Jump to content

Kirlian Fotoğrafçılığı


godess

Önerilen Mesajlar

Kirlian Fotoğrafçılığı

 

Bay ve bayan Kirlian'ın yaptığı ilk kameranın şans eseri olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Semyon Davidoviç Kirlian bir gün elektrikli bir cihaz üzerinde çalışırken şiddetli bir elektrik çarpması geçirmişti. Günlük işlerini bırakıp evine gitti. Karısı Valentina, üzerinde çalıştığı bir fotoğraf işinde kendisine yardım etmesini istedi. Semyon birkaç yeni film aldı ve üzerine resim çekilmiş filmlerin yerine bunları taktı ve filmleri banyo etmesi için karısına verdi. Sonunda, filmler onları hayrete düşürdü. Negatiflerde mavi, sarı ve diğer renkler açıkça görülüyordu.

 

Semyon'un geçirdiği şiddetli elektrik çarpmasının onda, enerji yüklü ellerinin temasıyla yeni filmlerde bir görüntü bırakmasına yol açabilecek bazı değişikliklere neden olduğu sonucuna vardılar. Kirlian'ların, ruhun fotoğrafını çektiği söylentisi yayıldı. Bu, 1939 yılında olmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması yüzünden keşif gizli tutuldu.

 

Kamera başlangıçta, bitkilerin veya onların bazı kısımlarının, özellikle yapraklarının fotoğraflarının çekilmesinde kullanıldı. Bu konuda pek çok şey yazılmıştır. Canlılık durumlarına göre çevreye yayılan auranın görülebildiği yaprak fotoğrafları, magazinlerde bile sık sık yer alıyordu. Yaprak bitkiye bağlıyken koparıldıktan hemen sonra ve epeyce zaman geçtikten sonra bu fotoğraflar çekiliyordu.

 

Aurada çok açık bir değişme görülüyor ve yaprak kurudukça aura yavaş yavaş kayboluyordu. 'Hayalet Yaprak Etkisi' (Phantom Leaf Effect) olarak bilinen bu olay, medyumların öne sürdükleri iddiaları kanıtlar nitelikteydi. Çünkü medyumlar, uzuvlarından biri kesilmiş kişilerin, kesilen uzuvlarının hayaletlerini gördüklerini söylüyorlardı

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Bay ve bayan Kirlian'ın yaptığı ilk kameranın şans eseri olarak ortaya çıktığı söylenebilir. Semyon Davidoviç Kirlian bir gün elektrikli bir cihaz üzerinde çalışırken şiddetli bir elektrik çarpması geçirmişti. O günlük işlerini bırakıp evine gitti. Karısı Valentina, üzerinde çalıştığı bir fotoğraf işinde kendisine yardım etmesini istedi. Semyon birkaç yeni film aldı ve üzerine resim çekilmiş filmlerin yerine bunları taktı ve filmleri banyo etmesi için karısına verdi. Sonunda, filmler onları hayrete düşürdü. Negatiflerde mavi, sarı ve diğer renkler açıkça görülüyordu.

 

Semyon'un geçirdiği şiddetli elektrik çarpmasının onda, 'enerji yüklü'ellerinin temasıyla yeni filmlerde bir görüntü bırakmasına yol açabilecek bazı 'değişikliklere'neden olduğu sonucuna vardılar. Kirlian'ların, ruhun fotoğrafını çektiği söylentisi yayıldı. Bu, 1939 yılında olmuştu. İkinci Dünya Savaşı'nın başlaması yüzünden keşif gizli tutuldu.

 

Kamera başlangıçta, bitkilerin veya onların bazı kısımlarının, özellikle yapraklarının fotoğraflarının çekilmesinde kullanıldı. Bu konuda pek çok şey yazılmıştır. Canlılık durumlarına göre çevreye yayılan auranın görülebildiği yaprak fotoğrafları, magazinlerde bile sık sık yer alıyordu. Yaprak bitkiye bağlıyken koparıldıktan hemen sonra ve epeyce zaman geçtikten sonra bu fotoğraflar çekiliyordu.

 

Aurada çok açık bir değişme görülüyor ve yaprak kurudukça aura yavaş yavaş kayboluyordu. 'Hayalet Yaprak Etkisi'(Phantom Leaf Effect) olarak bilinen bu olay, medyumların öne sürdükleri iddiaları kanıtlar nitelikteydi. Çünkü medyumlar, uzuvlarından biri kesilmiş kişilerin, kesilen uzuvlarının 'hayaletlerini'gördüklerini söylüyorlardı.

 

Kirlian Kamerası'nın Yapısı

 

Kirlian Kamerası cansız nesne veya canlı varlıkların fotoğraf görüntülerinin yüksek değerli bir elektriksel alan vasıtasıyla elde edildiği cihazdır.

 

Teknik bakımdan, bu görüntülerin elde edilmesinde kullanılan iki metot vardır. Birinci metot, söz konusu nesneye kuvvetlice elektrik vermek ve ondan yayılan radyasyonun karanlıkta normal bir kamera ile fotoğrafını çekmekten ibarettir. İkinci metotsa nesneye birinci metotta olduğu gibi doğrudan değil de, nesnenin çok yakınına yerleştirilmiş voltajı farklı bir veya iki tane metal plakadan geçirilen yüksek gerilimli akım uygulanır. Bu metotta kamera kullanılmaz; hassas fotoğraf materyali, nesneden doğrudan doğruya görüntü alacak şekilde düzenlenir.

 

Birinci metot (en azından teorik olarak) daha kapsamlı görüntülerin elde edilmesini mümkün kılar. İkincisi, daha düşük güçlü elektrik kullanarak çok daha fazla ayrıntının görülmesini sağlar. Bu nedenle deneycilerin çoğu güvenlik ve kullanım kolaylığı açısından birinci metottan vazgeçerek ikincisini tercih ederler.

 

İkinci metotta kullanılan sistem yukarıdaki şekilde şematik olarak görüldüğü gibi, sandviç biçiminde düzenlenmiş bölümlerden oluşur.

 

Cihaz metal plakaya yüksek gerilimli elektrik impulsları sağlayacak şekilde düzenlenmiş bir araçtır. Bu metal plakaya belli bir poz süresince yüksek gerilimli impuls uygulanır ve daha sonra üzerine obje konulup pozlandırılmış olan fotoğraf kağıdı banyo edilir. Banyo sonucunda fotoğraf kağıdı üzerinde; renkli fotoğraflarda mavimsi menekşe rengi haleler, siyah-beyaz fotoğraflarda ise, fırça veya tüy görünümünde karakteristik bir siyahlıkta ortaya çıkmaktadır.

 

Türkiye'deki ilk Kirlian Fotoğraf Makinası 1983 yılında Altan YILDIZ tarafından İstanbul Teknik üniversitesi Elektronik Mühendisliği'nde okuduğu yıllarda gerçekleştirilmiştir. Kendisi çeşitli fotoğraf çekme parametreleri ayarlanabilen bir makine ile yüzlerce canlı ve cansız obje üzerinde çalışarak fotoğraflar çekmiştir.

 

İnsanda değişik şekillere bürünen bir enerji realitesi bulunur; yani fiziksel, elektriksel, biyoelektriksel, biyoenzimatik enerjiler. Bu enerji formları karşılıklı olarak birbirine dönüşmektedir. Her canlı hücre bir şebekeye bağlıdır. Bir bakıma hiçbir hücre gerçekten bağımsız değildir. Bu şebeke sadece kan dolaşımıyla bağlantılı, kimyasal veya biyokimyasal olmakla kalmaz, her şeyden çok sinirlerle ilgili bir şebekedir, çünkü tüm hücrelerin biyokimyası en başta sinir sistemiyle yönetilmektedir. Sonuç olarak vücudumuzda tüm organlarımızı saran ve fiziksel, kimyasal, hücresel düzeyde, motor düzeyde ve bunlara benzer şekilde değişebilen bir 'sinir sistemi'enerjisi mevcuttur.

 

Akupunkturun temeli olan Çin Tıbbı kesin bir tavır alarak bu enerjinin insan bedeninde sürekli olarak tek yönlü aktığından söz eder. Bu enerji insan bedeninin sinir ağı boyunca daima akmaktadır. Dediklerine göre, kendi başına bir varlık olarak izole edilmiş halde onu asla bulamayacağımızdan dolayı bu sinirsel enerjiyi aramak zaman kaybıdır, çünkü biyoelektrik türden son derece süptil bir enerjidir. Ancak, kimyasal ve biyokimyasal değişiklikler oluşturarak varlığını hissettirir. Bununla beraber öyle görülüyor ki, insan bedeninin dış yüzünde cilt üzerinde akış yolları boyunca da kendini gösterebilir. Bu akış yollarında, elektrik akımının geçmesine karşı daima daha az direnç mevcuttur.

 

İnsan, enerjinin yanı sıra, beyni ve fizik bedeni ile 'tüm olmaya'şartlanmıştır ve öyle yönetilmektedir. Bedenli varlığın, hayatta kalması için ihtiyaç duyduğu bir psişe-can vardır.

 

Bu psişe-can 'aura'olarak tanımlanmıştır. Fizik bedenin içini doldurup dış yüzünü de sarar. Fizik bedenimizle diğer bir canlıya yaklaşıp ona dokunduğumuzda enerjimizi de, aynı zamanda o canlı ile irtibata geçiririz. Bu durumda bir biyoenerji diğer bir biyoenerji ile temas etmiş olur ve böylece, bir enerji alışverişine yol açılır. Cansız nesnelerle temas konusunda daha çok bizim enerjimizin onlara nakli söz konusu olur.

 

Beyin, dolayısıyla düşüncenin aktivitesini irade ile yönlendirmek suretiyle bu enerjiyi etkilemek mümkündür. İrade olmazsa hiçbir şey yapılamaz. İrade enerjiyi yoğunlaştırıp tek bir hedefe sevkeder. Yoga ve bazı teknikler bu amaca ulaşılmasında yardımcıdır. Bu olay, aynı zamanda deneysel olarak da ispatlanabilir, yani ele aldığım ünlü Kirlian fenomeni ile. Örneğin bir mıknatıstan yayılan elektromagnetik alanları çıplak gözle görmemiz mümkün değildir, ancak demir tozlarıyla bu magnetik alanın ışıma çizgilerini takip eden harikulade şekilleri görebiliriz.

 

İşte Kirlian fotoğraf tekniği de benzer bir prensiple çalışır. Normalde göremeyeceğimiz biyoenerji alanımız, özel bir elektrik alanı içine alınarak sınırları ve çeşitli ışıma şekilleriyle fotoğraf kağıdı üzerinde açıkça görünür hale getirilmektedir.

 

Bedenimizden yayılan enerji radyasyonunun, fotoğrafta görüldüğünden çok daha uzağa yayıldığını kabul etme eğilimindeyiz. Üstelik bu radyasyon üzerine zihinsel bazı enformasyonların da eklenmesi sonucu, sözgelimi telepati, ruhsal şifa vb. parapsikolojik olaylar daha rahat açıklanabilir ve anlaşılabilir hale gelir.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Ukrayna'n ın Krasnodar kentinde bir araştırma laboratuarında, Semyon Kirlian adında bir Sovyet mühendisi, bozulan elektroterapi makinasını tamir etmeye çalışıyordu. Dalgınlıkla elini elektrotlardan birine yaklaştırdığında, aniden boşalan elektrik kıvılcımı ile parlayan bir ışık gördü. Heyecanını yendikten sonra bu alışılmamış olayı bir daha tekrarladı. Ama bu sefer, eliyle kıvılcımın arasına ışığa duyarlı bir film koymuştu. Hemen filmi banyo etti ve şaşırtıcı bir sonuçla karşılaştı. Parmak uçlarının kağıt üzerindeki görüntüsü, ışıyan sütunlar gibi bir iz bırakıyordu. Üstelik, her izin değişik bir yayılım görüntüsü vardı.

1939 yılında bir rastlantı sonucu Kirlian'ın fotoğrafını çekmeyi başardığı bu garip ışımanın izleri, yıllarca bilim adamlarının tartışmasına yol açtı. K ısa zamanda Kirlian tarafından geliştirilen ve bir yüksek voltaj dinamosu ile metal bir levhadan ibaret olan bu fotoğraf makinesi, laboratuarlarda defalarca denendi.

Dinamo ile metal levhadaoluşturulan yüksek frekanslı elektro-manyetik alan içine sokulan her cisim, kendine has bir ışıma ile fotoğraf filmini etkiliyordu. Fakat bu fotoğraflarda görülen garip izlerin kaynağı hakkında kesin bir yargıya varılamadı. Kimine göre, bu ışıma izleri "ruh"un varlığına bir kanıt sayıldı. Ancak, sadece el ve ayak izlerinde de ğil, yaprak veya madeni eşyalarda da benzeri sonuçlar ortaya çıkmaktaydı. Bu durumda, mesela bir madeni paranın "ruhu" olamayacağına göre, daha akla yakın varsayımlara gerek duyuldu. Alma Ata Üniversitesi'nden Dr. Victor İnyushin, yıllar süren yorucu bir araştırma sonucunda, bu izlerin "biyolojik plazma" olduğuna karar verdi. Ama, yine de tam olarak nereden kaynaklandığı belli değildi. Bu tartışmaların yanısıra, Kirlian'ın ışıma izleriyle ilgili bir başka buluşu sayesinde çeşitli hastalıkların önceden anlaşılabileceği öne sürüldü. Kirlian bir gün, önemli bir ara ştırmacıya deneyleri hakkında bilgi vermek için kendi elini kullanarak fotoğraflar çekmişti. Fakat, alışılmışın dışında zayıf ve düzensiz ışıma izlerinden başka bir şey elde edemiyordu. İnatla uğraştı, makinayı yeniden gözden geçirdi. Sonuç yine aynıydı. Bu sefer, eşi Valentina'yı çağırarak deneyde onu kullandı ve beklenilen normal izler derhal fotoğrafda ortaya çıktı.Bu duruma bir anlam veremeyen Kirlian, deneyden birkaç saat sonra tehlikeli bir grip hastalığının belirtilerini göstermeye başlamıştı. Başarısızlığının sebebi de böylece anlaşıldı. Kendi ellerinin zayıf ve düzensiz ışıma izleri göstermesi, çok yakında belirecek şiddetli grip hastalığından kaynaklanıyordu. Bir ba şka gün, bilimsel araştırma enstitüsünün başkanı Kirlian'a iki bitki yaprağı getirmişti. Aynı bitki türünden alınma bu örnekler aynı zamanda koparılmıştı. Beklenen sonuç, normal olarak her iki yaprağın da benzer görüntü vermesiydi. Kirlian ilk örnek üzerinde çalıştı ve alışılmış türden ışıma izleri veren bir fotoğraf aldı. İkinci örnekte ise, yaprağın net ve parlak ışıma gösteren fotoğrafını elde etmeyi bir türlü başaramıyordu. Yine makinası üzerinde bazı ayarlamalar yapmaya başladı. Fakat, bu yaprak hep aynı sönük izlerin çıkmasına sebep oluyordu. Sonunda, bilmedi ği bir sebep yüzünden ikinci yaprak örneğinde başarılı olmadığını belirten raporu ile birlikte sonuçları enstitü başkanına verdi. Beklenilenin aksine, araştırma heyeti oldukça sevinçli ve heyecanlı bir biçimde sonucun hayret verici olduğunu açıklıyordu: İkinci yaprak aynı tür bitkiden olmasına rağmen, ciddi bir hastalığın aşılandığı örnekten koparılmış ve özellikle bu deney için gönderilmişti. Sağlıklı bitkiden alınan ilk yaprak ile arasında görünüm açısından hiçbir fark olmamasına rağmen, Kirlian yöntemi ile hastalığın başlangıç anında teşhis edilmesi bir mucize sayılırdı. Bu yöntem insanlar üzerinde uyguland ığında, özellikle parmak uçlarından çıkan ışıma izlerinde hastalığın cinsine göre renk farkları ve biçim değişiklikleri bulundu. Mesela, kesik kesik dikenli bir görünüm veren ışımalara aşırı stres altında olan kişilerde rastlanması, yorgun ve hasta insanların bıraktığı "biyoplazmik" ışıma izlerinin çok sönük ve kısa olması gibi ilginç sonuçlar elde edildi. Canl ı organizmalardan alınan örnekler, zamanla gittikçe değişen izler bırakıyordu. Mesela, bir sardunya yaprağı koparıldığı anda Kirlian makinasına konulduğunda, çevresinde parlak bir hâle bulunan fotoğraf çıkıyordu. Ama, üzerinden bir-iki gün geçtikten sonra aynı yaprağın fotoğrafında bu parlak hâleyi görmek imkansızdı. Yaprak "öldükten" sonra, gözle görülmeyen bu ışıma izleri de yokoluyordu. Buna ra ğmen, bir dilim kepekli buğday ekmeği bayatlamadığı süre içinde gayet parlak ışıma izleri verebiliyordu. Ekmeğin ölmesi söz konusu değildi. Ama, yenilebilir olduğu zaman ışıma izlerinin debulunması, beslenme uzmanları için yepyeni bir araştırma alanı yarattı. Di ğer yandan, sürekli kullanılan metal eşyalar, sahibinden etkilenerek ilginç ışıma izleri gösteriyorlardı. Özellikle altın ve gümüş gibi sürekli taşınan ziynet eşyalarında bu izler daha belirgindi. Bir inanç sembolü olarak kutsallığına inanılan eşyalarda, mesela altın haçlar üzerinde yapılan çalışmalar, alışılmışın dışında çok parlak bir ışıma olduğunu gösteriyordu. Bir tür "hayat enerjisi"nin izleri olduğu sanılan bu görünmeyen ışımalar hakkında henüz kimse yeterli bir açıklamada bulunamadı. Ancak, uygulama alanında Sovyet uzmanlarının bu ilginç fotoğraflar sayesinde önemli buluşlar yaptıklarını raporlardan izlemek mümkün olabiliyor. Belki ruhun izine rastlanılmadı, ama Kirlian'ın buluşu sayesinde tabiatın gizli bir yanını daha açığa çıkarmak mümkün oldu.

 

1.JPG

 

2.JPG

 

3.JPG

 

4.JPG

 

Resimleri pek beceremedim ama idare eder :)

Haluk Akçam'ın bie kitabından eklemeye çalıştım...

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sovyetler Kirlian Foto Çalışmalarının,

S. Ostrander ve L.Schroeder Tarafından Etüdleri

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-fotolari-bitki-yapragi-aura.jpg

Tüm hayatım boyunca tanık olmuşumdur ki, herkesin bir ikinci bedeni, Dublesi vardır. Bütün doğu ve teozofik öğretide bu Duble belirtilmiştir. Zamanımızda Enerji Beden denildiği gibi... Fizik bedenle hemahenk olmuş bir manyetik alan, ferdin inanç ve hayatına göre biçim değiştirebilen planetin, güneş sisteminin ve kozmosun maddi olmayan elemanlarından yapılmış bir alan ...

