Jump to content

Maji-Secilen Insanlar


nevermore

Önerilen Mesajlar

Seçilen İnsanlar Nasıl Seçilir?

 

 

Burada her şeyden önce sorgulanması gereken, Dünya dışı varlıkların insanlara sahip oldukları bilgileri neden verdikleridir. Bunu anlamak için “Evrensel Bütünlük” ilkesini anlamış olmak gerekmektedir.

 

Tüm evren tektir. Yani tüm evren tek bir parçadır ve evrendeki her şey bu bütünün parçalarıdır. Bu parçalardan bir kısmı gelişmiş, bazıları ise gelişme aşamasındadır. Gelişim tümüyle düşünsel anlamdadır ve Dünya’nın dışında yaşamlarını sürdüren varlıklar, sahip oldukları görev doğrultusunda sahip oldukları “Evrensel Sırları” insanlarla paylaşmaktadırlar.

 

Dünya dışı varlıkların Dünya’yı ziyaret etmelerinin en önemli nedeni olan bilgi paylaşımı, yalnızca «önceden belirlenen» insanlarla gerçekleştirilir. Onlar, bu üstün akıl sahibi varlıklarla irtibat kurabilecek akıl kapasitesine sahip olmayan insanlarla vakit kaybetmektense, bu kapasiteye sahip insanları seçerek Dünya’nın gidişatına olumlu yönde müdahale ederler. Bunu da, daha önce de belirttiğimiz gibi, kendi bireysel istekleri ile değil; tümüyle kendilerine verilen «görevler» doğrultusunda gerçekleştirirler.

 

İlk bakışta bu tüyler ürpertici bir gerçek gibi gözükebilir. Özgür iradesi elinden alınmış insanların Dünya’nın gidişatının yönlendirilmesinde maşa olarak kullanıldıkları düşünülebilir. Ancak, gerçek bu değildir. İnsan, ilkel benliğinin esiri olarak çok fazla hata yapmaya yatkın bir varlıktır. Bu nedenle kendisinden üstün varlıklar tarafından eğitilmeye muhtaçtır.

Dünya dışı varlıklar söz konusu olduğunda, toplum, onlarla irtibat kurduğunu söyleyen insanlardan hemen «bunu bilimsel olarak kanıtlamalarını» ister. Fakat başta da belirttiğimiz gibi Dünya dışı varlıklar kesinlikle herkesle iletişim kurmazlar. Ve ortaya çıkıp “Biz X gezegeninden gelen üstün akıl sahipleriyiz.” şeklinde bir basın toplantısı düzenlemezler. Yerine getirmek zorunda oldukları görev doğrultusunda daha önceden çok dikkatli bir elemenin ardından seçilmiş insanlarla irtibat kurarlar. Bu insanlar aşağıdaki kriterler göz önünde bulundurularak seçilir:

 

 

 

1. Yüksek Zeka Kapasitesi

 

Dünya dışı varlıklar, iletişim kuracakları insanları seçerken ilk olarak o insanın zeka kapasitesini önemserler. Eğer bireysel amaçlı eğitim söz konusu ise sadece zekanın çok yüksek olması bile bir insanın seçilmesi için yeterli olabilmektedir. Ancak eğitilecek kişi “Yönlendirici” konumunda olacaksa sadece yüksek zekaya sahip olması seçilmesi için yetmemektedir.

 

2. Düşünsel Olgunluk

 

En önemli ikinci seçim kriteri ise düşünsel olgunluktur. Yüksek zeka sahibi birçok insan düşünsel olgunluğa erişememiş, kainatın yaradılış amacını anlayamamıştır. İletişim sırasında aktarılacak bilgileri kavrayabilmek için zekanın yanı sıra düşünsel olgunluğa erişmiş olmak da çok önemlidir.

 

3. Etkileyici İkna Kabiliyeti

 

Dünya dışı varlıklar,verdikleri bilgilerin, insanlar tarafından diğer insanlara da aktarılmasının gerekliliği nedeniyle, iletişime geçecekleri insanlarda etkileyici bir ikna kabiliyeti bulunmasını isterler. Verdikleri bilgilerin diğer insanlara da öğretilerek o insanların da kurtuluşa doğru ilerlemeleri temel amaç olduğu için ikna kabiliyeti oldukça gerekli bir özelliktir.

