Jump to content

Tanrı ve Tanrıça Seçme


Raccolta

Önerilen Mesajlar

gerçekten domates seçer gibi olmuş =))

 

arkadaşlar benim size tavsiyem kafanıza göre başta bir tanrı veya tanrıça ile çalışmamanız. Önce genel olarak öz tanrıya ve öz tanrıçaya dua edin. İlla seçecekseniz boynuzlu tanrı (saf eril enerji) ve gaia (ormanın bilinci) tanrıça olarak genelde başta seçilir. Bunun yanı sıra hecate'de genelde tanrıça olarak başlarda seçilen ilahtır. ( )0( ) spesifik seçeceğiniz tanrı ve tanrıçaya daha sonra yolunuza göre kararlaştıracaksınızdır zaten.. Özel bri tanrı ve tanrıçanın yolunda yürümek sonraları gelen bir konudur...

sirius tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kim diyor bunu :) tanrı ve tanrıçanin önemi yok falan ? Önemli olan evrene yolladığın mesaj saçmalığı da neyin nesi . Ritüellere sıra geldiyse zaten hangi ritüelde hangi tanrı / tanrıça ile çalışacağınız da bellidir . Öyle önemli olan buysa Ritüellerde kullanılan tanrı tanrıçanin önemi yoksa takılın kafanıza göre

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

:) domates seçmek gibi de esasında doğru yol :) domatesi seçerkende sana hoş gelenleri seçersin.

 

neye inanacağınıda sen belirlersin, ister kötü isterse iyi

bu senin karakter yapın, felsefen ve düşüncelerinle bağdaşmalı.

tanrıları iyi tanımalısın ki sana yakın olanı bulmalısın. ona sempati duymalısın veyahut seni korkutmalı.

geçmişte yaşayanların bir çoğu tanrısıyla iyice özdeşleştiği için ben tanrıyım demiştir. kendi tanrını ve tanıçanı kendin seç ve seninle özdeşleşsin.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

En iyisi sirius'un dediği gibi genel dua etmek bana kalırsa. Vakti geldiğinde bir Tanrı veya Tanrıça sizi seçecekse size çağrısını elbette yapacaktır. Eğer yolunda yürümek istediğiniz Tanrı veya Tanrıça'yı siz seçmeye çalışırsanız, ziyadesiyle onların bilgeliği için değil, aksine sıfatları için isteyeceksinizdir muhtemelen. Cadıların Tanrıçası, gücün Tanrıçası, sihrin tanrıçası, ruhların Tanrısı... vs gibi çok dikkat çekici bir sıfatı olan Tanrıça veya Tanrı'ya odaklanma eğiliminde olacaksınızdır. Aslen çok bilinmeyen, hakkında çokça kaynak veri olmayan ve okunsa da çok güçlü gibi görünmeyen Tanrıça'lar ve Tanrı'lar (örneğin; bulutların Tanrıçası, kuşların Tanrıçası, güzelliğin Tanrıçası, el işinin Tanrısı vs) gözünüzden kaçacaktır, ve bir gün kendileri sizi çağırsalar bile bu basit gibi görünen özelliklerinden dolayı kendilerinden kaçma, başka bir patron Tanrı veya matron Tanrıça arama eğiliminde olacaksınızdır. Ama unutmamak gerekir ki tüm Tanrılar, tek Tanrı'dır ve tüm Tanrıçalar, tek Tanrıça'dır. Her biri, bir diğeri kadar güçlüdür. En iyisi ilk başlarda belli bir Tanrı veya Tanrıça sizi seçene kadar öz Tanrı ve öz Tanrıça'ya dua etmektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Forumu okudukça ve araştırdıkça,kafa iyice karıştı!Tanrı,tanrıça,öz,patron...ortada nasıl bir hiyerarşik düzen var acaba?Ya da kaç tane tanrı-tanrıça?Hadi diyelimki bir tane seçeceğiz;ortada bir katalog var mı?

Takesikitano tarafından düzenlendi
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Forumu okudukça ve araştırdıkça,kafa iyice karıştı!Tanrı,tanrıça,öz,patron...ortada nasıl bir hiyerarşik bir düzen var acaba?Ya da kaç tane tanrı-tanrıça?Hadi diyelimki bir tane seçeceğiz;ortada bir tane katalog var mı?