Eileen Garrett (New York Parapsikoloji Cemiyeti Başkanı)

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/fizik-beden-astral-goruntuler.jpg

Fizik Beden ve Biyoplazmik Eşleri

İnsanın fizik bedeninin Duble'si durumunda olan "Astral" ya da "Enerji Beden" diye bir şey var mıdır? Yüzyıllarca din adamları, filozoflar olduğu kadar, görücü, yazıcı ve klervoyan medyumlar da hepimizin bir görünmeyen bedene sahip olduğumuzu söyleyip durmuşlardır. Yüzyıllarca bu bedene Suptil, Astral, Eterik, Akıcı, Beta, Duble, Fizik-öncesi Beden gibi isimler verilmiştir.

Ruhsal yetenekleri gelişmiş bazı kimselere göre bu Duble, fizik bedenden daha büyüktür. Aura ya da ışık olarak görünen, bu beşeri Duble'nin, fizik bedenden taşan dış kenarlarıdır. Zamanımızın önde gelen ve sözüne güvenilir medyumlarından olan Eileen Garrett (New York Parapsikoloji Cemiyeti Başkanı) Awareness isimli kitabında şöyle yazıyor: "Tüm hayatım boyunca tanık olmuşumdur ki, herkesin bir ikinci bedeni, Dublesi vardır. Bütün doğu ve teozofik öğretide bu Duble belirtilmiştir. Zamanımızda Enerji Beden denildiği gibi... Fizik bedenle hemahenk olmuş bir manyetik alan, ferdin inanç ve hayatına göre biçim değiştirebilen planetin, güneş sisteminin ve kozmosun maddi olmayan elemanlarından yapılmış bir alan ... "

Eileen Garrett, Aura'nın insanın Enerji Bedeninin ya da Duble'sinin operasyonunun bir veçhesi olduğunu söyler. "Hepsinden önemlisi" diyor Garrett; "Duble şuurun genişmesi için kullanılabilir. Duble, telepati ya da klervoyan projeksiyonunda bir vasıtadır." .

Eğer bayan Garrett haklıysa, D.D.I.'inC) Sırrı "Astral Beden"dedir. Montreal'de McGill Üniversitesi'nden Dr. Wilder Penfield beyin cerrahıdır. Şuurluluk olmaksızın da "zihin"in devam ettiğini, belki de spiritüel bir cevher tahayyül etmeye daima zorlanacağımızı söylemektedir. "Bu spiritüel cevherdir ki, bütün mekanizmayı kontrol edecek güçtedir. Makina ne insanı, ne de tam olarak ruhun tabiatını asla açıklayamayacaktır" diyor Dr. Penfield.

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/astral-beden-ruhsal-beden-resim.jpg

Bedenin Eşi Olan Astral ikiz'in Keşfine Doğru

Oldukça tanınmış ingiliz medyumlarından Geraldine Cummins'in, 1930'larda rapor ettikleriyle Rusya'da keşfedilenler uygunluk arzetmektedir. Zihin direkt olarak beyne tesir etmiyor. Arada (zihin ile beyin hücreleri arasında) bir Elektrik Beden vardır. Günümüzde bilim bu bedenin partiküllerini tespit edecek kadar gelişmemiştir. Bunlara yaşam üniteleri diyebiliriz. Bu, göze görünmez beden, hayat ile zihnin fiziksel olarak irtibatta bulundukları tek kanaldır. Bu ikisi arasındaki bir düğüm, kontrolü aksatacaktır. Her hayvanın değişik tertipte Esir'den yapılmış, birleştirici ve gözle görülmez bir bedeni vardır. Zamanla bu bedenin varlığını gözle görülür hale getirebilecek bir cihaz imal edilebilir.

Bu, Duble diye de isimlendirilen beden, bilim tarafından ortaya çıkarılırsa bu, devrim mahiyetinde bir olay olur. Böyle bir olay, sadece kendimiz hakkındaki görüşlerimizi geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda biyoloji, din, psikoloji ve tıp konularının da alabildiğine genişlemesine yol açar. Duble'nin keşfi, telepati ve klervoyanı da daha değişik tarzda ele almamızı kolaylaştıracaktır.

Sovyetler bir atılımda bulunmuş mudur? İnsan Dublesi'ni görülür hale ve keşfedilebilir duruma getirmişler midir? 1939'da Kirlian'lar, yüksek frekans fotoğrafçılığını buldular ... 1960'dan itibaren de Kirlian kamerası bütün S.S.C.B.'deki Universite ve Araştırma Enstitülerine doğru yol aldı.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/astral-beden-seyahat-teknik.jpg

Bedenin İkizi Olan Astral Duble ve Matrix Enerji

Sovyetler, canlılarda bir çeşit matrix enerjinin mevcut olduğunun ipuçlarını ve delillerini elde etmiş bulunmaktadırlar. Fi­zik bedenlerimiz içinde kıpırdanıp duran bir çeşit birleştirci ve gözle görünmez bir beden ...Fakat bu Enerji Beden aslında nedir?Nasıl bir fonksiyonu var?Nereden geliyor?

Bu gibi soruların cevaplarının araştırılmasına Kazakistan'da Sovyet uzay merkezlerinin yakınlannda başlanmıştı. Alma Ata'da Kazakistan'ın Kirov Devlet Universitesinde bir grup biyolog, biyo-kimyacı ve biyo-fizikçilerden meydana getirilen bir ko­misyon, büyük bir elektron mikroskobunun etrafında toplanmıştı. Kirlian'ın cihazları uzaklardan getirilip, bu elektronik alete bağlanmıştı. Bir zamanlar yalnızca klervoyanlar tarafından görülebilen bu sakin yüksek frekans deşarjını, şimdi bilim adamları elektron mikroskobundan gözlüyorlardı. Burada, yaşayan bir organizmanın hareket halindeki canlı Dublesi'ni görmüşlerdi.

Üst üste deneyler canlı bitki, hayvan ve insanlar üzerinde yapıldı. Bu "Duble" neydi? Bilim adamları buna "iyonize edilmiş, uyarılmış elektron, proton ve muhtemelen diğer partiküllerden yapılmış bir çeşit ilkel plazma şeklinde bir takım" dediler. "Fakat aynı zamanda bu Enerji Beden, yalnızca partiküllerden yapılmış da değil. Kaotik bir sistem değil. Başlı başına birleştirilmiş bir organizma. Bir ünite olarak hareket ediyor. Bir ünite olması dolayısıyla da, Enerji Beden, biyolojik alanların temeli olan kendi elektromanyetik alanını yapıyor."

1968'de V. Inyushin, V. Grishchenko, N. Vorobev, N. Shou­iski, N. Fedorova ve F. Gibadulin isimli doktorlar, keşiflerini açıkladılar: "Bütün canlıların -hayvan, bitki ve insan- sadece atom ve moleküllerden yapılmış olan bir fiziki bedenleri değil, aynı zamanda bir de (bunun bir kopyası olan) Enerji Bedenleri vardır." Ve onlar bu ikinci bedene Biyolojik Plazma Bedenismini vermişlerdir. Sonuçlar, insana huşü verecek mahiyetteydi.

Kitap şeklinde bilimsel bir yazı, Kazakistan Devlet Üniversitesi tarafından yayımlandı: "Kirlian Metodunun Biyolojik Esası" Alma Ata 1968. Burada "Enerji Bedenle ilgili" bütün çalışmalar anlatıldı.

Matrix: Biyolojide hücreler arasında bulunan madde; kalıp.

http://www.spiritualizm.com/bbkirlian1_clip_image002.gif

Bir insan elinin Kirlian Fotoğraf yöntemi ile çekilmiş Resmi

"Kirlian fotoğraflarında görülen biyolojik ışımanın sebebi, Biyoplazma oluyordu, organizmanın elektriksel durumu değil" diyorlardı. Bütün canlılarda bulunan titreşim yapan renkli enerji Beden'in en belirgin özelliği, Kazak ilim adamlarına göre; onun belirli bir uzaysal organizasyona sahip olmasıydı. "Enerji Beden'in içinde" diyor bilim adamları, "fizik bedendeki enerji kalıbından tamamen farklı olarak bir hareket tarzı devam edip gider. Biyo-plazmik Beden'in de polarizasyonu vardır.

"Biyolojik enerji plazması her organizma, doku ve muhtemelen de biyo-molekül için spesifiktir. Bu, spesifik oluş hali (belirliliği) organizmanın formunu tayin eder" diyorlar.

Son birkaç yıl içinde de çeşitli ülkelerden bir çok bilim adamı, yaşayan canlıların içinde bir çeşit matrix, bir çeşit gözle görülmez organizatör kalıp bulunduğu hakkında teoriler ileri sürdüler. Örneğin, Moskova'da Hayvan Morfolojisi Enstitüsünden Dr. Alexander Studitsky, kas dokusundan bir parça kıydı ve onu bir farenin bedenindeki yaraya yerleştirdi. Beden bundan tamamen yeni bir kas geliştirmişti. Sanki orada bir çeşit organizatör bir kalıp varmış gibi. ..

Kazak Bilim adamlarının raporuna göre, fizik ve Enerji Bedenler arasında (atomik, moleküler ve plazmik seviyede) sıkı bir ilişki vardır. "Bir canlının enerjisi, fiziki hücrelerinden ve daha hareketli olan biyoplazmasından yapılır" diyor Dr. Inyushin ve Grishchenko ve arkadaşları.

Biyoplazmik Enerji Beden ve Solunum ile ŞarjıBu biyoplazmik enerjiyi meydana getiren nedir? Enerji Bedenimizi tekrar nasıl doldurabiliriz? Kazak bilim adamlarının keşfettiklerine göre; Enerji Bedenimizin belirli miktardaki enerjisi, teneffüs ettiğimiz oksijenden oluşuyor. Sakin yüksek frekans deşarjında onlar bunun oluşumunu izleyebiliyorlar.

Öyle görülüyor ki, teneffüs etmek tüm Biyoplazmik Bedeni şarj ediyor, vital enerjimizi yeniliyor ve yıpranmış enerji kalıpları­nın onarılmasına yardım ediyor. Kuşkusuz, Hint Yoga Felsefesi eskiden beri teneffüsün bütün bedeni "vital güç" ya da "prana" ile şarj ettiğini söylemiş durmuştur ve sağlığın gelişmesi için belirli teneffüs egzersizleri tan] etmiştir.

Şimdi Kazak Devlet Universitesindeki biyologlar, iyonize havanın teneffüsünün, niçin bir çok hastalıklar üzerinde iyileştirici tesiri olduğunu anlamaya başlamış bulunuyorlar. Biyoplazma kötüleştiği zaman, bir çok hastalıkların ortaya çıktığını söylüyor Sovyetler. Hatta Sovyetler bir yaraya iyonize hava püskürterek, tedaviyi büyük ölçüde hızlandırmışlardır. Çünkü negatif iyonların Plazmik Beden'in restorasyonunda rolünün büyük olduğunu biliyorlar.

"Bu Biyolojik Plazma Beden görüşüyle kanser, tümör ve diğer hastalıkların gelişimleriyle ilgili yeni anlayışlara ulaşabiliriz" diye yazdı biyologlar.

"Bilim adamları aynı zamanda çeşitli renklerin Biyoplazma üzerindeki etkilerini de araştırdılar. Gördüler ki, her renk Biyoplazma'da çeşitli salınımlara sebep oluyor ve aktivitesini değiştiriyor. Örneğin; mavi ışıma deşarjın şiddetini arttırıyor. Belki de 'gözsüz görüş'ün temelleri, insan Biyoplazması'nın renklere karşı olan reaksiyonlarında bulunmaktadır. Yine gördüler ki, zayıf manyetik alanlar Biyoplazma'nın ışımasını stabilize etmektedir.

"'Moskova'daki Parapsikoloji konferansında, bu çalışmaların bir kısmını yürüten Alma Ata'lı bilim adamı Dr. İnyushin ile karşılaştık. Alma Ata'ya gelip, çalışmaları yakından görmemiz hususunda herkese ısrar ediyor, hem de neden Amerikan biyolog ve biyokimyacılarının, Parapsikoloji araştırmalarına girişmediklerini, niçin bu konferansa kimsenin gönderilmemiş olduğunu merak ettiğini ifade etmeye çalışıyordu. "Kirlian keşfi bize, organizmanın plazmik durumlarının incelenmesi imkanını mıştır. Bütün kozmik tezahürata Biyolojik-Plazma Bedenimizle reaksiyonda bulunuyoruz. Güneş patlamaları sırasında bilim adamlarımız insanlarda, hayvanlarda ve bitkilerde her çeşit biyolojik reaksiyonların tablolarını çıkardılar." dedi Dr. Inyushin. "Bu patlamalar evrenin tüm plazmik dengesini değiştirmektedir. Ve dolayısıyla yaşayan organizmaların Biyoplazmları da etkilenmektedir. Bunun sonucu olarak bildiğimiz fiziki hastalıklar ortaya çıkmaktadır."

Sovyetlerin buluşları medyum Eillen Garrett'in söyledikleriyle paralellik arz etmektedir. Ve ister istemez merak ediyorsunuz: Acaba Sovyetler Biyoplazmik Beden çalışmalarıyla başka (eski) bir düşünce sistemi olan Astroloji'nin bilimsel temellerini mi atmaya çalışıyorlar?

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/astral-alem-beden-yapmak-nasil-yapilir.jpg

Astral Seyahat Konusu ve Enerji Beden İlişkisi

Sovyet Kozmik biyoloğu Dr. Chijevsky, onbir buçuk yıllık Güneş patlaması devrinin, insan hayatı üzerindeki etkileriyle ilgili olarak ileri çalışmalarda bulunmaktadır. Asırlardır, ruhsal yetenekleri gelişmiş olanlar, insanın kendi arzusu ile Fizik Bedeninden ayrılabileceğini söyleyip durmuşlardır. Bazıları da bu Enerji Bedenlerini sadece yerinden oynatmakla kalmayıp, aynı zamanda onunla seyahat dahi etmektedirler. Sovyetler, beden dışı seyahat yapabilen Yogiler üzerinde çalışmaktadırlar. İnsan kriz, trans, koma halinde bulunduğu zamanlarda ve anastezik etki altında bu Enerji Bedenini spontan olarak dışarı atabilmektedir. California Üniversitesi'nden Dr. Charles Tart, beden dışı seyahat ile ilgili çalışmalara başlamaktadır. Arkansas'taki ESP Kurumu Direktörü medyum ve aynı zamanda bir yazar olan Harold Sherman, astral seyahat yapabilen kimseler üzerinde çalışmak için teşebbüse girişmiştir.

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/enerji-beden-astral-seyahat-resimleri.jpg

Enerji Beden ve Ölüm Olayındaki Durumu

Ölümle birlikte bu Enerji Bedenin, fizik bedenle olan irtibatının kesildiği söylenir. Medyumların raporuna göre; Esiri ya da Enerji Beden, fizik bedenin içindedir. Tam bir Duble durumundadır. Ölüm sırasında et kılıfımızdan çıkarız. Ve yaşantımıza Enerji Beden olarak devam edip, gideriz.

Bu çalışmalarıyla Sovyetler, ölüm sonrası hayata adeta sondaj yapmaktadırlar. Ve öyle görünüyor ki, astral seyahatin bütün izahı, Sovyetlerin Biyoplazmasında gizlidir. Bu ileri araştırmaları sırasında Kirlian metoduyla bir çok defalar ölüm anının fotoğrafını çektiler. Hayvan ya da bitki bedeni yavaş yavaş ölürken, Biyoplazmik Beden'in kıvılcım ve alevlerinin dışa (uzaya) doğru fırladığını, sonra uzaklaşıp, gözden kaybolduğunu gördüler. Yavaş yavaş ölmüş bitki ya da hayvan bedenindeki ışımanın dindiğini, fakat biyolojik dedektörlerin, bir süre daha pulsasyon halinde, henüz ılık olan bedenden gelen güç alanını tespit etmişti. Bu, acaba dağılmakta olan Biyoplazmik Bedenden gelen enerji midir? Belki de Kirlian Fotoğrafçılığı yardımıyla ölüm olayının esrar perdesi biraz daha aralanacaktır.

Valentina ve Semyon Kirlian, Aura'nın, hiç değilse bir kısmının, herkes tarafından görülebilmesini mümkün kılmışlardır.Onlar ikinci, Suptil Bedenimizin fotoğrafını çekmiş bulunuyorlar. Curie'lerin bir radyum parçası içindeki devreden Evren'i buldukları gibi, Kirlianlar da yaşayan organizmaların, bizim içimizdeki mavi, sarı, yeşil, ışık galaksilerini ateşli dünyaları keşfetmiş bulunmaktadırlar.

Enerji Beden Olgusu ve Getirdiği Yenilikler

Sosyalist ülkelerde gördüğümüz yeni ve alışılmış olmayan keşifler, potansiyel olarak büyük önemi haizdir. Artık kendimizi ya da başka herhangi bir kimseyi (Kirlian Fotoğraflarını görmeden önce olduğu gibi) katı maddesel bir yapı olarak düşünemeyeceğiz.

Bir Enerji ya da Astral Bedenimizin var oluşu ile ilgili olarak Sovyet bilim adamlarının vardığı sonuçlar çok şurnüllüdür. Bizim iki bedene sahip olduğumuz konusundan dolayı felsefe, bilim, sanat, din ve tıp alanlarındaki görüşlerimizin değişmemesine imkan yoktur. Ona şimdilik ikinci (tali) beden diyoruz, ama belki de o birinci (esas) bedenimizdir. Belki onunla evrendeki her şeye şimdiye kadar tahmin ettiğimizden daha hayati bir şekilde bağlı bulunuyoruz.

Parapsikoloji için dahi, insanın Enerji Beden anlayışı, asırların getirdiği bir çok esrara anahtar olabilir. Öyle görünüyor ki, Bayan Garrett'in, Enerji Bedenin mevcudiyeti ve Güneşsel tesirIerin onun üzerinde etkili olduğu hakkında söyledikleri doğrudur. Acaba, o, bu Enerji Beden'in bir çok ruhsal olayda vasıtalık ettiğini söylerken de haklı mıydı?

Kirlianlar, parapsikologlara yeni bir keşif tekniği verdiler. Ve onlar da bu teknikten derhal D.D.İ. ve Enerji Beden'in keşfinde yararlanmaya başladılar.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kirlian Foto Tekniği İle Brain Snell Grove Tarafından Yapılmış İlginç Deneyimler

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/auralar-kirlian-foto-resim-insan-renk.jpg

Aura, yani 'bedeni çevreleyen ve ışıyan parlak bir bulut' kavramı, kadim (eski) Mısır'dan da ötesine, Hıristiyanlık dönemi ressamlarının hale ile çevrili azizler tasvir ettiklerinden çok daha önce, kutsal kişilerin parlak bir kuşantı içinde gösterildikleri zamanlara değin dayanır. Durugörü yeteneği olan hassas kişilerin belirttiğine göre, insan bedeninin yanısıra yapraklar, hayvanlar ve hatta taşlar bile bir aura ile çevrilidirler.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/aura-rengarenk-kirlian-foto-teknik.jpg

Aura Fotoğrafı Tekniği Öncüsü S. Kirlian ve Çalışması

Aura olgusu, Sovyet mühendisi Semyon Kirlian tarafından yürütülmüş olan ve insanı hayrete düşüren bir dizi deneyden alı­nan neticeler ile bağıntılı olabilir. Semyon Kirlian, 1939 yılında, elektroterapi (electrotherapy) için geliştirilen bir yüksek frekans aletinin kullanımı ile ilgili bir gösteriyi izleme fırsatını elde etmişti. Elektrodlar ile incelenen süjenin (denek) derisi arasında bir ışık parıltısının ortaya çıktığını farketti ve gözlemlemiş olduğu bu ışık neşriyatının (Iight emission) fotoğrafının çekilip, çekilemeyeceğini merak etti. Bir fotoğraf camı kullanılarak yürütülen ilk deneylerde tuhaf bir görüntü; şekil olarak parmakların silüetini izleyen bir tür parlaklık elde etti. Bu neticenin neleri ima ettiği henüz belli olmamasına rağmen, S. Kirlian yılmadı ve karısı Valentina Kirlian ile birikte komple bir deneyler dizisi geliştirdi. Bu deneylerin neticesinde varlığı ortaya konulan olguya aura, enerji kuşantısı (energy surround) ya da bilim adamlarınca, biyoplazmik beden, korona (hale) deşarjı (coronal discharge) ya da elektron neşriyatı (electron emission) gibi çeşitli adlar verildi.

