Jump to content

İçe Dönük İnsanlar Hakkında En Bilindik 10 Mit


Adramelech

Önerilen Mesajlar

Myth #1 – İçedönükler konuşmayı sevmezler.

Doğru değil. İçedönükler söyleyecek bir şeyleri olmadığı için konuşmazlar. Küçük konuşmaları (konuşmak için konuşmak) sevmezler. Bir içedönük kişiyle ilgisini çeken bir konuda konuşmayı deneyin, susması günler sürebilir.

 

Myth #2 – İçedönükler utangaçtır.

Utangaçlığın içedönüklükle alakası yoktur. İçedönükler sebepsiz yere insanlardan çekinmez. İhtiyaçları olan şey etkileşime girmek için bir sebeptir. Bir şeyi sırf yapmış olmak için yapmazlar. Eğer içedönük biriyle konuşmak istiyorsanız, sadece konuşmaya başlayın. Kibar olmaya çalışmanıza gerek yok.

 

Myth #3 – İçedönükler kabadır.

İçedönükler komik veya iyi görünmeye çalışmazlar, herkesin gerçekçi ve içten olmasını isterler. Ancak bu çoğu durumda olası değildir, bu yüzden kendilerini baskı altında hissedebilirler.

 

Myth #4 – İçedönükler insanları sevmez.

Tam tersi, içedönükler sahip oldukları arkadaşlara çok değer verirler. Yakın arkadaşları bir elin parmağını geçmeyecek kadardır. Eğer içedönük biri sizi arkadaş biliyorsa, hayat boyu sadık bir dostunuz olabilir. Özel biri olarak saygılarını kazanmanız yeterli.

 

Myth #5 – İçedönükler insan içine çıkmayı sevmezler.

Saçmalık. İçedönükler sadece insan içinde çok fazla durmayı sevmezler. Ayrıca sosyal aktivitelerde karşılaşacakları karmaşalardan da sakınırlar. Bilgi ve tecrübeyi hızlıca kavrarlar ve bunun sonucunda "kapmak" için uzunca kalmalarına gerek kalmaz. Eve gitmeye ve yenilenmeye her zaman hazırdırlar.

 

Myth #6 – İçedönükler her zaman yalnız olmayı isterler.

İçedönükler kendi düşünceleriyle baş başa kalmaktan asla rahatsız olmazlar. Fazlaca düşünürler, hayal kurarlar. Uğraşacak problemleri, çözecek bulmacaları olmasını isterler. Ancak buluşlarını paylaşacak birini bulamadıklarında çok yalnız hissederler. Biriyle gerçekçi ve içten bir şekilde bağlantı kurmak için can atarlar.

 

Myth #7 – İçedönükler gariptir.

İçedönükler genellikle bireycidir. Kalabalığı takip etmezler. Kendi orjinal yaşam biçimleriyle değerlendirilmeyi tercih ederler. Kendilerini düşünürler ve bu yüzden genellikle standartlara meydan okurlar. Kararlarını popüler veya trend olan üzerine vermezler.

 

Myth #8 – İçedönükler ilgisiz ineklerdir(nerd).

İçedönükler öncelikli olarak ruha bakan kişilerdir, kendi düşünceleri ve duygularıyla yakından ilgilenirler. Bu etraflarında olan biteni takip etmekten aciz olduklarından değiltir, onlar için iç dünyaları çok daha teşvikkar ve faydalıdır.

 

Myth #9 – İçedönükler rahatlamayı ve eğlenmeyi bilmezler.

İçedönükler tipik olarak evlerinde ya da doğada rahatlarlar; kalabalık, halka açık yerlerde değil. Adrenalin veya macera bağımlısı değildirler. Beyinleri dopamin adi verilen sinir taşıyıcısına karşı fazla hassastır. İçedönükler ve dışadönüklerin baskın sinir yolları farklıdır.

 

Myth #10 – İçedönükler iyileşip dışadönük olabilirler.

İçedönükler "iyileşemezler" ve doğal mizaçlarına, insanlığa kattıklarına saygı duyulmasını gerekir. Aslında bakarsanız, yapılan bir araştırma (Silverman, 1986) içedönüklüğün IQ ile doğru orantılı olduğunu göstermiştir.

