vhercle Oluşturma zamanı: Ekim 23, 2006 Paylaş Oluşturma zamanı: Ekim 23, 2006 Epilepsi nedir? Epilepsi nöbeti, beyni etkileyen çeşitli nedenlere bağlı olarak bir grup beyin hücresinin anormal boşalımı sonucu ortaya çıkan bilinç, motor ve duysal belirtiler olarak tanımlanabilir. İnsan beyni kafa travması, ateş yükselmesi gibi çeşitli nedenlerle epilepsi nöbeti geçirme potansiyeline sahiptir. İnsanların yaklaşık % 5'inin yaşamlarının herhangi bir dönemlerinde tek epilepsi nöbeti geçirdiği bilinmektedir. Tek nöbet geçiren hasta epileptik değildir. Çoğu epilepsi hastası sadece birkaç dakika süren nöbetleri dışında tümüyle sağlıklıdır. Epilepsinin nedenleri hakkında bilgi verir misiniz? Epilepsilerin yaklaşık 2/3'inde neden ortaya konulamamaktadır. Bu grup hastaların fizik muayenelerinde ve beyin görüntüleme yöntemleri dahil laboratuar araştırmalarında nöbetlerin nedeni gösterilememektedir. Epilepsi de genetik nedenler önemli rol oynamaktadır. Bazı epilepsi türlerinde nöbetlerin çocuklarda da görülme olasılığı yaklaşık % 9-12 oranında olabilmektedir. Nedeni saptanabilen epileptiklerde ise doğumsal anomaliler, doğum travmaları, kafa travması, beyin damar hastalıkları, tümörler, beyin iltihapları, alkol nedenler arasındadır. Çocukluk dönemlerinde doğum yaralanmaları, genetik nedenler, orta yaşlarda travma ve tümörler ileri yaşlarda ise beyin damar hastalıkları ön planda gelmektedir. Batı toplumlarında alkol epilepsisinin önemli bir nedeni olmasına karşılık ülkemizde alkolle ilgili epilepsi vakaları sık görülmemektedir. Epilepsi hastalarında uykusuzluk, adet dönemleri, aşırı alkol, bazı ilaçların nöbet sıklığını artırdığı bilinmektedir. Yine bazı epilepsi hastalarında parlak ışıklar, televizyon bir derece stres nöbetleri kolaylaşırabilmektedir. Epilepsinin toplumumuzda görülme sıklığı nedir? Görülme oranı cinsiyete göre değişiklik gösterir mi? Epilepsi hastalığının sıklığı gelişmiş ülkelerde binde beş, gelişmekte olan ülkelerde binde on olarak bildirilmektedir. Güney Amerika ülkelerinde beyni etkileyen parazitlere bağlı olarak binde 49 gibi rakamlar bildirilmiştir. Bizim 1994 yılında Silivri'de yaptığımız çalışmada bu bölgede epilepsi sıklığını binde on olarak saptadık. Bu bilgi baz alındığında Türkiye'de yaklaşık 650.000 epilepsi hastasının olduğu söylenebilir. Epilepsi sıklığında erkek-kadın oranında farklılık yoktur. Epilepsi türleri var mıdır, kısaca bahseder misiniz? Epilepsi nöbetlerinin çok çeşitli türleri vardır. Bunların farklılığı tutulan beyin bölgeleriyle ilişkilidir. Bir hastada tek nöbet türü olabileceği gibi birden fazla nöbet türü aynı hastada görülebilir. Bir hastanın tekrarlayan nöbet veya nöbetleri genel olarak birbirine benzerler. En çok tanınan ve insanlara dramatik gelen yollarda zaman zaman gördüğümüz kol ve bacakların önce kasıldığı, sonra çırpındığı, yüzde morarma, ağızdan köpük gelmesi, idrar kaçırmasının olduğu sonra uzunca bir süre şaşkınlıkla seyreden büyük epilepsi nöbetleridir. Çocukluk döneminde görülen aile ve öğretmenlerin "dalma" olarak tanımladığı çocuğun yazı yazmasını ve konuşmasını ani olarak kestiği 5-10 sn. süreli, tam bir cevapsızlığın yaşandığı sonra bıraktığı aktiviteyi kaldığı yerden sürdürdüğü absans nöbetleri bir diğer örnektir. Erişkin yaş döneminde en sık görülen nöbetler insanların "şaşkınlık" olarak tanımladıkları nöbet türüdür. Bu nöbetlerde hastaların gözleri birden sabitleşir veya gözleriyle aranır. Dudaklarında, ellerinde otomatik hareketler olabilir, yanıt vermez veya anlamsız konuşur, yürüyebilir, bir iki dakika sonrasında hasta kendine gelir o dönemi hatırlayamaz. Bunların dışında kol ve bacaklarda ani sıçramalar da bir diğer örnektir. Birçok örnek verilebilir. Tüm bu nöbetler çok kısa sürelidir birden fazlası aynı hasta da değişik zamanlarda tekrarlayabilir. Epilepis nöbeti geçiren bir hastaya nasıl yardımcı olunur? Nöbetlerin bir kısmında nöbetin geleceğini hasta çok kısa bir zaman önce anlar ve kendine güvenli bir pozisyon yaratır. Büyük nöbetlerin bir kısmında ise hasta birden bilincini kaybeder ve bir sopa gibi düşer. Yaralanmalar daha çok bu tür nöbetlerde oluşur. Bilincin tutulduğu nöbetlerde hastaya yapılacak yardımın amacı hastayı korumaktır. Büyük nöbetlerde yerde başı kucağa alınır, köpüğün gırtlağa kaçmaması için başı yana çevrilir ve nöbetin geçmesi beklenir. Bu