 

 

Bu 3 temel özelliğin haricinde verilecek olan eğitime ve seçilen insanın Dünya’daki görevlerine göre farklı birçok seçim kriteri vardır. Ancak bu 3 özelliği aynı anda barındıran insanları topladığınızda bile Dünya nüfusunun sadece %0,1’ini geçmeyecektir. Bu, aynı zamanda, neden tüm halkla iletişim kurmadıklarının da cevabıdır. Normal halk kitleleri ile kurmaya kalkışacakları bir iletişim çok büyük bir ihtimalle halk üzerinde «dehşet verici» bir paniğe neden olacaktır. Dünya dışı varlıkların amacı, insanları paniğe sürükleyerek herkesi korkutmak ve Dünya’yı ele geçirmek değildir. Bu sadece ilkellikten bir türlü kurtulamamış insanların isteği olabilir. Bu nedenle, Dünya dışı varlıklar seçmiş oldukları insanlara «Evrensel Bilgiler» verirler ve bu bilgileri verdikleri insanları da bu bilgilerin bir bölümünü diğer insanlara açıklamakla görevlendirirler. Böylece, doğrudan Dünya dışı varlıklar ile iletişim kurmak için yetersiz seviyede olan insanlar da bu bilginin bir kısmından da olsa faydalanabilirler.

 

Bunların dışında, insanların daha iyi yaşamlara kavuşabilmesi için Dünya’da çoğu zaman önemli değişimler gerekmektedir.Dünya dışı varlıklar, Dünya’nın gidişatına kesinlikle doğrudan müdahale etmezler. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere seçilen insanların en yeteneklilerini ayırarak onlara Dünya’nın gidişatını etkileyebilecek bilgiler verirler. Dünya tarihi bu şekilde gerçekleşmiş birçok olaya tanıklık etmiştir. Bir anda ortaya çıkan basit insanlar, bir anda Dünya’nın tüm gidişatını değiştirirler. Acaba bunu kendi kişisel bilgi ve becerileri ile mi yaparlar yoksa Dünya dışı varlıkların kendilerine verdiği bilgileri kullanarak mı? Sorunun cevabını görmek isteyenler, Dünya tarihine göz atmalıdır. Geçmişte,insan bilgi ve yeteneğini fazlasıyla aşan birçok “insan” Dünya’nın kaderini değiştirmiştir.

alıntı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Forumda ki bir çok konuda genelde anlamlar karıştırılıyor , mesela bedensiz varlıklar , nefilim varlıklar .Onlarla iletişim kurmak , yada kurulacak iletişimde anlaşma sağlamak adına verilecek sözler vs vs .

Siteye üye olduğumdan itibaren hep söylediğim yazdığım bir nokta var , meditasyon yapın . . Farkındalıgınizi geliştirin . Işte bunu söylememin amacı yukarıda ki yazıda gayet güzel açıklanmış .

Umarım herkes okur ve soruların cevabını bulabilir :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

senin eğitimin onun anlaşmasıdır zaten :thumbsup:

 

Bu varlık ne olursa olsun, seninle bir çeşit beraber çalışmaya geldiği zaman zaten şunu yap diye bir talepte bulunmuyor anlamadığım kadarıyla değil mi? Yani, dediğiniz gibi önemli olan senin bunu ne kadar önemsemen, öğrenmen, belli kısmını insanlara aşılaman ve onunla aranızdaki iletişimde ne kadar başarılı olduğun?

 

Asıl olay buna gerçekten layık olduğunu anlaması. Hatta belli bir noktada bilgiye aç olan yanını da belirtmen. Başıma gelen bazı şeylerden anladığım bu. Bazıları bunu varlığı kullanma yada varlık tarafından sömürülme (!) olarak yüzeysel şekilde sunsa bile asıl gerçek bir tür usta-çırak, öğrenci-öğretmen, zaman zaman da belki bir çeşit ortak olmak durum aslında. Senden verdiğin bilgiyi geliştirmeni, hatta bilgi talebini bile bekliyorlar gibi geliyor bazen bana.

