Jump to content

Friedrich Wilhelm Nietzsche


Rimmon-ex

Önerilen Mesajlar

Friedrich Wilhelm Nietzsche

 

Nietzsche - Niçe 15 Ekim 1844'te Leipzig'e yakın Roecken kasabasında dünyaya geldi. İlkokulu bitirdikten sonra, Fichte'nin, Schelling'in yetişmiş olduğu ünlü Pforta kolejine verildi. Disiplinli öğrenim yıllarında Nietzsche, Yunanca ve Latinceyi iyi derecede öğrendi. 1864'te Bonn Üniversitesi'ne girdi. Klasik diller öğrencisi olarak öyle başarılıydı ki, daha mezun olmadan Basel'de kendisine filoloji profesörlüğü önerildi. Nietzsche, bu öneriyi kabul etti. Sağlığı hiçbir zaman iyi olmayan filozof birkaç kez hastalık izni aldıktan sonra, 1879'da istifaya mecbur kaldı. Sonra İsviçre tedavi merkezlerinde yaşadı. 1888'de akıl sağlığı bozuldu ve 1900 yılında ölene değin düzelmedi.

Sonrasız Döngü Tasarımı

 

Suut Kemal Yetkin'in yorumuyla... >

 

Üstinsan Tasarımı

 

> Bu güç dolu yaşama nasıl varmalı? Bu soruyu cevaplandırmak için, Nietzsche'nin ahlak görüşü üzerinde durmak gerekir. Filozof, bütün ahlak sistemlerini gözden geçirdikten sonra, birbirine karşıt iki ahlak örneği görüyor. Efendi ahlakı (Herren moral) ve Köle ahlakı (Heerden moral). Bu iki örneğe Avrupa uygarlığının başlangıcında rastlanır. Savasçı bir ulus, barışçı bir ulusa saldırır ve onu boyunduruğu altına alır. Güçlü bir insan gördüklerine değer biçmeyi düşünmez. Yalnızca kendine yarayanı iyi, zarar vereni kötü bulur. Başka bir deyişle, doğal eğilimlerimizin özgürce gelişmesine, genişlemesine yardım eden her şey iyidir, engel olan kötüdür. Zaten bir yaşamın iyi olup olmadığı hakkında bir yargıda bulunmak için başvurulacak ölçü de budur. Bu bakımdan, yaşamı kısırlaştıran, daraltan her şeye hayır, onu daha yoğunlastıran, daha güzelleştiren her şeye evet demek gerekir. Güçlü insan, zaferlerin insani, kendisine eşit olanları iyi, kendisine boyun eğenleri kötü sayar. Efendi ahlakı, güçlüler ahlaki zayıfları, korkakları insandan saymaz. Bu ahlak serttir, insafsızdır. Kölelerin ahlaki bambaşkadır. Üstünlerin varlıklarını dolduran gurur, sevinç ve yaşam coşkunluğuna karşılık, yenilgiye uğrayanların, kölelerin içlerinde kötümserlik duygusundan ve üstünlere karşı mayalanan nefretten başka bir şey yoktur. Geleceğin insanı, geleneksel ahlaktan kendisini kurtaran insandır. Böylece, bugüne kadar sayılan ve uyulan bütün ahlak kuralları; bir yıkma coşkunluğu içinde yok olacak, iyi ve kötü arasındakı ayrım da ortadan kalkacaktır. İyi ne? Kötü ne? Bunlar mutlak anlamı olmayan terimlerdir; efendilerle köleler arasında çok ayrıksı bir değer almaktadır. Kendi kendine var olan değişmez bir değer yoktur. Sert olalım, kıyıcı olalım, ama yalniz başkalarına değil; kendimize de böyle davranalım. Çünkü sorun, insanlığın geleceğidir. Bu felsefe, sistemli bir tüm olmaktan uzaktır. Bunu herkesten iyi kendisi bilmektedir. Nitekim: "yazdıklarıma her zaman bütün hayatımı ve kişiliğimi koydum, sırf düşünce sorunlarının ne olacağını bilmem" derken; o andaki tutkusunun kendisine yol gösterdiğini ve esin verdiğini söylemek istemiştir. Bu yüzden düşüncelerinde çelişkiler görenlere karşı Nietzsche'nin cevabı kesindir: "En bilge insan, çelişkilerle en zengin olan kimsedir." >>

Üstinsan ve Sonrasız Döngü Tasarımlari Arasındaki Tutar(sız)lık

 