 

Hiyerarşi çok basit aslında, paganizmle alakalı değilseni kafanız karışabilirsiniz;

 

Yaratıcı: Herşeyi var eden öz kaynak, herşeyin özü. Kültürler çeşitli isimler verirler Allah, Yehova, Tao, Atum, Büyük ruh vs....

Öz Tanrı ve Öz Tanrıça: Yaratıcı kendi mükemmelliği içerisinde iki temel bilinç yaratmıştır (enerji) Bİri dişil yani öz tanrıça, biri eril yani öz tanrı. Biz bunlara isim vermeyiz genelde. Kısaca Öz Tanrı veya Öz Tanrıça ya da Tanrı-tanrıça deriz. (Yin-yang; birbirini tamamlayan zıt iki kutup)

Deity (İlahlar-Tanrılar); Öz tanrı ve öz tanrıça da kendi enerjisinde bölünme yaşamış böylece tanrılar ve tanrıçalar oluşmuştur. Bütün tanrıların toplamı öz tanrıyı, bütün tanrıçaların toplamı ise öz tanrıçadır... Yani özün farklı görünümleridir bu tanrılar ve tanrıçalar. Kültürlerde isimleri geçenler bunlar... Mesela, Hekate, İsis, Osiris, Pan, Hades, Zeus, Odin, Gaia, Thor, Maat, Lugh, Morrigu vs....

 

İşte hiyerarşi bu kadar...

 

Dion fortune şöyle tanımlar bu hiyerarşiyi;

 

"Bütün tanrılar tek tanrıdır

Bütün tanrıçalar tek tanrıçadır

Ve tek Başlatıcı vardır!"

 

Yani öz enerji kaynağından önce iki enerji meydana gelmiştir tanrı ve tanrıça. ardından tanrı ve tanrıça'dan da binlerce tanrılar-tanrıçalar oluşmuştur. Ama bütün tanrılar tanrıyı, bütün tanrıçalar ise tanrıçayı verir. Tanrı ve tanrıçada Başlatıcı'nın birbirini tamamlayan iki zıt görünümüdür...

 

Patron tanrı- Tanrıça; Bunun tanımı ise biraz daha farklı. Cadılar birçok tanrıyla ve birçok tanrıçayla irtibata geçip, onlarla çalışabilirler. Ama asıl sürekli ve düzenli çalışıp kendilerini adadıklar bir tanrı ve bir tanrıça vardır. Bu asıl tanrı ve asıl tanrıça cadıyı seçer, cadı da onları seçer... İşte bu cadının asıl yoldaşı olan tanrı ve tanrıçaya, patron tanrı-patron tanrıça denir. Bu tanrılar ve tanrıçalar arasından hepsi olabilir... Her kültürden ve pagan dinden seçilebilir. Mesela genelde başlarda cadılar patron tanrıça olarak hekate ile çalışır... gibi.. Bu patron tanrı ve tanrıça spesifiktir... Kişi geleneğini de ona göre oluşturur.

 

İşte bizim demek istediğimiz şu; eğer yeni bir cadıysanız direk patron tanrı-tanrıça kavramına veya diğer tanrılar-tanrıçalara yönelmeyin. Genel anlamda öz tanrı ve öz tanrıçaya seslenin, sonra bu enerjiyi spesifik hale getirin....

 

Umarım daha açıklayıcı olmuştur

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Pagan değilim,ama kendimi diğer dinlerede ait hissetmiyorum,-BİR- tanrıya inanıyorum,fakat dua ederken;yerin ve göğün tanrıları diye sesleniyorum ama düşüncelerimde o -BİR-olan tanrı geçiyor(bu şimdi olan bir şey değil,kendimi bildim bileli !!!).Bazen;kendi kendimi kandırıyormuş gibi hissediyorum,bazende en doğrusu bu diyorum.Aslında inanç konusunda çelişkiliğim,kanıtlar arıyorum,buldum diyorum sonrasında,bulduğun inanma ve aidiyet isteğin diye çelişkiye düşürüyorum kendimi.Yazılarınızı epeydir takip ediyorum ve açıkça söylemek gerekirse rahatlıyorum.Tuhaf!!!,bir iksiriniz var mı bana göre?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Pagan değilim,ama kendimi diğer dinlerede ait hissetmiyorum,-BİR- tanrıya inanıyorum,fakat dua ederken;yerin ve göğün tanrıları diye sesleniyorum ama düşüncelerimde o -BİR-olan tanrı geçiyor(bu şimdi olan bir şey değil,kendimi bildim bileli !!!).Bazen;kendi kendimi kandırıyormuş gibi hissediyorum,bazende en doğrusu bu diyorum.Aslında inanç konusunda çelişkiliğim,kanıtlar arıyorum,buldum diyorum sonrasında,bulduğun inanma ve aidiyet isteğin diye çelişkiye düşürüyorum kendimi.Yazılarınızı epeydir takip ediyorum ve açıkça söylemek gerekirse rahatlıyorum.Tuhaf!!!,bir iksiriniz var mı bana göre?