dönemde hastaya soğan koklatmak, kolonya sürmek gibi uygulamaların bir anlamı yoktur. Kısa süreli nöbetlerde hastayı hastaneye götürmenin gereği yoktur. Sadece uzamış nöbetlerde veya nöbetlerin ardı ardına tekrarladığı hallerde hastane tedavisi gerekir. Nöbet sırasında hasta başkalarına zarar verebilir mi? Geçmişte hekimler arasında da çok tartışılan ve adli yönü de olan önemli bir soru. Yanıtı ise hastanın karmaşık planlı bir akt yapamayacağı, dolayısıyla planlı şekilde başkasına zarar veremiyeceğidir. Yalnız şaşkınlıkla seyreden nöbetlerde ve büyük nöbetlerden sonraki şaşkınlık dönemlerinde genellikle hastanın hareketleri engellenirse hastanın bilinçsiz bir şekilde şiddet gösterebileceği bilinmektedir. Epilepsi de kullanılan tanı yöntemler nelerdir? Epilepsi de tanı konuda uzman nöroloğun hasta ve yakınlarından nöbet ile ilişkili aldığı bilgilerle konulur. Bir bölüm nöbetlerde hastaların bilinci tutulduğu için nöbeti gören insanlardan alınan bilgiler önemlidir. Epilepsi de kullanılan laboratuar yöntemleri hekimin koyduğu tanıyı desteklemek, nöbet türünü belirlemek ve nedenini anlamaya yöneliktir. Kan tetkikleri, elektroensefalografi (EEG) , Manyetik Rezonans (MR), Bilgisayarlı Tomografi (BT), PET uygulanan yöntemlerdir. Epilepsinin tedavi yöntemleri için neler söyleyebilirsiniz? Epilepsinin tedavisi esas olarak ilaç uygulamasıdır. Kullanılan ilaçlar hastalığı tedavi etmezler ve sadece nöbetlerin önlenmesine veya sıklığın azaltılmasına yöneliktir. Epilepsi hastalığı kendi seyrini sürdürür. Bazı hastalarda bu tedavi ömür boyudur, çocukluk çağındaki bazı nöbetlerde ise 15-20 yaşlarına kadar tedavi sürdürülür. Bazı hastalarda tedavinin ne kadar sürdürüleceği önceden bilinemez. İlaç tedavisinde ilacı çok düzenli kullanması esastır. Hastaların yaklaşık % 70'sinde nöbetler kullanılan ilaçlarla kontrol edilebilmektedir, % 30'ununda ise her türlü ilaç tedavisine karşın nöbet sıklığı değişmemektedir. "Tedaviye dirençli epilepsi" olarak tanımladığının bu grubun bir bölümünde cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Cerrahi tedavi kararı öncesinden çok ayrıntılı çalışmalar gerekmektedir. 15 yıldır dünyada giderek artan sayıda cerrahi tedavi uygulanmaktadır. Ülkemizde de birkaç merkezde epilepsinin cerrahi tedavisi başarıyla uygulanmaktadır. Epilepsi de kullanılan ilaçların yan etkileri var mıdır, bilgi verir misiniz? Epilepsi hastalarının tedavileri genel olarak bu amaçla kullanılan ilaçlarla yapılmaktadır. Hastaların yaklaşık %70'inde nöbetler kontrol altına alınabilmektedir. Her kimyasal madde gibi bu grup ilaçlarında yan etkileri vardır. Bu yan etkilerin bir kısmı tedavi başlangıcında görülen ve zamanla kaybolan, ilaç kesilmesinin gereksiz olduğu türdendir. Bazı durumlarda ise tedavinin kesilmesi ve bir başka grup ilacın kullanılması gerekmektedir. Hastaların çoğunda düzenli kontrolle tedavi başarılı bir şekilde sürdürebilmektedir. Yan etki olduğunda hasta hekimine danışmalıdır. Epilepsiden korunmak mümkün müdür, epileptik hastalar nelere dikkat etmelidir? Bu sorunu yanıtını gelişmekte olan ülkelerle gelişmiş ülkelerdeki epilepsi sıklığının farklılığına sebep olan nedenleri gözden geçirerek verebiliriz. Epilepsinin genetik yönünün varlığı düşünüldüğünde ülkemizde sık görülen akraba evliliklerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde doğum sırasında bebek yaralanmaları ve çocukluk dönemindeki enfeksiyonlar epilepsinin önemli nedenleridir. Koruyucu hekimlik uygulamaları bu nedenle önemlidir. Epilepsili çocukların aileleri nasıl davranmalıdır, neler önerebilir siniz? Epilepsi tedavisinin temeli ilacın düzenli kullanılmasıdır. Çoğu hastada nöbetlerin nüks nedeni ilacın unutulması veya kesilmesidir. Uyku düzenli olmalıdır. Uykusuzluk nöbet sıklığını arttırmaktadır. Nöbeti olan çocukların eğitim kurumları bu konuda bilgilendirilmeli ve nöbet sırasında yapılabilecekler anlatılmalıdır. Yüzme, yüksekte bulunma gibi nöbet sırasında hastanın kendini koruyamayacağı durumlardan kaçınmasının gerekmektedir. Banyo yaparken, kapıyı kilitleme, küveti doldurarak banyo yapmama gibi uygulamalar basit koruyucu uygulamalardır. Ülkemizde bu hastalıkla ilişkili yaygın inanışlardan birisi de bu hastalığın muska yazılarak ve okunarak tedavi edilebileceğidir. Bu inançla bazen tedaviler kesilmekte ve