Jump to content

Reenkarnasyon (yeniden Doğuş) ve Tanrısal Adalet


sirius

Önerilen Mesajlar

Reenkarnasyon, Yeniden doğuş

 

Fransız La Nouvel Observatuer Dergisi'nin yaptığı bir anket sonucuna göre, Avrupa'da her beş kişiden biri yeniden doğduğuna, ya da doğacağına inanıyor. İngiltere ve Fransa nüfusunun yüzde 24 ü, İtalya ve Almanya nüfüsunun ise yüzde 19 u reenkarnasyona inanıyor.

 

Reenkarnasyon yasasının aslı, varlıklar arasındaki adalet ve eşitliğe dayanır. İnsanlar arasındaki sosyal, ekonomik ve sınıfsal farklılıklar tek anlamıyla görecelidir. Kutupluluk illizyonunun yarattığı, perdenin bu tarafında ki oyunun bir parçasıdır. Yanlızca tek yaşamı kabul edersek, insanlar arasında eşitsizlik gibi görülen bütün bu olgular, bizim bu yaşamımızda kabul ettiğimiz ve yanlızca tek kez yaşayabileceğimiz gerçekleri meydana getirir ki, bu da herkes için fazla adaletli sayılmaz. Çünkü tek kabul ettikleri yaşantılarını, bazı kişiler hasta, yoksul, aç veya çok zor bir şekilde geçirmeye mecbur edilebilirler.

 

Evrende her şey Tanrı'nin koyduğu kanunlara göre oluşmaktadır. Tesadüf diye birşey yoktur, Tanrısal dengelenme vardır. Bu dünyadaki maddi değerler, ruhun bilgi ve tecrübesini artırmaya yarayan araçlar olup, hepsi dünyada kalacak olan göreceli değerlerdir. Tanrı insana hatalarından dolayı ceza değil, telafi imkanı verir, mükemmel olan Tanrı, yarattığı ruhu, yapabileceği hatalardan dolayı cezalandırmak için yaratmamıştır ve bütün ruhlar Tanrı’nın gözünde aynıdır, birbirine üstünlükleri yoktur, bir anne ve babanın bütün çocuklarını aynı sevmesi gibi. İyilik de, kötülük de insanın kendisindendir, Tanrı tarafından yapılan adaletsizlik hiçbir şekilde söz konusu degildir. Tanrı için tüm varlıklar birdir, bütündür ve mükemmeldir. Ne kadar kötü olaylar yaşarsak yaşayalım, ne başkalarını, ne de Tanrı'yi suçlama hakkına sahip değiliz, her şeyin sorumlusu kendimiziz.

 

İnsan, ruh ve bedenden meydana gelmiştir demiştik. Ruh ve beden, bir kağıdın ön ve arkası gibi bir bütündür. İnsan bu sebeple hem maddesel, hem de ruhsal özellikler taşır. Bedeni idare eden ruhtur, beden ise sadece geçici bir araçtır. Ruh bedeni canlı tutar ve yönetir. Ölümsüz olan ruh, tekamül etmek için sayısız bedenleri geçiçi olarak kullanır ve işi bitince onları dünyada bırakır.

 

Her birey kendi vicdanı, içsel birikimi, bilgisi, anlayışı ve çabası ile kendini geliştirir. Herkes, kendi evrimleştirici araştırmasını kendi yapar. Ruhçuluk fizik bilimi gibi; teorisinin deneme ile saptanması ve ispatlanması için sürekli olarak çalışma yapmaktadır. İnsan, ruh sahibi bir beden değil, beden sahibi bir ruhtur. Ruh bedenin içinde de dışında da değildir, onun mekanı yoktur. Doğmadan önce hayat planı hazırlanır, ruh doğmadan önce dünyada yapacağı işleri planlar, yani din kitaplarının kader dediği olayı hazırlar. Dünya üzerinde yaşayacağı yeri, ailesini, işini, cinsiyetini, deneyimlemek isteği tüm olayları planlar. Ancak bu plan yüzde yüz kesin değildir, ruha dünyaya geldikten sonra, planlarında ufak tefek değişiklik yapma hakkı tanınır. Ölümlü olan bedendir, ölmek ruh dünyasında yeniden doğmaktır. Ölüm, sadece beden için geçerlidir. Ruh ve beden ilişkisinin kopmasına ölüm denir. Ruh, bedeni kullanarak burada yapması gereken görevlerini bitirip,