 

Çeviridir. Aceleye geldiği için doğru kelimeleri seçememiş, anlam bütünlüğünü bozan cümleler kullanmış olabilirim. Kusura bakmayın.

 

Kaynak: http://jerrybrito.org/post/6114304704/top-ten-myths-about-introverts

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

10. madde beni düşündürüyor... Gerçi içedönüklüğün bir rahatsızlıkmışçasına "iyileşmesi" fikri beni rahatsız eder ama dışa dönük taklidi yapabiliyor içe dönükler yeri geldiğinde... Kendimde gördüğüm kadarıyla 30 yaşı aştığında bu maddelerin tespitini zorlaştıracak kadar değişmiş olabiliyor insan...

 

Güzel paylaşım için teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

10. madde beni düşündürüyor... Gerçi içedönüklüğün bir rahatsızlıkmışçasına "iyileşmesi" fikri beni rahatsız eder ama dışa dönük taklidi yapabiliyor içe dönükler yeri geldiğinde... Kendimde gördüğüm kadarıyla 30 yaşı aştığında bu maddelerin tespitini zorlaştıracak kadar değişmiş olabiliyor insan...

 

Güzel paylaşım için teşekkürler.

 

Orada senin dediğini kastediyor aslında. İyileşecek bir durum olmadığını söylemeye çalışmış, haklısın.

 

Bu arada ben teşekkür ederim beğendiğinize sevindim :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

kötü birşey değildir bu durum.sağlam adımlarla ilerlemektir hatta.ama birazcık ortayı tutturabilmek gerekiyor.içe dönük bir insansanız ve duygularınızı-düşüncelerinizi paylaşıcak birisini bulamazsanız, hafiften psikomotor ajitasyon belirtileri görünür,eller yerinde durmaz, ayaklar sallanır,sallanır.öylece gider.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Çok güzel ve doğru bir yazı. Biraz da katkıda bulunmak isterim... Popüler bir psikolojik sınıflandırma sistemine göre insanlar;

 

İçe dönük ya da Dışa dönük

Sezgisel ya da Duyusal

Duygusal ya da Düşünsel

Esnek ya da Odaklı'dır...

 

Elbette, denge durumunda olan insanlar da vardır... İçe dönük insanların genelde sezgisel, duygusal ve esnek oldukları bilinir. İçe dönük ama duyusal, düşünsel ve odaklı kişiler de vardır tabii. İçe dönüklüğün doğası yazıda zaten güzelce açıklanmış. Sezgisellikten bahsetmek gerekirse; duyularıyla veri toplayan insanlara göre daha gelecek odaklı, hayalgücü ve deneyimleri ile veri toplayan kişiler sezgisel olanlardır. Duyusal insanlara oranla çok daha yaratıcıdırlar ve ortada hiçbir ipucu olmadan dahi çok doğru tespitlerde bulunurlar. ''Hayalgücü bilgiden önemlidir'' diyen Einstein da duyusal değil, sezgisel biriydi ve bu cümlesi çok barizce bunu ispatlıyor. Ayrıca, kendisinin hayalgücü ve yaratıcılık ile bilimde ilerlediği zaten bilinmektedir.

 

Duygusallığa gelince, bu durum ''duyguların esiri olmak'' dediğimiz durumdan farklıdır. Hayatta seçim yaparken kalbinin sesini dinleyen kişiler bu gruba girerler. Örneğin, çok kazanç sağlayacak bir mesleği tercih etmek yerine, daha az kazanç sağlayan ancak ARZU ETTİKLERİ mesleği seçerler. Bu kişiler fakir ölebilirler, fakat kesinlikle TATMİN OLMUŞ biçimde ölürler. Kısacası, hayatın tadını alırlar...

 

Son olarak esnekliğe gelirsek; bu eğilimdeki kişiler isteklerine sıkıca odaklanmayı elbette ki başarabilirler, fakat daha ziyade inat etmeyip başka başka, değişik yollar bulmayı tercih ederler. Zihinsel açıdan daha sağlıklı kalırlar...