 

Zaten paganizmde biz bütün tanrıların ve bütün tanrıçaların Yaratıcı'nın farklı görünümleri olduğunu ve evreni düzenleyen enerji formları olduğunu biliriz...

 

Bu çelişkili durumun için ise tek güçlü iksir ruhunu dinlenmendir. Bizi hayatta her daim "çelişkiye" sokan aslında kendi içimizden gelen sesi dinlememektir. O sesi dinlemleyi ise öğretecek hiçbir büyü formülü, iksir ya da ritüel yoktur. Neye inanmanız gerektiği daha doğrusu yolunuzun ne olduğuna, sizin asıl benliğiniz, yani ruhunuz çoktan karar vermiştir zaten... Eğer boşlukta olduğunuzu hissediyorsanız, bu ruhunuzun söylediği çok önemli şeyleri duymadığınız anlamına gelir. Çünkü kişi ait olduğu yolda yürümeye başladığı zaman mutlak huzuru hisseder.... O yüzden bir gün mümkünse doğaya çık tüm entellektüel zihnini sustur ve gerçekten ne istiyorsun, hayattan ne bekliyorsun, yolun ne, özüne inerek keşfet. Çokta zor değil ama nedense bunu yapmayı hep erteleriz =)

 

Tanrılar falan bizi nasıl seçiyor, onun hakkında da bilgi verebilir misiniz? Merak ettim de.

 

Yola girdiğinizde bunun nasıl işlediğini çok net fark ediyorsunuz. Rüyalar, vizyonlar, sezgiler... Birçok işaret geliyor, kişi ruhunu tanıyıp cadılık yolunda yükseldikce, zaten evrensel düzenle iletişimi güçleniyor... en fazla bu kadar açıklayabilirim çünkü bu deneyimlerin çok fazla kelimelere dökülmesi mümkün değildir. Her yolun kendi işleyişi var...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Müslüman bir toplumda doğmuş ve büyümüş olmak bu hiyerarşiyi kafamızda oturtmamıza pek fırsat vermiyor açıkçası. Deist olmam bile Yaratıcının bu şekilde bir sistem oluşturmuş olduğuna inanmamı ve bunu kabullenmemi kolaylaştırmamıştı. Hep bir varlık canlandırdık zihnimizde o bizi hep duyan gören cezalandıran veya ödüllendiren ta çocukluğumuzda Allah baba olarak öğretilendi. Tek tanrılı dinlerin ataerkil yapısı bize öyle enjekte edildi ki Tanrıça fikri buyüzden soğuk ve uzak geldi. Bahsedilen Tanrıları yunan mitolojisinden mısır mitolojisinden yadigar masalsı kahramanlar olarak bildik hep. "Şirk" konusunda özellikle uyarıldık o tekti başka bir şeye daha inanmak yoktu olamazdı.

 

Şimdi bütün bu öğretilenlerin içinden Yaratıcının kendi iradesinden ilahlar yarattığını üstelik insanoğlunun belirli ritüeller ile bu ilahların güçlerini hayatlarına çekebileceğini ve bu sayede hem ruhsal anlamda ilerleyebileceği hem de fiziksel yararlarını yaşamına katabileceğini bilmek... Evet ben buna inanmaya başladığımdan beri huzurluyum, yolumdayım ve mutluyum İsis ve Osiris de benim favorilerim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Başta İslam kutsal kitabı olmak üzere, diğer kitaplarda da ''İlah yoktur O'ndan başka'' gibi tanımlar geçmesinin sebebi, ilah kelimesinin anlamından kaynaklanıyor. İlah, kulluk edilen demektir. Tanrı ve Tanrıça'lar da, sirius'un dediği gibi, Yaratıcı'nın yüzleridir, tıpkı bizim de olduğumuz gibi. Fakat İlah kavramı ile Tanrı-Tanrıça kavramının farkı şudur ki; Tanrı ve Tanrıça'lar tapınılmaktan ziyade, rehber edinilecek, tekamül yolunda birlikte yürünülecek varlıklar. ''Şirk'' denilen olay, rehber edinmekten ziyade, Mutlak Yaratıcı ile bir tutup, onları tapınılası kılmak durumudur. Tanrı ve Tanrıça'nın da, Mutlak Yaratıcı tarafından var edildiği gerçeği, unutulmaması gereken bir gerçektir.