ciddi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Epilepsi, yapısal bir hastalıktır ve tedavisini hekimler düzenlemelidir faydalı olur belki gerçi çoğu insan için gereksiz bi bilgi ama Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Doktor epilepsiyi nasıl teşhis eder? Öncelikle en önemli olan bayılmaya tanıklık etmek. Ancak maalesef çoğunlukla buna olanağımız olmuyor. Bu durumda bayılmanın hasta ve bayılmaya tanıklık edenler tarafından gözlemleri önemli. Teşhisde herkesin bildiği gibi EEG ,MR ve PETgibi yardımcıyöntemleri de kullanmaktayız. İlk başta hasta ve hasta yakını bayılmaların oluşumu ve nasıl geliştiğini doktoruna kesinlikle anlatmalı. Böylelikle doktor hastalığın çeşidine ilişkin fikir sahibi olur. Daha sonra bahsettimiz yöntemlerle bu hastalığın çeşiti belirlenir.Ama teşhisin daha kesin olması için ,Doktorun bayılma anını gözlemlemesi daha iyi sonuç verecektir.Tanıda zorlanılan olgularda VİDEO-EEG MOnitorizasyon bize yardımcı olur. Bir odada EEG bağlı olarak hastamızı izleriz. Bayılmayı bu durumda direkt gözlemleme ve bayılma sırasında buna eşlik eden EEG değişikliklerini kaydetme şansımız olur. Buda nerede ise bize kesin tanı sağlar. Ancak bu yöntemi çoğunlukla tanı için olmaktan çok cerrahi tedaviye aday olan hastalar için kullanmaktayız. Doktorelde ettiği tüm verileri birleştirerek epilepsi ve çeşidi hakkında tam yorumyapar.Epilepsinin çeşidine göre hastaya gerekli bilgi verilir. Epilepsi çeşitleri nelerdir? Tedavisi en zor olan hangisidir? Temel olarak görünüm biçimi göz önüne alındığında epilepsiyi ikiye ayırmak daha doğrudur. 1.Yaygın epilepsi ( beynin her tarafında birden olusan ) 2.Bölgesel epilepsi ( beynin belli bir yerinde oluşan ) Epilepsi hastaları ve hasta yakınları muayene sırasında yeterince bilgilendiriliyor mu? İlk başta söylemek istediğim ,hastalar doktora başvurduklarında sabırlı olmalılar.Epilepsi teşhisi konulanakadar tüm tetkikleri yaptırmaları . Bunlardan alınacak bilgiyle epilepsi ve epilepsi çeşidi hakkında tam bilgi vermek dahakolay olur. Çünkü doktor epilepsi hakkında genel bilgi verse de epilepsi dençok epilepsinin çeşidine göre bilgi vermek doğru olandır. Örneğin; yılda birkez nöbet geçiren birine ve günde 2 kez nöbet geçiren birine aynı bilgileri veremezsiniz.yada yaygın epilepsi grubuna dahil birine ameliyat diyemezsiniz.epilepsi çeşidinin önemi vurgulamak istiyorum .Tabii hastalar kesin tanı sonrası hekimlerinden bilgi talep etmeliler. Bunun için internette yaygın bilgi olanakları da var. Ayrıca hastalara yönelik bilgi kitapçıkları var. Çocuklukta görülen bütün nöbetler epilepsi belirtisi midir? Kesinlikle ,hayır. Epilepsi dışında nefes tutma atakları, kalp rahatsızlığı ve kansızlık gibi diğer durumlara bağlı bayılmalarda vardır. Yaklaşık olarak 70 yaşına dek yaşadığımızı varsayarsak her 2-3 kişiden biri bu ömür süresince bir kez konvülsiyon (epileptik nöbet) geçirir; bu epilepsi anlamına gelmez. Eğer tekrarlar olursa bu durumda epilepsiden söz ederiz. Diğer bir ifade ile ilk nöbette epilepsi tanısı koymayız ve çoğunlukla ilaç başlamayız. Tekrar ederse artık epilepsi tanısı büyük olasılıkla alır. Ancak bu kararları hekimle birlikte vermek gerekir.Sonuçta tüm bayılmaların ayırıcı tanısı yapılmalıdır ve bunun için mutlaka hekime başvurulmalıdır. Epileptik hastalarda görülen psikiyatrik bozukluklar nelerdir? Epileptik kişilerde kesin bir psikiyatrik bozukluk olur gibi bir veri yoktur. Sadece epileptik kişilerin hastalığı kabullenememesi gibi durumlarda yada hastaya dışardan önyargıyla bakılması halinde hastanın depresyona girme riski artar. Ama buna epilepsi hastalığı neden olmaz. Hastanın yaşarkenki ruh hali ve hastaya olan davranışlar etkili olur. Unutmayalım elimizde kesin bir veri yok. Sadece depresyona girme riski yüksektir, o kadar. Aniden kilitlenerek vurmak, kırmak, bağırmak yada intihar etmek düşüncelerine kapılmanın ( bunları isteyerek yapmak ) devamında kontrolden çıkıp bu durumun acilde son bulması. Ayrıca bu olayların yılda 1 veye 2 kez olmasının epilepsi hastası olmakla bir ilgisi var mı? Bu bir nöbet türü müdür? Anlatılan tablo epileptik nöbet düşündürmüyor. Tanımlanan nöbet türü Psikolojik kökenli gibi duruyor. Nöbet süreleri nedir? En uzun nöbet ne kadar ? En uzun nöbet ne kadar sürer sorusu yanlıştır.Nöbet belirli süreleri aşar yada tekrarlarsa Status (Durdurulamayan nöbetler) söz konusu olur yaşamı tehdit eder ve acil tedavisi gerekir. Rutin nöbetler için dakikalarca terimi yerinde olur.