 

Madem ki Einstein üzerinden örnek verdik, onunla devam edelim. Kendisi içe dönük, sezgisel, düşünsel ve esnek olarak tanımlanmıştır. Kısacası, yukarıda açıklanan eğilimlere göre tek farkı düşünsel olmasıdır. Belki de duygusal eğilimde olsaydı zekasını sanat alanında gösterecekti ve Da Vinci ile benzeşecekti... Fakat, dünya (her ne kadar insanların çoğu düzen bozucu olsa da) evrensel düzene göre hareket etmekte ve sanat öncüleri kadar bilim öncüleri de gereklidir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar içedönük varmış burda:D Çok saçma ya içe dönük insan diye bir gruplama mı olur, içe dönük insanlar ve özellikleri. öfff ne kadar seviyoruz farklılaşmayı, onlardan olmamayı. aman bizi ayıran birşey olsun da ne olursa olsun.ya içe dönük olalım ya dışa dönük olalım, ya girişken olalım ya çekingen olalım, ya zengin ya fakir, ya ruhlu ya ruhsuz ya bilim adamı ya sanatçı olalım, ya o ya bu olalım. illa ötekine benzemeyen bir yere sığmaya çalışalım. bu kadar içe dönük insan yaşıyorsa bu memlekette, niye hala bir adım ileri gidemiyoruz kardeşim o içe dönükler bir adam gibi bilim adına gelişme sağlasın bir üretim de bulunsun yapılmamış bir işin altında görelimde içe dönüklük kimliği bir işe yarasın..... saçmalık bunlar, arkadaşlar yokuş yukarı çıkıyorsanız, ve zemin son derece ıslaksa, düşersiniz. yada ıslak zeminde yokuş yukarı yürüyecek palet gibi yapışkan ayaklara sahip olursunuz yüz yıllar içinde evrimleşerek. tüm bu üstümüze geçirmeye çalıştığımız kavramlar, kimlikler,sıfatlar....ayaklarımızdaki evrimleşmiş paletlerden başka birşey değil. çünkü burada bu olmak zorundasınız zaten sosyal yapının sizi ittiği yer bu. böyle birtoplumda içe dönük olmak bir vasıf bir özellik yada bir fark değil.... son derece huzurlu bir dünyada yaşıyor olsaydık, içinize değil ötekine dönerdiniz düşüncelerinizi ruhunuzu kabiliyetlerinizi paylaşmak için, insan kendini yalnızca insan da tanır diye boşuna dememiş Goethe.... hiçbirimiz, bu duyduğumuz kimliklerden hiçbiri değilizdeğildikde, doğduğumuzda dwğildik. bunları sonradan öğrendik.... sadece birileri bu olmamız için zemini hazırladı hepsi bu. bir kişisel gelişim hikayesi olarak içe dönük yaşamanın sırrı sadece bir hkaye,bizim dışımızda bir şeyi sevmek arzusu.... bir model sadece.... ama bunlar yok. hiç kimse bunlardan herhangi birisi değil. beyin bile çözülememiş birşey bugün. nasıl olurda böyle kimlik gruplarına aldanırsınız anlamak güç açıckası. tabiki iq seviyesi yüksek insanlar kendi içine dönük olur. kendi iq seviyesine denk birini buldumu hiçde içe dönük falan olmaz. tencere kapak hikayesi bu tamamen. uygun zemin de herkes sosyalleşebilir, herkes dışa döner, eğer prsikiyatrik bir sorunu yoksa. psikiyatrik bir sorunu varsada o içe dönük değil başka birşeydir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar içedönük varmış burda:D Çok saçma ya içe dönük insan diye bir gruplama mı olur, içe dönük insanlar ve özellikleri. öfff ne kadar seviyoruz farklılaşmayı, onlardan olmamayı. aman bizi ayıran birşey olsun da ne olursa olsun.ya içe dönük olalım ya dışa dönük olalım, ya girişken olalım ya çekingen olalım, ya zengin ya fakir, ya ruhlu ya ruhsuz ya bilim adamı ya sanatçı olalım, ya o ya bu olalım. illa ötekine benzemeyen bir yere sığmaya çalışalım. bu kadar içe dönük insan yaşıyorsa bu memlekette, niye hala bir adım ileri gidemiyoruz kardeşim o içe dönükler bir adam gibi bilim adına gelişme sağlasın bir üretim de bulunsun yapılmamış bir işin altında görelimde içe dönüklük kimliği bir işe yarasın..... saçmalık bunlar, arkadaşlar yokuş yukarı çıkıyorsanız, ve zemin son derece ıslaksa, düşersiniz. yada ıslak zeminde yokuş yukarı yürüyecek palet gibi yapışkan ayaklara sahip olursunuz yüz yıllar içinde evrimleşerek. tüm bu üstümüze geçirmeye çalıştığımız kavramlar, kimlikler,sıfatlar....ayaklarımızdaki evrimleşmiş paletlerden başka birşey değil. çünkü burada bu olmak zorundasınız zaten sosyal yapının sizi ittiği yer bu. böyle birtoplumda içe dönük olmak bir vasıf bir özellik yada bir fark değil.... son derece huzurlu bir dünyada yaşıyor olsaydık, içinize değil ötekine dönerdiniz düşüncelerinizi ruhunuzu kabiliyetlerinizi paylaşmak için, insan kendini yalnızca insan da tanır diye boşuna dememiş Goethe.... hiçbirimiz, bu duyduğumuz kimliklerden hiçbiri değilizdeğildikde, doğduğumuzda dwğildik. bunları sonradan öğrendik.... sadece birileri bu olmamız için zemini hazırladı hepsi bu. bir kişisel gelişim hikayesi olarak içe dönük yaşamanın sırrı sadece bir hkaye,bizim dışımızda bir şeyi sevmek arzusu.... bir model sadece.... ama bunlar yok. hiç kimse bunlardan herhangi birisi değil. beyin bile çözülememiş birşey bugün. nasıl olurda böyle kimlik gruplarına aldanırsınız anlamak güç açıckası. tabiki iq seviyesi yüksek insanlar kendi içine dönük olur. kendi iq seviyesine denk birini buldumu hiçde içe dönük falan olmaz. tencere kapak hikayesi bu tamamen. uygun zemin de herkes sosyalleşebilir, herkes dışa döner, eğer prsikiyatrik bir sorunu yoksa. psikiyatrik bir sorunu varsada o içe dönük değil başka birşeydir.