Elektreterapi (electretherapy): Elektrikle tedavi yöntemi.

http://www.spiritualizm.com/bbkirlian2_clip_image002.gif

Semyon Davidoviç Kirlian ve Valentina Krisanfovna Kirlian evlerindeki laboratuvarda yüksek frekans yöntemlerini ve patentli optik cihazlarını kullanarak, bitkilerin fotoğraflarını çekip, gözlem yaparlarken

Kirlian Fotoğraf Apareylerinin Çalışma İlkeleri

Kirlian tipi tüm cihazlar, esas olarak, izole edilmiş bir kutu içerisinde bulunan ve bir sıkma plakasıyla, fotoğraf camıyla ya da bir optik aletle irtibatlandırılan bir yüksek frekans kıvılcım üretecinden (high-frequency spark generator) meydana gelir. Örneğin; deneylerim sırasında kullandığım ve Hollandalı mü­hendis Van de Vear'ın geliştirdiği Verograph adlı cihaz, insan eli ile ufak objelerin fotoğrafını çekmeye yeterli 12.5x10 cm. ebadında bir plastik parçasından oluşan çalışma yüzeyi üzerinde bir 'düzgün alan üretmektedir. Bu cihazla 20.000'lik standart bir voltaj ve 5 saniyelik bir poz verme zamanı kullanılmıştır.

Bu yazıda, diğer kişilerin defalarca yazılmış olan deneylerini değil de, önyargıya bağlı herhangi bir umut ya da bir teori kanıtlama arzusu olmaksızın, kendi kişisel incelemelerimi aktarmak istiyorum.

Deneye tabi tutulan ilk şey, benim kendi parmak uçlarımdı. Kısa bir süre sonra belli oldu ki, Kirlian fotoğrafıyla tespit edilen koronanın iki ayrı ve farklı bölümü vardır: 2-5 mm genişliğinde bir 'iç aura' ve genişliği 5-20mm. arasında değişen bir 'dış aura'. Aynı konunun, aynı şartlar altında ve bazen aralarında bir kaç saniyelik bir fasıla ile yüzlerce fotoğrafının çekilmesine rağmen, alınan hiç bir netice bir diğerine benzemiyordu ve bazıları da gözle görülür derecede farklıydılar. Bu değişiklik, cansız maddelerden ziyade; insan bedeni, bitkiler ve sebzeler ile daha da belirgindi. Ayrıca, her bir parmağın kendine özgü bir alanı olduğu da apaçıktı. Parmaklar birbirlerine ne kadar yakın yerleştirilirlerse yerleştirilsinler, korona saçakları. birbirini itiyor ve birbirine karışmıyordu.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/fotografcilik-kirlian-fotolari-resimleri.jpg

Aura'yı Etkileyen Faktörler ve Psikolojik Durum

İç koronanın gücü, deneyin, günün hangi saatinde yapıldı­ğına bağlı olarak gözle görülür derecede bir değişiklik gösteriyordu. Sabahleyin korona normal ve geniş oluyor, ancak bütün gün süren deneylerden sonra, akşamleyin hemen hemen ortadan kayboluyor ve daha karışık bir hal alan saçaklar sayıca azalıyorlardı. Bir diğer önemli değişiklik de, süje meditasyon yaptığında ya da başka bir kişiyi ya da konuyu düşündüğünde gözlemlenmişti. Laboratuvarda geçen yorucu bir günden sonra, saat 22.00'de, süje 5 dakika süreyle meditasyon yaptıktan sonra, tamamen düzgün bir görünümdeydi. Bu deneyin hemen ardından, süje bir arkadaşını düşünmüş, bu oldukça duygusal bir kızdı ve düzgün görünüm kaybolmuştu.Bir başka deney sırasında ikinci Dünya Savaşı düşünüldüğünde, ortaya tuhaf bir çiçek deseni çıkmıştı. Kahve, çay ya da alkollü içkiler içtikten 10 dakika sonra görüntüde, net olmayan bir takım lekeler belirmekte ve bu etki, 4 saat kadar sürmekteydi. Yürütülen deneyler, fotoğrafı çekilecek elin bir soğutulup, bir ısıtılması ve ayrıca, terlemesinin temin edilmesini de kapsıyordu. İşin tuhafı, bu yöntem uygulandığında ortaya çıkan değişiklikler, süjenin beden kimyasının ya da duygusal davranışının farklılaşmasıyla elde edilen değişikliklere nazaran çok daha önemsiz oluyorlardı.

Fotoğrafçılarla bilim adamları bu noktada, görüntünün formu ile renginde meydana gelen değişikliklere hangi fotoğrafik etkinin sebep olduğunu merak edebilirler. Poz verme sırasında, obje ile fotoğraf kağıdı arasında bazı mavi yeşil kıvılcımların atladığı görülebilir. Ancak, kıvılcımlar, görüntülenen auranın alanına tekabül etmediklerinden ve ışık yoğunlukları, tüm normal yasalara göre, kağıdı yeterince ışıklandırmak için çok zayıf olduklarından, görüntünün tespit edilmesinden bizzat bu kıvılcımların sorumlu olduklarına inanmıyorum.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/auramiz-renkler-aura-kirlian-tespit-deney.jpg

Kirlian Fotoları ile Çeşitli Araştırma ve Çalışmalar

Ellerden sonra bedenin diğer kısımlarının; burnun, "üçüncü gözün" ve hatta ayakların fotoğraflarını çekmeyi de denedim. Bedenin her bölümünün bir koronası bulunduğunu keşfettim. Ancak; eller, diğer yerlere nazaran, sanki daha fazla enerji neşretmektedirler. Bir süjeye ayağının, Kirlian tekniğiyle çekilmiş fotoğrafı gösterildiğinde, görsel "feedback" (feedback) gücü bir miktar etikili olmuştu. Bu kişi, 20 yıl önce, henüz 12 yaşındayken dizinin üstünün zedelenmesine yol açan bir kazadan beridir, yetersiz dolaşımdan ve hafif bir uyuşukluktan şikayet ediyordu. Kendi ayak aurasının görünümünün normal bir ayağınki ile karşılaştırılması, kendisini, bacağındaki dengesizlik üzerinde meditasyon yapmaya ve enerjinin akması için zihnini kullanmaya sevk etmek için yeterli olmuştu bile. İki hafta sonra, aynı ayağın tekrar fotoğrafı çekildiğinde çok daha güçlü bir korona görüldü.

Üçüncü gözün fotoğraflarından bir neticeye varılamadı. Sonra, dikkatimi yapraklara yönelttim. Kirlianlar'ın Rusyalı meslekdaşlarından biri, bir parçası kesilen bir yaprağın fotoğrafı çekildiğinde, tüm yaprağın enerji deseninin yine de tespit edilebileceğini keşfetmişti. Adına 'hayalet yaprak etkisi' (phanfotm leal effect) denilen bu olgunun, Batı'da yürütülen çeşitli deneyler sırasında da gözlemlenmiş olmasına rağmen ben, herhangi bir etki elde etmeyi başaramadım.

Psikometri yeteneklerini kullanan kişiler, objelerin sahiplerinin kişiliği ile damgalandığını iddia ederler ve objeden gelen neşriyat kanalıyla, sahibinin içinde bulunduğu şartlara nüfuz ettiklerini öne sürerler. Bu güne kadar bu olgu, bilimsel yöntemler kullanılarak gözlemlenmemiştir. Ancak, şuna inanıyorum ki, Kirlian fotoğrafçılığı, bize bu olayın bir bölümünü gösteriyor olabilir.

Şurası muhakkak ki, bir insanla temas, bir madeni paranın çevresindeki auranın cesametini arttırabilmektedir. Meydana gelen değişiklik, temas eden kişinin 'gücü' ve temas ile madeni paranın fotoğrafı, önce hiç dokunulmadan, sonra da bir meditasyon celsesini takiben çekilmişti. Bu celse sırasında hassas bir kişi parayı elinde tutarak, 10 dakika kadar dikkatlerini üzerinde yoğunlaştırmıştı. İç koronada 2 mm.lik, yani 3 mm.den, 5 mm.ye kadar bir artış olmuştu. Bu deney farklı paralarla bir çok kez tekrarlanmış ve her zaman aynı netice alınmıştır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/elma-kirlian-resimleri-resim.jpg

Yiyecekler Üzerinde İlginç Kirlian Foto incelemeleri

Tüm yiyeceklerin, insan mudahalesine karşı son derece hassas olan bir auraları vardır. İlk örnek, bir yumurtanın başlanmadan önceki ve haşlandıktan sonraki durumların etüdü idi. ikinci örnekte ise; bir elma üzerinde çalıştım. Auradaki boşlukların ezik yerlere ve anlamlı bir şekilde, çürümenin yerleşmeye başladığı bölümlere tekabül ettiğini keşfettim.

Çok daha hayret verici bir deney, aralarında bir ilişki kurulmasını sağlamak amacıyla yan yana yerleştirilen iki yumurta ile ilgilidir. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler telepatik olarak irtibat kurabiliyorlarsa, embriyonlar neden kuramasınlar? Neyin canlı, neyin cansız olduğunu kim bilebilir ki? 24 saat sonra yumurtalardan birini cihaza yerleştirerek fotoğrafını çektim. Sonra, birkaç saniye içinde, bir gün süreyle yanında durmuş olan diğer yumurtayı ezerken bir fotoğrafını daha çektim. Yumurta sanki 'komşusunun' ölümü karşısında korkudan canlılığını yitiriyormuş gibiydi; içi koronanın yanısıra, saçaklar da cesamet ve sayı bakımından gözle görülür derecede ufalmışlardı.

Bu deneyin amacı, insan müdahalesinin bir bitki aurası üzerindeki etkisini tespit etmekti. Acaba bu sebze, insanın düşünce neşriyatına karşılık verecek miydi? Kesilmeye karşı nasıl bir tepki gösterecekti? Aura ne kadar süreyle güçlü kalacaktı? Karnabaharın bütününün, kendisinin yüzlerce minyatür kopyasından oluşması, olağandışı ve dikkate değer bir özelliktir. Bu suretle, bir karnabahardan, çok sayıda 'Kirlian fotoğrafı kopyası' elde edilir. Çarşıda satılan normal örnekler arasından, çapı 25 cm. olan bir karnabahar seçerek, bir kaç dakika sonra fotoğrafını çektik.

İlk deneyi izleyen günlerde bir çok fotoğraf çekildi. Parlaklığın, görünürdeki hiç bir nedene bağlı olmaksızın değişmesine rağmen, fotoğrafların hepsinde de oldukça düzgün desenler görülüyordu, Üçüncü günün sabahı, karnabaharın ufak parçalar halinde bölünmesine karar verildi ve bölünen parçalar bir plastik torba içine yerleştirildi. Hemen ardından çekilen bir fotoğrafta görüldü ki, karnabaharın kapladığı alanın yanı sıra, fotoğraf kağıdının tüm yüzeyi bir tür ışınım ile örtülmüş gibiydi. Hem iç alan, hem de dış alan, her ikisi de yanıktı.

Dört saat sonra desenler normale dönüştü. Ertesi gün, karnabaharı dondurarak, ısıtarak ve hatta müzik çalarak, çeşitli işlemlere tabi tuttum. Önemli herhangi bir değişiklik tespit edilmedi. Ertesi sabah, aynı karnabaharın, elektrikli mutfak karıştırıcısı kullanılarak püre haline getirilmesine karar verildi ve işin kolaylaşması için su da eklendi. Ortaya çıkan macun, süzgeçten geçirilerek tekrar plastik torbaya yerleştirildi ve fotoğrafı çekildi. Aynı yanık etkisi tespit edildi: kağıt, bir kez daha olağandışı bir sarıya bürünmüştü. 30 dakika sonra bir poz daha verildiğinde görüldü ki, sarı rengin ortadan kaybolmuş olmasına rağmen, Işınım hala daha normalin üzerindeydi ve merkezde, görülmedik bir mavi renk belirmişti. Bu renk de 2 saat kadar sonra kayboldu.

Bu deneyleri izleyen 8 gün süresince aura sararıp soldu. Önemli tek bir hususun dışında bunun nedeni belirlenemedi - deneyi yürütenin gösterdiği ihtimam ve ilgi, objeye dokunulmasa bile, aura alanını etkilemektedir. Duygusal olarak tarafsız kalmak çok zordu. Çürüme kokusu dayanılmaz hale gelince, karnabahar deneyi de en sonunda terk edildi! Bu çalışmalardan ortaya çıkan başlıca sonuç, sebzenin biçiminin, görünmeyen bir hayati enerji deposu olarak faaliyet gösterdiğidir. Bundanda şu sonuç çıkmaktadır ki, yiyeceklerin orijinal biçimlerine ne kadar az dokunursak, bu bir elma da olsa, yumurta ya da buğday tohumu da olsa, yenmesi sırasında açığa çıkmak üzere daha fazla enerji depolanacaktır. Beden faaliyetinin dengesi için o kadar önemli olan bezelerin dişlerin yakınında yer alması bir tesadüf olmayabilir.

Yaptığım çalışmaların bu kısa özeti içinde, son olarak, hassas (psişik) kişi Matthew Manning ile birlikte yürüttüğüm bir dizi deneyden iki örnek vermek istiyorum (Psychic Researcher'in izni ile). Matthew, parmaklarından çıkan neşriyatı kontrol edebili­yor gibi görünmektedir. İlk fotoğrafın çekimi sırasında, auranın sadece bir kısmının parmaklarına gelmesini temin etmiş; ikincisinde ise; 'neşriyatı açmıştır'. Parmak uçlarının fotoğraf kağıdına iyice bastırılmasına rağmen, parmağın alanı içindeki bazı noktalardan mavi renkte bir neşriyat çıkmaktadır. Bu tuhaf olgu başka hiç bir yerde gözlemlenmemiştir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/yaprak-kirlian-fotolari-3-4-5-3-322--2-2-.jpg

Kirlian Foto Araştırmalarında, Snellgrove'un

Vardığı Sonuçlar

- Objenin basıncı, havadaki nem, deneyin günün hangi saatinde yapıldığı ve objenin imal edildiği materyal gibi değişkenler, koronayı etkilemelerine rağmen, korona desenlerinde ortaya çıkan büyük değişiklikleri açıklamazlar.

- Deneyi yürütenin davranışı, deneyin bütününü oluşturan bir parça olup, başlıca değişkenlerden biri olarak değerlendirilmelidir.

- Süjenin fizik ve psikolojik hali, koronada bir değişikliğin ortaya çıkmasına neden olur.

- Elde edilen o andaki renk, filmin banyo edilme işlemine ve kullanılan fotoğraf kağıdı cinsine bağlı olarak değişir.

- Tüm değişkenlerin tespiti imkansız olduğundan, Kirlian fotoğrafçılığının, zihni ve fiziki hallerin teşhisi için kullanılan alışılagelmiş yöntemlerin yerini alması oldukça şüpheli görülmektedir. Ancak, bu, bizi çevreleyen ve klasik bilimin yeni yeni konu edinmeye başladığı güçlerin mahiyeti ile karmaşıklığını ortaya koymak için değerli bir teknik olabilir.

Okuyucuların, hiç danışmadan, yüksek-frekans deşarjı (high-frequency discharge) ile deneyler yapmalarını tavsiye etmem. Yüksek frekans alanının, insan bedeninin eterik kuşantısını (etherice surraund) zayıfiatması mümkündür ve bu da hassas kişiler için zararlı olabilir. Dahası, Kirlian cihazının ürettiği ozon, sadece ufak miktarlarda bulunsa dahi, çok güçlü bir oksitleyici madde olup, son derece zehirlidir. Deneyler, ancak, iyice havalandırılan bir mekanda ve 45 dakikalık aralarla yürütülmelidir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kirlian Foto Tekniğine İlişkin, P. Andreas

ve C.Klian Tarafından Yapılan Çeşitli

Yorumlar

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-foto-teknikleri.jpg

Sovyetler'de, Kirlian Foto Tekniğinin Yorumu

Kirlian fotoğrafçılığı Sovyetler Birliği'nde yaklaşık 10 yıldan beri resmen tanınmaktadır. Kirlian fotoğrafçılığı tamamen bir gerçektir ve ideolojik açıdan da tehlikesiz bulunmaktadır. Çünkü onun sonuçları, materyalist dünya görüşünün bir teyidi olarak yorumlanmaktadır. Sovyetler, ruhtan ya da astral bedenden bahsetmemekte, bunun yerine Kirlian fotoğraflarında fizik bedenden yayılmakta olan ışınımlara ilişkin olarak 'biyoplazma'dan söz etmektedirler. Onların kanılarına göre biyoplazmik beden, iyonize partiküllerden meydana gelmiştir. Bu biyoplazmik beden, Kirlian cihazı uyarlanmış bir elektron mikroskobundan bakıldığında çok küçük canlılarda da gözlemlenmektedir.

Acaba Sovyetler, insan aurası'nın keşfi ile bin yıllık bir sırrın üstündeki esrar perdesini mi kaldırmışlardır? Bu ilk önce kişinin aura'dan ne anladığına bağlıdır. En iyisi, bütün yorumların bir kenara bırakılarak, öncelikle bu ışınımın ne türden bir ışınım olduğunun araştırılmasıdır.

Batılı bilim adamları, yıllar önce ilk defa Kirlian fotoğrafçılığı konusunu duyduklarında, bunu şüphe ile karşılamışlardı. Fakat şüpheyle karşılanmış olan ve halen bir kısım bilim adamlarınca da şüphe ile karşılanmakta olan, gerçekten sansasyonel olan bu haber, öylesi koşullar altında hiç de bir dar görüşlülük değildir.