 

En başta da tam olarak tarafını seçmeni bekliyorlar. Zira bu iç özelliğe hakim olunsa bile hiçbir varlık daha yolunu seçmemiş, seçildiğini keşfetmemiş (aslında onlar ufaktan mesaj vermeye ve gittikçe mesajı şiddetlendirmeye yöneliyorlar ama bazıları bunu hiç anlayamıyor) olan bir insanla muhattap olmaz benim kanaatim.

 

Ve bazı şeyleri farkedince anlıyorsun ki, aslında bir çeşit olaylar hep ya bir şekilde sınavmış. Bazı kararların, hayata o devrede girip çıkan insanların (ki bir kısmı da tesadüfen farkediliyor ki bu konuda paylaşım yapılabilecek insanlarmış) hep bir nedeni varmış.

 

Anladıklarım doğru sanırım değil mi?

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bu varlık ne olursa olsun, seninle bir çeşit beraber çalışmaya geldiği zaman zaten şunu yap diye bir talepte bulunmuyor anlamadığım kadarıyla değil mi? Yani, dediğiniz gibi önemli olan senin bunu ne kadar önemsemen, öğrenmen, belli kısmını insanlara aşılaman ve onunla aranızdaki iletişimde ne kadar başarılı olduğun?

 

Asıl olay buna gerçekten layık olduğunu anlaması. Hatta belli bir noktada bilgiye aç olan yanını da belirtmen. Başıma gelen bazı şeylerden anladığım bu. Bazıları bunu varlığı kullanma yada varlık tarafından sömürülme (!) olarak yüzeysel şekilde sunsa bile asıl gerçek bir tür usta-çırak, öğrenci-öğretmen, zaman zaman da belki bir çeşit ortak olmak durum aslında. Senden verdiğin bilgiyi geliştirmeni, hatta bilgi talebini bile bekliyorlar gibi geliyor bazen bana.

 

En başta da tam olarak tarafını seçmeni bekliyorlar. Zira bu iç özelliğe hakim olunsa bile hiçbir varlık daha yolunu seçmemiş, seçildiğini keşfetmemiş (aslında onlar ufaktan mesaj vermeye ve gittikçe mesajı şiddetlendirmeye yöneliyorlar ama bazıları bunu hiç anlayamıyor) olan bir insanla muhattap olmaz benim kanaatim.

 

Ve bazı şeyleri farkedince anlıyorsun ki, aslında bir çeşit olaylar hep ya bir şekilde sınavmış. Bazı kararların, hayata o devrede girip çıkan insanların (ki bir kısmı da tesadüfen farkediliyor ki bu konuda paylaşım yapılabilecek insanlarmış) hep bir nedeni varmış.

 

Anladıklarım doğru sanırım değil mi?

 

Evet doğru. Öncelikle tarafınızı seçmelisiniz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca seçilen insanların ayrı bölgelerden ve ayrı türlerden olması da bilgisel çeşitlilik ve bunun önemini arttırmakta.Seçilen kişileri başka birileri seçmez.Tanrıda seçmez.Sadece evren seçer.Bu aynen şuna benzer.Siz ne kadar astral seyahat denemesi yapsanız da eğer evren sizi buna hazır görmüyorsa,astral seyahate istesenizde çıkamazsınız (gibi).Babamda bunlardan biriydi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden bir kesim insan, insan zekasını yetersiz bulmaktadır ki, insanları küçük görmek ve daha büyük bir zeka ile yönlendirilmesini istemek bana göre yanlıştır, ne yani bir dönem dünyayı değiştirmiş kişiler aptal insanlarmıydı, nereden biliyorsunuz onların zekasını? bana göre tarihti yapılmış her yeniliği ve gelişimi insanlar zekaları ile rahatça yapabilirler, böyle irtibatlarla yönlendirilmeleri en azından bazı şeyleri başarmış insanların iletişim kurmuş olması bence o insanlara hakarettir.... tabi bu düşünceyle ben seçilmeye layık biri değilim sonuçu çıkıyor ama ben insan olarak evrende yaratıcı dışında benden daha üstün bir varlık olduğuna inanmıyorum... ki tabi bu benim inancımdır ve konuda karşıt bir düşünce olsun istedim...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden bir kesim insan, insan zekasını yetersiz bulmaktadır ki, insanları küçük görmek ve daha büyük bir zeka ile yönlendirilmesini istemek bana göre yanlıştır, ne yani bir dönem dünyayı değiştirmiş kişiler aptal insanlarmıydı, nereden biliyorsunuz onların zekasını? bana göre tarihti yapılmış her yeniliği ve gelişimi insanlar zekaları ile rahatça yapabilirler, böyle irtibatlarla yönlendirilmeleri en azından bazı şeyleri başarmış insanların iletişim kurmuş olması bence o insanlara hakarettir.... tabi bu düşünceyle ben seçilmeye layık biri değilim sonuçu çıkıyor ama ben insan olarak evrende yaratıcı dışında benden daha üstün bir varlık olduğuna inanmıyorum... ki tabi bu benim inancımdır ve konuda karşıt bir düşünce olsun istedim...