 

Durumun özeti şudur: ''Babandan para isterken, asıl parayı sana sağlayanın kim olduğunu unutmuyorsan (Mutlak Yaratıcı), Tanrı-Tanrıça'dan güç istediğinde, asıl sağlayanı da unutma. (ve yine Mutlak Yaratıcı). Böylece hiç bir sıkıntı kalmaz.''

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Aslında bu konu güzel bir yere gelmiş. Şöyle anlatmak lazım tanrı ve tanrıça durumunu ki, anlaşılabilsin. Tanrı ve Tanrıça diye ibadet edilen eski enerjilerin bir kısmı gerçek bir kısmı sunidir. Bunlar kimi zaman görevli varlıklar, kimi zaman ölümünden sonra tanrılaştırılmış insanlar, kimi zaman da suni enerjilerdi. Nedir bunlar?

Görevli Varlıklar:

Bu varlıklar büyük sistemin çarklarındandır. Biz insanlar da sistemin çarklarından biriyiz. Bu çarklar yeri ve zamanı gelince farklı kimlik ve görevlerde geldi ve geliyorlar. Görevlerini tamamlayıp gidiyorlar.

 

Tanrılaştırılmış İnsanlar:

Bu insanlar zamanının dehaları ve bu dehalarına evrensel bilinci yine o çarklar sayesinde katıp bunu toplumlara verebilmiş kişilerdir. Bunlar da bazen görevlidir (peygamberler) bazen de olduğu gibidir. Unutulmamalıdır ki hesapsız ve plansız değildir bu insanların yükselişleri ve konumları.Bu sebeple teknik olarak onlar da olduğu gibi görünen de gereçkten görevli olarak mühürlenmiş olanlar da görevlidirler aslında.

 

Suni Enerjiler:

İşte belki de kilit taşı budur. En büyük muammalara sebep veren, tartışmaların çoğu zaman odağındaki ama unutulan, es geçilen çok önemli bir noktadır.

Bildiğiniz gibi psipet denen bir kavram vardır. Bunu insanlar kedi, köpek beslemek gibi küçümseyici ve ciddiyetsiz ele alsa da bu konu ne kolaydır ne de basit. Zira ''Tanrı'' ve ''Tanrıça'' ların büyük çoğunluğu bu sınıfa dahildir.

Binlerce mürit toplanır, bir amaç edinir. Kitlesel maji çalışması diyorum ben buna, başkası değişik söyleyebilir. Bu amaç uğruna insanlar bir enerjinin oluşması için astral alemde tabiri caiz ise kendilerini adeta bir besin kaynağı gibi sunarlar. Öyle ki, bir yandan imgelenip amaçları doğrultusunda yoğrulan astral bir beden yaratılır. Bu bedene bu insanlar çok ciddi bir disiplinle ve çok özel tekniklerle yaşam enerjilerini sunarlar. Yani evet, ileride kullanacakları ''Tanrı'' yı kendi canları ile beslerler. Bu tıpkı sizi koruyacak bir bekçi köpeğini kendi etiniz ve kanınızla beslemek gibi düşünülebilir basitçe. Sonra bu beslenen ve özel olarak programlanmış astral varlığa, yine muazzam tekniklerle yer yüzündeki bazı özel besleyicelerin somut bedenleri verilir. İşte burada artık hem astral hem de bu boyutta can bulmuş, sirkülasyonu sürekli ritüeller ve dualarla sağlanmış bir yavru tanrı yapılmıştır. Bu tanrı/tanrıça gittikçe mabetlere yayılır. Heykelleri ve nesnelerine manyetik enerjiler yüklenmeye başlar. Elinizin altında halk vardır, bu halkı çeşitli biçimlerde bu tanrıya tapınmaya (yani enerji ile beslemeye) teşvik edersiniz. Binlerce, on binlerce insan tek amaç ile bu yavru tanrı/tanrıçayı bir bakmışsınız ki gerçekten savaşlarda, berekette büyük yardımlar sağlayan yapay zekalı özel programlanmış, enerjisi jeneratör insanlardan sağlanan devasa Tanrı/Tanrıçalara dönüşmüşler.