Sovyetler, bilindiği üzere, bilimsel hipotezlerin toplanmasında ve değerlendirilmesinde büyük bir ihtimam göstermektedir. Pratik ispatları görülmeden ve araştırılmadan bir çok cesur fikir ve iddialar ortaya konulabilir. Kirlian fotoğrafçılığı hususunda batının şüphesi özellikle artmıştır, çünkü Sovyet bilim adamları yeni buluş üzerine çok fazla konuşmuşlar, buna karşılık kesin teknik ayrıntıların bilgisini vermemiş ve batılı ziyaretçilerin Kirlian-Iaboratuvarlarını tetkik etmelerine izin vermemişlerdir.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-resim-3-422-2233--3222-333-22-222222.jpg

Tesla'nın Keşfettiği Bobinler ve Plazma Alan Oluşumu

Sonra, dahi Nikola Tesla (1856-1943) tarafından bulunan ve vücudun etrafında ışıklı bir görüntü veren bobin akla gelmektedir; ki bu ışığın fotoğrafı da çekilebiliyordu. Praglı fizikçiler, Prat ve Schlemmer, 1939 yılında 'Elektregrafi' diye adlandırdıkları, uzun yılların çalışması olan kitaplarında, çok benzer tanımlar ve çok benzer fotoğraflar yayımlamışlardl. (Bunlar gereken ilgiyi göremediler.) 1911 yılında ise; Londralı veteriner doktor Thomas Kilner, bir görünüm alanı (ekranı) geliştirebileceğine, bununla hem aura'yı görebileceğine, hem de çeşitli hastalıklara ilişkin teşhisler koyabileceğine inandığını söylüyordu. Bu ekran aracılığı ile koyu renkli bir fon önüne soyunuk vaziyette oturmuş olan hastalarının üç değişik büyüklük ve renge kadar aura halelerini görmektedir.http://www.spiritualizm.com/bbkirlian3_clip_image002.gif

Statik elektrikle indüklenen bir kişinin bedeni çevresinde oluşan soğuk plazmik alanın fotoğrafı

Tesla bobinleri, yüksek gerilimler ve frekanslar altında yüzlerce kHz'lik elektrik alanları oluşturmaktadırlar. Bu alanlar, bir cisim ile bir araya getirildiğinde, cismin yüzeyinde, elektronlardan bir soğuk radyasyon (Emission) meydana gelmektedir. lşıyan bir iyonize hava tabakası, bir 'plazma' meydana getirmektedir. Burada bir elektro ışıldama'dan (Elekrolumineszenz) da söz edilebilir. Ani frekans değişiklikleri bir takım hatlar olarak beklenilmelidir, tıpkı Kirlian fotoğraflarında görüldüğü gibi. Bu etkiler uzmanlarca ışık kümesi figürleri (Lichtenbergsche) olarak tanımlanmıştır. Böylece 'bir Tesla bobini ile cahilane biçimde oynamak' konusuna ilişkin ilk haberleri okuyan batılı teknikçiler için hiç de şaşırtıcı olmayan bu olayı, sonraları 'ışıma'ların bitki ve insanlarda incelemeye dönüşmesinden de fazla etkilenmemişlerdir. Bazı açıklamalara göre; türlü değişiklikler, tamamiyle deri yüzey direncinin duygusal durumlara bağlı değişikliklerinden de ortaya çıkabilir, bir yaprağın damarlarındaki ışıltılar ve Korana'sı ise nemlilikten dolayı meydana gelebilir, şeklindedir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/fantom-isik-resmi-3333-444-444-55-6666.jpg

Fantom Etkisi Üzerine Yapılan Önemli Çalışmalar

Yalnız bir husus açıklanamamaktadır: Sovyetlerin ziyaretçilerine takdim ettikleri Kirlian fotoğraflarında, bir bölümü kesilmiş olan yapraklar, hiç eksiksiz (biraz daha az parlak) olarak görülmektedirler. Fotoğraflar, yaprağın bir bölümü koparıldığında, yaprağın dışında, onunla aynı ve yaşayan bir "fantom bedeni" gerçekten gösteriyorlarsa, bunun biyolojik ve parapsişik açılardan son derece önemli anlamları vardır!

Bir diğer şaşırtıcı husus da, Alma-Ata Üniversitesinden Profesör V.M. İnyushin tarafından, batılı fizikçilerin 1972 yazında, kendisini ziyaretleri sırasında, yeni biyoplazma deney filmleri göstermesi ile ortay çıkmıştır. Inyushin ve çalışma arkadaşları, canlı organizmaların ultraviyole'ye karşı duyarlı filmlerle fotoğraflarını çektiler. Kopya, filtre ve soğutucu mekanizmalar, her türlü elektriksel ve termik etkilerin uzak tutulması için de son derece titiz önlemler alınmıştı. Buna karşın resimler çok belirgin bir ışık etkisi göstermekteydi.

Bu, bir Kirilan fotoğrafı değildi, çünkü bir yüksek frekans alanına sahipti. Önceleri Inyushin'in deneylerine ilişkin, bir fotoğrafçılık yöntemi olarak "Kilner etkisi"nden söz edilebilirdi. Biyoplazma araştırmaları alanında otorite kabul edilen Inyushin, böylece batılı (ve bir kısmı da Sovyet meslekdaşlarından olmak üzere) bilim adamlarının düşüncelerinin asılsız olduğunu kanıtladığına inanmaktaydı.

Sonunda Sovyetler diğerinden de, Kirlian yönteminden, sözüm ona ölçülebilen, psikolojik ve fizyolojik olaylardan haberler vermeye başlayınca, buna karşılık olarak iki Amerikalı uzman parapsikolog Dr. Thelma Moss (los Angeles) ve meslekdaşı Ken Johnson, kendi Kirlian cihazlarını yaparak, meseleyi ciddi bir biçimde incelemeye koyuldular. Dr. Moss, bizzat Sovyetler Birliği'nde bulunmuştu ve Kirlian yönteminin ne türlü mümkün olabileceği bilgisine sahipti. Fakat Sovyetler tarafından incelemesine verilmiş olan sonuç ve diyagramlara, doğruluğu kesin olarak bakmak yerinde olmayacağından, bu iş gerçekten güçtü. Sonunda, daha alçak frekanslarda da çalışabilmesi bakımından (100-4000 Hertz) Sovyetlerinkinden daha üstün bir cihazı yapmak kabil oldu. 1972 yılında University College, Los Angeles ve New-Mexico Üniversitesi ilk başarılı sonuçları bildirdiler: Yapraklar, Sovyetlerdeki aynı renk özelliklerini gösteriyorlardı, insan parmaklarının etrafında gözüken de aynı Korona'ydı. Amerikalılar, süje bir stress durumundayken, ışınımın kırmızımsı kahverengiye dönüşmesini büyülenmişcesine izliyorlardı. Buna karşılık, alkol sarhoşluğu sırasında Korona büyümekte ve açık pembeye dönüşmekteydi. Fakat Fantom Etkisi (cut-away-effect) oluşturmak bir türlü mümkün olmuyordu. Anlaşılan bunu elde edebilmek için değişik teknikleri kullanmak gerekiyordu.

Günümüzde İngiltere'de, Almanya'da ve Avusturya'da, bilim adamları ve amatörlerden oluşmuş gruplar, Kirlian fotoğrafçılığı ile ilgilenmekte ve bu konuya ilişkin olarak çalışmalar yapmaktadırlar. Sovyetler'in aydınlatmaya çalıştıkları, biyoplazmadaki kimyasal-biyolojik ve psikofizik değişiklikle'rin genel olarak, kafein, alkol, ilaçlar vb, veya heyecan etkilerine dayandığı ispat edilmiştir.

Fakat henüz, parabiyolojik ve psikolojik etkiler tetkik edilmemiştir, bunlar:

1 - Bir bölümü kesilmiş bir yaprağın fizik olarak mevcut olmayan kısmını veya ameliyatla kesilmiş bir parmağın eksik olan parçasının tanımlanabilmesine (görülmesine) olanak sağlayan bir Fantom Etkisi'nin var olduğu.

2 - Vücuttaki 700 Akupunktur noktasının, bir biyoplazma organizmanın bir bölümü olduğu ve önemli ışık noktalarının Kirlian fotoğraflarında söz konusu olduğu.

3 - Koronanın telepatik sinyallere reaksiyon gösterdiği, hastalıkların fizik organizmada belirmedenönce Krona'da çeşitli değişiklikler halinde ortaya çıkması, Güneş lekeleri ve diğer olaylara da reaksiyon gösterdiği.

İnanmak isteriz ki, 2. ve 3. hususlar, kısmen de olsa er veya geç ispatlanabilecektir. Bu emarelerden bir tanesi New York'tan, Dr. Stanley Krippner'in verdiği haber olmaktadır; bu haberde, bir Amerikan öğrencisinin deneylerinden söz edilmektedir. Öğrenci, yeni koparıimış bir yaprağın kısa periyodik zaman aralıklarında Kirlian yöntemiyle fotoğraflarını çekmiştir. Ona yakın bir başka yerde (bir görevli tarafından kontrol edilen) bir medyum, periyodik olmayan ve bir Random mekanizması tarafından belirlenen zaman bölümlerinde, bir kağıda konsantre olmaktadır. Banyo edilen fotoğraflarda, özellikle bu konsantrasyon periyotlarına rastlayan zaman birimlerinde çekilmiş resimlerde, yaprakların Koronaları daha parlak ve geniş görülmektedir.

Bu şu sebepden dolayı olabilir. Korona'nın kendisi maddi tabiata dahildir, fakat suptil akımlardan modüle edilmiştir. Bu, gerçekten oldukça dikkate değer bir husustur.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/bio-aura-kirlian-resimleri-777-77-7-888-888888-88-886.jpg

Kirlian Yöntemi ile Biyo-Aura Alanının Bulunuşu

Sovyetlerin inkar edilmez kazancı, onların yeni olmayan bir şeyi keşfetmiş olmalarına karşın, dünya tarafından ilgilenilmeyen ve hatta unutulmuş bir icraatı büyük bir çaba ile ele alıp, geliştirmeleri ve böylesi teknikleri yepyeni araştırma alanları yönlerine sokmuş olmalarıdır. Bu da onlara çağın bu türlü olaylarla ilgilenebilecek olgunluğa ulaştığı bilgisini vermiştir. Bundan 50 yıl öncelerinde ışık etkileri ile Akupunktur arasında ilişkiler olabileceğini hiç kimse düşünmüyordu. Telepati etkilerinin bir iyon plazması içinde olabileceğini veya şifacıların parmaklarındaki ışınımları, çok az kişi araştırmıştır.

Şimdiye değin Kirlian fotoğrafçılığı ile elde edilen tüm veriler, bir Biyo-Aura'nın varlığını ortaya koymaktadır. Bu aura, suptil madde çifti (duble) olamaz, çünkü bunun için oldukça yoğun bir maddi yapıya sahiptir. Bundan dolayı tüm fizik bedene nüfuz etmiş ve hayat gücü ile sarılmış; yayılma, toplama, kuvvet alma ve verme özelliğine sahip, fışkıran, taşan bir enerji zarfı şeklinde, suptil veya yarı maddesel bir maddeyi ele almalıyız. Alman kimyager ve maden sanayicisi Karl Frhr. Reichenbach, 'esrarengiz güç' olarak isimlendirdiği bu türlü bir kuvvetin var olduğundan 19. yüzyılın ortalarında söz ediyordu.

İnsanlar, bitkiler, kristaller ve metallerle yaptığı yıllarca süren araştırmaları o zamanın bilimsel müesseseleri tarafından (Berzelius ve Liebig'in dışında) apriori (önsel) olmakla suçlanmış, kabul edilmemiş, karşı çıkılmış ve hatta alay edilmişti.

Reinchenbach'ın yakından ilgilendiği medyomik yetenekli kişilerin de tanımları ("küçük kıvılcımlar", "parlak duman") bu gün Kirlian fotoğraflarını görenlerin tanımlarına büyük ölçüde uymaktadır.

Fakat Reichenbach da eksiksiz bir metodoloji uygulamasına karşın, çok eski zamanların bilim öncesi geleneklerinde düğümlenmiştir, bunları Hippokrates'in "Vis Medicatrix Naturne'sinde", Polinezya yerlilerinin "Mana'sında", okült okulların "Astral lşığı"nda" buluyoruz. Ayrıca çok az da olsa bu kavram Eski Ahit'te de, bir tanrısal-kozmik düzeyde kullanılmıştır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/ektoplazm-1111-111-2222-333-444.jpg

Materyalizasyon Medyumluğu'ndaki Ektoplazma'nın

İncelenimi

Çeşitli değişiklikler olabilir, fakat bunlar maddesel yönIerden mümkündür. "Ektoplazma", trans halinde bulunan materyalizasyon medyumunun vücudunun çeşitli açık bölgelerinden (kulak, ağız, göbek) dışarıya çıkan, gaz veya tül gibi çok ince ve suptil bir maddedir ve biyoplazma'nın tersine, dokunulup hissediIebilen bir özellik gösterir. Biyoplazma'nın bir diğer özelliği de hücre ışımasıdır.

Ne yazık ki Ektoplazma'ya ilişkin araştırmalar yapmak son derece güçtür, çünkü ektoplazma ışık etkisinde hızla medyumun vücuduna geri dönmektedir. Araştırıcılardan, örneğin Profesör Charles Richet ve Dr. Schrenck Notzing'in araştırmaları, Ektoplazma'nın mevcudiyetini ve onun zihinsel etkilere de reaksiyon gösterdiği açık bir biçimde ortaya koymuştur. Fakat tüm bunların yanında, sahte medyumlar tarafından, karartılmış seans odasında çeşitli amaçlara yönelik olarak, taklit 'Ektoplazma formları' da oluşturulmaktadır.

Sonuçta, bizlerin suptil beden hakkında tüm bildiklerimiz, onun fizik bedenden çözülebilir durumda olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde, bizleri biyoplazma beden hakkında tüm bildiklerimiz, onun fizik bedene bağlı olduğunu göstermektedir. Durville'i hatırlayalım. Fransız araştırmacı, karartılmış odada, manyetize ettiği medyumun vücudunun dışında ilk önce gri beyaz renkte bir bulutun oluştuğunu söylemektedir (Bunun biyoplazma'dan meydana geldiği tahmin edilmektedir). Bundan bir zaman sonra bu bulut, parlak mavi ve kavuniçi renkte bir insan vücudu şeklilini almaktadır. Bu ikinci beden, tıpatıp fizik bedene benzemektedir ve parlak bir enerji ışınımı ile sarılmıştır. "Bulut'un" yoğunluğu suptil bedenin dışarı çıkarak biyoplazma ile sarıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Manyetizmanın devamı ve daha ileriki safhalarında Durville, dubleye odanın ya da evin dışına çıkmasını emredip, onun buna uymasını sağlayabilmektedir. Buna karşılık fantom, emrin yerine getirilmesinden sonra dağılmaktadır. Parlak madde fizik bedene geriye akmakta, bu sırada beyazlaşan suptil beden ise; duvar ya da kapalı kapı gibi engellere hiç aldırış etmeden dolaşmasına devam etmektedir.

Eğer Durville doğru gözlemleyebilseydi, o da biyoplazma'nın yarı maddesel bir yapıya sahip olduğunu, fizik bedene oranla çok daha serbest, fakat Astral Beden'e göre daha az serbest olduğunu doğrulayacaktı.

Biyoplazmik-Aura bir Ruhsal Aura değil (bu böyle bir şeyin olmasını da gerektirmez), en iyi tahminle bir ara maddedir. İngiliz Dr. Robert Crookall, yakın çevredeki bir projeksiyonda, biyoplazma'nın ancak (Crookall bunu vitalik hayat gücü - Vital Life Force- şeklinde isimlendirmektedir) bir bölümünün vücudu (fizik bedeni) terkettiğine, fakat bunun vücuttan fazla uzaklaşamaya­cağına inanmaktadır. 'Gezen' bir 'suptil beden' vücuttan (fizik beden) ayrılmalıdır. Crookall, ölüm olayında biyoplazma'nın bir kaç saat ya da bir kaç gün içinde çözüldüğünü, (fizik bedeni terkettiğini) anlatmaktadır. Fotoğraflar, özellikle filtreli kameralarla ve nispeten uzun poz süreleri kullanıldığında, nadiren bulut benzeri beyaz bir şekli, bir gözlemcinin kuvvetli düşünce formunu belki de serbest kalan astral bedeni göstermektedir .. Bunun serbest kalmış biyoplazma olması da söz konusudur. İngiltere ve Fransa'da, bu 'bulutlar' her defasında değişiklikler göstermekte ve sonunda fizik bedenden tamamiyle ayrılmaktadır.

Bu enerji bedende büyüleyici olan, elastikiyeti ve çok yönlülüğüdür ve bunun dışında daha suptil uzuvları ile vücuda tıpa tıp uyabilmesidir. Acaba burada Akupunktur'un etki biçiminin araştırılması söz konusu olabilir mi?

Durville yoğunlaşmış "Fluidal'den (medyumdan çıkan biyoplazmik beden) söz ederken, bu türlü bir enerji bedenin varlığını zaten umuyordu: "Sonsuz sayıda parlak partiküllerin bir araya gelmesi ile ortaya çıkmış gibi görünüyor, sürekli daIgalanıyor ve her yöne ışıklar saçıyor." Durville iki türlü ışınım ayırımı yapmaktadır: Birincisi dinamik, vücudun içinden cevelan eden ve ışığı oluşturan, onun "belirli yönlerde bir uçtan diğerine akmasını sağlayan" (burada zorunlu olarak Akupunktur'daki Meridyenler akla gelmektedir,) ve ikincisi deri yüzeyindeki statik form. Vücut Aura'sına ilişkin son resimler, adeta akışkan bir atmosferin, ellerin cilt deliklerinden çıkıyor izlenimini veren sürekli bir eflüv yayılımı şeklindedir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kadin-aura-resim-sema-3456-777-443-3245-6454.jpg

Vücudu Kaplamış Olan Aura ve Enerjetik Yayılımı

Sovyetler geliştirmiş oldukları Tobiskop ya da Biyometre aracılığı ile Biyoplazma bedenin enerji noktalarındaki parlaklıkları açık bir biçimde ortaya çıkarmışlardır. Her ikisi de pim biçiminde cihazlardır (ikincisidi-elektriki madde ile kaplanmış ve bir bakır çubuk yerleştirilmiş olan,'bir çinko silindirdir.)

Ciltteki değişen biyokimyasal hassasiyetleri ve yüksek iletme özelliğini, ışıldamalarla göstermektedirler. Bu yolla tüm vücudu, tıpkı bir harita gibi biyo enerjetik olarak ölçmek mümkündür.