( 3 dakika süren nöbet gibi ) Nöbet süresini genelde hasta yada hasta yakınları yanlış biliyor.Bunu sebebi nöbet anı ve nöbetten sonra şuurun ( bilinç) eski haline dönene kadar ki süreç. Genelde bu olaylar bütün sayıldığı için nöbet süresi uzun sanılır. Bu yanlıştır.(Editörün notu: Dr. Genel olarak başlangıçtaki kasılma halini saymamız gerekiyor demekte.) Başa alınan darbe veya herhangi bir zamanda geçirilmiş havale epilepsiye neden olur mu? Evet. Şöyle anlatayım. Çocukluk döneminde geçirilmiş havaleler şuur kaybına ( bozukluğuna )yol açan yada kafa bütünlüğünü bozacak (kafatasını yaralayan) travmalar epilepsiye neden olabilir. Epilepsi kalıtsal mıdır? Kesin bir kanıtı var mı? Bir bölümü kalıtsaldır evet. Ne demek istediğinizi tam anlamadım. Kalıtsallık epilepsinin çeşidine göre değişiyor mu? Evet değişiyor. Yaygın epilepside( beynin her tarafında oluşan ) kalıtsal olma olasılığı artar. Ancak kafa travmasına bağlı nöbet türü için kalıtsal diyemez. Epilepsi cinsel hayatı etkiler mi? Etkileyebilir. Etkiler diye yanıtladınız.Etki yapan epilepsi hastası olmak mı , yoksa kullanılan ilaçlar mı? Her ikisi de etkiler. Ancak kullanılan ilaçların türü yada dozu bu konuda etkilidir. Şimdi bunu bir örnekle açıklamaya çalışayım. Hasta düşünelim.Yaş, boy, kilo, cinsiyet aynı olsun. Hastalardan biri günde 2 ilaç diğeri, günde 6 adet ilaç alsın. Cinsel hayatı kötü olan genel olarak 6 ilaç alan kişidir. Bu rakamlar sedece örnek tabii. Okuyan kişiler rakamlara yada örneğe takılmasınlar. 10 sene boyunca nöbet geçirmeyen ( bayılmayan ) kişi bu hastalığı yenmiş olabilir mi? Yenmiş olabilir tabi . Burada önemli olan epilepsinin türüdür. Bazı epilepsi türleri yaşam boyu sürer, ilaç ile baskı altında olabilir; ilacı kesince tekrar eder. Epilepsi hastalarının mutlaka nöroloji bölümünü rutin olarak ziyaret etmeleri gerekmektedir. EEG ile epilepsi kesin teşhis edilebilir mi? Teşhis konulmasına yardımcı olur. Bunlar yardımcı tanı metodlarıdır. Aileler çocuklarının epilepsi tedavisine nasıl yardımcı olabilir? Bu soruyu bana sormanız iyi oldu. Gözlemlerime dayanarak söylüyorum. Aşırı korumacı olmamaları çok önemli. Hastalık hakkında bilgi sahibi olmaları. Hastaya fark ettirmeden kontrol altında tutmaları.Ancak diğer yandan çok sık nöbet geçiren bir hastanın riskli işlerde yapmaması gerekiyor. Sonuçta yine aynı şeyi söylüyorum; epilepsi tipine göre davranıp duruma göre tavır geliştirmek gerekir. İlaçların ne gibi yan etkileri var? Bu konu hakkında konuşmak çok uzun sürer ama. Bütün hastaların ilaç kullanmaya başlamadan Doktorları ile bunları görüşmeleri , önlem alınması gereken yada ortaya çıktığı takdirde başvurmaları gereken durumları öğrenmeleri gerekir. Epilepsi ilaçları genelde istenmeyen tüylenme, uyku hali, görme bozuklukları, bulantı, kilo alımı vb. etkilere yol açabilir .Ancak bunlar kullanılan ilaca, dozuna ve hastaya göre değişir. Epilepsi iyileşir mi? Evet iyileşebilir.Ama başından beri söylediğim gibi epilepsi çeşidinin iyileşmede etkisi büyüktür.Bazı epilepsi türleri örneğin çocukluk çağında görülür ve sonrasında kendiliğinden ortadan kalkar; Bir tür beynin olgunlaşması ile yani bu arızalar kaybolur gibi düşünmek lazım. Ayrıca yeterince süre antiepileptik tedavi ile baskı altında tutulma sonucu epileptik odak deşarj üretmez hale gelebilir. Bunlar temel mekanizmalar. Epilepsi cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilir mi? Ameliyatta başarı oranı? Ameliyat kimlere önerilir? Ameliyat ile epilepsi tedavi edilebilir.Başarı oranı yüksektir.Şunu unutmamak gerekir.epilepsinin yaygın epilepsi grubuna dahil olan hastalara cerrahi müdahale uygulanmaz.sadece bölgesel epilepsisi olan hastaların belirli bir gruna ameliyat önerilir.Buda hastanın sonuçlarına ve doktorun gözlemlerine dayanılarak yapılır. Epilepsi hastalığına, tekrarlayan nöbetlere ve epilepsi ilaçlarına bağlı olarak gebelikte problem çıkar mı? İlk başta epilepsi hastası bayanlarda gebe kalma hasta olmayanlara göre daha düşüktür. Hamile olan epilepsi hastası bayanların mutlaka doktora gitmeleri gerekir. Doktor ilaç tedavisini hastaya göre değiştirir. Ayrıca nörolog ve kadın doğum uzmanı arasında bağlantı kurmak önemlidir. Gebelikte çocuğun anomali olma riski vardır. Bu