile kırılımını sağlayan kadındır. Aaaa hani James Watson ve Francis Crick'ti diyecek olursanız hala daha bilim dünyasının ne kadar erkek egemen olduğunu da anlamış olursunuz.

Rosalind Franklin X ışını ile çalışmaları yüzünden 38 yaşında ölürken beraber çalıştığı bu iki asalak hiç deney yapmaksızın DNA'yı bulduklarını ilan etmiş bir de üstüne Nobel almışlardır. Bu bile erkeklerin doğru şart ve koşullarda ne kadar alçalabileceklerinin kanıtıdır. Nedir ki bilim artık DNA'yı keşfeden kişi olarak Rosalind Franklin'i tanımaktadır.

 

Rachel Karson, bu kadın DDT denen tarım ilacının ne büyük bir zehir olduğunu kanıtlayarak kullanımın yasaklanmasına sebep olmuş sırf bu sayede bile insanlığa büyük bir hizmet vermiştir.

 

Artık bilim kadınlara hakettiği değeri vermektedir (az biraz geç düşmüş jeton ama neyaparsın işte). Hatta bugün biliyoruz ki kadın beyni erkek beyninin aksine multitask yapabilmekte yani aynı anda birden fazla konuya odaklanabilmektedir. Erkek beyni ise tek konuda ama daha yoğun bir odaklanma sağlamaktadır. O yüzden teorik fizikçilerin ve matematikçilerin çoğu hala erkek iken uygulamalı bilim dallarında kadınların gittikçe artan bir ağırlığı vardır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

waw phatba cok tesekkrler katkıların icin. fizik her zaman ( lisedeki android bi hocam nedeniyle) uzak kaldıgım bir alan olmustur. ama kuantum fizigi cok cok ilginc bir alan. bu konuyla ilgili bir topic olustururusan kesinlikle severek okuyup ögrenecegim seyler olur. :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

waw phatba cok tesekkrler katkıların icin. fizik her zaman ( lisedeki android bi hocam nedeniyle) uzak kaldıgım bir alan olmustur. ama kuantum fizigi cok cok ilginc bir alan. bu konuyla ilgili bir topic olustururusan kesinlikle severek okuyup ögrenecegim seyler olur. :)

 

rica ederim.

 

Bu arada

 

http://www.gnoxis.com/yeni-baslayanlar-icin-kuantum-fizik-1-a-54026.html

 

http://www.gnoxis.com/yeni-baslayanlar-icin-kuantum-fizik-2-a-54029.html

 

belki ilginizi çeker

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

rica ederim. Bu arada çok merak ettiğim araştırıp bulamadığım bir konu var. Hassas o yüzden sormak istiyorum bilen arkadaşlarım varsa eğer.

 

Tarihte önemli hristyan ve yahudi bilimkadınları var, hem hristyan hem yahudi nobel fizik / kimya / tıp ödüllerini kazanan kadınlar da var.

 

Ancak tarihsel önemi olan herhangi bir müslüman bilimkadını yok? Özellikle avrupanın ortaçağ denen rezilliği yaşadığı dönemde müslüman bilimadamlarının çok etkin olduğunu biliyoruz sonra ne olmuştur da bilimin sürükleyicisi olan islam bu kadar bilimden kopmuştur tartışılır elbet ama bir tane tarihte uğraş vermiş, kadınların yolunu açmaya çalışmış bir bilimkadınına rastlamadım. Nobel kazanan tek bir müslüman kadın var o da Nobel Barış ödülü almış Yemenli gazeteci ve aktivist Tawakul Karman.