Bütün bunlar, çok sayıda bir enerji akım ağının tüm vücuda yayılmış olduğu şeklinde eski Çin düşünüşünü gerçekler mahiyettedir. Bunun yanısıra Tibet tedavi sanatında da birbirlerinin içinden geçen yüzlerce büyük ve küçük kanallardan meydana gelmiş suptil maddesel bir enerji bedenden söz edilmektedir. Tibet öğretisine göre; üç ana kanal, adeta bir burgu gibi omurgaya sarılmışlardır. Bu, yoga öğretisindeki Kundalini güç hatlarını gösteren resimlerdeki duruma benzemektedir. Batı tıbbı ise; bu hususlardan ya çok az haberdardır, ya da tamamen habersizdir.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/aura-fotografciligi-resim-kirlian-resimleri-34445-2333.jpg

Aura Fotoğrafçılığı ve Tıptaki Kullanımı

Acaba bu son derece dikkate değer olayların, bizlere mal olması ne kadar sürecektir? Olabilirlikler sayılamayacak kadar çoktur. Öncelikle "Aura Fotoğrafçılığı'nın" tıbbi teşhisierde kullanılıp, kullanılamayacağı saptanmaııdır. Buna paralel olarak Kilner teşhislerinin ve Yüksek frekans-terapisinin görüş alanını ve teşhisteki kullanımını Avusturyalı doktor ve şifacı Zeileis'ın da dediği gibi, inceleme alanına sokmak gerekmektedir. Tıp alanında keşifleri giderek azalan yeni ilaçlar ile Sovyet bilimcilerinin inandıkları gibi, henüz başlamakta olan hastalıkların, biyoplazma bedende önceden görüldükleri ve Kirlian kullanımı ile önceden teşhis edilebileceğinin gerçekten mümkün olup olamayacağını saptamak olanağı vardır. Elektron mikroskobu bağlantısı sonucunda, ilaçların ve diğer şifa maddelerinin de etkileri (hastalar için söz konusu olabilecek en düşük risk ile) önceden bilinebilmektedir. Bunun tıbba bir meydan okuma olabileceği kanısındayız.

Biyologlar 1972 yılında Novosibirsk şehrindeki bir araştırma enstitüsünde, bitki ve hayvan hücrelerinin, yakınlarında bulunan hücrelerden yayılan zayıf ışık enerjisinden (Biyoplazma enerjisi) etkilendiklerini saptadılar. Bilim adamları iki adet, her bakımdan aynı ve çok ince cam kapları yine aynı besin çözeltileri ile doldurmaktadırlar. Sonra bu kaplardan birisine belirli bir virüs konulmaktadır. Bir zaman sonra içine virüs konulmamış olan çözelti de, virüs konulmuş olan ".-ve bundan dolayı çeşitli belirtiler gösteren kaptaki belirtilerin aynısını ortaya çıkarmaktadır! Gerçekte ikinci besin çözeltisinde virüsler oluşmamakta, fakat virüslü çözeltinin hücrelerinin 'enformasyonları', aradaki camı da geçerek diğer çözeltinin hücreleri tarafından alınmaktadır.

1920'Ierde Sovyet bilimcisi A.G.Gurvitch, fiziksel olarak açıklanamayan, spontan organik bir ışıma postüle etti ve buna Mito genetik ışıma adını verdi. Fakat onun da sonu, diğer bir çok sınırlı koşullar altındaki araştırıcılar gibi oldu ve çalışmaları bilim dünyasında giderek unutuldu. Bundan 50 yıl sonra mese­leyi kavrayan ve ele alan -tıpkı Kirlianlar gibi- Inyushin, kabul edilmeye ve zaten hazır bir atmosferde, hemence büyük bir aşama kaydetmeye başladı.

Fakat en önemlisi şudur: Alma Ata'nın Laboratuvarıarında fotoğrafik olarak saptanan ve fiziksel olmayan ışıma, bir enformasyan taşıyıcısının (Inforrnationstraqer) özelliklerini göstermektedir. Inyushin, taşımanın Hologram taşıyıcı 'Mikrobioplasmons' tarafından gerçekleştirildiğine inanmaktadır.

Cleve Backsters bitkileri kendileri veya yakında bulunan diğer organizmalar için bir tehlike sözkonusu olduğunda (fiziksel olmayan) sinyaller alması ve karşılık olarak enformasyon taşıyan sinyaller yollaması, temelde aynı şey değil midir? Bu, bir kişi tarafından bitkiye daha iyi ve çabuk büyümesi için yapılan 'telkin' de bu etkiyi alan ve onu uygulayan bitkisel biyoplazma değil midir? Oyleyse tüm organik tabiatta bilgi nakledici, canlandırıcı ve her yana nüfuz etmiş olan yaşamın gerçek varlığını, yani biyoplazma'yı kabul etmek zorundayız. Ki bu daha yüksek evrim düzeyindeki canlılarda giderek daha suptilleşmektedir. Gerek Sovyetlerde, gerekse Amerika'da, şifacıların 'el teması' yolu ile yaptıkları şifalarda, uygulama öncesi ve sonrası Kirlian yöntemi ile çekilen parmak uçları fotoğraflarında, belirgin farklılıkların olduğu görülmektedir. Burada da vücut elektriği ve manyetik alanları arasındaki ilişkide yine Biyoplazma'nın roloynadığı açıkça ortadadır.

Eğer bu tahminlerin gerçek olduğu kanıtlanırsa, bu halde bazı araştırma alanlarında, özellikle Mikrobiyolojide çok önemli yeni bakış açıları doğacaktır.:. Batıda bilinmelidir ki, Sovyetler tüm güçleri ile bu konunun aydınlanması için çalışmaktadırlar.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/bedenler-aura-resim-1112-3421-3242-2131-111.jpg

Beden'in Fizik ve Enerjetik Yapısı Üzerine

Bir Sentez Çalışması

Burada insanın kibernetik modeli üzerine düşünmeye başlıyoruz. Onu Modern Nöropsikoloji'nin ve Behavyorizm'in (davranışçılık) gördüğü gibi, bir kompüter beyin tarafından yönetilen ve yalnızca çevresi ile ilgilenen, çok komplike bir sinir sistemi olarak görüyoruz. Daha dikkatli bir yaklaşımda ise bu modelin, hislerin ve serbest iradenin sadece sinirsel uyaranlar (Stroms­tössen) olarak değerlendirildiğinde ve duyular dışı'nın araştırma dünyasına gözler kapatıldığında, geçerli ve ayakta kalabildiğini saptıyoruz.

Bu arada bu modeli bir antitez ile yani, insanın parapsişik modeli ile karşılaştırmak durumundayız.

Bu model şöyledir:

1 - Fizik beden: Çok küçük elektrik akımları vücut fonksiyonlarının işlemesini sağlar. Her hücre, her kan küresi, küçük fakat kendine ait bir elektrik yüküne sahiptir. Beyinde bu akımın sönmesi ise ölüm demektir. Burada sembolik olarak bir biyoelektriksel bedenden söz edebiliriz.

2 - Biyoplazmik beden: Burada tamamiyle ayrı (bağı msız) bir vücut düşünülmemelidir, bunun tersine yarı maddesel karakterde, yüksek derecede beslenmiş subatomik maddelerden meydana gelmiş bir zarf sözkonusudur. Biyoplazma, muhtemelen, düşünsel ve duyular dışı için ve kozmik akımlara karşı iletici, rezonans ve reaksiyon imkanlarına sahiptir. Biyoplazmanın durumu fizik bedenin sağlığı üzerine etki eder. Biyoplazma fizik bedene bağlıdır, fakat ölümden sonra onu terk eder.

Biyoplazmik beden; kaba maddi beden ile suptil beden arasındaki ilişki kurucu durumundadır, her ikisi arasında bir tür köprüdür. Onun ayrıca -yarı maddesel- özellikleri olduğunu, Monroe'nun şu yeteneği göstermektedir. Monroe; kol ve bacaklarının dublesini büyük bir sakinlik halindeki fizik bedeninden ayırmakta ve onların yavaşça yanlarına doğru düşmesini beklemektedir, sonra 'duble-kolunu zemindeki halıya doğru bastırdığında' duble eli bunun içinden geçmeden önce hafif bir direnç duymaktadır ve hemen sonra da zeminin içinden geçmektedir.

3 - Suptil beden: Bu, fizik bedenle aynı şekle ve her organın aynı bir dublesine sahiptir. O gerçek kişiliğin merkezidir. Suptil beden fizik bedenin dişmda. bağımsız olarak harekeı edebilir; bu arada fizik bedene suptil bir yaşam bağı 'gümüş kordon' ile bağlantılanmış durumdadır.

Bu üçlü sıralama bir şema olarak düşünülmüştür ve hiç bir zaman kesin doğruluk iddiasında değildir. Biz sadece modern metabiyoloji ve modern fiziğin bizlere hazırlamakta olduklarının dış hatlarına dokunmak istedik. Burada doğmatiklik sözkonusu değildir ve muhtemelen gerçek görünüm, bizim burada temas etmiş olduklarımızdan sonsuz ölçüde daha kompleksdir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kirlian Yöntemi İle Çeşitli İlginç Deney, Gözlem ve Sonuçların Analizleri

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-foto-resim-aura-beden.jpgKirlian fotoğrafçılığı ile yapılan ilk araştırmalar, başlıca, yerine göre ilaçlar, hipnoz, duygusal uyarılma ve meditasyon gibi değişkenleri kullanarak bir tek süjede (denek) oluşan değişimleri incelemek üzerine dayanıyordu. Sonra, iki ya da daha fazla kişi arasındaki etkileşimleri keşfetmeye karar verildi. Bu etüdler öylesine şaşırtıcı sonuçlar ortaya koydu ki, elde edilen malumat, Kirlian fotoğrafçılığının, çok iyi bilinen o basit 'Korona deşarjı' olayını temsil ettiğini söyleyen hipoteze ters düşüyor gibi görünüyordu.

İnsanların, Psikolojik ve Sosyal Olaylardaki

Kirlian EfektleriKişiler arasında oluşan belirli duygusal haller sırasında, korona desenlerinin gösterdiği davranış özellikle anlamlıydı.Örneğin; iki kişi birbirine karşı sıcak, etkili duygular duyduklarında neşriyatları (emanations) birbirine doğru uzanır ve bazen tek bir desen halinde iç içe geçer. Tersine, iki kişi birbirine karşı düşmanca duygular içinde olduklarında, alevler aniden kesilerek parmaklar arasında bir boşluk bırakırlar. Bu boşluk genel olarak öylesine keskin ve net bir halde gözlemlenebiliyordu ki, "saç traşı etkisi" (haircut effect) adıyla tanındı. Arada bir boşluk, her iki parmağın neşriyatını açıkça ikiye bölen, iyice belirli, açısal bir engel ile dolu olur. Ayrıca, fazla öfkelenmenin, mavi-beyaz koronanın içine karışarak onu tamamen bozan bir kırmızı "leke" (blotch) alanı yarattığı da keşfedilmiştir. Seksüel görüntülerin tahayyül edilmesi de bir birleşik kırmızı "leke" alanını yaratmıştır ki, bu olgu duygusal uyarılmaya özgüdür.http://www.spiritualizm.com/bbkirlian4_clip_image002.gif

Birbirlerine karşı sempati duyan iki kişinin Auraları.İki insan gözleriyle keskin bir temas kurduklarında, genel olarak, ikisinden birinin Kirlian fotoğrafındaki görüntüsünün tamamiyle ortadan kaybolması 'Çok daha olağandışı bir sonuçtu. Bu 'göz teması' etüdlerinde 4x5'Iik bir film kullanılarak, üst sırada önce birinin, sonra da diğer kişinin işaret parmakları sırayla kaydedilir. Sonra, ikinci sırada, her iki kişi de işaret parmaklarını birbirine yakın olarak yerleştirirler, aralarında yaklaşık 3 mm.lik bir mesafe bırakılır. En sonunda üçüncü sırada, süjelerden, keskin bir göz teması kuruluncaya kadar birbirinin gözleri içine bakmaları istenir. Onlar birbirine bakmayı sürdürürken, Kirlian fotoğrafları da tespit edilir. Bu fotoğraflar banyo edildiğinde, çoğunlukla, iki kişiden biri (kişiliği daha zayıf olan mı acaba?) görülmemektedir; ancak, bir kaç kez, görünmeyen bir "alan etkisi"nin (field effect), fotoğrafı çekilmiş olan işaret parmağından yayıldığı görülen alev desenine keskin bir boşluk şeklinde sapIandığı da gözlemlenmektedir.

Bu kaybolma olayı, aile etkileşimlerini incelemeye başladığımızda sık sık tekrarlandı. Aile grupları laboratuvara aile tedavisi üzerine çalışan psikiyatrlar (ruh doktorları) tarafından getiriliyorlardı. Tipik olan bir olgu, aile fertlerinden birinin (baba, anne, erkek ya da kız çocuk) fotoğrafının hiç çıkmamasıydı. Halbuki, tümünün parmakları filim üzerine iyice bastırılıyordu. Neşriyatı görülmeyen kişinin, çoğunlukla, ailedeki oğlan çocuğunun olması şaşırtıcı bir durumdu. Erkek çocuk 6 yaşında da olsa, 14 ya da 26 yaşında da olsa bu netice alınıyordu.

Özellikle ilginç olan bir aile etüdünde, 21 yaşındaki kız çocuğu 'anorexia nervosa'dan (sinirsel iştahsızlık) muzdaripti. KirIian fotoğraflarının çekilmesi sırasında, tedaviyi yürüten psikiyatrın aileyle yemek yemek konusunda konuşmaya başladığı bir anda kaydedilen bir resimde, ana ile kızın parmakları arasında, daha önce görülmemiş olan, büyük, çarpıcı bir boşluğa rastlandi. Bu ve benzeri buluşlar ima etmektedir ki, Kirlian fotoğrafçıIığı, kişiler arası duygusal etkileşimlere (belki de şuuraltından) bir açıklık kazandırabilir ve bu da psikoterapi için yararlı olabilir.

Bu 'ortadan kaybolma'nın ya da "silinme" (blanking out) olayının insanlar arası etkileşimin bir fonksiyonu olduğuna dair kanıt elde etmek için, aileleri ile birlikteyken fotoğrafları çıkmayan süjelerin, daha başka resimler çektirmek üzere deneyi yürüten kişi ile kalmaları istenmektedir. Genel olarak, ailesi gider gitmez süjenin koronası parlak bir hale gelir.http://www.spiritualizm.com/bbkirlian4_clip_image002_0000.gif

Birbirlerine karşı düşmanca duygular taşıyan iki kişinin Auraları. (Saç traşı etkisi)Çaprıcı olan bir diğer vakada, 12 yaşında bir kız çocuğunun koronası bir düzineyi aşan aile fotoğraflarının hiç birinde çıkmamıştı. O zaman, kızcağızın, davetlisi olarak laboratuvara gelmiş olan en candan arkadaşıyla birlikte fotoğraf çektirmesine karar verildi. Arkadaşıyla birlikte çekilen bütün resimlerde kızcağızın parmakları geniş, parlak bir korona içinde alev alev yanıyordu.

Bu iç içe geçmelerin ve ortadan kaybolmaların, süjede meydana gelen ve Kirlian desenlerinin elektriki özelliklerini etkileyen içsel değişikliklerin sonucu olduğuna inanıyoruz. Bu içsel değişiklikler, insanların elektrofizolojisini anlamada önemli bir etken olabilirler ve yoğun ve düzenli bir araştırma faaliyeti ile aydınlatılmalıdırlar.

Vücuttaki Çeşitli ilaç ve Narkotiklerin Sonuçlarının,

Kirlian Foto Yöntemi ile Gözlemleri

Tekrar tekrar belirtildiği üzre, Kirlian yöntemi bir insanın psikolojik halinin eşsiz bir belirleyicisidir. Bir kimsenin durumundaki ve hatta ruh halindeki en ufak dalgalanmalar bile tespit edilebilir.Örneğin; bir insanın azıcık heyecanlanması ya da korkması, derisinin parlaklığının anında değişmesine sebep olmakta ve bu kişinin koronasının yoğunluğu, biçimi ve yapısı tamamiyle değişik bir hal almaktadır. Bir süre önce Moskova Mühendislik ve Fizik Enstitüsü'nden bir grup öğrenci de çalışmalarıyla; bir insan duygusal olarak heyecanlandığında söz konusu parlaklığın, spektroskopik özelliklerinde bir yer değiştirme olgusunun gözlemlenebileceğini doğrulamışlardır.

Bu tür deneyler, üstelik çeşitli türden uyarıcılara düşkün olan kişilerin geleceği için hiç de hayırlı bir belirti değildir. Nitekim, Kirlian tekniğinin yardımıyla, bir sürücünün içki içip içmediğinin nasıl tespit edilebileceğini anlatan bir yazı bile yayımlanmıştır. Bu yazıya göre; bir bardak bira içildikten sonra parmakların çevresindeki hale belirgin bir şekilde değişmektedir.

Dr. Thelma Moss, 1973 yılında Prag'da toplanan Uluslararası Psikotronik Sorunları Konferansı'nda, en az yukarıda sözü edilen alkol tespiti kadar ilginç olan bir deney hakkında bir rapor sunmuştur. Bu deney sırasında, 65 kişiden oluşan gönüllüler iki gruba bölünmüşlerdir. İlk grubun üyelerine ufak dozda haşiş verilirken, ikinci gruptakilere de haşiş sandıkları, ancak etkisiz olan başka bir madde verilmişti. Sonradan her bir gönüllünün parmak uçlarının Kirlian tekniğiyle fotoğrafları çekilmişti. Alınan sonuçlar çok ilginçti: Gönüllülerden hangilerinin haşiş almış olduğunu yanılmaksızın tespit etmek mümkün olmuştu. Ne fotoğrafları değerlendiren deneyci, ne de süjeler kimin hangi gruba dahil olduğunu bilmiyorlardı. Bu husus, ancak, deney tamamlanana kadar saklı tutulan kayıtlarla doğrulanmıştı.