 

Ohh baya doluymuşsun :))

Yazı çok güzel ellerine sağlık adramelech :) Özellikle içedönük insanlara yönelik yapılan sen çekingensin,o pek konuşmaz gibi yargılara iyi bir cevap niteliğinde(ilgili kişilerin böyle yargılanmaktan pek hoşlanmadığını zannediyorum),öte yandan içe dönük insanlara kendini tanımlama için güzel bir rehber olmuş.

 

Ayrıca buna benzer bir durum sosyal fobi olabilir,sebepsiz yere kendini toplumdan soyutlamaktır.2 kutu paxil + terapiyle hayatınız çok güzel olabilir diye duymuştum:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ne kadar içedönük varmış burda:D Çok saçma ya içe dönük insan diye bir gruplama mı olur, içe dönük insanlar ve özellikleri. öfff ne kadar seviyoruz farklılaşmayı, onlardan olmamayı. aman bizi ayıran birşey olsun da ne olursa olsun.ya içe dönük olalım ya dışa dönük olalım, ya girişken olalım ya çekingen olalım, ya zengin ya fakir, ya ruhlu ya ruhsuz ya bilim adamı ya sanatçı olalım, ya o ya bu olalım. illa ötekine benzemeyen bir yere sığmaya çalışalım. bu kadar içe dönük insan yaşıyorsa bu memlekette, niye hala bir adım ileri gidemiyoruz kardeşim o içe dönükler bir adam gibi bilim adına gelişme sağlasın bir üretim de bulunsun yapılmamış bir işin altında görelimde içe dönüklük kimliği bir işe yarasın..... saçmalık bunlar, arkadaşlar yokuş yukarı çıkıyorsanız, ve zemin son derece ıslaksa, düşersiniz. yada ıslak zeminde yokuş yukarı yürüyecek palet gibi yapışkan ayaklara sahip olursunuz yüz yıllar içinde evrimleşerek. tüm bu üstümüze geçirmeye çalıştığımız kavramlar, kimlikler,sıfatlar....ayaklarımızdaki evrimleşmiş paletlerden başka birşey değil. çünkü burada bu olmak zorundasınız zaten sosyal yapının sizi ittiği yer bu. böyle birtoplumda içe dönük olmak bir vasıf bir özellik yada bir fark değil.... son derece huzurlu bir dünyada yaşıyor olsaydık, içinize değil ötekine dönerdiniz düşüncelerinizi ruhunuzu kabiliyetlerinizi paylaşmak için, insan kendini yalnızca insan da tanır diye boşuna dememiş Goethe.... hiçbirimiz, bu duyduğumuz kimliklerden hiçbiri değilizdeğildikde, doğduğumuzda dwğildik. bunları sonradan öğrendik.... sadece birileri bu olmamız için zemini hazırladı hepsi bu. bir kişisel gelişim hikayesi olarak içe dönük yaşamanın sırrı sadece bir hkaye,bizim dışımızda bir şeyi sevmek arzusu.... bir model sadece.... ama bunlar yok. hiç kimse bunlardan herhangi birisi değil. beyin bile çözülememiş birşey bugün. nasıl olurda böyle kimlik gruplarına aldanırsınız anlamak güç açıckası. tabiki iq seviyesi yüksek insanlar kendi içine dönük olur. kendi iq seviyesine denk birini buldumu hiçde içe dönük falan olmaz. tencere kapak hikayesi bu tamamen. uygun zemin de herkes sosyalleşebilir, herkes dışa döner, eğer prsikiyatrik bir sorunu yoksa. psikiyatrik bir sorunu varsada o içe dönük değil başka birşeydir.

 

Sevgili felidae,

 

Basit biçimde özetlersek, ''sizlerin farklılaşma merakı var, ama benim yok'' demeye getirerek kendi kendini farklılaştırmış olmuyor musun?

 

Bir de şöyle demişsin: ''Bu kadar içe dönük insan yaşıyorsa bu memlekette, niye hala bir adım ileri gidemiyoruz kardeşim o içe dönükler bir adam gibi bilim adına gelişme sağlasın bir üretim de bulunsun yapılmamış bir işin altında görelimde içe dönüklük kimliği bir işe yarasın.....''

Nazik görünümüm altında ben gerçekten öyle kaba biriyim ki, dürüst olmak gerekirse bunu okuduğumda içimde seni tokatlama arzusu belirdi. Kaç yaşındasın bilmiyorum, bu yaşına dek neler yaşadın bilmiyorum; ama tüm yaşantına saygı duymakla birlikte nasıl böylesine herşeyden habersiz, adeta bir kutu içerisinde bugünlere gelmişsin aklım almıyor... Sormak istiyorum yine de... Sen bu memleketi herkese HAK VEREN bir yer mi sanmaktasın? Yeteneğin olsun yeter ki, bu memleket nasılsa değerlendirir(!) öyle mi? Üstteki cümlenden bu anlam çıkıyor, farkındasındır... Bu ülkede çoğu kişi yaşam hakkı bile bulamazken, kadınlar öldürülürken, insanlar azıcık ücretler için deli gibi çalışırken; sorarım... sadece istek duymak yetiyor mu o gelişimi sağlamak için yetenekleri değerlendirmek konusu üzerine? Bu ülkede çok sayıda çok yetenekli insan var, ama kendilerinin ELİNDEN TUTULMADIĞI için biz onları TANIMIYORUZ BİLE... Nasıl olur da bu durumun farkında olamayıp böyle bir yazı yazarsın, anlayamıyorum...