 

Peki günümüzde bu tanrı ve tanrıçalar aslında neden işe yaramazlar? Dediğim gibi binlerce yıl önce on binler hatta yüz binleri bulan jeneratörlerle beslenen bu yarı otomatik bilgisayarlar artık o günkü yaşam şartları, özel teknisyenleri (rahip/rahibe), jeneratörleri (kulları), yazılımı (ritüelleri) olmadan basit bir insandan bile daha aciz bir duruma gelerek çok zayıf bir enerji ile görevlerinden emekli olmuşlardır. Burada da gizli bazı tarikatlar devreye girerler. Hala bazı tarikatlar vardır ki, çok kadim tanrı ve tanrıçaları (suni olan) o günlerden bugüne beslemişlerdir. Yine eski güçleri yoktur ama aralarında aktif olanlar vardır. Peki bu işlerle uğraşanların kaçta kaçı acaba hangisi aktif veya deaktif biliyor? Ben söyleyeyim sanırım milyonda biri. Şimdi diyeceksiniz ki biz deaktif tanrı ve tanrıçalar değil işlem yaptıklarımız çünkü uygulamalarımız tutuyor. Ben de size kocaman bir sürprizim var diyip şunu diyeceğim: O deaktif tanrı/tanriçalar o kadar zayıf ve o kadar acizler ki, oyuncu veya kötü niyetli varlıklar o kanalları gasp edip, onların yerine isteklerinizi yerine getiriyor. Diyeceksiniz ki işim görülüyor daha ne olsun? Ben de diyeceğim ki, acaba karşılığında sizden ne alacaklar? Emin olun o karşılıklar hiç de küçümsenecek karşılıklar değil. Korsanlarla iş yapılmaz. Başınıza gelebilecekleri sadece tahmin edebilirsiniz ama o tahminler bile az kalır diyeyim ve konuyu kapatayım. Umarım merak edenler için toparlayıcı bir özet olmuştur.

 

Alıntı Yapılan Kişi: Chillout

 

Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok basit özet geçeyim, eminim daha uzun yazacaklar da çıkacaktır.

 

Alıntı yapılan kişinin ''suni enerjiler'' kavramı ve dolayısıyla bununla gelen suni Tanrı-Tanrıça kavramı, oldukça bariz bir kafa karışıklılığından ve bilgi eksikliliğinden kaynaklanıyor. Zira ''kitlelerin'' birlikte çalıştığı, ibadet ettiği inanç ve enerji formları, bariz şekilde birileri tarafından oluşturulan ''suni enerjiler'' değil, tam aksine, hali hazırda evrensel sistemde var olan, kitleleri etkisi altına alabilecek bir varlık/bilinç formudur. Bu da demektir ki, bir grup rahibin, bir avuç tarikatın ve bir gizli örgütün oluşturabileceği bir düşünce formu, hiç bir koşul altına kitlelere bu kadar fanatik şekilde ulaşamaz. Ulaşanlar ise, hali hazırda var olan bir Tanrı-Tanrıça figürünün yozlaştırılması ve bilginin çarpıtılması üzerine ulaşanlardır ancak. Örneğin; Şeytan diye anılan figürün, oldukça devasa şekilde insanlar arasında yaygın olabilmesinin tek sebebi, Boynuzlu Tanrı (Pan, Cernunnos, Hu Gadarn, Herne....) figürünün zaten insanların bilinçaltında güçlü bir şekilde var olmasıydı. İşte, bu Tanrı'nın görüntüsü ile, ''günah keçisi'' bir araya geldi ve ortaya, boynuzlu, toynaklı bir şeytan figürü çıktı. Hatta bununla da kalmadılar, Poseidon'un mızrağına oldukça benzeyen bir mızrağı da, bu ''Şeytan'' figürünün eline tutuşturdular. Sanırım örneğimi anlatabildim?

 

Bunun dışında, yine alıntı yapılan kişinin bilgisizliğinden olsa gerek ki, ''unutulmuş'' enerji ve bilinç formlarının, yeniden nasıl ''tesadüfi'' şekilde hayata döndürüldüğü apayrı bir mevzudur. Bir grup rahibin, sahtekarlık amacı gütmeden, içsel ve ilahi bir ilham ve rehberlikle oluşturacağı bir Tanrı ya da Tanrıça figürü, insanların hatırlayamayacağı bir tarihte, bir arada yürüdükleri ve rehberlik aldıkları bir Tanrı veya Tanrıça figürü bile olabilr. Bilgi, ulaşması gereken zamanı bilir ve o zaman tekrar insanlığa ulaşır. Elbette bu demek değildir ki, bütün ''sonradan oluşturulan'' figürler, unuttuğumuz bir zamanda gelen bir Tanrı veya Tanrıça'dır. Fakat bu ihtimal, göz ardı edilemez.