George Simmel ilk kez 1907'de yayımlanan çalışması "Schopenhauer ve Nietzsche" adlı kitabında, "üstinsanın görevinin sonsuzluğu"nun, sonrasız döngü düşüncesinde önkoşul olarak varsayılan "kozmik dönemlerin sonluluğuyla bağdaştırılamayacağı"nı öne sürer. Simmel, bunu şöyle ortaya koyar: "İnsanlık, her döneminde, yalnızca sürekli olarak yinelenebilecek sınırlı sayıda evrim biçimleriyle donatılabilir; oysa üstinsan ideali, geleceğe doğru yönelen düz bir evrim çizgisi talep eder." Başka bir deyişle, ebedi dönüş öğretisi döngüsel veya çevrimsel bir zaman görüşünü önvarsayarken, üstinsan ideali doğrusal bir zaman anlayışı gerektiriyor gibidir. Böyle Buyurdu Zerdüşt'ün bu iki temel öğretisinin birbiriyle bağdaşmadığı görüşü, üstinsan ve sonrasız döngünün "mantıksal bağdaşmazlık paradigması" olduğunu öne süren Erich Heller tarafından, yakın bir tarihte güçlü bir şekilde dile getirilmiştir. Üstinsan öğretisi bizi, yeni ve özgün bir şeyi yaratmaya teşvik etmek için tasarlanmışken; sonrasız döngü öğretisi, daha önce var olmamış hiçbir şeyin var olamayacağını öğretirken, Nietzsche Böyle Buyurdu Zerdüşt'te, kitaba adını veren kahramanın ağzından "bugüne kadar asla bir üstinsan olmamıştır" der. Heller'e göre, Zerdüşt, tüm dürüstlüğüyle, "asla bir üstinsanın var olmayacağını" ilan etmek zorundadır. Heller şöyle der: "Yaşamdan bu görkemli kopuş beklentisi, daha doğrusu yeni bir gelişme olanağı, en baştan hüsrana uğramış görünüyor; ve umutsuzca yinelenen bir erke kümeleri döngüsüne ebediyen yakalanmış olan dünya da, en kasvetli ebediyete mahkum edilmiş bir halde bulunuyor." Belki de, Nietzsche'nin yeni bir insanlık görüşünü temsil etmesi açısından üstinsan idealinin tutarlığını sorgulayan en güçlü eleştiri, Maudemarie Clark'in yakın tarihli bir çalışmasında bulunabilir. Clark, üstinsan idealinin Nietzsche/Zerdüşt'ün kendi intikam ihtiyacını dışavurduğunu öne sürer. Ama ne var ki, sonrasız döngü düşüncesi, üstinsan idealinin anlamını aşındırır. Nihai biçimde dönüş düşüncesi Zerdüşt'e, kendisinin en fazla hor gördüğü ve küçümseme hissettiği insan tipinin, yani küçük insanın bile tekrar tekrar döneceği dersini verir. Bu nedenle Clark, ebedi dönüşün, üstinsanın yaratılması ve küçük insanın alt edilmesi olanağıyla bağdaştırılamayacağının açık olduğunu öne sürer. Laurence Lampert, üstinsan öğretisini Nietzsche'nin düşüncesinin merkezine yerleştiren her yorumun yanlış olduğuna, çünkü öğretiye, Zerdüşt'ün alt etmeyi istediği, zamanın eskatalojik ifası nosyonunu dayattığına inanır. Lampert, Nietzsche'nin Zerdüşt'ünün İranlı peygamber Zerdüşt'ün insanlığa miras bıraktığı şeyi; yani, fani var oluşun "ezeli ve ebedi yok oluşunun veya ezeli ve ebedi mutluluğunun karar baglanacağı, gelecekteki bir Kıyamet Günü'nün ezici ağırlığı altında" yaşanmasını ve sürdürülmesini maddesel olarak zorunlu kılan, kehanete dayalı bir dini alaşağı ettigini öne sürer.

Aforizmalar

 

* Hiç kimse bir şeyden -kitaplar da giriyor giriyor bunun içine- bildiğinden çoğunu çıkarıp alamaz.

* Ümit, kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır.

* Hep öğrenci kalan insan, öğretmenine borcunu kötü ödüyor demektir.

* En kaba söz, en kaba mektup bile şu smaktan daha bir iyi yüreklice, daha bir dürüstçedir.

* ... başarıya varamayan bir şeyi, başarıya varmadığı için bir kat daha saygın tutmak ...

* Bir şey bizi öldürmezse, mutlaka daha güçlü kılar.

