Jump to content

Blue Cheer


Moonrise

Önerilen Mesajlar

http://3.bp.blogspot.com/-PF_w-DfpLLY/Tg3ucQR20KI/AAAAAAAAAe4/rvq8Gy92YUs/s1600/Cover+blue-cheer-live-unreleased.jpg

 

Blue Cheer, gezegenimizin en gürültülü topluluğuydu. Bir albümlerinin başlığıyla ifade edildiğine, bu topluluk " bile daha yüksek sesli"ydi. 1960'ların sonlarında, Jimi Hendrix And The Experience, Cream gibi davul ve iki gitardan oluşan psychedelic üçlülerinin ne denli yüksek hacmine sahip bir müzik yaptıklarını vurgulamada başvurulan "power trio" nitelemesi ilk kez Blue Cheer için kullanılmıştı.

 

yirmi küsur yıl öncesinden duyurdular. (Grunge'a erken doğum yaptırdılar demek belki daha yerinde olacak).

 

"Hüzünlü Kıvanç" (ya da "Hüzünlü Mutluluk Verici") olarak çevirebileceğimiz adlarını LSD'nin hayli kuvvetli bir türünden almışlardır. "Asit Kralı" Stanley Owsley, onların promosyon ve propagandasını yaptı. Fakat, San Fransisco'nun hippy komününce hiçbir zaman benimsenmediler; hep üvey evlat muamelesi gördüler. Cehennem melekleri (hell's angels), uzun yağlı saçlı motosikletliler (greaseball'lar), amphetamin bağımlısı hız ucubeleri (speedfreak'ler) ise Blue Cheer'e kucak açtılar. Menajerleri de Gut Turk adlı bir cehennem meleğiydi.

 

Bas ve vokalde Dickie Peterson, gitarda Leigh Stephes, davulda Paul Whaley'den oluşan Blue Cheer üçlüsü bir söylentiye göre ilk kez 2 Şubat 1967 tarihinde cehennem meleklerinin bir partisinde çaldı. Diğer bazı kaynaklar ise bu tarihin doğru olmadığını, çünkü adı geçen müzisyenlerin ancak 1967 Haziran'ında Monterey Pop Festivali'nde Jimi Hendrix'i izledikten sonra bir üçlü oluşturmaya karar verdiklerini belirtiyorlar.

 

Az önce yukarıda, adlarını LSD'nin kuvvetli bir türünden aldıklarını söylemiştim. Bir şey eksik kaldı. Onu da söylemeliyim. Daha açık bir anlatımla, söz konusu asitin adını almakla yetinmediklerini, değişik zamanlarda bol miktarlarda, bu asiti denemiş olduklarını da eklemeliyim. Asit, hem onların nihistlik varoluşlarını derinleştirdi, hem de stüdyo hilelerine hiç gerek kalmaksızın müziklerin atmosferik hale gelmesine katkıda bulundu. Bilinçlerini ve ses hacimlerini aynı zamanda yükseltti.

 

Çıkışlarını bir Eddie Cochran klasiğinin, "Summertime Blues" un trash bir yorumla yapmışlardı. Kakafoni, sonik tahrifat (distortion), ses düzeninin kustuğu sanki jet motorundan çıkmış feedback'ler... Önce single olarak yayımlanan bu ilginç yorum bir sürpriz yaparak ABD hit listesine girdi. (Anımsayacaksınız, aynı parçayı daha sonra The Who topluluğu da yorumladı). "Sumertime Blues" yorumunun da yer aldığı ilk albümleri Vincebus Eruptum başlığını taşıyor ve altı parçadan oluşuyordu. Bunlardan üçü Dickie Peterson'ın yazdığı özgün parçalardı, diğer üçü ise cover version'lardı. İkinci albümleri Outsideinside''da üçlüye klavyeli çalgılanyla Ralph 'Burns' Kellogg da katılmış, onun katkılarıyla ses spekturmları genişlemişti. İkinci albümün süprizi ise, bu kez bir Rolling Stones klasiğinin, "Satisfaction"ın yorumuydu.

 

Bir de anekdot: Outsideninside''in kayıtları esnasında üçlünün yüksek sek hacmi, stüdyo moniterlerini çalışmaz hale getirdiği için kayıtlar ancak açık havada tamamlanabilmişti.

 

Bugünün olanaklarıyla kıyaslandığında çok gelişmemiş sayılabilecek otuz yıl öncesinin stüdyo teknolojisine karşın Blue Cheer'in gücü (power trio nitelemesinin herkesten önce onlar için kullanılmasına yol açan bu güç) ilk iki albümlerine tam olarak yansımıştı. Parça sonlarında duyulan ıslık benzeri sesler teknik yetersizliğin silemediği fazlalıklar olarak kabul edilmeli. Aslında bu sesler, grunge'ı çok. önceden duyuruyor, rock'ın geleceğini özetliyordu.