ailede daha önceden olan anomalili çocuk varsa bu risk daha da artar.ayrıca epilepsi bayan sezeryan olur mantığı kesinlikle yanlıştır.epilepsili bayan normal doğumda yapabilir. Şizofren hastalarının epilepsi olması gibi bir durum var mıdır ? Olasılık şizofren olmayanlardan farklı değil. Epilepsi ameliyatı ve mevzuatı hakkında bize bilgi verebilir misiniz? Ameliyat bölgesel epilepsisi olan hastalara uygulanabilir. SSK, Emekli Sandığı ameliyat masrafını karşılar. Yalnız, hastaların şunu bilmesi gerekir. Her bölgesel epilepsi hastasına ameliyat yapılmaz. Ameliyat önerilmesi için epilepsisinin bölgesel olması ve cerrahi ile alınacak bölgenin cerrahiden sonra hastanın günlük yaşam aktivitelerini kısıtlamaması gerekir. Örneğin; cerrahi uygulanması gereken bölge kişinin konuşma yetisini etkiliyecekse ameliyat yapılmaz.Ayrıca tabiiki incelemeler ile hastanın ameliyattan yarar göreceği kararının verilmesi gerekiyor. Yani ameliyat sonrası nöbetler aynı şekilde devam ediyorsa pardon yanlışlıkla beyninizden parça aldık diyemezsiniz. VNS, Epilepsi pili hakkında bize bilgi verebilirmiziniz? VNS doktor tarafından uygun görülürse etkili bir tedavi şeklidir. Ama epilepsi pili özellikle bahsi geçen M.T. epilepsi pilini ilk defa duydum.Ben de araştırma yapacağım bu konuda. Temporal lob epilepsisinde anokroid kistin alınması hastalığı ortadan kaldırır mı? Hastalık biterse ilaç tedavisi devam eder mi? Araknoid kist zaten zararsız kist olarak bilinir.Bunun alınması da epilepsi hastalığını ortadan kaldırmaz. Hastaya epilepsi teşhisi konulduktan sonra psikiyatri ile ortak çalışma yapılıyor mu? Böyle bir uygulama var mı? Bununla ilgili özel bir uygulama yok.Kendi adıma konuşursam, hastada yaptığım gözlemler hastanın hastalığı kabullenmede zorluk yaşacağımı düşündürürse. Kendim hastama mutlaka psikiyatri ile görüşmesini sağlamaya çalışırım. Alıntı Epilepsi Nöbetini Arttıran Faktörler UykusuzlukStresAşırı fiziksel yorgunlukAlkolAşırı kafein(kahve, kola,enerji içeçekleri), tein(çay) alımıIşığa duyarlı epilepsililerde disko ışıkları,televizyon( özellikle eski 100Hz altında görüntü aktaranlar)Açlık ve yemek öğünlerinin atlanmasıKadınlarda bazı epilepsiler için hormonal düzensizlikler ve menstruel siklusBazı ilaçlar;*içeriğinde fenilefrin, psödoefedrin bulunan çoğu soğuk algınlığı için kullanılan preparatlar,*antidepresan ilaçlar*antipsikotik ilaçlar,*amfetamin ve benzeri uyarıvı ilaçlar Alıntı 5 yaşındaki çocuğunuz konuşurken birkaç saniyeliğine kendinden geçiyor, boşluğa bakıyor ya da anlamsız heceler söylüyor. Sonra birden kendine gelip, hiçbir şeyin farkına varmadan konuşmasına kaldığı yerden devam ediyor. ilkokula başladığında bir matematik sınavı sırasında yaptığı çarpma işlemini yarıda bırakıp kağıda karalamalar çiziktirince, öğretmeni çocuğunuzun zekâ özürlü olduğundan şüphe ediyor. 14 yaşında bir genç telefonda arkadaşıyla konuşurken birden yere düşüp "ah, ah, ah" diye bağırmaya başlıyor; yaklaşık 5 dakika boyunca yerde kasılmış olarak yatıyor. Nöbetin sonrasında kendini çok yorgun hissederken 2-3 saat uyuduktan sonra hiçbir şey anımsamıyor. Bu iki olayda bahsedilen kişiler epileptik (saralı) bireyler. Beyinlerindeki bir sıradışılık nedeniyle belkide yaşamları boyunca bunlara benzer birçok nöbet yaşayacaklar... EPİLEPSİ ile ilgili ilk fizyopatolojik değerlendirmeler 19. yüzyılda John Hughlings Jackson tarafından, sadece klinik gözlemelere dayanılarak ortaya çıkartıldı. Jackson’ın epilepsi alanına yaptığı katkılar modern tıp bilimi tarafından hala kullanılmaktadır. Jackson, kendinden önce ve sonraki birçok kişinin yaptığı gibi epileptik nöbetlerin birçok çeşidinin bulunduğunu ve birçok farklı nedeninin olduğunu kabul etti. Epilepsiden bahseden ilk kişi M.Ö. 350’lerde Hipokrat’tır. Bu yüzden "Hipokrat hastalığı" olarak da bilinir. Jackson’a ek olarak birçok yetenekli fizyolog da epilepsileri sınıflamaya çabaladı. 1861’de J. Russell Reynolds, sinir sistemindeki yapısal bir düzensizliğe bağlı olan kasılmaları semptomatik, merkezi sinir sisteminin dışındaki nedenlerden kaynaklananları da sempatik epilepsi olarak tanımladı. Sinir sisteminin içinde ya da dışında herhangi bir yapısal anormallik söz konusu değilken oluşan epilepsileri ise idiyopatik olarak değerlendirdi. 