Normal Fizyoloji Ulusal Enstitüsü'nden Moskovalı fizikçi Dr. Victor Adamenko da, buna benzer bir deney yapmıştı. Bu deneyde, bir halk ilacı olan ve esrarengiz özellikler gösteren "mumya", bir uyuşturucu olarak kullanılmıştı. Bir insanın normal haldeyken ve uyuşturucuyu aldıktan sonra parmağının çevresindeki floresansı belirleyen fotoğraflar arasında, belirgin bir fark vardır. Kirlian tekniği, acaba bu eski ilacın faaliyetinin sırrını açığa çıkarabilir mi? Bilim adamları henüz ilacın ne olduğunu anlamaya ve ilacın içindeki, iyileştiren ve gençleştiren faal etkeni keşfetmeye çalışmaktadırlar. Eski efsanelere göre "mumya", 'hayal veren merhem', 'hayat iksiri' ve tüm hastalıklar için evrensel bir ilaçtır. (Yüksek dağ kayalarından sızan, koyu renkte, balmumu­na benzeyen ve tüm Orta Asya kadim uygarlıklarınca bilinen bu maddeye Rusya'da "mumya" denilmesinin sebebi, eski Mısır'da mumyalama işlemi için kullanılmış olmasıdır.) Yüksek frekans fotoğrafçılığı sayesinde, diğer türden halk ilaçlarının muamma­sını çözecek ipucu bulunabilir. Bu şifalı maddeleri oluşturan unsurlardan hangileri, insan bedenini etkileyerek, onun parlak halesinde bir değişikliğe sebep olmaktadırlar? Koronanın renginde, biçiminde ve yapısındaki değişimleri belirleyen , kesin olarak nedir? Bu sorular henüz yanıtsız kalmaktadır. (Bkz. Resim-a)

Dermo-optics Meleke ve Kirlian Yöntemi ile Analizler60'Iarın başında Technology for Youth adlı Sovyet dergisi, Aşağı Tagil'den gelen ve "deriyle görüm" yeteneğine sa­hip olan Bayan Rosa Kuleshova hakkında bir makale yayımla­mıştı. Kuleshova, gözleri bağlanmış bir halde, önüne konan bir metni harfi harfine okuyabiliyor, dokunmak suretiyle objelerin rengini ve çizimler ile fotoğrafların konusunu teşhis edebiliyordu. Bu haber, bilim adamları ile halkın büyük bir kesimi arasında geniş bir ilgi uyandırdı. (Bkz. Resim-b)Dermo-optics: eyeless sight: capaclte paraoptique: vasıtalı duru görü: Deri yoluyla gözsüz görüş.

http://www.spiritualizm.com/bbkirlian4_clip_image002_0001.gif

Resim - a: "Mumya" aldıktan sonra süjenin parmağının çevresinde bulunan koronadaki kesin değişikliği gösteren Kirlian fotoğrafları.

http://www.spiritualizm.com/bbkirlian4_clip_image002_0002.gif

Resim-b: Fotoğraf (a), Ruşça razryad (akım) kelimesinin normal bir Kirlian fotoğrafıdır. Fotoğraf (b) ise; aynı kelime siyah bir kağıt ile örtüldükten sonra çekilmiş olmasına rağmen, yine de az

çok ışıldayan bir iz mevcuttur.Daha sonra anlaşıldı ki; Kulashova'nın yetenekleri, sadece bu bayana özgü değildi. Sverdlovsk'ta Dr. A. Novomeiski, Magnitogorsk'ta Dr. N. Sudakov, Odessa'da Dr. A. Shevelev ve diğer bazı araştırmacılar, deriyle görüm yeteneklerini başarıyla gözler önüne serebilen kişiler tespit ettiler. Bunlardan bazıları sadece olağan şartlar altında -yani, objeye dokundukları zaman- değil, söz konusu obje siyah bir zarfın içine konulduğu ya da metal bir kutu içine yerleştirildiği zaman da mükemmel sonuçlar elde ediyorlardı. Araştırmacılar bu tuhaf olayı açıklayabilmek için çeşitli hipotezler öne sürdüler ama, hiç biri de kesin olarak herhangi bir şey kanıtlayamadı.

İşte, Kirlian fotoğrafçılığı bu konuyu da aydınlatabilir. Örneğin, Dr. Victor Adamenko'nun 1968 yılında yürüttüğü deneylerdeki gibi, bir yazının Kirlian tekniğiyle fotoğrafını çekip sonra siyah bir kağıtla üstünü kapar ve yeniden fotoğrafını çekebiliriz. Üzeri kapanan yazı gözle görülemez bir hale gelmiş olmasına rağmen, yine de ikinci fotoğrafta, yazının, birincisindeki kadar parlak olmayan bir izini net bir şekilde görürüz. Bir objenin bu tür bir "elektriki izi", deriyle-görüm yeteneğiyle ilgili sorunların çözülmesinde yardımcı olabilir.-"Bitkilerdeki, Esrarengiz 'Backster Etkisi' ve

Kirlian Yöntemi ile Tespiti

1972 yılında, İngiliz araştırmacılar D. Milner ve E. Smart, iki yaprak arasındaki etkileşimi etüd etmek üzere yüksek frekans fotoğrafçılığından yararlandılar. Bu yapraklardan biri henüz, diğeri ise 24 saat önce koparılmışlardı. Elde edilen Kirlan fotoğrafları, henüz koparıimış olan yaprağın enerji alanının, sanki, öteki yaprağa iletildiğini gösteriyordu. Yeşil "şifacı" gerçekten de hemcinsini "canlandırmaya" çabalamaktaydı. Bu tuhaf ve insanı hayrete düşüren olay, kaçınılmaz olarak, yalan tespit cihazları ve bitkiler ile yapılan deneylerle ilgili raporları hatıra getirmektedir.

Bir süre önce, Ağır Ceza Bilimi Akademisi Araştırma Komitesi'nin yöneticisi olan Amerikalı kriminoloji uzmanı Cleve Bacster, bir insanın duygusal halindeki dalgalanmaların, bir bitki yaprağının elektrik potansiyelinde değişiklikler meydana getirdiğini farketmişti. Kendisi, daha sonra da bu tür bir 'belirli bir mesafe öteden etkileşimin' sadece bitkilerle sınırlanmayıp, diğer biyolojik maddelere de özgü olduğunu ortaya koymuştur.

Canlı hücreler arasında belirli bir mesafe öteden kurulan "ilişki"- ayrıca, Sovyetler, Novosibirsk'de Dr. Vlail Kaznacheev'in başkanlığında çalışan bir bilim adamları grubunun yürüttüğü deneyler ile de açığa çıkarılmıştır. Bu deneyler oldukça basittir. Içinde doku kültürleri bulunan iki adet silis deney şişesi yanyana yerleştirilir. Kültürlerden birine bir virüs ile hastalık bulaştırılır ya da zehir kullanılarak tahrip edilir. Işte o zaman son derece ola­ğandışı bir şey meydana gelir: Sözkonusu virüsle temas etmesi mümkün olmadığı halde, birincinin hemen arkasından ikinci kültür de ölür. Dahası, eğer birinci kültür, örneğin cıva biklorür gibi, havada yaşayan mayaların faaliyetini engelleyen bir zehirle tahrip edilirse, ikincisi de aynı birinci gibi "nefes kesilmesinden" ölür. Bu olaya -yani, belirli bir mesafeden hastalık bulaşması olayına- bilim adamlarınca, "sitopatolojik ayna etkisi" dertilmekte ve 122 no. ile Keşifler Kayıt Defteri'ne girmiş olan bilimsel bir keşif olarak kabul edilmektedir.

Bu olayı nasıl açıklayabiliriz? Kaznacheev, tahrip olan hücrelerin, hastalık bulaştırılmayan hücreleri ölümcül bir biçimde etkileyen ultraviyole ışınları neşrettiklerini sanmakta, yani, radyasyon yoluyla enformasyon aktarımını önermektedir. Silis deney şişeleri yerine cam şişeler kullanıldığında, söz konusu etki meydana gelmediği için de ultraviyole ışınları üzerinde durmaktadır. Bilindiği gibi, cam, ultraviyole ışınlarını engeller. Ancak, Bacster'in deneylerinde, farklı bakteri kolonilerinin yanısıra, bir insan ya da bitki, birbirlerinin görüş sahasında bulunmadıkları zamanlarda bile, belirli bir mesafe öteden birbirlerini etkilerler. Tüm bu deneylerin, insan tabiatında süre giden çok daha karmaşık ve derin anlamda bir sürecin etkilerini ortaya koyuyor olmaları da imkansız değildir. Bizler, hala daha, biyolojik sistemlerin dışsal etkilere karşı duyarlılıkları, değişik türden fizik alanlar ile radyasyon biçimlerine karşılık verme yetenekleri hakkında çok az şey biliyoruz.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Tıp Literatüründeki Fantom Ağrısı ve Kirlian

Yöntemi İle Analizi ve Sonuçları

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-resimleri-fotografciligi-aura-renkleri.jpgKlasik Tıp Görüşü ile Fantom Organ AğrısıAralık ayının 10'unda, bir adamın, bir infilak neticesi ayağı parçalanır. (Resim: 6-A) Bacak kesilir. Kesilmiş olan sinirler ağrırlar. Yukarıda hissi mıntıkadaki kapaklı kutuda, ayak kısmı için olan kapaklar düşerler: Ayak ağrıyor ... Halbuki bacak yerinde dahi yoktur. Fakat ayağa kadar,.gitmekte olan yol, mütemadiyen yukarıda beyinde işaretlerini verir ve insan yatakta yatar ve artık mevcut olmadığı halde mütemadiyen ayağındaki ağrılardan şikayet eder. Ve ona: Neresi ağrıyor? diye sorulduğu zaman, ayağı kesilmeden evvel bulunması lazım gelen yeri (Resim: 6-B) göstermek üzere yatak üzerindeki boş yere işaret eder. Doktor onu teselli eder: "Bir kaç hafta sabret. Ocak ayı içerisinde sinirlerin kesilen yerleri tamamen iyileşecektir." Hakikaten ağrılar azalır ve Şubat'ta hasta neşe ile doktoruna gelir ve "hayali ağrı" denilen şeye de güler. .. (Resim: 6-C)

Eylülde gece birdenbire uyanır. (Resim: 6-0) Yatak çarşafını eliyle yoklar. Bacağı gene vardır ve ağrımaktadır. iyice ayağını, baş parmağını hisseder ve tam ayağının tarağının kaşındığını duyar. Kaşımak ister ve çarşafı durmadan kaşır. Ertesi gece bu hayal tekerrür eder ve artık bacağı, yani hemen hemen bir seneden beri malik olmadığı ve çoktan bir kavurma sobasında yakılmış olan bacağı onu gündüz dahi rahatsız eder. Derhal doktoruna gider. "Sizde bir nörom var, sinirin kesilen yerinin sonunda bir düğüm husule gelmiş ve bu yüzden de bu uyarılmaktadır" diyen doktor, hastasına bu hadiseyi bir tabloda izah eder. (Resim: 6-E) Bu düğüm çıkarılır, böylece de sinir yolunun uyarıcılığı ortadan kalkar. Yukarıda kesiğin üst his mıntıkasındaki kapaklı kutuda "ayak" için olan alarm cihazı artık harekete geçemez, ağrı ve ayağın mevcudiyeti hisleri kalmaz ve bu adam, bundan bir sene evvel kaybettiği ayağından kurtulduğu için mesuttur. (Resim: 6-F) Kesildiği halde var olduğu hissedilen bacak, yalnızca beyine gönderilen bazı nöron empülslerinin bir sonucudur.http://www.spiritualizm.com/bbkirlian5_clip_image002.gif

Resim 6 - A - B - C - D - E - F

Kirlian Foto Tekniği ile Fantom Ağrısının Asıl NedeniÜstteki iki paragrafta, klasik tıp görüşü ile fantom uzuv ve fantom uzuv hissi hakkında, yalnızca dünün yetersiz ve ampirik görüşlerine dayalı bir yorum ve uygulama belirtilmiştir. Oysa aşağıda, bu konunun ve olayın, Kirlian Fotoğraf yöntemleri ile yapılan incelemeleri, o kesik uzuvların, hiç de hayali ağrı veya nöron düğümlerinin beyin kabuğuna empülsleri olmadığı saptanmıştır.

Bir bacağı ya da kolu kesinlenler, bacağını ya da kolunu yerindeymiş gibi hissetmişlerdir. Doktorlar buna "halüsinasyon meydana getiren arzu" deyip geçerler. Ya da bedeni bir bütün olarak görme hususunda psikolojik bir eğilim. Fakat ruhsal yetenekleri gelişmiş kişilerle klervoyanlar, bacağı kesik birinin fantom bacağını ya da kolunu gördüklerini söylerler. "Kesik bacak ya da kolun fantomu akıcı bir şekildedir ve bedene irtibattadır. "

Sovyetler Birliği'ndeki Kirlian araştırmaları ile klasik tıbbi görüşün tam tersi sonucun saptanması başarılmıştır. Kabaroska'da bir laboratuvarda, tek ayağı ampute (kesik) bir kişinin Kirlian fotosu çekilmiştir. Elde. edilen fotoğrafta, ampute edilen ayağın aurası, gayet net olarak görülmektedir. Yani ayak yoktur, fakat onun aynen kopyası olarak enerji kalıbı ayağın bulunması gereken yerde halen mevcuttur. O halde, bu durumdaki hastaların duymuş oldukları kesik uzvun varlığı hisleri, böyle bir somut nedene dayanmaktadır.

Bir salamandranın kesik ayağındaki elektriksel alanın izlerini ölçebildiğini, bir Amerikan nöroloğu tespit edebilmişti. Bu organizatör kalıp, Kirlian'ların keşfettiği parlak ışık beden midir? Bu kadar önemli olan bu Enerji Beden arasında ilişki nedir?

S. Ostrander, bu konuya ilişkin olarak şunları söylemektedir."Bize Sovyet Bilim adamlarınca gösterilen fotoğraflarda, bir canlının fizik bedeninin kesilen bir kısmının ardından, (o kısmın) Biyoplazmik Bedeni kalmakta olduğu açıkça belliydi. Bu Enerji Beden de ortadan kalkınca, bitki ya da hayvan ölüyor."Fantom Etkisi'nin, Bitkilerde Yapılan Gözlemleri.

Bu önemli konunun, bitkilerde de benzeri gözlemi yapılmıştır ve bir parçası kesilen yaprağın kesik kısmının aurasının tam bir yaprak aurası olarak bütünlüğünü koruduğu kanıtlanmıştır. Aşağıda bu konulara ilişkin yapılan incelemeler yeterli bir somut ve deneysel kanıt vermektedir. Fakat bu olayda önemli bir husus vardır: Eğer yaprağın üçte biri kadar bir kısmı kesilirse, aura ve yaprağın canlılığı sürüyor ve bu kesik, yaprağın üçte birini aşarsa, yaprak ölmektedir.

Sovyetler Birliği'nde, çeşitli önemli parapsikoloji araştırmaları yapan ve inceleme ve gözlemlerini bir çok değerli yapıtlarında anlatan, Sheila Ostrander ve Lynn Schroeder'in, Sovyetler'deki bitki fantom aura araştırmalarına ilişkin yaptıkları gözlemler ve edindikleri verileri şöyle anlatmaktadırlar:http://www.spiritualizm.com/bbkirlian5_clip_image002_0000.gif

Yaprağın uç kısmı kesilmiş olmasına karşın, kesik kısmın Aurası tam bir yaprak Aurası olarak bütünlüğünü korumaktadır. (Fantom etkisi)Dr. Victor Adamenko, "Fantom yaprak" (phantomleaf) adıyla anılan olguyu gözler önüne seren ilk kişi olmuştur. 1966 yılında, tesadüfen, bir yaprağın kenarından bir kaç milimetrelik bir parça koparıp da bu şekilde Kirlian fotoğrafını çekince, fotoğrafta, yaprağın koparılan bu kısmı için de sanki bütün bir yaprakmış gibi bir parıltının mevcut olduğunu keşfetmişti. Yani, söz konusu yaprak, Kirlian fotoğrafında sanki dokunulmamış gibi kalmaktadır. Bu deney öylesine olağandışıydı ki, güvensizlikle karşılandı. Dr. Thelma Moss, aynı deneyi kendisi tekrarladı ve bu tuhaf olayın gerçekliğine kanaat getirdi. Psikobiyofizik Enstitüsünün müdürü olan Brezilyalı araştırmacı Hemani Andrade, aynı deneyi biraz değiştirerek gerçekleştirdi yaprağın bir kısmını koparmak yerine tahrip etti ve yine aynı sonucu, yani bir "fantom yaprak" fotoğrafını elde etti.

Acaba bu "parıldayan fantom" ne anlama gelmektedir?

Yoksa, organizmaya nüfuz etmiş olan ve ancak bütün organizmanın tahrip edilmesinden sonra ortadan kaybolan bir tür enerji çerçevesinin mevcudiyetini mi göstermektedir?

Sovyet Parapsikologlarının, S. Ostrander'e Fantom Etkisi Hakkında Yaptıkları AçıklamalarRusya'da Kirlian fotoğrafçılığı üzerine çalışan genç bir Sovyet bilim adamı, bizimle birlikte masaya oturdu. Ağzına kadar fotoğraf dolu bir evrak çantası açtı. "Şuna bakın." İyice manyetize edilmiş bir yaprağın büyük bir fotoğrafını gösteriyordu. Bu resim Kirlian metoduyla yüksek frekanslı elektrik alanında çekilmişti. Bu alışkın olduğumuz bir resimdi: Yaprağın bütün yüzeyinde yanıp sönen ışık kümeleri, parlak, cıvıl cıvıl alevcikler ve kenar boyunca Auranın ışıması. .. Elimize ikinci bir resim daha verdi. Bi­rincisinin aynısıydı, fakat bunda yaprağın sağ yarısının ortasından aşağı doğru bir çizgi iniyordu. Bu çizginin tüy gibi yumuşak görünüşü vardı.

"Bu ikinci resimde gördüğünüz aynı yapraktır" dedi genç bilim adamı. "Asıl yaprak kesilmiştir. Onun üçte biri kesilip alınmıştır. Fakat tüm yaprağın enerji kalıbı hala görülebiliyor." Başka bir deyişle biz, basbayağı, yaprağın hayaletini (fantomu) görüyorduk resimde. Yaprağın kesik kısmını göstererek, "Bu fotoğrafta görüntüsü çıkan kısmın maddesi (cevheri) nedir?" diye sorduk."O bir enerji formudur" dedi bilim adamı. "Bu enerji, kaynağını, elektriksel ya da elektromanyetik alanların aktivitesinden alabilir. Fakat bu enerjinin tabiatı tamamen başka. Onu bir çeşit plazma olarak düşünüyoruz." (Fakat plazma, maddenin dördüncü halidir. İyonize partikül kütlelerinin akımı.)

"Yaprağın üçte birinden fazlasını keserseniz ne oluyor?" diye sorduk.

" O zaman yaprak ölüyor ve yaprağın Enerji Bedeni de ortadan kalkıyor."

"Peki, eğer bir insan, bir parmağını ya da kolunu kaybetse, o kısmın Enerji Bedeni hala varlığını devam ettiriyor mu?" diye sorduğumuzda da bilim adamı başını sallayarak, "evet" diye cevap vermişti.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kirlian Foto Yönteminin Tıp Dalındaki Önemli Uygulama ve Bazı Sonuçları

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/eller-kirlian-fotolari-fotografcilik-aura-ceken-foto.jpgSon yarım yüzyılın en önemli keşiflerinden biri, hiç şüphesiz Kirlian

Fotoğraf tekniğidir.

Çeşitli İlaçlar ve Psikolojik Faktörlerin

Kirlian Foto GözlemiKirlian fotoğrafçılığı adıyla bilinen bir Rus Fotoğraf tekniğiyle, insan ve bitkilerin auralarının fotoğrafları çekilebilmektedir. Rusların "Biyoplazma" adını verdikleri aura'nın fotoğratları, ilk kez bu konuyla ilgili olarak düzenlenen birinci Moskova Kongresinde okunan bir raporla dünyaya duyurulmuştu.

Bu konuda, Münihli doktorlardan Friedberg Karger de Ruslar'ınkine benzer bir cihazı geliştirmekte olduğunu açıklamıştı. Daha ziyade röntgen cihazına benzetilebilecek olan bu cihazla ilgili olarak Rus meslektaşı Dr. Victor Inyushin ile çalışmalarını sürdürmekte olduğunu da sözlerine ilave etmiştir.

Moskova Üniversitesinden Dr. V.G. Adamenko, Inyushin ile birlikte insanların ve bitkilerin hayat enerjilerindeki değişimlerle ilgili çalışmalarını sürdürmekte olduklarını anlatmıştı. Adamenko'nun anlattıklarına göre; kafein, nikotin, alkol ve çeşitli drogların alınmasından sonra, söz konusu enerjide meydana gelen değişmeler artık tespit edilebilmektedir. Dr. Adamenko bu konuda şunları söylemiştir: .

