Jump to content

Sayfaya güncelle Uranüs, neptün ve plüton kişisel değildir!


sidar

Önerilen Mesajlar

Selam arkadaşlar...

 

Geçenlerde rast geldiğim bir makaleyi sizinle paylaşmak istiyorum.

 

Konu, dış gezegenler. Yani, Uranüs, Neptün ve Plüton.

 

Bu üç gezegenin, günümüzde çok yaygın ve bol keseden bir kullanımı var. O kadar ki, bir doğum haritasında neredeyse ilk bakılan ve yorumlanan gezegenler haline gelmiş durumdalar. Oysaki, astrolojide gezegenlerin sembolizmalarının yanı sıra, belli işlevleri, dahil oldukları bir kategori, ilgili oldukları ve olmadıkları konular ve her birinin kendine ait bir kullanım yeri vb. başka özellikleri vardır. Başka bir deyişle, her gezegen her konuda kullanılmaz. Dış gezegenlerle ilgili problem de bu bağlamda kendini gösteriyor. Hem yeni astroloji öğrenenler hem de birçok profesyonel modern astrolog arasında dış gezegenleri iç gezegenler yani kişisel gezegenler gibi ele almak çok yaygın bir yaklaşım. Ama bu yanlış bir yaklaşım.

 

Bu yanılgının birçok sebebi var. Bunlardan bir tanesi, her gezegene aynı şekilde muamele etme hatası. Veya bu konuda bilgi eksikliği taşımak. Ya da astrolojik sistemin kendi içerisindeki görev dağılımını tam kavrayamamış olmak. Bir başka neden ise, Uranüs, Neptün ve Plüton'un sembolizmalarının insanlara bir şekilde çok çekici gelmesi. Bu çekiciliğin altında, sanıyorum, bu üç gezegenin daha ziyade soyut şeyleri anlatıyor olmaları var. Bu soyutluk, enteresan bir şekilde, insanların hem umutlarına hem de korkularına hizmet ediyor. Bazen hayal gördürüyor, bazen korkularından yakalıyor, bazen de geleceğe dair umuda kapılmalarını sağlıyor.

 

Ancak eğer astrolojide sağlıklı yorum ve değerlendirmeler yapacaksak, sistemin kendi içerisindeki düzenlemelere dikkat etmemiz lazım. Başka bir deyişle, dış gezegenleri bol keseden kullanmamamız, işlevlerine uygun şekilde yorumlamamız lazım. Dış gezegenleri bir Venüs'ü, bir Merkür'ü yorumlar gibi yorumladığımızda aslında büyük bir hataya düşmüş oluyoruz.

 

Sizinle paylaşmak istediğim makale, tam da bu konu hakkında. Genç kuşak astrologlardan Amerikalı Kevin Burk tarafından yazılmış. Makale İngilizce, ama ben büyük bir kısmını tercüme ettim. Aşağıya kopyalıyorum. Orijinalini okumak isteyenler şu linkten ulaşabilirler:

 

.................................................. ...........................................

 

DIŞ GEZEGENLER KİŞİSEL DEĞİLDİR!

 

Kevin Burk

 

Birçok astrolog, dış gezegenleri kişisel gezegenlermiş gibi ele almaktadır. Bu yaklaşım, astrolojik açıdan büyük bir hatadır. Dış gezegenler son derecede önemlidirler; ancak, neyi temsil ettikleri ve doğum haritası bağlamında nasıl bir işleve sahip olduklarının iyi anlaşılması gerekir.

 

Uranüs, Neptün ve Plüton, “dış” gezegenler olarak sınıflandırılır. Bu sınıflandırma, onları “iç” gezegenlerden ayırır ve bu iki grup arasında çok temel bir fark olduğuna işaret eder. Bu sınıflandırmalar gelişigüzel yapılmamıştır; gezegenlerin doğaları ve işlevleri hakkında çok önemli bir bilgi verir.

 

“İç” gezegenler olarak bilinen Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn aynı zamanda “kişisel” gezegenler olarak nitelendirilirler. “İçseldirler”, dolayısıyla, sizin “içinizde” yaşamakta olan yedi astrolojik arketipi temsil ederler. “Kişiseldirler”, çünkü bunlar sizin bireysel ve kişisel kimliğinizi/karakterinizi şekillendiren ve tanımlayan gezegenlerdir.

 

O halde, “dış” gezegenler de “iç” gezegenlerin tam tersi olmak durumundadır. “Dış” gezegenler “sizin içinizde yaşamazlar” ve kişisel “değildirler”. Dış gezegenler, bir birey olarak sizin dışınızda mevcut olan, “dışsal” güçleri temsil ederler. Bunlar, herhangi bir kişinin kendisinden çok daha büyük olan ve kişinin hakim olamayacağı, kontrol edemeyeceği güçleri sembolize ederler.