1881 yılında Sir William Gowers epilepsiyi, grandmal, petitmal ve histeroid olarak sınıfladı. Epilepsi Nedir? Beyin, milyonlarca sinir hücresinden (nörondan) oluşan, çok karmaşık bir yapıdır. Nöronların aktiviteleri genellikle çok iyi düzenlenmiştir ve kendini düzenleyen mekanizmalara sahiptir. Nöronlar, bilinç, hareket, konuşma, bellek, heyecan, vücudun duruş şekli gibi çok geniş bir işlev yelpazesinden sorumludurlar. İşlevler, beyin hücreleri ile vücudun bütün kısımları arasında akan çok küçük miktardaki elektrik yükleri sayesinde gerçekleştirilmektedir. İşlevlerin birinde ya da birkaçında meydana gelecek geçici kesintileri veya istemsiz düzensizlikleri "nöbet" olarak tanımlamak mümkün. Böyle bir olay beynin kendi yapısından kaynaklabileceği gibi, kimi zaman da glükoz ya da oksijen eksikliği gibi çevresel nedenlerden de meydana gelebilir. Herhangi bir insan yaşantısının herhangi bir döneminde bir kez nöbet geçirebilir, ancak bu epilepsiye işaret etmez. Ancak beyindeki nöronal işlevlerde, beyinden kaynaklanan ve kişide tekrarlama eğilimi gösteren nöbetler söz konusu ise "epilepsi" terimini kullanmak doğru olacaktır. Yani epilepsi, beynin normal elektriksel işlevlerinde, zaman zaman kısa kesintiler ve düzensizlikler meydana getiren nörolojik bir durumdur. Bir nöbet söz konusu olduğunda, normal yapı, olması gerekenden çok daha yoğun, kesikli, elektrik boşalmaları ile bozulur. Bu durumsa, kişinin bilincini, vücut hareketlerini ve duygularını kısa bir süre için etkileyebilir. Beyin, elektrik boşalmaları gerileyene ya da sonlanana normal işlevine kadar kavuşamaz. Daha önce de belirtildiği gibi, şartlar uygunsa herhangi bir beyin nöbet geçirebilir. Yine de bir çok kişide nöbet gözlenmez. Bu kişilerin beyinlerinin yüksek "nöbet eşiğine" sahip olduğundan, bir başka deyişle nöbetlere direncinin yüksek olduğundan bahsedilebilir. Bireyler eşik değerleri açısından farklılık göstermektedirler. Bu değerler muhtemelen kişinin genetik karakterlerinin bir parçasını oluşturmaktadır. Düşük eşiğe sahip bir kişi, bir başkası için rahatsızlık vermeyecek bir durumda kriz geçirebilir. Ancak epilepsinin genetiği bu kadar basit değil. Bazı bireylerde var olan nöbet eşiği, beynin alışılmadık bir uyarıya (örneğin bazı haplar ya da belli frekansta yanıp sönen ışıklar gibi) maruz kalması ya da yaralanması durumunda azalmaktadır. Yaralanma ciddiyse (araba kazası, doğum sırasındaki bir travma, darbe ya da tümör gibi), epilepsi bir sonuç olarak karşımıza çıkabilmektedir. Epilepsi tüm yaş grupları içinde insanları en çok etkileyen nörolojik düzensizliktir. Nöbetler herhangi bir kişide ortaya çıkabilse de, çok küçük yaşlarda ve geç erişkin dönemde daha sık olarak beliriyor. Epilepsinin 2/3’si 14 yaşından önce meydana gelmektedir. Epilepsi nöbeti geçiren bir kişi çok büyük olasılıkla neler olduğunu anımsamayacaktır. İşte bu yüzden nöbet anını gören kişinin anlatısı bir doktorun tanı koyabilmesi için çok önemli olmaktadır. Hatta bazen nöbetin ve epilepsinin hangi tür olduğunun anlaşılabilmesi açısından tek belirgin gözlem olarak kalmaktadır. Nöbetin epilepsiden kaynakladığından kesin olarak emin olunduğu zaman bunun beyindeki bir tümör gibi bir nedenden olup olmadığı incelenir. Epilepsi tanısı koymanın bu aşamasında devreye çeşitli testler girer. Bunlardan en geneli, nöbetlerin metabolizmadan kaynaklanmaoığının kesin olarak anlaşılabilmesi için yapılan kan testleridir. Bundan sonra uygulanan ikinci test beynin çok ayrıntılı ve temiz bir görüntüsünü sunan, Manyetik Rezonans Görüntülemesi (MRI) olarak adlandırılan bir beyin taramasıdır. Bu taramanın amacı ise epilepsinin nedeninin beyindeki görünür bir bozukluk olup olmadığının anlaşılabilmesidir. Bir çok epilepsi hastasında bu testin sonucu normal çıkacaktır. En yaygın olarak kullanılan üçüncü test ise beynin yüzeyindeki elektrik aktivitesini ölçen, "electroencephalogram" (EEG) olarak adlandırılan testtir. Bu test yaklaşık 30 dakika kadar süren, kafatasının üzerinde belirlenmiş bazı özel noktalara yerleştirilen elektrotlar aracılığı ile alınan sinyallerin güçlendirilerek, kağıt üzerine döküldüğü bir işlemdir. Yalnız, EEG beynin sadece test süresindeki elektriksel aktivitesi hakkında bilgi verebilir. Bu yüzden negatif bir EEG testi kişide epilepsinin olmadığı anlamına gelmez. Epilepsi Nöbetleri Epilepsiler arasında farklar ve bir çok değişik çeşit nöbet bulunduğu için ILAE (International League