 

Katılıyorum.

hem İnsanlar arasında hem de insan-insan dışı canlılar arasında sen üstünsün zekisin veya aptalsın gerisin gibi bir sınıflandırmanın olması hoş değil ama böyle bir ayrımın temelde olup olmadığını bilemiyorum.

İletişime geçmek için farklı sebebler de olabilir dna yapısı, gen dizilimi, karakteristik öz. bilinç, olayları kavrayabilme ve konumdanda kaynaklanabilir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Neden bir kesim insan, insan zekasını yetersiz bulmaktadır ki, insanları küçük görmek ve daha büyük bir zeka ile yönlendirilmesini istemek bana göre yanlıştır, ne yani bir dönem dünyayı değiştirmiş kişiler aptal insanlarmıydı, nereden biliyorsunuz onların zekasını? bana göre tarihti yapılmış her yeniliği ve gelişimi insanlar zekaları ile rahatça yapabilirler, böyle irtibatlarla yönlendirilmeleri en azından bazı şeyleri başarmış insanların iletişim kurmuş olması bence o insanlara hakarettir.... tabi bu düşünceyle ben seçilmeye layık biri değilim sonuçu çıkıyor ama ben insan olarak evrende yaratıcı dışında benden daha üstün bir varlık olduğuna inanmıyorum... ki tabi bu benim inancımdır ve konuda karşıt bir düşünce olsun istedim...

 

Burada insan zekasından üstün olabilecek zekaların da varlığından bahsediliyor. İnsanların da gelişerek bu gelişkin varlıklardan tebliğler ve rehberlikler alabileceğinden, herkesin zeka ve kavrama becerilerinin de bu kadar gelişmemiş olduğundan bahsediliyor. Sanırım buna hiç birimizin itirazı yok? Her insan aynı ölçüde zeki, yüksek kapasiteli ve anlama becerisine sahip değildir. Dışardan müdahale eden yüksek zekaların da bunlarla vakit harcamadığından bahsediliyor.

 