 

Bu durum, dış gezegenleri doğrudan deneyimleyemeyeceğiniz anlamına gelir. Doğrudan deneyimleyebileceğiniz enerjiler, yalnızca sizin bir parçanız olan enerjilerdir, yani “iç gezegenler”dir. Dolayısıyla, dış gezegenleri de ancak bu iç gezegenler “aracılığıyla” deneyimleyemeniz mümkün olabilir. Başka bir deyişle, dış gezegenlerin etkilerini, iç gezegenlerin filtrelediği şekilde, iç gezegenler bağlamında deneyimlersiniz. Bir dış gezegen sizin kişisel gezegenlerinizden birine bir açı yaptığında, bu dış gezegenin etkilerini yaşarsınız, ancak, bu deneyim, hem o kişisel gezegen üzerinden, hem de o kişisel gezegenin sizin hayatınızda yönettiği alanlar üzerinden yaşadığınız bir deneyim olur. Yani, dolaysız bir deneyim değildir. Dış gezegenler mutlaka ve mutlaka iç gezegenler aracılığıyla deneyimlenirler.

 

Dış gezegenlerin kişisel ya da bireysel olmamalarının bir başka sebebi de, çok ağır hareket ettikleri için, yarattıkları etkilerin kişisel seviyede görülmemesidir. Dış gezegenlerin döngüleri dünyasal olaylarla ilişkilidir; dış gezegenlerin dünya astrolojisindeki önemi de buradan gelir. Dış gezegenler büyük resmi ortaya çıkarır. On yıllar ölçeğinde rol oynayan kültürel ve sosyal dönüşümlerle ilişkilidirler, haftalar ve aylar ölçeğinde rol oynayan kişisel konular ve olaylarla ilgili değildirler.

 

Dış gezegenler o kadar yavaş hareket ederler ki, pozisyonları ve birbirlerine yaptıkları açılar, bireylerden oluşan bir neslin tümünü ifade eder. Dış gezegenlerin en hızlısı olan Uranüs, her burçta yaklaşık 7 yıl geçirir. “Plüton-Terazi” kuşağından ya da “Plüton-Başak” kuşağından bahseden astrologlar duyarsınız. Ben 1967’de doğdum ve Başak’ta Uranüs-Plüton kavuşumunu deneyimleyen kuşağın bir parçasıyım. Bu kavuşum, 1964 yılından, 1968’de Uranüs’ün Terazi’ye geçmesine kadar geçen dört yılın büyük bir kısmında devam etmiştir. Dünyada 1964 ile 1968 arasında doğan her bir kişinin haritasında bu açı mevcuttur. Dolayısıyla, sadece o kuşağın kendisini tanımlar, bu kuşakta doğan herhangi bir bireyi hiçbir şekilde tanımlamaz.

 

Bir doğum haritasında, dış gezegenleri sosyal ve kültürel arka fon gürültüsü gibi düşünmek en doğrusudur. Kuşkusuz, belli bir kuşakta doğan herkes, toplumun genel durumundan bir şekilde etkilenecektir. Bir dış gezegen bir iç gezegene açı yaptığında, işte bu sosyal ve kültürel etmenlerin bireyi kişisel olarak nasıl etkilediğini gösterir.

 

Herhangi bir bireysel kişilik özelliğini bir dış gezegene ya da dış gezegenler arasındaki bir açıya atfedemezsiniz! Haritamda Neptün ile Plüton arasında sekstil olması hiçbir şey ifade etmez. Bu açıyı benimle ilgili kişisel bir şeyi tarif etmek için kullanamazsınız! Çünkü bunda kişisel olan hiçbir şey yoktur. Kişisel gezegenlerimden hiçbiri ne Neptün’e açı yapıyor, ne de Plüton’a. Dolayısıyla bu açı bir arka fon gürültüsünden başka bir şey değildir.

 

Dış gezegenlerin açılarını bireysel kişilik özelliklerini tarif etmek için kullanan bir astroloğa ne zaman rastlasam, çığlık atmak istiyorum. Konunun merkezinde duran meseleyi bir daha tekrarlamakta fayda var: Dış gezegenler kişisel değildir! Bir kişilik özelliğini tanımlamaya çalışıyorsanız, yorumunuza iç gezegenlerden birini mutlaka dahil etmek zorundasınız!

 

Dış gezegenler çok yavaş hareket ettikleri için, dış gezegenin bulunduğu burcun, doğum haritası yorumunda pek bir önemi yoktur. Ancak, dış gezegenlerin ev yerleşimi dikkate değerdir.

