Jump to content

Cthulhu Mitosu ve Cthulhu


schizophrana

Önerilen Mesajlar

Cuthulhu H.P Lovercraft'ın yarattığı kötülük yayan canavarlardan biridir.

 

Necronomicon' da şöyle tanımlanır ;

 

"that is not dead which can eternal lie

and with strange aeons even death may die"

 

"sonsuza dek yatabilen ölü değildir;

ve tuhaf zamanlarda ölüm bile ölebilir"

 

Cuthulhu Mitosu

 

Cthulhu Mythos" yaşamış korku türünün önemli isimlerinden sayılan Howard Phillips Lovecraft 'ın yarattığı bir evrendir ve bu evrende geçen, başlıca Call of Cthulhu olmak üzere birçok hikâye yazmıştır.

Temel olarak, insanlık ve Dünya'nın evrende bir kumsaldaki kum tanesi kadar önemsiz olduğunu savunan karamsar bir görüşe sahiptir. Evrendeki diğer varlıklar, insanlardan tanrı sayılabilecek kadar üstündür ve evreni şekillendirirler. Bu varlıklardan Dünya'ya ilk ayak basmış olanları "Ulu Eskiler (Great Old Ones)" olarak adlandırılır. Cthulhu'nun soyu daha sonraları dünyaya gelip Ulu Eskileri yok etmiş veya dünyanın derinliklerine çekilmek zorunda bırakmıştır.

 

wikipedia

 

http://img231.imageshack.us/img231/5389/51245629hi6.png

 

http://img108.imageshack.us/img108/7369/cthulhuandr27lyehnw1.jpg

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Gotik dehşetin ancak üstü kapalı anlatılabilecek isimsiz sanrıları tüm duyularınızı birbirine karıştıracak yumuşaklıkta üflediğinde gözbebeklerinizin içine; kendinizi tam ortasında bulacağınız, buzlar altında yükselen kükürt dağlarının doruğundaki – altınızda ya da üstünüzde hissedilebilecek hiç bir yolun beyninize gerçekliğin sıradan kokularını ulaştıramayacağı – bir çukurdur Cthulhu… ve sanılanın aksine Cthulhu Evreni’nin, oluş(turul)masıyla günümüze değin geçen süreçte içinde barındırdığı en cezbedici özellik etrafımızı çevreleyen gerçeklikte maddesel bir somutluk içerip içermediğiyle ilgili koparılan bunca gürültü değildir. Cthulhu Çukuru’nun kilit noktası, kendine özgü evreniyle yarattığı sınırlar-ötesi etki ve bu etkinin altında yatan, gerçek ve/veya düşsel (ki bu iki olgunun kuramsal sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorusu hiçbir zaman, tatmin edici biçimde, cevaplandırılamamıştır), tarihi, psikolojik, ulaştığı kitlelerde meydana getirdiği birbirinden fevkalade farklı yankılanmalar nedeniyle biraz da sosyal, oluşumlardır. Bu üç temel sebebe de yer ve zaman elverdiğince değinilecek olmasıyla birlikte, şu anda okumakta olduğunuz yazının esas amacı Cthulhu Çukuru’nun dibini – başlangıç noktası ya da noktalarını – bulmaya çabalamaktır.

 

Şüphesiz, Lovecraft Cthulhu’yu yaratırken – ya da, yalnızca gerçekten olanı yansıtırken , diğer tüm eserlerinde görüldüğü üzere Gotik öykünün temel kuramsal sınırları gereği, olayları bir "bilin(e)mezlik perdesi" ardından anlatmayı tercih etmiştir. Fakat ne yazık ki, yukarıda bahsedilen sınırlar-ötesi etki, Gotik edebiyatın doğası gereği Cthulhu’yu örtmesi gereken bu "bilin(e)mezlik perdesi"ni, bir dereceye kadar, aralamaya çalışmış ve bunun sonucunda da Cthulhu Evreni’nde büyüklü küçüklü pek çok ikincil, ama eşit ölçülerde kutsuz, çukurlar açmıştır. Ne var ki, bu ikincil çukurlar ne kadar ilginç ve cazip olurlarsa olsunlar, ancak doğru biçemde birleştirildiklerinde asıl heybetli Cthulhu Evreni’ni oluşturabilen irili ufaklı pek çok noktanın değişik imgelem sahipleri tarafından, oldukça öznel ve birbirlerinden bağımsız biçimde, yorumlanmasından başka bir şey değillerdir. Tam da bu nedenledir ki, milyon yıllık dehşet çukurunun içine düşebilmek, oradan kurtulmak için çabalamaktan bile, kat be kat daha zordur.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Kısa kısa Lovecraft romanlarında ata tanrılardan bahsedelım ,