Against Epilepsy, Epilepsiye Karşı Uluslararası İşbirliği) tarafından belirlenmiş özel bir terminoloji kullanılmaktadır. Bu terminoloji "grandmal" ve "petitmal" gibi eski nöbet tanımlarını da değiştirmektedir. Yeni sınıflama, nöbetleri kısmi (fokal ve parsiyal) ve jeneralize olarak ikiye ayırıyor. Kısmi ve jeneralize nöbetler arasındaki en önemli fark, beynin hangi bölümünün nöbet sırasında etkilendiğidir. Elektrik boşalması beynin korteksinin salt bir bölümüne ait ise kısmi; tüm beyni aynı anda etkiliyor ise jeneralize nöbet olarak tanımlanıyor. Kısmi başlayan bir nöbet sonradan jeneralize nöbete dönüşebilir. Nöbetler dışında epilepsi ise kabaca 2 gruba ayrılır. 1. İdiopatik Epilepsi Epilepsinin bu türünde belirgin bir çevresel etmenin yer almadığına, genetik faktörlerin belirleyici olduğuna inanılmaktadır. Nöbetler arası EEG normal çıkabilir. Bu tip epilepsi ilaç tedavisine genellikle olumlu yanıt verir. 2. Semptomatik Epilepsi Bu epilepsi türü ya doğum sırasında ya da yaşantının herhangi bir döneminde beyinde ortaya çıkan bir anormalliğin sonucudur. Bu anormalliğin sonucu olarak epilepsiden başka sorunlar da ortaya çıkabilir. EEG incelemeleri anormalliği ortaya çıkarabilir. Bu tip epilepside ilaç tedavisinin yanıtı kişiden kişiye değişmektedir. Kimi bireylerin ise nedeni belirlenemeyen kriptogenik epilepsisi vardır. Epilepsinin 30’u aşkın nöbet çeşidi buluyor. Hepsinin belirtileri birbirlerinden farklı. Kısmi nöbet geçiren bir kimse işitme ve görme duyularında bozulmalar, vücudun bir bölümünün titremesi gibi belirtiler gösterir. Basit kısmi nöbette bilinç bu durumdan etkilenmez. Karmaşık kısmi nöbette ise, hasta yarı bilinçsiz ve şaşırmış davranır. Yürüme, mırıldanma, kafa çevirme gibi amaçsız davranışlar sergileyebilir. Bu davranışların hemen hemen hiçbirisi hasta tarafından daha sonra anımsanmaz. Kendini kaybetme nöbetleri ise genellikle çocuklarda rastlanan ve yetişkin dönemde kaybolan, bilincin 5-15 saniyelik sürelerle kesintiye uğramasıdır. Bu süre içinde kişi boşluğa bakıyor gibi görünebilir. Epilepsi nöbeti denince insanların aklına en çok gelen, ancak istastik olarak en sık rastlananı olmayan, jeneralize tonik-klonik nöbetlerdir. Bu nöbetler iki aşamada gelişir: Birinci aşamada (tonik) kişi bilincini kaybeder ve yere düşer, vücut kaskatı bir hal alır. İkinci aşamada (klonik), uzuvlar titremeye ve gerilmeye başlar. Nöbet sona erdikten bir süre sonra bilinç yavaşça tekrar kazanılır. Nöbetler, nöbetin tipine göre birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir. Çok ender durumlarda nöbet saatler sürer. Bir tonik-klonik nöbet genellikle 1-7 dakika arasında bir sürede sonlanır. Ancak "Status Epilepticus" denen çok uzun süreli (birkaç saat gibi) nöbetler tehlikelidir ve doktor yardımına ihtiyaç vardır. Epilepsi nöbetlerinde genellikle kişiye ilk yardım yapmak gerekmez. Ancak özellikle tonik-klonik nöbetlerde birkaç noktaya dikkat etmek yararlı olabilir. Nöbet başladıktan sonra yapılacak hiçbir şey nöbetin daha kısa süremesini sağlamayacaktır. Onun için kişiyi sarsmak, tokatlamak ya da soğan koklatmak bir işe yaramaz. Tonik-klonik nöbette, bilinç kaybından dolayı kişinin yere düşme ve kendini yaralamak olasılığı olduğundan hastayı yere yatırmak yararlı olabilir. Epilepsi nöbetleri sırasında dili yutma söz konusu değildir. Ayrıca ağıza konacak birşey kasılma sırasında kişinin dişlerine zarar verme olasılığı doğurur. Salyayı yutmaması için hastanın kafasını yana doğru çevirmek yararlı olacaktır. Nöbetten sonra hasta bir süre uyuma ihtiyacından olabilir. Nöbetler 10 dakikadan daha uzun sürüyorsa, ya da peşpeşe birkaç nöbet geçirilmişse doktora haber verilmesi gerekir. Epilepsi İle Yaşamak Yukarıdaki satırlarda sadece epilepsinin biyolojisinden bahsettik. Çeşitleri nelerdir, nöbetler nasıl olur, nedenleri nedir gibi. Ancak epileptik bir birey için epilepsisinin ve nöbetlerinin türünden daha önemli olan şey onunla yaşamak. Ne kadar sık ve ağır nöbet geçirdiği kişinin tüm ruh halini, sosyal ve iş yaşantısını etkileyebilir. Epilepsinin yanlış anlaşılmasından (daha doğrusu bilinmemesinden) kaynaklanan bir dizi sorun epileptik bireyleri hayatları boyunca etkileyecektir. Özellikle ülkemizde, kimi yerlerde epilepsinin vücuda cin, peri girmesi olarak yorumlanması, bu rahatsızlığın tedavisinin tıpda değil de, hoca ve