* Avda. - Birisi hoş hakikatleri ele geçirmek için avdadır, öbürü - hoş olmayanları. Ama birinci de avdan çok avlanmaktan hoşlanıyor.(Alıntı)

 

 

Bir ara sonrasız dönüş tasarımıyla ilgilenmiştim.Ama nietzsche ile ilk tanışmam nietzsche ağladığında kitabıyla oldu tavsiye ederim herkese;))

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Evet ben o kitabı okumuştum nieztche ağladığındayı.İşin komiği de ne biliyor musunuz.Aslında benim böyle şeylere hiç ilgim yoktu.Ama çocukluğumdan bu yana mecburen oldu.Ablam sayesinde.Paranormal olaylara korku ve gerilime pisikolojiye felsefeye ilgisi vardı.Ben de onun bu ilgisine sinir olurdum.Hem korkar hem de korku filmi seyretmek isterdi.Yalnız da seyredemiyor bana da zorla seyrettiriyordu.Ben de hep uyuyakalıyodum korku filmi izlerken.Bu kitapta onun dönem ödevine gerekliydi fakat benim de yardım etmem gerekince ben de okudum.Şimdi ise ben merak duyuyorum artık parapsikoloji felsefe vs. şeylere.Merak da kötü bişey doymak bilmiyor ya...Paylaşım için teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Nietzsche'nin hayattayken yayımladığı kitaplar yanında öldükten sonra kız kardeşi Elizabeth Forster tarafından gözden geçirilip yamımlanan kitapları şunlardır:

 

...· Trajedinin Doğuşu (1870-1871)

...· Birinci Zamansız Düşünceler: David Strauss'a Karşı (1873)

...· Dördüncü Zamansız Düşünceler: Richard Wagner Bayreuth'de.

...· İnsanca, Pek İnsanca I. Cilt (1876-1877)

...· İnsanca, Pek İnsanca II. Cilt (1878)

...· Tan Vakti (1881)

...· Sevinçli Bilim (1882)

...· Gezgin ve Gölgesi (1879)

...· Böyle Buyurdu Zerdüşt (1883-1885)

...· İyinin ve Kötünün Ötesinde (1885-1886)

...· Ahlakın SOykütüğü Üstüne (1887)

...· Homeros ve Klasik Dilbilimi (1869)

...· Empedokles (1870)

...· Schopenhauer'ci Felsefe ve Uygarlığı (1873-1876)

...· Yunan Trajedisi Döneminde Felsefe (1874-1875)

...· Zerdüşt Şiirine Eklemeler (1883-1886)

...· Plan, Proje ve Sistemler (1887-1888)

...· Gücün İradesi (1888)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Uçuruma gözlerinizi dikip baktığınızda, uçurum da sizin içinize bakmaya başlar.

Babanın gizlediği şey, oğulda açığa çıkar.

Dünyada hiçbir şey insanı kin besleme duygusu kadar yıpratmaz.

En insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.

Güller, laleler, bütün çiçekler solar. Çelik ve demir kırılır ama sağlam dostluk ne solar ne de kırılır.

İnsan da ağaca benzer, ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse, o kadar yaman kök salar yere, aşağılara, karanlıklara, derinliğe, kötülüğe.

Kendi kendine inanmayan her zaman yalan söyler.

Öyle kolay bir sanat değildir uyumak. Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.

Yükselmek için yalnız kendi gücünüzü kullanın, başkasının sizi yükseltmesine fırsat vermeyin.

Ebedi gerçeklik olmadığı gibi, mutlak doğru da yoktur.

Başkaları yararına çok şey yapıldığı için dünya mükemmel değildir.

Ahlak, bireyin içindeki sürü içgüdüsüdür.

Ahlak esasen toplumu çöküntüden kurtaracak ve toplumun muhafazasını sağlayacak bir araçtır.

Ahlaki gerçekler diye bir şey yoktur.

Egoizm asil bir ruhun temelidir.

Uçurumları sevenin kanatları olmalı.

Kendi savaşınızı açmalısınız , kendi düşüncelerinizin uğruna . Düşüneleriniz yenilse bile , dürüstlüğünüz zafer çığlıkları atmalıdır bunun için

Biz arzulanana değil arzulamanın kendisine aşığızdır

Seni öldürmeyen şey güçlendirir.

Yükseldikçe uçma bilmeyenlere daha küçük görünmemiz kaçınılmazdır.

Yalnız insan için dost üçüncüdür.

Benim hayalimdeki aşk,iki insanın birbirini sahiplenme duygusundan çok daha öte birşey.

Umut sadece eziyetin süresini arttırır.

Kimine göre yalnızlık,hasta kişinin kaçışıdır;kimine göre de,hasta kişilerden kaçıştır

Varlık, sonsuz bir yaradır.

Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür.

Uçmayı öğretemediğinize düşmesini öğretin.

Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar.Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"bu köprüyü geçip bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın.O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız.Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın...

Keyif ve keyifsizliğin birbirinden asla ayrılmaz şeyler olduğunu düşünelim ,öyle ki insan birinin ne kadarına sahip olmak isterse ötekinin de ancak o kadarına sahip olacak.seçim sizin:1.mümkün olduğu kadar az keyifsizlik,kısacası acısız bir yaşam mı...2.yoksa o ana kadar hiç tadılmamış zevkleri tatmanın,keyifleri yaşamanın bedelini ödemeyi göze alarak mümkün olduğu kadar çok keyifsizlik mi...Eğer ilk seçeneği yeğler ve acılarınızı azaltmayı,hatta yok etmeyi isterseniz,o zaman zevk alma kapasiteniz de azalacak,hatta yok olacak.

hayatını tekrar tekrar aynı hayatı yaşıcakmışsın gibi yaşa, istemediğin bi durumla karşı karşıya kalmışsan ve buna boyun eğiyorsan,diğer hayatlarında da aynı şeye boyun eğceğini düşünerek, sen en güzeli boyun eğme, bu böyle gitmez; bi şeyi çok mu istiyosun,ama buna cesaret edemiyomusun, diğer hayatlarında da bu şeyi çok isteyip hiç bi zaman cesaret etmediğin için ulaşmıycaksın,o yüzden sen en güzeli aş kendini, yap yapmak istediğini ki sonunda en mutlu şekilde yaşayabileceğin bi kısır döngü oluşturabilmiş ol.

Bundan sonraki yıllarda yapacağım iş iyiden iyiye belirlenmişti. Olumlayıcı kesimini bitirmiştim işimin. Sözle, eylemle hayır diyen bölümüne gelmişti sıra. Bunlar da şimdiye değin sürüp gelen değerlerin yenilenmesi, büyük savaş, son karar gününün belirlenmesiydi. Bu arada, bir de yavaş yavaş çevreme bakıyor, kendime yakın gördüklerimi, güçlerine dayanarak bu yok etme işinde bana yardımı dokunabilecekleri arıyordum. İşte o günden beri, yazılarımın her biri bir oltadır: Kim bilir belki de olta atmakta herkesten ustayımdır?... Oltama hiç bir şey takılmamışsa suç benim değil artık. Balık yokmuş...

Yoldaşlar arar yaratıcı ve hasat arkadaşları: Çünkü ona göre herşey olgun hasat için. Ama yüz orağı yok onun: Bu yüzden yolar başakları öfkeli öfkeli. Yoldaşlar arar yaratıcı, oraklarını bilemesini bilen yoldaşlar. Yıkıcılar denecek onlara, iyi ile kötüyü hor görenler denecek. Hasatçılar ve şenlik edenler onlar halbuki. Kendi gibi yaratıcılar arıyor Zerdüşt, hasat arkadaşları ve şenlik arkadaşları arıyor: Sürülerle, çobanlarla, cesetlerle işi ne Zerdüştün! Ve sen benim ilk yoldaşım, hoşçakal! Ağacının kovuğuna güzelce gömdüm seni, güzelce sakladım seni kurtlardan. Ama veda ediyorum şimdi sana, zira vakit erişti. Bir seherle öbür seher arası yeni bir gerçek ayan oldu bana.

Pazar yerinden ve şandan uzakta yer alır büyük olan her şey. Hep pazar yerinden ve şandan uzakta barınmıştır yeni değerler yaratan. Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç! Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın. Onların göze görünmez öclerinden kaç! Onlar sana karşı öcden başka bir şey değildirler. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değildir ki...

Bundan sonraki yıllarda yapacağım iş iyiden iyiye belirlenmişti. Olumlayıcı kesimini bitirmiştim işimin. Sözle, eylemle hayır diyen bölümüne gelmişti sıra. Bunlar da şimdiye değin sürüp gelen değerlerin yenilenmesi, büyük savaş, son karar gününün belirlenmesiydi. Bu arada, bir de yavaş yavaş çevreme bakıyor, kendime yakın gördüklerimi, güçlerine dayanarak bu yok etme işinde bana yardımı dokunabilecekleri arıyordum. İşte o günden beri, yazılarımın her biri bir oltadır: Kim bilir belki de olta atmakta herkesten ustayımdır?... Oltama hiç bir şey takılmamışsa suç benim değil artık. Balık yokmuş...