 

Her birinin ötesinde, Tanrı ve Tanrıça'ların, biz insanlar gibi kendilerine ait fiziksel bir formunun var olarak görünmesinin tek sebebi, bizlerin bilincimizin, bu formları tanımlayabilmek için bilinçaltına bir görüntü itmek zorunda kalmasıdır. Yani bir Tanrıça'nın kırmızı tünik giymesi, kanatları olması, asası olması gibi madde form görüntülerinin nedeni, taşıdıkları enerjilerdir. Bu taşıdıkları enerjiler de rahipler tarafından görülerde görününce, resimlere aktarılınca renklerle, asa, pentakl ve bunlara benzer tılsımlar ile tanımlanır. Zira, görülerinde bu şekil bir tezahür ediş durumu söz konusu olur ve rahipler de bunları aktarırlar. Ardından binlerce yıldır birikmiş olan sembolizm bilgisi ile, bu gördüklerinin ne olduğuna bir tanım getirirler.

 

Ve tekrar ediyorum, bir ''suni enerjinin'' insan kitlelerine çok güçlü bir astral dayanak olmadan bu kadar etki etmesi mümkün değildir. Ki edememiştir de. Güçsüz kalacakları için ya var olan, yazarın deyimiyle ''Görevli Varlıklar''ın figürleri içerisinde yozlaşarak saklanırlar, ya da yok olurlar. Yazar tanrılaştırılmış insanlar derken, bu insanların görevlerinden birinin ne olduğunu bilmeden yazmış sanırım. Kendileri, bu şekilde bozulan sistemleri düzeltmek için, ''gerçek bilgi''yi savunmak ve sahte olanı yok etmek için gelen insanlardır. Bu nedenle, sadece peygamberler değil, evrensel olarak denge için aktif görev yapan bütün insanlar, eninde sonunda bu gibi bozuk sistemlere müdahale ederek, düzene girmelerini sağlar. Gerek popüler kültür aracılığıyla bilinen, gerekse kişisel araştırmalar sonucu ortaya çıkan durum gösterir ki, yazarın bahsettiği o ''suni enerjiler'' günümüze bilgi kırıntısı kadar bile zor ulaşmıştır, bir kenara bırakın enerji formunu.

 

Fakat en önemlisi, ve unutulmaması gereken evrensel gerçek şudur ki;

''Biz olmadan Tanrı-Tanrıça'lar olmaz. Tanrı-Tanrıça'lar olmadan biz olmayız.''

Her birimiz, varlığımızı birbirimize borçluyuz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Öncelikle nightwolf'a katılıyorum zaten çok güzel açıklamış, yine de madem rica ettiniz bende bir iki noktaya değineyim...

 

Yazı doğru bilgiler içermiyor. Arkadaşın suni enerjiler dediği yöntem tulpa olarak isimlendirilir(psipet terimi uydurulmuş birşeydir). Tulpa dediğimiz şey özel ritüellerle bir grubun yarattığı akıllı enerji formlardır. Ama kesinlikle hiçbir insan tulpa olarak tanrı ve tanrıça yaratamaz. Yaratılan tulpalar basit seviyeli formlardır ve üreten kişinin ürettiği sınırlar dışına çıkamaz. Tanrı ve Tanrıçalar ise insan bilincinin, zekasının ve bilgisinin çok ötesinde evrensel boyuttadır. haliyle bu şekilde bir şey söz konusu dahi olamaz.

 

Tanrılar ve Tanrıçalar evrenin varoluşundan beri görevlerine devam eden evrensel varlıklardır. Bu arkadaş onlarla ilgili detaylı araştırma yapmadığı ve en önemlisi cadılık geleneğiyle ilgili çalışmadığı için onların güçlerinin işe yaramadığını sanmaktadır. halbu ki hala daha onlarla çalışanlar açısından oldukça aktif ve dinamik olarak varoluşlarını sürdürmektedirler. Ayrıca her daim her dinde ve kültürde tanrı ve tanrıçalar farklı isimler sıfatlar ve maskelerle varolmuşlardır. Yani hiçbir zaman unutulmamışlardır, ki belli bir kesim her daim gerçek formlarını da hatırlamayı sürdürmüştür.