Yaratan-Yaratılan kavramları karşılaştırınca, kavramsal düzeyde elbette hiç bir yaratılan bir diğerinden üstün değil, her biri yaratılandır. Ama ne yazık ki bu kadar basit değil olay, siz de biliyorsunuzdur. Herkes işçidir ama kimileri tuvalet temizler, kimileri tuvaleti temizleme görevi verir, kimileri tuvaleti temizleme görevi verme yetkisi verir ve liste böyle uzar. Ama en nihayetinde bunlardan her biri işçidir. Tutup da ''Yaratıcıdan başka benden üstün varlık yok!'' demek biraz ütopik kaçmıyor mu sizce de? Kavramsal olarak, evet yok! Ama bunun dışında kabul etmek ''zorundayız'' ki yaratılışta bizden ileri olan, daha zeki, daha gelişmiş ve daha yüksek kapasiteye sahip olan yaratılmışlar olması durumu söz konusu. Bu durum da insan zekasının geriliğinden değil, insanın yaşadığı realiteden kaynaklanıyor. Madde ve maddesel kuralların hüküm sürdüğü bir realite ile, bu kurallardan ve kanunlardan arınmış ve yoksun olan bir realite arasındaki farkı eminimki herkes tarafından anlaşılırdır. Bizler, maddenin esareti ve kanunları altında yaşayan ve bu kanunlara esir düşmeden yaşamaya çalışan varlıklarız. Bu bizi, ne yazık ki, belki de ne mutlu ki, diğer varlıklardan rehberlik alma durumunda bırakıyor. Bu rehberliği alırken de aşağılık kompleksi biraz konu dışı kalmalı. Onların var olmasının amacı rehberlik vermek ve kendilerince tekamül etmeye devam etmek, onların rehberlik vermesinin amaç haline gelmesinin sebebi bizim varlığımız ve tekamül sürecimiz. Bu durumda onların rehberliği ve bizim varlığımız, kopamaz bağlar halinde. Bir gün biz olmadığımızda, onların da olmasına gerek kalmayacak. Bir gün onlar olmazsa, bizim de olamamız geremeyecek. Bütünün parçaları her zaman bütüne varmak için mücadele eder. Dişli çarklar halinde gidiliyor kısacası. Çarkların dişlerinden birinin eksikliği sistemi aksatır, ve benim inancım(ayrıca bir çok ruhsal kişinin de inancıdır sanırım); bu sistemin mükemmel işlediği ve çarkların sürekli eksiksiz döndüğü yönündedir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bakın benim anlatmak istediğim bu daha zeki varlıklar bizlere birşeyler öğretip gelişmemizi sağladığı mantığının yanlış olduğudur... böyle birşey söz konusu değildir, insan beden bakımından fizik aleme kısılmış kendi zihninin oyunlarına bile esir olmuş bir varlık olabilir, bedensel açıdan bazı insanlar gerek çevresel koşullar gerekse kendi üşengeçliği yüzünden zeka olarak geri kalıyor olabilir ama sonuç olarak benim bahsettiğim konu beden değil ruhtur ve bu ruh bakımından insandan daha üstün bir varlık yoktur, irade sahibi varlıklar bizden üstün değildir ve irade sahibi olmayan varlıklar bizlere hizmet eder ki bu senin rehber varlıklar dediğin bölüm oluyor... benim anlatmak istediğim böyle varlıklar tarafından seçilmiş gibi bir durumun mümkün olmadığıdır, kriterler tamamen insan uydurmasıdır ve böyle şeyler yaşadığını düşünen insanlar, veya rehberleri ile iletişim kuran insanlar kendilerini diğer insanlardan zeki veya ikna kabiliyeti daha yüksek olarak görmemelidir çünkü böyle bir seçilmişlik yoktur...

 

rehber varlıklar konusunda sizlere kesinlikle katılırım, onlar bize destek olur, yol gösterir, korur ve bizi gözler ama bu bizden üstün olduğu için değildir, belki sizler onları üstün görebilirsiniz ama onlar siz üstün olduğunuz için size rehber olur...

 

insanlar konusunda söylediklerim ise kesinlikle aşşağılık kompleksi değildir, eminim birçoğunuz süleymanı ve varlıklara olan mutlak hükmünü bilirsiniz, sadece boyutsal varlıklara üstünlüğü yoktur süleymanın, rüzgara, kuşlara ve karıncalara hükmeder ve onlarla konuşabilir, hiçbir cin süleymana hayır diyemez onun dediklerini mutlak surette yapmak zorundadırlar... bunun dışında cin çağıran, demon çağıran veya varlıklar arası iletişime geçip onları kullanan büyücüler geçmişten beri yaşamış ve günümüzde sayıları azalsa dahi yaşamaktadır... lütfen benim anlatmak istediğim sadece sizler insansınız ve kendinizi çok fazla hafife alıyorsunuz bu konularda... üstünlük ve güç sizdedir bunu asla unutmayın....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sanırım bir noktada anlaşmaya varıyoruz ama gözden kaçırıyoruz, bedenli formuyla insan, zayıf insandır. Ayrıca iradesiz varlıklar insanlara hizmet eder dediğiniz kısıma katılmıyorum. İradesiz diye sınıflandırdığımız kısımda sanırım melekleri ve rehber varlıkları tutuyorsunuz, ama dikkatinizi çekiyorum melekler eğer ki ilahi iradeye ters düşecek hareketlerde bulunursanız sizi terk ederler. Bu da kendi vazifelerinin iradesidir, vazifelerinin iradeleri onların iradeleri haline gelmiştir. Yani insana kayıtsız şartsız hizmet etmekle yükümlü hiç bir yaratılmışlık yoktur. Bedenimiz bile beslenmek, temizlenmek, hareket halinde olmak gibi bazı şartlar altında bize hizmet ediyor.