Ah, buldum onu kardeşlerim! İşte, en yüce dorukta kanıyor sevinç pınarı benim için! Burda, hiçbir ayak takımının benimle birlikte içemeyeceği bir yaşam var! Akışın nerdeyse pek yoğun geliyor bana, ey haz pınarı! Doldurayım derken, sık sık yeniden boşaltıyorsun kadehi!

Tüm yazılanlar arasında en çok bir kişinin kendi kanıyla yazdığı şeyi severim. Kanla yaz; ve göreceksin ki, kan tindir... Etrafımda cinler olsun istiyorum, çünkü ben cesurum. Hayaletleri kaçıran cesaret, kendisine cinler yaratır. -cesaret gülmek ister. Artık hislerinizi paylaşmıyorum; altımda gördüğüm şu bulut, güldüğüm şu karaltı ve ağırlık -işte budur sizin yağmur bulutunuz. Yükselmeyi arzuladığınızda yukarı bakarsınız siz. Ve ben aşağı bakarım, çünkü yükseltilmiş biriyim ben. Aranızdan hanginiz aynı anda hem gülebilir, hem yükseltilmiş olabilir? En yüksek dağa çıkan, tüm matem oyunlarına, tüm matem ciddiyetlerine güler. Cesur, tasasız, alaycı ve şiddet uygular -işte böyle istiyor bizleri bilgelik: O bir kadındır ve daima savaşçıyı sever ancak.

Büyük kozmik söylem: "Ben vahşetim, ben kurnazlığım", vs., vs. Bir hatanın ve tüm acının sorumluluğunu üstlenme korkusuyla alay etmek (yaratıcının alayı). -Hiçbir zaman olunmadığı kadar acımasız olmak, vs. -kendi yapıtından tatmin olmanın en üst biçimi; bu biçimi, bıkmadan usanmadan yeniden inşa etmek için parçalar. Ölüm, acı ve yok olma üzerinde yeni bir zafer.

Bundan sonraki yıllarda yapacağım iş iyiden iyiye belirlenmişti. Olumlayıcı kesimini bitirmiştim işimin. Sözle, eylemle hayır diyen bölümüne gelmişti sıra. Bunlar da şimdiye değin sürüp gelen değerlerin yenilenmesi, büyük savaş, son karar gününün belirlenmesiydi. Bu arada, bir de yavaş yavaş çevreme bakıyor, kendime yakın gördüklerimi, güçlerine dayanarak bu yok etme işinde bana yardımı dokunabilecekleri arıyordum. İşte o günden beri, yazılarımın her biri bir oltadır: Kim bilir belki de olta atmakta herkesten ustayımdır?... Oltama hiç bir şey takılmamışsa suç benim değil artık. Balık yokmuş...

Felsefeyi tehlikeli hale getireceğiz, felsefi bilgiyi değiştireceğiz, yaşam için bir tehlikeli olan bir felsefeyi öğreteceğiz: Yaşama bundan daha iyi nasıl hizmet edebiliriz? Bir fikir insanlığane kadar pahalıya malolursa, o kadar değerlidir. "Tanrı", "Vatan", "Özgürlük"; fikirleri için kendini kurban etmekten çekinmiyorsa, tüm tarih bu tür kurban etmeleri çevreleyen dumandan ibaretse, "Tanrı", "Vatan", "Özgürlük"; gibi bu popüler kavramlar karşısında "felsefe" kavramının üstünlüğü, felsefenin onlardan daha pahalıya mal olması, onlarınkinden daha büyük kıyımları gerektirmesi dışında nasıl kanıtlanabilir?

Dünya bana bir Tanrı`nın buluşu ve rüyasıymış gibi görünüyor. Dünya canı sıkılmış bir Tanrı`nın gözleri önündeki boyalı buharlara benziyor. İyi ve Kötü, mutluluk ve acı, ve sen, ve ben, benim için bir yaratıcının gözlerinin önündeki boyalı buharlardır. Yaratıcı gözlerini kendi üstünden çekmek istiyordu ve dünyayı yarattı. Acı çeken birisi için gözlerini kendi acısından başka bir yere çevirebilmek baş döndürücü bir mutluluktur.

Pazar yerinden ve şandan uzakta yer alır büyük olan her şey. Hep pazar yerinden ve şandan uzakta barınmıştır yeni değerler yaratan. Yalnızlığına kaç dostum: görüyorum ki her yerini ağılı sinekler sokmuş. Sert ve sağlam bir havanın estiği yere kaç! Yalnızlığına kaç! Sen küçük ve acınacak kişilere pek yakın yaşadın. Onların göze görünmez öclerinden kaç! Onlar sana karşı öcden başka bir şey değildirler. Artık el kaldırma onlara! Sayısızdır onlar, hem senin yazgın sinek kovmak değildir ki...