 

Dünyamız Evrendeki en önemli tekamül yerlerinden biridir. Evren, dünyamız gibi daha birçok tekamül okulu ile doludur. Tanrı, Tanrı'nın bilgisi, ilerleme ve aydınlanma ortamları sonsuzdur. Yaşamlar bir düzen içinde devam eder ve zamanı geldiğinde son bulur, ancak ilerlemenin sonu yoktur. Her ortam ve olay bir okul gibidir, ruhlar Evren’de yaşayarak, bilgi ve tecrübe edinirler. Dünyadaki ilerlemesini geliştirene kadar, ruh tekrar tekrar doğar.

 

Tekrar doğuşlar tekamül için konulmuş bir Tanrı kuralıdır. Bütün yaratılanlar değişir, başkalaşır, çeşitli hallere girerek gelişir ve tekamül ederler. Tekamül nedeni ile, yaşamlarda devamlı bir ilerleyiş ve gelişme vardır. Kör bir adamın göremediği için renkler yoktur demesi gibi, bizimde bilemediğimiz reenkarnasyonun olmadığını iddia etmemiz, cahillikten başka birşey değildir. İnsanın her yaşamında önemli olan, yaşanılan zamanın uzunluğu veya kısalığı değil, yaptığı işler ve elde ettiği başarılardır. Ancak bu başarıyı okulda veya iş hayatında başarı olarak düşünmeyin. Okuma yazma bile bilmeyen bir kişi, hayat okulunu çok başarılı bir şekilde bitirebilir.

 

Yeniden doğuşa inanan birçok ünlü vardır: George S. Patton, Eflatun, Voltaire, Pisagor, Seneca, Dante, Goethe, Albert Schweitzer, Nietzche, Tolstoy, Jung, Empodogles, Leonardo da Vinci, Napolyon, Salvador Dali bunlardan yanlızca birkaçı. Dünyanın birçok ülkesinde, binlerce insan reenkarne olduklarını söyleyip, eski hayatları ile ilgili anılarını anlatıyorlar. Ülkemizde de Dr. Bedri Ruhselman'in Metapsisik Tetkikler ve İlimler Derneği'ni kurması ile bu konuya ilgi başlamıştır. Ergün Arıkdal tarafından 1994'de kurulan, İnsanlığı Birleştiren Bilgiyi Yayma Vakfi (BILYAY)'in ele aldığı konulardan biri de reenkarnasyon olup, vakıf sık sık bu konuda yazılar yayınlamaktadır.

 

Yeniden doğuş hakkında, bazı meşhur kişilerin söylediği güzel sözlerden bazıları şöyledir:

 

Aleksey Nikolayevic Tolstoy ( 1883-1945, Rus roman ve oyku yazarı) Tıpkı yaşamlarımızda binlerce düş kurduğumuz gibi, bu yaşamımız da, öldüğümüz zaman tekrar dönecek olduğumuz o gerçek, samimi ve asil yaşamdan gelip ve yaşamların binlercesinden birini seçip yaşadığımızdır. Yaşamımız o diğer gerçek yaşamımızın düşlerinden biridir ve sonsuza dek, o tek, son ve hakiki yaşama ulaşıncaya dek sürer. Bir önceki yaşamında kendini öldürmüş bir insanın, şimdiki yaşamındaki deneyimlerinin öyküsünü yazmak ne kadar ilginç olurdu. Önceki yaşamdaki talepleri ile yeniden karşılaşır ve bunları halletmesi gerektiğini anlayıncaya kadar tokezler dururdu... Önceki yaşamlardaki eylemler şimdiki yaşama yön verir.

 

Leonardo da Vinci (1452-1519 Italyan sanatçı, bilim adami ve matematikçi) Oku beni, Ey Düzeltici! Anla beni, eğer o çok ender bulunan hazzı ve neseyi bende görüyorsan, tekrar bu dünyaya gelebilirim.

 

Voltaire (1694-1778, Fransız filozof ve yazar) İki kez doğmak, bir kez doğmaktan daha şaşırtıcı değildir, doğadaki herşey yeniden hayat bulmuyormu?