"Bu değişiklikler, sadece ölçmekle kalmıyor, fakat aynı zamanda fotoğraf olarak da tespit edilebiliyor. Bu yoldan hareketle insan, bitki ve hayvanlar üzerinde çok erken hastalık teşhislerinin yapılabilmesi mümkün görünmektedir. Ayrıca çeşitli heyecanlar, kızgınlık, mutluluk gibi psikolojik durumlarla ilgili değişimler de bu fotoğraflar üzerinde ortaya çıkabilmektedir. Bu testler sırasında 30.000 voltluk enerji ve 75.000 periyodluk Hz. uygulanmaktadır. Bu sayede enerji alanları daha görülür hale gelmektedir. "Bu konuda çalışan diğer araştırmacıların teknik raporları kongreden sonra batılı meslektaşları tarafından adeta kapışıImıştır. (Rusça yazılmış bulunmalarına rağmen.)

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/amerika-bayragi-amerikan-abd-bayrak.jpg

Amerikalı Doktorların, İlginç EtüdleriRuslardan sonra iki Amerikalı bilim adamı da (Newark Kolejinden E.D. Dean ve New Mexico Devlet Üniversitesinden James Hickman) bu konuda çalışmaları olduğunu rapor halinde kurula sunmuşlardır. Hickman bu konuda 8 mm.lik renkli film göstermiştir.

İlginç bir konuşma da kırmızı lazer ışınları konusunda olmuştur: Bu konuda söz alan Olga Inushina, layzer ışınlarıyla ilgili medikal uygulamaları anlatmıştır. Bayan Inushina'nın anlattıklarına göre; lazer ışınları sayesinde,Akupunktur noktalarının yerleri tespit edilebilinmektedir. Aynı yolla, hayat enerjisinin fotoğrafı da çekilebilmektedir.

Bu arada Filipinler'de uygulanmakta olan ruhsal şifa olaylarıyla da yakından ilgilenmekte olduklarını sözlerine eklemekten geri kalmamıştır. Ruhsal cerrahi konusunda kendilerinin bu yoldan girmekte bulunduklarını, fakat batılı meslektaşlarının bu konuda çok daha çekimser bulunduklarını ifade etmişlerdir.

New York'dan 20 meslektaşıyla birlikte kongreye katılan Maimonides Medikal Merkezi'nden Dr. Stanley Krippner, "Hasta bir insanın tedavisi sırasında ruh ve bedenin ayrı ayrı ele alınmamaları gerekir. Sadece tüm tedavi bir başarı vaad edebilir."

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/rusya-bayrak-bayraklar-rus.jpg

Rusların Çeşitli Etüdleri ve Kongre'nin Genel

Gündem KonularıAyrıca kongrede Ruslar, virüslerin radyasyonlarının kendileri kadar etkili bulunduklarını keşfettiklerini açıklamışlardır. Bunun için bir kaba virüslü ekmek, diğer bir kaba da virüssüz ek­mek koymuşlardır. Ve bir süre sonra her iki kabda da aynı değişimleri müşahade etmişlerdir. Buradanda, "Virüslerin ancak radyasyonları sayesinde etkili olabildikleri" sonucuna varmış bulunuyorlar. (Burada radyasyon kelimesiyle, fizik yapılarının ötesinde, daha süptil metafizik bir yapı anlatılmak istenmektedir.) Yukarıdaki deneyde iki kap birbirinden uzaklaştırıldığı vakit, Virüssüz olan ekmekte herhangi bir bozulma olmadığı görülmüştür.Kongreye katılan Rusların konuşmalarından anlaşılmaktadır ki; fizikçiler, kimyagerler, teknisyenler, elele vererek parapsikolojinin rehberliği altında çalışmalıdırlar. Bu gün batılı bilim adamlarının birbirinden ayrılmış oldukları gibi. ..

Meşhur Sovyet araştırıcısı Eduard Naumov'un yönettiği kongrenin gündeminde bulunan diğer maddelerden bir kaçını da şöylece sıralayabiliriz:

1. Medikal tedavileri imkansız kabul edilen hastaların bulunduğu bir enstitünün gezilmesi,

2. Telekinezi, Yoga-antigravitesi, levitasyon ve suni reenkarnasyon ve de Filipinler'de ruhsal şifacılık konularıyla ilgili filmlerin gösterilişi.

3. Kirlian Metoduyla ilgili bilimsel raporların tetkiki,4.Klervoyans ve parmakla okuma konularıyla ilgili bilgi teatisi

5. Gelecekte yapılması muhtemel çalışmalar hakkında görüşlerin ve temennilerin dinlenmesi.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/kirlian-hand-eller-resim-aura-foto.jpgKirlian Foto Tekniği ve Uygulaması

Son yarım yüzyılın en önemli keşiflerinden biri, hiç şüphesiz Kirlian Fotoğraf tekniğidir. Bu fotoğraf tekniğine karşı bilim çevrelerince gösterilen ilgi yanında, tekniğin uygulama alanlarının nereler olabileceği hususunda belirtilen şüpheler de önemsenmeyecek durumda değildir. Böyle bir fotoğraf tekniğine "alışılmamışlık" damgasını vuran neden, objelerin resimleri çekilirken alışılan mercek sisteminin kullanılmamasıdır. Bir film ya da fotoğraf plakası üzerine bir imajın yansıtılması (filmle temasta olan objeye yöneltilmiş) yüksek voltajla mümkün olmaktadır.

Bir kaç saniyelik yüksek voltaj uygulamasından sonra (film yıkandığı zaman) filmi alınan objeden yayılan binlerce kıl gibi alevlerin görüntüsü, filmin ya da fotoğraf plakasının üzerine çıkmaktadır. Obje olarak bir kimsenin parmak uçlarının Kirlian fotoğrafı alınacağı zaman, siyah-beyaz film kullanıldığında saçlı bir parmak izinin fotoğrafı elde edilmiş olur. Renkli film kullanıldığında da filmi çekilen parmak ucu sahibinin, fiziksel ve ruhsal durumuna göre bu saçlı manzarayı rengarenk görürdünüz.Renkli resimlerle elde edilen fotoğraflarda 'aura" intibaı daha kuvvetli olarak uyanmaktadır. Bu auranın tarif edilmesi sonucu bir çok teoriler ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bazıları onu "beşeri aura" olarak tanımlar ki, burada kastedilen, klervoyan medyumların insanların üzerinde gördüklerini söyledikleri ışımadır. Bazılarına göre bu ışıma, şifacı medyumların parmak uçlarından Çı­kan ve henüz mahiyeti hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir çeşik bilinmeyen enerjidir. Fizikçilere göre de bu ışıma, vücuttan yayılan bir elektriksel deşarjdır, ona da "korona" veya "elektron emisyonu" gibi isimler vermektedirler. Yapılan tariflerin düşündürdükleri ne biçimde olursa olsun, "Kirlian Fotoğrafçılığı" biyologlar, psikiyatrisler, doktorlar, parapsikologlar ve fizikçiler tarafından ilgiyle izlenmekte ve bu meslek dallarının her biri kendi içinde bu fotoğraf tekniğinin uygulanmasına bir yer ayırmaya çalışmaktadırlar. Bunun 30 yıl kadar önce teknik Rus araştırıcılar Semyon ve Valentina Kirlian tarafından keşfedildiği zaman fotoğraflarda görülen ışımaların, klervoyan medyumlar tarafından görülen insan aurası olduğu sanılması, bilhassa parapsikologların ilgisini son derece tahrik etmişti.

Bu keşfin ilhamı Semyon Kirlian'a hastahanedeki bir müşahadesi sırasında gelmişti. O hastahanede bir hasta üzerinde uygulanan şok tedavisi sırasında, cam elektrodla hastanın cildi üzerinde şerare atlamasından esinlenerek, kendi cihazını evinde kurdu ve ilk denemeyi de kendi üzerinde yaptı. İlk denemesinde hafif bir elektrik şoku ile birlikte mavi şerare görmüş, fotoğraf plakasını banyo ettiği zaman da parmağının siluetini elde etmişti. Parmağından çıkan alev alev ışımalar, açık olarak bu ilk fotoğraf ta besbelli görülüyordu.

Daha iyi sonuçlara renkli filmler kullanılarak varılabilir. Renkli bir filmle insan elinin fotoğrafı alındığında, gökyüzündeki şimşek çakmasını andıran ışık dalgaları mavi, beyaz ve biraz da kırmızımsı ışımalar halinde görülecektir. Daha ileri çalışmalar göstermiştir ki, bu fotoğraf tekniği, sadece insan elinin ışımalarını tespit için kullanılmamaktadır. Aynı zamanda bitkilerin, bilhassa yapraklarındaki ışımaları tespit etmekte de yarar sağlanmaktadır. Bu fotoğraf tekniğiyle çekilen resimlerden anlaşılmıştır ki, solgun, kurumak üzere bulunan bir yaprak ile dalından yeni koparılmış taze bir yaprağın etrafa yayınladıkları ışıma (radyasyon) arasında pek çok fark vardır. Ayrıca, dalından yeni koparılmış bu taze yaprağın arka arkaya çekilecek fotoğrafları, bu ışımalarda devamlı bir ışıma değişimi olduğunu ortaya koymuştur. Herhangi ölü bir yaprakta ise buna benzer bir sürecin izlenmesi imkansızdır.

http://www.spiritualizm.com/bbkirlian6_clip_image002.gif

Sıhhatli bir bitkinin kuvvetle ışıldayan Aurası.Aynı daldan, aynı anda koparılan iki yaprağın ışımasının (radyasyon alanının ya da koronasının) aynı olacağı sanılmışsa da yapılan bir çok denemlerde ikisinin de bazı bakımlardan farkIı oldukları görülmüştür. Sonra yaprakların biyolojik analizlerinden anlaşılmıştır ki, farklılık gösteren yaprağın bir hastalık taşıdığı tespit edilmiştir. Normal gözle görülmeyen bu hastalık başlangıcı, Kirlian fotoğraflarında bariz bir şekilde ortaya çıkmaktadır.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/bitkiler-kirlian-yaprak-isik-mavi.jpg

Bitkiler Üzerindeki Gözlemler ve İnsan BedeniBuradan derhal araştırıcıların aklına, "Acaba aynı durumdan insan bedeni için de yararlanabilir miyiz?" sorusu gelmiştir. Cevap: "Evet"dir. Bu şekilde hastalık belirtileri, daha çok siyah ­beyaz filmlerde de görülebilmektedir. Fakat renkli film kullanıldığında ayrıntıları daha net olarak görebilmek mümkün olmaktadır. Alınan sonuçlar göstermiştir ki, sadece parmak uçlarının ya da elin Kirlian fotoğrafı çekilmek suretiyle, insanın yakalandığı bir hastalık, ruhsal bunalım, zihinsel yorgunluk, zihnin heyecansal durumları çok öncelerden anlaşılabilmektedir. Hatta bunu da Kirlian, ilk olarak kendi üzerinde tespit etmiştir. Bir defasında sebebini kendisinin anlayamadığı şekilde, elinin fotoğrafları gayet bulanık çıkmıştı. Bunun nedenini düşünürken, çok geçmeden kronik bir damar rahatsızlığından kendini yatakta bulmuştu.Bu fotoğraflardaki bulanıklığın cihazdan gelip gelmediğini anlamak üzere, Semyon Kirlian hastalanıp yatağa düştükten sonra, karısı Valentina Kirlian cihazı kontrol edip, yeni fotoğraflar çekmiş, cihazda hiç bir arızanın bulunmadığını, gayet net olarak aldığı resimlerden anlamıştı. Kirlianlar'ın bu çalışmalarından hemen sonra, gerek Sovyet, gerekse Amerikalı araştırıcılar, çalışmalarını tıp ve psikiyatri alanına yöneltmişler ve bitkiler aleminin çeşitli türlerinin (hatta aynı türün çeşitli cinslerinin) Kirlian fotoğrafları biribirinden farklı olduğu gibi, insanların da Kirlian fotoğraflarının biribirinden farklı olduğunu anlamışlardır.Bilhassa Dr. Thelma Moss ve Kendal Johnson'ın yaptığı araştırmalardan anlaşılmıştır ki, (500 süje üzerinde yapılan denemelerden sonra) her ferdin kendine has bir radyasyon alanı (veya koronası) bulunmaktadır. Her fert diğerlerinden bazı özelliklerle radyasyon alanları bakımından da ayrılmaktadır. Hiç bir kimsenin parmak izinin bir başkasınınkine benzemeyişi gibi .... Cihazla parmak ya da el arasında fotoğraf plakası kullanılmadan da (cihazdan parmak ucunu 5-10 mm. yukarıda tutmak suretiyle) cihazla cilt arasında kırmızı-mavi bir ışıma devamlı olarak gözle izlenebiImektedir. Bu ışımaya daha yakından ve dikkatle bakılırsa, ışımanın aslında parmak ucunun belirli noktalarından çıkan ışık hüzmelerinin bir bileşimi olduğu fark edilir. Kuvvetli bir ihtimale göre bu noktalar, ciltte son bulan sinir uçlarıdır. Rus biyofizikçisi Dr. Victor Adamenko ile Stanford Üniversitesinden Dr. William Tilier, buna "soğuk elektron emisyonu" ismini vermiştirler. Fakat burada üzerinde durulması gereken nokta şudur ki: bu elektriksel deşarj, daha önceleri tarif edilen beşeri aura ile uygunluk arz et­mektedir. Tamamen "beşeri aura" tarifine uymaktadır. Orijin ve tabiat bakımından birbirinden farklı durumda bulunan (biri; insa­nın zihinsel, diğeri fiziki durumunu yansıtan) iki ayrı enerji formuyla da karşılaşabilirdik.

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/auralar-insanlar-renk-huzmeleri-gibi-saglikli-aura.jpg

Sağlıksal ve Psikolojik Durumların Auradan TespitleriYazının başında belirtilen Kirlian Fotoğrafçılığının uygulama Alanları konusuna gelince; bu tekniğin botanikten ziraata kadar çeşitli bitkisel hastalıkların tanınmasında kullanıldığını söyleyebiliriz. Bütün bunlardan daha önemlisi, insan sağlığıyla ilgili uygulamalara yatkın bulunmasıdır. Kirlian fotoğraf tekniği bu gün, havadaki değişiklikleri önceden haber verebilen barometre gibi, insan vücudunda meydana gelebilecek fiziksel ve mantal (zihinsel) değişmeleri önceden haber verebilecek durumda bir tekniktir. Dr. Michael Shacter ve Dr. David Sheinkin'in yürüttükleri çalışmalardan anlaşılmıştır ki, şizofrenik hastaların parmak uçlarında hemen hemen hiç bir korona tespit edilememektedir.Yapılan tedavi sonunda alınan fotoğraflarda bu koronanın yavaş yavaş teşekkül etmeye başladığı, normal insanların parmak koronalarına benzemeye doğru gelişmeler olduğu tespit edilmiştir. Kirlian fotoğraf tekniğiyle önceden teşhis konusunda çalışan doktorlara örnek olarak da, Josephs ve Kients isimli araştırıcılar zikredilebilir. Bazı kimselerin koronalarında parlak kırmızı ışımalar tespit etmişlerdir. Sonradan gördüler ki, bu kimseler ellerinin Kirlian fotoğrafları sırasında kendilerini gayet sıhhatli hissettikleri halde, 24-36 saat içinde gribe yakalanmışlardır. Yapılan tedavileri sonunda koronalarının da normal renklere dönüştüğü tes­pit edilmiştir. Yani hastalığın seyrini Kirlian fotoğraf tekniğiyle iz­lemek de mümkün olmaktadır. Bu çalışmalar sırasında ayrıca, trankilizan, sedatif ve antibiyotik ilaçların da insan koronası üzerinde etkili olduğu tespit edilmiş durumdadır. Örneğin Valium (trakilizan) alındığı zaman, parmak uçları koronasının uzadığı, marijuana'nın ise, koronanın rengini sararttığı öğrenilmiş bulunmaktadır. .

Bu çalışmalar sonunda elde edilen sonuçlar ister istemez araştırıcıları (herkesin radyasyon alanlarının başka başka olmasına rağmen) önceden koronal kalıpların saptanması, adeta bunların haritalarının yapılması zorunluluğuna sürüklemektedir. Hangi ilacın koronada ne gibi renk değişimleri meydana getireceği önceden çok iyi bilinmelidir. Her hastalığın koronada ne gibi bir değişiklik meydana getirerek vücutta bir seyir takib ettiğinin bilinmesi gerekmektedir. Bu yöndeki bir çalışma halen Washington D.C.'de sürdürülmektedir.

Bütün bu gelişmelere rağmen, Kirlian fotoğrafçılığı hakkında halledilmesi gereken bazı problemler daha vardır. Örneğin, cihazı kullanan bir bilim adamından diğerine ya da bir cihazdan diğerine farklılıklar çıkabilmektedir. Yüksek voltajdan süjenin herhangi bir şekilde etkilenmesi de hala söz konusu olmak durumundadır. Bu ve buna benzer mahzurları ortadan kaldırıp, cihaz daha da geliştirildiği gün, Kirlian fotoğrafçılığının uygulama alanları çok daha artmış olacaktır.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kirlian Foto Yöntemi İle Şifacılık ve Şifa Enerjilerinin Etüdleri

 

http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/fotograf-kirlian-aura-renkleri-resimleri-fotografcilik.jpg

Bu metod, psikosomatik hastalıkların önceden teşhisi ve tedavileri konusunda yararlı bir vasıta olarak kullanılabilir.Stanley KrippnerŞifa Enerjileri ve Kirlian Tespitlerinin YorumlarıKirlian fotoğraf tekniğiyle şifacılar üzerinde, test şartları altında yapılan denemeler göstermiş bulunmaktadır ki, gerek yakın şifa sırasında, gerekse uzaktan ruhsal şifa sırasında, şifacı medyumun aurasında meydana gelen değişiklikler aynı olmaktadır. Bu konuyla ilgili araştırmaların sonuçları ilk olarak "Psiko­enerjetik Sistemler" isimli dergide yayımlanmış bulunmaktadır. Söz konusu dergide çıkan makaleye göre; yapılan araştırmalar, "New York Duyular Ötesi Araştırmalar Kurumu" tarafından yürütülmüş ve süje olarak Maria Janis Cooper (Babası Gary Cooper) kullanılmıştır. Üstüste yapılan 12 deneme sonucu tespil edilen şifacı medyumun Kirlian Fotoğrafları, bir kısmı da renkli olmak üzere, yorumlanmış ve araştırıcıların dikkatlerine sunulmuştur. Bir kısmı renkli olarak çekilmiş bulunan bu fotoğraflarda, şifadan önceki ve sonraki değişiklikler arasındaki farklar açık olarak belli olmaktadır.