 

Kadının itici güç olmadığı hiçbir uygarlıktan hayır gelmediğini farkedebiliyormusunu bilmem. İngiltere ingiltere olduysa bunu Kraliçe 1. Elizabeth'e borçludur der tarihçiler. Ha keza İspanya en güçlü dönemini kraliçe Isabelle (Isabelle of Castilla) zamanında yaşamıştır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

benimde bilim alanında bildigim bi müslüman kadın yok malesef ki. ama ilk türk kadın yazar fatma aliyedir. mesela onun hayatını da buraya yazarım yine.

ama müslüman bilim kadınlarının olmama sebebi aslında toplumda ki rolleriyle de iliskili sanırım. evet avrupa da ortacag gibi bi dönem yasanırken bilim kadınları vardır bunları sende bize tanıttın zaten. ama kadının islam cografyasında ki yeri her zaman tartısma konusu olmustur. evet kuranda kadınlara verilmis ciddi haklar vardır. ancak müslümanlıgın bulundugu cografya müslümanlıktan öncede zaten kadınlara deger vermeye onlara konusma hakkı vermeyen bi yapıya sahip. kız cocukların diri diri gömülmesi. afrikada kız cocuklarının sünnet ettirilmesi seklindeki uygulamalar zaten kadını toplumun cok gerisine itmis bi durumda. müslümanlıktan sonra evet verilen haklar var. mirastan pay alabilme en basit önegi mesela. avrupayla kıyaslandıgında kadınların o cografyada evet yine bagnaz zihniyetlerle mücadele etmesi durumu var. ama bu durum daha farklı oralarda. egitim zaten kadınlarr icin gereksiz görülen birsey ortadogu ve arapyarımadasında o zamanda. burda erkeklerinde suclu oldukları noktaları kacırmamak gerek. örnegin bu kadar bilim adamı düsünüyo buluyo. felsefenin gelistigi yerler buralar. ancak kadın konusuna deginen yok. genelde ev ve cocuk demek kadının kelime anlamı buralarda. avrupanun jean d'arc gibi bir gercegi var örnegin. kadınların yazılarını erkek isimleriyle yayımlamaları da bir baska sebep bence. bir diger sebebi de savaslar ve olan bir sürü olay nedeniyle kaynakların kaybolmus olmasıda olabilir gibi geliyor bana. nacizane :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

ZABEL YESEYAN (1878-?)

 

 

1878 de istanbul'da doğmuş olan ermeni kadın yazar. varlıklı bir ailenin çocuğuydu. bu nedenle sorbonne'da edebiyat ve felsefe eğitimi aldı. osmanlı topraklarına geri döndüğünde artık yazar olmak istediğini anladı ve yazmaya başladı. 1909 adana katliamı sonrasında bir heyet ile birlikte patrikhane tarafından adana'ya gönderildi. görevi orada olup biteni rapor edecek ve yetim çocukların listesini yapmaktı. olup biteni yıkımı ve yıkım sonrasında insanları betimleyen yıkıntılar arasında eseri 1909 adanasını anlatır. bu dönemde yazıları ile meşrutiyetin gelişini desteklemektedir. zabel yeseyan adı zararlı olarak addedilen 24 NİSAN LİSTESİ (ermeni aydınları listesi) NDE bulunmaktadır. bu listede krikor zohrab hatta ünlü müzisyen gomitas vartabed de bulunmaktadır. listedeki aydınlar tek tek yok edilirken ya da çankırı'ya sürülürken zabel yeseyan bulgaristan'a kaçarak kurtulabilmiştir. ayrıca listedeki insanlara yapılan işkence ve eziyetler sırasında kimisinin akli dengesini kaybettiği kayıtlıdır, bunun en önemli örneği gomidas vartabed dir. zabel yeseyan adana'yı anlattığı yıkıntılar arasında'da ayrıca olaylar sırasında aklını yitirmiş kişilere de özellikle yer vermiştir. fazla sayıda gazete makaleleri bulunmaktadır. 1915 e kadar olan yazılarında osmanlıcı bir düşünceye sahip olduğu görülüyor. osmanlı topraklarındaki tüm halkların barış ortamı içinde yaşaması düşünü kuruyor. halkların incinmesine karşı duruyor. fakat 1915 olayları onu da derinden etkiliyor ve bazı yazılarında türklerden katiller olarak söz ediyor. 1933'te ermenistana geldiginde yeniden bir kırılma yasadı ve bu sefer ermenileri'milliyetcilik illetine yakalanmıs' olmakla itham etti. daha sonraki hayatı bulgaristan bakü arasında geçmiştir.1 sosyalist ve hatta komünist etkinliklerin içine girmiştir. fakat bazı aydınlar gibi o da rus yönetimi ile ters düşen bazı düşüncelere sahipti. bu nedenle 1930ların sonunda sibirya'ya sürüldüğü ve orada öldüğü söyleniyor. ölüm yılı tam olarak belli değildir. 1942 yada 43 yılında sürgünde ölmüstür.yazım etkinlikleri arasında silahtarın bahçeleri isimli bir de roman bulunmaktadır.