 

Seneca (MÖ 54-MS 39, Romalı hatip, filozof) Bizim görüş alanımızdan çıkmış hiçbir şey yok olmuş demek değildir. Hepsi geldikleri ve yeniden görünmeye başlayacakları yere, doğaya saklanmaya giderler. Aralar vardır, yok oluşlar değil. Ve bizim terör olarak andığımız ölüm, yaşamı keser, ama ona bir son vermez. Hepimizin dünyada yeniden görüneceği gün, onu anımsayan birçoklarının geri dönmeyi reddetmelerine karşın gelecektir.

 

Albert Schweitzer ( 1875-1965, Alman hekim, teolog, filozof ve orgcu) Avrupalı düşünürlerin zihinlerini karıştıran, oysa aslında zorlukların üstesinden gelmek anlamına gelen, bu Hint düşüncesinin yardımıyla, reenkarnasyon düşüncesi, gerceğin en umut verici açıklamasını içermektedir.

George S. Patton ( 1885-1945, ABD li General) Reenkarnasyon benim için yanlız bir inanç değil, bir imandır. Filanca yeri biliyorum dediğimde, o yeri bir önceki yaşamımdan tanıyorumdur. Örneğin Fransada Langrese komutan olarak atandığımda, beni karşılayan bir subay kenti gezdirmeyi teklif etti. Bense bu öneriyi düşünmeden reddederek, zahmete değmez, yeri biliyorum, hatta çok iyi biliyorum demiştim.

 

Ramtha 1976'dan beri Tanrı, yaratılış, insan ilişkileri, sağlık, beslenme, beyin, quantum fizik, ve insanlığı ilgilendiren çeşitli sorunlar hakkında geniş bilgiler vermiş bir bedensız varlık olup, mesajlarını iletme gayesi ile J.Z. Knight ‘ın bedenini kullanır. Ramtha, bu yaşadığımız hayat ve şahsiyet içimizdeki Tanrıya göre nedir? sorusuna şöyle cevap verir: Bir elbise. Bir gardrop düşünün Ustad, içinde envai çeşit elbiseler ve kıyafetler var. Günlük giysiler, merasim kıyafetleri, sadece özel günlerde giydiğiniz kıyafetler, vs. Fakat bunların arasında bir veya iki kıyafetiniz varki, en çok sevdiğiniz, en rahat, ve içinde en çok siz olabildiğiniz kıyafet. Bütün gardrobunuzu gözden çıkarsanız geriye belki sadece bu giysi kalacak. Fakat sizin tahmin ettiginiz giysi değil, satafatlı, goz alıcı, rengarenk, vs. Belki sadece üzerinize geçireceğiniz bir çuval ve bir çift sandal. Neden mi? Çünkü içinde en çok rahat ettiğiniz, hareket edebileceğiniz, ve kendiniz olabileceğiniz giysi bu...

 

Petek Kitamura'nın Mutluluk Veren Sağlık Dharma Şubat 2011 adlı kitabından

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Reenkarnasyon yasasının aslı, varlıklar arasındaki adalet ve eşitliğe dayanır. İnsanlar arasındaki sosyal, ekonomik ve sınıfsal farklılıklar tek anlamıyla görecelidir. Kutupluluk illizyonunun yarattığı, perdenin bu tarafında ki oyunun bir parçasıdır. Yanlızca tek yaşamı kabul edersek, insanlar arasında eşitsizlik gibi görülen bütün bu olgular, bizim bu yaşamımızda kabul ettiğimiz ve yanlızca tek kez yaşayabileceğimiz gerçekleri meydana getirir ki, bu da herkes için fazla adaletli sayılmaz. Çünkü tek kabul ettikleri yaşantılarını, bazı kişiler hasta, yoksul, aç veya çok zor bir şekilde geçirmeye mecbur edilebilirler.

 

bende katılıyorum yoksa adalet var diyemeyiz büylece dinlerde sözü gecen dunyada sınavda eşitlik olmamış olur

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

"Tanrı insana hatalarından dolayı ceza değil, telafi imkanı verir, mükemmel olan Tanrı, yarattığı ruhu, yapabileceği hatalardan dolayı cezalandırmak için yaratmamıştır"

Cehennemcileri düşünmeye iter bu umarım.

Muhteşem bir yazı,çok beğendim.

Teşekkürler bizimle paylaştığınız için.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...