 

callofcthulhu_nyarlathotep.jpg

Nyarlathotep bırısı olarak adı gecen varlık.Azathot gıbı, evrendekı kaosu sımgeler, bu yüzden lakabı "sürüngen kaos"tur. Ama kendısı Azathoth'un aksıne, kendısı evrenın her kösesınde aynı anda kaos yaratır.Lovecraft kendısıne "Nyarlathotep'ın Bın Maskesı" demesı, aynı anda heryerde olusundandır. Nyarlathotep ayrıca ata tanrıların kendı aralarındakı arabulucusu ve mesajcısıdır.

 

Devamı var acil işim çıktı akşama :D

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

callofcthulhu_yog-sothoth.JPG

Yog-Sothoth Necronomicon'da bir "kapi"nin hem anahtari hemde bekcisi, gecmis, ayni zamanda simdiki zaman ve gelecek olarak anilan bir varlik olarak adi gecer. Bu da demek oluyorki Yog-Sothoth boyutlarda ve "sphere"lerde varolan bir yaratiktir. Bu da insanoglunun hayalgücünü zorlamaktadir.

Lovecraft'in kisa bir romaninda Yog-Sothoth biraraya gelmis cesitli boyutlarda ve cesitli renklerde parlayan kürelerden olustugu belirtiliyor. Bu küreler, insanogluna korkunc kabuslar yasatiyormus.

Görülen o ki Yog-Sothoth cok eski, kara büyü formülleriyle cagirilabiliyor. The Dunwich Horror'da Yog-Sothoth'un bir kadindan iki oglu oluyor.Bu ogullardan babasini en cok andirani büyük ve yumusak, iplerden olusan, bircok bacagi olan, hortum ve bircok agizdan olusan bir vücuda sahip oldugu belirtiliyor.

callofcthulhu_shubniggurathpz7.jpg

Shub-Niggurath Lovecraft romanlarinda, karanlik bir bereket tanrisi olarak adi gecen varlik.

Cthulhu Mitosu'nda hakkinda en az sey bilinen ata tanrilardandir.

Shub-Niggurath'in adi Cthulhu Mitosu'na dair hicbir romanda adi gecmez, sadece ayinlerle ve büyülerle iliskili olarak anilir. Bircok romanda "bin oglakli kara keci" diye animsanir.

Ayrica lovecraft bir mektubunda Shub-Niggurath'u kötü ve bulutumsu bir varlik olarak anlatir.

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

azathothxu4.gif

azathoth Lovecraft romanlarinda, kendisini tekrarlayan sonsuz patlamalarin arasinda varligini sürdüren, evren olusmadan önce varolan nükleer kaos'un ta kendisi olarak adi gecen iblis. Nyarlathotep -başka bir tanrı- , Azathoth'u evrenin merkezindeki tahtinda otururken, etrafinda ata tanrilarin hizmetcileri ve düsük seviyedeki tanrilar dansederken sakinlestirmeye calisirmis.

Azathoth ata tanrilardan birisidir. böylelikle kendisinin sonsuz ve hayaledilemeyecek gücleri vardir. söylentilere göre cilginliga bagli suclardan dolayi lanetlenmistir. Degisik kaynaklara göre, Nyarlathotep, azathoth'un vücudundan ayrilan ruhudur.

 

Cthulhu; Tanrılar

 

 

Yaratılan/yansıtılan tarih boyunca yaşanmış tüm büyük savaşların sonuçlarından yola çıkarak bu iki göksel ırk arasında geçen küresel çatışmanın taraflarından hangisinin diğerine tam anlamıyla bir üstünlük sağlamış olduğunu söyleyebilmek gerçekten imkansızdır. Ne var ki, daha önce de belirtildiği üzere, dünyamızın şu ana kadar görüp geçirdiği en geniş kapsamlı mücadele biçiminde yaratılmış/yansıtılmış olan "Tanrıların Savaşı" "Eskiler"i kutsal saydıkları Antarktika dışında kalan kara parçalarından itelemiş gözükmektedir. Cthulhu'nun1 savaşın başlarındaki yukarıda anlatılan başarısını, ilk bakışta, yalnızca kazanılmış bir muharebe şeklinde nitelendirebilmek olası ise de, gerçekleştiği öne sürülen/yansıtılan olayın asıl önemi bu zaferin "Eskiler"in kara üzerinde şehirler kurarak medeniyetlerinin sınırlarını geliştirme konusunda yakalamış oldukları ivmeyi belli bir süre kırmaları biçiminde değerlendirilmesi ile ortaya çıkmaktadır.