 

Dış gezegenler, birey olarak bizim kontrol kapasitemizin ötesindeki güçleri temsil eder. Herhangi bir bireyden çok daha büyüktürler. Bizim içimizde yaşamamalarının ve yaşayamayacak olmalarının nedeni de budur. Ama dünyanın çok yakın bir parçasıdırlar, dolayısıyla onlarla düzenli bir şekilde karşılaşırız. Dış gezegenlerin bulundukları evler, bu güçlerle nerelerde karşılaşacağımızı gösterir. Eğer Uranüs 2. evdeyse, finansınız ve kaynaklarınız (2. ev) konusunda ansızın gelen kesintiler ve ani değişimlerle (Uranüs) karşılaşmayı bekleyebilirsiniz. Eğer Neptün 7. evinizdeyse, ilişkilerinizde, tekrar eden bir kalıp gibi, aldatma ve hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Ve eğer Plüton 5. evinizdeyse, güç ve kontrol ile ilgili sorunlarınızla aşk ilişkilerinizde karşı karşıya gelebilirsiniz; eğer Grinin Elli Tonu için bir fan kulüp etkinliğinde tanışmamışsanız, ikinci bir randevuyu koparmanız zor olabilir.

 

Hiç akıldan çıkarılmaması gereken önemli bir nokta, bu deneyimlerin hiçbirinin “kişisel olmadığıdır”. Hayatınızın herhangi bir alanında bir dış gezegen ile karşılaştığınızda, daima sizin dışınızdan geliyormuş gibidir. O gezegenle ilgili konularınızı/meselelerinizi başka kişilere yansıtırsınız; onlar da sizin hayatınızda bu dış gezegenin ajanları haline gelirler. Eğer bu dış gezegen bir ya da birkaç kişisel gezegeninize açı yapıyorsa, bu dış gezegenle ilgili deneyimleriniz çok daha önemli hale gelecektir. Bu dış gezegenle her karşılaştığınızda, sizin düğmelerinize bastıracaktır.

 

Dış gezegenlerin etkilerini nasıl deneyimlediğinizin sizin bilinç düzeyinize bağlı olduğunu unutmayın. Dış gezegenlere hakim olamıyor ya da onları kontrol edemiyor olabilirsiniz, ama onların enerjilerini yapıcı ve yaratıcı bir şekilde nasıl kullanabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Dış gezegenler ile ilgili deneyimleriniz başta hep negatif olsa bile, bu böyle devam etmek zorunda değildir.

 

Haritanızdaki dış gezegenleri kişisel olarak deneyimleyebilmenizin tek yolu, iç gezegenlerinize açı yapmalarıdır. Bu, hem natal açılar için geçerlidir hem de transit açılar için. Birçok astrolog, bir dış gezegenin köşelerden (ASC, MC gibi) birinde olmasının, hatta buralara açı yapmasının, bu dış gezegenin enerjisini deneyimleyeceğiniz anlamına geldiğini savunacaktır. Ama bu iddia, yanlış olacaktır.

 

Bir haritada, sizin deneyimleyeceğiniz tek şey gezegenlerdir. Köşeler ise matematiksel noktalardır, fiziksel cisimler değildir. Köşeler, sizin iç dünyanızı/içsel yaşamınızı dış dünyaya bağlayan kapılar gibidir. Bu da şu anlama gelir: haritanızdaki köşeleri siz deneyimlemezsiniz, başkaları deneyimler.

 

Eğer haritanızın köşelerinden birinde bir dış gezegen varsa, bu gezegen ışığını sizin aracılığınızla etrafa saçar ve ışığı dış dünyada deneyimlenir. Buna rağmen kişisel değildir; sizin gerçekte kim olduğunuzla hiçbir ilgisi yoktur. Ama başkalarının sizi algılaması ve sizinle ilişki kurması üzerinde etkisi vardır.

 

Örneğin, eğer yükseleninizde Plüton varsa, istemeden ve kasıtsız bir şekilde Plüton’ün gücünün kanalı olursunuz. Yükselen ön kapı gibidir; diğer kişilerle ilk karşılaştığımız yerdir. Ve ön kapıyı açar açmaz, sürpriz! Plüton karşınızda! Karşınızda duran insan; güç, kontrol ve manipülasyonla ilgili kendi Plüton meselelerini anında sizin üzerinize yansıtır. Sizi görmez, Plüton’u görür, ve sizinle bu algı üzerinden ilişki kurar. Kişisel değildir ve sizinle hiçbir ilgisi yoktur.