 

Anlatımınıza bakarak biraz da İslam inancı içerisinde olduğunuzu düşünüyorum, sanırım hata yapmıyorumdur. İnsanın üstünlüğü inancınız sanırım Adem'e secde edilmesi durumundan geliyor. Adem'e secde edilmesinin sebebi, yaratıcının kendisine armağan ettiği ''bilgiler/isimler''dir. Kendilerinden daha dolu bir bilgi kaynağı gören melekler, bilgiye secde etmişlerdir. Boş bir yaratıma değil. Allah'ın ''secde'' emrinin içini Adem'e sunulan ''bilgiler/isimler'' doldurmuştur.

 

Diğer taraftan cinler, iradeli varlıklardır. İradesi olan şey manipüle edilerek kontrol altına alınabilir. Demonlar konusunda yorum yapma lüksüm yok, hem ilgi alanım değil hem de sitede çok daha bilgili insanlar varken haddim değil. Yine de, her varlığın size yapacağı hizmet karşılığında alacağı bir bedel vardır. En nihayetinde bilgi, bazen bu varlıklar üzerinde hakimiyet kurmanıza yarayabilir. Ama gördüğünüz üzere, kayıtsız şartsız hizmet ve uşaklık yoktur.

 

Üstünlük ve güç, bilgidedir. Bilgiye ulaşanlar üstün ve güçlüdür. Burada sadece insan olma durumu, bir Ruh'a sahip olma durumu üstünlüğün bir göstergesi değildir ve böyle bir hataya düşülmemelidir.

 

Recep İvedik filminde bir laf vardı, cuk oturuyor sanırım:

''Ruhun güzeldir eminim, gel gelelim ruhlar dünyasında yaşamıyoruz.'' =) Umarım anlatabilmişimdir demek istediğimi.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

iradesiz varlıklar senin inancına bakmaz onlar insana hizmet etmekle yükümlüdür, ne olduğun onları ilgilendirmez, seri katilide korurlar, papayıda korurlar bu konuda hiçbir ayırdım olmaz, cinler iradeli varlıklardır ama onlara bedelsiz hükümde mümkündür bedeli var diye birşey yok... benim inancım pek önemli değil ben her inanca saygılı ama kendi inancı olan biriyimdir tüm dinleri araştırır incelerim kayıtsız kalmam, ama üstünlük bilgide değildir, ruh dediğimiz şey yaratıcının bir parçasıdır, üstünlük bundandır insan yaratıcının enerjisini taşır bu yüzden tüm varlıklardan üstündür, bu benim inancım, bilgi ise sonradan öğretilmiştir insanda, yani insan ruhunda tüm bilgiler mevcut bu yüzden bilinçaltı devreye girdiğinde hipnotik seanslarda garip olaylar olabilmektedir...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ben bu foruma girmeden önce bile düşündüğüm bazı şeyler vardı.Örneğin bulunan icatlar.Bu icatların insanların kendi akıllarıyla yaptıklarına inanmıyorum.Yerin altındaki herhangi bir madeni buluyorsun ve onun bir enerjiye sahip olduğunun farkına varıp o yönelgede icatlar yapıyorsun.Mesela bilgisayarınız;Bilgisayarınız bir plastik parçaşı olarak düşünün.Siz ona işletim sistemleri kuruyorsunuz.Ve kurduğunuz şeyler bir plastik parçasının içinde.

 

Uzun lafın kısası bu yapılan büyük icatların insanoğlu tarafından yapılmadığı kanaatindeyim.Bizden teknoloji bakımından zengin varlıklar(Zekaca üstün değil) yardım etti diye düşünüyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsan, ilkel benliğinin esiri olarak çok fazla hata yapmaya yatkın bir varlıktır. Bu nedenle kendisinden üstün varlıklar tarafından eğitilmeye muhtaçtır.