 

Outsideinside'in yayımlanmasının üzerinden henüz bir yıl geçmişti ki gitarcı Leigh Stephens ayrılmak zorunda kaldı; çünkü Blue Cheer yeni bir yön arayışı içindeydi. Yeni bir yön bulunması ise öncelikle topluluğun ses yapısını yeniden biçimlendirecek yeni bir gitarcıyı gerektiriyordu. Stephens'in yerini Other Half adlı toplulukta çalmış olan Randy Holden aldı. Üçlü, yeni kadrosuyla New! Improved! Blue Cheer'i gerçekleştirdi. Ancak bu albümde hiç de öyle "daha iyi, daha gelişmiş, daha fazla değer kazanmış" bir Blue Cheer duyulmuyordu. Holden'ın Stephens'den doğan boşluğu doldurabilecek kalibride bir gitarcı olmadığını açığa çıkarması adı geçen albümün belki de tek olumlu yanıydı. Bu nedenle, kısa bir süre sonra Holden'i toplulukla ilişiğinin kesilmesi sürpriz bir sonuç sayılmadı. Blue Cheer bu albümle 'aura'sını yitirdi. Ancak işin ilginç yanı, albümde topluluğun yıldızının bir an için parladığı, hayranlarına "ah! İşte Blue Cheer" dedirtecek bir tek parça vardı ve "Piece Of Mind" adlı bu parçayı çok kısa bir süre sonra kendisine "gitarını alıp gitmesi" söylenecek olan Holden yazmıştı.

 

 

Holden'in Blue Cheer'den kovulduktan sonra aşırı dozda eroinden öldüğü duyuldu. Ancak yıllar sonra bunun gerçek olmadığı anlaşıldı. Günün birinde ansızın ortaya çıkan Holden, onca zamandır Hawai'de Cuma'sı olmayan Robinson Cruose örneği münzevi bir hayat yaşadığını ifşa ediverdi.

 

Blue Cheer'den ayrıldıktan sonra Leigh Stephens'ın da neler yaptığına dair pek az şey biliniyor. Ancak bilindiği kadarıyla, ingiltere'ye yerleşerek bir süre orada yaşamış. Daha sonra ülkesine dönmüş; önce Silver Metre, ardından Pilot adlı toplulukları kurmuş. Şimdilerde ise, zamanın büyük bir kısmını polisiye romanlar yazmaya ayırıyor, arasıra da salt hobi olarak küçük barlarda country müziği çalıyormuş.

 

Blue Cheer üçlüsünün 1971 yılında gerçekleştirdiği Oh! Pleasant Hope, hem kendileri, hem de militan taraftarları/izleyicileri açısından, bir önceki albümlerinden bile daha büyük bir düşkırıklığı yarattı ve bir anlamda, adına Blue Cheer denilen bu rock'n roll canavannın tabutuna çakılan son çivi oldu. Çok değil, dört yıl öncesinin bu güçlü topluluğunun sesi artık pek gür çıkmıyordu. Sesleri durulmuş, yatışmış, gürültü ve çığlık olmaktan çıkmıştı. Oh! Pleasant Hope'da yaratılan country rock'a yakın, FM rock istasyonlarında pekala çalınabilir yumuşaklıkta bir müzikti. İşte tam'da bu nedenle Blue Cheer yolun sonuna gelmişti.

 

Birkaç kez topluluğu yeniden canlandırma girişimleri oldu. Bunlar, özellikle Dickie Peterson'ın önayak olduğu girişimlerdi. Peterson ve davulcu Paul Whaley, özgün kadroda yer almamış bir gitarcıyı da aralarına katarak 1980'lerde birkaç kez biraraya geldiler. (Leigh Stephens, diğer iki özgün üyenin yaptıkları "haydi! yeniden biraraya gelelim" tekliflerine hep olumsuz yanıt verdi.) Fakat her defasında, az sayıda izleyiciye verilen konserler sonunda dağıldılar.

 

Yeni bir albüm yapamadılar ama, son beş yıldan bu yana topluluğun eski çalışmaları CD olarak yeniden yayımlanıyor, hem de bunu yapmaya yasal hakkının bulunduğu tartışmalı kimselerce. Dahası, hiç de fena satmayan (Japonya'da oldukça iyi satan) yeni basımlar, bu işe soyunanların banka hesaplarını sürekli yükseltiyor. Bu haksızlığa engel olabilmek ise öncelikle işbilir bir avukata yüksek bir vekalet ücreti ödemeyi ve yasal işlemleri başlatacak giderleri karşılamayı gerekli kılıyor.

 

Dickie Peterson'ın ironik ifadesiyle, "birileri oldukçi iyi para kazanıyor, fakat bu birilerinin kim olduğunu öğrenebilmek de pahalıya mal oluyor."

 

Yukarıda sözün ettiğim korsan basımlara istisna olarak, son yıllarda iki Blue Cheer albümü yayımlandı. Bunlardan ilki 1986 yılında Rhino şirketince çıkartılan ve Louder Than God başlığını taşıyan derleme albümdü. İkincisi ve daha önemlisi ise, 1996 baharında yayımlanan ve şimdiye değin hiç yayımlanmamış canlı kayıtlardan oluşan Live And Unreleased 68/74 başlığını taşıyan albüm.

 

1990'larda, Nirvana başta olmak üzere çok sayıda grunge topluluğu Blue Cheer'da esin buldukların dile getirdiler. Fushitsusha, High Rise,, Musica Transonic gibi Japon psychedelic toplulukları için de Blue Cheer en büyük kaynak oldu.

 

Blue Cheer, dehşet bir rock'n roll canavarıydı.

 

http://www.worleygig.com/wp-content/uploads/2009/10/Blue-Cheer-2008.JPG

 

 

http://www.youtube.com/watch?v=UNuw3X_nvpA

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...