 

Gerçekten de, "Eskiler"in bu dünya üzerinde ayak bastıkları ilk yer olduğu için kutsal saydıkları Antarktika anakarası dışındaki kısıtlı sayıda oluşmuş toprak parçalarını keşfedip buralara medeniyetlerini taşımaları ve - kelimenin kendinde taşıdığı göreli anlamı ile - "uygarlaştırmaları", üzerinde uzun zaman ve büyük emek harcanan bir uğraş olmuştur. Bu saptamadan yola çıkılarak söylenebilir ki, Antarktika'da kurmuş olup kutsallığına müthiş önem verdikleri şehirleri ile medeniyetlerinin tüm özgünlüğüyle hayat bulduğu okyanuslara hapsedilmiş olmak "Eskiler"in gururlu yükselişlerine herhangi bir canlı türü tarafından indirilmiş en öldürücü, ilk ve aynı zamanda da tek darbedir. Yaratılmış/yansıtılmış tarih "Eskiler"in karşısına, tüm uygarlıkların en büyük düşmanı olan "doğa" dışında, bu kadim ırkı böylesine bozguna uğratabilecek başka bir etken daha çıkart(a)mamıştır.

 

Burada bir parantez açıp yaratılan/yansıtılan tarihte biraz geriye gitmek gerekirse, kendi koşulları içerisinde "Eskiler"in sonunu hazırlayacak olan doğa, Cthulhu'nun dünyaya inişinin hemen öncesinde o korkunç yok edici gücünü bir kez daha göstermiş ve Büyük Okyanus'un güney kısmında bulunan bazı sualtı kentlerine mahşeri yaşatarak yeni kara parçalarının okyanus tabanından yükselmesini sağlamıştır. "Tanrıların Savaşı"nın insan türünce hayal bile edilemeyecek kadar kanlı ve acımasız olmasının sebeplerinden en önemlisinin, daha önce belirtildiği üzere, yenileri yavaş yavaş oluşmaya başlamış olsa da halihazırda Cthulhu'ya yetecek ölçüde geniş olmayan toprakla kaplı dünya yüzeyinin iki ırk arasında paylaşılamaması olduğu rahatlıkla savunulabilir.

 

"TANRILARIN BARIŞI"

 

Ancak, çıkış nedeni ne olursa olsun, yaratılmış/yansıtılmış olan bu savaş genç dünyadaki Cthulhu varlığının "Eskiler" tarafından resmen onaylanması anlamına gelecek bir antlaşmayla sona erer. Fakat, gariptir ki, yukarda anlatılan zaferlerine karşın Cthulhu, yaratılan/yansıtılan tarihe göre, sanki savaşı "masa oyunlarıyla" kaybetmiştir: Büyük Okyanus'ta yükselmiş olan yeni kara parçaları Cthulhu'ya bırakılmış; tüm okyanuslar, Antarktika ve çevresindeki topraklar ile Cthulhu'nun gelişinden önce ortaya çıkmış bulunan topraklar "Eskiler"e kalmıştır. Bahsi geçen antlaşmanın Cthulhu açısından getirdiği en yıkıcı sonuç, "Eskiler"in, Antarktika'nın kutsallığı üzerine inşa etmiş oldukları ve yaratıldığı/yansıtıldığı zamanın en büyük şehri niteliğindeki, "başkentler"i yakınında kurulu büyüklü küçüklü tüm Cthulhu yerleşim alanlarını yerle bir etmeleri olmuştur.

Bu barış antlaşması her ne kadar Cthulhu'nun kazanılmış haklarını tam olarak uygulamasına izin vermemişse de, her iki türün de biyolojik özgünlüğünü tekrar ön plana çıkartarak - Cthulhu'nun biraz daha fazla kara parçasına egemen olması ve "Eskilerin" karalardan çekilmeyi kabul edip (Antarktika dışında) tekrar okyanus derinliklerinde kurlu uygarlıklarını geliştirme eğilimine girmeleri - belki de biyolojik evrimin, en azından "Eskiler" açısından, amacından sapmamasını sağlamıştır.