üfürükçülerde aranmasını beraberinde getirmektedir. Ülkemizde epilepsinin tıp dışı yaygın tedavilerinden biri de kurşun dökmektir. İlaçla başarılı olarak tedavi edilebilecek ya da en azından nöbetlerin arası oldukça uzun bir zamana çıkarılabilecek bir hasta, bu nedenden dolayı sık nöbetlerle yaşamak zorunda bırakılmaktadır. Epilepsi tanısı konan bir kişi, tedavisini sürdürmenin yanı sıra normal yaşantısını da bozmadan devam ettirmelidir. Epilepsi de tüm diğer rahatsızlıklar gibi kişinin genel sağlık durumundan etkilenmektedir. Buna göre stresin azaltılması, depresyondan kaçınma, alkolden uzak durmak, egzersiz, gibi şeyler epilepsi üzerinde olumlu etki yapacaktır. Epileptik birey bir çocuksa, en önce yapılması gereken şeylerden biri de öğretmenine ya da öğretmenlerine haber vermek, onları epilepsinin ve nöbetlerin şekli ve sıklığı hakkında bilgilendirmek olacaktır. Özellikle küçük yaştaki çocuklarda rastlanan "kendini kaybetme" şeklindeki nöbetin fark edilmesi önemlidir. Epilepsi, beyindeki bir oluşum bozukluğundan kaynaklanmadığı sürece herhangi bir zihinsel yetersizliğe yol açmamaktadır. Epileptik bireyler, kendi akranları kadar başarılı ve yetenekli olabilirler. Epilepsisi olan bir çocuğun sağlıklı olarak yetiştirilmesinde en büyük görev yine aileye düşmektedir. Epilepsinin bir hastalık olmadığını vurgulamak, çocuğu o yaşlardaki çocukların yaptığı şeylerden (akranları ile oyun oynamak vs.) alıkoymamak ana-babaların elinde. Epilepsi çocuk ya da yetişkin herhangi bir bireyin spor yapmasına engel değil. Yalnız bazı sporlarda (yüzme gibi) kişinin gözlem altında bulundurulması (yüzme havuzu, ya da cankurtaranların bulunduğu kıyılar gibi) kendi yararına olacaktır. Özellikle sık ve tonik-klonik nöbet geçiren kişilerin yüzmeden uzak durmasında yarar olabilir. Tüm rahatsızlıklarda olduğu gibi epilepside de erken ve doğru teşhis önemlidir. Bireyin rahatsızlığının bilincinde olarak, gözetim altında yetişmesi; rahatsızlığı hakkında tam olarak bilgi edinmesi yaşantısının ileriki dönemlerinde ortaya çıkabilecek ruhsal sorunların hiç belirmemesini sağlayabilir. Her konuda olduğu gibi sağlıklı birey yetiştirmenin yolu da bilgilenmekten geçiyor. Alıntı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Manje_Loa Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Epilepsi Ne Değildir ? Epilepsi zannedildiği gibi enden görülen bi hastalık değildir.Ülkemizde epilepsi hastalarının sayısı 600.000-1.000.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir.Epilepsi asla bulaşıcı bi hastalık değildir.Hiçbir yolla bulaşmaz.Epilepsi 10 yaş altında görüldüğü gibi 65 yaş üstündede görülebilir.Sadece çocuklarda görülmez.Epilepsi hastaları diğer insanlar gibi akli dengeye sahiptir.Sosyal hayatta varolabilirler.Nöbet geçiren bir hastanın ağzı kilitlenmişse ağzı asla açılmamalıdır ya da bir cisimle müdahale edilmemelidir.Nöbet sırasındaki kasılmalara müdahale edilmemelidir.Mümkünse sadece başını vurmaması için yumuşak bir yere geçirilmelidir.Epilepisi ilaçlarla kontrol altına alınabilir.Ama her hasta ilaçlara aynı tepkiyi vermez.Epilepsiyle ilgili daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.Nöbet geçiren hasta farklı hareketlerde bulunabilir.Fakat etrafına asla zarar vermez. Alıntı Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
attart Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Paylaş Yanıtlama zamanı: Kasım 25, 2008 Çok güzel paylaşım olmuş. Kendim de yaklaşık 7 sene epilepsi ilacı kullandığımdan ve sağlık alanına yakın bir işte çalıştığımdan bu konuyla yakından ilgileniyorum. Nöbetler ilaçla kontrol edilebildiği takdirde kişinin hayatını zorlaştıran bir durum yok aslında ama belli meslekleri (mesela fabrikalarda makine başında çalışmak, şöförlük gibi) yapmamaları gerekiyor kendi sağlıkları için. Ancak çocuk sahibi olmak isteyen bayanlarda ciddi sorun çıkabiliyor. Çünkü en masum diye nitelendirilen epilepsi ilaçları bile, kullanan kişilerde (en önemsizi, tiroid hormonunun azalmasına bağlı olarak kilo alma) ciddi sorunlar yaratabiliyor. Bunun anne karnındaki bebeği etkilememesi de imkansız tabii ki. Bu yüzden doktorlar, ilaç kullanımı kesilmeden hamile kalmayı onaylamıyor. Alıntı Yorum bağlantısı Diğer sitelerde paylaş More sharing options...
Önerilen Mesajlar
Sohbete katıl
Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.