Ayrıca yukarıda adı geçen yayın organında Kirlian Fotoğrafçılığının öncüleri olan (Rusya Kazakistan, Alma-Ata'dan) Semyon ve Valentina Kirlian'ın dolu dolu 4 sayfalık makaleleri de yayımlanmıştır. Kirlianlar'ın makalesine göre; fotoğraf çekiminde renkli film kullanıldığı zaman, insan cildinin farklı farklı gölgeleri elde edilmektedir. Genellikle iç kısımlar mavi ve dışa doğru bu mavilik yeşile doğru açılır. İnsanın heyecansal durumlarına ya da heyecanlarındaki değişikliklere paralel olarak bu renklerde de değişmeler olmaktadır. Ciltten intişar eden renkler arasında belli başlıları şunlar olmaktadır: Mavi, eflatun, sarı, açık mor, gri ve turuncu.http://www.spiritualizm.com/birbilgi/resimler/resimlik/enerji-parmak-aura-kirlian.jpgŞifacıların, Hastaya Aktardıkları EnerjilerRus şifacılarından Alexei Krivorotov'un (oğulları mühendis Victor ve fizisyen Vladimir ile birlikte) biyo enerji tedavisi konusunda yayımlanan bir makalesinde, şifacı medyumdan hastaya enerji nakli konusu üzerinde daha ayrıntılı olarak durulmaktadır. Bilindiği gibi, söz konusu enerji nakli sırasında hastalar, genellikle hafif bir ürperme hissederler. Bazı durumlarda şifacı (kendisine söylenmeden) arızalı organın hangisi olduğunu hisseder. Sanki cilt titreşmektedir. Tedavi sırasında kalp atışlarının (hastanın) şifacı medyumunkilerle şifa süresince aynı tempoda olduğu vakalar da tespit edilmiştir.

Yukarıda adı geçen yayın organının editörü olan (ve aynı zamanda bu konunun araştırıcılarından olan) Stanley Krippner, Kirlian metoduyla ilgili olarak;

", Bu metod, psikosomatik hastalıkların önceden teşhisi ve tedavileri konusunda yararlı bir vasıta olarak kullanılabilir"," demektedir.

Bunlardan başka bu konuda Moskova'nın tanınmış araştırıcılarından Victor Adamenko'nun, Alla Vinogradova isimli psikokinezi medyumuyla birlikte yürüte gelmekte olduğu çalışmalar da başka bir makalede anlatılmaktadır. Söz konusu denemelerde, V. Adamenko'nun yazdığına göre, Bayan A. Vinogradova bir ping-pong topunu uzaktan hareket ettirebilimektedir. .

Los Angeles Times'da "Dünyanın Dikkati Ruhsal İlaca Çevrilmiş Bulunuyor" başlığı altında yayımlanan uzun makalede, Spiritüalistlerce yıllardan beri bilinen gerçeklerin, bilim tarafından yeni yeni ispatlanmaya başlandığı belirtilmiştir.

Gazetenin tıp yazarı Harry Nelson, California Nöropsikiyatri Enstitüsünde şifacı medyumların parmaklarının uçlarından çıkan esrarengiz ışıkların fotoğratlarının çekilmekte olduğunu söylemiştir. California, Stanford Universitesinden bir bilim adamı, bunun, "şimdiye kadar tespit edilmemiş olan yeni bir tip enerji" olduğunu söylemiştir.

H. Nelson, makalesinde, ruhsal cerrahinin bazılarının düşündükleri gibi sahte bir şeyolmayacağını açıkça ifade etmiştir. Kendi ifadesine göre; Amerikalı psikolog Dr. Thelma Moss ile böbrek uzmanı Dr. Marshall Barshay, şifacı kimselerin şifa kudretleri üzerinde araştırmalar yapmaktadırlar. Bu çalışmalardan şimdilik çıkan sonuçlara göre; araştırmacılar, şifacıların vücutlarında, hastalara aktarılabilen bir çeşit "elektriksel" gücün bulunduğu kanısına varmış bulunmaktadırlar. Onların görüşlerine göre; sıhhat, enerji güçlerinin belirli bir dengede bulunmasıyla ilgilidir, Hastalıklar bu güçlerin bozulmasıyla ortaya çıkmaktadırlar. İşte, ruhsal şifacının yaptığı veya yapacağı, bu dengesi bozulmuş güçleri normal hale getirmekten ibarettir ve bunu başardığı zaman zaten hasta şifaya kavuşmaktadır. Zayıflamış bir bataryayı tekrardan şarjetmek gibi bir şey ... Dr. Thelma Moss ve Şifacıların Etüdleri ÇalışmalarıRuhsal fenomen üzerine otorite olarak kabul edilen Dr. Moss, 1971 'de, Rusya Kazak Üniversitesindeki Dr. V.I. Inyushin'in laboratuvarını gezmiştir. Bu doktor, "Kirlian Metodunun" öncülerinden biridir. Bu metodla yapılan araştırmalarda herhangi bir kamera ya da mercek sistemi kullanılmamaktadır. Fotoğrafı çekilecek obje, bir film parçası üzerine konur ve kesik kesik elektrik deşarjına maruz bırakılır. Bu yolla elde edilen fotoğraflar, çoğu zaman son derece şaşırtıcı olmaktadır. Cansız maddelerin bile köşelerinde renkli koronalar (taç) tespit edilmiştir.http://www.spiritualizm.com/bbkirlian7_clip_image002.gifDr. Thelma Moss.Bazen yaprakların iç yapıları ile ışıklı izlere de rastlanır. Dr. Moss'a göre bu ışıklı izler, (kalıplar) yapraklarda bir türden, diğer bir türe değişmemektedir. H. Nelson'un makalesinde bu fotoğraflarla ilgili olarak üç yaprağın resmi de yayımlanmıştı. Bunlardan birincisi, normal bir yaprak. İkincisinde aynı yapraktan küçük bir parça koparılmış (ortası delik). Üçüncüsü de yaprağın, bir şitacı medyum tarafından pas yapılmış hali görülüyor ve delik kaybolmuş.

Dr. Moss, şifacıların parmak uçlarından çıkan bu ışımaların fotoğraflarını çekmekte adeta uzmanlaşmış bulunmaktadır. KirIian metoduyla çekilen fotoğraflarda, normal ve şitacı kimselerin ellerinden çıkan ışımalar görülmektedir. Sadece bir farkla: Şifacıların ışımaları diğerlerine nazaran daha fazla görülmektedir.

Bir şifa celsesinden sonra Dr. Moss'un ifadesine göre; hastanın vücudu tarafından yayılan ışıma çoğalmış durumdayken, şifacınınki, bunun aksine azalmaktadır. "Kuvvetle inanıyorum ki, biz, bu metodla insanların vücutlarından yayılmakta olan fakat normal gözlerimizle göremediğimiz bir şeyi görebilir hale getirmiş bulunuyoruz" demektedir.

Dr. Moss karşılaştırmalı deneylerinde görmüştür ki, şifacıların koronaları alelade kimselerinkinden oldukça farklıdır. Bazı Rus araştırıcılar bu koronalara "biyoplazma" adını vermiş bulunmaktadırlarve bunun duyular dışı idraklerimizle ilgili bulunduğunu tahmin etmektedirler. Yine belirtildiğine göre; bu biyoplazma sayesinde bazı kimseler kendi arzularıyla objeleri (dokunmadan) yerlerinden oynatabilmektedirler.

Yeni koparılmış bir yaprak, bir Kirlian cihazı içine yerleştiriliyor. Elektrik akımı veriliyor ve elde edilen fotoğraf, yaprağın yüzeyi üzerinde soluk, mavimsi bir ışıma gösteriyor. Bunu taki ben, yaprağa bir kaç kez iğne batırılıyor. Yaprak anında tepki gösteriyor -yaralanan noktalarda kırmızımsı, hafif bir ışık beliriyor. Bir süre sonra yaprak solmaya başlıyor ve ışıma giderek sönüyor. Bir "şifacı" kişi yaklaşıyor; ellerini yaprağın 15-20 cm. kadar yakınına uzatıyor. Bu "şifacı", aslında, yaprağın ölmekte olan hücrelerine taze güç doldurmaktadır. Bir kaç dakika içinde, ışıyan parıltı tekrar gözlemlenmeye başlıyor. Yaprak, biyo enerjetik etkiye karşılık vermektedir.

Dr. Thelma Moss (Universty of California) yukarıda anlatı­lan deneyi 1972 yılında gerçekleştirdi. Kirlian etkisi ile ilgilenmiş olan Bayan Moss, bu tekniği, canlı sistemler arasında belirli bir mesafe öteden oluşan etkileşimin araştırılmasında uygulamaya karar vermişti. Özellikle de Rusya, Tbilisi'li "şifacı" Alexei Krivorotov'un deneysel çalışmaları ile ilgileniyordu. Dr. Moss, Krivorotov gibi "ellerin teması" ile şifa verebildiklerini ileri süren başka kişiler de aramış ve bulmuştu.

Böylesine cüretli iddialar nasıl doğrulanabilir ki? Varsayalım ki, hasta bir kişidaha iyi bir hale geldiğini belirtsin. "Daha iyi" ve "daha kötü" şeklindeki değerlendirmeler tamamiyle sübjektiftir. Nihayet, alışılmış klinik teşhis yöntemleri de tüm objektifliklerine rağmen, karmaşıktırlar ve uzun süre isterler. İşte, bu noktada yüksek frekans fotoğrafçılığı imdada yetişmiştir. Newark Mühendislik Koleji'nden Douglas Dean, biyoenerjetik etkiyi etüd etmek üzere Kirlian tekniğini kullandığında, hem hastadan, hem de şi­facıdan neşrolunan ışımanın renginde ve yoğunluğunda şifa seansı sırasında bariz bir değişikliğin meydana geldiğini tespit etmiştir.

Yalnız, bir nokta meçhul kalmaktadır. Şöyle ki; hasta iyileşmeyi ümit ettiğine göre, sözkonusu yüksek frekans fotoğrafları, sadece, telkin ya da kendi kendine telkin yoluyla hastanın durumunda meydana gelen değişikliği yansıtıyor olamazlar mı? Işte, yukarıda anlatılan ve yaprağın üzerindeki insan etkisi ile ilgili olan deney, bu ihtimalin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Dr. Moss'a göre; bu deney, şifacının, canlı bir madde üzerinde etkinlik gösteren bir tür enerji yoluyla iyileştirdiğini doğrulamıştır. Ünlü psikolog Stanley Krippner tarafından derlenen "Yaşam Galaksileri" (galaxies of Life) adlı antolojide Dr. Moss şunları söylemektedir:

"Kirlian Fotoğrafçılığı, insanlar arasında, sözle ifade edilmeyen, görünmeyen ve muhtemelen elektriki olan vasıtalar sayesinde meydana gelen etkileşimin gerçekliğini belirleyebilir."

Böylece, güvenilir şekilde tespit edilen ve açıklanmamış olarak kalan bir gerçek söz konusudur. Bu "belirli bir tür enerji" nedir. Gerçekten de iyileştirici bir etkisi var mıdır?

H. Nelson ve Konuya ilişkin Yorumları

Yukarıda adı geçen gazetede yayımlanan uzun makalesinde H. Nelson, Stanford Universitesi doktorlarından William A. Tiller'in, Rusların, "Ruhsal enerjili konusunda yapmakta oldukları çalışmalarla ilgili bir konuşmasını da anlatmıştır.Dr. Tiller, bu konuşmasını bir parapsikologlar toplantısında yapmıştı. Dr. Tiller'in anlattığına göre; Ruslar çalışmalarından birinde vücut üzerinde bazı hatlar boyunca elektriksel direncin diğer kısımlara nazaran daha düşük olduğunu göstermişlerdir. Dr. Tiller bu hatların, Çinlilerin Akupunktur tedavisinde nazarı dikkate aldıkları "vücut meridyenleri"yle uygunluk arzettiğini de sözlerine ilave etmiştir. Söz konusu konuşmasında Dr. Tilier, aynı zamanda Dr. T. Moss'un ruhsal şifacılarla yapmakta olduğu çalışmaları da anlatmıştır.

Hükümetin metalurji konusunda danışmanlarından olan Dr. Tilier, yapılan çalışmaların, klasik bilimin şimdiye kadar bilemediği bir enerji tipini ortaya çıkarmakta olduğunu söylemektedir. H. Nelson, makalesinin başka bir yerinde de astronot Edgar Mitchell'den ve çalışmalarından bahsetmiştir. E. Mitchell, Amerikan Psikiyatri Kurumunun bilimsel toplantılarından birinde bu günkü bilimin henüz fiziksel kanunların hepsini keşfedememiş olduğunu söylemiştir: "Bütün tabiatı anlamak için daha bir çoklarının keşfedilmesi gerekmektedir."

Astronot E. Mitchell'e göre; fiziki dünyayı açıklamakta kullanılan mevcut teori ve kanunlar yeterli bulunmamaktadır. Bunlar, insan davranışlarını ve daha yüksek şuurluluk hallerini açıklamakta yetersizdir. Ruhsal şifa ve ruhsal cerrahlıkla ilgili daha çok araştırma ve çalışmalar yapılmalıdır.

Bundan sonra H. Nelson, makalesinin son kısımlarına doğru 80.000 kadar Amerikalı Universite öğrencisi tarafından halen uygulanmakta olan ve bilhassa uyuşturucu madde alışkanlıkları arasında olumlu etkileri görülen Transandantal Meditasyon'dan ve bu konuda Dr. Herbert Benson'un yapmakta olduğu çalışmalardan bahsederek satırlarına son vermiştir.

 

Kirlian Fotoğrafçılığı, Bedenlerin Biyoplazmik Eşleri Stanley Krippner

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

[TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD]

Kirlian Fotoğrafçılığı ve Biyoenerji Gerçeği

[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD]http://www.maranki.com/images/space.gif[/TD]

[/TR]

[TR]

[TD][TABLE=width: 100%]

[TR]

[TD]

Bay ve bayan Kirlian'ın yaptığı kamera ile şans eseri olarak ortaya çıktığı Kirlian fotoğrafcılığı, enerji yüklü olan nesenelerin filmlerde bir görüntü bırakmasına yol açabilecek bazı değişikliklere neden olduğu sonucu ile gelişmiştir.

http://www.maranki.com/resimler/haberler/1364.jpg

 

 

Kirlian fotoğrafları, madde ötesi ve ruhun varlığının mevcud olduğu yönünde önemli bir delildir.

 

Bay ve bayan Kirlian'ın yaptığı kamera ile şans eseri olarak ortaya çıktığı Kirlian fotoğrafcılığı, enerji yüklü olan nesenelerin filmlerde bir görüntü bırakmasına yol açabilecek bazı değişikliklere neden olduğu sonucu ile gelişmiştir.

 

Kirlian Kamerası cansız nesne veya canlı varlıkların fotoğraf görüntülerinin yüksek değerli bir elektriksel alan vasıtasıyla elde edildiği cihazdır. Kamera başlangıçta, bitkilerin veya onların bazı kısımlarının, özellikle yapraklarının fotoğraflarının çekilmesinde kullanılmıştır. Daha sonraları ise, insan vücudundan yayılan biyo elektriksel manyetik enerjinin resimleri de çekilmiştir.

 

Bir elektronik mühendisi olan Samyon Kirlian, insan eli, böcek veya bir bitki yaprağını, fotoğraf plağı üzerine koyarak, bunu da bir elektrodun üzerine yerleştirip, sırayla cismi, yüksek voltajlı elektrik akımına ve alçak amperli elektrik akımına maruz bırakmıştır.

 

Teknik bakımdan, bu görüntülerin elde edilmesinde kullanılan iki metot vardır. Birinci metot, söz konusu nesneye kuvvetlice elektrik vermek ve ondan yayılan radyasyonun karanlıkta normal bir kamera ile fotoğrafını çekmek. İkinci metot ise nesneye birinci metotta olduğu gibi doğrudan değil de, nesnenin çok yakınına yerleştirilmiş voltajı farklı bir veya iki tane metal plakadan geçirilen yüksek gerilimli akım uygulamaktır. Bu metotta kamera kullanılmaz; hassas fotoğraf materyali, nesneden doğrudan doğruya görüntü alacak şekilde düzenlenir. Birinci metot daha kapsamlı görüntülerin elde edilmesini mümkün kılar. İkincisi, daha düşük güçlü elektrik kullanarak çok daha fazla ayrıntının görülmesini sağlar. Bu nedenle deneycilerin çoğu güvenlik ve kullanım kolaylığı açısından ikincisini tercih etmişlerdir.

HER İNSANDAKİ PARMAK UÇLARINDA BULUNAN, KİRLİAN FOTOGRAF CİHAZIYLA

GERÇEKLEŞTİRİLEN BİR ÇEKİM:

 

 

http://www.shuacentre.com/dosya/bresim/faydali-bilgiler_485_8kirlian-fingerprints.jpg

 

 

İnsanda değişik şekillere bürünen bir biyoenerji sistemleri bulunmaktadır. Yani fiziksel, elektriksel, biyoelektriksel, biyoenzimatik enerjiler. Bu enerji formları karşılıklı olarak birbirine dönüşmektedir. Her canlı hücre bir şebekeye bağlıdır ve hiçbir hücre bağımsız değildir. Vücudumuzda tüm organlarımızı saran ve fiziksel, kimyasal, hücresel düzeyde değişebilen bir sinir sistemi enerjisi mevcuttur.

 

Akapunkturun temeli olan Çin Tıbbı, bu enerjinin insan bedeninde sürekli olarak tek yönlü aktığından bahseder ve bu enerji insan bedeninin sinir ağı boyunca daima akmaktadır.

 

Fizik bedenimizle diğer bir canlıya yaklaşıp ona dokunduğumuzda enerjimizi de, aynı zamanda o canlı ile irtibata geçiririz. Bu durumda bir biyoenerji diğer bir biyoenerji ile temas etmiş olur ve bu şekilde bir enerji alışverişine yol açar.

 

Sonuç olarak, Kirlian fotoğraf tekniği ile normalde göremeyeceğimiz biyoenerji alanımız (Aura), özel bir elektrik alanı içine alınarak sınırları ve çeşitli ışıma şekilleriyle fotoğraf kağıdı üzerinde açıkça görünür hale getirilmesi tekniğidir.

 

İNSAN AURA(ENERJİ BEDEN) ÖRNEKLERİ:

 

 

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

http://galeri4.uludagsozluk.com/105/kirlian-fotografciligi_170913.jpg

 

 

[/TD]

[/TR]

[/TABLE]

YAPRAKTAKİ ENERJİ:

 

 

http://ottophoto.com/kirlian/kirlian_1/kirlian23.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Acaba ruhsal şeylerle ilgisi yok da sadece bedendeki elektriği mi görüntülüyor? :D Ama aura işi çok hoş, ben de denemek isterdim. Acaba benimki ne renk. :D Yalnız, neden o kişilerin her defasında aurası değişiyor? Mesela adamın ilk önce mavi, sonra da yeşil oluyor.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Enerji zaten varlığı kanıtlanmış birşey ve çoğu fizikci de artık metafiziğe dahil bazı alanları çalışmalarına katıyorlar ancak enerji konusu biraz farklı mesela aura renk değiştirebildiği ve o an ki fiziksel ve ruhsal durumdan etkilenildiği için tam olarak auranın genel renginin belirlenmesi zor olabilir

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Türkiye'de genç bir topluluk var. Parapsikoloji'yi ilgilendiren konularla ilgili kısa filmler yapıyorlar. Kirlian fotoğrafçılığıyla ilgili kısa bi film çekmişlerdi. Amaçları bu tarz filmleri yaygınlaştırmak. Filmi izledim de adını unuttum, bulabilirsem eklerim buraya.

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...