Felsefeyi tehlikeli hale getireceğiz, felsefi bilgiyi değiştireceğiz, yaşam için bir tehlikeli olan bir felsefeyi öğreteceğiz: Yaşama bundan daha iyi nasıl hizmet edebiliriz? Bir fikir insanlığane kadar pahalıya malolursa, o kadar değerlidir. "Tanrı", "Vatan", "Özgürlük"; fikirleri için kendini kurban etmekten çekinmiyorsa, tüm tarih bu tür kurban etmeleri çevreleyen dumandan ibaretse, "Tanrı", "Vatan", "Özgürlük"; gibi bu popüler kavramlar karşısında "felsefe" kavramının üstünlüğü, felsefenin onlardan daha pahalıya mal olması, onlarınkinden daha büyük kıyımları gerektirmesi dışında nasıl kanıtlanabilir?

Büyük kozmik söylem: "Ben vahşetim, ben kurnazlığım", vs., vs. Bir hatanın ve tüm acının sorumluluğunu üstlenme korkusuyla alay etmek (yaratıcının alayı). -Hiçbir zaman olunmadığı kadar acımasız olmak, vs. -kendi yapıtından tatmin olmanın en üst biçimi; bu biçimi, bıkmadan usanmadan yeniden inşa etmek için parçalar. Ölüm, acı ve yok olma üzerinde yeni bir zafer.

İsa`nın Yaptığı Yanlış. - Hıristiyanlığın kurucusu, insanlara günahları kadar hiçbir şeyin acı çektirmediğini düşünüyordu. Yanlışı bu oldu: Kendini günahsız hisseden, bu noktada deneyimi eksik olan bir kimsenin yanlışı! Nitekim ruhu da olağanüstü ve hayalci bir merhametle doldu, bir kötülüğe doğru yöneldi. Fakat günahı icat etmiş olan kendi ümmeti, böylesi bir hâlden pek seyrek olarak büyük bir kötülüğe uğramışçasına acı çekiyordu. Ne var ki, Hıristiyanlar efendilerine hemen hak verme konusunda anlaştılar ve onun yaptığı yanlışı bir gerçek hâline sokarak kutsallaştırdılar.

Daima daha temiz, daima daha uzak olarak düşünülen bir tanrı ile daima daha günahkâr insan arasındaki ayrılığın yarattığı gerginlik, insanlığa zorla kabul ettirilen en büyük kuvvet sınavlarından biridir. Günahkârlar için Tanrı sevgisi bir mucizedir. Yunanlılar tanrısal bilgi ile insan bilgisizliği arasında niçin böyle bir gerginlikle karşılaşmadılar? Bu iki uçurumu birleştiren köprüler, var olmayan yeni yaratıklar olsalar gerek (Melekler mi? Vahiy mi? Tanrı`nın Oğlu mu?)

Tüm yazılanlar arasında en çok bir kişinin kendi kanıyla yazdığı şeyi severim. Kanla yaz; ve göreceksin ki, kan tindir... Etrafımda cinler olsun istiyorum, çünkü ben cesurum. Hayaletleri kaçıran cesaret, kendisine cinler yaratır. -cesaret gülmek ister. Artık hislerinizi paylaşmıyorum; altımda gördüğüm şu bulut, güldüğüm şu karaltı ve ağırlık -işte budur sizin yağmur bulutunuz. Yükselmeyi arzuladığınızda yukarı bakarsınız siz. Ve ben aşağı bakarım, çünkü yükseltilmiş biriyim ben. Aranızdan hanginiz aynı anda hem gülebilir, hem yükseltilmiş olabilir? En yüksek dağa çıkan, tüm matem oyunlarına, tüm matem ciddiyetlerine güler. Cesur, tasasız, alaycı ve şiddet uygular -işte böyle istiyor bizleri bilgelik: O bir kadındır ve daima savaşçıyı sever ancak.

Dünya bana bir Tanrı`nın buluşu ve rüyasıymış gibi görünüyor. Dünya canı sıkılmış bir Tanrı`nın gözleri önündeki boyalı buharlara benziyor. İyi ve Kötü, mutluluk ve acı, ve sen, ve ben, benim için bir yaratıcının gözlerinin önündeki boyalı buharlardır. Yaratıcı gözlerini kendi üstünden çekmek istiyordu ve dünyayı yarattı. Acı çeken birisi için gözlerini kendi acısından başka bir yere çevirebilmek baş döndürücü bir mutluluktur.