 

Peygamberler, ermişlere ve bilgelere ise biz "öğretmenler" veya modern tabirle "yükselmiş üstatlar" deriz. Bunlar tanrı-tanrıça değillerdir, sadece tekamüllerini çok kısa zamanda tamamlamış ve Dünya'ya ilahi bilgeliği hatırlatmaya gelen "insan" ruhlarıdır. Onlar hiçbir zaman tanrısallaştırılmamış tam tersine bazı tanrı ve tanrıçalar, peygamber formuna sokularak kültürlere geçmiştir. En basit örneğini voodoo'da görebiliriz. Binlerce yıllık (Hristiyanlıktan çok önceye dayanan) voodoo loaları, hristiyan baskısına maruz kalınca, voodoo rahipleri tarafından bu loalar aziz ve azizelere dönüştürülmüş ve öyle tapınılmaya başlanmıştır. Aynı şekilde kelt tanrı ve tanrıçaları da aziz-azize formuna sokulmuştur ama bunu sokan grup onların tanrı tanrıça olduğunun farkında olarak geleneği sürdürmüştür. Tarihte hiçbir zaman gerçekten gelmiş bir yükselmiş üstat tanrısallaştırılmamıştır, bu söz konusu olamaz.

 

Yani suni tanrı-tanrıça ve gerçek tanrı-tanrıça tanımı yok. Eski kültürlerde geçen tüm tanrı ve tanrıçalar gerçektir. İnsanlar bu gerçeklikle eskiden irtibat kurarak hakikati öğrenmişlerdir. En basit örnek olarak kendilerine bilgeliği Thoth'un öğrettiğini dile getirir Antik Mısır'da. Eğer arkadaşın teorisi doğru olsaydı, bu bilgiye değinmezlerdir. Arkadaş sadece kendince bir teori üretmiş düşünmüş, ama maalesef oldukça yanlış, ve hakikatle (paganizm, cadılık ve eski ezoterik felsefe) alakası yok...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Yazıyı yazan kişinin düşüncelerinde yalnız olmadığını, onun gibi düşünen bir çok kişi olduğunu öğrenince bir de sizin fikrinizi almak istedim. Sıkılmadan detaylı bir şekilde açıkladığınız için teşekkür ederim.

 

emin ol tanrı ve tanrıçaların hakikatini bilen kişilerin yanında böyle düşünen kişi sayısı oldukça az kalıyor... Sadece bu bilgelik bizde çok fazla dillendirilmez çünkü bazı şeyler sır olarak kalmalıdır. Bu arkadaşların düşüncesi bu kavramlara karşı gösterilen bri tepki sadece. Onlara bu imkansız veya mümkün gelmediği için (yani olayın gerçekliğini idrak edemediklerinden dolayı) bu şekilde tulpa ile açıklamak daha kolay geliyor. Onların mantığına göre inanılan her şeyin kollektif bilincin oluşturduğu bir tulpa yani enerji formu olması gerekir ki böyle olmadığını çok iyi biliyoruz :) Dediğim gibi eğer bir şey insan zihninin çok ötesinde evrensel boyuta dahilse, insan bilinci tarafından oluşturulmamış demektir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paganizm ya da cadılık neden tek tanrılı dinlerde kabul görmüyor ve yasaklanıyor?O kadar tanrı ve tanrıça,ne oldu da tek bir tanrıya indirgendi?Eğer amaç ruhsal tekamül ise neden tek bir yol yokta bu kadar çeşitli.Peygamberlerin putları kırmasına da hiç girmeyeyim.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Paganizm ya da cadılık neden tek tanrılı dinlerde kabul görmüyor ve yasaklanıyor?O kadar tanrı ve tanrıça,ne oldu da tek bir tanrıya indirgendi?Eğer amaç ruhsal tekamül ise neden tek bir yol yokta bu kadar çeşitli.Peygamberlerin putları kırmasına da hiç girmeyeyim.

 

Bu konuya burada girmeyelim hem konunun bütünlüğü bozulur hem de bu tür dini tartışmalar sitemiz için uygun değil. Ama kısaca cevap verip bu sorduğun konuyu kapatacağım.