 

Herkes ve herşey bütündür; ancak ayrı ayrı eşsizdir. Toprak, suyu tutar; su, havaya değer; hava, güneşi kucaklar. Hepsi bağlantılıdır; ama her biri de FARKLIDIR... Sevgili felidae, bu koyun sürüsü psikolojisinden kurtul lütfen. Elbette ki herkes farklılaşmak ister; bu doğalarında vardır. Bu, evrensel bir gerekliliktir. Hepimiz farklı oluruz ve ancak BU ŞEKİLDE birbirimizi bütünleriz. Kimimiz su, kimimiz ateştir. Böylece bütünleşiriz... Tekrar altını çiziyorum: Sen bile bu sürü psikolojisini buradaki diğerlerine karşı savunurken, kendini farklılaştırmıyor musun? Demek ki, bu senin de doğanda var. Demek ki farklı olmak doğamız. Fakat, şu işe bak... farklı olmak aynı zamanda ORTAK NOKTAMIZ... Hepimiz farklıyız, işte bu ortak noktamız bizi bir bütün yapmakta... Ayrıca, özgürüz de ve istersek kendi kendimizi yaratabiliriz. Bizim için önceden hazırlanmış olan o zeminlere etkilenmeden basabilir ve zor bile olsa bir gün kendi zeminimizi yaratabiliriz.

 

Bundan böyle kendine karşı daha dürüst olman dileğiyle, sevgiler...

 

Not: İnan bana ben insanlara azıcık bile olsa yardım etmek için çok çabaladım, ama doğduğum bu yerde şu ana dek olmadı. Başka bir yerde doğmuş olsaydım daha kolay olacaktı biliyorum, ama artık zaten önemi yok. Her yerin, buranın da kendine özgü güzellikleri var.

Marilima tarafından düzenlendi
Devrik bir cümle düzenlendi.
Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Marilima sende kaç yaşındasın bende pek bilmiyorum..herkes ve herşey bütündürdür,demişşsin FARKLIDIR demişssin haklısın sorun şu ki arkadaşın yazdıgı yazıyı bütün olarak algısaydın,belki anlam getirebilrdin,bilemem,"burası paylaşım sitesidir herkesin kendine ait fikirleri ve düşünceleri var yukarıdaki sözlerinle asıl sen insanları bir kalıba sokmaya çalışıyorsun,sen anlam getir veya getirme,burda herkes senin gibi düşünmek zorundada değil.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili felidae,

 

Basit biçimde özetlersek, ''sizlerin farklılaşma merakı var, ama benim yok'' demeye getirerek kendi kendini farklılaştırmış olmuyor musun?

 

Bir de şöyle demişsin: ''Bu kadar içe dönük insan yaşıyorsa bu memlekette, niye hala bir adım ileri gidemiyoruz kardeşim o içe dönükler bir adam gibi bilim adına gelişme sağlasın bir üretim de bulunsun yapılmamış bir işin altında görelimde içe dönüklük kimliği bir işe yarasın.....''

Nazik görünümüm altında ben gerçekten öyle kaba biriyim ki, dürüst olmak gerekirse bunu okuduğumda içimde seni tokatlama arzusu belirdi. Kaç yaşındasın bilmiyorum, bu yaşına dek neler yaşadın bilmiyorum; ama tüm yaşantına saygı duymakla birlikte nasıl böylesine herşeyden habersiz, adeta bir kutu içerisinde bugünlere gelmişsin aklım almıyor... Sormak istiyorum yine de... Sen bu memleketi herkese HAK VEREN bir yer mi sanmaktasın? Yeteneğin olsun yeter ki, bu memleket nasılsa değerlendirir(!) öyle mi? Üstteki cümlenden bu anlam çıkıyor, farkındasındır... Bu ülkede çoğu kişi yaşam hakkı bile bulamazken, kadınlar öldürülürken, insanlar azıcık ücretler için deli gibi çalışırken; sorarım... istemek yetiyor mu o gelişimi sağlamak için yetenekleri değerlendirmek? Bu ülkede çok sayıda çok yetenekli insan var, ama kendilerinin ELİNDEN TUTULMADIĞI için biz onları TANIMIYORUZ BİLE... Nasıl olur da bu durumun farkında olamayıp böyle bir yazı yazarsın, anlayamıyorum...