Zavallı İnsanlık! - Beyindeki kanın bir damla fazla ya da az olması, yaşamımızı tarif edilemeyecek kadar perişan ve zor hale sokabilir. Öyle ki, Prometheus`un akbabadan çektiği acıdan daha fazlasını bu bir damla kandan çekeriz. Ama insan nedenin damla olduğunu bile bilmeyip, "şeytan!" ya da "günah!" diye düşünürse, en korkunç durum işte o zaman ortaya çıkar.

Bugüne değin iyi ve kötü üzerine en berbat düşünceler ortaya kondu. Bu, her zaman çok tehlikeli bir şey oldu. Vicdan, iyi bir şöhret, cehennem; durumuna göre polisin bizzat kendisi önyargısızlığa izin vermiyordu ve vermiyor. İşte günümüz ahlakı üzerine, her otorite karşısında alınan tavırda olduğu gibi, düşünmemek, pek de konuşmamak gerekiyor. Burada itaat edilir! Dünya var olduğundan bu yana hiçbir otorite kendisinin eleştiri konusu yapılmasına istekli görünmemiştir. Hele ahlakı eleştirmek, ahlakı bir sorun, sorunlu bir şey olarak ele almak: Nasıl olur? Bu ahlak dışı değil miydi -şimdi değil mi?- Ama ahlak, kendisinden eleştiren elleri ve işkence aletlerini uzak tutmak için sadece her türlü korku aracına hükmetmekle kalmaz: Onun güvencesi, kullanmasını çok iyi bildiği bir tür göz boyama sanatında yatar, -nasıl "coşturacağını" bilir. Sık sık, tek bir bakışla eleştirici iradeyi felç etmeyi, hatta kendi tarafına çekmeyi başarır. Onun kendine karşı tavır almasını başardığı durumlar da var: Bunun sonucunda irade, tıpkı bir akrep gibi kendini sokar. Ahlak, ta başlangıçtan veri ikna etme sanatındaki bütün şeytanlıkları bilir. Bugün bile onun yardımına başvurmayan hiçbir konuşmacı yoktur.

İnsanoğlu hayatta o kadar acı çeker ki, canlılar arasnda yalnız o,gülmeyi icat etmek zornda kalmıştır

Tanrı diye bir şey yoktur.eğer varsa ben tanrı olmamayı kabul edemem.

İçine koyacak birşeyiniz varsa, bir günün bin cebi vardır.

Bu dahil bütün genellemeler yanlıştır.

Beni öldürmeyen şey beni güçlendirir.

Doğrular ve yanlışlar yoktur, sadece yorumlar vardır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

anı irin toplayan bir yaradır... elındekı tek silah rus yazgıcılığı,tepkı gösterdıgımız an kendımızı cabucak tüketecegımız ıcın hıc tepkı göstermemek

bir itirazdır susku ...kabalığın değerini düşürmek istemiyorum,en insanca karşı koyma yoludur o....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

bn de şu anda tam o kitabı okuyodum.Güzel kitap ama anlamasını bilene.

 

okuması zordur, tıpkı dini kitaplar gibi, anlam içinde anlam var, kat kat anlam bir cümlede ve her okuyan kendine göre anlıyor biraz, o yüzden ara ara tekrar okurum bazı yerlerini, ben değiştikçe sözleri değişen bir kitap adeta:)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ahlakın Soykütüğü Üstüne isimli bir kitabı bi jaç yıl önce bir arkadaşım önermişti ama ya aradığımda bulamadım kitabı,yada karşıma çıktığında okumaya fırsatım olmadı ve elime bile alamadım henüz:)Okuyan var mı aranızda?Gece gece merakım depreşti birden kitapla ilgili :)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

nietzsche'yi sevdiğim kadar hiç bir filozofu sevmem..yazılanları okuyordum da biri nietzsche için zaman kaybı demiş biri..bence bunu söyleyen birinin yaşaması sadece zaman kaybıdır..:) her ne olursa olsun her bilgi çok değerlidir..ve bence nietzsche insanlık için çok önemli bir şahıstır..;)