zabel-yeseyan_265434.jpg

 

 

bir dilim var, susmaktan yitirilmiş

bir hayalim var, içinde kadınlığın olduğu, özgürlüğün koktuğu

bütün susmalarım gelecekteki konuşmalarım için

birgün, mutlaka birgün... ZABEL YESEYAN

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

FATMA ALİYE

 

1862′de İstanbul’da doğdu 1936′da yine İstanbul’da yaşamını yitirdi.İlk kadın romancımız, ilk kadın felsefecimiz, edebiyatımızda ilk kez çeviri yapan, kadın haklarından ve kadın-erkek eşitliğinden ilk kez bahseden, hakkında ilk defa monografi yazılan yazar. Tanzimat döneminin ünlü devlet adamı Ahmed Cevdet Paşa’nın kızı. Babasının konağında özel öğretmenlerden Fransızca, tarih, edebiyat ve felsefe dersleri aldı. Yazmaya Fransızca’dan yaptığı çevirilerle başladı. İlk çevirisi George Ohnet’den Volente. O dönemde edebiyatla uğraşmak kadınlar için hoş karşılanmadığından çevirisi Meram adı ve “Bir Hanım” imzasıyla yayınlandı. Sonraları “Meram Mütercimi” olarak tanındı. Bir çok makalesi “Mütercime-i Meram” adıyla yayınlandı. Nisvân-ı İslâm adlı anı kitabı Fransızca, İngilizce ve Arapça’ya, Udî adlı romanı Fransızca’ya çevrildi. Fatma Aliye Hanım’ın felsefeye merakı gençliğinde başladı. Olayları dikkatle incelemesi, çeşitli ailelerdeki gözlemleri onu felsefeye götürdü. Felsefeye merakı arttıkça daha çok kitap okudu, babası ve arkadaşlarıyla felsefe tartışmalarına girdi. Babasıyla birlikte Aristotales ve Platon ile İbn-i Rüşt ve Gazali’nin felsefelerini karşılaştırdı. 1904′te ilk felsefe tarihini yazdı. Thales’le başlayıp ilk çağ felsefesini anlattığı bu kitabın ikinci bölümünü İslâm Felsefesine ayırdı. Kahramanları kadın olan öykülerve romanlar yazdı. En önemli eseri sayılan Muhâdarât’ta bir kadının ilk aşkını unutamayacağı tezini çürütmeye çalıştı. Romanlarında zaman zaman toplumsal sorunları ele aldı, felsefeye yer verdi. Udî adlı romanında müziğin felsefe ile ilişkilerine değindi. Bu romanda, babasının etkisiyle müziğe ilgi duyan bir kızın daha sonra hayatını kazanmak amacıyla dersler vermesi anlatılır. Fatma Aliye Hanım, düşünceleri ve yaşam biçimiyle ilk kadın kadın hakları savunucularından. Döneminin toplumsal koşulları gözönüne alındığında düşünceleri ve savunduğu görüşlerin son derece cesur olduğu ortaya çıkar. Kadın-erkek eşitliğine inanan ve savunan Fatma Aliye Hanım, her iki cinsin aynı eğitim olanaklarından yararlanmasını istedi. Çok kadınla evliliğe karşı çıktı. Boşanmada kadınların da söz hakkı olması gerektiğini savundu.

images.jpg

 

muhafazakar yeniliklere kapalı 'asr-ı saadeti' yasamak isteyen fatma aliye devrimleri kabullenememis ve ölene kadar mustafa kemal karsıtı olmustur. kızının evden kacıp katolik bir rahibe olması ve bir daha kızını bulamaması onu dine daha da yakınlastırmıstır. saltanatın kaldırılmasını, alfabenin degistirilmesini, padisahın düsürülmesini kabullenmemis ve devrimlerin karsısında durmustur.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...