 

Herkes ve herşey bütündür; ancak ayrı ayrı eşsizdir. Toprak, suyu tutar; su, havaya değer; hava, güneşi kucaklar. Hepsi bağlantılıdır; ama her biri de FARKLIDIR... Sevgili felidae, bu koyun sürüsü psikolojisinden kurtul lütfen. Elbette ki herkes farklılaşmak ister; bu doğalarında vardır. Bu, evrensel bir gerekliliktir. Hepimiz farklı oluruz ve ancak BU ŞEKİLDE birbirimizi bütünleriz. Kimimiz su, kimimiz ateştir. Böylece bütünleşiriz... Tekrar altını çiziyorum: Sen bile bu sürü psikolojisini buradaki diğerlerine karşı savunurken, kendini farklılaştırmıyor musun? Demek ki, bu senin de doğanda var. Demek ki farklı olmak doğamız. Fakat, şu işe bak... farklı olmak aynı zamanda ORTAK NOKTAMIZ... Hepimiz farklıyız, işte bu ortak noktamız bizi bir bütün yapmakta... Ayrıca, özgürüz de ve istersek kendi kendimizi yaratabiliriz. Bizim için önceden hazırlanmış olan o zeminlere etkilenmeden basabilir ve zor bile olsa bir gün kendi zeminimizi yaratabiliriz.

 

Bundan böyle kendine karşı daha dürüst olman dileğiyle, sevgiler...

 

Not: İnan bana ben insanlara azıcık bile olsa yardım etmek için çok çabaladım, ama doğduğum bu yerde şu ana dek olmadı. Başka bir yerde doğmuş olsaydım daha kolay olacaktı biliyorum, ama artık zaten önemi yok. Her yerin, buranın da kendine özgü güzellikleri var.

 

Eğer okuduklarını anlamlandırabilme kabiliyetine sahip olsaydın bana dair yazdıklarınla taban tabana zıt şeylerden bahsetmediğimi fark edip. aynı fikri benimle başka cümleler üzerine tartışmaya çalışmazdın. Ben farklıyım şöyleyim böyleyim diye bir iddiam isteğim yok, sadece buradaki insanlara bu tür konular altındaki insanlara, kimsenin aslında birbirinden bir farkı olmadığını bugün özellik sandığınız pek çok şeyin sosyolojik koşullar altında üstünüze damgalandığını söyledim. bilmem bunları algılayabildin mi yazdıklarımdan... Eğer giderek yozlaşan ve kirlenen bir dünyanın bir parçasıysan senin tek farkın dürüst ve güvenilir bir kişiliğe sahip olmandır. ne yazık ki hiçbirşeyi göremeyip o kutuların içinde yaşayan insanlar, bu vahşi sistemin onlara yüklediği hırs ve egonun altında ordan oraya savrulan, tam da olması bekleneni gerçekleştiren insanlardır. bir kutu dediğim kendi dünyandan ibaret de değil üstelik, hepimizin içinde yaşadığı bu dünyada senin görmen için itildiğin dünyadan ibaret yani bu, kendi içinde sonsuz bir kutu.insanlar bir diğerini unuttular, sürekli farklı sıfatlarla birilerinden kendini üstün görmeye çalışmak egoizmin en büyük getirisi....Daha ne olmasını bekliyebiliriz ki bir dünyanın yaşanmaz bir hal alması için? Birilerine yardım edebilirsin, birilerine yardım etmek