 

Paganizm hiçbir zaman yok olmamıştır, semavi dinlerde dahi farklı formlar ve terimler halinde (Tanrı'nın isimleri, sıfatları vea farklı kişiler üzerine odaklanarak) yolunu çizmeye devam etmiştir. Dinlerde yasaklanan şey putlara tapmadır ve putperestliktir. "Put" kavramı ise çok daha geneldir. Eğer sıradan bir nesneye olduğundan daha fazla anlam yüklenip manasını kaybettiğinde o şey puta dönüşür. Putperestlik ise paganizm ile aynı şey değildir. Putperestlik ister ibrahimi ister antik dinler olsun, dinlerin dejenere olduğunda geldikleri son noktadır, yani bozulmuş dinlere putperestlik diyebiliriz. Paganizm son dönemlerinde dejenere olmuştu, tanrı ve tanrıçayı sembolize eden heykellerin sembol olduğu unutulup, o heykellerin direk canlı olduğu gibi bir yanılgıya dönüşmüştü. Aynı şeyi antik mısırın son zamanlarında da görüyoruz, ezoterik sistem unutulmuş ve mısırlı rahipler öte alem için muskaları (görevleriyken) parayla satmaya başlamışlardı. Bunlar tarihsel süreçler. Haliyle bu kritik dönemlerde de sert darbeler gelmiştir. Put tanımı herşeyi içine kapsar, semavi bir dinin kutsal kitabını da olduğundan daha fazla anlam yüklemek o nesneyi putlaştırmaktır mesela... (tasavvuf ehli böyle tanımlar. O yüzden okunacak en önemli kitap insandır hatırlatmasını yaparlar) Yani yasaklanan putperestliktir... Paganizm ise kesinlikle putperstlik değildir, paganlar tanrı ve tanrıçaların heykellerine tapmazlar, o heykelleri benzer enerjiyi cezbetmek için arketip açıdan kullanırlar. Aynı İslamiyet'teki kabe, hacerül esved veya Yahudilerin ağlama duvarı gibi... Her dinde enerjileri cezbedecek yapılar, şekiller ve heykeller vardır. İbrahimi dinler bile çok büyük ölçüde pagan unsurlar taşır, bu da göz ardı edilemeyecek bir durum... Ama daha fazla detaya girmek istemiyorum çünkü halk pek kaldıramayacaktır bu bilgiler. Sadece antik dinlerin kutsal kitapları yoktur çünkü o dönemde hakikat ve bilgelik unutulmadığı için böyle bir kitaba ihtiyaç yoktu. Her daim bilgelik devam ediyordu. Kaldı ki o dönemlerde ve yine o yolda yürüyen cadılkta bilgelik, doğayı ve ruhu okuyarak öğrenilir. =)

 

Ruhsal tekamül içn ise bu kadar farklı yolların olması çok doğal, hatta olması gereken bu... Çünkü her ruhun yaşayacağı deneyim farklıdır ve bu bireysel süreçte farklı inançlarda yürerek farklı tekamülleri yaşar. Haliyle her tekamül süreci ve her yaşam farklı olay örgüsü çevresinde gelişir. Tek felsefe tek öğreti olsaydı ruhların bireyselliği ve tekamülü söz konusu olmazdı. Her ruhun yürüdüğü yol farklıdır ve bu yoldaki düşünceleri inancı tekamülüne özgüdür. Haliyle A kişisi için bilmem ne inancı "şimdiki yaşamanın" tekamülüne uygunken, C kişi için başka bir inanç uygundur. En nihayetinde bütün dinler ve öğretiler aynı sonuca varır. Haliyle bütün inançların özündeki bilgelik ve amaç aynıdır, aynı şekilde sonuçta aynıdır, sadece gidilen yol farklıdır.

 

Bu kadar açıklama yapalım ve konuyu kapatalım. Tanrı ve Tanrıça konusuna devam...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Teşekkür ederim sirius.Ama sormak zorundayım,aldığım her cevap beni düşünmeye itiyor,okumaya zorluyor,farketmemi sağlıyor,kısacası gözümü açıyor.Heyecanlar dikkatimizi dağıtabilir,onu hoş görün.Siz farketmesenizde bana çok büyük iyiliğiniz dokunuyor.Bunun için ayrıca teşekkür ederim,fakat bu konuda cok ama çok sorum var.Hepsini değilde tıkandığım yerlerde soruyorum.Şu acabalardan kurtulmam lazım.

''Rahim ve Rahman olan Allah'ın adıyla''anladım anladım

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...