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tüm zamanların en ilginç düşünce adamlarından biri olan nietzsche, bir yanıyla hem yaşadığı döneme hem de daha sonraki dönemlere damgasını vururken bir yanıylada aykırılıkların peygamberlerinden biri olmuştur. Yaptıkları ve söyledikleri tam olarak araştırılıp incelenirse aslında bu adamın bilerek ya da bilmeyerek anarşizm'in düşünce sistemine müthiş katkıları olduğu ortaya çıkacaktır. Hiçbir şekilde kural tanımayan ve hayata karşı kendi kuralları ile oynayan bu adamın hayatı içerisinde müthiş başarılarının yanında geleneksel hayatımızda ve aslında genel anlamıyla insanın kendi oluşumuna bile aykırı olan bir şekilde yaşadığı ortaya çıkacaktır. Size en bilinen örneği ile anlatırsam, kendi kızkardeşi ile cinsel ilişkide bulunan ve buna da müthiş bir gerekçe getiren bir adamdır kendisi... Ama şunu da belirtmekte yarar var Nietzsche' nin kitapları ve düşünceleri felsefenin en önemli düşüncelerinin başlarında gelmektedir. Eğer Nietzsche okumak istiyorsanız ilk olarak "Böyle Buyurdu Zerdüşt" değilde birey yayınlarından çıkan "Aforizmalar" kitabından başlamanız daha iyidir. Çünkü bu kitap Nietzsche'nin düşünce sisteminin özeti gibidir.

 

"TANRI ÖLDÜ..."

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

''...O'nu biz öldürdük, sizlerle ben! O'nun katiliyiz hepimiz. Ama bunu nasıl yaptık? Denizi kim içebilir? Bütün çevreyi silmemiz için bize bu süngeri kim verdi? Onu güneşin zincirlerinden kurtarırken ne yaptık biz yeryüzünde? Nereye gidiyor şimdi dünya, biz nereye gidiyoruz? Bütün güneşlerden uzağa mı? Sürekli, boş yere geriye, öne ve yana, bütün yönlere atılıp durmuyor muyuz? Üst alt kaldı mı? Sanki sonsuz bir hiçte yolumuzu yitirmiyor muyuz? Boş uzayın soluğunu duymuyor muyuz? Hava giderek soğumuyor mu? Giderek daha çok, daha çok gece gelmiyor mu? Öğleden önce fenerleri yakmak gerekmiyor mu? Tanrı'yı gömen mezar kazıcılarının çığlığından başka bir ses duyuyor muyuz? Tanrı'nın çürümesinden başka bir koku duyuyor muyuz? Tanrı öldü! Tanrı öldü! O'nu öldüren biziz! Bütün katillerin katili olan biz, nasıl avunacağız?"...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

madem konu nietzsche buda bendeki izdüşümü,

 

nietzsche ;

insanın saf halini gören -kimyaperest-

ne kadarda haklıymışsın meğer

içine düştüğüm kara kuyu gösteriyor ki;

herkeste bir felsefe

herkeste bir doğru herkeste bi yanlış ki

biri diğerini tutmaz;

peki ya tanrı

onun tek doğrusu ve tek yanlışı var

o zaman herkes kendisinin tanrısı

evet herkes kendi öldürdü tanrıyı!

ve ilan etti ilahlığını!

 

ama ben içimde tutmak istiyorum onu

berbat etmek istiyorum çünkü herşeyi

ve istiyorum ki

ellerimden tutsun

yeniden geleyim bu sirke;

ne için ;amaç mı sanki daha fazla şaşırmak

şeytanla pazarlığa oturmak

bi elimde inanç ;diğer elimde zar sallamak

ne kadar başa alırsan al

değişmiyor son durak

hangi yoldan gidersen git

insan bir katil!

 

yeniden geleyim bu ŞİRK'e

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

''insanları sevdiğinizi söylüyorsunuz! Ama daha derine indiğinizde sevdiğinizin onlar olmadığını göreceksiniz. Siz bu sevginin içinizde yarattığı duyguları seviyorsunuz...!!!''

Daha ne denebilir bu adam için... Çok sağlam ve savunduğum görüş yönünde sözleri var. Ellerinden öpülesi biri benim için...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

yalnızlıgına kac dostum,görüyorum ki heryerini ağılı sinekler sokmuş..

Rüzgarın sert ve yaman estiği yere kaç!

 

Yalnızlığına kaç ! Küçük ve acınacak kişilere sen pek yakın yaşadın.

Görünmez öçlerinden kaç onların!

 

Sana karşı onlar öçten başka bir şey değildirler.

El kaldırma artık onlara!

Sayısızdır onlar ve senin yazgın sinek kovmak değildir ki...”

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

en sevdiğim ve mükemmel bir filozof,kitaplarının hepsini okumasamda okuduklarım çok güzel,1888de akıl sağlığının bozulması çok ilgincime gitti ve şaşırdım,

en sevdiğim sözlerinden birisi;

" kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir iki yüzlülüktür "

paylaşım için çok teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...