 

TANRILARIN DÜŞÜŞÜ/BİR MİTOSUN BAŞLANGICI

 

Genç dünyamıza inişi ile burada, yaratılan/yansıtılan tarihle kıyaslandığında alışageldiğimiz insan kültür ve uygarlığının milyarlarca yıl içinde erişebileceği - belki de erişemeyeceği - bir medeniyet geliştirmiş olan "Eskiler" açısından ölümcül bir tehdit oluşturan Cthulhu ırkı hayal sınırlarının ötesindeki "askeri" gücünü kazanmış olduğu zaferin öncesinde ve sonrasında kendilerine özgü teknolojik ilerleme ile desteklemekteydi. Bu desteğin en önemli işareti olarak da dünyamızın görüp görebileceği en dehşetengiz şehir olma niteliğini Cthulhu tarafından kurulduktan sonra ele geçirmiş olan ve insan türünün geliştirmiş olduğu bilimsel normlara uygun geometrik uygulamaları tersyüz eden muazzam taş şehir R'lyeh olduğunu söylemek, bu sayfaların yazarının görüşüne göre, yaratılmış/yansıtılmış tarihle çelişecek bir saptama olmayacaktır. Ancak, taş şehir R'lyeh her ne kadar kozmik derinliklerden çıkıp gezegenimizi "istila" etmiş bir uygarlık tarafından kurulmuş olup yapım tekniği nedeniyle Güneş Sistemi koşullarında şekillenmiş insan beyninin algılamasını sudan çıkmış balığa çevirmekte ise de, dünyamızda olduğu sürece dünyamızın kendine özgü doğa koşullarına uymak zorunda kalacaktır. Bu kuramın uygulamada yaratacağı etki Cthulhu ırkının kaderini tamamen değiştirmiştir.

 

Hem "Eskiler"i hem de Cthulhu'yu, dünyaya ilk defa "ayak" bastıklarından beri, kendi organizması için zararlı birer virüs olarak betimleyen doğa, her iki türü de dünya gezegeninin bünyesinden defedebilmek için büyük uğraşlar vermiştir. Bu uğraşların, Cthulhu ırkı açısından, en önemlilerinden bir tanesi, yukarda anlatıldığı üzere, yerkabuğunun hareketlenmesiyle birlikte "Eskiler"in Büyük Okyanus tabanına kurulu irili ufaklı yerleşim merkezlerinin yerle bir olduğudur. Dolaylı da olsa, doğa güçlerinin müdahaleleri sayesinde "Eskiler"e karşı "askeri" açıdan göreli bir üstünlük sağlamış olan Cthulhu da doğanın hışmından kaçamamış, Büyük Okyanus'ta henüz yüzeye çıkmış toprak parçalarının yeni sismik hareketlerle "…birdenbire tekrar denizin dibine batarken beraberlerinde korkunç taş şehir R'lyeh'i ve tüm kozmik ahtapotları…"2 da götürmeleri sonucunda Cthulhu ırkı yaratılan/yansıtılan evrim düzeneklerindeki en köklü değişimi geçirmeleri için zorlanmıştır. Bu değişim de, atalarımızın yeryüzünde gezinmeye başladıkları ilk günün gecesinde görmeye başladıkları, tüm insan ırkını ölümcül bir alayla tehdit eden somut gerçekliğin beyin dalgalarına dönüşmüş hali olarak nitelendirilebilecek kabuslarının içinde kulaklarına fısıldanagelen aşağıdaki cümleyi okyanusların binlerce metrelik derinliklerinden sadece düşünerek iletebilecek kadar gelişmiş telepati yeteneklerine sahip olmaları biçiminde yaratılacak/yansıtılacaktır

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

call of cythulhu u indirdim ve 2 bölüm geçtm.. mkemmel bi duyguydu :D hiçbişeyi çözemedim ve korku içinde kaldım.. işin komiği hiç silah kullanmadım.. benim ahberim olmadan tüm kasabanın benim arkmdan iş çevirmesi ve gecenin bir vakti beni öldürmeye 2-3 adamın gelmesi.. tarihi bir evin altında ejder benzeri bir varlık görmem.. kitlenmiş bir yaratığı incelemeye giderken küçük bir kızın ölümüne sebep olmam.. sanırım bu oyuna bu güzelliği veren bu myth olsa gerek.. dehşet verici biçimde psikoloji bozan bir oyun.. tavsiye etmekle etmemek arasında kaldım..

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...