 

Bu noktada müdahale etme gereği duyuyorum. Çünkü bu kısım yanlış bilgi içeriyor.

Hiçbir varlığın, diğer bir varlığa "üstünlüğü" söz konusu değildir. Diğer uzaylı gruplar ruhani titreşim yoğunluğu olarak insanoğlundan daha üst bir noktada bulunurlar. Fakat "üst" olmak ile "üstün" olmak farklı kavramlardır. Bu tarz bir düşünce yapısına sahip olan insanlar, tarihde görüldüğü gibi kendilerinden daha üst ruhani titreşim yoğunluğuna sahip olan varlıkları Tanrı olarak görmüşlerdir. Başka varlıkları kendinden "üstün" olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Ve bu yanılgıdan dolayı doğacak hataların telafisi oldukça zordur. Öncelikle bu nokta iyi anlaşılmalı. Zira; kendini "düşük" bir başka varlığı "üstün" olarak görürsen bu eko' yolunda ilerlemeye kadar gider. Ve köleleştirilmeye mahkum olan varlıklar haline gelirsiniz.

Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla kalın~

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bana göre yaratıcı-yaratılan kavramından bahsedecek olan her dünya dışı varlık dünya da ki inançsız insanlardan zeka seviyesi olarak epey geride dir.

 

Teknoloji de isterse 1 saniye de evrende 5 tur atsınlar bu gerçek değişmez ki ben hiç bir dünya dışı varlığın yaratıcı kavramına inandığını düşünmüyorum.

 

Son derece ilkel teknolojik yöntemlere sahip olan dünya da dahi bu teknikleri bulan,kullanan,araştıran bilim insanlarının %99,9'u inançsız iken Galaksiler arası yolculuk yapan varlıkların bu tarz bir inançla karşımıza çıkması açık söylüyorum hayal ötesi bir sanrıdır :)

 

Bu tarz yazıları yazanların amacı şudur; "Bakın biz dünya dışı varlıklarla temas halindeyiz onların bile tanrıları,dinleri var sizde inancınıza sıkı,sıkıya sarılıp hiç bir şeyi sorgulamadan bize itaat edin ki bizde sizi koyun gibi gütmeyen devam edelim.

 

Üzgünüm ama Dünya 2005-2010 yılları arasında doğan yeni nesillerin ve bilişim çağının etkisiyle aydınlanma dönemine giriyor dünya da inançsız insan nüfusu 2 milyara dayanmış durumda,çok yakında bu sayı hristiyan nüfusunu da aşıp dünyanın en kalabalık grubunu oluşturacak ve bu dünya tarihi için en önemli aşamalardan birisi olacak belki o zaman dünya dışı varlıklar bi tebrik ziyareti düzenleyebilirler :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

İnsan, ilkel benliğinin esiri olarak çok fazla hata yapmaya yatkın bir varlıktır. Bu nedenle kendisinden üstün varlıklar tarafından eğitilmeye muhtaçtır.

 

Bu noktada müdahale etme gereği duyuyorum. Çünkü bu kısım yanlış bilgi içeriyor.

Hiçbir varlığın, diğer bir varlığa "üstünlüğü" söz konusu değildir. Diğer uzaylı gruplar ruhani titreşim yoğunluğu olarak insanoğlundan daha üst bir noktada bulunurlar. Fakat "üst" olmak ile "üstün" olmak farklı kavramlardır. Bu tarz bir düşünce yapısına sahip olan insanlar, tarihde görüldüğü gibi kendilerinden daha üst ruhani titreşim yoğunluğuna sahip olan varlıkları Tanrı olarak görmüşlerdir. Başka varlıkları kendinden "üstün" olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Ve bu yanılgıdan dolayı doğacak hataların telafisi oldukça zordur. Öncelikle bu nokta iyi anlaşılmalı. Zira; kendini "düşük" bir başka varlığı "üstün" olarak görürsen bu eko' yolunda ilerlemeye kadar gider. Ve köleleştirilmeye mahkum olan varlıklar haline gelirsiniz.

Sonsuz Yaratan' ın Sevgi ve Işığıyla kalın~

İşte aklın sesi.:thumbsup:

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...