 

Edward Snowden’ın* haritasını yorumlarken beni en çok çarpan şey, dış gezegenlerin kişisel gezegenlerine yaptığı açıların miktarıydı. Hangi nedenle hareket etmiş olursa olsun, Snowden’ın yaptıklarının dünyada derin ve kalıcı yansımaları olacaktır. Haritasının yorumunu yazarken, Snowden’ı değişim ajanı olarak düşündüm. Büyük resim açısından baktığımızda, Snowden bir piyondan başka bir şey değildi. Büyük bir planı ya da büyük arzuları yoktu. Eylemlerinin sonuçlarını belirleme ya da yönetme yeteneğine de sahip değildi. Hal böyleyken, eylemlerinin, onun kendi kişisel hayatının ötesine uzanan, çok daha önemli ve kapsamlı etkileri var ve bu eylemlerin sonuçlarını biz yıllarca bilemeyeceğiz.

 

Dünya astrolojisi, dünyasal olayları inceler ve dış gezegenler, döngülerinin uzunluğu nedeniyle, büyük resmi görebilmeye çok elverişlidir. Dış gezegenlerdeki değişimleri, dünyadaki derin ve kalıcı değişimlerle ilişkilendiririz. Peki ama, doğal felaketler hariç, böyle bir değişim nasıl meydana gelir? Bu tip değişimler, bireylerin davranışları aracılığıyla meydana gelir.

 

Değişime ajanlık eden, eylemleriyle dünyayı iyi ya da kötü yönde değiştiren başka kişilerin haritalarını değerlendirmek ilginç olurdu. Haritalarında dış gezegenler ile iç gezegenler arasında belirgin açılar olabileceğini düşünüyorum.

 

Bu teoriyi doğrulamanın bir yolu yok elbet; çünkü değerlendirilmesi gereken çok sayıda değişken var. Ancak, dış gezegenleriniz ile iç gezegenleriniz arasında açı olmasının, sizin değişimin ajanı olacağınız anlamına geldiğini düşünmüyorum. Tek düşündüğüm, dış gezegenler tarafından, bir noktada, kullanılabilecek olmanızdır – eğer yanlış zamanda yanlış yerde olursanız.

 

Snowden’ın haritası o kadar da çarpıcı bir harita değil. Ama değişimin bir ajanı olma potansiyeline sahipti ve bizim kavrayışımızın ötesindeki güçler tarafından kullanılmış olabileceği bir pozisyonla sonuçlandı. Bir piyondu, ve artık, en azından şu anda, dış gezegenler için bir kullanım değeri kalmadı.

 

Tekrar söyleyeyim, bunlar kanıtlanabilir ve hatta pratik değildir. Ama bana etkileyici geliyor, çünkü, üstü kapalı olarak çok daha büyük bir dinamiğin varlığını hissettiriyor ve karma yasasının işleyişine dair ipuçları verir gibi görünüyor.

 

Ancak, buna rağmen ve gene de “kişisel değildir”.

 

Öğrencilerime her zaman söylediğim gibi, “dış gezegenler sizi ilgilendirmez”.

 

* Eski bir CIA ajanı ve eski NSA çalışanı olan Edward Snowden, 6 Haziran’da Amerika’nın istihbarat birimlerinden Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) ve Federal Soruşturma Ofisi (FBI) tarafından kullanılan telefon dinlemek ve internet kullanıcılarını takip etmek için kullandıkları PRISM (Prizma) adlı programı kamuoyuna açıklayan kişidir. Milyonlarca telefonun dinlenmesiyle kalmayan, aralarında Facebook, Google, Microsoft, Yahoo, PalTalk, AOL, Skype ve Apple gibi teknoloji devlerinin de adı geçtiği üst düzey güvenlik gerektiren birçok kişisel hesaba da direkt olarak bağlandığı iddia edilen PRISM adlı program, öncelikle İngiliz The Guardian gazetesinde, ardından da Washington Post Gazetesi’ndeki haberler ile gündeme gelmişti.

--------------------

 

Alıntıdır....

Yorum bağlantısı
Diğer sitelerde paylaş

Sohbete katıl

Şimdi mesaj yollayabilir ve daha sonra kayıt olabilirsiniz. Hesabınız varsa, şimdi giriş yaparak hesabınızla gönderebilirsiniz.

Misafir
Bu konuyu yanıtla...

×   Farklı formatta bir yazı yapıştırdınız.   Lütfen formatı silmek için buraya tıklayınız

  Only 75 emoji are allowed.

×   Bağlantınız otomatik olarak gömülü hale getirilmiştir..   Bunun yerine bağlantı şeklinde gösterilsin mi?

×   Önceki içeriğiniz geri yüklendi.   Düzenleyiciyi temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...