tatminini( bu lafımı iyi algıla) BİRİLERİNE YARDIMDA BULUNMAK TATMİNİNİ yaşamak zorunda kaldığımız bir dünyada,bu bile ötekileşmedir. Aynı dünyanın içinde eşit yaşayamadıktan sonra, ben tokken dünyanın öbür ucu yada sokağımın başında biri aç yaşadıktan sonra, benim kime benzediğimin yada ne kadar herkesden farklı olduğumun hiç bir anlam ve önemi kalmaz.Eğer herkesin eşit hak hukuk özgürlük ve yaşam haklarına sahip olduğu bir düzen de bir farkınızı ortaya koyabiliyorsanız, o zaman siz farklısınızdır. Ama böyle bir düzende nerenizi yırtarsanız yırtın, en önemli farkınızın bile hiçbir değeri yok. Çünkü o sizin gerçekten sahip olduğunuz ayırt edici özellik değil, o size kodlanmış bir özellikten başka birşey değil. Siz insanın tüm doğasına uygun yaşadığı biçimde kim olacağınızı bilemeyenlersiniz. bende öyle. hiçbirimiz düzgün bir sistemin içinde neye dönüşeceğimizi bilemeyiz. şuan ki sistemde buna dönüştünüz, bu fark değil, bu size ait birşey değil...bu dışardan direk yada indirek şekilde yapılmış yüz yıllar boyu sürmüş bir müdehale. neye dönüştüğünün bir önemi yok, içine kapanabilirsin, böyle bir yaşam düzeninde bir başkasına kapanacak kadar samimiyet bulmak da zor üstelik, anlaşılmak,anlamak zor. Tüm bu olup bitenlere durup biraz baktığın da anlarsın ki, sen hiçbirşey değilsin. Hiçbirşey olamamakdan deli gibi insanların korkmasının sebebi, insanlara zorla birşey olmak zorunda olduklarının öğretilmesi. Ama hiçbirşey olmamak, o kadar da kötü birşey değil. Ben kimseden farklı değilim, beni senden yada bir başkasından ayırt eden bir özelliğe sahip değilim, farklı olan kuşlar, ben kuşlardan farklıyım mesela, uçabilen o kuşlardan farklıyım yada onlardan benden farklı, yada bir çita benden farklı, ama sen benden farklı değilsin. olamazsında. kimse kimseden farklı olamaz. Gerçek bir fark görmek istiyorsan, o köylerine daha ışık götürülememiş çocukları bizlerle aynı koşullarda yaşayan birer birey haline getirdiğinde, kimsenin kimseden eşitlik namına bir farkı kalmadığında, ortaya çıkan özelliklerindir. Bunu da bilemeyiz. asla iddia edemem ki o çocuklar benimle aynı koşullar üstünde yetiştiklerinde ben onlardan zeki, yetenekli ve farklı olacağım. bunu kimse de iddia edemez.Farklarınızdan konuşmak için uygun bir zeminde değiliz.Bu sadece birinin bir diğerine üstün gelme çabası....ama bu sadece boş bir uğraş. içe kapanıklar ne yer ne içer ne konuşur onlara nasıl yaklaşalım palavralarıyla hayatınıza renk kattığınızı kişiliğinizi farklılaştırdığınızı düşünebilirsiniz. Ama bunlar yok. Bunlar düpedüz saçmalıktan ibaret....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili felidae,

 

Şunu belirtmem lazım ki; okuduklarımı anlamlandırma kabiliyetine sahip olmadığımı iddia edene kadar, kendin hakkında ''belki de yeterince düzgün anlatamamış olabilirim'' diyebilseydin, kendini daha bir yüceltmiş olacaktın. Örneğin, ben de o yazıyı yazarken epeyce yorgundum ve bazı düşük (kelime dizilimi bakımından) cümlelerim olmuş, birazdan düzeltebilirim. Açıkçası, ilk yazındaki üslup ile şimdiki arasında çok ciddi bir fark var... İlkinde yer alan ''Öf; aman ya; saçmalık bunlar...'' ve benzeri ifadeler yüzünden kendini yeterince berrak biçimde dışa vuramamışsın... Bununla birlikte, şimdiki yazını çok beğendim ve bu şekilde düşünmene de memnun oldum. Umarım ki yazıların arasındaki farkı görebilir ve bu konuda bana biraz anlayış gösterebilirsin...

 

İnsan, anlaşılamadığında kendini ifade etme konusunda daha da bir başarılı olur. İkimiz için de böyle oldu diyebiliriz. Şu söylediğin çok doğru; aslında hiçbir şey olmamak korkutucu değil, hatta en özgür ve en rahat durum bu. Hatta, herşey olmanın tek yolu bu... Açıkçası, ben de bunu anlatmaya çalıştım; ''İstediğin kadar farklı ol, NASILSA herkesle ve herşeyle bütünsün, önemi yok'' demek istedim. Bunu ben de çok anlatamamış olabilirim elbette. Yine de belirttiğim gibi kendini çok daha güçlü bir biçimde ifade etmişsin ve düşüncelerinin böyle olması bana da umut verdi. Eminim ki senin gibi düşünenler olduğu sürece bu dünya için hala bir umut var...

Sevgiler...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...